19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 AĞUSTOS 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Zemzem Ahmet Önen: “Melih Gökçek’in susuzluğa çare olarak Ankaralılara şehri terk etmelerini önermesine şükretmeli... ‘Su bulamayanlar zemzem içsin’ de diyebilirdi!” Ya ğ m u r E k i m Susuz Ankara’yı sel basmış... “İki kişiden biri bidonunu doldurmuş!” SUSUZLUĞA çare bulmak için müftülükler emriyle yağmur duasına çıkılması üzerine açtım İslam’ın kutsal kitabını, başladım okumaya. Neredeyse hatim indireceğim... Yok, yok, yok... Kuran’da yağmur duası diye bir ayet, surelerden birinde toplu yağmur duası yapılmasına ilişkin bir buyruk, yakarış sırasında avuç içlerinin yere bakmasını öngören bir ibadet şekli yok. Peki nereden çıktı bu yağmur duası? Neyse ki Orhan Hançerlioğlu’nun İnanç Sözlüğü imdadıma yetişti. Yağmur duası, “Yağmur Büyüsü” maddesinin içinde geçiyor: “Yağmur yağdırmak için yapılan büyü. Dinsel ve büyüsel işlemlerle yağmur yağdırılabileceğine hemen her ülkede inanılmıştır. İlkçağlarda, kuraklık insanları yok eden bir doğa olayıydı. Bu bakımdan yağmuru yağdırmak için tanrıya PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU 11. Cumhurbaşkanı iki kişi olacakmış... İki bir, yan yana gelir; olur on bir! Palavra Erdal Atıcı: “Avrupa Başkenti Ankara palavrası su bidonlarıyla sokaklara dökülen halk sayesinde yerle bir oldu. Şimdi tez elden yeni bir palavra bulmak gerek!” yakarmak, büyü yapmak, birtakım taş ve kuşlardan yararlanmaya çalışmak gibi çarelere başvurulmuştur. Bu büyüyü yapana yağmurcu denir. Doğa güçlerini acındırmak için yapılan yakarma, yağmur duası; ötüşüyle yağmur yağdıracağına inanılan kuş, yağmur kuşu; yağmur yağdırmak için dinselbüyüsel işlemlerde kullanılan taş, yağmur taşı adıyla anılır.” Buyurun bakalım... Bizim müftüler oldu mu size yağmur büyücüsü! Belki de soyaçekim... Çünkü Türklerin Orta Asya döneminde yağmur yağdırıp yel estirdiğine inanılan büyü taşına “yada”, bu taşla yağmur büyüsü yapana da Yağmur Büyüsü “yadacı” denirmiş. Olay, bizim için bir Şaman geleneği. Asya’nın ortalarındaki Şaman Türkler arasında halen de yapılan bir büyü türü, hepsi bu. Müslümanlıkla uzaktan yakından ilgisi yok. Zaten olsaydı, Arabistan çölleri selden geçilmezdi! Fakat yine de içimde bir kuşku var. Acaba diyorum, Türkiye’ye ılımlı İslam gömleği giydirmeye çalışan Amerika, yıllardır “tıbbi kontrol” altında tuttuğu ve bu arada yeni bir Kuran tefsiri hazırlattığı malum hoca efendiye bu konuda bir görev vermiş ve İncil’den alıntılar gibi yağmur duasını da ekletmiş olabilir mi? Koskoca AKP iktidarı, ümmeti boşu boşuna yağmur duasına çıkartmış olamaz ya! Arada bir tanrıdan buyruklar alan Bush efendi, hoca efendinin kulağına bir şeyler üflemiş, o da RTE’ye yardım için müftülüklere üfürmüş olabilir! Laf Ola Beri Gele Bir Tartışma Tasarlanan anayasa değişikliğine ilişkin olarak AKP milletvekili Prof. Dr. Zafer Üskül’ün yaptığı açıklamayla birlikte Atatürk ilke ve inkılaplarının yeni anayasada yer alıp almamaları konusu tartışmaya açıldı. Yürürlükte olan 1982 Anayasası’nın başlangıç bölümünde, “hiçbir faaliyetin Türk milli menfaatlarının, Türk varlığının, devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihi ve manevi değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve laiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı”na işaret edilmektedir. Anayasanın 2. maddesi ise şöyledir: “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.” Tartışma konusu, Atatürk ilke ve inkılaplarının anayasadan çıkartılıp çıkartılmaması, değiştirilip değiştirilmemesidir. Bu olabilir mi? Bize olamaz gibi görünüyor, çünkü bu olamazlık anayasanın 4. maddesinde açık olarak yer alıyor. Aktarıyorum: “Anayasanın 1’inci maddesindeki devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hükümle, 2. maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3. maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.” ??? Anayasanın 4. maddesine göre 2. maddenin değil değiştirilmek, değiştirilmesi teklif bile edilemeyeceğine göre ne tartışılıyor? Örneğin, 42. maddede, “Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz”, 52. maddede ise, “Devlet, istiklal ve Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müspet ilmin ışığında, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda ve devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır” deniyor. Bilindiği gibi TBMM üyeleri de “Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacaklarına” namusları ve şerefleri üzerine ant içiyorlar. Tartışma konusu, bu maddelerle milletvekili andı mı? Atatürk ilkelerinin, resmi görüşe göre cumhuriyetçilik, laiklik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik ve devrimcilikten ibaret ve CHP’nin altı okuyla özdeş olduğunu anımsayalım. Örneğin, TC İstanbul Valiliği, Türk Silahlı Kuvvetleri/Anıtkabir, Hacettepe Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi resmi internet sitelerinde Atatürk ilkeleri olarak yalnızca bu altı kavram yer alıyor. Rasgele seçtiğimiz bu örnekler çoğaltılabilir; bu kurumların tümünün de devlet kurumları olduğu düşünülecek olursa, devletin, anayasada belirtilen Atatürk ilkelerini bu altı kavramla sınırladığı görülüyor. ??? Atatürk inkılaplarını da belleklerimizi tazelemek için buraya aktaralım: Saltanatın Kaldırılması, Cumhuriyetin İlanı, Halifeliğin Kaldırılması, Şeriye ve Evkaf Vekâleti’nin Kaldırılması, Medeni Kanun’un Kabulü, Tarikatların Kaldırılması, Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması, Laikliğin Kabulü, Kadın Haklarının Tanınması, Şapka ve Kıyafet İnkılabı, Takvim, Saat ve Ölçülerde Değişiklik, Soyadı Yasası’nın Kabulü, Eğitim ve Öğretim İnkılabı, Harf ya da Yazı İnkılabı ve Dil İnkılabı. Sanırım Atatürk ilkeleri denince, çoğumuzun aklına CHP’nin altı okunda simgelenen kavramların yanı sıra özgürlükçülük, aydınlanmacılık, akılcılık, çağdaşlaşmacılık, çoğulculuk, barışçılık vb. kavramlar da geliyor. Keşke böyle olsa ve bu kavramlar da cumhuriyetçilik, laiklik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik ve devrimcilik gibi anayasal güvence altına alınıp değiştirilemese... Ama ne yazık ki değil. Öte yandan insan, bu çok mu önemli diye düşünmeden de edemiyor. Sözgelimi, altı ilkeden biri olan ‘devletçilik’ anayasanın güvencesinde de bu neyi değiştiriyor? Neyimiz var, neyimiz yok, özelleştirenlere, “Siz anayasa suçu işliyorsunuz” mu deniyor? Yoksa özelleştirme yasalarını çıkartanlara, “Nerede kaldı sizin andınızdaki namus, şeref sözünüz” diye mi soruluyor? Ya da okullarda zorunlu din dersi, 42. maddede belirtilen Atatürk ilkeleri doğrultusunda eğitim zorunluluğuna pek mi uygun düşüyor? Laf ola beri gele tartışılıyor işte! Maksat laf olsun, torba dolsun, hepsi bu! Yanılıyor muyum, yoksa? (eposta: dkavukcuoglu?superonline.com) SESSİZ SEDASIZ (!) Apartman yöneticisi Recep Bey! RTE’NİN özel hesapla AKP’nin oy oranını yüzde 55’e yükseltmesi epey daha su kaldıracağa benziyor. Bu kez de Yeditepe Üniversitesi Fizik Bölümü öğretim üyelerinden Ercüment Akat hesaplıyor: “Yüzde 84’lük katılımın olduğu seçimde aldıkları yüzde 46 oranındaki oy aslında tüm seçmenleri göz önüne alınca yüzde 55 ediyormuş. Buna ancak ‘insan ne oldum delisi olmamalı’ denebilir! Olayı sıradan bir apartman yöneticisi seçimi örneğiyle değerlendirelim. 100 daireli bir sitede diyelim ki seçime 84 dairenin temsilcisi katıldı. Birinci olan Recep Bey 84 kişinin yüzde 46’sı demek olan 39 oy alıyor. Ama diyor ki benim oy oranım aslında yüzde 55. Bu sayıyı 47’yi 84’e bölüp, 100 ile çarparak elde ediyor. Bu demektir ki seçime katılmamış 16 kişi de ona oy verecektir. Neden versin? İkinci yaklaşıma geçelim. Seçimde ikinci olan Deniz Bey de aynı mantıkla diyor ki benim de gerçek oy oranım 21 bölü 84 çarpı 100 eşittir 25. Üçüncü olan Devlet Bey de diyor ki benim oy oranım da gerçekte 15 bölü 84 çarpı 100 eşittir 18. Bu şekilde gidersek her aday kendi oy oranını 84’e bölüp 100 ile çarpınca ortaya çıkacak toplam da elbette yüzde 100’ü geçip, 118 oluyor. Şimdi geri dönüp birincinin sözüm ona 55’lik oranını 118’e bölersek yine yüzde 46’ya ulaşıyoruz. Sonuç olarak diyoruz ki, insan bir şeyi iyi bilmeyebilir ama eğer bunca danışmanı varsa onlara bir sorar da boyunu geçen konularda öyle açıklama yapar!” behicak?yahoo.com.tr Bidon Gülhan Elmas: “Durmak yok, bidonları doldurmaya devam!” Lisans Akif Kökçe: “Amerikan şirketi Güneydoğu’da petrol arama lisansı almış. Petrolden vazgeçtik, çıkan suyu bize versinler bari!” ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK Malatya’da ‘Su’yun Başında... Uygarlıklar tarihi “su boyla melerini istiyor! Çünkü seçim rı”nda yaşandı. Atalarımız “su geldiğinde, başkenti susuz bırabaşı”nda durdular, “su kemerle kan yerel iktidarı için yine onların oylarına güveniyor… ri”yle kentleştiler… Anadolu, bu nedenle “uygarlıkların beşiği”dir.. Efsanevi “gü Mimarlardan uyarı Mimarlar Odası Temsilciliği, neş ülkesi”, aynı zamanda “su ülkesi” olduğu için binyılların Yeşilyurt’taki Adıyaman Caddesi’ne ait eski bir fotoğrafı büyü“ana”sıdır… Nitekim Türkiye, bugün de terek “çekildiği yer”e asmış. Avrupa’da su kaynakları en bol 1970’lerdeki cumbalı evlerden 4. ülke… Bizden şanslı olanlar, bazılarının “durduğunu” gördünyanın su depoları Rusya ile mek, yüreklere su serpiyor… Ne var ki Malatya’da da değiGrönland dışında sadece Norveç’miş… (Milliyet 4 Ağustos şik semtlere asılan benzer fotoğraflar kent merkezindeki duru2007) Örneğin, arkeolojideki önder mun “vahamet”ini kanıtlıyor. liğini “Anadolu’dan götürdükle Çok değil, 3040 yıl önceye “ayri”yle elde eden Almanya’nın nı açı”dan bakanlar, “geçmişi tübile bizden daha az su kaynağı müyle yok eden kültür yoksunu var. “Bile” diyorum; çünkü o gö modern kentleşme”yi şaşkınlık türdükleri antik hazinenin köke içinde izninde de Anadolu’nun su zen lemişler… ginliği yatmakta... Şimdi ise “sular ülkesindeki susuzluğumuz”a belki de gülüyorlardır. Hatta pek sevdikleri şu “dinci demokratlar”ımızın, sorunu “Allah’a havale” etmelerini de eminim ki ellerini ovuşturarak seyrediyorlardır. Çünkü “suyu tüketerek kentleşmek” uygarlık yarışını baştan kaybetmek demek… “Beş Konaklar” projesinden desen... AB, sömürgeciliğe dayalı üsOda Başkanı Abdurrahman tünlüğünü “sürdürülebilir” kılmak için, su kaynaklarımızı bile Yavuz diyor ki: “Bazıları eskiimar rantına kurban eden anlayı nin ortadan kalkmasını gelişme saysa bile, bu çalışmamız kentteşı “sırıtarak” destekliyor… ki kimliksiz yapılaşmanın tartı‘Cırmıhtı’daki kaynak şılmasını da başlattı…” Nitekim kentin elde kalan son Bütün bunları, Malatya’nın sevimli ilçesi Yeşilyurt’taki eski evlerinin bulunduğu Sine(Cırmıhtı) “su kaynağı”nın ba malar Caddesi’ndeki bir restoşında düşünmek, insanı daha da rasyon çalışması sevinçle izleniyor. Buradaki “Beş Konaklar” sarsıyor… Beydağları’nın 1300 m’deki kurtarılırken belediye yetkililerieteklerinde, kayaların arasından ne eski yazlık sinemanın canlanbir nehir gibi fışkıran su, aşağı dırılmasını da içeren “kültürel lardaki Malatya ve çevre yerleş çevre projesi”ni anımsatıyoruz. melerinin şehir şebekelerine, tar Önceki yıllarda, İnönü Üniversilalara ve kayısı bahçelerine “do tesi’nin ev sahipliğindeki bir öğrenci çalışmasıyla elde edilen ğal akış”ıyla ulaşıyor. Yeşilyurt’un Gündüzbey bel projeyi, artık “kentin sahiplendesinde bulunan “Kaptaj” tesis mesi”ni istiyoruz… Malatya’nın kültür gönüllüsü lerini gezdiren Belediye Bşk. Yrd. Ekrem Özbey, doğanın bu Bekir Sözen de Vali Halil İbra“armağan”ıyla Malatya’nın him Daşöz’ün Malatya için ye2050’ye kadar su sorunu olma ni bir şans olduğunu anımsatarak şunları söylüyor: “Örneğin yılyacağını söylüyor… Ne var ki şu “yağmacı metro lardır ilgi bekleyen ‘İstanbulpolleşme”nin sürmesi durumun lular Konağı’nı hemen kamuda, İstanbul’un ve Ankara’nın laştırarak koruma projesini başına gelenlerin tüm su zengi başlattı…” Sözün kısası, büyükkentlerini kentlerimizde de yaşanabileceğini acaba kaç kişi düşünüyor? mizdeki imar talanına dayalı nü“Büyükkent”lerimizdeki su fus yığılmaları suyu tüketirken sorunu, Anadolu insanını suyun su zengini Anadolu kentlerimizdan, toprağından ve havasından deki betonlaşma da “anılar”ı tükoparan “göç rantları”na sevda ketiyor… Bu nedenle, “suyu kültürle lı “büyükşehirleşme politikalabuluşturma”yı hedefleyen Marı” yüzünden yaşanıyor. Baksanıza Melih Gökçek de latya’daki çalışmalar gelecek Ankara’ya “göçen”lerin “geçici” için yaşamsal değer taşıyor… olarak “memleket”lerine dönekinci?cumhuriyet.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 8 Ağustos www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Pamukkale örneğinde ol 1 duğu gibi, ki 2 mi kaynak sularının yığdığı 3 genellikle kal 4 ker tortu. 2/ 5 Fas’ın başkenti... Artvin yö 6 resine özgü, 7 yağı çıkarıl 8 mış ayranın kaynatılma 9 sıyla yapılan peynir. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 3/ Eski Mısır inanışın 1 T O KMA K B A Ş da ana tanrıça... Tür2 A Y R A Ç E L A kiye’nin plaka imi. 4/ 3 Ş A İ R D R AM İki paranın kambiyo 4 İ T A B A N C A değerinin eşit olmaA N sı... Dolma yapmak 5 K R İ T E R K O R T E İ için hazırlanan karı 6 A N L K A Z şım. 5/ Bilgisiz, kül 7 R B türsüz kimse... “Efe 8 D İ A İ N T İ M lek” de denilen ve 9 İ S K A N D İ L yaprakları sebze olarak kullanılan bitki. 6/ Pasak... Toprak damları sıkıştırmakta kullanılan taş silindir. 7/ “Aç kaldım, susuz kaldım / etmedi sevdan beni” (Ahmed Arif)... Büyük kız kardeş. 8/ Unsur... Soyundan gelinen kimse. 9/ Datça Yarımadası’na verilen bir başka ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Eşya taşımakta kullanılan üç tekerlekli küçük taşıt. 2/ Gökcisimlerini gözetleme... Madenleri yontmada kullanılan çelik araç. 3/ Safran, amber ve misk karıştırılarak yapılan güzel bir koku... Çocuk yuvası. 4/ Vesayet. 5/ Bir gıda maddesi... Azerbaycan ve Kars yöresinde yaygın telli bir çalgı... Şöhret. 6/ Eski Mısır imparatorluğunun en parlak dönemindeki başkenti... Gelecek. 7/ Devir... Askeri rütbelerden biri. 8/ İlaç... Çok sevilen kimse ya da şey. 9/ “Patlıcançiçeği” de denilen, katmerli ve mor renkte çiçekler açan bir tatula türü. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle