19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 AĞUSTOS 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Dua Nail Muzaç: “Başbakan’ın yağmur duası kabul görmedi; öteki dualarının sonucu da böyleyse yandı gülüm keten helva.” Ya ğ m u r E k i m Başkentte teyemmüm şartı oluşmuş ... “Ankara’nın taşına bak!” GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM Uzmanlar: ‘Türk ekonomisi zayıf halka.’ Gel de anlat bunu halka! Maymun Gülhan Elmas: “Melih Gökçek; ‘Banyo yapmayın’ diyor. Kuala Lumpur Belediye Başkanı’ndan 100 maymun istemesinin hikmeti şimdi anlaşıldı, bitlerimizi ayıklatacak!” BİR zamanlar iki kırmızı çizgimiz vardı; ülkenin bölünmez bütünlüğü ve devletin laik yapısı. Reşit Çağın bu çizgilerden yola çıkarak şöyle diyor: “Bölücü ve dinci cephe dışarıdan planlı, destekli ve içerdeki işbirlikçiler marifetiyle sinsice ilerleyerek ve bizi çok güzel oyalayarak bugünlere geldiler. Nasıl mı? İkisi de, ‘daha fazla demokrasi’ sloganıyla devletin savunma refleksini zayıflattı, ABD ve AB’nin kanatları altında bazı isteklerini onlara söyletip bizi ‘uyumlu’ ve ‘ılımlı’ yaptı. İkisi de, hem çarpıtılmış eğitim yoluyla hem de ‘çoğalabildiğiniz kadar çoğalın’ talimatıyla geleceğin kolay yönetilebilir ve demokrasi oyununda kullanılabilir cahil ve yoksul çoğunluğunu yıllar öncesinden planlayarak oluşturdu. Ortak korkuları Atatürk’ü ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ni her fırsatta yıpratmaya ve etkisizleştirmeye çalıştılar. Ülkeyi, Cumhurbaşkanı’nın ve Genelkurmay Başkanı’nın ‘tarihin en büyük iç ve dış tehdidiyle karşı karşıyayız’ dedirtecek duruma getirmeyi başardılar! Bölücü terör açısından baktığımızda; vizyon sahibi(!) politikacılarımızın ABD’ye verdiği akıl sayesinde, Saddam’ın sokulmadığı Irak’ın kuzeyinde Çekiç Güç’ün paketleriyle beslenen, İsrailli subaylarca adalarda eğitilen ve günümüzde de ABD silahlarıyla bize saldıran PKK, neredeyse her gün dost ve müttefikimiz(!) olan ülkelerden sağladığı mayınlarla bir kaç ocak söndürüyor. Hükümet dışarıya karşı, ‘bir gece ansızın gelebilirim’ şarkısını çağrıştıran ‘artık sabrımız taştı’ plağını zaman zaman çalarak ‘Kuzey Irak’a Final! girmeliyiz’ diyen askeri sakinleştirirken(!), ABD önce ‘koordinatör’ masalıyla, şimdi de Irak’ın Başbakanlığı’na atadığı kişiye iki ay sonra hazırlanacak Terörle Mücadele Anlaşması’nın başlıksız mutabakat muhtırasını imzalatıp, yıllardır sürdürdüğü oyalama politikasına yeni bir çehre kazandırıyor. Bu arada Irak’ın Kuzeyi’nde meclisi, ordusu, merkez bankasıyla bir Kürt devleti oluşturuluyor. İleride İncirlik’e ihtiyacı ortadan kaldıracak ABD’nin büyük bir üs inşası da sürdürülüyor. Bu oyalamaların hepsi bu hazırlıkların tamamlanmasına yönelik. İçeride de başka bir hazırlık var; ‘eşi türbanlı mı olsun, türbansız mı’, ‘özde mi, sözde mi’ tartışmaları arasında karşı devrim ‘final’e hazırlanıyor. Atatürk’ün emaneti, ‘amaç birliği’ yapanların karşılıklı ikram malzemesi durumuna getirildi ve bizler de seyrediyoruz.” Türk Solu Hayal Hakkını Geri İstiyor! Sol nedir? Sol, her şeyden önce toplum için daha insancıl bir dünya, daha hakça bir düzen istemektir. Sol, haksızlıklara, faşizme, dini baskılara, tutucu yobazlara, emperyalizmin tuzaklarına baş kaldırmaktır. Sol, inandığı liderle önüne konan her engeli aşabileceğine inanan dev kitlelerin ortak rüyası, ortak hedefidir. Sol, her yaşta gençliktir, kararlılıktır, inancın içinde yanan ateştir. Sol, gerektiğinde romantizm, gerektiğinde aşk, gerektiğinde masaya patlatılan yumruktur. Sol omuz omuza yürüyüp marş söylerken hedefledikleri o yeni ve farklı dünyaya ulaşacaklarına inanan insanların ortak rüya görme hakkının ta kendisidir. Sol, Mustafa Kemal’in saltanata, emperyalizme, hilafete, ülkeyi paylaşmak isteyen akbabalara karşı halkıyla beraber yaptığı uzun yürüyüşün adıdır. Sol, sürekli mücadeledir. Sol, 68 kuşağının özverili, yurdunu canından çok seven, ölümü göze almış kararlılığın üzerine yürüyen cesaretidir. Sol, Deniz Gezmiş, Uğur Mumcu veya Muammer Aksoy’dur. İster faşizm, ister karteller, ister tarikatlar, ister koca koca ülkeler olsun karşıda, fark etmez. Hiçbir duvar yıkılamayacak kadar sağlam veya yüksek olamaz. Yeter ki arzu edilsin, yeter ki inanılsın, yeter ki tüm kaslar ve beyinler aynı hedefe yöneltilebilsin… Che Guevara’nın Fidel’le Küba’yı akıl almaz bir gerilla savaşı sonucunda fethedebilmiş olmasının efsanesi bugün süregelir ve şüphesiz yarınlarda da büyüyerek var olacaktır. Che, devrim ateşini tüm Güney Amerika’ya yaymaya kararlıydı. Fidel ise daha gerçekçi olarak Küba devrimine sorumlu bir baba gibi bekçilik yapmayı tercih etti. Che, Bolivya’da faşist bir liderin, CIA ile beraber yaptığı bir operasyon sonucunda yakalandı ve oracıkta, 12 gün sonra bir alçağın kurşunlarıyla infaz edilerek can verdi. Güney Amerika’da, Şili’de, Allende’ye karşı yapılan cunta ve CIA darbesinden sonra da uzun yıllar sol tekrar büyük bir heyecan yakalayamadı. Ama bugün Brezilya’da Lulla ve Venezüella’da Chavez olmak üzere yeni kadrolar halklarıyla beraber o koca kıtayı tekrar ayağa kaldırmayı başardılar. Hedefleri, cesaretleri ve sloganları ile bunu başardılar ve halklarını ayağa kaldırıp “makus talihlerini” yendiler. Bu rüyanın hâlâ mümkün olabileceğini kanıtladılar. ??? 1970’lerde Ecevit, İnönü’nün 1960’larda ortaya attığı “Ortanın Solu”nu iktidara taşırken Türkiye’de kitlelere o heyecanların benzerini geçici bir süre olsa da yaşatabilmişti. Devir, dağlara taşlara “Ecevit” yazılan devirdi. O ortak hedefler ve idealler uğruna genç kızlar saçlarını süpürge yaptılar, nice yiğit delikanlılar göğüslerini mücadelenin kalkanı yaptılar, hapislere düştüler, uyumadan, yemeden, içmeden, yalnız “rüya”larına ulaşma inancıyla… 12 Eylül 1980 sonrasından itibaren işte bu rüyaları kaybettik. Bize rüyalarımızı kaybettiren birinci sorumlu, ne yazık ki yine 70’lerin Karaoğlan’ından başkası değildi. 1980 sonrasında, önce solun birleşmesine, halkın ve aydınların tüm arzularına ısrarla engel oldu. Ardından Özal’ın istediği doğrultuda 27 Mayıs Devrimi’nin apoletlerinin sökülmesine katkıda bulundu. Bu da yetmedi, “dine saygılı laiklik” ve “iyi tarikatlar” kavramlarını ortaya attı. Bunun ardından CHP ve liderinin, hepimizin artık ezberlediği farklı hataları Türk solunun geleceğini tıkadı. Şimdi 22 Temmuz seçimlerinin yarattığı mantık dışı sonuç ve bezginlik havasının ortasında Türk solu, üzerine yıkılan çığdan kurtulmaya çalışırken, artık bizi bugüne getiren ortamla bunu başarması mümkün değil. Bu iş, Türk soluna heyecan, rüzgâr, fırtına taşıyamayacağı fazlasıyla kanıtlanmış, var olan tekelci lider tipolojisiyle başarılamayacak. Artık ortada farklı bir gençlik, farklı bir dönem, farklı bir yaşam tarzı var. Bu yeni dünyaya onun diliyle hitap etmeyi bilen genç siyasetçiler, bütün o saydığımız tıkanıklıkları ikiüç hamlede çözer. Nasıl Güney Amerika’nın yeni liderleri, uyuyan dev potansiyeli şahlandırabildilerse, bunu bizim de başarmamamız için hiçbir neden yok. Yeter ki bazı isimler artık bu gerçeği kabul edip efendice yoldan çekilsinler. Gün, artık tekrar o heyecanı sokağa dökme günüdür. O elektriği fırtınaya döndürme günüdür. Yeter ki kapıları sürgüleyenler artık istirahat saatlerinin geldiğini kabul etsinler. email: bedbay?tnn.net Faks: 0212 227 34 65 SESSİZ SEDASIZ (!) Ankara’daki susuzluğa çözüm önerileri ANKARA’NIN su sorununa beklenen çözümü Kaya Çetin buldu; hem de bir değil birkaç öneriyle birlikte. Büyük belediye başkanı İ. Melih Gökçek bu önerileri mutlaka değerlendirecektir: “Malthus yöntemi: Belirli aralıklarla sular kesilerek, ters basınç nedeniyle atık suların musluklara kadar ulaşması sağlanır. Böylece yaratılacak salgın hastalıkların yol açacağı ölümler sonucu kent nüfusu yarı yarıya azalacağından su sorunu da kökten çözülür. Katma yöntemi: Malthus’un başka bir şekli olarak sulara zehir karıştırılır; Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com L. Soner Ata: “Bir tarafta ‘Sen önce tedbir al, sonra Allah’a yalvar’ diyen bir Diyanet İşleri Başkanı, diğer tarafta ‘Cenabı Rabbim isterse su sorunu çözülür’ diyen bir Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ile yağmur duasına çıkan bir Başbakan.” Allahlık doğrudan zehir yerine Kızılırmak gibi zehirli su kaynakları da kente taşınabilir. Geçici göç yöntemi: Yumurta kapıya geldiğinde halka ‘ananı da al git’ denerek kent boşaltılır. IMF yöntemi: Seçim kömürleri dağıtılırken kullanılan yöntemden esinlenilerek, barajlarda su kalmayınca bir sonraki yılın suyu kullanılır. Geri dönüşüm yöntemi: Her daireye bir arıtma tesisi kurularak bütün atık sular yeniden kazanılır. Böylelikle devridaim sağlanacağından bir bidon suyla yüzlerce yıl yaşamak olanaklı hale gelir.” AKP amblemini bidon olarak değiştirsin! CHP de devekuşu! Susuzluk ve Hazır Yemek Sektörü SADIK ÇELİK * Küresel ısınma gündelik hayatımızda kimsenin beklemediği bir hızla etkilerini göstermeye başladı. Bunu gazetelerde bu konuya ayrılan sayfaların oranı ile de çok iyi gözlemleyebiliyoruz. Susuzluk için küresel ısınma ve kuraklık tek neden olarak gösterilmekte ve bahane olarak kullanılmaktadır. Oysa bugünlerin geleceği yıllar öncesinden bilimsel olarak tahmin edilebiliyordu, dolayısıyla gerçek suçlu bu tahminleri ciddiye almayan ve planlarını bunun üzerine kurmayan ülke yönetiminde söz sahibi olanlardır. Uzmanlara göre en fazla su sıkıntısı çeken ve gelecekte de çekecek olan bölge Ortadoğu. Türkiye, bu kara tabloyu çok daha önce görüp, jeopolitik konumunu ve su kaynaklarını iyi değerlendirebilseydi, ileriki zamanlarda bölgede çıkabilecek herhangi bir su krizinde kilit bir noktada yer alabilirdi. Maalesef bu kara tablo açık açık ülkemizi tehdit ederken bile bu tehdide karşı koyacak herhangi bir gelecek senaryomuz yok. Hatta bırakın önlem almayı, yeterli derecede altyapı ve baraj kuramadığımız için var olan sularımızın bile serbestçe denize akmasını seyrediyoruz. Kısaca “su akmış, biz bakmışız”. ??? Türkiye’nin su tüketiminde etken olan üç tip yapılanma var. Bunların başında toplam tüketimin yüzde 65’ini gerçekleştiren tarım sektörü geliyor. Daha sonra tüketimdeki yüzde 35’lik pay ile sanayi ve yüzde 10 ile haneler geliyor. Kamusal mecraların, tarımsal sulamanın en az su sarfiyatı ile yapılabilmesi için gerekli planlamaları ve yatırımları yapması ve devletin bu uygulamaların hayata geçirilmesinin takipçisi olması, hatta gerekirse cezai yaptırımlar uygulaması gerekiyor. Şu anda halen kullanılmakta olan açık kanal ve ark ile sulama sistemleri, gerek su kaçaklarına gerekse suyun buharlaşmasına yol açtığı için ciddi problemler yaratmaktadır. Su henüz sulanacak ürüne ulaşamadan buharlaşmakta ya da toprağa karışmakta, böylece ürünlerde büyük ölçüde verim kaybına yol açmaktadır. Bu sistemlerin değiştirilmesi için gerekirse çiftçi vatandaşlarımıza ödenek veya sübvansiyon kolaylıkları sağlanmalıdır. Tarımdaki susuzluğun etkisi özellikle gıda ve hazır yemek sektörlerinde ciddi boyutlarda hissedilmeye başlanmıştır. Tüm gıda hammaddelerinin susuzluk nedeniyle üretim miktarlarında yaşanan düşüş doğrudan fiyatlara yansımıştır. Kaliteli ve bol ürün bulabilmek de gittikçe zorlaşmaktadır. Sektörün bir araya geldiği sivil toplum örgütlerinde konunun ciddi şekilde masaya yatırılması ve etkin çözümler üretilmesine yönelik çalışma grupları oluşturulması şarttır. Yine yemek üretim tesislerinin bir arada toplanabilecekleri organize sanayi bölgelerinin kurulması, su kullanımının yerel yönetimlerce denetlenmesi, ortak arıtma tesisleri ve su depoları kullanılması gibi kolaylıklar sağlayacaktır. ??? İkinci ve en önemli su tüketim unsurlarından biri de sanayi. Burada yapılacak uygulamalarda sanayicilere büyük rol düşüyor, çünkü su israfının önüne geçebilmek için bazı ek yatırımlar gerekebiliyor. Kapalı devre su sistemlerinin kullanılması ve çıkan atık suların arıtma tesisleri kurularak yeniden kullanıma kazandırılması, alınabilecek önlemlerden bazıları. Bu konuda belediyelerin de kendi yetki alanlarındaki sanayilere örnek teşkil etmesi gerekiyor, oysa şu anda belediyelerin sadece yüzde 8’i arıtma tesisine sahip. Üçüncü ve son olarak hanelerdeki su tüketimi ile ilgili her hane halkı, üzerine düşeni yapmalı ve gereksiz su tüketimini sıfıra indirmeli. Fakat bu anlamda yapılacak uygulamalar bu vakitten sonra halka ölümü gösterip sıtmaya ikna etmekten başka bir şey değildir. Bu konuda bilinçli olan her kişi, gerek bildiklerini aktarma yolu ile gerekse ilgili sivil toplum örgütlerine destek vererek kendisi kadar bilinç sahibi olmayanları bilgilendirmekle yükümlüdür. Bu grupların bilinçlendirilmesi, eğitim programlarının oluşturulması ve basında yürütülecek kampanyalar yolu ile su tasarrufu konusunda teşvik edilmeleri için sivil toplum örgütleri ve devlet el ele vermelidir. Özetle, susuzluk sorununun çözülmesi için küresel ısınma bahanesinin arkasına sığınmadan, palyatif çözümlerle sorunu geçiştirmeye çalışmadan acil olarak kalıcı ve 1020 yıllık master planlar hazırlanmalıdır. Suyun önümüzdeki yıllarda petrolden daha da önemli bir kaynak haline geleceğini unutmadan, bir an önce temiz su kaynaklarımızın denize dökülerek kaybolmasını önlemeliyiz. * Keyveni Catering Yön. Kur. Başkanı ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 14 Ağustos www.mumtazarikan.com İZMİR 22. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN 10. ÖRNEK ÖDEME EMRİNİN İLANEN TEBLİĞİ Dosya No: 2007/11556 Alacaklı: Celil Kavaklı Vekili Av. Mehmet Akkan 846 Sokak No: 44 K.3/201202 Konak/İZMİR Borçlu: HASAN KATMAN Kemalpaşa Caddesi 606 Sokak No :6 Çamdibi/İZMİR Borç Miktarı: 12.793,77 YTL alacak ve ayrıca kanuni faiz ve icra masrafları Yukarıda yazılı miktarı ödemeye borçlu bulunduğunuzdan yapılan icra takibinde çıkartılan 10 örnek ödeme emrinin adresinizde bulunamadığınızdan bila tebliğ iade edilmiş olduğundan, aşağıdaki ödeme emrinde yazılı kanuni sürelere 15 gün ilave yapılarak 10 örnek ödeme emrinin gazete ile ilan yapılmasına karar verilmiştir. Yukarıda yazılı borç ve giderleri işbu ilanın tebliği tarihinden itibaren 25 gün içinde ödemeniz, takip dayanağı senet kambiyo senedi niteliğine haiz değil ise (20) gün içinde icra mahkemesine şikâyet etmeniz, takip dayanağı senet altındaki imza size ait değil ise (20) gün içinde ayrıca ve açıkça bir dilekçe ile icra mahkemesine bildirmeniz, aksi takdirde kambiyo senedi altındaki imzanın sizden sadır sayılacağı, imzanızı haksız yere inkâr ederseniz takip konusu alacağın %10’u oranında para cezasına mahkum edileceğiniz, borçlu olmadığınız veya borcun itfa veya imhal edildiği veya alacağın zamanaşımına uğradığı veya yetki hakkında itirazınız varsa bunu sebebleriyle birlikte (20) gün içinde icra mahkemesine bir dilekçe ile bildirerek icra mahkemesinden itirazın kabulüne dair bir karar getirmediğiniz takdirde cebri icraya devam olunacağı, itiraz edilmediği ve borç ödenmediği takdirde (25) gün içinde 74. maddeye, edilip de reddedildiği takdirde ise (23) gün içinde 75. maddeye göre mal beyanında bulunmanız, bulunmazsanız hapisle tazyik olunacağınız, Mal beyanında bulunmaz ve gerçeğe aykırı beyanda bulunursanız ayrıca hapisle cezalandırılacağınız, dava ve takip işlemlerine esas olmak üzere kendinize ait bir adresi itirazla birlikte bildirmek zorunda olduğunuz, adresinizi değiştirmediğiniz halde yurtiçinde yeni bir adres bildirmediğiniz ve yeni adresiniz de tespit edilmediği durumda takip talebinde gösterilen adrese çıkartılacak tebligatların size yapılmış sayılacağı tarafınıza ilanen tebliğ olunur. 03.08.2007 Basın: 43935 Eğitim Fakültesi ve Konservatuvara hazırlananlar, hobi olarak yan flüt çalmak isteyenler. Müzik öğretmeninden klasik müzik disiplini çerçevesinde, kişiye özel öğretim yöntemleriyle yan flüt dersleri verilir. 0 505 289 60 54 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Hızlı tempolu bir İs 1 panyol halk 2 dansı. 2/ Bir 3 ders programının başlıca 4 bölümlerine 5 verilen ad... 6 İçine başka 7 bir sıvı karıştırılmamış iç 8 ki. 3/ Hong 9 Kong’un pla1 2 3 4 5 6 7 8 9 ka imi... Felsefede düşünce... Yahya 1 D A L T O N İ Z M Kemal’in hece ölçü 2 E D A M E S A İ E R K süyle yazdığı tek şi 3 F L O R A E V R iri. 4/ Dansöz. 5/ Rüt 4 L İ S E D U Z İ K O besiz asker... Biriyle 5 A Y A L ya da bir şeyle eğlen 6 S E K İ N E İ F L O B İ me ve onu küçümse 7 Y me. 6/ Trabzon yöre 8 O L E R Y A T sine özgü, “bıçak 9 N A V Ç A Ğ A N oyunu” da denilen halkoyunu. 7/ Temel niteliği bir olan dil, hayvan ya da bitki topluluğu... “ sesi ve kanat şakırtısından / Billur bir avize Bursa’da zaman” (A.H. Tanpınar). 8/ Bir peygamber... Jokeylerin giydiği kenarsız başlık. 9/ İşlenmiş timsah derisi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ “Balgamtaşı” da denilen, damarlı ve yarı saydam bir taş. 2/ Kedisi, keçisi, tavşanı ve armudu vardır... Tümör. 3/ Adları sıfat yapan bir yapım eki... Doğu Karadeniz yöresinde mezgit balığına verilen ad. 4/ İstanbul’un bir semti. 5/ Yoksul... Ses alanı tenorla soprano arasında olan bakır üflemeli çalgılar için kullanılan sözcük. 6/ Yeniçerilerin kayıtlı oldukları kütük defteri. 7/ Notada durak işareti... Bir göz rengi... Boru sesi. 8/ Yapısına girdiği sözcüğe “yeni” anlamı katan yabancı önek... “Sağ yanımda yârem var / yana döndür beni” (Türkü). 9/ Tadını artırmak için çay harmanına katılan beyaz bir çay türü. CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle