15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 EYLÜL 2007 CUMARTESİ 4 HABERLER CHP, kuruluş yıldönümünde sivil toplum örgütlerinin de katılımıyla Ata’nın huzuruna çıkacak DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Çoğulcu ve Çoğunlukçu Demokrasiler Türkiye Cumhuriyeti, daha kuruluşunun üzerinden çeyrek yüzyıl geçmeden, tek parti rejiminden çok partili sisteme dönüşmeyi başarabilmiştir. 1946 seçimleri üzerindeki şaibeyi de göz önünde bulundurarak dilerseniz değişimin tarihini dört yıl daha ileriye, 1950’ye doğru itelim. Ama yine de tek partiden çok partiye dönüşme konusunda, Cumhuriyetin kısa zamanda tartışmasız büyük bir başarı kazandığını yadsımayız. Ama aynı başarıyı çok partililiği, çoğulcu, özgürlükçü gerçek bir demokrasiye dönüştürmekte gösteremediğimizi de açık yüreklilikle itiraf etmek zorundayız. Tıpkı Yıldırım Gürses’in çok enstrümanlı teksesli müziğine benzeyen demokrasimiz çok partili olmayı becerirken çoğulcu olmayı becerememiştir. Burada büyük sorumluluk sağ partilerimizindir. Hemen hepsi, başlangıçta liberal etiketle yola çıktıkları halde, ekonomik liberalizmi siyasal liberalizme dönüştürememişler, bir türlü gerçek çoğulcu bir sistemi oluşturamamışlardır. Belki de yukarıdaki “dönüştürememişler”, “oluşturamamışlar” sözcükleri pek de isabetli değildir. Çünkü onların hiçbir zaman böyle bir dönüştürme istekleri olmamıştır. Onların temel felsefesine aykırıdır böyle bir çaba. Sağ partilerin demokrasi görüşleri, çoğunluk egemenliğiyle sınırlı kalmıştır hep. “Mademki çoğunluk bendedir, ben istediğimi yaparım, buna karşı çıkmak milli iradeyi hiçe saymak demektir” düşüncesi sağ partilerimize hep egemen olmuştur. ??? “Ben odunu aday göstersem seçtiririm” diyecek kadar “demokrat!” olan, sonra seçtirdiklerine, “Siz dilerseniz hilafeti bile geri getirebilirsiniz” diyen Menderes’ten başlayarak bütün sağ iktidarların liderlerine bir bakın! Süleyman Demirel’de mi, Turgut Özal’da mı, Tansu Çiller’de mi, Mesut Yılmaz’da mı, yoksa Tayyip Erdoğan’da mı değişik bir görüş ve tutum bulabilirsiniz? Sol etiketli iktidarların dönemleri kısa ve istisnai olmuştur. Ama onların da sistemi çoğulculuğa dönüştürmekte herhangi başarılı bir girişimleri olduğu söylenemez. Yalnızca, 1961 Anayasası’nın getirdiği kimi demokratik kurumların CHP’nin 1957 tarihli “İlk Hedefler Beyannamesi”nde yer aldığını, bu kuruluşun o zamanki hakkını yememek için belirtmek gerek. ??? Oysa Montesquieu’dan beri bilinen iktidar erkini elinde tutanın onu kendi lehine kullanma eğilimi demokratik rejim uygulamalarında sistemin en büyük sakıncası olarak ortaya çıkınca, çağdaş demokrasiler, çoğunluk hegemonyasını engellemek için yeni önlemler almak, yeni kurumlar oluşturmak, yeni denge mekanizmalarını uygulamaya sokmak gereğini duymuşlardır. Çağdaş demokrasiler, hiç yadsınmaz şekilde, kendilerinin gelişmesinde, en büyük rolü oynayan “milli irade” kavramına başka türlü yaklaşmaktalar. Bunun nedeni, monarşiye karşı demokrasiyi geliştiren milli iradenin, zaman içinde onu ellerinde tutanlar tarafından, temel hak ve özgürlükler karşısında bir tehlike oluşturabileceğinin, çoğunluk iradesinin dengelenmediği zaman, azınlık üzerine tahakküme dönüşebileceğinin ortaya çıkmış olmasıdır. Unutmayalım ki, seçim sistemlerinin de etkisiyle, kimi zaman parlamenter çoğunluklar, halk çoğunluğuna gerek olmadan da oluşabilmektedir. Türkiye 2007 yılının şu kalan bölümünde, yeni anayasa tartışmalarıyla çalkalanıyor. Kimileri, yeni anayasa ile birlikte, gerçekten demokratik özgürlükçü bir Türkiye’ye ulaşılabileceği umudunu dile getiriyorlar. Bu umudu ileri sürenlerin içtenliklerinin ölçüsünü bilebilecek durumda değilim. Ancak çoğulculuğun tüm kurumlarına kuşkuyla, hatta düşmanca bakan AKP’den gerçek bir demokrasi beklentisinin pek gerçekçi olmadığını söylemek isterim. Çoğulcu olmayıp eskimiş çoğunlukçu şemasına hapis kalmış olan düzenlerin çağdaş demokrasiler olmadığını bilmek, rejim ve anayasa tartışmalarına bu bilgilerin ışığında yaklaşmakta sayısız yarar var. Dayanaksız umutlar ve beklentiler, özgürlük değil, karanlık getirirler. Anıtkabir’de kitlesel kutlama ? CHP yönetimi, partinin kuruluş yıldönümünü Anıtkabir’de kitlesel olarak kutlama kararı aldı. CHP yöneticileri, önümüzdeki günlerde çeşitli sivil toplum örgütlerini de ziyaret edip Anıtkabir’e davet edecek. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP, kuruluş yıldönümü olan 9 Eylül’de kitlesel olarak Anıtkabir’e Atatürk’ün huzuruna çıkmaya hazırlanıyor. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ekibi aynı gün genel merkez önünde eylem planı yaparken; CHP Genel Başkanı Deniz Baykal Anıtkabir’de sivil toplum örgütlerinin de katılacağı kitlesel bir kutlama yapılması için örgüte talimat verdi. CHP Merkez Yönetim Kurulu son toplantısında 9 Eylül 1923 tarihinde kurulan partinin kuruluş yıldönümü hazırlıklarını ele aldı. CHP yönetimi, partinin kuruluş yıldönümünü Anıtkabir’de kitlesel olarak kutlama kararı aldı. Anadolu’nun çeşitli illerinden gelecek partililer Hipodrom, İstasyon gibi duraklarda buluşup çeşitli kollardan CHP bayraklarıyla Anıtkabir’e yürüyecek. CHP yöneticileri, önümüzdeki günlerde çeşitli sivil toplum örgütlerini de ziyaret edip Anıtkabir’e davet edecek. CHP yöneticileri, “Seçimlerden sonra yaşanan tablo dikkate alınırsa, laikliğe, Atatürk’e dört elle sarılmamız gereken günler yaşıyoruz. Böyle bir ortamda Ata’nın huzuruna kitlesel olarak çıkmak çok önemli” dediler. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül de, 9 Eylül günü CHP genel merkezi önünde eyleme hazırlanıyor. Sarıgül ekibinin eylem parolası “9.9.9.” Sarıgül, “9. ayın 9’unda, 9 gerekçeyle genel merkez önünde olacaklarını” vurgularken “demokratik bir CHP için Baykal’ın yönetimi bırakmasını” istiyor. İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN Bursa Nutku’yla Gül protestosu BURSA (Cumhuriyet) CHP Bursa Gençlik Kolları, il merkez binasına astıkları “Atatürk’ün Bursa Nutku”nun bulunduğu dev pankartın önünde Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığını protesto etmek için eylem düzenledi. Gençlik Kolları İl Başkanı Barış Güvenç, AKP’nin cumhurbaşkanlığı seçiminde uzlaşmaz bir tutum sergilediğini belirterek, “Bizler, üzerimize sinmiş kan ve barut kokusuyla başı dik, onurlu, bağımsız, demokratik bir Cumhuriyet kuran Mustafa Kemal Atatürk’ün çocukları olduğunu unutanlara hatırlatmak istiyoruz. Üzerimize düşen sorumluluk ve görevi zamanı geldiğinde gözümüzü kırpmadan yerine getireceğimizden hiç kimsenin kuşkusu olmasın” diye konuştu. Konuşmasında Gül’ün daha önceki sözlerinden alıntılar yapan Güvenç, şunları söyledi: “Böyle bir zihniyetin cumhurbaşkanı seçilmesine karşı duran bir genel başkana, Meclis grubuna sahip olmaktan gurur duyuyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerine aykırı eylemlerinden dolayı Anayasa Mahkemesi’nce kapatılan iki partide etkin görevler alan, bakanlıklar yapan Sayın Abdullah Gül’e başarılar diliyoruz.” [email protected] CHP ve MHP’nin oyları yandı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir’deki seçim sonuçlarına yönelik “usulsüzlük” iddialarının dayanakları artıyor. Çıkan oyların AKP lehine, CHP ve MHP aleyhine değiştirildiği iddia edilen sandıklardan birindeki oylar, yarı yanmış olarak bulundu. 2297 No’lu sandıktaki “yanmış” oylarlarla ilgili Karşıyaka Cumhuriyet Savcılığı’na başvuruldu. asirmen?cumhuriyet.com.tr Arkadaşlarım gece telefon ettiler. Hürriyet gazetesinin internet sayfasında benim de ismim geçen bir haberden söz ettiler. Fatih Çekirge, Genelkurmay Başkanlığı’nın 30 Ağustos resepsiyonundan notlar geçmişti. Oradaki izlenimlerini anlatmıştı. Çekirge’nin benim de adımın geçtiği bölümdeki yazdıklarını sizlerle paylaşmak istiyorum. ??? “FATİH ÇEKİRGE:... Bu arada ilginç bilgiler geliyor kulağımıza... Neler duydunuz? FATİH ÇEKİRGE: Cumhuriyet gazetesi yazarı Hikmet Çetinkaya’nın davet edilmediğini öğrendik. Neden davet edilmemiş? FATİH ÇEKİRGE: Kendisini aradık, davet edilmediğini doğruladı ama sebebini bilmiyor. Askerin kara listeye aldığı Oral Çalışlar ile Hikmet Çetinkaya iyi arkadaş galiba, o yüzden o da davet edilmemiş.” ??? Bu izlenimleri okuyunca mesleğim adına çok büyük bir üzüntü duyduğumu söylemek istiyorum. Bu izlenim ve değerlendirmenin neresinden baş ‘Kara Liste’ ve Fatih Çekirge lamalıyım diye düşünüp duruyorum. İlk değerlendirmem, “Askerin kara listeye aldığı Oral Çalışlar” sözcükleri üzerine olacak. Önce böyle bir liste mi var, diye sormak gerekiyor. Çünkü daha önce basına yansıyan bu listeyi Genelkurmay Başkanlığı yalanlamış ve reddetmişti. Fatih Çekirge ise benim “kara listede” olduğumu söylüyor. Demek ki ona Genelkurmay’dan bazı yetkililer “liste doğru” demişler. Başka nasıl yorumlayabilirim? O zaman Genelkurmay’a sormak gerekir: Siz böyle bir liste tutuyor musunuz? Böyle bir liste tutmak hangi yasaya ve yönetmeliğe dayanıyor? Zaten o listenin içinde Hikmet Çetinkaya’nın adının da benimle aynı yerde geçtiği yazılmıştı. ??? Tabii burada daha acı olanı Fatih Çekirge’nin tutumudur. O bazı meslektaşlarının Genelkurmay Başkanlığı tarafından kara listeye alınmasını doğal ve meşru bir durummuş gibi kabulleniyor. Bunu böyle yazmakta bir sakınca görmüyor. Yani bazı gazeteciler, Genelkurmay Başkanlığı’nın “kara liste”sine alınabilir ve bunu biz gazeteciler çok normalmiş gibi gazetelerimize hiçbir tepki göstermeden aktarabilirmişiz gibi. Gerçekten çok üzülüyorum, acı duyuyorum. Mesleğimizin ciddi sorunlar içinde olduğu bir gerçek ama, böylesine bir durumu bu kadar normalmiş gibi yazmak ve aktarmak bana kabul edilebilir gibi gelmiyor. Bunu Fatih Çekirge’nin kasten yaptığını da düşünmüyorum. Durumu öylesine içselleştirmişiz ki, böylesine bir yasak normal sayılabiliyor. Yanlış anlaşılmasın, beni üzen ismimi bazı kurumların “kara liste”ye alması değil. Böyle şeyleri ben hayatımda çok yaşadım. Bana yıllarca bu ülkenin emniyeti pasaport vermedi. Sırf düşüncelerim nedeniyle yıllarımı hapislerde geçirdim. Üzüldüğüm taraf gazetecilerin tutumu. Biz bir yanlışı, hukuka uygun olmayan bir durumu normal kabul etmeye başladık mı, meşru görmeye başladık mı, yokuş aşağı gideriz. ??? Türkiye’de siyasi kamplaşma giderek mesleğimizde de parçalanmayı ve yaralanmayı derinleştiriyor. Bunu da hiç itiraz etmeden içimize sindiriyoruz. Ne Başbakan’ın uçağı, ne Cumhurbaşkanlığı Köşkü, ne de Genelkurmay Başkanlığı salonu, bu kurumların başında bulunanların kişisel tercihlerine göre davetli belirleyemez, belirlememeli. Devlet kurumları, objektif ölçülerle davranmak zorundadır. Davranmıyorsa, başta gazeteciler olmak üzere hepimizin buna itiraz etmesi gerekiyor. Devlet işinde “yaptım oldu” olmaz. O kurumlar bu ülkenin, bu halkın olanaklarıyla görev yapıyorlar. Onun için de her yurttaşa eşit mesafede durmakla yükümlüdürler. ??? Ben gazeteciyim, köşe yazarıyım. Her köşe yazarı gibi, değerlendirme lerimi, düşüncelerimi, yorumlarımı, eleştirilerimi kendi kavrayışım ve dünya görüşüm ışığında okuyucularımla paylaşıyorum. Bunları beğenen de eleştiren de oluyor. Eleştirilerden öğrenmeye, dersler çıkarmaya; beğenenlerden de sinerji almaya çalışıyorum. Devlet kurumlarının başında bulunan kişilerin de tabii ki yazdıklarımızı beğenip beğenmeme hakları bulunuyor. Ancak bu kişisel değerlendirmelerini kurumların işleyişine yön verecek bir hale dönüştüremezler. Böyle yapanlar varsa biz bunu doğru ve meşru kabul edemeyiz…Devlet kurumları, siyasi kamplaşmaların militan tarafları gibi davranamazlar. O zaman iş çığırından çıkar. ??? Bu konuda en çok duyarlı olması gerekenler biz gazetecileriz. Çünkü biz toplum önündeyiz ve kurumları uyarmak ve eleştirmek olanağına sahibiz. Ben “kara liste” konusunun ciddi bir konu olduğunu düşünüyorum. Nerede varsa, “kara liste”lerin hiçbirinin meşru olmadığına inanıyorum. SUÇLAMA: VEKİLE TEPKİ CHP’DEN ÖNERGE CHP Mut yönetimi disipline sevk edildi ABİDİN YAĞMUR MERSİN CHP Mersin İl Başkanlığı, Mut İlçe Yönetim Kurulu üyelerinin tamamını ve 22 Temmuz seçimlerinde milletvekili adayı olan Abdurahman Günay’ı geçici ihraç talebiyle İl Disiplin Kurulu’na sevk etti. İl Başkanlığı’nın yazısında, ilçe yöneticilerinin, CHP İl Başkanı Mustafa Uzun ile Milletvekili İsa Gök’e sözlü müdahalede bulunduğu iddia edildi. 22 Temmuz’da Mersin genelinde üçüncü sırada olan CHP’nin tek birincilik aldığı Mut’ta ilçe yöneticileri disipline verildi. Olaylar, CHP İl Başkanı Mustafa Uzun ile seçimlerde milletvekili seçilen İsa Gök’ün 28 Temmuz’da Mut ilçe örgütünü ziyaretiyle başladı. 6’ncı sıra milletvekili adayı olan Abdurahman Günay ile Mut İlçe Başkanı Musa Yılmaz’ın da bulunduğu ziyaret sırasında bir partili, CHP’nin kent genelinde üçüncü parti olmasına tep ki gösterdi. Uzun ile Gök’ün yeterince çalışmadığını ve partiye oy kaybettirdiğini savunan bir partili, Uzun’un üzerine yürüdü. İlçe yöneticilerinin ve diğer partililerin araya girmesiyle Uzun ile Gök darp edilmekten kurtuldu. Bunun üzerine CHP İl Başkanlığı, Mut İlçe Başkanı Yılmaz, 9 ilçe yöneticisi, Günay ve protestocu partili hakkında disiplin soruşturması başlattı. Parti tüzüğünün 70’inci maddesinde düzenlenen “partililere sözlü ya da eylemli müdahalede bulunmak” suçunu işledikleri öne sürülen 12 kişinin geçici olarak ihracı talep edildi. CHP’nin seçimlerde sadece Mut’taki oylarını artırdığını anımsatan ilçe örgütü üyeleri ise karara tepki göstererek, “Partide görevi olmayan bir üyemiz tepki gösterdi. İlçe yönetimi olarak biz olayın büyümesini engelledik, sataşmanın filli müdahaleye dönüşmesini engelledik” dediler. Seçim sonuçları incelensin ANKARA (ANKA) CHP Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü, 22 Temmuz seçimlerinde, sandık tutanakları ile bilgisayar çıktılarının örtüşmediği yolundaki iddialara ilişkin soru önergesi verdi. Çöllü, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde seçimlere ilişkin bazı iddiaları hatırlattı. Oy sayımı ile ilgili olarak yazılı sandık tutanakları ile bilgisayar çıktılarının bire bir örtüşmediği iddialarına dikkat çeken Çöllü, “Kaç sandık tutanağı ve bilgisayar çıktısı karşılaştırılmış, sonuç ne olmuştur” diye sordu. Çöllü, seçim sonuçlarının güvenliği açısından oluşan tereddütlerin giderilmesi için tüm sandık tutanakları ile bilgisayar çıktılarının incelenmesi ve sonuçlarının kamuoyuna açıklanmasını istedi. CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle