18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 NİSAN 2007 PAZAR 2 Darbe, darbe, darbe!.. Son günlerde hep bu sözcük, hep bu yineleme, hep bir korkunun dile getirilişi!.. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül... Anımsanan, yazılan, çizilen, kimi için acı, kimi için daha değişik duygularla anılan günler... Daha doğrusu, askerin gerçekleştirdiği, iktidara el koyma olayları!.. Ne zaman ki işbaşına gelen partiler, birtakım kendini bilmez politikacılar, ülkeyi Atatürk’ün yolundan saptırmaya kalkışmışlarsa Türk Silahlı Kuvvetleri önce onları uyarmış, sonra kaçınılmaz “darbe”sini yapmıştır... Dün, Ankara sokaklarında bir sivil darbe yaşandı. Daha doğrusu bir sivil darbe çağrısı!.. Yüz binlerce yurttaş koştu geldi, uçaklarla, otobüslerle, trenlerle, arabalarla, yürüyerek... Çıkmaz bir yola sapmış görünen, beş yıldır ülkeyi yanlış bir yöne çevirmeye heveslenen bir iktidara uyarı görevi yapmak için... Bilmem işbaşındakiler 14 Nisan kalkışmasından bir ders alacaklar mı? Bu, yalnız bir miting değil, bir gösteri değil, bir toplu yürüyüş değil! Bir tokattı OLAYLAR VE GÖRÜŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL uykudakilere, halkımızı uyutmak isteyenlere, gözleri boyamaya çalışanlara... Uydurma darbe masalları yaratarak iktidarlarını bu kez Çankaya’larda sürdürmek, Atatürk Cumhuriyeti’ni ellerine geçirip uzun yıllardır besledikleri hayalleri gerçekleştirmek amacında olanlara... Bu olaydan yalnız iktidardakiler mi ders almalı? Hayır Atatürk devriminin, ilkelerinin izinde olduklarını söyleyen partilerin, liderlerin de ders almaları gerekmez mi? “Halkın sesi hakkın sesi” değil midir? Büyük çoğunluğunca Türk halkı Atatürk çizgisinden ayrılmak istemiyor, CHP’nin, DSP’nin, SHP’nin, İP’nin, ÖDP’nin Atatürkçü Cumhuriyet ülküsüne bağlı tüm partilerin bir çizgide buluşmalarını istiyor. Halktan, laiklikten, çağdaşlıktan, uygarlıktan yana sol partilerin bir sivil darbe Bir ‘Sivil Darbe’ Beklerken... yaparcasına eyleme geçmelerini istiyor. İstemekle kalmıyor, zorluyor, buyuruyor, çağırıyor... Türk askeri Atatürk Cumhuriyeti’nin baş koruyucusudur, baş uygulayıcısıdır, baş sorumlusudur... Bunu kaç kez kanıtlamıştır? Bir kez daha kanıtlayabilir, on kez de!.. Ülkeyi, halkı şeriatçılara, bölücülere, karanlık niyetlilere bırakmaz, bırakmayacaktır? Açık açık söylemiyorlar mı? Artık siviller akıllarını başlarına almalıdır. Küçük çıkarlardan kendilerini kurtarmalıdır. Seçimlerde halkın karşısına bütünleşmiş olarak çıkmaya çalışmalıdır. CHP’nin, DSP’nin, SHP’nin, İP’nin, ÖDP’nin tek bir listede buluşup yengiye ulaşmaları... Budur sivil darbe işte!.. Budur, tek çıkar yol! Budur Ankara meydanlarında, Anıtkabir yolunda Atatürk’e koşar adım yürüyen insanlarımızın özlemi!.. Evet, bir darbe yapılmalı. Halkımız böyle bir darbenin yanındadır, önündedir, içindedir. Bu özlemini bir kez daha sağır kulaklara duyurmak istemiştir. Arınç, Özür Dilemelidir A. M. Celal ŞENGÖR İTÜ Öğretim Üyesi ir Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı düşününüz ki, tüm yasaları alenen çiğneyerek, sürmekte olan bir soruşturmanın elde edilmemiş sonuçlarını sanki kendi dile getirdiği yönde elde edilmiş gibi yorumlayarak, televizyonlardan, tüm ömrünü onurlu bir şekilde ulusunun korunmasına ve kollanmasına adamış, ulusu için ölmeye yeminli yüce bir komutanımızı töhmet altında bırakmaya yelteniyor ve bu çirkin tutumu kullanarak ulusunu tehdit ediyor, başına getirildiği Kurtuluş Savaşı galibi, Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Meclisimizin şanlı tarihine leke sürüyor! Bay Bülent Arınç’ın dil uzattığı komutanımızın emeklilik döneminde, hepimiz gibi sivil bir vatandaş olarak, sivil bir vatandaşın tüm haklarını en doğal bir şekilde kullanarak, başkanlık ettiği bir sivil toplum kuruluşunun düzenlediği ulusal bir kucaklaşmada 14 Nisan günü Ankara’da toplanan; Türkiye’nin her yerinde evlerine, iş yerlerine PENCERE Sokak ile Meydan Farkı!.. Kimileri kimi zaman pusulayı şaşırabilirler. Doğaldır.. “İnsan beşer.. Ara sıra şaşar..” Ama, insan sokak ile meydanı birbirine karıştırabilir mi?.. Kişi, sokak ile meydanı birbirine karıştıracak duruma düşmüşse, kafayı yemiş demektir... ? Sokak bildiğimiz sokaktır.. Sokağa düşmek kötüdür.. Dilimizde bir deyiş var: “ Biz bu yurdu sokakta bulmadık!..” Nerede bulduk?.. Milli Kurtuluş Savaşı’nda!.. Bu vatanı parçalayıp bölmek isteyenler savaşı göze almalıdırlar... Gerekirse bu yolda İkinci Milli Kurtuluş Savaşı da verilir.. ? Meydan sokaktan farklıdır.. Savaş meydanı var.. Er meydanı var.. Meydan okumak var.. Sokak dardır.. Meydan geniş.. Meydan ferahtır.. Peki, miting nerede yapılır?.. Sokakta mı?.. Hayır, meydanda!.. ? Kimileri kafayı yedikleri için son günlerde meydanla sokağı birbirine karıştırmışlardı... Ankara’da 14 Nisan’da Tandoğan Meydanı’nda yapılacak miting için ne demişlerdi: Bizim sokakta işimiz yok!.. AKP’li üst yönetim tayfasıyla birlikte iktidar hizmetkârı ne kadar dalkavuk, yalaka, şaşkın, çıkarcı varsa “14 Nisan” mitingine karşı çıkmışlardı... 14 Nisan mitingini gördükten sonra artık sokak ile meydan farkını anlamış olsalar gerektir... ? Ne var ki 14 Nisan eylemine ne meydanlar yetti ne de sokaklar; Ankara doldu taştı... Eylemin ölçülemez çapına ve boyutlarına baktıkça dedim ki: AKP bu işi biliyor.. Neden?.. Çünkü mitingden önce Başbakanından Meclis Başkanına, bakanlardan iktidar yalakası medyaya dek bir telaş, bir telaş ki sormayın gitsin... Olacağı önceden görmüşlerdi... ? Peki, anlamı ne 14 Nisan mitinginin?.. İki sözcük: Halk kıpırdadı!.. Üstüne ölü toprağı serpilmiş sanılan toplumun bölük pörçük ve dağınık içsel gücü eyleme dönüştü... ? Türkiye’nin iki kırmızı çizgisi: Laiklik.. Bölünmezlik.. Amerikan taşeronu AKP iktidarı bu iki kırmızı çizgiyi de iktidar koltuğu uğruna çiğnemeye çalışıyor... Tehlike burada!.. İçimizde!.. İktidarda!.. Peki, bu gidişata “dur” diyecek güç nerede?.. 14 Nisan mitingi bu gücün göstergesi oldu... “Bu güç mitingden sonra dağılıp yok olacak” diye düşünen varsa, aldanıyor... ? Güç meydana çıktı!.. Bu meydan halk meydanıdır.. Er meydanıdır.. Demokrasi meydanıdır.. Savaş meydanı da olabilir.. Barış meydanı da.. Türkiye’yi içinden vurup çökerteceklerini, bölüp parçalayacaklarını, irticaya kurban edeceklerini sananlar takkelerini önlerine koyup düşünmelidirler!.. B şehit kanını temsil eden şerefli bayrağımızı asan büyük ulusumuz, Bay Bülent Arınç’a en açık cevabı vererek onurlu emekli komutanının ve onunla beraber, en ümitsiz şartlarda kurtardığı ülkemizi, uygarlığı ve nihayet haysiyetli insanlık idealini bizlere miras bırakan en büyük komutanın, Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz anısının arkasında yer almıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı koltuğunu işgal eden Bay Bülent Arınç bu manzara karşısında yaptığından hicap duymamakta mıdır? Hangi yüzle artık ulusu temsil eden Yüce Meclis’in toplantılarına başkanlık edecektir? Ulusundan, yasaları çiğneyerek dil uzattığı komutanımızdan özür dilemeyecek midir? Bir vatandaş olarak Bay Arınç’ın tutumunu nefretle kınadığımı, sözlerinin bir yurttaş olarak beni tahkir ettiğini ve kendisinden hepimizden özür dilemesini beklediğimi kayda geçirmek isterim. İngilizceyi İngilizce kaynaklardan ezbersiz öğrenin... Westminster University ve Premier College sertifikalarına sahip, London School of Business Administration’da master yapmış, ÖĞRETMENDEN, BRITISH ENGLISH Gramer, iş İngilizcesi, derslere yardımcı, sınavlara hazırlık Acıbadem /İstanbul 0 536 225 07 80 CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle