19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 AĞUSTOS 2007 SALI 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI Y Y Y Y PB PB PB PB Y 28 33 28 32 35 35 38 35 27 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y Y Y Y Y PB 29 27 28 26 28 24 24 27 35 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y PB PB PB PB PB PB Y 36 33 35 37 36 37 29 26 26 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Tüm yurt parçalı ve çok bulutlu, Marmara Kuzey Ege iç kesimleri, Doğu Akdeniz, İç Anadolu, Karadeniz ile Doğu Anadolu’nun kuzey ve batısı sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışlar Marmara’nın doğusu, Batı Karadeniz, Doğu Karadeniz çevrelerinde etkili olması bekleniyor. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Y 15 Helsinki Y 16 Stockholm Y 15 Londra PB 20 Amsterdam Y 18 Brüksel Y 18 Paris B 20 Bonn PB 19 Münih PB 20 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y PB Y PB B Y A Y Y 19 28 36 24 31 29 26 31 26 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Y B A A A B A A B 20 38 34 40 30 34 30 36 37 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada bette kamuoyuna anımsatılacaktır. Birinci dosya Erbakan Hocası’nın dizi dibinde İslam çığlıkları attığı bir döneme ait. Refah Partisi’nin çağdışı, İslam devletlerine yaraşır nitelikteki ilkelerine dört elle sarıldığı ve yönetim kadrosunda görev aldığı günlere denk düşüyor. Yeni Cumhurbaşkanı, Erbakan’ı mahkum eden “kayıp trilyonlar davası”nın belli başlı sanıkları arasında. Davanın açıldığı zamanlardan bugüne kadar dokunulmazlık zırhına sarılarak yargıdan kaçan Gül Abdullah, Cumhurbaşkanı seçilmesinin arifesinde, aklanma çabasında. Çıkar hâkimin önüne hesap veririm diyerek dosyalı olmaktan kurtulacağını sanıyor. Gül’ün aklına bu olanak nedense cumhurbaşkanı adayı olduğu günlerde gelmedi. Çankaya yolunun açıldığı günlerde yargıya hesap vermekten kaçınmayacağını söylemeye başladı. Oysa cumhurbaşkanı seçildiği gün milletvekilli değil, dokunulmazlık zırhı da yok. Seçildiği gün “kayıp trilyonlar davasından” aklanmak için yargıya başvuracak mı? Öyle yüksekten atan demeçleri geçelim; yargıya başvursun da boyunu bosunu görelim. ??? İkinci dosya geçmişiyle bağlantılı ve hayli kabarık! Anayasanın tarif ettiği anlamda bir cumhurbaşkanı olacağını son günlerde sık sık yineleyen Gül Abdullah, siyasal, toplumsal gerçeklere ve laik cumhuriyete bakış açısından bir değil, birçok kez sabıkalı. Türkiye’nin Cumhurbaşkanı olarak Çankaya’ya çıkacak olan Gül Abdullah; dün de bugün de hâlâ –”kardeşi” RTE gibi “Ben Türküm” veya “Ne Mutlu Türküm Diyene” diyemedi, diyemiyor. Üstelik Atatürk’ün toplumu ümmetlikten ulusa dönüştürme çabaları sonunda söylediği bu söz için “yaza yaza Türkiye’nin ilkel hale dönüştürüldüğünü” öne sürecek bir kişilik sergiliyor. “İslamın yalnız ahireti değil, dünyevi düzeni de içerdiğini” bir gerçek olarak savunan, “İslamı (eşinin türbanından belli) hayat tarzı olarak görmek istediğini” açıklayan herhangi biri değil Gül Abdullah, ne çare ve ne yazık ki, şimdi Cumhurbaşkanı! “Laik Cumhuriyet ilkelerinin halka zorla dayatıldığını”, Atatürk dönemini inkâr eden “İkinci Cumhuriyeti ve yeni Osmanlılık kavramlarını çok sağlıklı bulduğunu” ve: “Türkiye’de cumhuriyetin sonu geldiğini ve kesinlikle laik sistemin değiştirileceğini” açıklayan Gül Abdullah’ın ta kendisi! Gül Abdullah, adaylığının son günlerde sağı solu ziyaret ederek geçmişini bir kalemde sileceğini sandığı nasıl bir cumhurbaşkanı olacağını açıklayan söylemlerinde, anayasanın değiştirilemez nitelikteki ilk dört maddesine sadık kalacağını söylüyor. Bu söylemleriyle bir türlü yalanlayamadığı geçmişini, hiç değilse “kardeşi” RTE gibi değiştim ve geliştim diyerek geçiştirmekten bile özenle kaçınıyor. Seçilmesinin önündeki engeli MHP’nin kaldırmasından sonra mezarlıktan geçerken ıslık çalanlara özgü bir davranışla, “rejimin temel ilkelerinden laikliğin korunması” olduğunu açıklayan Gül; anayasanın devlet biçimini özetleyen ilk dört maddesindeki ilkeleri sanki değiştirmeye gücü yetermiş gibi, “korumanın ve güçlendirmenin temel hedefi olacağını” söyledi. Bütün bunlar geçmişini unutturmaya yarayacak bir vaat, inandırıcı bir söz değil. Gül Abdullah’ın üstlendiği rol; Türkiye’ye uygun, benzerliği Ortadoğu’dakilere oranla değişik tipte bir İslam devletine dönüştürmek isteyenlere özgü bir rol! ??? Ve.. ne yazık Gül Abdullah’ın geçmişini, dışişleri bakanı olarak icraatını eleştirmeye sayfalarını açacağı yerde Milliyet gibi bir gazete, dünü karalayarak bugünü aklamayı marifet sayan bir anlayışla; Cumhurbaşkanlığ’ını yedi yıl şerefle, onurla ve tek başına laik cumhuriyeti bugüne kadar tekrar yönetime gelenlerin elinden kurtarmaya ve korumaya bir ömür tüketen, tertemiz yaşamıyla her zaman anılacak olan Sayın Ahmet Necdet Sezer’i eleştiren demeçler yayımladı. Sayın Sezer’in hizmetleri unutulabilir mi? Bakın iki tam sayfaya yayılan demeçlere; Sayın Sezer’in laik, demokratik rejime yaptığı sayısız hizmetleri ön plana çıkaran tek başlığa, tek paragrafa, bu yanıyla açıklayan habere veya yazıya rastlayamazsınız. Çankaya’dan ayrılışına bir iki gün kala Sayın Sezer’in “Cumhuriyetimizi ödünsüz yaşatmayı” içeren son demecine Cumhuriyet dışında “öteki” yayın organlarında rastlayamazsınız. Bu davranış idarei maslahatçı, AKP kafasına koşut ancak holding basınına layık bir davranış. Gül’ün ve RTE’nin temsil ettiği kafa onlara mübarek ola! İktidara padişah yetkisi TBMM’de çoğunluğu elinde bulunduran parti, anayasayı istediği biçimde değiştirebilecek. Cumhurbaşkanının anayaya değişikliğini ‘veto etme’ yetkisi kaldırılacak, halkoyuna sunma yetkisi de TBMM’ye devredilecek EMİNE KAPLAN ANKARA Akademisyenlerce hazırlanan yeni anayasa taslağında, hükümete geniş yetkiler tanınıyor. Buna göre, TBMM’de çoğunluğu elinde bulunduran parti ya da koalisyon hükümetleri, anayasayı istediği biçimde değiştirebilecek. Cumhurbaşkanının anayasa değişikliğini “veto etme” yetkisi kaldırılırken, halkoyuna sunma yetkisi de TBMM’ye devrediliyor. Cumhurbaşkanı, Çankaya Köşkü ile hükümetler arasında sık sık “veto krizi”ne neden olan kanun hükmünde kararnameleri de onaylamakla yükümlü kılınıyor. CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, AKP’nin “parti devleti” yapısı getirmeye çalıştığını söyledi. AKP’de yeni anayasa için oluştu rulan ve hukukçu milletvekillerinden oluşturulan komisyon, dün çalışmalarına başladı. Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ergun Özbudun başkanlığında akademisyenlerden oluşan komisyon tarafından hazırlananarak AKP’ye sunulan yeni anayasa taslağında, parlamenter sistemin özü olarak nitelendirilen “güçler ayrılığı” ilkesinde yürütme lehine düzenlemeler öngörülüyor. Yargı yetkilerine de tırpan İktidarın icraatını denetlemekle görevli yargının yetkileri daraltılırken, Anayasa Mahkemesi gibi yüksek yargı organlarının oluşumunda TBMM’ye yetki tanınıyor. Yürütmeyi oluşturan “hükümet ve cumhurbaşkanı” ilkesinde ise cumhurbaşkanı tamamen pasif hale getirilerek iktidarın çıkardığı yasa, kararname ve anayasa değişikliklerinin veto edilmesinin önüne geçiliyor. Anayasa taslağına göre cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu’ndan çıkan kanun hükmünde kararnameleri (KHK) bir kez hükümete iade edebilecek. Ancak Bakanlar Kurulu’nun aynı kararnamede ısrar etmesi durumunda cumhurbaşkanı onaylamakla yükümlü olacak. Ecevit hükümeti döneminde, memurların meslekten ihracını kolaylaştıran bir kanun hükmünde kararnameyi Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, hükümete iade etmişti. Ancak dönemin başbakanı Bülent Ecevit, Sezer’in KHK’leri iade yetkisinin olmadığını belirterek KHK’yi yeniden Köşk’e sunmuştu. Hükümet, Sezer’in ikinci kez veto etmesi üzerine KHK’yi rafa kal dırmak zorunda kalmıştı. Taslakta, cumhurbaşkanının anayasa değişikliklerini veto etme ve halkoylamasına sunma yetkisi kaldırılıyor. Cumhurbaşkanı, kendisine sunulan anayasa değişikliklerini onaylamak zorunda olacak. TBMM tarafından 330367 oy aralığında kabul edilen anayasa değişiklikleri doğrudan halkoylamasına gidecek. 367’nin üzerinde oyla kabul edilen anayasa değişikliklerinin halkoylamasına götürülmesinde ise TBMM yetkili olacak. Mevcut anayasada, cumhurbaşkanının anayasa değişikliklerini her durumda veto etme ve halkoylamasına götürme yetkisi bulunuyor. Vatana ihanete tarif Anayasanın vatana ihanetten dolayı cumhurbaşkanının yargılanabil mesini düzenleyen 105. maddesinde de değişiklik öngörüldü. Hangi suçların vatana ihanet olduğunun yasayla belirlenmesi önerildi. Mevcut anayasada, “Cumhurbaşkanı vatana ihanetten dolayı, TBMM üye tamsayısının en az üçte birinin teklifi üzerine, üye tamsayısının en az dörtte üçünün vereceği kararla suçlandırılır” hükmü bulunuyor. Taslakta, seçim döneminde Ulaştırma, İçişleri ve Adalet bakanlıklarına bağımsız kişilerin getirilmesi uygulamasına da son verilmesi öneriliyor. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesinin öngörüldüğü taslakta, belediye başkanlarının acil durumlarda İçişleri Bakanı tarafından görevden alınması uygulamasına son veriliyor. Buna göre, belediye başkanları yargı kararı olmadan görevden alınamayacak. Akademisyenler, AKP’nin ‘intikam duygusuyla’ hareket ettiği görüşünde AKP’Lİ FIRAT: Üniversite tasarısına eleştiri ZEYNEP ŞAHİN ANKARA AKP’nin, hazırlattığı yeni anayasa taslağı ile Yükseköğretim Kurulu’nu (YÖK) tamamen kaldırmak ve üniversitelerde türbanı serbest bırakmak istemesine, üniversiteler tepki gösterdi. AKP’nin genel seçimin ardından zaman yitirmeden hazırlattığı yeni anayasa taslağı, Türkiye’deki akademik ortam açısından önemli değişiklikler öngörüyor. Bilkent Üniversitesi’nden Prof. Ergun Özbudun’un hazırladığı anayasa taslağında, üniversitelerde türbanın serbest bırakılması, YÖK’ün kaldırılması ve yerine Üniversitelerarası Kurul’un güçlendirilmesi isteniyor. Söz konusu hükümler, akademik çevrelerde endişeyle karşılandı. Halkoylaması yeniden değerlendirilecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine ilişkin anayasa paketiyle ilgili sürecin işlediğini ancak Cumhurbaşkanlığı seçimi ve hükümetin kurulmasının ardından, halkoylamasının durdurulup durdurulmayacağına yoğunlaşacaklarını söyledi. Fırat, yeni anayasaya ilişkin komisyon toplantısının ardından yaptığı açıklamada, anayasa taslağının partisinin şekillendirdiği bir taslak olmadığını, eylül sonuna kadar çalışmaları tamamlayıp taslağı tartışmaya açacaklarını belirterek “Ümit ediyoruz ki, yeni yılla birlikte Meclis’e sunma imkânına sahip oluruz” diye konuştu. “Türban yasağını kaldırmak için böyle bir değişikliğe gidiliyor” şeklindeki söylemleri doğru bulmadığını belirten Fırat, “‘Etek boyu da böyle olacak, türban takılacak’ veya ‘şöyle takılacak’ diye bir metnin hiçbir anayasa metninde olduğu kanısında değilim. Burada da böyle bir şey olmayacak” dedi. Fırat, Uzlaşma Komisyonu’nun çalıştırılmayacağını belirtti. Akbulut: Zarar verir ODTÜ Rektörü Prof. Ural Akbulut, YÖK’ün yetkilerinin fazla olduğunun kurulun yöneticileri ve üyelerince de kabul edildiğini ancak bunun “YÖK’ün tamamen kaldırılması” olarak yorumlanmaması gerektiğini vurguladı. YÖK’ün yetkilerinin yeniden düzenlenerek korunmasını, ayrıca Üniversitelerarası Kurul’un da yetkilerinin genişletilmesini isteyen Akbulut, YÖK’ün idari, Üniversitelerarası Kurul’un ise akademik işlerle ilgilenmesi gerektiğini söyledi. “YÖK koordinasyon görevi yürütecek şekilde işlevine devam etmeli” diyen ODTÜ Rektörü, hükümetin “adeta intikam duygusunu tatmin eder bir yaklaşımla” YÖK’ü kaldırmak için harekete geçtiğini belirtti. Akbulut, “YÖK’ün bütünüyle kaldırılmasının yarar yerine zararlı olacağı kanaatinde Eken, yargıcıyla dünür oldu Eski Yargıtay 3. Ceza Dairesi Başkanı Yusuf Kenan Doğan’ın oğlu ile “Susurluk davası’’ hükümlüsü Korkut Eken’in kızı evlendi. Böylece Korkut Eken, 6 yıllık hapis cezasını onaylayan dönemin Yargıtay 8. Dairesi üyelerinden Yusuf Kenan Doğan’la dünür oldu. Türk Japon Vakfı’ndaki nikâh töreninde, Fatoş Sonay Eken ile İbrahim Doğan’ın nikâh şahitliklerini Yargıtay Başkanı Osman Arslan ile DP lideri Mehmet Ağar yaptı. (Fotoğraf: AA) IŞIL ÖZGENTÜRK yim” dedi. Akbulut, “Ortamı gerecek, üniversite yönetimiyle öğrencileri ve bazı kurumları karşı karşıya getirecek bir karar” diye konuştu. Fransa, Almanya gibi ülkelerde dini simgelerin eğitim kurumlarına taşınmaması yönünde yasal düzenlemeler bulunduğuna işaret eden Akbulut, “Dünyada böyle bir yaklaşım varken, bunu zorlamak, dini simgeleri, objektif olması gereken bilimsel ortamlara sokmak ülkeyi çok ciddi gerecektir. Gerginlik de her zaman zarar verir. Ülkenin geleceği açısından bu yaklaşımı riskli görüyorum” dedi. rulmaması gerekir” dedi. Üniversitelerde türbanın gündeme getirilmesinin ise çatışma ortamı oluşturacağını belirten Yurtkuran, “Üniversitelerin, 12 Eylül ortamındaki kaoslara tekrar sokulmaması lazım. Türbanın önünü açmaya çalışmak, türbanlıtürbansız ayrımına neden olacak. Bizim kimsenin kılık kıyafetiyle uğraştığımız yok. Bizim karıştığımız üniforma.Türban da siyasi görüşün üniforması haline geldi. Üniversite öğrencisinin üniforması olmaz” dedi. Bir gün görmeyebilirsin! ? Baştarafı Arka Sayfada ‘Türban gerginlik yaratır’ Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Mustafa Yurtkuran ise YÖK’ü tamamen kaldırmak yerine yetkilerinde düzenlemeye gidilmesi gerektiğini belirtti. Yurtkuran, “YÖK türbanın önünde engel. Anayasayı değiştirip YÖK’ü kaldıralım gibi bir mantıkla yola çıkarsanız, baştan yanlış yaparsınız. Öfkeyle kalkılıp zararla otu ‘TSK NAPALM BOMBASI ATTI’ Barzani iddiası BAĞDAT (ANKA) Liderliğini Mesud Barzani’nin yaptığı Irak Kürdistan Demokratik Partisi (IKDP) bu kez de Türk ordusunun Kuzey Irak’a Napalm bombası attığını iddia etti. Mesud Barzani’ye bağlı IKDP, “ilginç” iddialarda bulunmaktan vazgeçmiyor. IKDP son olarak Irak sınırında mevzilenen on binlerce Türk askerinin şu ana kadar 34 Kürt bölgesini top ateşine tuttuğunu ve Napalm bombası kullandığını öne sürdü. Zaho’daki “Kürdistan Sınır Muhafız Kuvvetleri Komutanı Hüseyin Travnişi’ye” dayandırılan iddiada, Türk ordusunun, şubat ayından bu yana tank ve savaş uçaklarıyla Zaho ilçesine bağlı yaklaşık 34 sınır bölgesini top ateşine tuttuğunu savunuldu. Travnişi, Türk ordusunun bu süre zarfında Kuzey Irak sınırına belli aralıklarla 480 kez top ateşi açtığını öne sürdü. Travnişi, Türk ordusunun Napalm bombası kullandığını iddia etti. IKDP’nin sitesi, Türk ordusunun sınırdaki hareketliliğinin de devam ettiğini, on binlerce Türk askerinin sınıra kaydırıldığı ve yine sınıra yüzlerce tankın yerleştirildiğini öne sürdü. ‘Direnen Türkler’ kitabının yazarı Ulusoy’dan, yazar Saltık’ın açıklamasına tepki ‘Ermeniler değil, Paulicien’ler Aleviliği seçti’ İstanbul Haber Servisi TTK Başkanı Yusuf Halaçoğlu’nun “Kürt Aleviler Ermenilikten dönmüşlerdir” sözlerine tepkiler sürerken yazar Veli Saltık’ın “Halaçoğlu’nun görüşleri Müslüm Ulusoy’un iddiasıdır. Ulusoy, Şah İsmail’in Tercan’a gelişi sırasında bazı Ermenilerin topluca Aleviliği seçtiğini öne sürüyor, ama kaynak gösteremiyor” açıklamasına Müslüm Ulusoy tepki gösterdi. “Direnen Türkler” kitabının yazarı Müslüm Ulusoy, söz konusu kitabının 349. sayfasında 1501 yılında Şah İsmail’in Tercan’a gelişi sırasında Ermenilerin değil Paulicien inancındaki keşişler ve tebaanın Şah İsmail’i desteklediğine ilişkin bilgilerin yer aldığını belirtti. Paulicien’ler ve Türklerin Anadolu’ya gelişleriyle ilgili ayrıntılı bilgilere “Anadolu ve Avrupa’da Türk Damgası Koçu Baba I” adlı kitabında da yer verdiğine dikkat çeken Ulusoy, açıklamasında şunları söyledi: “Veli Saltık’ın görüşlerinin yer aldığı haberde Halaçoğlu’nun açıklamalarına gönderme yapılmakta ve benim kitabımdan yapılan alıntı ile onu desteklediğim imajı verilmeye çalışılmaktadır. 2006’da yayımlanan ve Yunus Nadi Ödülleri Yarışması’na da katılan bu kitap, köy köy, mezra mezra dolaşılarak halkın hafızasındaki bilgileri ortaya koymuş, dönemin tarihçileri ve varsa resmi belgelerle de desteklenmiştir. Kitapta 1501’de Şah İsmail’in Tercan’a gelişi sırasında Ermenilikle hiçbir ilgisi olmayan Paulicien’ler Şah İsmail’e destek vermişlerdir. Adı geçen kitabımda 24 Ermeni aşiretinin Şah İsmail’in gelişiyle Aleviliğe geçtikleri yolunda bir bilgi yer almamaktadır. Osmanlı Devleti’nin bölgede yaşayan Kürtlerin ve Osmanlı’nın baskısı altında inim inim inleyen Türkmenler, Aleviler ve Ermeniler tarih boyunca birbirlerine destek olmuşlardır. Baskılar karşısında bazı Türkmen toplulukları da Kürtlerin arasına karışarak onların dilinden etkilenmişlerdir. Ermeniler ile Aleviler her zaman iç içe olmuşlardır. Bu durum Türklerin hoşgörü anlayışı ile açıklanabilir. Bundan gocunulacak bir durum, ne Ermeniler ne de Türkler için söz konusudur.” maymun gibi susmayıp konuşuruz! Hadi üşengeçlik yok, www.okulumadokunma.org adresine girip kampanyanın nedenleri hakkında çok daha fazla ayrıntılı bilgi alabilir ve bir imza verebilirsiniz. Hiçbir konuda üşengeçlik yok, son aylarda pek bir güzel gördük, öyle marşlarla, sloganlarla ya da daha sonra dövünüp ah vah etmekle, “Cahil halkımız bir torba kömüre oyunu sattı” demekle işler bizim istediğimiz gibi gitmiyor. Şimdi sokağa çıkma zamanı. Kendimize yeni alanlar bulma zamanı. Örneğin Van’da sivil kadın kuruluşları bir güzel örgütlenip kendi kentlerinin kadın milletvekillerini takibe almışlar. Bakalım, özellikle biz kadınlar için hayatımızın değişmesi, emeğimizin anlam kazanması, 12 yaşındaki kız çocuklarımızın başlık uğruna evlendirilmesi, töre cinayetlerinin takibi konusunda neler yapacaklar ve nasıl bir tavır alacaklar?.. Van’daki bu örgütlenme, diğer illerimize de sıçrasa iyi olacak. Unutmayalım, ister AKP’li, ister DTP’li, ister MHP’li, ister CHP’li olsun.. Meclis’e şimdiye dek görmediğimiz kadar politik ve deneyimli kadın milletvekili girdi. Gerçekten bir fark yaratmaları gerekiyor, sadece kadın konusunda değil, hemen her konuda. Örneğin Meclis’te bugün kocası faili meçhul cinayet kurbanı iki kadın milletvekilimiz var, biri CHP İzmir milletvekili Güldal Mumcu, öteki DTP Iğdır milletvekili Pervin Buldan. Bence hemen şimdi, hükümet kurulur kurulmaz bu sorunun üstüne gitmeleri gerek. Üstelik bu cinayetlerle ilgili olduğu altı yaşındaki çocuklar tarafından bile bilinen eski pek çok yetkilinin seçilmedikleri için dokunulmazlıkları kalkmış durumda. Lütfen başlayın, çünkü gerçek bir demokrasi için öncelikle bazı soruların ve yerleşik adaletsizlik duygusunun ortadan kalkması gerek. Hepimiz çamaşır yıkadığımız için biliriz, önce kirlileri toplamak gerekir. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle