24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 MAYIS 2007 PAZAR 20 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI B B B B B B B B B 25 27 27 27 33 33 36 32 19 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya B PB Y Y PB B PB Y PB 19 18 17 17 29 25 25 21 32 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y Y Y Y Y Y Y Y 32 28 21 24 20 25 19 17 15 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun güney, iç ve doğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Doğu Akdeniz, İç Anadolu’nun güneydoğusu, Doğu Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Ordu çevreleri sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih Y Y Y Y Y Y Y Y Y 13 10 14 17 16 17 20 17 23 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y Y B Y B B B B PB 20 21 28 22 29 29 22 25 24 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Y PB Y PB Y Y Y A Y 15 26 19 33 16 30 18 30 23 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL ? Baştarafı 1. Sayfada ter birleşme olsun; ilkesellikten kurtulmuş, milletvekili sayısı üzerindeki dayatmalar; toplumda var olan özlemi sancılı, kaygılı ve hatta kuşkulu bir döneme itiyor. AKP, üçte iki çoğunlukta olduğu TBMM’de cumhurbaşkanını seçtirememenin yarattığı yenilgiden sonra, Baykal’ın dediği gibi “biz size gösteririz” duygusu içinde cumhurbaşkanını halkın seçmesi formülüne sarıldı, ortalığı karıştırıyor. AKP için Cumhuriyetin içine düşeceği sıkıntılar… Devlette iki başlılık… halkın seçtiği bir Meclis ve yine halkın seçtiği sorumluluktan azade bir cumhurbaşkanının yaratacağı ikilemler, çatışmalar hiç ama hiç önem taşımıyor. ??? Devleti tümüyle ele geçirmek ve kafalarındaki dünyayı yaşama geçirmek tek amaçları… Halk seçerse din öğesini kullanarak Gül Abdullah’ı Çankaya’ya çıkaracaklar… Sonra? Hangi “sonra?” AKP (ve tabii RTE için) bizlere egemen olan gelecek yok! Bugüne, Çankaya+tek başına AKP iktidarının yönetiminde ilk beş yıla bakıyor. RTE ile Abdullah Bey gül gibi geçinecekler. Devlet yönetiminde AKP’den sonraki dönemleri kargaşa bekliyormuş... Umurlarında bile değil. Erkan Mumcu’ya gelince; gelecekteki olası kargaşalardan RTE kadar sorumlu. ??? Bir diğer dayatma solda yaşanıyor. Sevindirici başlangıcın üzerine gölge düştüğü izlenimini veren gelişmeler izleniyor. Daha çok seçim işbirliğinin sayı hesabına dönüştüğü gibi bir anlayışın giderek egemen olduğu gibi izlenim veren açıklamalar, haberler, yorumlar izleniyor. Geçen haftanın başında DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, CHP ile seçimde işbirliği konusunda olumlu, ılımlı içerikteki demecinde “toplum kesimlerinin parlamentoda ‘hakça temsil edilmesinde’ büyük yarar olduğunu” söyleyince… …Güncel’de (10.5.07 günü), sık satırların arasına Sezer’in sıkıştırdığı bu cümleyi… “yoksa CHP, toplum baskısı karşısında DSP’siz seçimi göze alamadı diyen bir mantıkla, örneğin listelerde 20 değil, 30 değil, 40 değil… CHP ile eşit sayıda ‘hakça temsili’ sağlamaya mı çalışıyor diye anlamalı?” diye yazmıştık. DSP’deki son gelişmeler ne yazık ki olasılığı içeren bu öngörüyü haklı çıkaracak nitelik ve içerikte. Fikret Bila, hem Ecevit Ailesi’ne yakın hem de DSP’den de iyi haberler alan kaynakları olan bir yazargazeteci. Dün (12.5.07Milliyet); CHPDSP işbirliğinin erdemini sayıp döktükten sonra, “DSP tarafının CÜNEYT ARCAYÜREK ortaya attığı ‘hakkaniyet’ gerçekten anahtar niteliğinde” diyor ve “işbirliğinin Türkiye düzeyinde ve sandalye hesabı yapılmadan gerçekleştirilmesinin alınacak sonucu çok olumlu etkileyeceğini” yazıyor. Nihayet gerçeği, sorunun birliktelikten sandalye sayısına dönüştüğünü ortaya koyuyor. ??? Kulis haberleri DSP’den kaynaklanan bu görüşü destekleyen bilgiler aktarıyor. Örneğin DSP’nin önerdiği “fermuar formülü”ne göre; il aday listeleri bir CHP’li, altında bir DSP’li biçiminde oluşmalı! Liste ve aday sayısı dayatmasını Bila, şöyle tanımlıyor: “…DSP cephesindeki hakkaniyet ölçüsü, iddialı olmadıkları 30 kadar ilde aday göstermeyip kalan iller listelerinde DSP’nin temsil edilmesi biçiminde ağırlık kazanıyor. Seçilme şansı yüksek olan yerlerde üst sıralarda, diğerlerinde ise ortak çalışmayı özendirecek, gayreti artıracak biçimde mutlaka bir DSP’li ismin de bulunmasının işbirliğini daha anlamlı kılacağı görüşü yaygın…” Seçime hazırlanan her parti gibi DSP’nin kimi yetkilileri de işbirliği gündeme geldiğinden beri partinin yüzde 10’u aşacak güçte olduğunu savunuyor. Ölçü nedir? DSP’nin gücünü yüzde 12 arasında gösteren kimi anketler ve daha önceki seçimlerde alınan sonuçlar, partinin çizdiği grafikse eğer; 18 Nisan 1999 seçimi. Genel Başkan Bülent Ecevit. Öcalan’ın derdest edilmesinden sonra… DSP’nin aldığı sonuç: 6 milyon 900 bin 322 oy ve genel tabloda oy oranı yüzde 22.17. Bülent Ecevit, Başbakan. DSP Genel Başkanı. 3 Kasım 2002 seçimleri. DSP’nin aldığı oy miktarı 388.113 ve oy oranı yüzde 1.23! ??? Vaziyet biraz kel. Baksanıza Zeki Sezer’e: (Cumhuriyet’te dün yayımlanan demecinde) Dereyi görmeden paçaları sıvayan bir tutum içinde. İktidar projeleri hazırlamaktan.. işbirliği için adayların açıklanacağı haziran başına kadar süre olduğundan.. olayı aceleye getirmemekten… İzmir’de Baykal ile mitingde görüşmeyi şov diye niteleyen ve CHP ile yapacakları işbirliğinin tüm solu kapsama anlamına da gelmediğinden söz ediyor. Sadece Zeki Sezer’de değil, öteki yöneticilerde de sandalye dayatan, uyuşmazlık duygusu izlenimi veren, ipe un sermeye yönelik bir hava… Ne yazık ki, toplumun beklediği “ittifakın yaratacağı sinerji”, galiba sandalye davasına dönüştü, dönüşmek üzere. GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada Kalpaksız kuvvacı Uğur Mumcu, bugün meydanlara toplanan milyonların arasında... Ahmet Taner Kışlalı’nın yaşamı boyunca, bir elinde kalem, bir elinde mikrofon vardı. Onu kaybettiğimiz 21 Ekim 1999’un birkaç hafta öncesinde bir Anadolu kentinden ikimizi çağırmışlardı. Kışlalı, defterine baktı; 2000 yılı Ocak sonuna kadar doluydu. Her hafta sonu Anadolu’nun bir kentinde. İki ilkesi vardı: 1. Daha önce gitmediği yerlere öncelik vermek. 2. Salonda gençleri görmek. “Kemalizm; sadece geçmişin bekçiliği değil, aynı zamanda geleceğin öncülüğüdür” diyen Kışlalı, bugün meydanlarda toplanan milyonların arasında... Atatürkçü Düşünce Derneği’nin kuruluş öncülüğünü 1980’lerin sonunda Prof. Muammer Aksoy yapmıştı. Ak saçlarıyla, başı karlı bir dağ gibi Cumhuriyet’in Ankara Bürosu’ndan içeri girişleri gözümün önünde. Önce eğitim diyordu, önce ulusal kaynakların ulus yararına kullanılması diyordu. Bugün şube sayısı 500’ü, üye sayısı 100 bini aşan ADD’yi 4050 kişiyle küçük bir odada kuran Prof. Aksoy, meydanlarda toplanan milyonların arasında... ??? Çetin Emeç, Türkiye’nin ulusal çıkarlarına, onuruna özel bir önem verirdi. Bu konuda Hürriyet’le Cumhuriyet’in sadece söylem farkı olurdu. Örneğin, İran’dan Türkiye’nin rejimine yönelik bir saldırı olmuşsa, Türkiye de buna ağır yanıt vermişse; bunu Cumhuriyet “Tahran’a Rejim Uyarısı” başlığıyla verir, Emeç yönetimindeki Hürriyet’se şu başlığı atardı: “Molla, Kendini Kolla!” Abdi İpekçi, toplumun doğru haber hakkını kullanması için “bir bilgiyi iki yerden doğrulatma” anlayışının öncülüğünü yapmış bir gazeteciydi. Katıksız gazeteciler İpekçi, Emeç, bu MUSTAFA BALBAY gün meydanlarda toplanan milyonların arasında. Necip Hablemitoğlu, 21. yüzyılda Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı gerçekleri, yalın, uyandırıcı bilgilerle, belgelerle topluma ulaştırmaya çalışan bir araştırmacı yazardı. Arayış konferanslarının başlıca konuğu, konuşmacısıydı. Önce Türkiye diyen Hablemitoğlu ve daha niceleri bugün meydanlarda toplanan milyonların arasında. ??? Kaybettiğimiz bütün aydınlarımızın başlıca özlemi; toplumun sadece belli kesiminin değil, tüm ülkeyi kucaklayabilecek büyük bir kesiminin uyanması, aydınlanmayı özümsemesiydi... Ayağa kalkmasıydı... Onlar bu uğurda canlarını verdiler. Bayrağı yerde bırakmayanlar da; umutlarını yitirmediler... “Halkımız ne zaman, nasıl, daha ne olunca ayağa kalkar” sorusuna yanıt aradılar... Halkımız, sadece katledilen aydınlarımızın cenaze törenlerinde mi “büyük kalabalık” oluşturacaktı? Halkımız, kendisi ayağa kalkmak yerine “kurtarıcı” mı bekleyecekti? En güncel sorduğumuz soru da şuydu: Nerede Turgut Özakman’ın “Şu Çılgın Türkler” kitabını okuyan 2 milyon kişi?.. Ve işte 14 Nisan Tandoğan’la birlikte “Buradayız” dediler. “Irmaklar” büyüdü, çoğaldı, toprakları suladı, “bağ” oldu... Bağırmak oldu... Tandoğan’dan, Çağlayan’dan sonra bugün İzmir Gündoğdu’da da bağırmak, bağırmak gerek dediler: Mumcu, Kışlalı, Aksoy, Üçok, Emeç, Dursun, İpekçi, Hablemitoğlu... Daha niceleriniz... Rahat uyuyun... Uyandık artık biz... operasŞEHİT ER UĞURLANDI Bingöl’de yon sırasında dengesini kaybederek düşen ve silahının ateş alması sonucu şehit olan piyade er Barış Ayaz’ın cenazesi, Giresun’un Espiye ilçesinde toprağa verildi. Giresun Jandarma Bölge Komutan Vekili Kıdemli Albay Nevzat Yıldız, düzenlenen törende yaptığı konuşmada, bir askeri daha kaybetmenin derin acısı içinde olduklarını belirtti. Yıldız, Türkiye Cumhuriyeti üzerinde dış mihraklar ve onların içerideki uzantıları tarafından oynanan oyunun, artık açıkça ve pervasız bir şekilde oynandığını söyledi. (AA) BAKAN ÇELİK’TEN ÖNERGEYE YANIT: Diyanet’ten MEB’e 836 atama yapıldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, 28 Kasım 2002’den bu yılın nisan ayına kadar Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan bakanlığa 836 kişinin atandığını bildirdi. CHP Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı’nın soru önergesini yanıtlayan Çelik, 28 Kasım 2002 tarihinden Nisan 2007 tarihine kadar, bakanlığın merkez teşkilatında 33, taşra teşkilatında da 370 yöneticinin görev yerinin değiştirildiğini, bunlardan 263’ünün mahkeme kararıyla görevine geri döndüğünü söyledi. Çelik, 189 eğitim kurumu müdürünün geçirmiş olduğu soruşturma sonucu, 1 eğitim kurumu müdürünün de sicil notu ortalamasına göre görevden alındığını belirterek bunlardan 99’unun yargı kararıyla görevine döndüğünü bildirdi. Çelik, “28 Aralık 2002 tarihinden Nisan 2007 tarihine kadar Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarından bakanlığımıza toplam 836 kişi naklen atanmıştır. Bunlardan yönetici olarak atanan bulunmamaktadır’’ dedi. ankcum?cumhuriyet.com.tr IŞIL ÖZGENTÜRK Sessizce ? Baştarafı Arka Sayfa’da gördüler ve ilk kez umut bu ülkede yeniden doğdu. Ardından Çağlayan’da toplandılar, anneciğim o günü görmeliydin, en çok senin kuşağından kadınlar, var güçleriyle bağırıyorlardı: “Ne şeriat ne darbe, tam bağımsız Türkiye!” Onları izlerken, onların heyecanlarına ortak olurken aklıma çok hoş anılar geldi; hatırlarsın, iki kardeşim, ben, iki de damadın, o yıl 1 Mayıs toplantısı için Taksim’e gitmişlerdi. Radyodan Kazancı Yokuşu’nda olanları duydun, birden endişeden buz kestin, “Acaba hepsi sağ salim gelebilecek mi”, “Ya içlerinden birine bir şey olursa?” Senin o gün duyduğun endişeyi ben ülkemin kadınlarının akın akın Çağlayan Meydanı’na gittikleri o gün ilk saatlerde, bu ülkeye güzelim evlatlar vermiş bütün anneler için duydum. Cesur, inatçı olduklarını biliyordum, ama elimde değil, bir anne gibi onlar adına korktum; ya bir şey olursa? Ya büyük bir provokasyon gerçekleştirilirse, korktuğum olmadı anne, milyonlarca kadınerkek Çağlayan’da toplanıp ülkenin karanlık geleceğini aydınlığa çıkarmak için saatlerce en vakur ve en içten protestosunu gerçekleştirdi. Anneciğim, bugün Anneler Günü, büyük toplantılardan biri de bugün İzmir’de yapılıyor. Anneler kızlarını, oğullarını alarak en anlamlı Anneler Günü’nü kutlayacaklar, meydanlarda kutlanan bu Anneler Günü ben de kendimi seninle el ele yürürken hayal ediyorum, orada olacaksın anneciğim. isilozgenturk@gmail.com CUMHURİYET 20 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle