26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 NİSAN 2007 ÇARŞAMBA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL Hedefteki Ülke; Türkiye!.. Türkiye bugün bir karanlıktadır!.. Aydınlığa en muhtaç olduğu bir zamandadır!.. Türkiye’nin yarınları, “Atatürk İlke ve Devrimleri”ni benimsemiş bir siyasal yönetimin işbaşına gelmesiyle aydınlığa kavuşacaktır!.. Türkiye bunu mutlaka başaracak; Türk ulusunun azim ve iradesi, onu içine itildiği bu karanlıktan kurtaracaktır!.. PENCERE Sabıkalı ve Zanlı Cumhurbaşkanı?.. Cumhuriyet’in bir süredir yinelediği kampanya, artık Cumhuriyet okuru olmayan geniş halk kitleleri tarafından da algılandı... Ne demiştik: “Tehlikenin farkında mısınız?” ‘Kör kör parmağım gözüne’ düzeyine erişmeden bir ‘tehlike’den söz açmak toplumda hiçbir duyarlık ve uyanış yaratmaz... Tersine, karşı tepkileri körükler... Cumhuriyet’in uyarısı zamanlama bakımından yerli yerindeydi... Neden?.. Çünkü ‘tehlike’ artık ‘tehdit’ düzeyine yükselmişti... ? Geçen hafta, önce Genelkurmay Başkanı, ardından Cumhurbaşkanı, sonra başkentte toplanan halk konuştu... Tehlike algılanmıştı... Bu konuda hiç kimse boş yere çabalamasın, ne Büyükanıt ile Sezer arasında görüş ve uyarı bakımından bir fark var, ne de 14 Nisan mitingini yapan halk kesiminin olaylara bakışı içerik bakımından farklı... Üçü de diyor ki: Atatürk’ün kurduğu bağımsız, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti tehlikede!.. Algılayan algılar... Boşverenler, kulak asmayanlar, hırslarına yenik düşenler hem ülkeyi büyük bir çatışmaya sürüklerler, hem de kazdıkları kuyuya kendileri düşerler... ? Öyle anlaşılıyor ki Tayyip Erdoğan’ın hırsı RTE’nin aklını peynir ekmekle yemiştir... Başbakan, AKP azınlığının Meclis’teki çoğunluğuna dayanarak ‘Çankaya ataması’nı tek başına yapacak... Peki, sonra ne olacak?. Erdoğan irtica sabıkalısı.. Ve yolsuzluk zanlısı.. Yeni Cumhurbaşkanı alnına yazılı bu sicille Çankaya’ya çıkacak... Halk, partiler, dernekler ve medya kesiminde, her zaman, yadsınamaz ve yalanlanamaz şu gerçeğin sesi yükselecek: Zanlı ve sabıkalı Cumhurbaşkanı!.. Ne Türkiye iflah olacak.. Ne de RTE!.. Ülke göz göre göre bir kavganın ve kargaşanın içine itiliyor. ? Evet, geçen hafta hem Cumhurbaşkanı konuştu... Hem Genelkurmay Başkanı konuştu... Hem halk konuştu... Üçünün de söylediği bir ve aynı: “ Tehlikenin farkında mısınız?” “Tehlikenin farkındayız!” Türkiye’deki ‘potansiyel’, 14 Nisan Mitingi’nde ‘kinetik’ enerjiye dönüştü; bunu ‘sinerji’ye dönüştürecek bir siyasal hareket her şeyin üstesinden gelecektir. Telefon Oyunu CUMHURİYETİ tehlikeye düşürür diye milyonların meydanlara döküldüğü Sayın Başbakan, Hannover Sanayi Fuarı’nda Federal Almanya Cumhuriyeti’nin Başbakanı Angela Merkel’le birlikte “Hattat Traktörü”nün direksiyon mahalline oturmuş, resim çektiriyor. Direksiyon onda değil, Merkel’de. Belki, AB’nin dönem başkanı olduğu için. Ama, olsun; bizim Başbakan, “Türkiye’nin bir sanayi ülkesi olduğunu görmeleri çok önemli” diyor. Böylece, ülkesinin “dinamik sanayii” (o “sanayisi” demiş) ve “çağdaş yüzü” bütün dünyaya gösterilmiş oluyormuş. Bununla da kalmamış, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı ile birlikte TürkAlman İş Konseyi toplantısında Alman firmalarını Türkiye’deki kamu şirketlerinin özelleştirmelerine davet etmiş; “2009’da petrokimya, liman yönetimi, bankacılıktan elektrik dağıtımına kadar ihaleler söz konusu” diyerek. imdi, “kamu şirketi” Türk Telekom’un yüzde 55 hissesini beş yıllık taksitle 6.5 milyar dolara alanların söylediklerine ve yaptıklarına bir bakalım. 1 milyar 331 milyonluk ilk taksiti öder ödemez koca şirketin yönetimine geçenlerin önce “Birkaç milyarlık yeni yatırım gerekli” deyişleri, ilk ağızda “Dış sermaye yatırım yapıp istihdamı artıracak” diyenleri heyecanlandırmış olabilir. “Haklı çıktık” diye sevinmişlerdir. Belki kaç kişinin işten ayrıldığını ya da çıkarıldığını bilmiyorlardır. Kalanlara verilen parasız yemeğin kesildiğini de. Yabancı sahiplerin, faizli 1 milyar 431 milyon dolarlık ikinci ödemeden hemen sonra geçenlerde 4 milyar 310 milyon daha vererek bütün taksitleri toptan ödemeyip devlet bütçesini kurtarmaları da büyük “âlicenaplık” sayılmış olabilir. Asıl âlicenaplığın, satıştan önceki yıllık net kârı 2 milyar dolardan fazla olan bir kuruluşu bu kadar ucuza elden çıkaran AKP iktidarınca gösterilmiş olduğu unutularak. Bütün “jest”lerin niçin yapıldığı 1 Mart 2007’de belli olmuştur: 19 milyon telefon abonesinin şehiriçi görüşme ve sabit ücretlerine yüzde 25’lik “dev zam”. üketiciler Birliği’nin “telekazık” dediği bu zamma izin veren Telekomünikasyon Kurulu’nun kararı Danıştay’da dava konusudur. Ama, Sayın Başbakan’ın üslubuyla söylemek gerekirse, “Zam azaltılsa ne yazar? Karar iptal edilse ne yazar?” Büyük yanlış, bir kamu hizmetinin, üstelik çok tartışmalı bir bedelle, özel ellere, hem de yabancılara bırakılmasıdır. Çare, Tüketiciler Birliği’nin önerdiği gibi sabit telefon hizmetini tekel olmaktan çıkaracak biçimde yerli ya da yabancı yeni şirketlerin rekabetine açmak değil, böylesine yaşamsal, haberleşme güvenliği ve ulusal savunma açısından böylesine kritik bir kamu hizmeti neyi gerektiriyorsa onu yapmaktır. Yani, mutlaka kamulaştırmak, halkın çıkarlarını gözeten ve kamu hizmetinin yüceliğine inanan görevlilerin eliyle daha da verimli biçimde işletmek. O. Doğu SİLÂHÇIOĞLU rasyon icrasına karşı çıktığından bu yapılamıyor. Böylece bölücü ve ayrılıkçı terör tehdidi giderek güç kazanıyor!.. Koşullar ne kadar olumsuz olursa olsun, ABD ve yandaşlarının gördükleri düşlerin gerçekleşmesi olanak dışıdır!.. Bunlar hep düş olarak kalacaktır!.. Çünkü Türkiye ne Irak’tır ne de Yugoslavya’dır!.. Türk ulusunun yapısı ve nitelikleri diğer uluslardan çok farklıdır!.. T Ş ürkiye gözler önünde karanlık bir çıkmaza doğru sürükleniyor!.. Türkiye’nin yönetiminden, güvenliğinden ve geleceğinden sorumlu olan mevki ve makam sahibi yurtseverler, tarihsel bir görevi yerine getirerek, ulusu ve ülkeyi bekleyen zorlu günleri işaret ediyorlar!.. Bunun ayırdında olan ve tehlikenin boyutlarını kavrayan yığınlar sesini giderek yükseltiyor!.. Yurttaşlar meydanlarda haykırıyor!.. Olayın vahametini kavrayan halk, bir arayış içinde!.. Ülkenin geleceği için mücadele verenler, aslında yaşamları için mücadele veriyorlar!.. yaşayan yurttaşlarımızla birlikte Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bu girişimlerin hedefinde yer alıyor!.. “Irak” ve “Yugoslavya” örnekleri iştahları kabartıyor, hayalleri süslüyor!.. ABD, AB ve onların yerli işbirlikçileri düşler görüyorlar!.. Ama Türkiye’deki yurtseverler düşlerin gerçekleşmesine engel oluyor!.. ABD ve tercihleri ABD bugün Türkiye’yi bir müttefik olarak yanında tutarken 2003 sonrasında Kuzey Irak’ta ortaya çıkan “siyasal oluşum”u da, gelecekte bir müttefiki olarak görmekte ve şimdiden yanında tutmak istemektedir. Bu, ABD’nin ulusal çıkarları açısından uygun bir yaklaşımdır. Ancak ABD, gelecekte Türkiye ile Kürdistan arasında bir tercih yapmaya zorlandığında Kürdistan’a daha yakın duracağının işaretlerini vermektedir. “Büyük Kürdistan” yaratıldığı takdirde; ABD’nin bir müttefik olarak Türkiye’ye duyduğu gereksinim büyük oranda azalacaktır. Yaratılan yeni müttefik, Türkiye’yi yakın müttefik olmaktan çıkaracak; ABD himayesinde kurulan ve ABD desteğiyle geliştirilen yeni devlet, Türkiye’ye göre ABD isteklerine daha kolaylıkla “evet” diyebilecek bir konumda olacaktır. ABD’nin bugün için Türkiye ile olan ittifakı, ağırlıklı olarak Ortadoğu’ya yönelik “Büyük Ortadoğu” ve “Ilımlı İslam” projeleri için destek arama ihtiyacından kaynaklanmaktadır. Bu ihtiyacın karşılanması için yeni olanaklar sunan bir ülkenin ortaya çıkması halinde ABD; ilişkilerinde güçlükler yaşadığı bir müttefik yerine, kendisine bağlı ve de bağımlı hale getirilmiş bir başka müttefiki tercih edecektir!.. İçinde yaşadığımız dönemde ABD’nin güvenlik ve gönenç kaynaklı ulusal çıkarları, Ortadoğu’yla yakından ilgilidir. Ortadoğu bugün için ABD açısından önceliklere sahiptir. Her ne kadar Türkiye’nin bölgesel bir güç olarak Ortadoğu’daki etkinliği bir avantaj gibi görülse de ABD tarafından desteklenen “Büyük Kürdistan”, zamanla ABD’ye bugün Türkiye’nin sunduğu olanakları asgari yeterlilikte de olsa sunabilecek bir konuma gelecektir. ABD aslında bu tercihi yaptığını; Irak’ın parçalanmasıyla, gelecekte ortaya çıkacak Kürdistan’ın ardında duracağını, diplomatik söylem ve eylemlerle belli etmektedir. Bugün Kuzey Iraklı siyasal yöneticilerin Türkiye’ye karşı takındıkları tecavüzkâr tavrın ve bu yolda sarf edilen tahrik edici ifadelerin altında bu destek yatmaktadır. Bu çıkışlar, Kuzey Irak’ta ABD tarafından yaratılmış olan şımartıcı himaye ortamının doğurduğu sonuçlardır. Düşsel adımlar “Kuzey Irak”ta yaratılmakta olan yapay devletin, belli bir zaman sürecine bağlı olarak, dış yardım ve destekle gelişmesini tamamlaması; daha sonra bu ülke topraklarının, “Türkiye”, “Suriye” ve “İran”da yaşayan gruplar için “anavatan” konumuna getirilmesi!.. ABD ve bazı AB üyeleri başta olmak üzere, bir kısım ülkeler tarafından, Türkiye’deki bazı grupların “anavatan”la bütünleşme yolunda eyleme kalkışması için teşvik edilmesi!.. Bu girişimler sürerken, Türkiye’nin belli bir boylam doğusunda kalan “hava sahası”nın kullanımına engel olunması!.. Türk Güvenlik Kuvvetleri tarafından icra edilecek bir “iç güvenlik harekâtı”na, “uluslararası” nitelikli bir askeri güçle karşı konulması!.. Sonuçta, 1991 sonrasında Kuzey Irak’ta yaratıldığı gibi, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da bir “askeri denetim boşluğu”nun yaratılması!.. Bu süreç sonrasında, Türkiye Cumhuriyeti’nin yırtıp attığı “Sevr Antlaşması”nda öngörülen sınırların yeniden gündeme getirilmesi; İsrailKürdistanErmenistanGürcistan arasında fiziki temasın tesis edilmesi ve “Ortadoğu”nun yeniden şekillendirilmesi!.. Bu harekâtla eşgüdümlü olarak, aynı veya ayrı zamanda “Suriye” ve “İran” topraklarının bir kısmının bu bütünleşmeye dahil edilmesi!.. Tehlikenin boyutları Ülke: Türkiye’nin güneydoğusu, üzerinde yaşayan halkımızla birlikte, “ABD” ve tarafından kurulması için gayret gösterilen bir ülkenin Kürdistan’ın sınırları içinde görülüyor, gösteriliyor!.. Doğusu, Ermenistan’a bırakılsın diye zemin oluşturuluyor!.. Türk topraklarının, karasularının ve hava sahasının sınırları tartışılıyor!.. Ulus: Türk ulusu, vatan topraklarında boy gösteren, ABD ve AB tarafından desteklenen bölücü/ayrılıkçı nitelikli ırksal bir milliyetçiliğin (Kürt milliyetçiliğinin) ve de bağnaz dinciliğin (şeriatın) yarattığı tehditlerle karşı karşıya!.. Halk, ırksal ve dinsel yaklaşımlarla karşıt gruplara ayrılarak bir çatışma ortamı yaratılmak isteniyor!.. Irksal milliyetçilik (Kürt milliyetçiliği) ulusa kan kaybettiriyor!.. Bağnaz dincilik (şeriat) toplumda endişe ve korku yaratıyor!.. Rejim: Siyasal iktidarı ellerinde tutan siyasal İslamcılar, bölücü ve ayrılıkçılar, 1923 Cumhuriyetini antidemokratik bulan 2’nci cumhuriyetçiler ittifak içindeler!.. Var oluşumuzun nedeni “Atatürk”e, “O”nun “Devrim ve İlkeleri”ne karşı çıkıyorlar!.. Cumhuriyetin temel değerlerini reddediyorlar!.. Emellerini gerçekleştirmek için zaman kolluyorlar!.. Özetle ülkenin tümlüğü, ulusun bütünlüğü çok boyutlu tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya!.. Cumhuriyet rejimi çok yönlü yoğun saldırılarla baş başa!.. Tüm bunlar yaşanırken gerçekleri dile getirenler; “paranoya sahipleri”, “vehim senaryocuları,” “komplo teoricileri”, “statükocu güçler” olarak damgalanıp susturulmaya çalışılıyor!.. Ulusun olan bitenden habersiz olması için, karanlıklarda kalması için çaba sarf ediliyor!.. T ABD ve beklentileri ABD günü geldiğinde, yandaşlarıyla birlikte, Türkiye’yi hedef alan böyle bir girişimin altyapısını oluşturabileceğini; böyle bir harekâta örtülü ya da açık destek verebileceğini ya da bizzat bu harekâtın içinde yer alabileceğini ihtimal dışı görmüyor olacak ki; Kuzey Irak gündeme geldiğinde, eylem ve söylemleriyle her defasında Türkiye’nin karşısına dikiliyor. Bu arada Türk Silahlı Kuvvetleri, Kuzey Irak’ta konuşlanan bölücü/ayrılıkçı terör örgütü unsurlarına karşı her zaman ve her koşulda askeri harekât icra etme yeteneğine sahipken uygun iç ve dış siyasal ortamın mevcut olmaması nedeniyle hem Türkiye’deki siyasal yönetim ve hem de ABD, TSK’nin Kuzey Irak’ta ope Türkiye’nin geleceği Türkiye bugün bir karanlıktadır!.. Aydınlığa en muhtaç olduğu bir zamandadır!.. Türkiye’nin yarınları, “Atatürk İlke ve Devrimleri”ni benimsemiş bir siyasal yönetimin işbaşına gelmesiyle aydınlığa kavuşacaktır!.. Türkiye bunu mutlaka başaracak; Türk ulusunun azim ve iradesi, onu içine itildiği bu karanlıktan kurtaracaktır!.. Geleceğe bakış Görünen o ki “ABD” ve “AB”; Batı dünyasının doğu sınırlarını “İsrailKürdistanErmenistanGürcistan” hattına dayandırmak ve Ortadoğu’yu yeniden şekillendirmek istiyor!.. Üzerinde [email protected] İnsan Olmaktan Uzaklaşmak! Yalçın KARADAŞ ünümüzde artık tabelalarında “tüccar” yazmasa da düpedüz tüccarlığı öne çıkaran meslek sahipleri çoğaldı. Önce “tüccar siyasetçiler” türedi. Siyaseti ve halkın oylarını kendi çıkarları için kullanmaktan hiç çekinmediler. Sonra “tüccar mühendis ve mimarlar” ortaya çıktı. Doğa ve tarihimiz bunca yağmalanırken, “kültürlü” diye bakılan meslektaşlarımız, eğitimleriyle hiç bağdaşmayan işler yaptılar ve tüccar olabilmek adına adeta diplomalarını sattılar. Arkasından depremler oldu. Yaptıkları binalar yıkıldı. Binlerce ölüye rağmen onlar tüccar olmayı yine de sürdürdüler. Zorda kalınca da, kanun ve yönetmeliklerin arkasına sığındılar. İklim dengelerini bile bozacak işlere imza attılar. Nefes alacağımız havanın ve içme sularımızın kaynaklarını besleyen ormanlarımıza acımadılar. Bu alanlara para karşılığı sayısız ucube yapıt diktiler ve hiç rahatsız olmadılar. Lüks otomobillerine kurulup sınıf toplantılarında “eski devrimcilik günlerini” yâd ettiler. Bir de en kötüsü “eğitim tüccarları”nın türemesi oldu. Eskinin vergi kaçakçıları “işadamı” olup; çalışanların üç kuruşluk SSK payını ödemekten kaçınan, maaşları düşük gösteren patronlar ile birlikte çocuklarımızın, yarınımızı emanet edeceğimiz gençlerimizin eğitimini ele aldılar. Her tarafı kurslar ve özel eğitim kurumları sardı. Öyle ki 810 katlı, son derece çirkin binalar bile özel okullar haline geldi. Hastanelerin çevresini “sağlık tüccarları” kuşatma altına aldı. Onları görmenizi zorlaştıracak düzeyde yoğun özel hastaneler, sağlık evleri, muayenehaneler, işleri sadece ilaç ticaretine dönüşen eczaneler, hastalara ve sağlıklı insanlara nefes alacak alan bırakmadı Mimar lar. Her şeyin alınıp satılabildiği bir düzende, baştüccar rolündeki siyasetçiler, bazı sendikacılar, vatan sevgisi yalanlarıyla halktan aldıkları oyla halka üstünlük tasladılar. Koltuklarını ticari meta haline getirip “zenginleri sevdiklerini” söylediler. Rüşvet almayanları cüzamlı gibi toplumdan uzaklaştırdılar. Onları parayla terbiye etmeye soyundular. Herkes tüccar oldu ve paraya tapınma başladı. Tüketim çılgınlığı, çevre kirliliği, küresel ısınma, hepsini ama hepsini yaratanlar, “Kâr, daha fazla kâr! Para, daha fazla para!” diye çılgınlaştılar. Toplum, başta insan olmak üzere her şeyi tüketmek ve kirletmek üzere kurgulandı. Kimsenin paradan başka bir değere saygısı kalmadı. İnsan, güvensiz ve sevgisiz oldu. Gençlerimize saygı yerine ırksal milliyetçilik aşılandı. Eline silahı alan, toplumun başına bela oldu. İnsan olmanın erdemleri yerine, “gücü gücü yetene düzeni” oluşturuldu. Devlet, suçluları bırakın caydırmayı, cezalandırmayı bile başaramadı. Böylece kışlar kış olmaktan, yazlar yaz olmaktan; insan, insan olmaktan çıktı. İklimler ve doğa bu çapsızlığa isyan etti. Hastalıklar arttı ve çocuklar iyileşsinler diye her gün özel hastanelere taşındı. Buna en çok “uluslararası sağlık tüccarları”, ilaç tröstleri ve onlardan gelir temin edenler sevindi. Sonra gördük ki “herkes vatansevermiş”, paniğe gerek yokmuş; kimse ırkçı değil, yalnızca masum milliyetçiymiş. Ne olmuş yani, üçbeş bina çökmüşse; cahil bir çocuk birini vurmuşsa; Allah’ın takdirinden deprem olmuş, birileri ölmüş, zamanaşımından birileri yararlanmışsa; onlar da bizim insanımız değil mi? Böyle olunca kimse kendini kötülüklerin nedeni olarak görmedi. Çünkü insanlar insan olmaktan uzaklaştı. G BRTBİRLEŞİK REHBERLER TURİZM NİSAN, MAYIS 2007 Kültür Gezileri Programı www.kulturgezileri.com Yitik Zamanın İzinde İstanbul; 22 Nisan : İstanbul’daki Sinan Eserleri 13 Mayıs : Üsküdar ve Kız Kulesi 20 Mayıs : Zeyrek’den Eyüp’e 29 Nisan : İznik Konsüllere ev sahipliği yapmış doğanın cömert davrandığı eşsiz Nicea (İznik) 06 Mayıs : Mudanya, Zeytinlik(Trilye)...... 05 13 Mayıs : Kilikya ve Güneydoğu’ya Olağanüstü Bir Seyahat Anavarza, Misis, Gizemli Turabidin, Mardin, Hasankeyf ve Güneş Dağı Nemrut.... 19 26 Mayıs : Doğu Anadolu ‘’ Güneş Doğu’dan Yükselir’’ Ani, İshakpaşa, Muradiye, Ahlat, Hoşap Kalesi ve Ahtamar Kilisesi.... BRT Turizm Tel:(212) 252 6578 (Pbx) Fax:(212) 293 9844 EMail:[email protected] CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle