19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 AĞUSTOS 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 Enerji kaynakları üzerinde yüz yıllardır süren paylaşım mücadelesi küreselleşmeyle birlikte cephe genişletti Egemenlik savaşı suya da sıçradı arı kurak bir iklim kuşağında yer alan ülkemizde yağış yılda ortalama 501 milyar m3 suya tekabül etmektedir. Yıllık ortalama yağış miktarı ülke genelinde 250 mm’den 2500 mm’ye kadar değişmektedir.Ülkemizin toplam yenilenebilir yeraltı ve yerüstü su potansiyeli brüt 234 milyar m3’tür. Günümüz teknik ve ekonomik şartları çerçevesinde, tüketilebilecek toplam su potansiyeli ise 98 milyar m3 yerüstü, 12 milyar m3’ü de yeraltı suyu potansiyeli olmak üzere, yılda ortalama 112 milyar m3’tür. Ancak bu miktar, bölgesel ve mevsimsel olarak ülkemizde dengesiz bir şekilde dağılmaktadır. Bugüne kadar, mevcut su potansiyelimiz olan 112 milyar m3’lük suyumuzun yüzde 38’i farklı amaçlara yönelik olarak geliştirilerek kullanıma sunulmuştur. Geriye kalan yılda 67 milyar m3’lük su potansiyelimiz ise halen kullanılamamaktadır. Y KURUMSAL YAPI VE YASAL MEVZUAT Su yönetimi konusundaki yatırımcı kurum ve kuruluşlar; DSİ, EİEİ, Çevre ve Orman Bakanlığı ve İller Bankası’dır. Başlıca izleyicidenetleyici kurum ve kuruluşlar ise; Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, İl Özel İdare Müdürlükleri, Belediyeler, Çevre ve Orman Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Özel Çevre Kurumu Başkanlığı, DPT Müsteşarlığı, TUİK ve üniversitelerdir. Tarihsel olarak Anadolu coğrafyasında en sistemli su yönetimi modeli Osmanlı İmparatorluğu dönemindedir. Bu dönemde sulama ve içme suyu hizmetleri ağırlı olarak vakıflar kanalı ile sağlanmaya çalışılmıştır. Su yönetimi 1914 yılında “Umumu Nafia Müdüriyeti Umumiyesi’’nin (Bayındırlık İşleri Genel Müdürlüğü’nün) kurulmasıyla başlamıştır. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanan kuraklık ve artan kentleşme nedeniyle su işlerine daha çok önem verilmeye başlanmıştır. Dünyada nasıl petrol ve doğal enerji kaynakları Bu nedenle, günümüzde doğal kaynakları üzerinde asırlardır süren bir egemenlik savaşı varsa su kaynakları üzerinde de aynı savaş başlamış bulunmaktadır. Bugün dünyadaki güç paylaşımında geçmiştekinden daha farklı yöntemlerin etkili olduğu bir küresel süreç yaşanmaktadır. Bu süreç sonunda; doğal kaynaklardan oluşan güçlerini stratejik ağırlık merkezi olarak kullanabilen ülkeler kalıcı başarı sağlayabilecektir. Dünyadaki bu hegemonya savaşlarının üzerinde yoğunlaştığı doğal kaynakların korunması konusu, ulusal güvenlik stratejisinin de ayrılmaz bir parçasıdır. korumayı ve ondan sürdürülebilir şekilde ulusal çıkarlar doğrultusunda yararlanmayı öncelikleri arasında bulunduran bir kalkınma anlayışı büyük önem taşımaktadır. Sınırlı doğal kaynaklar olan “toprak ve su kaynakları”; evrensel boyutu dışında, geçmişten geleceğe aktarılan ekonomik değere sahip ulusal mirastır. Bu nedenle su kaynakları yönetimi, ulusal güvenliğin yanı sıra, kamu yararı, kamu güvenliği açısından da önemlidir. DSİ’NİN ROLÜ Su kaynakları yönetimi lkemizdeki “Su Kaynakları Yönetimi (SKY)”nin kurumsal yapısı, belirlenen kalkınma hedeflerine uyumlu ve büyük ölçüde talep faktörüne cevap verilmeye çalışılarak aşamalı oluşturulmuştur. Bu yapı içerisinde en önemli rol DSİ Genel Müdürlüğü’ne düşmektedir. DSİ; esas itibarıyla, su kaynaklarını geliştirme kapsamında proje geliştirme, yatırım ve işletme uygulamalarına yönelik çalışmalar yapmaktadır. Su kaynaklarını geliştirme sürecinde; dünyadaki gelişmelere paralel olarak yakın geçmişte çevre faktörüne de DSİ tarafından yer verilmiş ve bu kapsamda; Çevre Kanunu’na dayalı olarak “Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği” ve “Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği” yürürlüğe konmuştur. Ü Anayasada su kaynaklarının ülkenin doğal zenginliği olduğu ve devletin yönetiminde toplum yararı için kullanılacağı temel hüküm olarak belirtilmektedir. Anayasanın 168. mad005 yılı itibarıyla, sudesine göre doğal serlama sektöründe 31 vet ve kaynaklarımız milyar m3, içme suyu “devletin hüküm sektöründe 7.1 milyar umhuriyet ve tasarrufu altınm3, sanayide 4.9 milyar dönemine geldiğimizde, içme da”dır. 56. maddem3 olmak üzere, topsuyu konusunun ilk olarak 1926 tarih de herkesin sağlıklam 43 milyar m3 su tüve 831 sayılı “Sular Hakkındaki lı bir çevrede yaketildiği bilinmektedir. Kanun”la düzenlendiği görülmektedir. 1934 şaması gerektiği, 2030 yılına kadar su tarih ve 2443 sayılı “Nafıa Vekâletinin Teşkilat 166. maddede de, potansiyelimizin tümüve Vazifelerine Dair Kanun”la ilk defa merkezi tüm kaynakların nün soldaki şekilde vebir yapılanma öngörülmüş ve merkezi hükümete verimli kullanılrilen oranlar kapsabelediye içme suları ile ilişkili olarak yardım ve masının esas alımında geliştirilmesi denetleme vazifesi verilmiştir. nacağı ve yatırımplanlanmaktadır. Ülkemizde su ve toprak kaynakları potansiyelinin nicelik larda toplum yave nitelik olarak belirlenmesine yönelik ilk çalışmalara rarları ve gerekleise 1930’lu yıllarda başlanmıştır. Konunun bilimsel rinin gözetileceği düzeyde ele alınması, 1950’li yıllardan başlayarak ifade edilmektedir. günümüze kadar gelmektedir. DSİ Genel Müdürlüğü Anayasamız su başta olmak üzere, bu tarihten itibaren kurulan bazı kaynaklarını ortak kamu kurum ve kuruluşları çeşitli görevler ve özel kullanıma üstlenmiştir. Ülkemizde, su kaynaklı çalışmaların u ve toprak kaynaklarının geliştirilmesi sos rilmesi ve yönetiminde kaynakların rasyonel kulmahsus olmak üzere ana sistematiğini merkezi planlama yoekonomik kalkınmanın temel unsurların lanımı ve sürdürülebilir kalkınmaya yönelik poiki kategoride değerlenoluşturmaktadır. 1954 yılında kurulan DSİ, litikalar, sosyoekonomik ve kurumsal nedenlerdan biridir. dirmektedir: Özel kişilekuruluşundan itibaren, ülkemizin 26 Doğal kaynaklarımızın sürdürülebilir ve verim le etkin olarak uygulanamamaktadır. rin sahip olduğu küçük hidrolojik havzasında; potansiyel ve Ülkemizdeki su kullanımında en büyük payı li kullanımının yanı sıra çeşitli amaçlara yönelik kaynaklar dışında yeraltı ihtiyaçları belirleyerek projeler kullanımlarında, teknolojiekonomiçevre konu dünyada da olduğu gibi sulama suyu almaktadır. suyunu da içeren su geliştirmektedir. larında sağlanacak entegrasyona paralel olarak; ih Bunu içme kullanma suyu ve sanayi suyu takip etkaynaklarının geliştiriltiyaçkaynak dengesinin kurulması, belirlenen he mektedir. Tablo 2’de de gösterildiği gibi Türkiye’de mesi devletin sorumludeflere ulaşılabilmesi açısından önemlidir. bugün yüzde 75 olan sulama suyunun toplam kulluğu altındadır. Bununla Ülkemizde su ve toprak kaynaklarının gelişti lanım içindeki oranının, uygun teknolojiler kulbirlikte yeraltı suyu kaynakları ilgili akiferin (yeraltı suyu doğal deposunun) emniyetli üretim limitleri içinde kalınması kaydıyla kullanıcıların talebi doğrultusunda devlet tarafından lisans verilmesini öngören özel bir yasayla düzenlenmiştir. Yeraltı suu çerçevede, dünyadaki su politikalarının ana Ülkemizde uygulanan su politikalarında; öncesosyoekonomik gelişme planı çerçevesinde tüm yu kullanım hakkı, satıargümanı havza bazında yönetim olarak belir likle, oluşmuş ihtiyaçların olabildiğince karşılansu kaynaklarının teknolojik, ekonomik ve ekololamadığı gibi başkalarımektedir. Ülkemizde nüfusun sürekli artmasına ması amacına yönelik uygulamalar “arz yönetijik dengeleri gözetmesini amaçlar. na da devredilememekModel, farklı sektörler arasında tahsisi ve gelişkarşılık su potansiyelinin sabit kalması, bu konuda mi” olarak tanımlanabilecek proje bazındaki uytedir. bilimsel, planlı ve korumacı bir şekilde davranılgulamalardır. Bugün için ülkemizde su kaynakları tirilmesine yöneliktir. Bu anlamda DSİ Genel MüÜlkemizde su kaynakması ve yeni teknoloji ve yöntemlerin kullanılmaalanında yürütülen faaliyetler; genel olarak, su kı dürlüğü, büyük ölçüde havza bazında teşkilatlanlarının yönetimi, planlı mış olmakla beraber, su ve toprak kaynaklarının sına özen gösterilmesini zorunlu kılmaktadır. sıtlamalarına gereksinim duyulmadan önlemeyi gelişimi ve korunması geliştirilmesinden sorumlu diğer kamu kurum ve Yıl içinde mevsimlere göre değişen yağışakış hedeflemektedir. Ayrıca sosyopolitik faktörlerin konusunda çeşitli kamu kuruluşlarının da havza bazında birimlere sahip ilişkileri yıllar arasında da büyük farklılıklar gösetkisiyle talep yönetimini düzenleyici mekanizve özel sektör kuruluşlaolacak şekilde yeniden yapılandırılması ve koorditermektedir. Bunun sonucunda; suyun, zamana ve malara tam anlamıyla yer verilememiştir. Söz korı görevlendirilmiş bunasyonu gerçekleşmemiştir. miktara bağlı olarak, değişen ihtiyaçların karşınusu mekanizmaların geliştirilememesinde havza lunmaktadır. Kurumsal lanması amacıyla yönetimi büyük önem taşımakbazında etkili bir yönetim modelinin oluşturulmaBu durum, büyük ölçüde, kurum ve kuruluşçerçevede bu yapı; karar masının önemli etkisi olduğu bilinmelidir. tadır. ların teşkilatlanma aşamasında yetkili ve sorumvericiler, yöneticiler ve Bu süreç içerisinde yaz aylarında ihtiyaçlar pik lu olacakları faaliyetler tanımlanırken eşgüdüm kullanıcılardan oluşseviyede iken, doğal su arzı minimum seviyeye kavramına önem verilmemesinin bir sonucudur. HTİYAÇKAYNAK DENGESİ BOZULDU maktadır. Başbakanlık, düşmektedir. Ayrıca yaklaşık 15 yılda bir periyoEşgüdüm eksikliği, faaliyet alanları dahilinde Diğer taraftan, entegre bir biçimde yönetilen su DPT ve Bakanlıklar kadik olarak görülen kuraklık önemli darboğazlarla birbirinden bağımsız projelerin geliştirilmesine ve toprak kaynakları ile ekonomik kalkınma ve rar mekanizmalarında karşılaşılmasına neden olmaktadır. Bu periyotlaryol açmaktadır. Koordinasyonun zorunlu olduğu sosyal refah arasındaki ilişkinin varlığı bilinmesiyer alan; Devlet Su İşledaki ihtiyaçların karşılanması için dünyada olduhallerde ise bu amaca uygun tanımlanmamış büri (DSİ) Genel Müdürlüğu gibi ülkemizde de su rezervine yönelik depola ne rağmen, kaynakların sürdürülebilir anlamda rokratik yapılanma nedeniyle bir sonuca varılkullanımına yönelik politikaların uygulanması da ğü, Elektrik İşleri Etüd ma tesisleri inşa edilmektedir. ması oldukça uzun zaman almaktadır. Bu nebaşarılamamıştır. Bunun bir sonucu olarak yerüsİdaresi (EİEİ), İller Bandenle, geliştirilecek tüm projelerde; planlama, tü ve yeraltı suları ile toprak kaynaklarının çeşitli kası, İl Özel İdareleri ve uygulama ve işletme aşamalarındaki sorunlar RZ YÖNETİMİ UYGULAMALARI amaçlara yönelik kullanımlarında ihtiyaçkaynak benzer kuruluşlar yönegöz önünde bulundurularak, kurumlararası enÜlkemizde kalkınma çabalarının sosyoekonodengesinin bozulmasının beraberinde getirdiği tim ve geliştirme yapan; tegrasyonu sağlayacak değişiklik ve düzenmik faaliyetleri büyük ölçüde etkilemesi nedeniy çevresel etkiler, bu kaynakların doğal dengesini çiftçiler, Su Kullanıcı lemelerin yapılması zorunlu hale gelmiştir. le, bugüne kadar, su ve toprak kaynaklarının havnicelik ve nitelik olarak zorlamaktadır. Birlikleri ve diğer su tüza bazında etkili bir şekilde yönetilmesine yöneSu kaynaklarının geliştirilmesindeki “havza keticileri de, su kullanan SÜRECEK lik bir yapısının kurulması mümkün olmamıştır. bazında yönetim” modeli; havzanın uzun vadeli aktörlerdir. İlk merkezi yapılanma C Uygun teknolojilerle su kullanım oranlarının yeniden düzenlenmesi planlanıyor 2 En büyük kullanım payı sulamanın S lanılarak 2030 yılında yüzde 65’e düşürülmesi hedeflenmektedir. Ülkemizin brüt su potansiyelinin yüzde 36’sına karşılık gelen yıllık ortalama 66.4 milyar m3’ünün sınır aşan altı su havzamızda meydana geldiği ve bu havzaların beşinde memba ülkesi olduğumuz göz önüne alınırsa; ülkemizde havza bazında su yönetimi ve sınır aşan su politikalarına daha fazla önem verilmesi gerektiği açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Artan nüfusa karşılık sabit kalan su potansiyeli planlı ve özenli çalışmayı gerektiriyor Havza bazında yönetim İ B A CUMHURİYET 09 K TABLO 2
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle