22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 AĞUSTOS 2007 SALI 4 HABERLER Baykal: Cumhurbaşkanının Cumhuriyetin kuruluş felsefesiyle problemli olması uygun değil DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN ‘Sivil’ Kime, Neye Denir? Kimi zaman karşılıklı olarak aynı sözcükleri dile getirdiğimizde, aynı şeyi söyleyip söylemediğimizden ciddi olarak kuşkuya düşüyorum. Tartışmalarımızın kısır çekişmelerden öteye geçememesinin ana nedenlerinden biri, belki de birincisi, telaffuz ettiğimiz sözcüğün içerdiği kavramı belirtmememiz oluyor. Bir iki somut olayla açmak gerekirse, örneğin tek parti iktidarının istikrarı sağlayacağı görüşü son zamanlarda çok ileri sürüldü. Bu tartışmayı sağlıklı bir biçimde yürütmenin önkoşulu “istikrar” kavramından ne anladığımızda anlaşmaya bağlıdır. Kimileri “istikrar” ile, iktidarı elinde tutanın politikasını herhangi bir engelle karşılaşmadan, dilediği gibi oluşturup amacına yürümesini anlıyor. Diğerleri ise aynı kavramı, iktidarın politikasını yürütürken, bizde şu anda uygulanmaya çalışılan kuvvetler ayrılığı ilkesini zedelememesi, rejimin temel dengelerinin bozulmaması, kurumların tahrip edilmemesi, yönetsel uyumun sağlanması olarak okuyorlar. Görüyoruz ki, iki taraf da görünüşte aynı sözcüğü söylerken, birbirine tümüyle zıt iki kavramı kastetmektedirler ve kavramın özü üzerinde bir anlaşmaya varmadıkları sürece, tartışmalarının yapıcı bir sonuca yönelmesi de olanaksızdır. ??? Çankaya kuşatmasının tamamlanması ve Sezer döneminde, rejimin son tarafsızlık kalelerinden biri haline gelen tepenin Tayyip Erdoğan tarafından tümüyle ele geçirilmesi sürecinin ardından, yeni bir tartışma bütün sıcaklığıyla gündeme gelecek ve uzun süre birinci sırada kalacak. “Sivil Anayasa” kavramından söz ediyorum. Bu tartışmanın sağlıklı biçimde yürütülebilmesi için her şeyden önce “sivil” kavramı üzerinde anlaşmak zorundayız. Bizde genellikle sivil kavramı, üniformalı olmayan biçiminde algılanır. Yani üniformaların dikildiği, Devlet Dikim Evi’nden giyinenler sivil değildir, buna karşılık, Bijan’dan, ya da Ramsey’den giyinenler sivildirler ve hazırlatacakları anayasalar da sivil anayasa olacaktır. 12 Eylül döneminin en yaşamsal bakanı olan Turgut Özal, banker rezaletinden sonra görevinden ayrılmasının ardından ABD’ye gidip imaj değiştirdi, Bijan’dan giyindi, güdümlü seçimlerden en çok oyu alarak çıktı.. iktidara geldi. Böylece de kimilerine göre rejim de sivilleşmiş oldu. Oysa aynı Özal, Devlet Dikim Evi’nden giyinenlerin hazırlattığı ve partilerin milletvekili adaylarını bütün üyelerin katılmasıyla seçmelerini öngören 1983 tarihli (1988’de uygulanacaktı) 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası’nı, 1986 yılında kaldırtıp, yerine lider sultasını yeniden egemen kılan yasayı kendi adamlarına oylatarak, rejimin gerçekten sivilleşmesinin önünü kesen kişiydi. ??? Sivilliği, giysinin kökeni ve şekline indirgersek, Özal iktidarının 12 Eylül rejiminin devamı olma niteliğini ıskalar, olayları gerçek yüzüyle göremez olur, 12 Eylül rejiminin getirdiği siyasal yasakların devamını savunan, bunun için partisine kampanya yaptıran Özal’ı sivil ve demokrat sanmak yanlışına düşeriz. “Anayasa bir kere delinmekle bir şey olmaz” diyen bir liderin demokrasinin yıldızı olarak ilan edilmesi (AKP’nin son seçim afişlerinden biriydi bu), ancak Türkiye’ye has bir garabettir. Sivil sözcüğünün içeriğini iyi kavramadığımız zaman, manevi anlamda katı bir ast üst ilişkisinin bulunduğu tarikatları da “sivil toplum örgütü” olarak görme yanlışına düşer, Fransızların sivil okul derken, tarikat okullarını neden bu kategoriye sokmadıklarını anlamakta aciz kalır, esas olanın kaynakları, giysileri ne olursa olsun, diktatörlükler ile demokratik rejimler arasında fark olduğunu görme olanağını yitiririz. Ramsey’den sivil giyinen bir buyurganın, kurumlar arasındaki uyumu çiğneyen, kuvvetler ayrılığı ilkesini hiçe sayıp özerk kurumları iktidara bağlayan, yargı bağımsızlığını hiçe sayıp, onu siyasallaştıran bir çözümü öngören anayasası sivil anayasa olmayacaktır tabii ki... Çağdaş bir demokrasinin onsuz olmazı olan kurumlar ve güçler arasındaki dengeyi gözeten, ana ilkelere saygılı olan çözümleri öngörmeyen politikaların sivil olduğunu nasıl söyleyebiliriz? Üniformasız olan, ama tekdüze (üniform) kafaların kendi sultalarını dayatan politikalarının sivil olduğunu söylemek, aldatmacadan öte bir anlam taşımaz. ‘Gül güven vermiyor’ Deniz Baykal. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı adaylığına itirazlarını yinelerken “Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanının Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesiyle problemi olması uygun değildir” dedi. Baykal, dün CNN Türk’ün sorularını yanıtladı. Baykal, Abdullah Gül için “militan” kavramını kullandığı anımsatılarak yöneltilen bir soru üzerine şunları söyledi: “(Militan) sözünü Sayın Gül’ü üzecek, ona saygısızlık anlamına gelecek bir deyim olarak kesinlikle düşünmedim. Bir ideolojik iç çemberin bilinç HİLMİ ÖZKÖK: Türban Çankaya’ya çıkmamalı Haber Merkezi Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili yaptığı açıklamada, “Eşi türbanlı birinin Çankaya’ya çıkması yanlış olur” dedi. Özkök, Genelkurmay Başkanlığı’nı devrettiği Orgeneral Yaşar Büyükanıt’la da görüş olarak “aynı kafada” olduklarını açıkladı. Hürriyet’in dünkü haberine göre emekli Orgeneral Özkök, gazetenin yazarı Fatih Çekirge’nin “Peki paşam, sizce eşi türbanlı birisinin cumhurbaşkanı olmasında bir sakınca var mı” sorusuna şu yanıtı verdi: “Sayın Çekirge, bu çok yanlış olur... Bizim kimsenin başörtüsüyle bir sorunumuz olamaz. Ama onun siyasallaştırılmış Özkök: Bizim halinin devletle bu kimsenin şekilde başörtüsüyle bir sorunumuz olamaz. ilişkilendirilmesi hatalı olur. Uygun Ama onun olmaz. Doğru siyasallaştırılmış olmaz...” halinin devletle bu Özkök, “Neden şekilde doğru olmaz” ilişkilendirilmesi sorusunu da, “Çünkü, hatalı olur. Uygun o makam bütün olmaz.. Türkiye’nin dünyaya temsil edildiği bir makamdır... Bu şekilde siyasallaştırılmış bir görüntüyle çok yanlış olur... Bu nedenle uzlaşmanın önemi var” diye yanıtladı. Eski Genelkurmay Başkanı Özkök, “Hilmi Özkök gerçekten söylendiği gibi Büyükanıt Paşa’dan çok farklı mı düşünüyor” sorusuna karşılık ise şöyle konuştu: “Kendisiyle çok yakın çalıştık. Kafalarımız aynıdır. Ben her tatbikatta söylerdim. Yarın bütün telsizler kesildiğinde benim komutanım bu durumda şöyle bir emir verirdi diyerek davranabilmelisiniz. Yani bu bir uyumdur ve bizde vardır. Görevde olduğum sırada treni devirmeden götürmeye çalıştık. Kavganın, gerilimin kimseye faydası yoktur... Bu yüzden uzlaşma önemlidir. Çünkü hepimiz aynı trendeyiz...” asirmen?cumhuriyet.com.tr SEVİNDİ’YE PARTİ İÇİ TEPKİ DP’de Fethullahçı aday tartışması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Demokrat Parti (DP) Genel Başkan Yardımcısı Melek Atalay, DP genel başkanlığına adaylığını açıklayan Nevval Sevindi’nin, bir dini cemaate (Fethullah Gülen) yakınlığından başka hiçbir siyasal birikimi bulunmadığını belirterek, “Kimin, hangi maksatla ortaya çıktığını bize zaman gösterecektir’’ dedi. Atalay, yaptığı yazılı açıklamada, “Sevindi’nin demokratik hakkını kullandığına inandıklarını ve başarılar dilediklerini’’ ifade etti. Sevindi’nin adaylığından önce bazı hususların tartışılmasında yarar gördüklerini belirten Atalay, şunları kaydetti: “Bir dini cemaate (Fethullah Gülen) yakınlığından ve onların kontrolündeki mevkutelerde yaptığı çıkışlardan başka hiçbir siyasal birikimi olmayan, demokrat misyonun ne manaya geldiğini, kimlerin bu uğurda canlarını feda ettiğini bilmeyen, kendi ikbali söz konusu olduğunda Sayın Ağar’ı yere göğe sığdıramazken, gemi su almaya başladığında terk edenlerin başını çeken Sayın Sevindi’ye sormak gerekir; bu partinin 61 yıldır şerefle taşıdığı misyonun siz neresindesiniz? Hangi parti kademelerinde, hangi görevlerde bulundunuz? Merkez sağda liderlik iddiasıyla ortaya çıkmak için sahip olduğunuz siyasal birikimler nelerdir?..’’ Baykal, Gül’ün eşinin türbanlı olmasını cumhurbaşkanı olmasının önünde bir engel olarak görüp görmediğine yönelik soruya ise “Hayır. Benim bakış açımda kılıkkıyafet, eşinin kılıkkıli bir üyesi. Abdullah Bey’in öyle ya Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ku yafeti mevzu değildir. Kafasının içi kozıları var ki o yazılar ancak çok ide ruluş felsefesini içine sindirdiği konu nusunda güven veren herkes olabilir” olojik derin bir angajmanla yazılır. sunda güven vermeyen bir siyaset çiz yanıtını verdi. Abdullah Gül’ün başbaBunlar öyle sıradan, ayaküstü söylen gisi ortaya koymuştur. Türkiye Cum kanlık yaptığının, halen Dışişleri Bakanmiş sözler de değil. Bir temel siyasi huriyeti’nin, toplumun büyük çoğun lığı görevini yürüttüğünün anımsatılmaçizgiyi ortaya koyan bir şey ve Türki luğu tarafından özümsenmiş genel çer sı ve “Neden cumhurbaşkanlığı yapaye’nin tarihiyle, anayasanın özüyle he çevesini hiç olmazsa hayatının uzun mıyor” sorusunun yöneltilmesi üzerine saplaşmaya yönelik değerlendirmeler. ca bir dönemi boyunca kabul etmedi de Baykal, şu görüşleri dile getirdi: “Cumhurbaşkanlığı sınırlı bir görev değil, tüm kurumların, devletin temel organlarının belirlenmesinde yetki kullanan bir makam. Bir parti ideoloğunun, üstelik ideolojisi Türkiye’nin Cumhuriyet çizgisiyle problemliyse, Cumhuriyet çizgisini özümsemiş değilse, buna ciddi itirazları varsa, uluslararası mahkemelere bu kavgaları götürmüşse, bu kimliği ortadaysa, böyle bir çizgiden geliyorsa, bu insana ‘Yargıyı da belirle, üniversiteyi de belirle’ demek, sen devletin bir fonksiyonunu önemli bir fonksiyonu olabilir bu ‘belli bir çerçeve içinde götür’ demekten farklı bir şeydir bu. Başbakanın dahi Türkiye’de Anayasa Mahkemesi’ni belirleme yetkisi yoktur, yargıyı belirleme yetkisi yoktur. Bunlar çok hayati olaylar. Burada belirli bir zihniyetin bir süre devam etmesi, 5 yıl 10 yıl devam etmesi, Türkiye’yi 1015 yıl sonra bambaşka tablolarla karşı karşıya bırakır. Bir süre sonra Anayasa Mahkemesi, Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu, bir “Asteriks” lakabıyla bilinen Oktay Konyar’ın da süre sonra Türkiye’nin siyasi bulunduğu köylüler, “CHP’ye evet, Baykal’a hadengesi, şu ankinden daha hızManisa’nın Salihli ilçesine bağlı Kabazlı köyün yır”, “CHP’de Baykal’a, köyde çöpe hayır”, “Yölı bir biçimde, Türkiye’yi bir den gelen bir grup, CHP Genel Merkezi önünde netim istifa” yazılı dövizler taşıdılar. Daha sonra Ortadoğu, dini kimliği ağır baeylem yaptı. Son genel seçimde oy kullanmadık bir açıklama yapan köylülerden Elif Ergül, “Bizsan, ulusal duyarlılıkları ihmal larını belirten köylüler CHP Genel Başkanı De ler bir Alevi köyü olan Kabazlı’dan geliyoruz. edilen, Kuzey Irak’ta PKK soniz Baykal’ın istifasını isterken genel merkez bi CHP’li Salihli Belediyesi köyümüzü çöplük yaprunu karşısında gereken duyarnasının önünü deterjanlı suyla yıkadı. Araların mak istiyor. Oysa bizim topraklarımız çok verimlılığı sergilemeyen bir siyaset da Bergama’da siyanürle altın aranmasına karşı li. Yıllardır oy verdiğimiz CHP’ye lafımız yok, ama çizgisinde dış güçlerin oyuncagerçekleştirdiği eylemler nedeniyle kamuoyunda artık Baykal’ı istemiyoruz” dedi. (Fotoğraf: AA) ğı haline daha kolayca dönüşür. Bu süreç işlemektedir. Bu süreç daha da derinleşir.” Baykal, “AKP’nin, Gül’ün adaylığında ısrarcı olup 27 Nisan’ın rövanşını alacağı yönündeki görüşlere katılıyor musunuz” sorusuna da şu yanıtı verdi: “Ben kimsenin niyeti hakkında bir şey söyleyemem, ama cumhurbaşkanı seçim kampanyasını götüren yazılara, çevrelere bakınca görüyorum ki olay, sadece bir kişiyi belli bir CumANKARA / SAKARYA (Cum toplam milletvekili sayısı 274’ iken da uzun yıllar Akyazı’da yaşamahurbaşkanlığı noktasına getirhuriyet) Sol kökenli ve liberal bu dönem bu sayı 235 oldu. MHP’li larına karşın kimse tarafından göme konusu olarak anlaşılmıyor. isimleri milletvekili yaparak “mer 6, DTP’li 1, BBP’li 1, bağımsız 1 rülmediği belirtildi. Akyazı’da YılTürkiye’de askere yönelik, kez sağ partisi” görüntüsü verme milletvekilinin eşleri türbanlı. 226 dırım’ın sadece 2 oğlunun tanındıanayasal kurumlara yönelik, ye çalışan AKP’nin eşi türbanlı AKP milletvekilinin eşi de türban ğı öğrenildi. Yargıtay’a, Anayasa MahkeSeçim çalışmaları döneminde de olan milletvekili sayısında bir azal takıyor. Buna göre AKP’li milletmesi’ne, üniversitelere yönema olmadı. Geçen yasama döne vekilleri arasında eşi türbanlı mil Türkan Yıldırım ve kızlarının, anlik anlayışların sağlıklı bir nokminde 363 AKP milletvekilinin letvekili oranının geçen döneme cak evlerinin bahçelerine kadar gitada olmadığı açıktır. Türki238’inin eşinin başı kapalıyken, bu göre yüzde 65’ten yüzde 66’ya yük ren ve camları koyu renkteki miniye’de silahlı kuvvetlere haddibüse binerek dışarı çıktıkları ifade dönem 341 AKP milletvekilinden seldiği ortaya çıkıyor. nin bildirilmesi gerektiği nokSakarya milletvekili Recep Yıl edildi. Recep Yıldırım’ın babası226’sının eşi türbanlı. Sakarya miltasında giderek medyada kök letvekili Recep Yıldırım’ın kara dırım’ın eşi Türkan Yıldırım’ın ise nın da yörede muskacı olarak tanınsalan bir yaklaşımın ortaya çarşaflı eşi ve kızlarının ise, ancak kara çarşaflı olduğu öğrenildi. Sa dığı öğrenilirken, milletvekilinin çıktığını görüyorum. Türkievlerinin bahçelerine kadar giren ve karya’nın Akyazı ilçesinde oturan, Mahmut Hoca tarikatına yakınlıye’de siyasetçilerin de silahlı camları koyu renkteki minibüse bi iki dönem ise milletvekili olarak An ğıyla bilindiği iddia edildi. Yıldınerek dışarı çıktıkları ifade edildi. kara’da bulunan Yıldırım’ın bugü rım’ın, seçim döneminde “Dinsizkuvvetleri bir şamar oğlanı, Hürriyet gazetesinde yayımla ne kadar hiçbir törende, etkinlikte ler bize cumhurbaşkanı seçtirbir suçlama hedefi haline genan araştırmaya göre, geçen yasa eşiyle birlikte görülmemesi dikkat medi” şeklinde propaganda yaptıtirme çabalarından uzak durma döneminde eşleri türbanlı olan çekti. Yıldırım’ın 4 kız çocuğunun ğı ileri sürüldü. maları lazımdır.” ? Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olmasını istememe nedeninin eşinin türbanı olmadığını belirten Deniz Baykal, “Kafasının içi konusunda güven veren herkes olabilir” dedi. “İdeolojisi Türkiye’nin Cumhuriyet çizgisiyle problemli bir parti ideoloğunun seçilmesinin” sakıncalarına dikkat çeken Baykal, “Gül, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel kuruluş felsefesini içine sindirdiği konusunda güven vermeyen bir çizgi ortaya koymuştur” diye konuştu. ve şu anda da bu anlayıştan çıktığına yönelik bir işareti yok.” ‘Türban engel değil’ CHP önünde eylem Eşini saklayan vekil AKP’de eşi türbanlı 226 vekil var. Sakarya milletvekili Recep Yıldırım kara çarşaflı eşini ve kızlarını ancak camları koyu renkli minibüsle dışarı çıkarıyor Parti Meclisi’nde 11 üye ile birlikte yönetime güvensizlik oyu veren Ali Kemal Kumkumoğlu: CHP’de çoban ateşini yaktık MİYASE İLKNUR CHP’nin 22 Temmuz seçimlerinde aldığı sonucun değerlendirildiği Parti Meclisi toplantısında Genel Başkan Deniz Baykal’a “Bir kere bırakmayı deneyin de sonucun ne olduğunu görelim” diyen ve 11 üye ile birlikte yönetime güvensizlik oyu veren CHP PM üyesi ve eski İstanbul milletvekili Ali Kemal Kumkumoğlu, bugün partide hiçbir kurultay delegesinin, hiçbir parti üyesinin ve hiçbir CHP seçmenin, parti yönetimini başarılı bulmadığını ve herkesin seçim sonuçlarından derin üzüntü duyduğunu belirtti. Kumkumoğlu, bu durumdan rahatsızlık duyanların bir araya gel ? PM toplantısında parti yönetimine güvensizlik oyu veren 12 üyeden biri olan Ali Kemal Kumkumoğlu, partinin en yetkili organında bir çoban ateşi yaktıklarını ve ülkenin dört yanından destek mesajları aldıklarını belirterek “Şu anda Türkiye’nin her tarafında çoban ateşleri yanıyor, bu çoban ateşleri birleşip bir örgüt hareketi haline dönüştüğünde o selin önünde hiçbir yönetim duramaz” dedi. mesi halinde bütün engellemelere ve antidemokratik yöntemlere başvurulmasına karşın bu selin önünde hiçbir gücün duramayacağını öne sürdü. Kendilerinin bir muhalefet hareketi olarak değerlendirmenin yanlış olacağını kaydeden Kumkumoğlu, “Parti üyelerinin ve seçmenlerinin büyük çoğunluğunun kanaatlerinin, fikirlerinin tersine, ona aykırı ifadeleri kullanan kesimler muhalefet olabilirler. Oysa biz, düşüncelerimizle CHP’ye oy vermiş 7 milyon 300 bin seçmenin ve 1 milyona yakın CHP üyesinin ruh halini yansıttığımızı düşünüyoruz. Parti tabanıyla bizim aramızda, ifade ettiğimiz düşünceler arasında tam bir uyum olduğunu düşünüyoruz. Çünkü partinin üyelerine ve seçmeninin iradesine aykırı düşünce, bugün parti yönetiminde duran iradenin kendisidir” diye konuştu. Taban iradesiyle çelişenin kendileri değil, bugün ıs rarla ve alınan bu sonuca rağmen kendilerini başarılı gören CHP yönetimi olduğu görüşünü savunan Kumkumoğlu, partide örgütün talep ettiği görev değişikliğinin engellenmesi için bugüne kadar sergilenen antidemokratik tavırların bundan sonra daha da artacağına inandığını, ancak bundan sonraki süreçte hangi yöntemler denenirse denensin örgütün kararlılığının ve kitlesel bir tavrın karşısında CHP yönetiminin daha fazla yerinde durma şansının bulunmadığını açıkladı. Kumkumoğlu, yönetime karşı PM’de başlatılan hareketin örgütle bütünleşerek bir örgüt hareketi haline dönüşeceğini vurguladı. CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle