27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 NİSAN 2007 PAZAR 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Kara Kare Film Günleri, bugün İstanbullu sinemaseverlerle ikinci kez buluşuyor SANATA BAKIŞ SELMİ ANDAK Geçmişi unutmamak için... ASLI SELÇUK İnsan ve Yaşam TC Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü, içinde bulunduğumuz 2007 sezonunu müdür ve sanat yönetmeni Kerim Soysal ile oyun, repertuvar, sahneye koyuş ve yeni sanatçıların ortaya çıkışı ve diğer opera, bale ve perde çalışmalarını içeren bir sanat görevinin çok daha ötesinde emek ve yararlı fonksiyonu yerine getirmiş bulunuyor. Ne var ki bu sahne olayı sadece 1 perdelik bir opera olayının gerçekleşmesinden öteye geçemedi... Peki, bu olayın önemi ne idi ve amacı ve yararı neresindeydi!? Önce operanın adı “Elektra” idi... Bu 1 perdelik operanın yazarı Richard Strauss... Librettosu Hugo von Hofmannsthal’ın... Dünya prömiyeri (ilk oynanış) Dresden’de (25 Ocak 1909), Türkiye prömiyeri (17 Şubat 2007) İstanbul’da bildirilmiş... Orkestra şefi: Alexandru Samoila, sahneye koyan: Aytaç Manizade, dekor: Öncel Kandemir, kostüm: Ayşegül Alev, koro şefi: Markus Baiseh, ışık: Metin Koçtürk... Oynayanlar arasında en önemli rol olan Elektra’yı Sema Tüzün hiç kuşkusuz büyük başarıyla ve duyurucu bir ses tekniği ile yorumluyor. Şimdi seslendiğim “Sanata Bakış” köşemden müzikseverlere “İnsan ve Yaşam” başlığını kullandığım, ana teması tüm dünyada her şeyden önce yaratık olarak insan varlığının öne geçtiği ve insanın yaşayabilmesi için de sağlık sorununu çözen tek varlık ise sanattır. İşte, sanat alanında topluma seslenen emek ve çalışmalar kapsamında opera, bale ve diğer sahne üretimleri başta gelmektedir... Bu nedenle şimdi elimde bestesi Richard Strauss’un “Elektra” operası için, İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdür ve Sanat Yönetmeni Kerim Soysal’ın “Sanat, düşüncenin yaratılan eserler aracılığı ile kendini ifade etmek, değişim yaratmak, yargılamak, anlamak ve çözümlemek isteğinden oluşur. Yaratılan eserlerin evrensellik niteliğini kazanabilmesi ise insan ve doğa bileşiminde toplumun düşünce sistemini oluşturucu ve değiştirici görevini yüklenmesiyle gerçekleşir. Bu, sanatın kendi doğasının ürettiği evrensel bir zorunluluktur. Bu bağlamda, insanoğlu sanatla kendisinin varlığını anlamaya çalıştığı gibi toplumlar da ne olduklarının çözümünü bulmaya çalışırlar. Zira bu eserlerde insanoğlunun kendisi ve onun oluşturduğu toplum yansımaktadır. Günümüze kadar ulaşan kalıcı, evrensel sanat eserlerini üreten sanatçılar, bunları ifade ederken aslında insanın içinde zaten var olandan var etme türü bir yaratılış sergilerler. Bilgi ve sezgi birikimlerini sergilemektedirler. Sanat eserlerinin izleyenler üzerindeki etkisi ile oluşan ruh hali, onların bakış açılarını genişletir, konuları daha derinden inceleyebilme gücüne kavuşturur. Bu nedenle sanat, başarıya ulaşmanın temel taşlarından en önemlisidir.” Yüce yaradanın en çok yatırımı yaparak yarattığı insan, sistemli düşünce kavramının bilinçlenmeye yönelttiği antik dönemlerden itibaren kendine şu iki soruyu sormalı: Neden varım, buradayım? Nasıl gideceğim? O zaman insanoğlu, ürettiği negatif düşüncelerden kurtularak dengeli davranışlar sergiler. İkinci Dünya Savaşı ve soykırımla ilgili amansız gerçekleri ele alan, bu dönemde yaşanan acıları vurucu bir anlatımla sunan 8 konulu, 4 belgesel toplam 12 film, bugün İstanbullu izleyiciyle ikinci kez buluşuyor. Türk Musevi Cemaati Sinema Grubu’nca gerçekleştirilen ve 21 Nisan’a dek sürecek Kara Kare Film Günleri yine sıradışı bir seçkiyle karşımızda. Istvan Szabo, Gün Işığı’nda (1999) 19. yüzyılda AvusturyaMacaristan İmparatorluğu’nda yaşayan Yahudi Sonnenschein ailesinin yoksulluktan varsıllığa, varsıllıktan acıya dönüşen yaşam savaşımını şaşmayan ustalığıyla aktarıyor. Paul Verhoeven, Kara Kitap’ta (2006) Nazilerin yok ettiği ailesinin öcünü almak için önce Hollandalı direnişçilere katılan, ardından bir SS subayının metresi olan güzel Yahudi şarkıcı Rachel Stein’in inanılmaz serüvenini; Werner Herzog, Yenilmez Adam’da (2001) 1920’lerde köyünü terk ederek 30’larda Dünya’nın En Güçlü Adamı olarak ünlenen ve gerçek kimliğini sürekli saklamak zorunda kalan Yahudi Zishe Breibart’ın gerçek yaşamöyküsünü anlatıyorlar. Yahudilerin hüzünlü yolculuğu hiç kimsenin hazır olmadığı bir dehşeti getirmesini anlatıyor. Belgeseller bölümündeki Ataşlar’da (2004) Elliot Berlin ile Joe Fab, ABD’nin Whitwell kasabasının çocukları soykırımı öğrenirken altı milyon kurbanın sayısını kavramakta güçlük çekince, savaşta Yahudi komşularıyla dayanışan Norveçlilerin yaka ataşlarından esinlenip yaşamını yitiren her bir ruhu anmak için altı milyon ataş toplamaya girişmesini; Hatıralar’da (1997) Ruggero Gabbai, 194345 yıllarında İtalya’da yaşayan 8 bin 500 Yahudinin toplama kamplarına götürülmesini, sağ kalabilen 800 kişiden 90’ının 50 yıl sonra suskunluklarını bozup olanları tarihçilere anlatmalarını aktarıyorlar. Tarihsel etiği sorgulamak... Pierre Sauvage, Ruhtan Silahlar’da (1987) Nazilere ve Nazileri destekleyen Fransız hükümetine başkaldıran, 5 bin Yahudinin yaşamını kurtaran Le Chambon kasabası halkının yürekliliğini; Joshua Waletzki de Vilna Partizanları’nda (1986) 193944 arasında çekilmiş arşiv görüntüleri eşliğinde Litvanya’nın Vilna kentindeki kadınlarla erkeklerin başlattığı partizan direnişini tüm ayrıntılarıyla gösteriyorlar. Kara Kare Film Günleri bizi insanlık tarihinin bu karanlık dönemine taşıyarak düşünmeye, kendimizle hesaplaşmaya, tarihsel etiği sorgulamaya yönlendiriyor. (Bilet için:Cinebonus GMall Maçka Tel: 0212 232 44 40 Bilgi için: www.karakarefilmgunleri.com) ‘Kara Kitap’ na odaklanıyorlar. Kjell Grede, İyi Akşamlar Bay Wallenberg’de (1990) İsveçli zengin bir işadamının oğlu Raoul Wallenberg’in 30 bin Yahudiyi kurtarmasını konu alıyor. Annemin Cesareti’nde (1995) Nazilerin elindeki Budapeşte’de aniden koluna sarı yıldız takılan, en yakın arkadaşı toplama kampına gönderilen Elsa Tabori’nin varoluşçu uyanışını başarıyla aktaran Michael Verhoeven, Yaramaz Kız’da (1990) da 3. Reich zamanında Doğduğum Yer başlıklı kompozisyon yarışmasında belediye arşivlerine ulaşamayan küçük Sonja’nın büyüdükten sonra kasabalılarca susturulmaya çalışılmasını irdeliyor. Oliver Storz da Nisan’da Üç Gün’de (1995) savaşın sonuna doğru Bavyera’daki Nesselbühl kasabasının istasyonuna giren bir trenin kasabaya Dana Vavrova’yla Joseph Vilsmaier, Türk oyuncular Sibel Kekilli ve Lale Yavaş’ın rol aldığı Son Tren’de (2006) Berlin’den toplanarak Auschwitz kampına götürülmek üzere trene bindirilen Yahudilerin zorlu, hüzünlü yolculukları 26. Uluslararası İstanbul Film Festivali, dün gece yapılan kapanış galası ve ödül töreniyle sona erdi Altın Lale’yi ‘Tekrar’ aldı Kültür Servisi Akbank sponsorluğunda düzenlenen 26. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin kapanış galası ve ödül töreni dün gece Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda yapıldı. Festivalin kapanış töreninde bu yıl, Amerikalı fotoğrafçı, müzisyen ve yazar Gus van Sant’a festivalin “Sinema Onur Ödülü” takdim edildi. Uluslararası Yarışma’da “Altın Lale Ödülü”, Joachim Trier’nin “Tekrar” adlı filmine verildi. Uluslararası Yarışma’da “Jüri Özel Ödülü”ne ise Tom DiCillo’nun “Delicesine” adlı filmi değer görüldü. Ulusal Yarışma’da “Kültür Bakanlığı Yılın En İyi Türk Filmi” ödülü Nuri Bilge Ceylan’ın “İklimler” adlı filmine verildi. Ulusal Yarışma Jürisi “Kültür Bakanlığı Yılın En İyi Türk Yönetmeni” ödülü ise “Kader” filminin yönetmeni Zeki Demirkubuz’a verildi. Kültür Bakanlığı ayrıca “Yılın En İyi Türk Filmi” ve “Yılın Festivalin, Uluslararası Yarışma bölümünde “Altın Lale Ödülü”, Joachim Trier’nin “Tekrar” adlı filmine verildi. (solda) Ulusal Yarışma’da “Kültür Bakanlığı Yılın En İyi Türk Filmi” ödülünü Nuri Bilge Ceylan’ın “İklimler” adlı filmi aldı. (ortada) 1986 yılından bu yana Antalya’dan İstanbul’a gelerek festivale katılan Vahit Tansoy adlı izleyiciye de “Ömür Boyu Bilet Ödülü” verildi. (VEDAT ARIK) En İyi Türk Yönetmeni”ne 50.000’er YTL değerinde para ödülü de veriyor. Bu yıl Ulusal Yarışma Jürisi’nin seçtiği “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü “Takva” filmindeki rolü ile Erkan Can ve “Kader” filmindeki rolü ile Ufuk Bayraktar paylaştılar. “En İyi Kadın Oyuncu” ödülü ise “Beynelmilel” filmindeki rolü ile Özgü Na mal’a verildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı, bu oyunculara ayrıca 10.000’er YTL para ödülü de veriyor. Ulusal Yarışma’da Jüri Özel Ödülü’ne ise “Beynelmilel” adlı film değer görüldü. Uluslararası Film Eleştirmenleri Birliği FIPRESCI Ödülleri ise; Uluslararası Yarışma’da Peter Schonau Fog’un yönettiği “Ağlama Sanatı” adlı fil me, Ulusal Yarışma’da Zeki Demirkubuz’un “Kader” adlı filmine verildi. Festivalin “Türk Sineması” tema sponsoru Efes Pilsen, Ulusal Yarışma kapsamındaki filmler arasından FIPRESCI Jürisi’nce seçilen ve Onat Kutlar anısına ödüllendirilen “Kader” adlı filmin yönetmeni Demirkubuz’a bir sonraki filminin yapımında kullanılmak üzere, 30.000 USD para ödülü verdi. Festivalde, Avrupa Konseyi işbirliğiyle bu yıl ilk kez “Sinemada İnsan Hakları” bölümünde bir filme verilmeye başlanan Avrupa Konseyi Sinema Ödülü’ne (FACE), Mali’li yönetmen Abderrahmane Sissako’nun “Bamako” adlı filmi değer görüldü. İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın medya sponsorlarından Radikal gazetesi tarafından verilen Halk Ödülü de izleyicilerin oylarıyla saptanan filmlere verildi. Ödülü, Uluslararası Yarışma’da Bahman Ghobadi’nin “Yarım Ay”; Ulusal Yarışma’da Nuri Bilge Ceylan’ın “İklimler” adlı filmleri kazandılar. Ödül töreninin ardından konuklar, Steven Soderbergh’in “İyi Alman” adlı filmini seyrettiler. Ulusal Yarışma’da En İyi Türk Filmi ödülünü alan “İklimler” bugün, Beyoğlu Sineması’nda 13.30 seansında, Altın Lale’yi kazanan “Tekrar” adlı film ise 21.30 seansında gösterilecek. 15. kuruluş yıldönümü konseri ? ADANA (AA) Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası (ÇDSO), 15. kuruluş yıldönümü dolayısıyla bir konser verdi. Çukurova Filarmoni Derneği Başkanı Sefa Özler, Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu’ndaki konser öncesi, orkestranın kurucusu, sanat yönetmeni ve şefi olan Emin Güven Yaşlıçam’a ve orkestranın yaşamasına katkı sağlayan tüm kişi ve sponsor kuruluşlara teşekkür etti. Özler, Yaşlıçam’a ve orkestra müdürü Salim Özsezer’e birer teşekkür plaketi verdi.Yaşlıçam da katkılarından dolayı Seyhan Otel yetkililerine ve Özsezer’e plaket sundu. Orkestranın 55 sanatçısına da teşekkür belgeleri verildi. Törenin ardından, orkestra, şef Yaşlıçam yönetiminde ve solist Massimo Barrale’nin kemanı eşliğinde, S. Barber’in ‘Keman Konçertosu’ ve Pytor Ilyich Çaykovski’nin ‘Senfoni No 5’ adlı yapıtlarını seslendirdi. CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle