26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 NİSAN 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Eski TBMM başkanlarından Hüsamettin Cindoruk, Erdoğan’ın mahkumiyet kararına dikkat çekti 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT ‘Cumhurbaşkanı olamaz’ İstanbul Haber Servisi Eski TBMM başkanlarından Hüsamettin Cindoruk, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı için gerekli maddi şartları taşıdığını, ancak hakkında Yargıtay tarafından onanan mahkumiyet kararı nedeniyle anayasal açıdan cumhurbaşkanı olamayacağını vurguladı. Cindoruk, Erdoğan’ın adaylığını açıkladığında ana muhalefet partisinin Yargıtay’ın içtihat niteliğindeki kararına dayanarak Anayasa Mahkemesi’ne itiraz başvurusu yapması gerektiğini söyledi. Hüsamettin Cindoruk, cumhurbaşkanı adayının ve cumhurbaşkanının biçimsel şartlarının anayasada karşılığının olduğunu, ancak içsel şartlar konusunda boşluk bulunduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanlığı seçimlerini denetleyecek bir kurumun da bulunmadığına dikkat çeken Cindoruk, Başbakan Erdoğan’ın anayasal boşluklardan yararlanarak cumhurbaşkanı adayı olmaya çalıştığını belirtti. İltihak mı Yoksa İttifak mı? Halkın,14 Nisan’da iki lidere bir kez daha yönelttiği birleşin çağrısını, Baykal’ın, Demokratik Sol Parti’nin Cumhuriyet Halk Partisi’ne katılması biçiminde algıladığı anlaşılıyor. Nasıl öyle anlamış? Kendisi ve Zeki Sezer, Tandoğan Alanı’na farklı zamanlarda ve ayrı ayrı geldiklerinde, o yüz binlerden yükselen “birleşin” seslerinin geniş yorumunu, sadece nalıncı keseri gibi niçin kendisine yönelik biçimde yapmış? Miting sonrasında, edindiği izlenimlerden “... herkesin CHP’de yerini alması gerektiğini düşünüyor” ve “ halkın bu talebi Tandoğan Meydanı’nda bir kez daha dile getirdiğini; buna direnmenin tarihi bir hata olacağını” (*) söylüyormuş. CHP Genel Başkanı kusura bakmasın. Ama o öneri kaç kez gündeme geldi ve denendi de. O denemeler sonunda da geçerli olamayacağı görüldü. Dahası, Deniz Bey, her seçimde partisinin otobüsünün kalkmakta olduğunu ve o anda boş kalan az sayıda koltuk için, isteklilerin acele etmesini, adeta kasaba terminallerindeki çığırtkanlar gibi söyledi. 2002 seçimlerinde de yinelediği bu çağrıya koşanları da partisinin içinde kurup sürdürdüğü, o öğütme mekanizmasının dişlileri arasında yok etti. Tandoğan Meydanı’nı, sadece Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkma niyetini durdurmak değil; aynı zamanda “cumhuriyetin kazanımlarına yönelmiş tehlike tehditlerinin” de önlenebilmesi için sağlam zeminli bir arena olarak değerlendirmek isteyen yurttaşlardan CHP ve DSP genel başkanlarına gelen çağrıyı, geçmişteki deneylere bakarak ben de öncelikli olarak “güç birliği” isteği şeklinde okuyorum: Önce, yaklaşmış olan genel seçimlere tek liste olarak girmek. CHP’nin ve DSP’nin genel başkanlıklarını da yapmış; ama asıl niteliği Türk sosyal demokrasisinin değişmez liderliği olan rahmetli Bülent Ecevit de 2006 yılı Şubat ayında başlattığı kampanya ile Erdoğan’ın Çankaya tırmanışını önleyebilmenin yolunu, öyle bir seçim birlikteliğinin gerçekleşmesinde gördüğünü söylüyordu. ? Cindoruk, Erdoğan’ın adaylığını açıkladığında ana muhalefet partisinin Yargıtay’ın içtihat niteliğindeki kararına dayanarak Anayasa Mahkemesi’ne itiraz başvurusu yapması gerektiğini söyledi. Cindoruk, “Bu kararın geçerli olup olmadığına Anayasa Mahkemesi karar vermeli” dedi. Erdoğan hakkında 19981999 yıllarında Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin o dönemin Türk Ceza Yasası’nın 312, bugünkü TCY’nin 216. maddesine muhalefetten kesin hüküm verdiğini anımsatan Cindoruk, “Yargıtay’ın kararı içtihattır. Bu kararın adli sicilden silinmesi önemini ve varlığını ortadan kaldırmaz. İşe girmek için, milletvekili olmak için zamanaşımından yararlanarak sicilden hüküm silinebilir. Ama bu, kararı ortadan kaldırmaz” dedi. Erdoğan’ın bu hükmü laikliğe aykırı beyanları nedeniyle aldığını belirten Cindoruk, “Herkesin sandığı gibi sadece şiir okuduğu için almadı cezayı. Kararın, dini kullanarak toplumda kutuplaşma yaratmak gibi ciddi gerekçeleri var. Mahkeme, Erdoğan’ın geçmişteki eğilimlerini göz önüne alarak verdiği mahkumiyeti paraya çevirmedi ve tecil etmedi. Mahkeme, bu eğilimlerin süreceğine kanaat getirdi” diye konuştu. İTİRAZ EDİLMELİ Cindoruk, mahkumiyet kararını zamanaşımından yararlanarak sicilinden sildiren Erdoğan’ın milletvekili ve başbakan olabileceğini, ancak cumhurbaşkanı olamayacağını vurguladı. Yüksek Seçim Kurulu’nun sadece milletvekilliği ile ilgili karar verdiğini anlatan Cindoruk, cumhurbaşkanının manevi ölçütlerini inceleyecek bir kuruma ihtiyaç duyulduğunu ifade etti. Cindoruk, “Cumhuriyetin temel ilkelerine, anayasal bütünlüğe, laikliğe aykırı beyanlarda bulunan, bu yüzden aldığı mahkumiyet aynı suçu bir daha işlemeyeceği yönünde kanaat oluşmadığı için tecil edilmeyen bir kişinin adı cumhurbaşkanlığında adı geçiyor. Cinayetten hüküm giymiş bi ri zamanaşımından yararlanıp hakkındaki hükmü sicilinden sildirirse cumhurbaşkanı olabilir mi?” dedi. Cindoruk, Erdoğan Cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklar açıklamaz ana muhalefet partisinin Meclis’te bu gerekçelerle itiraz etmesi gerektiğini belirterek “Meclis büyük ihtimalle itirazı reddedecektir. 82 Anayasası, 61 Anayasası gibi Meclis’e yorum hakkı vermiyor. Yorumu Anayasa Mahkemesi yapıyor. Ana muhalefet partisi Erdoğan ile ilgili Yargıtay’ın onadığı kararı gerekçe göstererek Anayasa Mahkemesi’ne itiraz etmeli. Hükmün adli sicilden çıkarılması milletvekilliğini ilgilendiriyor. Cumhurbaşkanlığı’nda sicil belgesi aranmıyor. Ve Yargıtay’ın kararı da ortada duruyor. Bu kararın geçerli olup olmadığına Anayasa Mahkemesi karar vermeli” dedi. 367’ye dayalı itiraz ile Erdoğan’ın kimliğine ilişkin itirazın aynı nitelikte olmadığının altını çizen Cindoruk, “Meclis, nitelikli toplam yeter sayısı konusunda karar verebilir. Ama kimlik konusunda Cumhurbaşkanlığı’nın hukuksal koşullarını Anayasa Mahkemesi belirlemeli. Bu konuda anayasada boşluk var” diye konuştu. 5 MAYIS DUISBURG ARINÇ’A TEPKİ SÜRÜYOR Bazı bölgelerde, akşam yapıştırılan “Tehlikenin farkındayız” yazılı siyah şeritler yırtıldı. “Başbakanımızı cumhurbaşkanı olarak görmek istiyoruz”, “Meclis’in kararı, milletin kararıdır” gibi afişleri, altında imzası olan dernekler sahiplenmedi. Almanya’daki Türklerden miting ? Almanya’da yaşayan yurttaşlarımız tarafından düzenlenecek “Tehlikenin farkında mısınız? Cumhuriyete sahip çıkın!” mitinginde, Cumhuriyetin tüm kazanımlarıyla birlikte korunması çağrısı yapılacak. İstanbul Haber Servisi Ankara’dan sonra Almanya’da da yurttaşlarımız “Cumhuriyete sahip çıkın” mitingi düzenliyor. Çankaya’ya “antilaik” bir ismin çıkması olasılığına karşı Ankara’da 14 Nisan’da yapılan “Cumhuriyet Mitingi”nin ardından şimdi de Almanya’daki yurttaşlarımız bir araya gelecek. 5 Mayıs Cumartesi günü saat 15.00’te Almanya’nın Duisburg kentinde düzenlenecek “Tehlikenin farkında mısınız? Cumhuriyete sahip çıkın!” mitinginde, Cumhuriyetin tüm kazanımlarıyla birlikte korunması çağrısı yapılacak. “Tehlikenin farkında mısınız? Cumhuriyete sahip çıkın!” girişimi adına yazılı açıklama yapan Işık Aydın, Cumhuriyet’in sembolü olan Cumhurbaşkanlığı makamının işbirlikçi, teslimiyetçi, emperyalist maşası, gerici ve şeriatçı bir kesimin kuşatması altında olduğuna dikkat çekti. ‘Dini siyasete alet ediyor’ ? Arınç’ın “sivil, dindar, demokratik cumhurbaşkanı” tanımlamasına tepki gösteren Karayalçın, “Açıklamaları, rejimin tehlikede olduğu yönündeki kaygıları haklı çıkarıyor” dedi. Sezer, dinin siyasete alet edildiğini belirtti. Mumcu ise Özal’ın tanımlamasını Arınç’ın siyasi malzeme olarak kullandığını söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın, “sivil, dindar ve demokrat” cumhurbaşkanı tanımlamasına CHP’nin ardından diğer muhalefet partileri de tepki gösterdi. DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, Arınç’ın bu sözleriyle dini siyasete alet etmeye devam ettiğini savunurken SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın da Arınç’ın cumhurbaşkanı seçilmek için anayasada belirtilenlerin dışında, “dindarlık” ölçütü getirdiğini, bunun üzüntü verici bir yaklaşım olduğunu söyledi. DSP lideri Sezer, gazetecilerin Arınç’ın “sivil, dindar, demokratik cumhurbaşkanı” tanımlamasının hatırlatılması üzerine, “Dini siyasete alet etmeye nereye kadar devam edecekler bunu anlayamıyorum” dedi. Zeki Sezer, “Sayın Arınç, ilk defa mı dindar biri cumhurbaşkanı seçilecek zannediyor? Bundan önce seçilenlerin dindar olmadığına nereden karar veriyor” diye konuştu. Baykal’ın kuşkuları Deniz Baykal, bu yöntemin “milletvekili pazarlığına dayalı, sonradan kopmak üzere bugünkü havadan partisel yarar sağlamaya dönük arayışlar” olduğunu söylüyormuş. Genel seçimlere bir partinin, bana göre de tercihen CHP’nin listesinde oluşturulacak güç birliği ile katılacak iki demokratik sol parti, varsayalım ki parlamentoya girdikten bir süre sonra kendi öz kimliklerine dönme kararını uyguladılar. Öyle bir güç birliği bugünkü politik havaya dayanarak partisel yarar sağlamak mıdır? Yoksa sandığa gidecek seçmen yurttaşların, özellikle geleneksel Atatürk cumhuriyetçisi sol seçmen bölümüne yardımcı olmak mıdır? Sayın Baykal, öncelikle bunu düşünmelidir. Bir genel seçimde, belirli bir program etrafında anlaşmış, aynı aday listesinde bir araya gelmiş adayları ve örgütleri ile seçmenin karşısına çıkmış olmanın getireceği sinerjiyi düşünmelidir CHP Genel Başkanı. Öyle bir kampanyada aynı kulvarda alınan yol arkadaşlığı, elbette parlamentoda seçim sonrasında bir koalisyon ortaklığına da kolayca dönüşebilir. Öyle bir ortaklık deneyinde sağlanacak başarı, alınacak yol, seçim sonrasında belki daha başka yol kavşağında oluşacak bütünleşmelere de ulaşabilir. Başbakan, Cumhurbaşkanlığı adaylığı için dün kalktı ve üç yıldır sırtını dönmekte ısrar ettiği Erkan Mumcu’yu ziyaret etti. O görüşme sonrasında Anavatan Genel Başkanı’nın açıklamaları sırasında söyledikleri arasındaki bir cümleyi, CHP ve DSP’nin genel başkanları ile yöneticilerinin de özellikle not etmelerini isterim. “Bu fırsat, şahsi heves ve partisel fırsatlarla heba edilmemelidir.” ??? Böyle bir ittifak ya da seçim birlikteliğinde, DSP’nin, 10 Nisan Hareketi ve SHP ile yürüttüğü görüşmelerden sağlanacak oluşum da niçin dışlansın ki? (*) Fikret Bila, Milliyet, 17 Nisan 2007. Erdoğan’a afişli uyarı! İstanbul Haber Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığını destekleyen afiş ve pankartların altındaki imzalarda sendika ve sivil toplum örgütü adlarının bulunmasına karşın söz konusu kurumlar, “afişleri kendilerinin asmadıklarını ve bu konudan da haberdar olmadıklarını” belirttiler. Başbakan Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığını destekleyen afişlerin üzeri, “Tehlikenin farkındayız” afişleri ile kapatıldı. Ankara’da 14 Nisan’da Tandoğan Meydanı’nda gerçekleştirilen “Cumhuriyet Mitingi” öncesinde, Türkiye’de birçok sokağa, otoyola, köprü ve üstgeçide asılan “Başbakanımızı cumhurbaşkanı olarak görmek istiyoruz”, “Cumhurbaşkanlığı seçiminde TBMM’nin kararını destekliyoruz” ve “Meclis’in kararı, milletin kararıdır” yazılı afişlere yanıt İstanbul’dan geldi. www.gercekgundem.com adlı internet sitesinin haberine göre, pankartlarda isimleri bulunan MemurSen, DiyanetSen ve Çorakyüzü Köyü Derneği ile AKP İstanbul İl Teşkilatı tarafından sahiplenilmeyen afişlere karşı “Cumhurbaşkanlığı seçimini bir rejim krizine dönüştürmek isteyen korku ve gerilim tacirlerine fırsat vermemek için büyük bir kampanya başlattıklarını” açıklayan “Türkiye Sivil Toplum Platformu” imzalı afişlerin üzeri, “Tehlikenin farkındayız” yazılı siyah bantlarla kapatıldı. ‘Sol’a birleşin çağrısı Cumhuriyet Mitingi’nden ‘laik demokrasinden ödün verenlere dur, sol partilere de birleşin’ mesajları çıktı İZMİR/İSTANBUL (Cumhuriyet) Ankara’da 14 Nisan’da, 1 milyon dolayında kişinin katıldığı “Cumhuriyet Mitingi”nde bir araya gelen kitleler, yalnızca tehlikenin farkında olduklarını haykırmakla kalmadı, çözüm için de yol gösterdi: “Birleşin!” Cumhuriyet Mitingi’nden “laik demokrasinden ödün verenlere dur, sol partilere de birleşin” mesajları çıktı. Tarihi kalabalığın çağrısı, ittifak arayışlarının “tabandan” sürdüğü sol partilerde farklı yankılara yol açtı. DSP ve SHP’liler, yurttaşların kendi inisiyatifleriyle bir araya gelebilmesinin sol partiler açısından da “yol gösterici” olduğunu vurgularken, CHP’nin çatısındaki “benmerkezci” anlayış, yerel bazda da egemen görünüyor. DSP İzmir İl Başkanı Özdemir Sökmen, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın tüm tepkilere karşın Çankaya’ya çıkmakta kararlı göründüğünü dile getirerek, en azından AKP’nin yeniden iktidar koltuğuna oturmaması için Cumhuriyetin temel değerlerini benimsemiş partilerin birlikteliğine ihtiyaç olduğunu kaydetti. SHP İzmir İl Başkanı Mustafa Korkmaz, Cumhuriyet Mitingi’nde, siyasi parti örgütlenmesinden bağımsız biçimde bir araya gelinmesinin önemine dikkat çekerek, sol partilerin de aynı duyarlılığı göstermesi gerektiğini vurguladı. CHP İzmir İl Başkanı Selçuk Ayhan ise “ulusal mutabakat” konusunda konsensus oluştuğunu, ancak kişisel ikbal kovalayanların ittifaka “milletvekili pazarlığı” beklentisiyle yaklaştıklarını söyledi. İstanbul Kadın Kuruluşları Koordinatörü Nazan Moroğlu, Cumhuriyet Mitingi’nde 2 önemli mesaj verildiğini ifade etti. İstanbul Kadın Kuruluşları Koordinatörü Moroğlu, “Laik demokrasiden ödün verenlere dur, ikincisi de demokratik sol ve sosyal demokrat partilere birleşin, denildi. İyi ki oradaydık” dedi. Türkiye Emekli Öğretmenler Derneği Genel Başkanı Kadir Karadeniz de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ve AKP’li vekillerden birinin cumhurbaşkanı olmasını istemediklerini bildirdi. Faks: 0 212 677 08 21 obirgit?ekolay.net ‘KAYGILARI HAKLI ÇIKARIYOR’ SHP lideri Karayalçın “Bülent Arınç, cumhurbaşkanı seçilmek için sivillik, demokratlık ve dindarlık gibi birtakım ölçütlerden söz etmiştir. Sivillikten kastedilen ‘darbeci olmamak’ ise buna katılıyoruz. Darbeciler asla cumhurbaşkanı olmamalıdır, demokratlık ölçütüne de katılıyoruz. Ancak iş dindarlığa gelince çok ciddi sorunlar ortaya çıkıyor. Bunu kim ölçecek?” dedi. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde kamu yönetiminde bulunanların sorumlulukla hareket etmesi gerektiğini söyleyen Karayalçın, Arınç’ın yaptığı açıklamalarla, rejimin tehlikede olduğu yönündeki kaygıları haklı çıkardığını ileri sürdü. ANAVATAN lideri Erkan Mumcu ise 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölüm yıldönümü dolayısıyla düzenlenen anma toplantısında yaptığı konuşmada, TBMM Başkanı Bülent Arınç’ı eleştirdi. Arınç’ın, Özal’a ilişkin “sivil, dindar, demokrat” tanımlamasını anımsatan Mumcu, “Güya Özal hakkında konuşuyor, ama aslında kendi siyasi gündemine malzeme kılıyordu. Ayıptır. Bir insanın hatırası bu kadar suiistimal edilmez” dedi. UYARDILAR Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Demokrasi, bizim için amaç değil araçtır” ve “Demokrasi bizim için bir tramvaydır, istediğimiz durağa gelince ineriz” açıklamalarıyla, gerçek amacını açıkça dışarı vurduğuna işaret eden Aydın, “Demokrasi düşmanı Erdoğan veya onun temsil ettiği ideolojinin başka bir temsilcisi, laik ve demokratik cumhuriyetimizin doruğunu ele geçirmek üzeredir” uyarısında bulundu. “Biz gurbetçiler de laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni, onun getirdiği hak ve özgürlükleri kullanarak yok etmek isteyenlere karşı savunmak zorundayız” diyen Işık Aydın, bu nedenle herkesi 5 Mayıs saat 15.00’te Duisburg kentinde Burgplatz’da (Rathaus’un önü) yapılacak mitinge katılmaya çağırdı. (Mitingle ilgili ayrıntılı bilgi için 02065314974 numaralı telefon aranabilir.) ANAVATAN ve DYP’ye çağrı: Seçimde Erdoğan’a destek vermeyin İstanbul Haber Servisi Cumhuriyet Mitingi’ni düzenleyen sivil toplum örgütleri, ANAVATAN ve DYP’ye Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a destek vermemeleri için çağrı yaptılar. Aralarında Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Şener Eruygur, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Türkan Saylan, Yurtsever Hareket adına Bedri Baykam, Çağdaş Eğitim Vakfı’ndan Gülseven Güven Yaşer, Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları Birliği’nden Necla Arat, İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği’nden Nazan Moroğlu, Cumhuriyet Okurları’ndan Namık Kemal Boya, Türk Kadınlar Birliği’nden ve 68’liler Birliği’nden Sönmez Targan’ın imzasının bulunduğu çağrıda, “Sayın milletvekilleri laik, demokrat, Atatürkçü ve Cumhuriyetçi halkın sesini dinleyin ve bu antidemokratik Cumhurbaşkanlığı seçimine katılmayın” denildi. Pakistanlı generaller TUSAM’da Harp Akademileri Komutanlığı’na bağlı Milli Güvenlik Akademisi’nin davetlisi olarak bir dizi resmi ziyarette bulunmak üzere Türkiye’ye gelen Pakistan Milli Güvenlik Akademisi’nden 18 general ve yüksek rütbeli subay Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi’ni (TUSAM) ziyaret etti. TUSAM Başkanı Ali Külebi tarafından merkezin kapısında karşılanan heyete, TUSAM uzmanlarınca Türkiye’nin yakın çevresi, TürkiyeAvrupa Birliği ve TürkiyeABD ilişkileri konularında ayrıntılı brifingler verildi. CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle