19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 AĞUSTOS 2007 SALI 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI B B B B B B B B PB 31 34 31 32 34 36 37 37 27 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB PB Y Y PB PB Y PB B 30 33 27 25 34 34 36 36 33 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB B B B B PB PB Y 34 33 40 42 37 38 34 30 28 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey ve iç kesimleri parçalı çok bulutlu, Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzeydoğusu, öğlenden sonra ve akşam saatlerinde Göller Yöresi, İç Anadolu’nun güneybatı ile Afyon çevreleri kısa süreli ve yerel olmak üzere gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı kuzey ve iç kesimlerde 24 derece azalacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak DIŞ MERKEZLER Oslo Y 18 Helsinki Y 21 Stockholm Y 25 Londra Y 19 Amsterdam Y 23 Brüksel Y 22 Paris PB 23 Bonn Y 25 Münih Y 22 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y Y B Y Y B Y A Y 25 29 33 28 28 27 28 32 27 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı B A B A B Y Y A PB 31 35 22 34 32 29 25 23 36 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Çok bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Gökçek de bir TV’de çanak sorulara belgeli yanıtlar verme çabasıyla susuzluktan sorumlu olmadığını, hatta Devlet Su İşleri’ni (DSİ) sanık sandalyesine oturtma amacıyla ününe yakışan kendine özgü belgeli karşılıklar veriyor. RTE hükümeti emrinde yıllarca DSİ Genel Müdürlüğü yapan, 2007’de AKP’den milletvekili seçilen Veysel Eroğlu, Başbakan’la Ankara Anakent Belediye Başkanı’nın pişirdiği sorumsuzluk aşına soğuk su katan bir demeç veriyor. Dediği çok açık: “…DSİ üzerine düşeni fazlasıyla yapmıştır. İstense Ankara’ya da su getirirdik” diyor. Her türlü çözümü Gökçek yönetimindeki belediyeye kabul ettiremediklerini ayrıntılarıyla anlatarak; Başbakan’ı da Belediye Başkanı’nı da yalanlıyor. Susuzluk yaşanıyor, çölleşen Türkiye’den söz açan, uyarılarda bulunan ilimsel bilimsel açıklamalara, başkenti yedi düvele rezil eden sorumsuzluğa karşın hükümet Gökçek’i görevden almayı düşünmüyor. Gökçek de hükümet gibi sorumluluğu Allah’a havale ederek görevini yapan bir yönetici gibi göğsünü gere gere geziyor. Her toplum layık olduğu yönetimi bulur kuralını bozmayan bir ülkedir Türkiye. Sorumluların sorumsuz davranışlarına sessiz kalan bir toplumda olmaz olmaz’lar neden olur’a dönüşmesin! ??? İslamda sorunlara çare yok, yok! Artık sorunları akılla değil, çözümü Allah’a ve İslam kurallarına bırakarak çağdaşlık yolunda geri vites, hızla ilerliyoruz. Su yokluğu aptes almanızı engelliyor mu? Kolayı var; su yerine toprağı kullanın. Din konusunda konuşmaya yetkili ve yetkin eski Diyanet İşleri Başkanı Tayyar Altıkulaç, “Suyu temin etme veya kullanma imkânının bulunmadığı durumlarda, (örneğin Çankaya’da su var ama Keçiören’de, Bağlum’da yoksa) aptes almak için Çankaya’ya gitmeleri gerekmez” diyor. Dilimiz yeni bir deyimle zenginleşiyor Tayyar Altıkulaç sayesinde… Su yoksa “teyemmüm” kuralına göre.. “toprak veya yer kabuğundan sayılan bir maddeyle.. önce yüzünü sonra kolları ‘meshetmek’ gibi bir önlemle” pekâlâ aptes alınabiliyor. Bir başka Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz; müminlerin aptes alırken elini ayağını üç kere değil, bir kez yıkamasının “yeterli” olduğunu, ayrıca “ağza, burna su almayarak büyük tasarruf sağlanacağını” söylüyor ve bu öneri Diyanet’ten destek görüyor. İlim bilim çağında bu türden gelişmelere olmaz olmaz demeyin, zinhar demeyelim. Olmazlar bal gibi olur, oluyor. Unutmayalım, bu ülke RTE iktidarı döneminde olmaması gerekenleri olur’a çevirebilen nadir ülkelerden biridir. ??? Olmazların olur’a dönüştüğüne son örnek, gazetelerde. Türbanlı eşi olan milletvekili sayısı 274’ten 235’e düşmüş. Hürriyet il il türbanlı eşi olan milletvekillerinin hangi partilerde olduğunu gösteren tam sayfa liste yayımladı ve bu çizgide yürüyerek ülkede siyasal simge olarak bilinen türbanın milletvekili bazında sayıca azaldığını, yani… Yani şu ki, türbanın siyasal simge olarak değerini yitirdiğini kanıtlamaya çalıştı. Oysa listeye göre türbanlı eşli milletvekili sayısı AKP’de 229! Bu rakam bile AKP’de kafa değişikliği olmadığını gösteriyor. Üstüne üstlük rakamsal kimi saptamalarla AKP’yi dinci bir parti kimliğinden sıyırmak da olanaksız. Canlı örnek başkentin caddeleri, büyük alışveriş merkezleri. AKP’nin seçimi kazanmasından bu yana şık eşarplarla sıkmabaşlı, türbanlı, dar etekli, vücut çizgileri sağa sola oynayan kadınlar, kızlar, hatta on, on iki yaşındaki çocuklar giderek çoğaldı. Son yıllara kadar olmaz dediklerimiz AKP dönemlerinde olur’a dönüştü. ??? Komutan, terörü dağda değil, başka yerde arayın, demiş. Adres belli. Sıra Fethullah’ın Meclis’e girmesine geldi. Seçimlerde “yakınlık duyduğu” Fethullah Gülen cemaatinin DP’den adaylığına karşı çıktığını ve bu cemaatin kuşku yok talimatı ABD himayesinde Amerika’da yaşayan Gülen’den alarak AKP’yi seçimde desteklediğini söyleyen gazeteci Nevval Sevindi, Ağar’ın yerine Demokrat Parti Genel Başkanlığı’na adaylığını koyuyor. Türkiye gibi çağdaşlık kurallarını din kurallarına, âdetlerine bırakan bir ülkede böyle bir gelişmeye ve olası sonucuna olmaz olmaz demeyelim: Her siyasal olayda aşı ve parmağı olan Fethullah buyruğundaki Gülen cemaati, DP’ye de egemen olabilir, ilk seçimde DP adı altında bir cemaat temsilcisi olarak TBMM’de yer alabilir. Olmazların olur’a dönüşme döneminde bir cemaat, TBMM’de neden temsil edilmesin? Olur olur; o da bu da bal gibi olur! ‘Grevi önleme’ komisyonu AKP hükümeti, THY’deki grev kararına müdahil oldu. 3 bakandan oluşacak komisyon tarafları bir araya getirerek orta yol bulmaya çalışacak. Havaİş toplantıya katılacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bakanlar Kurulu, Türk Hava Yolları’nda (THY) alınan grev kararını önlemek için 3 bakandan oluşan bir komisyon kurdu. Komisyon, yarın tarafları bir araya getirme kararı aldı. Havaİş Sendikası Genel Başkanı Atilay Ayçin toplantıya katılacaklarını açıkladı. Bakanlar Kurulu’nda, dün THY’de alınan grev kararı da değerlendirildi. Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklama yapan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Türk ekonomisi açısından yaşamsal bir öneme sahip olan THY’de grev kararı alınmasının, hükümeti yakından ilgilendirdiğini söyledi. Şahin kendisi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’dan oluşan bir komisyon oluşturulduğunu açıkladı. THY yöneticileri ile hemen görüşmelere başlanacağını, Havaİş Sendikası yönetiminin de görüşlerinin alınacağını anlatan Şahin, “Nerelerde tıkanma oldu, anlaşmazlık nerededir, bunları ilgili arkadaşlardan öğrenerek bir uzlaşma zemini yakalamaya çalışıyoruz. Taraflara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Biz hükümet üyeleri olarak doğrudan muhatap değiliz. Bu bağlamda, tarafların Türk ekonomisi için son derece önemli olan hava taşımacılığı konusunda çok duyarlı davranacaklarına inanıyorum. İnşallah sonuçta bir mutabakatı sağlamayı, toplusözleşmeyi gerçekleştirmeyi başarırız” dedi. Öte yandan, 3 bakan Bakanlar Kurulu’nun ardından Başbakanlık Merkez Bina’da bir araya geldi. THY Yönetim Kurulu Başkanı Candan Karlıtekin ve THY Genel Müdürü Temel Kotil’in de katıldığı toplantıda, tarafların 15 Ağustos Çarşamba günü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın koordinatörlüğünde bir araya getirilmesi kararlaştırıldı. Havaİş Sendikası Genel Başkanı Atilay Ayçin ise çağrının Türkİş Genel Başkanı Salih Kılıç tarafından kendilerine iletildiğini ve yaptıkları değerlendirme sonucunda görüşmeye katılmaya karar verdiklerini bildirdi. GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY MAFYA OPERASYONU İtalya’daki silahlar PKK’nin mi? Dış Haberler Servisi İtalya’da mafya ile mücadele müfettişlerinin uzun süredir yaptığı soruşturmada, Irak’a silah satışı ortaya çıkarıldı. Silah satışının Iraklı yetkililerin aracılığıyla yapıldığı ancak ABD’li yetkilerden onay alınmadığı bildirildi. 40 milyon dolar değerindeki silah anlaşması tamamlanmak üzereyken İtalyan yetkililer müdahale etti ve birçok kişiyi tutukladı. İtalyan yetkililerinin elektronik postalarını yakaladığı Iraklı aracılar bu satışta ABD’nin resmi onayının bulunduğunu öne sürerken, Bağdat’taki Amerikalı yetkililer silah satışını onayladıkları yönündeki iddiaları yalanladı. Amerikan hükümetinin 31 Temmuz’da yayımladığı bir raporda, 2004 ve 2005 yıllarında Irak silahlı kuvvetlerine dağıtılan 190 bin kadar silahın akıbetinin ne olduğunun bilinmediği ortaya çıkmıştı. Irak’ta ABD ordusunda görev yapan askerlerin kullandığı silahlar, terör örgütü PKK üyelerinin üzerinden de çıkmıştı. Van’da, polis noktası yakınına yerleştirilen patlayıcılar imha edildi. (Fotoğraf: AA) Hain tuzak erken fark edildi VAN / DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Van’da iki ayrı polis noktasına PKK’liler tarafından yerleştirilen 4 kilo uzaktan kumandalı A4 patlayıcı, fünye ile patlatılarak imha edildi. Önceki gece saat 23.00 sıralarında Bölge Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ile Erciş polis noktasına teröristlerce 2 ayrı patlayıcı yerleştirildi. Van Emniyet Müdürlüğü’ne ait yakıt deposunun bulunduğu Bölge Trafik Şube Müdürlüğü önünden geçen bir vatandaş, duvar dibine poşet bırakıldığını görerek durumu polis ekiplerine bildirdi. Çevrede inceleme yapan uzmanlar bir poşet daha buldu. Her iki poşette de 2 kilo A4 patlayıcı bulunduğu tespit edildi. Bombalar fünye ile imha edildi. 15 Ağustos alarmı Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü de terör örgütü PKK’nin ilk silahlı saldırısını düzenlediği 15 Ağustos eyleminin yıldönümünün yaklaşmasıyla birlikte son birkaç gün içinde terör örgütlerine yönelik operasyonlarını yoğunlaştırdı. 8 kişi gözaltına alındı. Ayrıca Hizbullah’a yönelik operasyonlarda ise adli makamlarca arandığı belirlenen ve hüküm giyen toplam 3 örgüt mensubu yakalandı. şuyu bırakır, asıl atlet bitişe koşar. Dön dolaş aynı kararı almak için çareler üretmeye girişen AKP’nin, “tavşan aday” çıkarma yöntemini olasılıklardan biri olarak öne çıkardığı anlaşılıyor. Hani, olmayacak işlere girişenler için “torbadan tavşan çıkaracak” denir ya... AKP de olacakolmayacak tartışması bir yana, şeytanın aklına gelmeyecek yöntemler üretmeye çalışıyor. Plana göre; baş aday Abdullah Gül, önceki gibi Erdoğan tarafından “yine yeniden adayımızdır” biçiminde ilan edilmeyecek. Gül, ortaya çıkıp haykıracak: “Duyduk duymadık demeyin. Devam etmekte olan adaylığım sürmektedir. Sürmekte olan adaylığım da devam etmektedir. Bu durumda 11. Cumhurbaşkanlığına benim aday olduğum yönündeki açıklamam güncelliğini korumaktadır.” Ardından bir ya da iki kişi daha aday olmaya memur edildiğini açıklayacak. Böylece birden fazla AKP adayıyla seçime gidilmiş olacak. ??? Görünen o ki, böyle bir durumda MHP de aday çıkaracak. Onların tavşanı yok, kurdu var! Başka aday gerekmez diyecekler... Oylama sürecinde de AKP’de perde gerisinden şu söylenecek: “Gül bizim olan bizim adayımızdır. Ötekiler bizim olmayan bizim adayımızdır. Aman karıştırmayın, bizim olan bizim adaya oy verin. Gerisini koyverin!” AKP döneminde pek çok ilkle tanıştık. Bu da onlardan biri olacak. AKP’de tavşan bulunur mu? Bilmem... Kuzu var, koyun var, civciv var, kuş var, at var, tilki var ama, tavşan bulunur mu şu aşamada kestiremiyoruz. Tavşan çıkmazsa, arkadaşlar aslanı bile “bu tavşandır, sakın karıştırmayın” dayatmasında bulunabilirler! İşin kara mizahı bir yana; AKP’nin içinde keskin Gülcüler, keskin Erdoğancılar gibi ayrımların kamuoyu önünde de tartışılmaya başlandığını görüyoruz. Bütün bunların altında yatan şu: Cumhurbaşkanlığı seçimi tam bir intikam ortamına dönüştürüldü! Eğer Gül aday gösterilirse devletten intikam alınmış olacak, gösterilmezse büyük bir yenilgi gündeme gelecek. Bu durumun kazananı olmaz! ??? Ankara’da dünkü beklenti Erdoğan’a Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında bir açıklama yapılması ve adaylık sürecinin netleşmesiydi. Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin saat 16.00 sıralarında açıklamalar yaptı ama, içinde cumhurbaşkanı adaylığı yoktu. Şahin’in açıklamalarından Cumhurbaşkanlığı’nın çok konuşulduğu, Cumhurbaşkanlığı’na adaylığın fazla konuşulmadığı anlaşılıyordu! Dün saat 21.00 sıralarında AKP’nin MYK toplantısından yeni bir haber geldi: ‘Adayımız Gül’dür!’ Gül, bugün muhalefet liderleri ile görüşüp yine yeniden adaylığını konuşacak. Bakalım bu sürecin sonu nasıl sonuçlanacak! Belki de en iyisi, güzel bir tavşan bulmak, iki işi de ona hallettirmek. Önce önüne olası bakanların adları yazılı kâğıtları koyup Bakanlar Kurulu’nu seçtirmek... Ardından da cumhurbaşkanı adaylarını koyup, tavşanı da şöyle bir sıvazlayıp, seç bakalım, demek! Gül çok isterse, tavşandan kendisini de çıkarabilir. Örneğin, bütün aday isimleri Gül’den ibaret olur... Güldür güldür gelir... ankcum?cumhuriyet.com.tr Ankara’dan el Maliki’ye Basra jesti BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA Irak Başbakanı Nuri el Maliki’nin Ankara ziyareti öncesinde, Basra ile Gaziantep’te karşılıklı açılması öngörülen başkonsolosluklara ilişkin önemli pazarlıkların yapıldığı ortaya çıktı. Türkiye, El Maliki’ye jest yaparak Şii bölgesindeki Basra kentini tercih ederken, El Maliki’nin, Kürt bölgesi ile yoğun ticari ilişkisi olan Diyarbakır ve Mardin yerine, Irak’ın geri kalan bölgeleriyle yakın ticari ilişkisi olan Gaziantep’te karar kılması, Kürt lider Mesud Barzani’nin, “Di yarbakır’da Irak başkonsolosluğu” beklentilerini de boşa çıkardı. Edinilen bilgilere göre Maliki’nin ve Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari’nin Ankara’ya daha önce yaptığı ziyaretlerde, Türkiye’nin ve Irak’ın karşılıklı olarak başkonsolosluklar açması yönünde mutabık kalındı. Ancak yapılan görüşmelerde karşılıklı olarak diğer illerde konsolosluk açılması konusunda sıkıntı baş gösterdi. Kürt gruplar, Irak’ın Türkiye’de Kürt nüfusun yoğun olduğu bölgelerde başkonsolosluk açılmasından yana tavır aldılar. Ankara’da, Irak’ın Diyarbakır’da açacağı başkonsolosluğun, Barzani’nin etkisinde kalacağı hesabının yapılmasına neden oldu. Irak tarafına böyle bir önerinin kabul edilemeyeceği yönünde mesajlar verildi. Ankara, Şii kökenli olan Maliki’ye, Türkiye’nin Şii kenti olan Basra’da, Irak’ın da ülkenin daha çok Arap kesimiyle ticaret yapan Gaziantep’te başkonsolosluk açması önerisini getirdi. El Maliki de bu öneriyi kabul etti. Türkiye, Kürt bölgesi içindeki kentleri hiç gündeme taşımayıp bölgesel Kürt yönetimi ile muhatap olmayacağını bir kez daha ortaya koymuş oldu. IŞIL ÖZGENTÜRK Su da biter... ? Baştarafı Arka Sayfada WASHINGTON İLE TEMASA GEÇİLDİ YAŞ SONRASI ‘SÜRPRİZ’ KARARLAR Türkiye, ‘Ortadoğu Barış Konferansı’na talip Küçükel uğurlandı Cumartesi günü yaşamını yitiren Ankara Güven Hastanesi’nin kurucusu Dr. Aysun Küçükel son yolculuğuna uğurlandı. Eski DYP Elazığ Milletvekili Ahmet Küçükel’in eşi olan Aysun Küçükel’in naaşı, dün Kocatepe Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından toprağa verilmek üzere memleketi Elazığ’a götürüldü. Törene, Küçükel’in ailesi, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, TBMM Başkanı Köksal Toptan, eski TBMM başkanları Hikmet Çetin ve Bülent Arınç, MHP lideri Devlet Bahçeli, SHP lideri Murat Karayalçın, SP lideri Recai Kutan, AKP Genel Başkan Yardımcısı Necati Çetinkaya ile çok sayıda eski ve yeni parlamenter katıldı. (Fotoğraf: AA) 3 general emekliliğini isteyerek istifa etti Haber Merkezi Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararları sonrasında, Türk Silahlı Kuvvetleri’nden üç generalin emekliliğini isteyerek istifa ettiği bildirildi. 14 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilen YAŞ toplantısında rütbedeki süresi 1 yıl uzatılan Kara Kuvvetleri Komutanlığı Harekât Teşkilat Daire Başkanı Tuğgeneral Ali Er, Samsun Sahra Sıhhiye Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı’na atamasının ardından emekliliğini istedi. Tuğgeneral Er 1. Zırhlı Tugay Komutanlığı sırasında, İstanbul’da 2004 yılında yoğun kar yağışı nedeniyle yolda mahsur kalan yaklaşık bin yurttaşı kışlaya alarak barınmalarını sağlamıştı. Hava Pilot Tümgeneral Orhan Uğurluoğlu ve Hava Pilot Tuğgeneral Muzaffer Karaca’nın da emekliliğini istediği bildirildi. Tuğgeneral Karaca’nın görev süresi 1 yıl uzatılmıştı. Milli Savunma Bakanlığı’nda, Teknoloji ve Koordinasyon Müsteşar Yardımcısı olarak görev yapan Hava Pilot Tümgeneral Uğurluoğlu’nun, “ailevi nedenleri’’ gerekçe gösterdiği belirtildi. ANKARA(Cumhuriyet Bürosu) Washington yönetiminin, İsrailFilistin anlaşmazlığının çözümü için uluslararası bir konferans toplama çabasına Ankara’dan sürpriz bir destek geldi. Türkiye, başta ABD yönetimi olmak üzere konuyla ilgili taraflarla temasa geçti ve Washington yönetimine, “Ortadoğu Barış Konferansı’na ev sahipliği yapmak istiyoruz” talebini resmen iletti. İçinde bulunduğu sıkıntılı koşullara karşın, Ortadoğu politikasının odak noktasını Irak’tan, İsrailFilistin anlaşmazlığı eksenine çeken Washington yönetimi, bu konudaki arayışları çerçevesinde konferans toplanması yönünde karar alınca, Ankara da “durumdan vazife çıkardı”. Yapılan değerlendirmelere göre konferansa önde gelen Arap ülkeleri Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün’ün yanı sıra İsrail ve Filistin tarafları ile BM Güvenlik Konseyi üyesi Rusya Federasyonu, AB ve BM’nin temsilci göndermesi söz konusu olacak. Türkiye’nin bu konuda nabzını tuttuğu İsrail yönetimden ise olumlu bir yanıt geldi. Gene bilim söylüyor, öyle su zengini filan değiliz. Gene bilim söylüyor, su yoksa elektrik de yoktur, kısaca su olmazsa hayat biter. Bugünlerde benim aklıma çocukluğumda izlediğim bir film pek sık gelir oldu. Filmin adı “Kumsalda”ydı. Daha sonra kitabını da okudum. Filmde bir nükleer patlama sonucu dünya yok olmuş, geriye bir avuç insan kalmıştı. Onlar da öleceklerini biliyorlardı, o filmde annenin küçük oğluna siyanürlü çorba içirdiği sahnedeki yüzünü, o yüzdeki acıyı asla unutamam. Oğlunun öldüğünden emin olunca kendi de siyanür hapını içivermişti. O bir filmdi, ama insan düşüncesinin, korkularının filmiydi. Korkmak bazen insana çok yakışan bir duygu. Korktuğumuz zaman korktuğumuz şeye karşı kendimizi savunmaya geçeriz, önlemlerini alırız. Peki, biz neden susuz kalmaktan korkmuyoruz? Neden başkentte insanlar sokaklarda değil? Neden cumhurbaşkanı için uzlaşma arayan partiler, bu son derece hayati konuda bir araya gelip, bir halk hareketine öncülük etmiyorlar? Su gerçekten bitiyor, tankerlere güvenmeyin, taşıma suyla değirmen dönmez, ayrıca o taşınan su da bitiyor. Bu arada bazılarında bir bilgiçlik bir bilgiçlik: “Bizim suyumuz asla bitmezmiş, çünkü üç tarafımız denizlerle çevriliymiş, olmadı deniz suyunu işleyerek su elde edebilirmişiz.” Doğrudur üç tarafımız denizlerle çevrili, ama şimdi başlasak, ki bu çok pahalı bir teknoloji, deniz suyu ancak sekiz yıl sonra musluklarımızdan akabiliyor. Deniz suyuna gelinceye kadar mutlaka, ama mutlaka yapılacak bir yığın iş, alınacak bir yığın önlem vardır. Öncelikli olansa, en yetkili kişilerin televizyona çıkıp “Evet, suyumuz bitiyor” diye konuşmaya başlamalarıdır. Önce yaklaşmakta olanı açıkça söyleyeceksin, yoksa hep birlikte radyasyonlu çay içimini teşvik için, elinde çay bardağı televizyonda çay yudumlayan Kenan Evren’in durumuna düşeriz. Ve sorarız; acaba kanser neden bu kadar arttı? Sorarız; yahu tifo, ishal, kanlı dizanteri neden bu kadar arttı? Su ne zaman bitti? CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle