15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 EYLÜL 2007 ÇARŞAMBA 6 HABERLER Duygu sömürüsü yaptığı iddiasıyla internet sitelerine konu olan derneğe karşı kampanya başlatıldı: AVRUPA GÜRAY ÖZ Deniz Feneri istismar ediyor ALİ YILDIRIM: Lucifer’in Kahkahası Tamam, artık inandım; Amerikan askerleri üç vakte kadar Irak’ı terk edecekler. İşler umdukları gibi gitmedi. Direniş kırılamadı. Ama ABD’yi hepten başarısız saymak biraz acelecilik olmaz mı? ABD’nin yenildiğini söyleyebilmek için önce onun dünyaya ilan ettiği yalanlara inanmak gerekmez mi? ABD Irak’a “demokrasi” götürecekti. Götüremedi. Bu sahtekârlığa inanmışsanız eğer, neocon çetesi gerçekten de başarısızdır. Yok, “onun hedefi yeni bir haçlı seferi düzenlemek, kültürler savaşını kızıştırmak, geriliği önce beslemek, sonra terörün sahibi ve kurbanı yapmak, Ortadoğu’da köprübaşı tutmak, daha birkaç gün önce eski FED Başkanı Greenspan’ın itiraf ettiği gibi petrol kaynaklarını denetime almak, Irak’ı üçe dörde bölmek, kuzeyde güvenli yeni bir bölge yaratmak, İsrail’i güvenceye almaktı” diyorsanız, ABD pekâlâ da başarılıdır. ??? Peki Amerikan askerleri “yakın” zamanda Irak’ı terk edeceklerse nereye gidecekler? İran diyorlar. Suriye diyen de var. “Pakistan’da işler çok iyi gitmiyor, bir yumuşak Soros darbesi başarılı olmazsa, ikili oynayan Müşerref’i değiştirmek için orada da bir ‘görev’ düşebilir Lucifer’e, çıkarları tehlikeye girerse ‘stratejik ortak’ falan dinlemez o” diye yorum yapan var. Evine döner, emperyal saldırganlığı bırakır diyen var mı? Yok! Bildiğim, çağımızın Lucifer’i, şeytanı ABD, Büyük ve Genişletilmiş Ortadoğu Projesi’nden vazgeçmiş değildir. Kolay kolay da vazgeçmez. Bu proje, gelecek seçimlerin şansı pek yüksek olmayan adayı Hillary kazansa bile, öyle kolay terk edilebilir bir proje değildir. Bu nedenle Hillary, “Tamam çekilelim, ama Kuzey’i de sağlam tutalım, çıkarlarımızı çöle gömüp de gelmeyelim” demedi mi? ??? Kavramlar dünyasını zücaciye dükkânı zanneden postmodern liberal, “muhafazakârlık tarikiyle ilerleme” sahtekârlığının numaracı kalpazanı, beğendiğini alıp beğenmediğini bırakırken, epeycesini de hortumu, kulağı, kabasıyla kırıp döker, zevkle ziyan eder. Yurtseverliği bu nedenle modası geçmiş ilan etmeye, ulusalcılığı faşizm diye damgalamaya, işlevini unutmuş sendikaya sarı övgü düzmeye pek meraklıdır. Arada bir durup, “Biz bugün Amerika için ne yaptık” diye sorması bundandır. Lucifer’in hizmetindeki neoliberal, aşkında azıcık bir eksilme gördüğünde efendisinin şimşeklerini çekeceğini bildiğinden, bin dereden su getirerek, türbanlı siyasete övgüler düzmeyi sürdürür. En büyük korkusu da AB ile ABD ile pek beğendiği muhafazakâr siyaset önderlerinin arasının açılmasıdır. ??? Ama ne yapalım ki hayat zengindir. Renkler denetlenmesi güç gerçeklerdir. Görünen nesnelliğin; seçim zaferinin arkasından hızla kendini gösterebilecek bir başka nesnelliğin; açlığın, yoksulluğun, geleceğe güvensizliğin, krizlerin, isyanın, “artık yeter” demenin bulunabilme ihtimali, uykuları kaçıracak kadar güçlü olabilir. Sanatçı duyarlılığı yürekle beynin insanı yücelten sentezidir. Sıradan yazının kuru gürültülüsü, nasibini soyutlamadan, edebiyatın inceliğinden almamış olanı uçar gider. Cesur, iyi, güzel olanıysa insanı uykusundan uyandırır. Kimi zaman ezberi bozulan liberal de bu nedenle öfkelenir. Her gün biraz daha hırçınlaşan, eteklerinde zillerle “kaptık gidiyoruz, ha gayret” diye celallenen liberal tayfanın, duyarlı sanatçıların yazıp çizdiği Sanatçının Atölyesi’nin son sayısını zahmet edip okumalarını isterdim. Lucifer’in, gönlünü ona kaptırmış, belki de şu sıralarda sapkınlığın vahametini usul usul sezmeye başlamış olanların hikâyesi var orada. ??? Zaferler coşturur. Kimi zaman da yoldan çıkarır. İnsanoğlu genellikle zaferin anlamı üzerinde düşünmeyi unutur. Gölgesi ruhunu örter. Hırsı boyunu aşar. Oysa o hız ve şımarıklıkla gidilecek yol kısa, kalabalıklar geçici olabilir. Bir de bakarsınız arkanızda kimse kalmamıştır. Bir gerçeği bir başka gerçek süpürüp götürmüştür. Siz tam iktidar meyvesinin tadına bakacakken, Karanlıklar Prensi Araf’taki yuvasına uçup gitmiş, yüzünüze bir zaman gülen Lucifer, çınlayan kahkahalardan başka bir şey bırakmamıştır size. eposta: [email protected] Seçmeli din dersi baskı yaratır ANKARA (ANKA) Alevilik Araştırmaları Merkezi Başkanı Avukat Ali Yıldırım, din derslerinin seçmeli hale getirilmesinin “mahalle baskısını” artıracağını belirterek “Yapılması gereken şey din eğitimine ilişkin düzenlemelerin anayasadan çıkarılmasıdır” dedi. Yıldırım yeni anayasa çalışmalarında öne çıkan “din eğitim” konusunda değerlendirmelerde bulundu. Zorunlu din eğitimine ilişkin şikâyetlerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) görüşüldüğüne dikkat çeken Yıldırım, “Sızan bilgilere göre kararlar Türkiye’nin aleyhine çıkacak” yorumunu yaptı. Söz konusu anlaşmalara göre, din eğitimi ve öğretiminin verilmesinin yanlış olduğuna işaret eden Ali Yıldırım, “Her ne kadar bunlar din kültürü dersidir deseler de bu tamamen Sünni İslam inancına dönük bir öğretime dönüşmüş durumda pratikte. Bunu biz 25 yıldır bizzat yaşıyoruz” diye konuştu. Zorunlu din derslerinin AİHM’de iptalinin söz konusu olduğu bir dönemde AKP’nin yeni anayasa çalışmalarında din eğitimi ile din öğretimini ayıracağını söylediğine dikkat çeken Yıldırım, şunları söyledi: “Bu yaklaşımla bu kez çifte din eğitim getirilecek. Bu daha da yanlış bir yaklaşım. Din eğitimi ile öğretimini ayıracağız, birini zorunlu tutacağız, diğerini seçmeli yapacağız yaklaşımı pratikte fiili ikili din eğitimine dönüşecektir. Bunun kabul edilmesi mümkün değil. Seçmeli hale getirilmesi dahi mahalle baskısını artırarak pratikte seçmeliyi zorunluya dönüştürecektir. Bunun işaretini Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nun yaptığı ‘Din dersi almayanlar baskıya maruz kalacaklardır, ayrımcılığa tutulacaklardır’ açıklamaları gösteriyor. Olması gereken din eğitimi anayasada düzenlenemez. Anayasa ile din öğretimi zorunlu hale getirilmemelidir.” ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ramazan ayının gelmesiyle birlikte İslami çevrelere yakınlığıyla bilinen Deniz Feneri Derneği’nin yaptığı yardımlar da şova dönüştü. Dernek, iftar saatlerinde başkentin en işlek caddelerinde yoldan geçen araçlara, içinde derneğin hesap numaralarının yazılı olduğu kâğıtların da bulunduğu iftar kutuları dağıtıyor. Ankara Anakent Belediyesi de yurttaşlardan, “Ramazan Kumanyası” ve “Kurban Bağışı”nın istendiği derneğe ait dergileri, metro ve Ankaray istasyonlarında halka ücretsiz dağıtıyor. Dağıtılan dergide, yurttaşlardan, Ankara’nın hemen hemen her yerinde bulunan MAKROMARKET mağa ? İslami çevrelere yakınlığıyla bilinen Deniz Feneri Derneği’nin yaptığı yardımlar da şova dönüştü. Ankara Anakent Belediyesi de yurttaşlardan “Ramazan Kumanyası” ve “Kurban Bağışı”nın istendiği derneğe ait dergileri, metro ve Ankaray istasyonlarında halka ücretsiz dağıtıyor. zalarından makbuz karşılığı ihtiyaç sahiplerine bir kumanya alması yönünde çağrılar yapılıyor. bağış yaparak kestirebilirsiniz” denilen dergide, bir adet “Ramazan Kumanyası”nın bedeli 50 YTL, bir adet “Kurban Yardımı”nın bedeli de 210 YTL olarak belirtiliyor. Dergide ayrıca MAKROMARKET mağazalarının adres ve telefonları da yer alıyor. Derneğin Ramazan ayı boyunca yaptığı ve yapacağı faaliyetlerin anlatıldığı dergide, el becerisi olan kadınlar da boş vakitlerini değerlendirmek üzere derneğe ait “Umut Atölyesi”ne davet ediliyor. Kadınlardan, burada ürettikleri el işi ürünlerini, dernek tarafından düzenlenen kermeslerde satmaları isteniyor. Bununla birlikte, dergide yurttaşlardan, “iftar çadırlarına gelemeyen yurttaşlara yemek ulaştırmak için gönüllü olmaları”, “bir çocuğa bayramlık giysi almaları”, “tanımadıkları kişileri iftar yemeğine davet etmeleri” de isteniyor. Dernek, özellikle iftar saatlerinde başkentin en işlek caddelerinde, yoldan geçen araçlara iftar kumanyası dağıtıyor. “Derneği tanıtma ve toplumla kaynaşmaya vesile ola rak” yapıldığı öne sürülen dağıtımlarda, yurttaşlara hurma, bisküvi ve kek gibi gıda maddelerinin yanı sıra derneğin hesap numaralarının yazılı olduğu kâğıtlar da veriliyor. Süperpoligon’dan kampanya Bu arada, internet sitesi www.superpoligon.com’da Deniz Feneri Derneği’nin ramazan yardımlarını toplamak için “yalvaran” insanların seslerini koyarak televizyonlarda yayımlanan tanıtım filminin yayından kaldırılması için dün kampanya başlatıldı. Deniz Feneri’nin söz konusu reklam kampanyasını Almanya’da da Türk kanallarının Avrupa yayınlarında yayımladığı bildirildi. Kumanya 50 YTL “Ramazan boyunca derneğimizin şube merkezlerine, Ulus irtibat bürosuna gelerek kumanya bedelini makbuz karşılığı yatırabilirsiniz” ve “Adak, şükür, akika, hangi niyetle kurban kesecekseniz vekâlet yoluyla; ya da bizzat başında bulunarak İslami kurallara uygun ve hijyenik ortamlarda derneğimize AKP’nin anayasa taslağı ve türban tartışmaları kaygıları artırdı ÖZTÜRK: Basın Malezya’yı tartışıyor Haber Merkezi Genel seçimlerden zaferle çıkmasının ardından türbanı hızla Türkiye’ye gündemine sokan AKP’nin tavrı gerginlik ve endişeyi artırdı. 60. hükümeti kuran Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, anayasa taslağı sipariş ederek türbanın önündeki engelleri kaldırma ve anayasadaki laiklik maddesini yeniden tanımlama çabasına girmesi Türkiye’nin ılımlı İslam adımları sonrasında şeriat kanunlarıyla yönetilen Malezya’ya benzetilmek istendiği kuşkusunu doğurdu. Erdoğan’ın yeni anayasa taslağı konusunda rektörleri ve aydınları “susturmaya” yönelik açıklamalarınında yarattığı ortam, Malezya örneğini basının gündemine taşıdı. Gazetemizden Mahmut Gürer’in kaleme aldığı “Malezya Gerçeği” adlı yazı dizisinin ardından Milliyet, Hürriyet ve Vatan gazeteleri Malezya’ya ilişkin yazı dizilerine yer verdi. Yazı dizilerinde dinci partiler tarafından Malezya’nın adım adım şeraita götürülüş hikâyesine yer verilirken Türkiye ile benzerliklerine de dikkat çekildi. Milliyet gazetesinden Ece Temelkuran’ın hazırladığı ve Malezya’daki izlenimlerine dayanan yazı dizisinde, siyasi İslamın Malezya’da tırmanma biçimiyle Türkiye ile taşıdığı benzerliklere işaret edildi. Malezya’da laikliği savunan kesimin cendereye sokulduğunun vurgulandığı yazı dizisinde, Malezya ile Türkiye arasındaki farklılıklara da yer verildi. Malezya’da siyasal İslamın orta sınıf olan Mayalar tarafından yaygınlaştırıldığı belirtildi. Türkiye’yi dinsizliğe taşıyorlar ANKARA (ANKA) HYP Genel Başkanı ve eski İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, Türkiye’nin “dinsizliğe” doğru gittiğini iddia etti. Öztürk, son yıllarda “türban” adı verilen ve değişik tarzda bağlanan örtünün ise Müslümanlıkla ilgisinin olmadığını söyledi. Siyasi gelişmelerle ilgili soruları yanıtlayan Prof. Dr. Öztürk, “Kuran’ın anladığı manada bir dinden söz ediyorsak, Türkiye dinsizliğe doğru gidiyor” dedi. Öztürk, “Türkiye’yi taşıdıkları yer şirktir, din değil. Biz yıllarca buna karşı mücadele verdik. Ama şimdi Türkiye doğrudan doğruya müşrik zihniyete, şirk zihniyetine doğru gidiyor. Yelken açmış gidiyor hem de. Zaten Kuran’dan ve Hz. Muhammed’den onay almayacak sahte bir dini, morfin gibi kullanıp Türkiye üzerinde her istediklerini yapıyorlar, hurafe dinini anestezi gibi kullanıyorlar” diye konuştu. Gazetemizden Mahmut Gürer’in kaleme aldığı “Malezya Gerçeği” adlı yazı dizisinin ardından Milliyet, Hürriyet ve Vatan gazeteleri Malezya’ya ilişkin yazı dizilerine yer verdi. Türkiye ile Malezya’nın benzerliklerine dikkat çekilen yazı dizilerinde Malezya’nın adım adım şeriata götürülüş hikâyesine yer verildi. lirken Malezya’dan laik avukat Malik İmtiaz’ın uyarıları dikkat çekti. Çarpıcı açıklamalarda bulunan laik avukat İmtiaz, Türkye’deki endişeleri, haklı bulurken Malezya’nın bugün geldiği noktaya işaret ederek “Malezya’daki bugün geldiğimiz noktayı bundan 10 yıl önce ben de hayal edemezdim” dedi. Malezya’da “kafaların hızla değiştiğini” anlatan İmtiaz şunları söyledi: “3 yıl önce İstanbul’da bazı entelektüellere, ‘Türkiye İslamlaşıyor’ dedim. Bana, ‘Bu mümkün değil, Türkiye’nin supapları var’ dediler. 22 Temmuz seçimleri sonrası beni haklı çıkardı. Böyle giderse 510 yıl sonra Malezya İran, Türkiye de Malezya olacak” dedi. İmtiaz, Malezya’daki İslamlaşma programının yavaş yavaş ve derinden, devlet, başsavcı ve hukuk adamlarının birlikte yürüttüğünü anlattı. ‘Türkiye Malezya olacak’ Hürriyet gazetesinden Ezgi Başaran ile Sebati Karakurt’un hazırladığı yazı dizisinde, eski ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Holbrooke’un “Türkiye ve Malezya gibi hem Müslüman olup hem de seküler olunabiliyor” sözlerine yer veri İki büyük operasyon Öztürk, türbanın St. Paul’ün İncil’e soktuğu rahibe kıyafeti olduğunu belirterek şu değerlendirmeyi yaptı: “Türkiye’de iki büyük operasyon yapılıyor. Kuran dininin birinci vasfı antiemperyalizmdir. Atatürk de tarih önünde bu konuda en başarılı adamdır. Ama onun antiemperyalist yanını kınıyorlar. Türkiye’yi kullanarak İslamın, antiemperyalist ruhunu yok etmek istiyorlar. Her 50 metreye kurulan camilerde bu ruhu katlediyorlar. Bize, ‘İslamın diğer taraflarını bırakın, size bol cami yapmak, hanımların başını örtmek kâfidir’ diyorlar. Hanımların başındaki örtü, rahibe kıyafetidir. Saint Paul’ün İncil’e soktuğu kıyafettir. O bizim Müslüman insanın örtüsü değildir. ‘Cami ve bu örtü size din olarak yeter’ deniyor. Müslümanlara din diye başka bir şey bırakmadılar.” Önümüzdeki döneme ilişkin karamsar bir tablo çizen Öztürk, Türkiye’nin “iyiye ve hayra” gittiğini düşünemediğini söyledi. Monopoly’deki esaslara göre oynanan ‘Cennet Bahçesi’ besmele ile başlıyor EĞİTİMSEN ADANA ŞUBESİ: Oyunda amaç cennete girmek ANKARA (ANKA) “Uygulamalı Müslüman Çocuk Oyun SetiCennet Bahçesi” ismiyle satılan monopoly oyunundaki esaslara göre İslami kurallar ve ibadetlerle düzenlenmiş kutulardan ilerleyenler, sonunda “cennete giriyor”. Oyunun amacı oyun setine yerleştirilen kâğıtta şöyle açıklanıyor: “Yüzde 99’u Müslüman olan ülkemizde şiddetten uzak, sağlıklı, genel ahlak kurallarına, örf ve âdetlerimize uygun, toplumumuza her yönüyle faydalı verimli bireylerin yetişmesine katkı sağlamak.” Diyanet İşleri Başkanlığı ise konuyla ilgili “Eğitiyor ve İslam’la ilgili olarak doğru bilgilendiriyorsa iyi bir oyundur. Ama mutlaka önce pedagoglar incelemeli” yorumunda bulundu. Bu arada oyunun dağıtıcı firma yetkilileri, ramazanda satışların arttığını, oyunun tüm oyuncakçılarda ve bazı marketlerde bulunabileceğini açıkladı. Çocuklara yönelik İslami kurallar içeren yeni bir oyun seti hazırlandı. Sure okunan, namaz kılınan oyun, bitiminde, çocukları cennete götürüyor. “Cennet Bahçesi” ismi verilen oyun en az iki kişiyle oynanıyor. Oyun, üze Diyanet İşleri’nin oyun yorumu: Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Saim Yeprem oyun konusunun bir uzmanlık alanı olması nedeniyle pedagogların mutlaka devreye girmeleri gerektiğini söyledi. Yeprem, “Eğer eğlendirirken eğitip öğretiyorsa elbetteki iyi bir oyundur. Ama mutlaka pedagoglar bakmalı” dedi. diskalifiye ediliyor. Oyunun monopoly gibi oyunlardan bir farkı da zar bulunmaması. Her oyuncu belli puanlarla başlıyor. Oyuncu geldiği kare üzerinde, varsa ilgili kartı çekiyor. Örneğin “kötü davranış” kartı çekilmişse oyuncu puan kaybediyor, ancak “soru cevap” kartlarına doğru yanıt veriyorsa üzerinde yazan puanı kazanıyor. Aksi halde bir o kadar puan kaybediyor. Oyun kartonu üzerinde, “İslamda Örtünmek Farzdır”, “Her Gün Düzenli Kuran Okumalıyız”, “Sabah Namazını Vaktinde Kılanın Günü Bereketlenir”, “Müslüman Çocuk Ezan Okumayı Bilir”, “Abdest Namazın Farzlarındandır”, “Müslüman Müslümanın Kardeşidir”, “Oyun Oynarken Dahi Namaz Kazaya Bırakılmaz”, “Müslüman Ya lan Söylemez”, “Arkadaş Nasıl Olmalı Anlatın”, “Hapşırınca Elhamdülillah Denir”, “Cennete İyi Amel İşleyen Müslümanlar Girer” gibi bölümler bulunuyor. Sure kartları Çocukların seçtiği kötü davranış kartı içerisinde “Kumar Oynamak”, “Vurdumduymaz ve Duygusuz Olmak”, “Yerlere Çöp Atmak”, “Hayvanlara Kötü Davranmak”, “Ayakta Yemek YemekSu İçmek”, “Fazla Televizyon Seyretmek”, “İçki İçmek”, “Diş Fırçalamamak” bulunuyor. Sure kartlarının arkasında ise çeşitli sureler yer alıyor. Sorucevap kartlarına örnekler ise şöyle: “Kıblen Neresidir?”, “Kâfir Kime Denir?”, “Kelimei Şahadet Nedir?”, “Dinin Hangi DindirKitabın Hangi Kitaptır?”, “4 Mezhebi Sayın”, “Azrail’in Görevi Nedir?” Oyunun dağıtıcı firma yetkilileri, ramazan ayında satışların arttığını belirtirken, oyunun tüm oyuncakçılarda ve bazı marketlerde bulunabileceğine işaret etti. Kapalı kantinler öğrencilerin tepkisini çekiyor. rine sayılar yerleştirilmiş bir döndürgeç yardımıyla oynanıyor ve “besmele” ile başlıyor. Döndürgecin gösterdiği sayı kadar kutularda ilerleyen oyuncu, o kutuda yazanı yapmak zorunda. Kutuların bazılarında ibadet yapılması istenirken kimilerinde dini mesajlar veriyor. “Ezbere Sure Oku, Şimdi Kuran Okuma Zamanı”, “Bir İlahi Söyle”, “İslamda Örtünmek Farzdır”, “Oyun Oynarken Dahi Namaz Kazaya Bırakılmaz”, “Peygamberimize Salavat Getirin”, “Cuma Müslümanların Bayramıdır”, “Müslümanların Yılbaşı”, “İki Rekat Namaz Kıl” yazan kutuları geçtikçe puan toplanıyor ve cennete yaklaşılıyor. Çocukları hedef almakla birlikte yaş sınırı bulunmayan oyunda uygulamaları yapmaktan kaçınan oyuncu direkt Ramazan nedeniyle kantinler açılmıyor ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Adana’da bazı okul kantinlerinin ramazan dolayısıyla açılmadığı ileri sürüldü. Okulların ramazan ayı içerisinde açılması nedeniyle kantinlerin kapalı tutulduğunu söyleyen EğitimSen Adana Şube Başkanı Güven Boğa, “Kantinleri kapalı olan okulları araştırıyoruz, sonuçlarını açıklayacağız, kimsenin küçük öğrencileri oruç tutmaya zorlamasına müsaade etmeyeceğiz” dedi. Milli eğitim müdürleri ise kantinlerin ihaleler yapılmadığı için açılmadığını savundu. Okul kantinlerinin neden kapalı olduğunun açıklanmasını isteyen Boğa, “Okulların açılacağı tarih belliyken kantinlerin ihalesi neden yapılmadı” diye sordu. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle