14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 EYLÜL 2007 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Kaygı Sedat Memili: “Sahip olamadıklarımız için kaygılandıkça, elde tuttuklarımızın sevincini anlayamayız.” Ya ğ m u r E k i m Öğrenciler, tarikat kıskacındaymış... “Hem de devletin himayesinde!” İSLAMCI iktidarın siparişi üzerine Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ergun Özbudun tarafından hazırlandığı söylenen ve topluma ucundan azar azar gösterilen “sivil anayasa” konusunda “sivil örümcekler” konusunun uzmanı Ankara’daki dostumuz Mustafa Yıldırım’ın bir çift sözü var: “Anımsamalısınız, tanınmış Amerikan işadamlarının örgütü CIPE, bir zamanlar Ankara’da şube açmış; Özbudun da orada ikinci adam olarak çalışmaya başlamış ve ‘Sivil Örümceğin Ağı’ndaki CIA’nın baş örümceği NED’in dergilerinden eksik olmamıştı! Bildiğiniz gibi NED’in alt örümceklerinin adlarında hep ‘demokrasi enstitüsü’ ya da ‘demokrasi vakfı’ vardır. Profesör ve arkadaşları, Türk Demokrasi Vakfı’nı kurmuşlardı. Amerikan dolarları gelmiş; Alman Hıristiyan Demokrat GÖRÜŞ İ. GÜRŞEN KAFKAS AKP’ye yeni açılım: Anayasayı Kaldırma Partisi Sap Hasan Baş: Durduk yerde aklıma geldi. Eskiden, çağrılara, eğlence yerlerine yalnız başına gidenlere ‘sap’ denirdi.” Partisi’nin kolu Konrad Adenauer Stiftung aracılığıyla Deutsche marklar akmıştı. Öncelikle üniversitelerdeki profesörlerle bağlantılar için ‘Türk Anayasa Reformu’ toplantıları yapılmış; sonra TESEV ile raporlar hazırlanmış, NDIIRITESAVARI ile bir dizi atölyecilikler oynanmıştı. Paralar birbirine karışmış; Amerikan dolarları, Alman markları, George Soros eurodoları... Ulusal bağımsızlığı savunanların olanaklarına bir bakın; bir de şunların dolarlarına, euro’larına... Şimdi sormaya hakkım olduğunu düşünüyorum: Bu işler en azından 20 yıldır sürüyor da, Türkiye Cumhuriyeti’ni koruyup kollama iddiasında olanlar görmüyor muydu? Örümcek Bilmiyor olabilirler mi? 20 yıldır hükümet edenler bu örümcekleri beslemediler mi? NDI’nin temsilcisi eski CIA elemanı Ledsky, ‘TBMM Anayasa Komisyonu’yla birlikte çalıştık’ dememiş miydi? Kürt Nurcularının örgütü MedZehra bağlantılı ‘Yeni Sözleşme’de buluşan Ermeni, Yahudi asıllı etnik oyuncular ve ‘Kürtlerin yanı sıra Çerkezler de Türk devletiyle masaya oturacak’ diyen etnik milliyetçiler şimdi bıyık altından gülmüyor mu? Sözü uzatmaya gerek yok; demem o ki, anayasayı bir profesör ve üçbeş kişi değil; WashingtonAnkara hattında dolaşanların yanı sıra tüm sivilceler ve onlara desteğini esirgemeyen devlet büyükleri hazırladı. Ancak hazırlanan yeni ve ‘sivil’ bir anayasa değil; ‘Anadolu Federe Devleti’nin ön sözleşmesine giriştir!” Yeni Eğitim Yılı Başlarken Eğitim sistemimizde yapılan düzenlemelerin tartışıldığı bugünkü ortamda yeni eğitim yılı başlıyor. İlk ve ortaöğretim yönetmeliklerinde yapılan değişiklikler, ders kitaplarında adı yenilik olan değişimler ile ilgili çokça konuşuldu ve yazıldı. Eğitimde geçen dönem tartışılan değişimler sonuçlanmamışken; anayasada tehlikeli değişikliklere gidiliyor olması anlaşılmazdır. Duyumlar, “Atatürk ilkelerinin eğitimden çıkarılacağı’’ şeklinde. Hazırlanmakta olan sivil anayasa ile Atatürkçü düşünce hedef alınıyor denilmektedir. Anayasanın 42. maddesinin üçüncü fıkrasında: “Eğitim ve öğretim, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre devletin gözetim ve denetiminde yapılır” denilmektedir. Hazırlanmakta olan sivil anayasada ise “Eğitim ve öğretim, laik ve demokratik ilkelere uygun olarak, çağdaş bilim esaslarına göre yapılır” şeklinde değiştirilmek İsteniyor. “Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda” kavramı metinden çıkarılıyor. “Devlet odaklı anayasa; insan odaklı anayasaya” dönüştürülmek isteniyor, “Anayasa devletin yönetim biçimini belirler. Yasama, yürütme, yargılama güçlerinin nasıl kullanılacağını gösterir. Yurttaşların kamu haklarını bildiren yasa, ‘Kanuni Esasi, Teşkilatı Esasiye’ kanunudur.” Anayasa ile ilgili hazırlık çalışmaları birleştirici, uzlaştırıcı, saydam ve ayırımdan uzak olmalıdır. Atatürk’ün: “Çağdaş Türkiye’yi yaratmak için var gücümüzle çalışmalıyız” özdeyişinin anlamına ve özdeyişin söylendiği o yıllara bakalım. Ülkede eğitimin adı bile yokken, Atatürk ilke ve devrimleri; yenileşmeci, düzenleyici, değişimci, bilimsel ve akılcı yaptırımlarla bulunduğu coğrafyanın yıldızı olma yolunda ilerledi. ??? Birey olma bilinci, bilgi toplumu olma, çağdaş uluslara ulaşma ve hatta onları aşma, yepyeni bir Türkiye yaratma hedefi belirlendi. Ortadoğu’nun hasta adamı Osmanlı’nın toprağında filizlenen “Türkiye Cumhuriyeti aydınlık yarınlara 85 yıldır koşmaktadır”.. yollara döşenen çakıllar, dikenler, engeller süreç içinde bir bir aşılmaktadır. 22 Temmuz’daki siyasi değişimler eğitimde yine engelleri sıralayacak gibi görülmektedir. Bütünleştirici olmayan, sınırlı kaynaklarla sınırlı bir eğitim, bütünlüğü sağlayamaz. Eğitim, 73 milyonun sorunu, tutkusu ve geleceğidir. Eğitimde başarı, ülkede başarının alevini coşturacaktır. Atatürk 1922’de “Eğitim sorunlarında mutlaka başarılı olmalıyız” demişti. Ne yazık ki o başarıya ulaşılamadı. Eğitimde bilim ve fennin önde tutulduğu ve akla dayalı yöntemler yerine hep başka arayışlara gidildi. Balık tutmayı öğrenmek yerine, hazır balık alındı. Kalkınmış ülkelerin eğitim sistemindeki hızlı yükseliş, bizim eğitimde inişimizle örtüştü. Dinsel ve ideolojik dayatmalar, kavramlar, yaptırımlar ilerlememizi ne yazık ki tıkamaktadır. 17. Eğitim Şurası’ndaki yoğun uğraş ve çaba imam hatip okullarının yükseköğretim hakkına kurban edildi. Doğu, Orta ve Güneydoğu Anadolu’da kızlarımız genellikle okutulmuyor, kadınlarımızın yüzde 25’inin okuma/yazma bilmediği bir gerçek. Ülkeyi kucaklayan, tüm siyasi partilerin ortak paydada buluşacağı bir eğitim stratejisi arayışı toplumun ortak beklentisidir. Çağın bilgi ve teknolojik tırmanışında, eğitim sistemimiz gerçek verilerle yerini almalıdır. Gerçek olan; insana hizmet, insanı eğitmekle olacaktır. Ancak; nasıl bir eğitim sorusu beyinlerde şimşekleşen kıvılcımları çevreye saçıyor. Çocuklarımıza yazık oluyor. Onlar, yetişkinlerin, yönetenlerin verdikleriyle şekillenecekler, yarınlara umut olacaklar. Hedef, küreselleşen dünyamızda başarılı ülkeler diliminde yer almaksa bu, ayrımcı ve dinci teori, düşünce ve uygulamalarla gerçekleşemeyecektir. Eğitimde yenilik ve iyileştirmeler gereklidir. Öğrenci merkezli, iş eğitimi ağırlıklı, bilgi ve bilişimin yer aldığı, kaynağını akıldan alan, laik sistemde bir eğitim 21. yy. insanımızın vazgeçilmez isteğidir. Kılık kıyafet, eğitimde birlik, laiklik gibi devrimlerin yıpratıldığı yaptırımlar ülkemiz çocuklarını eğitimde nereye sürüklüyor?.. Atatürk’ün Cumhuriyeti armağan ettiği gençlerimizin eğitimini yeniden şekillendireceksek ve bu şekilleşme anayasada yer alacaksa çoksesli kurum ve kuruluşlar, sivil toplum, yerel yönetim ve askerin görüş ve düşünceleri alınmalıdır. Çocuklarımızın ve gençlerimizin yenileşmeci bir eğitimle yetişeceği, yaşamın doğal laboratuvarının verilerinden yararlanarak üretken olacakları umuduyla, kendilerine mutlu ve başarılı yepyeni bir gelecek diliyorum. SESSİZ SEDASIZ (!) Sürekli daraltılan kuşatma altında TÜRK Silahlı Kuvvetleri’nin 2002’den bu yana sürekli ve sistematik olarak giderek daraltılan bir kuşatma altına sokulmak istendiğine değiniyor Sıtkı Ergüney ve şöyle diyor: “Demokrasi, inanç özgürlüğü gibi gerekçelerle, ‘seçilmiş’, ‘atanmış’ gibi yapay, anlamsız tartışmalarla Silahlı Kuvvetler’in laik Cumhuriyet’i koruma ve kollama sorumluluğu sulandırılmak isteniyor. Bu bir ‘teslim alma’ hareketidir. Bu oyunda rol alan taraflar bellidir. Bir yanda ABDAB ittifakı ve yerli işbirlikçileri, diğer yanda 22 Temmuz seçimleri ile TBMM’ye giren ve tahrik edici beyanlarıyla Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Kıl Yaşar Şengel: “Saçlarını ısrarla ve özgürlük uğruna sarıp sarmalayan ablacığım; kaşın kirpiğin de ‘kıl’ değil mi?” Bölücü Akif Kökçe: “Teröre karşı durmak bölücülük oldu. BOP demokrasisine göre bölücülük yapmamak için bölücülere karşı çıkmayın!” dikkati çeken bazı çevreler. Bunların arasına bir de dinci basın ile ikinci Cumhuriyetçi ittifakının ordunun ‘kontrol altına alınması’na yönelik telkinleri ve hakaret dolu saldırılarını katabiliriz! Polatlı Topçu Okulu’nda öğrenci iken öğrendiğimiz bir askerlik ilkesi var: Cephenin genişletilmesi yanlıştır, risklidir. Silahlı Kuvvetler bu oyuna gelmeyecek, hain planları bozacak kadar bilgili ve güçlüdür. Ancak başarılı olabilmesi için en önemli koşul toplumun çoğunluğunun ‘tehlikenin farkında’ olmasıdır. İşte bu noktada umutlu olamıyorum. O zaman da durum hiç iç açıcı değil!” İslamcı basın “Gül Devri” başlattı... Gerçek, “Cilalı Baş Devri” olmasın! ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr ‘Bay Tanyeli’ ve Doğan Kuban “Bozulan bir kent değil, değişen, dönüşen, çağdaş bir metropol olma yolunda epey yol almış, dünya çapında ‘rol oynama’ yeteneği olan, Türkiye’nin en büyük çoğulluk gösteren metropolünü görüyorum…” Bu cümleden “Türkiye”yi çıkarırsak, akla “İstanbul” gelebilir mi? Küresel sömürgecilerin “satılık gökdelen daireleri”ni dünya çapında “yağma” değil de “rol oynama” sayanların; ya da yüzde 70’lerdeki kaçak yapılaşmaya “değişim/dönüşüm” diyenlerin aklına tabii ki gelebilir… Peki , “kim” söylüyor bunları? İşin “hazin” yanı da zaten bu… Sözün sahibi, ne iktidarların sözcüsü bir uzman; ne de kente gece Galata Kulesi’nden bakmakla yetinen medyatik bir “turist mimar”… İstanbul’daki tahribatı böylesine “olumlu”yan, öğnan gibi bir “yaratıcı deha”ya hep gerici kimlikler yüklenirken, ondaki uygarlık birikiminde “çağdaşlığın kültürel kökenleri”ni de arayanları “yüreklendirmek” önemli değil miydi? Benzer şekilde, geçen yıl gökdelenlerle ilgili bir TV programında Doğan Hasol, Doğan Tekeli gibi görmüş geçirmiş mimarlarımız “altyapı gözetilmeden izin verildiği için sorun yaratıyorlar” derken; Tanyeli ise “altyapı şart değil, arkadan gelebilir” gibi, antik kentlerde bile rastlanmayan “ilkel”liği savunarak şaşırtıcı bir “aykırı”lık içindeydi… İşte bütün bunlara, o çok sevdiği anlaşılan “polemik”çiliğine olanak sağlamamak için bugüne dek değinmedim. Şimdi, kendimi tutamadığım “son” davranışına ne ise diyeceğimi bilemiyorum. Tanyeli, artık hocalarımızın hocası Doğan Kuban’a bile açıkça “hakaret” edebiliyor. Ülkenin yüz akı “Osmanlı Mimarisi” kitabını “karalamak” için çağımızın bilge tanığına “çağı kapanmıştır” diyebiliyor… Oysa bir “mimarlık tarihi bölüm başkanı”nın, mimarlık kuramı ve tarihinde günümüzdeki “önder” isimlerden olmayı, tanımlanamaz bir “çalışkan”lık, erişilemez bir “birikim”, kutsanacak bir “duyarlı”lık ve her zaman aydınlatan bir “devrimci”likle yıllar önce hak eden; “uluslararası onur üyelikleri”yle ödüllendirilmiş bir düşünürümüz hakkında “pervasız”ca konuşması bir yana; bütün öğrencilerine “Doğan Kuban’ı tanımadan ve okumadan mimar olamazsınız” demesi gerekmez mi? ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN Minyatürdeki ‘Mimar Sinan’. rencilerinin gerçekleri görmesinden yükümlü bir “akademisyen”… YTÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Uğur Tanyeli, bu görevine ve “mimarlık tarihçisi” unvanına rağmen, kentin bin yıllara uzanan uygarlık birikimlerini değil, aynı geçmişi yok eden yasadışı dönüşümleri överek şunu ekliyor; “İyi ki Türkiye’de bir İstanbul var…” (CumhuriyetPazar/02 Eylül 2007) Eminim ki aynı sözü, doğa ve tarih yağmasıyla örgütlenmiş şu “tarikat kentleşmesi”ndeki “oy desteği” için iktidardakiler de söylüyordur; “İyi ki İstanbul’da talan var…” ‘Söküm tayfası’ Hocamız, Yapı Dergisi’nin Eylül2007 sayısındaki bence kendini gereksiz yorduğu “yanıt”ında, “Bay Tanyeli” dediği bölüm başkanını bakın nasıl özetliyor; “Cumhuriyeti bütün boyutlarıyla yıkmak isteyen güncel politik söylemin bilinçli ya da bilinçsiz söküm tayfalarından biri…” Evet, Doğan Kuban, kendisi de gururla “vurgu”ladığı gibi, her yönüyle bir “Cumhuriyet aydını”. Ülkesine katkısını 80 yaşından sonra bile “tüm birikimlerini kitaplaştırarak” sürdüren bir “Cumhuriyet değeri”miz… İşte bu değerimize “bitti” denilmesinin, “öz”de Cumhuriyetin “kendisi”ni bitirmeye niyetli bir siyasal yükselişle “eşzamanlı” olması, sadece rastlantı mıdır?.. Bu nedenle Doğan Kuban diyor ki; “Postmodern AKP ortamının Türk kültürüne hediye ettiği çığırtkan bir safsata yazını var...” İyi ama sevgili hocam, bu yazının üniversitede kürsü sahibi olmasına kimler, nasıl göz yumabiliyor? ekinci?cumhuriyet.com.tr HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 9 Eylül www.mumtazarikan.com ‘Taciz’ profesörü Tanyeli’nin, ulusal hassasiyetlerimizi “taciz” edici “Mimar Sinan hayalîdir…” açıklamasını okurken anımsadım. (Milliyet01 Ağustos 2007) Birkaç yıl oldu; Sinan’ın Süleymaniye imamından, diğer “dil” ve “din”leri de bilmesini istediğine dair bir bilgiyi “heyecanlanarak” aktardığımda, bunu “cahil”liğimi ilan ederek eleştirmişti… Oysa bilgi yanlış bile olsa, Si 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ “Değersiz, bayağı, kötü” 1 anlamında 2 argo sözcük. 3 2/ Bartın’ın bir ilçesi... 4 Bir renk. 3/ 5 Gereksinme 6 ye yetmeye7 cek kadar az olan... Yurdu 8 muzun sulak 9 alanlarında 1 2 3 4 5 6 7 8 9 da yaşayan, ördeğe T A R benzer bir kuş. 4/ 1 K E Ş A N Aktinyum elementi 2 I Ş I Ğ A N D O R A Z A K I nin simgesi... Bir er 3 V İ MA L E keğin evlenmiş ol 4 R O L T duğu kadın. 5/ Tifo 5 A P A R K A T Z A R A gibi bazı hastalıklara 6 K E Ğ E R A N T L AM eşlik eden kas zayıf 7 lığı. 6/ Aşırı şiş 8 B E N D İ M A H İ man... Bir nota. 7/ 9 U T E P İ K N Yezidiler tarafından kutsal sayılan, Musul kenti yakınındaki vadi... Sergen. 8/ Başlıca, temel niteliğinde olan... Boş. 9/ Eski Mısır’ın üç büyük piramidinden biri. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Tespih, sigara ağızlığı gibi şeylerin yapımında kullanılan, sütlü kahverenginde hindistancevizi ağacı kökü... Mikroskop camı. 2/ İzmir’in Çeşme ilçesi yakınlarında turistik bir yöre... İsyankâr. 3/ Adıyaman’ın bir ilçesi... Ayak bileğinden dize kadar dolanan ensiz ve uzun kumaş parçası. 4/ Sahip... Anadolu halklarının en büyük ana tanrıçası. 5/ Kayseri ilinde, bir adı da Kültepe olan ünlü höyük. 6/ Bir düşünce ya da karara karşı çıkma... Boru sesi. 7/ Bütün bir şeyin ayrıldığı iki eşit parçadan her biri... Evcil bir geyik cinsi. 8/ Asya’da bir ırmak... ABD’nin bir eyaleti. 9/ Uyanık, gözü açık... İşyeri. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle