19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 AĞUSTOS 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Yeni hükümette Kültür ile Çevre bakanlıkları yeniden ‘bağımsız’ saygınlıklarına kavuşmalı 15 ODAK NOKTASI AHMET CEMAL ‘Kültür’ de ‘Çevre’ de ayrılmalı uruluş aşamasındaki 60. hükümette “kültür” ile “turizm” bakanlıklarının yeniden “ayrılma”sı isteniyor. “Orman”a katılan “çevre”yi de anımsatarak desteklediğimiz bu görüşü, Doğan Hızlan köşesine şöyle taşıdı: “İki bakanlığın birbirinin gücünü eksilttiği, kültürün bu birleşmede ikinci dereceye düştüğü kanısındayım…” (Hürriyet07 Ağustos 2007) Benzer “kaygı”ları taşıyan eski Kültür Bakanlarından Fikri Sağlar ve Ercan Karakaş da özetle şunu söylüyorlar: “Birleşmeden önce kültürel hamleler daha fazlaydı; son dört yılda ise kültür, turizmin adeta üvey kardeşi oldu…” İKSV Başkanı Şakir Eczacıbaşı ise 1 Kültür Bakanlığı’nın aynı zamanda “önde gelen bakanlıklardan biri” olmasını savunarak “Binlerce yıllık uygarlık kalıntıları üzerinde kurulmuş Türkiye’nin en büyük zenginliği kültürdür; elbette turizmden ayrılmalıdır” diyor… (Milliyet08 Ağustos 2007) Şakir Bey’in ilk vurgulaması da önemli değil mi? Her yönüyle bir kültür ve doğa ülkesinin, bakanlıklar protokolünde kültür ile çevre en son sıradalarsa; Kültür Bakanlığı’nın bütçedeki payı hâlâ “binde 2”lerle en gerilerdeyse; Türkiye’nin evrensel zenginliklerine, hatta şu çok söylenmeye başlanan “kimlik değerleri”ne gereken önemi ve ilgiyi gösterdiğinden nasıl söz edilebilir? Nitekim 59. hükümette kültür turizmle, çevre de ormanla birleştirildikten sonra her ikisi de devlet protokolündeki sonunculuktan kurtuldular; ama ne kültür, ne de çevre eski “önem”lerini koruyabildiler. EDEN BİRLEŞMİŞLERDİ? Gazetelerde görüşleri okuyunca, 2002’deki bakanlıkların “birleşme tartışmaları”nı anımsadım. Hem kültür, hem de çevre bakanlıklarının iki ayrı bakanlığa bağlanması, AKP’nin hükümet programındaki “gereksiz bakanlıkları kaldırmak” ve “bakan sayısını azaltmak” sözüyle gerçekleşmişti. Yağmurlar ve Dualar Tam çalışmaya oturacağım sırada, karşıma John Steinbeck’in ünlü romanından sinemaya aynı adla uyarlanan “Sardalye Sokağı” filmi çıkıyor. Hem konuya, hem de Nick Nolte ile Debra Winger’ın oyunlarına kapılıp sonuna kadar izliyorum. “Sinema sanatı böyle olur!” dedirten filmlerden! Filmde, kâhin ile deniz biyoloğu arasında, deniz kıyısında geçen kısa bir konuşmaya takılıyorum. “Bana izin, şimdi güneşin batışını izlemeye gideceğim” diyor kâhin, ardından da ekliyor: “Hem güneşin batışını izlemezsem eğer, kâhin olabilir miyim! Bazen öyle geliyor ki, sanki ben oraya gitmezsem, güneş batamayacak!” Bana bir şey düşündürüyor kâhinlik ile bir doğa olayı arasında filmde kurulan bağlantı, ama bunun ne olduğunu bulamıyorum. Öğleden sonra, çalışmaya oturduğumda ise bakıyorum, çözüm kafamda hazır. Filmi izlerken, düşüncelerimin dolabında bir kitabın çekmecesi açılmış. Colin A. Ronan’ın “Bilim Tarihi”ni açıyorum (TÜBİTAK Yayınları). Devasa kitabın başlarında, “Bilimin Kaynakları” başlığı altındaki bölümün şu satırlarının altını çizmişim: “Büyüyü esas alan bakış açısı, doğal âlem ile onun insanla olan ilişkisinin bir sentezini ifade etmenin meşru yoluydu. İlkel bir toplumda, bir büyücü, şaman veya büyücü hekim, yağmur yağdırmak için ayin yaparken, doğanın bir yönü ile diğeri arasındaki ilişkiye –yağmurun yağması ile ekinin büyümesi– inandığını ve insanın yaşayabilmesinin doğanın davranışına bağlı olduğunu anladığını göstermektedir. Büyücü, insan ile onu çevreleyen dünya arasında bir ilişki bulunduğunu kavramıştı; doğru yöntem uygulandığında, insan doğa güçlerine hâkim olabilir ve onları kendi menfaatı doğrultusunda kullanabilirdi…” Ronan, bu satırların biraz aşağısında, ilkel toplumlardaki büyücünün bugünkü olumsuz anlamıyla ilintisiz işlevi konusunda şunları yazmış: “Büyücü, doğadaki genel ilişkiler hakkında çok ince bir anlayışa sahip olabilirdi. Gerçekleştirdiği işlemler, bazen hatalı olsa da, çeşitli maddeler hakkında deneme ve gözleme dayalı birtakım bilgilerin toplanmasını sağladı. Örneğin, iksirlerin bileşimine giren maddeler, önceleri sihirli özelliklere sahip oldukları için seçilmiş olabilirlerdi; ancak zamanla, başarılar veya başarısızlıklar, hangilerinin gerçekten etkili, hangilerinin etkisiz olduğunu gösterecekti. Yavaş yavaş, pratik bilgiler bir araya toplanacak, bu bilgiler tecrübenin ışığında kullanılacak veya yorumlanacaktı. Öyle ki zamanla, büyücü, deney yapan araştırmacılar soyunda ilk sırayı aldı ve modern bilim adamının atası oldu…” Ronan’ın bu saptamalarına göre ilkel toplumlardaki büyücü, ağırlıklı olarak inancı değil, fakat düşünme eylemini ve buna bağlı olarak da nesnel karşılaştırmaları çıkış noktası alan kişidir. Bu bağlamda, tarihsel gelişme bizi ilginç dönüm noktalarına götürmektedir. İnsanoğlu, zamanla teknik becerilerini geliştirdikçe ve doğa güçlerinin taşkınlıklarına –örneğin su kanallarının inşa edilmesine başlanması durumundaki gibi– aklının yardımıyla karşı koymayı öğrendikçe, artık ruhlar dünyasındaki güçlerin doğaya müdahalelerini de reddetmekte ve buna bağlı olarak büyücü de, ‘bilim adamının’ ağırdan tarihin sahnesine çıkmasıyla birlikte eski işlevini yitirmektedir. Ne var ki, ‘mistik güçler’ ve bunları kullanabilme savında olanlar, toplumların yaşamından hemen silinmemektedir. İktidar’ın her zaman insanların inançlarında en büyük desteği bulması nedeniyle, yine Ronan’ın ifadesiyle, durum şöyle gelişiyor: “Büyünün mistik özelliklerinin kişisel amaçlar doğrultusunda kötüye kullanılması, büyücülüğün doğmasına sebep olduğu gibi, kamusal gayeler doğrultusunda kötüye kullanımı, güçlü bir rahip sınıfı yarattı, saf ve cahil insanları emellerine alet etti. Bu şekildeki bir gerileme …eski Yunan filozoflarını tamamıyla büyü dışı bir yaklaşıma yöneltti ve filozoflar Batı bilim kültürünün çekirdeğini teşkil edecek düşünce tarzını ortaya koydular…” Başlarda bilimin kaynaklarından olan inancın, bilimin gelişmesiyle birlikte bu bağlamdaki yerini terk etmesi, terk etmemekte direnmesi durumunda ise bu kez gerilemenin bir simgesi olması –kendi iklimlerimizde bilim ile inanç arasındaki ilişkiyi nasıl kurduğumuzu, ‘yağmur duaları’ bağlamında sanırım yeniden düşünmemiz gerekiyor! [email protected] K TARİH VE DOĞA SADECE TURİZM İÇİN Mİ? Uygarlık birikimlerimizi ulusal kimliğimizle bütünleştirmek yerine sadece turizmin aracı olarak kullanmayı benimseyen anlayışın yeni turizm alanları duyurusu (1). İki bakanlık birleşince, imara açılan sit alanlarının adı da “Kültür ve Turizm 2 Bölgesi” oldu (2). Kıyılardaki ayrıcalıklı imar izinlerini bile Kültür ve Turizm Bakanlığı sağlıyor (3). 3 N İlk bakışta “bakanlıklar saltanatına son verme” şeklinde yorumlanarak “oy desteği”ni de sağlayan bu sözün “yegâne” kurbanları kültür ve çevre olmasın mı! AKP kurmaylarının ve özellikle eski Turizm Bakanı Erkan Mumcu’nun aynı partinin bakanı olarak savundukları başlıca birleşme gerekçesi şuydu: “Kültür değerleri turizmin kaynaklarından, çevre de Orman Bakanlığı’nın gücünden yararlanılarak daha etkin korunacak…” Bu “ekonomik müjde”lere karşı yanıtımız ise özetle şöyleydi: Kültürün sadece turizm kaynaklarına bağımlı kalmasıyla “parayı veren düdüğü çalacak”; çevre konusunda da aslında enerjiden imara tüm yatırımcı bakanlıklar üzerinde “etkili” olacak güçlü bir yapılanma gerekiyor. Nitekim geçen 4 yıl 8 aylık AKP iktidarındaki, kültürün turizme, çevrenin de ormana “bağımlı” kılınmasının sonuçları, “itiraz”larımızın “haklı”lığını fazlasıyla kanıtlıyor. Örneğin Orman Bakanlığı, aynı zamanda “çevre”den de sorumlu olmasına rağmen, yasadışı yapılaşmış “ormanların işgalcilere tapu karşılığında pazarlanması”nı nasıl da militanca savunabildi? Benzer şekilde Kültür Bakanlığı’nca belirlenen sit alanlarının turizm yatırımlarına açılması da eskisinden daha geniş alanlar belirlenerek devam etti. Özellikle kültür ile turizm arasındaki bu zoraki evliliğin, mutluluk yerine bunalım yarattığını kimi turizm yetkilileri de açık BUNALIMLI EVLİLİK ça söylüyorlar. Örneğin Milliyet’in aynı haberinde Clup İremTur Başkanı Sadettin Ulusoy diyor ki: “Bakanlıklar ayrıyken aralarındaki çekişme, birleşmelerinden sonra her iki kesimin bürokratları arasında da yaşandı…” Ulusoy haklı; çünkü turizmin bir “ekonomik sektör” olarak doğasında bulunan “kazanç beklentisi” ile temelinde “yaşam zenginliği” yatan kültür ve sanatın “uzlaşmaz çelişki”sini aynı çatı altında bile olsa gidermek pek mümkün değil. Nitekim ETSTUR Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Ersoy da bu gerçeği bakın nasıl vurguluyor: “Dünyada turizmde önde olan bütün ülkelerde bu iş ayrı yapılıyor. İstanbul 2010 Kültür Başkenti’nin daha etkin olması için de Kültür Bakanlığı ayrılmalı…” Peki bu olabilir mi? Bu birleşmeyi sadece bakanlıklar düzeyinde değil, ilgili bir çok yasada değişiklik yaparak hukuksal düzenlemelerle de güçlendiren AKP, yeni iktidarında “yanlış”tan “döner” mi? Örneğin tarihe ve doğaya sadece arsa gözüyle bakıldığı eski turizm merkezleri uygulamasını başlatan 12 Eylül dönemine ait yağma yasalarını iptal etmek yerine, aynı alanları bu kez “kültür ve turizm merkezi” tanımıyla yapılaşmaya açan yeni yasaları da iptal edebilir mi? Bu soruların “evet” şeklinde yanıtlanabilmesi için, öncelikle kültürün, sadece turizm; kültürel değerlerimizin de sadece “turist”ler için değil, temelde ülkemiz ve “bizler” için, ulusumuz ve halkımız için, “kimliğimiz ve saygınlığımız” için önemli ve değerli olduğunu görecek, bunu savunacak ve yaşama geçirecek bir “siyasal bilinç” gerekiyor. Benzer şekilde çevrenin de kalkınma önünde “engel” değil, yaşamın gelişmesinin en değerli kaynağı olduğunu içtenlikle kabul edecek; sadece ormanların değil, kırların, dağların, suyun, havanın, toprağın ve tüm dünya değerlerinin “çevresel önem”ini fark edecek bir yönetim anlayışına acil gereksinmemiz var… Yeni bakanlıkların şekli, 22 Temmuz’daki yüzde 46,6’lık desteğin bu anlama gelip gelmediğini de göstermiş olacak. T.C. DENİZLİ 4. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI Sayı : 2007/1308 Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, kıymeti, evsafı: TAPU KAYDI: Denizli İli, Merkez İlçesi, 1. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü, Kınıklı Köyü, Köyaltı Mevkii, 2866 Ada, M22d2bub Pafta, 10 Parselde Kayıtlı 500 m2 Yüzölçümlü Arsanın 1/4 Arsa Paylı, 2 Kat, 3 Bağımsız Bölüm Numaralı Meskendir. HALİ HAZIR DURUMU: Satışı istenen taşınmaz, Kınıklı beldesi 2866 ada 10 parselde kayıtlı taşınmaz üzerindeki apartman. Bina olarak bütün daireler tamamı müteahhit tarafından gayet lüks olarak yapılmıştır. 3. oda 1 salonantremutfakebeveyn banyosu ve çocuk odasında ayrı banyo ve tuvaletten ibarettir. Balkonları geniştir. Balkonda şömine mevcut Mesken yaklaşık 180 m2 brüt alanında ve 160 m2 net kullanım alanıdır. Oda tabanları laminant parke kaplı, ıslak zeminler hacimler kaliteli seramik kaplı, duvarları saten boyalı tavanlarda asma tavan kartonpiyer mevcut kapı pencereleri ile dolapları ahşap doğrama daire kapısı çelik kapılı bina ve daire lüks malzemeli ve kaliteli işçilikle yapılmış, bahçesinde otopark ve çiçeklik, bahçe duvarı yapılmıştır. Bina yaklaşık 56 yıllıktır. Taşınmaz mevki itibariyle ara sokakta ancak Kınıklı Belediye binasına yakın,Çamlık mesire alanı ve Üniversite bölgesine giden yola yakındır. TEK.PTT. Belediye hizmetleri mevcuttur. İMAR DURUMU: Kınıklı Belediyesi 7.3.2007 tarihli ve 1/1000 ölçekli imar planında Konut alanında ayrık nizam kat adeti 4 kat, KAKS= 1,20 olduğu, içinde mevcut B+Z+3 katlı bina mevcuttur yazılıdır. MUHAMMEN BEDELİ: Satışa konu taşınmazın mevkisi, cinsi, konumu, mevkiisi yapım durumu, kullanım alanı, cephe durumu ve yaşı ve yıpranma bedeli ile emsal rayiçler de dikkate alındığında 2. kat 3 BB nolu mesken 170.000.YTL ederlidir. SATIŞ ŞARTLARI: 1 Satış, 28/09/2007 Cuma günü saat: 10.00’dan saat: 10.15’e kadar Denizli Adliye Sarayı Binası 1. kat 102 nolu satış odası Denizli adresinde açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin % 60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmesi şartıyla en çok arttırana ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 08/10/2007 Pazartesi günü saat: 10.00’dan saat: 10.15’e kadar Denizli Adliye Sarayı Binası 1. kat 102 nolu satış odası Denizli adresinde ikinci artırmaya çıkarılacaktır. İkinci artırmada ise rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve tahmin edilen kıymetin % 40’ını ve satış masraflarını geçmesi şartıyla en çok arttırana ihale olunur. 2 Arttırmaya iştirak edeceklerin tahmin edilen kıymetin % 20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir. Alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. KDV, damga vergisi, tapu alım harç ve masrafları, tahliye ve teslim giderleri ihale alıcısına aittir. Birikmiş vergileri, tapu satıcı payı harcı satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılar ile diğer ilgililerin(*) ve irtifak hakkı sahiplerinin bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair iddialarını dayanağı belgeler ile 15 gün içerisinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde haklan tapu siciliyle sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içerisinde ödenmezse İ.İ.K.’nun 133. maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve gecikme faizinden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. Bu fark varsa öncelikle yatırılan teminattan tahsil edilir. 5 Şartname ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için Denizli 4. İcra Müdürlüğü’nde açık olup, masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2007/1308 Esas sayılı dosya numarasıyla Müdürlüğümüze başvurmaları, ayrıca İİK.nun 127. maddesi gereğince, işbu satış ilanının tapuda adresi bulunmayan ve Adli Tebligatı iade olan diğer ilgililer hakkında da tebligat yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 31/07/2007 (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. NOT: İşbu taşınmaz satış ilanı, tebligat yapılamayan tüm taraflara (haciz koyduran, takyidatı olan, alacaklı, borçlulara, 3. şahıslara) ilanen tebligat yerine geçerlidir. Basın: 43796 T.C. FATİH 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI SAYI: 2007/919 TAL. Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: Taşınmaz İstanbul ili Fatih ilçesi Hasan Halife Mah. Fevzi Paşa Cad. 437 pafta, 2016 ada, 8 parsel sayılı 344.00 m2 alanlı arsa üzerine kurulmuş kargir apartmanın 2. normal katında 3 nolu dairesidir. Daireye girişte holcad. cepheli salon, salomanje ortadan portatif duvarla bölünmüş salondan oluşmaktadır. Dairenin arka odaların duvarları kaldırılmış ve işyerine ait olarak yapılmış banyo, wc, balkon bölümlerinden oluşmaktadır. Taşınmazın zeminleri seramik kaplı, duvarları saten boyalıdır. Giriş kapısı çelik kapı olup, pencere doğramaları ısı camlı pimapen doğramadır. Elektriği suyu mevcut doğalgaz ile ısıtılmaktadır. Taşınmazın kullanım alanı 132,00 m2’dir. İMAR DURUMU: Fatih Belediyesi İmar ve Planlama Müdürlüğü’nün 10.04.2007 günlü yazısında Fatih Hasan Halife Mah.437 pafta, 2016 ada, 8 parsel sayılı yer 21.05.2005 tasdik tarihli 1/1000 ölçekli imar planında 3. derece koruma bölgesinde 3. derece ticaret sahasında kalmakta olup H: 12.50 mt. irtifa almaktadır. TAŞINMAZIN KIYMETİ: 300.000,00.YTL Satış şartları: 1 Satış 25.09.2007 Salı günü 11.00’den 11.10’a kadar Fatih 2. İcra Müdürlüğü’nde; açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen değerin % 60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak şartı ile 05.10.2007 Cuma günü 11.00’den 11.10’e kadar Fatih 2. İcra Müdürlüğünde ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da takdir edilen kıymetin %40’ı ile rüçhanlı alacaklıların alacağını ve satış giderlerini ve paylaştırma masraflarını geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Tellaliye resmi, damga vergisi, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve %10 faizden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2007/919 TAL. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. Basın: 43683 T.C. GAZİANTEP 2. SULH CEZA MAHKEMESİ Esas No: 2002/161 Karar No: 2002/119 3167 S.Y.M. suçundan sanık Ş. Urfa Viranşehir Eyüpnebi köyü nüfusuna kayıtlı, 1971 D.lu, Mehmet ve Elif oğlu MEHMET REŞAT KOÇAN hakkında mahkememizin 24/6/2005 tarih ve 2002/261 Esas, 2002/119 karar sayılı ilamı ile sanığın 211.00 YTL Adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, karar sanığın gıyabında verilmiş olduğundan sanığın tebligat kanununun 28. maddesindeki hükümler dairesinde adresi tesbit edilemediğinden ve adresi meçhul kaldığından yasanın 28, 29, 30 ve 31 maddeleri uyarınca hükmün gazetede ilanen tebliğine, ilanın yapıldığı tarihten itibaren 15 gün sonra kararın tebliğ edilmiş sayılmasına, ilanın bir örneğinin mahkeme divanhanesine asılmasına karar verilmiştir. İlanen tebliğ olunur. 30/7/2007 Basın: 43775 KARŞIYAKA 3. AİLE MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2003/123 KARAR NO: 2005/1070 Davacı Halis Çelik vekili tarafından açılıp ölümü ile mirasçıları tarafından takip edilen davalı Hiltrud Tager (Çelik) aleyhine açılan boşanma davasının yapılan duruşması sırasında dava dilekçesi ve duruşma günü Davalıya ilanen tebliği yapılmakla, kararın da ilanen yapılması gerektiğinden hüküm özeti aşağıdadır. HÜKÜM: Açıklanan nedenlerle 1. Davacı tarafından açılıp mirasçıları tarafından takip edilen davanın KABULÜ ile Muş ili, Varto ilçesi, Kültür Mahallesi Cilt No 3, Hane No72, BSN 3’de nüfusa kayıtlı Ali ve Farzı’dan olma 1949 doğumlu HALİS ÇELİK ile Alman Uyruklu Heinirich kızı 13.08.1953 doğumlu HİLTRUD TAGER (ÇELİK)’in TMK.nun 166/1 maddesi uyarınca tarafların BOŞANMALARINA, 2. Yargılama giderinin yapanlar üzerinde bırakılmasına, 3.Bakiye 3.32. YTL harcın takdiren davacılardan alınmasına, 4.Davacı lehine ücreti vekâlet takdirine yer olmadığına, dair verilen iş bu kararın DAVALI HİLTRUD TAGER (ÇELİK) ‘e İLANEN TEBLİĞİ ile tebliğinden itibaren 15 gün içinde temyiz etmediği takdirde kararın kendisi yönünden kesinleştirileceği hususu ilan olunur. 28.11.2005 Basın: 43924 T.C. ANKARA ASLİYE ALTINCI TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NDAN ESAS NO: 2003/67 KARAR NO: 2005/382 DAVALI: HÜSEYİN SAKALLI BAĞLARBAŞ1 CAD. NO: 9/5ABİDİNPAŞA/ANKARA Davacı S.S.Gülşehir Konut Yapı Kooperatifi vekili tarafından, davalılar 1Dursun Çelik, 2Hüseyin Sakallı aleyhlerine mahkememize açılan, borçsuzluğun tespiti davasının yapılan yargılaması sonunda verilen 2003/67 Esas, 2005/382 Karar sayılı ve 6.7.2005 tarihli karar, karşı davacı Dursun Çelik tarafından 16.8.2005 tarihinde temyiz edilmiş, karşı davacının temyiz istemi Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2005/11556 Esas, 2006/12176 Karar sayılı ve 23.11.2006 tarihli ilamı ile bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmü onamıştır. İşbu Yargıtay onama ilamının, davalılardan Hüseyin Sakallı’ya tebliği yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 9.8.2007 Basın: 44162 T.C. GAZİANTEP 2. SULH CEZA MAHKEMESİ Esas No: 2001/755 Karar No: 2001/2271 2918 S.Y.M. suçundan sanık Ş. Urfa Suruç Çaykara köyü nüfusuna kayıtlı Aziz ve İslim’den olma 1963 doğumlu MUSTAFA ŞAHİN hakkında mahkememizin 25/10/2005 tarih ve 2001/755 Esas, 2001/2271 karar sayılı ilamı ile sanığın 600.00 YTL İdari para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, karar sanığın gıyabında verilmiş olduğundan sanığın tebligat kanununun 28. maddesindeki hükümler dairesinde adresi tesbit edilemediğinden ve adresi meçhul kaldığından yasanın 28, 29, 30 ve 31 maddeleri uyarınca hükmün gazetede ilanen tebliğine, ilanın yapıldığı tarihten itibaren 15 gün sonra kararın tebliğ edilmiş sayılmasına, ilanın bir örneğinin mahkeme divanhanesine asılmasına karar verilmiştir. İlanen tebliğ olunur. 30/7/2007 Basın: 43779 CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle