29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 AĞUSTOS 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Sabancı Holding Enerji Grubu Başkanı Selahattin Hakman’a göre ülkede ciddi arz problemi var 13 EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Türkiye enerjide bıçak sırtında ? Türkiye’de çok ciddi yatırımlar yapılmaması, piyasa mekanizmasının yatırımcıya güven verici şekilde oturtulmamış olmasından kaynaklanıyor. 2001’den bu yana ciddi bir yatırım yapılmadı. Ekonomi Servisi “Türkiye’de enerji arzı artan talebi karşılamaya yetmeyecek. Projeler tamamlanana kadar Türkiye 23 yıl ciddi sıkıntı yaşayacak” diyen Sabancı Holding Enerji Grubu Başkanı Selahattin Hakman, enerji piyasasının yatırımcıya güvence verecek şekilde oluşması gerektiğini belirterek “ancak ne yazık ki bugüne kadar bu oluşmadı” diye konuştu. Hakman basınla yaptığı sohbet toplantısında, hem enerji sektöründeki gelişmeleri değerlendirdi hem de kendi grubunun gelecek hedefleri hakkında bilgi verdi. Türkiye’de 2015’ye kadar yaklaşık 25 bin MW’lık yeni santral kapasitesinin yaratılması, yani önümüzdeki 8 yıl içinde şimdiye kadar yapılmış toplam yatırımın yaklaşık yarısı kadar bir yatırımın tamamlanması gerektiğini kaydeden Hakman, Türkiye’nin serbest piyasa yaklaşımını tam anlamıyla benimsemesi gerektiğini, ancak bu noktada kamunun kural koyucu olarak önemli bir rolünün olduğunu vurguladı. 2004 başında birim/enerji bazında elektrik fiyatının doğalgaz fiyatının 4.5 misli olduğunu, bugünkü TEDAŞ tarifelerine göre ise 2.5 misli seviyesinde bulunduğunu bildiren HakmanTürkiye’nin enerjisinin yüzde 50’sini doğalgazdan ürettiğini belirterek “Bu düşse düşse yüzde 40’a düşer. Türkiye mecburen elektrik üretiminin bir kısmını doğalgazdan karşılamaya devam edecek” dedi. Asya Krizinin Ardından 2 Bundan 10 yıl önce, ilk olarak Tayland’da 1997’nin Temmuz ayında başlayan kriz dalgası kısa zamanda komşu Asya ülkelerini, daha sonra da tüm gelişmekte olan ekonomileri sarmıştı. Krizin toplam maliyeti Tayland milli gelirinin yüzde 34.4’üne; Malezya’da yüzde 16.8’e; Endonezya’da ise yüzde 23.6’ya ulaşmıştı. Kore haricindeki tüm Asya ekonomilerinde krizin faturası katlanarak arttı. Krizden bu yana geçen on yıl boyunca işsizlik, enformalleşme ve kayıt dışılık adı geçen ülkelerde kalıcı birer yapısal soruna dönüştü. ??? “Kriz” aynı zamanda sermayenin el değiştirerek yoğunlaşmasında ve yeniden yapılanmasında çok önemli bir işlev oluşturdu. Nitekim, 1997 Asya; 1998 Brezilya ve Rusya; 2001 Arjantin ve Türkiye krizleri, neoliberal küreselleşme öğretisinin mutlak egemenliğinin perçinlendiği ve kalkınmacı politikaların gelişmekte olan ülkelerin gündeminden çıkarıldığı yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Özü itibarıyla ulusötesi şirketlerin ve finansal sermayenin küreselleşmesini betimleyen bu süreç, yeniemperyalizmin gelişmekte olan ekonomilere olan saldırısında da etkin oldu. Sermayenin mülkiyetinin (ulusal/yerel sermayeden, uluslararası tekellere) yer değiştirerek yoğunlaşması, krizsonrası yeniden yapılanma sürecinin en temel öğesiydi. Bu “yeniden yapılanma” döneminde bir bakıma krize zorlanmış olan ekonomilerde ulusal şirketler ve bankalar ulusötesi şirketler tarafından adeta talan edildi. Aşağıdaki tabloda başta 1997 Asya krizini yaşayan ülkeler olmak üzere, seçilmiş gelişmekte olan ülkelerin bankacılık sektörlerindeki yerli ve uluslararası sermaye mülkiyetinin dağılımı yer almakta. 1990’dan 2002’ye geçen dönemde gelişmekte olan ekonomilerin bankacılık ve finans sektörlerinde ulusötesi şirketlerin egemenliğinin ne boyutta artmış olduğu Tablo’dan açıkça izlenmektedir. Yeniemperyalizmin bu saldırısı özellikle Latin Amerika ülkelerinde daha şiddetli olmuş ve bankacılık sektöründeki “yabancı” payı, 2002 itibarıyla, örneğin Meksika’da yüzde 82’ye, Arjantin’de yüzde 48’e, Peru’da yüzde 46’ya, Brezilya’da ise yüzde 37’ye ulaşmıştır. Oysa ki tabloda geçen tüm ekonomilerde 1990’ların başında bankacılık sektöründeki “yabancı” payı yüzde 10’un altında idi. Hakman: Önümüzdeki 8 yıl içinde şimdiye kadar yapılmış toplam yatırımın yaklaşık yarısı kadar bir yatırımın tamamlanması gerekiyor. ‘ ELEKTRİK FİYATI AVRUPA’NIN ALTINDA H ’ akman, “Bundan 3 yıl önce Türkiye’de tüketicinin elektriğe ödediği para Avrupa ortalamasını üzerindeydi. Ama artık değil, üstelik bugün Avrupa’nın en ucuzlarından biri. Türkiye’de sanayide elektrik fiyatları Avrupa’ya göre yüzde 2025, konutlardaki elektrik fiyatı da yüzde 50 daha ucuz. Ama elektriğin de bir maliyeti var. Ve gerçek olan şu ki enerji fiyatları maliyetleri karşılamaya yetmiyor. Doğal gaz fiyatlarının artmasına karşın elektrik ucuzladı. Bunu devlet sübvanse etti. Ama bu yük bütçede var ve mutlaka birilerinin cebinden çıkıyor” derken bakanlığın mevcut santrallerin çalışabilirliliği ve enerji verimliliği konusunda da acil adım atması gerektiğini kaydetti. Sabancı 2015’e kadar enerjideki payını yüzde 10’a çıkaracak E nerji Grubu Başkanı Selahattin Hakman, Sabancı Holding’in projeleri hakkında da bilgi verdi. 14 ay önce Enerji Grubu’nu kurduklarını ve 10 yıllık stratejik hedefleri doğrultusunda “enerjinin” holdingin en taşıyıcı alanı haline gelmesinin planlandığını kaydeden Hakman, “2015’e geldiğimizde Türkiye’de tüketilen enerjini yüzde 10’unun bizim üzerimizden geçiyor olması ve bunun yüzde 80’ini de kendimizin üretmesini hedefledik. Bu toplam 5000 MW’lık bir hedef anlamına geliyor. Portföyde şimdiden 2 bin 800 MW’lik yatırım projesi oluştu. Yerli linyite dayalı 450 MW’lık Tufanbeyli Termik Santralı ve toplam 762.6 MW’lık hidroelektrik santrallarının lisanslarını aldık ve proje çalışmalarına başladık. Toplam yatırım tutarı 2 milyar doları bulan bu projelerin temeli 20072008 yılları arasında atılacak. Ayrıca Bandırma’da 8001000 MW’lık doğalgaz santralı için gerekli saha satın alındı ve lisans müracaatı yapıldı” dedi. Elektrik dağıtım bölgelerinin özelleştirmesi gündeme geldiğinde Türkiye’ye pek çok yabancının ilgiyle baktığını, gelenlerin Türkiye’de ortak aramaya başladığını ve bunların kapısını ilk çaldıkları adreslerden birinin de kendileri olduğunu dile getiren Hakman, “Biz de ortak seçimi sürecine girdik. Bizim sadece finansman getirecek bir ortağa ihtiyacımız yoktu. ‘Teknolojisi, pazar bilgisi, enerji ti careti konusuyla bize katkıda bulunabilecek ve bu pazarda oyuncu olmayı hedefleyen bir ortak bulabilirsek bu ortakla yola devam edebiliriz’ dedik. Avusturya’da devletin çoğunluk hissesine sahip olduğu Verbund’la bir stratejik ortaklığa gittik’’ diye konuştu.Nükleer hariç Türkiye’deki tüm faaliyetleri Verbund’la birlikte götüreceklerini, işbirliklerinin hızlı bir şekilde başladığını ifade eden Hakman, yatırımları gerçekleştirirken gazın temini güvencesini görmek istediklerini söyledi. B İLGİ TOPLUMUNA DOĞRU ÖZLEM YÜZAK Enerjide AKP Fiyaskoları Sıcaklar buram buram. Klimalar tam gaz çalışıyor. Dolayısıyla elektrik tüketimi de had safhada... Enerji Bakanı Hilmi Güler “elektrik üretiminin tüketimi karşılayacak düzeyde” olduğunu ısrarla vurguluyor. Ancak uzmanlar tam tersi görüşte. Örneğin Sabancı Holding Enerji Grubu Başkanı Selahattin Hakman’a göre Türkiye enerji konusunda tam anlamıyla bıçak sırtında. Yeni projeler devreye hemen alınsa bile yatırımlar tamamlanana kadar 23 yıl geçmesi gerek. Bu da önümüzdeki birkaç yıl için ciddi sıkıntının gündemde olduğu anlamına geliyor. Devlet, vatandaşın tükettiği elektriği kamu ve özel sektöre ait santrallardan karşılıyor. Elektrik üretimi ile tüketimi arasındaki dengeyi kurmakla kamu şirketi Elektrik İletim AŞ görevli. Ancak şirket ne bu dengeyi kurabildi ve ne yönetebildi. Son 5 yılda elektrikte hiç büyük çaplı yatırım başvurusunda bulunulmadı. Zaten Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) da, Enerji Bakanlığı Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi’nin (TEİAŞ) elektrikte üretim kapasite projeksiyonunu onaylamadı. TEİAŞ’nin 2007 için yüzde 6.2 talep öngörmesi üzerine, EPDK bu oranın düşük olduğu itirazını yazıyla iletti; buna rağmen düzeltme yapılmadığından projeksiyon onaylanmadı. Bu arada talepte artış da beklenenin çok üzerinde gerçekleşti ve yüzde 9.8’e kadar çıktı. Türkiye, enerji yatırımlarının zamanında yapılmaması nedeniyle, yıllardır kurtulmaya çalıştığı doğalgaz, ithal kömür ve fueloil’e teslim oldu. Türkiye’de enerjide dışa bağımlı ve pahalı üretim dönemi tekrar açıldı. Her şey bu kadarla kalsa iyi. AKP icraatlarının içinde önemli bir payı da fahiş fiyata elektrik satın almak oldu. Bu tam anlamıyla “piyasayı liberalleştireceğim derken yüzüne gözüne bulaştırmak” olarak adlandırılabilir. Örneğin, 27 Aralık’ta şirketlere 13 yeni kuruş olan 1 kwh’lik elektrik için 1,1 Yeni Lira ödendi. Türkiye tarihine bir rekor olarak geçen bu skandal fiyata sebep olarak Dengeleme Uzlaştırma Yönetmeliği (DUY) gösterildi. DUY’nin uygulamaya alınma gerekçesi “elektrik fiyatlarının serbest piyasa şartlarında belirlenebilmesi”. Ancak sistemin sağlıklı işleyebilmesi için mutlaka arzın (üretimin) fazla tutulması gerekiyor. Elektrik Müdendisleri Odası (EMO) da Türkiye’yi adım adım karanlığa taşıyan 4.5 yıllık dönemde yaşananları bakın nasıl özetliyor: Kamu zararına sözleşmeleri feshedeceği vaadini rafa kaldıran AKP pahalı elektrik alımına devam etmiştir. Kamunun yatırım yapmasını yasaklayan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Yasası’na biat edilerek, enerji alanındaki yatırımlar sekteye uğratılmıştır. 45 yıllık dönem boyunca özel sektörün hayata geçen yatırımları yıllık ortalama 700 megavat düzeyine bile ulaşamamaktadır. Özel sektör sınırlı olan yatırımlarını yalnızca alım garantili rüzgâr ve hidrolik santrallara yöneltmiş, elektrikte arz güvenliği özel sektörün ticari tercihlerine terk edilmiştir. Elektrik kesintisi riskine karşı ithal kömür santrallarına lisanslar dağıtılmaktadır. Kendi yerli kömür kaynakları değerlendirilmezken, zaten doğalgaz nedeniyle dışa bağımlılığı yüksek olan Türkiye’nin bir de ithal kömür bağımlısı hale getirilmesi kabul edilemez. Dengeleme ve uzlaştırma sistemiyle kamunun, dağıtım ve iletim hatları kullanım bedelleri gibi çeşitli işletme giderleri dahil olmak üzere tüketiciye 1011 Ykr’ye sattığı elektrik fiyatları serbest piyasa denilen karaborsada 1516 Ykr’leri dahi aşmaktadır. Ülke ucuz, ancak sistemden yüksek enerji çeken ve sağlıksız klimalarla adeta bir klima çöplüğü haline getirilmiştir. Özelleştirme amacıyla yaratılan parçalı yapı içerisinde enerji alanında faaliyet gösteren tüm kamu kuruluşları zincirleme şekilde birbirlerine borçlu konuma gelmişlerdir. Bu borçlar kartopu gibi büyümekte, BOTAŞ personel maaşı ödemek için kredi bulmak zorunda kalmaktadır. “Elektriğe zam yapmadık” diyerek halktan oy isteyen AKP hükümeti, özel sektörün pahalı üretiminin bedelini kamu kuruluşlarını borçlandırarak, kamu zararı olarak yine Hazine’den karşılamaktadır. Zam, seçim sonrasında mutlaka gündeme gelecektir. [email protected] Tayland’da ulusal çıkış Yabancı yatırımcılar birçok sektörde kontrolü elinde bulunduramayacaklar. Amaç, 1997 yaşanan Asya krizinin ardından, birçok kamu şirketi ile özel şirketi yabancılara satan ülkede yeniden yerli hâkimiyeti sağlamak. BANGKOK (AA) Tayland hükümetinin süpermarketlerden telekomünikasyona kadar yabancı yatırımcılara, Tayland’da faaliyet gösterdikleri yerli şirketler üzerinde, “kontrol hakkını’’ kısıtlayacak yeni düzenlemeler hazırlığı içinde olduğu bildirildi. Askeri darbenin ardından oluşturulan Tayland Parlamentosu’nun, yabancı yatırımlara, bundan böyle tam kontrol imkânı vermeyecek yeni yasal düzenlemeleri yakında onaylayacağı kaydedildi. 1997 Asya krizinin ardından, birçok kamu şirketiyle özel şirketi yabancılara satarak yabancı yatırımcıların satın aldıkları şirketlerde Bankacılık Sisteminde Mülkiyetin Dağılımı (*) Kore Filipinler Tayland Arjantin Brezilya Meksika Peru Yerli 96 91 95 90 94 98 96 Yabancı 4 9 5 10 6 2 4 Yerli 82 62 72 52 63 18 54 Yabancı 18 28 28 48 37 82 46 (*) Bankalar toplam varlıkları içinde toplam paylar (%) Kaynak: BIS Committee on the global Financial System (http:www.bis.org/cgfs//index.htm) kontrolü ele almalarına imkân veren Tayland’da yeni yönetim, önceliği yerli yatırımcıya verecek. Bu arada, Tayland’ın bazı eski yerli yatırımcılarının da bu çerçevede, Asya krizinin ardından ucuza elden çıkarmak zorunda kaldıkları şirketlerini yeniden geriye alabilecekleri belirtiliyor. Yabancı yatırımcılara yönelik kısıtlamalarda önceliğin, medya, madencilik, telekom, yayıncılık, tarım, savunma sanayi ve finans gibi olaca ğı vurgulanıyor. Bu arada, Asya’nın en çok yabancı sermaye çeken ülkelerinden birisi olan Tayland’ın, yabancı sermayeye karşı getirmeye çalıştığı yeni kısıtlayıcı önlemlerin, Dünya Ticaret Örgütü kurallarıyla bağdaşmadığı da ifade ediliyor. Öte yandan Tayland’da görev yapan yabancı diplomatlar, bu yeni kısıtlayıcı önlemleri, “Tayland’daki yabancı şirketlerin anahtarını, Taylandlılara teslim etmek’’ olarak tanımlıyorlar. Dolayısıyla, “krizsonrası yapılanma” konjonktürü, azgelişmiş dünyayı “hizaya getirmede” ve yeniemperyalizmin neoliberal küreselleşme saldırısının başarısında çok önemli bir işlev görmüştür. Ancak unutmamak gerekir ki, sermayenin mülkiyetindeki söz konusu dönüşümün gerçekleşmesinde yerli (ulusal) sermayenin ve egemen sınıfın da önemli katkıları olmuştur. Diğer bir deyişle, yeniemperyalizmin yürütücüsü olan ulusötesi şirketler ve uluslararası finans sermayesi, bu dönüşümü kendisiyle çıkar bağlantısı olan yerli müttefikleri katkısıyla sağlamışlardır. Ülkemizde de bu süreç, özellikle son iki yıldır “Yabancı sermaye hangi koşulda olursa olsun gelmelidir” söylemiyle uygulanmaya konulmuş ve olumsuz sonuçları alınmaya başlanmıştır. Ne sayımız az, ne gücümüz ne de inancımız! Bizler buradayız ve hep burada olacağız... T.C. KARABÜK/YENİCE KADASTRO MAHKEMESİ’NDEN SAYI: 1995/12 Esas 2007/2 Karar Davacı Gülsün Kuzuören tarafından açılan Kadastro tespitinin iptali davasında yapılan yargılama sonunda davanın reddine, Karabük ili Yenice ilçesi Kırıklar Mah. 165 ada, 20 no’lu parselin İsmail Karakırık mirasçıları adına payları oranında tespit ve tesciline karar verilmiş olup, alınması gerekli olan toplam 13,07 YTL karar ve ilam harcının davacıdan tahsiline karar verilmiş olup, Davacı Gülsün Kuzören vekilinin 18.04.2007 tarihli dilekçesi ve davalı Mal Müdürü vekilinin 15.05.2007 tarihli temyiz dilekçeleri ile temyiz edilerek bozulmasına karar verilmesini talep etmişlerdir. Aşağıda ismi yazılı davalılar adına davacı Orman İşletmesi tarafından açılan davada tüm aramalara rağmen adresi bulunamayan davalı Karabük ili Yenice ilçesi Kırıklar Mah. 1978 doğumlu Aşkın Kırık, 1975 doğumlu Işın Kırık’ın’ya tüm aramalara rağmen bulunamaması nedeniyle bu kararın ve bozma talepli dilekçelerin yayın tarihinden itibaren 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı ilanen tebliğ olunur. 24.07.2007 (Basın: 42807) Biz aşağıda imzası olan Sivil Toplum Kuruluşları, yaşamsal önemi olan iki konuda görüşümüzü kamuoyuna saygı ile duyuruyoruz: • “Aklı ve ilmi rehber edinen” Atatürk ilke ve devrimleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi ve var oluş nedenidir. Bu ilkelerin anayasadan kaldırılması, Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığının yok edilmesi demektir. “Sivilresmi anayasa, Batı standartlarına uygun anayasa”gibi söylemler bu gerçeği ortadan kaldıramaz. Türkiye Cumhuriyeti, anayasasındaki “değiştirilemeyecek hükümler”iyle vardır ve bu maddeleriyle varoluşunu sürdürecektir. Kaldırılmasına, değiştirilmesine, izin verilemez, verilmeyecektir. • Ayrıca; “Laikler azınlıkta kaldı”, “Laiklerin yenilgisi” gibi söylemlerin amacı ülkemizi bölmek, insanlarımızı yıldırmak ve güçsüz kılmaktır. Laikleri, belli bir partiye verilen oy oranı ile kısıtlı saymak, Türkiye’yi tanımayanlarca amaçlı olarak dile getirilebilir ve o parti dışında kalan tüm parti mensuplarına karşı da haksızlık demektir. Seçmeniyle, seçmeyeniyle, iktidarı ve muhalefetiyle ulusumuz çok iyi bilmektedir ki, laiklik yoksa, demokrasi ve insan hakları da yoktur. Bu nedenle, bizi yıldırmak, sindirmek ve ülkemizi yıpratmak isteyenlerin oyununa gelmeyeceğiz. Dün olduğu kadar bugün ve yarın da burada varız, var olacağız.. Daha çoğuz, daha güçlüyüz, daha inançlıyız. USTKB (Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları Birliği) Atatürk Vakfı, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Kadıköy Şb., Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Şişli Şb, Basın Mensupları Der. (BasMen), Bizim Ülke Derneği, Cumhuriyet Kadınları Derneği İst.Şb., Çağdaş Eğitim Vakfı, ÇEKÜL Vakfı, Demokratik Dayanışma Derneği, Demokratik İlkeler Derneği (DİD), Deniz Yıldızı Eğitim, Kültür ve Dayanışma Derneği, Eğitimciler Derneği, F.Nightingale Hemşirelik Y.O.Mezunlar Derneği, İst.Mülkiyeliler Vakfı, İst.CUMOK, İst.Üniversitesi Mezunlar Derneği, İst. Kadın Kuruluşları Birliği (36 Kadın Kuruluşu), İst.Ekslibris Akademisi Derneği, İst.Yardımseverler Derneği, İtalyan Liseliler Derneği, İTÜ Mezunlar Derneği, Jeofizik Kurumu, Kadıköy Platformu (32 dernek), Kadın Araştırmaları Derneği, Kıbrıs Türk Kültür Derneği, Sertel Gazetecilik Vakfı, Sürekli Gelişim Derneği, TEMA Vakfı,T.Eğitim Vakfı Dayanışma Konseyi Derneği (TEVDAK), T. Üniversiteli Kadınlar Derneği (TÜKD), T.Soroptimist Kulüpleri Federasyonu, T.Hekimleri Dostluk ve Dayanışma Derneği, T.Emekli Subaylar Derneği,Türk Kadınlar Birliği İst.Şb., TaçDer, Türkiye Gençlik Birliği, Truva Folklor Araştırmaları Derneği,Umut Çocukları Derneği, Ulu Önderin Öğrencileri Derneği, Ulusal Sanayici ve İş Adamları Der. (USİAD), Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği (UPSD), 68’liler Vakfı, Yeniden Kuvayi Milliye Derneği, Yurtsever Hareket, Yurttaşlık Hareketi Derneği (YHD). www.ulusalstkb.org TÜRK KALP VAKFI ‘Çocuk Kardiyolojisi Türk Kalp Vakfı Kalitesi ve Titizliğiyle Hizmetinizde’ TÜRK KALP VAKFI 19 Mayıs Cad. No:8 Şişli / İSTANBUL Tel: 0212.212 07 07 Pbx http://www.tkv.org.tr Ü CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle