22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 MART 2007 PERŞEMBE 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB PB PB B B B B B PB 12 13 14 12 20 18 22 19 10 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB B Y Y PB PB PB PB PB 9 11 11 11 15 12 14 9 21 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B Y B Y Y Y Y K 20 19 14 16 12 14 15 6 2 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey ve doğu kesimleri parçalı çok bulutlu, Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu’nun doğusu ile Güneydoğu Anadolu’nun doğusu yağışlı, diğer yerler parçalı ve az bulutlu geçecek. Hava sıcaklığı; batı bölgelerimizde biraz artacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih B B B Y Y Y Y Y B 12 5 13 10 13 12 11 14 14 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih PB Y PB PB Y PB PB PB PB 16 13 17 9 12 15 15 16 15 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı B K Y Y B B PB PB B 13 8 5 18 10 9 12 30 22 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Cumhurbaşkanı’nın veto ettiği yasalar, iade ettiği kararnameler üzerinde RTE’nin ve AKP kadrolarının sert tepkisi tabii hükümeti haklı çıkarmak zorunda olan kimileri dışında hâlâ belleklerde tazeliğini koruyor. Bu hükümet Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir uygulamaya imza attı. Önce devleti temsil eden Cumhurbaşkanlığı’nı karşısına alarak devlette ikilik yarattı. Sonrası geldi. Devletin bütün kurumlarıyla askerle, yargıyla, eğitim kurumlarıyla zıtlaştı. Cumhurbaşkanımızın 7 yıllık uygulamaları aslında bu hükümetin rejim üzerine oynadığı, oynamak istediği oyunları bir bir sergiledi. ? Cumhurbaşkanımızın iktidarın rejim üzerindeki amaçlarını engellemek için eğilmeden, bükülmeden, kararlılığından asla ödün vermeden… AKP iktidarının, hatta medyanın saldırılarına umursamadan.. Cumhuriyetin temel ilkelerini savunan uygulamalarının sonuçları yanında, nedense veto ettiği ve geri gönderdiği kararnamelerin içeriği yazılamıyor. Örnek olarak (bir türlü aşamadığı YÖK bir yana) sadece eğitim alanından yazabileceğimiz kimi rakamlar; Sezer’in AKP iktidarının amaçlarına karşı tutumunda ne denli haklı olduğunu kanıtlamaya yeter de artar bile. Örneğin bu iktidar “Yönetici Atama Yönetmeliği”ni değiştirdi. 2006 rakamlarına göre 1041 yönetici, 167 Talim Terbiye Kurulu uzmanı görevden alındı. 4013 okul müdürü, 4573 okul müdür yardımcısı, 552 ililçe milli eğitim şube müdürü, 416 ililçe milli eğitim müdürü, 186 ililçe milli eğitim müdür yardımcısı ve yalnız 94’ü kadın olmak üzere 9834 yönetici atandı. Okullar vekâletle yönetilir oldu. Tek bir örnek eğitime bakış açılarını anlatmaya bile yeter. Zira, 605 imamın kurumlar arası nakil yoluyla Milli Eğitim Bakanlığı’na geçişini sağladı. Yaşam sıkıntısı çeken öğretmenlere geniş olanaklar sağladığını propaganda eden hükümet, 2002 yılında 9794 öğretmenin emekliye ayrıldığını, ne var ki, bu sayının 2005 yılında 17 bin 173’e çıktığını neden açıklayamıyor? ? 23 Nisan’da TBMM Başkanı Arınç, Meclis Başkanlığı sandalyesine geçen yıl 21 yaşında bir imam hatipli “çocuğu” oturttu ve bu yıl da aynı uygulamaya devam edeceğini açıkladı. Geçen yılki törenlerde ya yazılıp eline verildi ya da ezberletildi 21 yaşındaki çocuğun yaptığı konuşma imam hatipler ve türban üzerindeydi. Bu sözlerin etkisinde kalan; ne ki hızını alamayan Arınç, Erbakan kafasını temsil eden MSP’nin sürgiti bu kadroların belleğine kazınmış amacı açıklayıverdi: “Laiklik yeniden tanımlanmalı” dedi. Hemen ertesi günü laikliğin altını oymaya zaten kararlı olan RTE de, Arınç’a “Merak etmeyin” diye seslendi: “Söyledikleriniz doğru. Katılıyorum. Ama acele etmeyin. Ben de onu yapmak istiyorum. Ama sen acele ediyorsun. Masayı devirme, bekle. 15 yıl sonra herkes aynı şeyi isteyecek. Oraya (herkesi) getireceğiz” dedi. Bu söylemler çeşitli konularda uyguladıkları takıyyenin açık kanıtı! RTE bütün konuşmalarında laikliği savunur görünüyor. Ama asıl amaçları anayasanın 24. maddesinde tarifini bulan laikliği kendi inançları doğrultusunda kuşa çevirmek! ? Beri yandan da Kuran kurslarının sayılarını artırarak, kurslara başlama yaşını erkene çekerek, denetimleri engelleyici her türlü zemini hazırlayarak, kaçak Kuran kurslarının yasadışı faaliyetlerini yasal koruma altına alarak, genç beyinleri 15 yıl sonraya hazırlıyorlar. Şöyle mertçe ortaya çıkıp evet biz İslam kurallarına koşut bir devlet, laikliği ortadan kaldıran bir siyaset güdüyoruz diyemiyorlar. Ama bir gün gelecek; diyecekler. O güne hazırlanıyorlar. RTE; neden “Acele etmeyin” diyor. Köşk’e çıkar, Başbakanlığı Gül, Meclis Başkanlığı’nı Arınç üstlenirse “15 yıl sonra herkese aynı şeyi söyletmenin yollarını açacaklar!” ? Milliyet’teki habere göre; RTE, Baykal’ın CD’sini gösterdiği, çözümü hemen her gazete bürosunda bulunan Öcalan’a iki kez “Sayın” dediği konuşmasını, geçen akşam AKP Merkez Yönetim Kurulu toplantısında “Ben böyle bir ifade kullandığımı hatırlamıyorum” diye yalanlamış. Baykal’ın şimdi yerine getirmesi gereken bir görev var; Avustralya radyosundaki konuşmasında iki kez Öcalan’a “Sayın” dediğini içeren ve de daha vahimi şehitlerimizden “kelle” diye söz ettiği CD’yi, belleğini tazelemesini için vakit yitirmeksizin RTE’ye postalaması ve: Daha da önemlisi gerçeği görmesi için eğer yayımlayacak bir TV kanalı bulursa bu konuşmayı RTE’nin sesinden canlı olarak halkımıza duyurmalı! ? Belge aramak gereksiz. Zira gazetelere göz atmak yeterli. Kanıtlanan gerçekleri yalanlamaktan kaçınmayan bu adamlara saygılı davranmak ha? İsimlerini veremediklerimiz; şeriatçı ise elbette şeriatçı, laik rejimi göz boyayarak katleden malum kadroları ve tehlikeli gidişi destekleyenlere elbette yalaka diyeceğiz. Üstelik olanağını bulsak üstü örtülü yutturmalarla bu adamlara hizmet edenlerden daha ağır sözcüklerle söz edeceğiz. Atatürk’ün emanetini sindirenler var oldukça; ikiyüzlülere, laik Cumhuriyete ihanet edenlere, döneklere, yalakalara, şeriata ve kime niçin hizmet ettikleri bilinenlere... Her türlü olanağı ve üslubu dün olduğu gibi bugün de kullananlar yarınlarda da asla eksik olmayacak! Bu, böyle biline! ‘Kefil’e konut koruması Başbakan, BM terör listesinde yer alan El Kadı’ya ‘kefil’olduğunu Meclis çatısı altında ve Başbakanlık Konutu’nda açıkladığı için hakkında başlatılan incelemeden kurtuldu İLHAN TAŞCI GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan, BM’nin teröre destek verenler listesinde bulunan Yasin el Kadı’ya kefilliği nedeniyle “suç ve suçluyu övme” suçundan başlatılan incelemeden, “konut dokunulmazlığı” gerekçesiyle kurtuldu. Ankara Başsavcılığı, Erdoğan’ın el Kadı’ya “Kefilim. Kendime inandığım gibi inanıyorum” sözlerini Meclis çatısı altında söylediği; bir özel televizyondaki açıklamalarının ise Başbakanlık Konutu’nda gerçekleştirilen söyleşide dillendirildiği gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi. Başsavcılık, CHP’li Kemal Kılıçdıroğlu ile Atilla Kart’ın Erdoğan’ın BM’nin terörü finanse edenler listesinde yer alan ve Türkiye’ye girişi yasaklı olan Yasin el Kadı’ya kefilliğine ilişkin açıklamalarıyla ilgili suç duyurusu üzerine başlattığı incelemeyi tamamladı. Kılıçdaroğlu ve Kart suç duyurusunda, Erdoğan’ın bir özel tevlevizyonda yaptığı konuşmada, BM, Adalet Divanı Mahkemesi ve Danıştay İdari Dava Daireleri Kararları bulunmasına karşın El Kadı’yı överek “suç ve suçluyu övme” suçunu işlediğini belirtmişlerdi. Başsavcı Vekili Hikmet Önen, 23 Şubat tarihli kararında, Erdoğan’ı soruşturma yetkileri bulunmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi. Kararda, Erdoğan’ın El Kadı için “param kadar kefilim” sözlerinin Meclis çatısı altın da söylendiğine işaret edilerek “Anayasanın 83. maddesinin 1 fıkrasında ‘TBMM üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden Meclis’te ileri sürdürkleri düşüncelerinden sorumlu tutulamazlar’ hükmünün mevcut olduğu” anlatıldı. Erdoğan’ın bir özel televizyon kanalında El Kadı’ya kefilliğine ilişkin açıklamalarının da değerlendirildiği kararda, söyleşinin “Başbakanlık resmi konutunda, Başbakanlık sıfatı altında yapılan söyleşi” olduğu belirlemesi yapıldı. Bu nedenle Erdoğan’ın Başbakan sıfatı olduğu, suçlamaların da görevine ilişkin ve görevi sırasında meydana geldiğine işaret edilen kararda, “...Anayasal sistem nedeniye Tayyip Erdoğan hakkında müsnet suçtan soruşturma açılmasına yer olmadığına...” denildi. Erdoğan, TBMM’deki konuşmasında, “Yasin el Kadı’yı tanıyorum, kendisine güveniyorum, param kadar da kefilim. Tamam mı, bu kadar. (CHP’li Mustafa Özyürek’in ‘Teröriste kefil oluyorsunuz, BM kararına göre teröristtir o’ demesi üzerine) Terbiye dahilinde konuşun. Tanımadığınız bir insan için terörist ifadesini kullanamazsınız. Ben, tanıdığım, bildiğim Türkiye ve Türk sevdalısı olan bir insan için bunu söylerim. BM’nin her gönderdiği o tür listede olan isimler terörist mi? Çok ayıp çok” demişti. Takipsizlik kararını veren Başsavcı Vekili Hikmet Önen, Erdoğan’ın Abdullah Öcalan’a “sayın” dediği konuşması nedeniyle de suç ve suçluyu övme suçundan inceleme başlatmıştı. Erdoğan hakkındaki inceleme sürüyor. Hasankeyf’in merkezinin değiştirilmesine ilişkin tasarı komisyonda kabul edildi Ilısu Barajı’nın yapılması durumunda su altında kalması beklenen Hasankeyf ilçe merkezi, Hamduni ve Kutu sırtlarının güney yamaçları, Gelepür sırtının batı yamaçları, Aşintepe sırtı ve Birke tepesinin doğu yamaçları, Kesmeköprü ve Kuru mahallesinin kuzeyi ile çevrilmiş alana nakledilecek. Belediye taşınacak, eserler batacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM İçişleri Komisyonu’nda, Batman’ın Hasankeyf ilçesinin merkezinin değiştirilmesine ilişkin yasa tasarısı kabul edildi. İçişleri Komisyonu’nda, Ilısu Barajı’nın yapılması durumunda su altında kalması beklenen Hasankeyf ilçesinin yerleşim merkezinin taşınmasına ilişkin tasarı dün ele alındı. Tasarıya göre, Hasankeyf ilçe merkezi, Hamduni ve Kutu sırtlarının güney yamaçları, Gelepür sırtının batı yamaçları, Aşintepe sırtı ve Birke tepesinin doğu yamaçları, Kesmeköprü ve Kuru mahallesinin kuzeyi ile çevrilmiş alana nakledilecek. Hasankeyf ilçesi, yeni yerleşim yerine nakline kadar geçecek sürede, halen bulunduğu yerde hukuki varlığını sürdürecek. Hasankeyf Belediyesi, yeni yerleşim alanının imar planları ve altyapı çalışmalarını yürütmekte görev ve yetkisini kullanabilecek. İlçe merkezi yeni yerleşim alanına hukuken taşındıktan sonra, Hasankeyf ilçe merkezi belediyesi hukuki varlığını yeni yerleşim yerinde sürdürecek ve belediyenin eski yerdeki hukuki varlığı sona erecek. AKP’li Nur Doğan Topaloğlu, Ilısu Barajı’nın tamamlanması halinde ilçe merkezinin yüzde 80’inin su altında kalmayacağını vurguladı. Topaloğlu, “İlçe merkezi taşındıktan sonra burası, tarihi yer olarak kullanılacak. Baraj yapımından vazgeçilmesi halinde bile mevcut yer yerleşim yeri özelliğini kaybetti” dedi. CHP’li Hakkı Ülkü, Ilısu Barajı’ndan yılda 3.8 milyar kilovatsaat elektrik üretilmesinin planlandığını söylerken kaçak ve kayıp elektrik miktarının 12 milyar kilovatsaat olduğunu, yeni baraj yapımı yerine kaçak ve kayıp elektriğin önlenmesi gerektiğini kaydetti. Siyaset hariç! TBMM’den belediyelere, il genel meclislerinden parti organlarına kadar kadınların oranı yüzde 4’ü geçmiyor. Buna tepki gösteren kimi kadın örgütleri, “Meclis’e girmek için erkek olmak şart mı?” deyip bıyıklı bir kampanya başlattı. Bu kampanyaya en büyük tepki doğal olarak bir “bıyıklıdan” geldi! Erdoğan, kadınların yüzüne şunu söyledi: “Diyorlar ki, kota koyun. Kusura bakmayın, mal mı ki bu kota veriyorsun? Böyle saçmalık olmaz. Affedersiniz, erkeklerin ianesine mi teslim edeceğiz hanım kardeşlerimizi?” Öyle anlaşılıyor ki Erdoğan, tekstil kotasıyla kadın kotasını birbirine karıştırmış. Oysa, AB ülkelerinin çoğunda kadın kotası var. Kota, Erdoğan’ın iddia ettiği gibi kadınların kaderini erkeklere teslim etmek değil, etmemek için uygulanıyor. ??? Başbakan’ın laiklik tarifi de siyasette kadın tarifini aratmıyor. Şu sözler Erdoğan’ın salı günü tezlerinden: “Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlettir. Yanlış bir ifade, eksik. Tarihe baktığımız zaman, birçok dünya devletleri laikti. Hitler Almanyası da laikti, ona bakarsan. Ama Hitler Almanyası’ydı. Anayasamızda en güzel tespiti yapılmış; demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti...” İşte size, sapla samanın, beyle yamanın birbirine karıştığı bir tümce daha... Erdoğan anayasanın o güzel tümcesini şöyle uyguluyor: Demokrasi deyince, kendi iktidarının devam etmesi... Laik deyince, herkesin dini inancına göre yaşaması... Sosyal deyince, ihalelerin kendi yandaşlarına eşit verilmesi... Hukuk deyince, önünde hiçbir yasal engelin bulunmaması... Bütün “deyince”lerden sonra Hitler deyince de insanın aklına ister istemez, tek başına iktidara gelmeyi sonsuz kudret sananlar geliyor! Hitler’i diktatörlük yoluna götüren, “halk beni seçmişse, istediğimi yapmak hakkımdır” bağnazlığıydı. ??? Erdoğan’ın AB tezleri de kaç bezle silinir bilinmez! AB’nin 50. yıldönümü törenlerine Türkiye çağrılmamış... Türkiye’nin tam üyeliği için kimse tarih vermeye yanaşmamış... Önümüzdeki 50 yılda bile bunun sözünü etmekten yana olmadıklarını ifade etmişler... Almanya Başbakanı Angela Merkel, AB’nin kökenlerinde Hıristiyanlığın, Yahudiliğin olduğunu ilan etmiş... Bunların üstüne Erdoğan şu sözleri “ediyor”: “Avrupa’nın temelinde Hıristiyanlık da, Yahudilik de, Müslümanlık da hep olmuştur. Bugün Avrupa’da yaşayan milyonlarca Müslüman Avrupa kimliğinin bir parçasıdır. Bu gerçeği görmezden gelmek AB ilkeleriyle çelişen durum olur. Biz yük olmaya değil, yük almaya geliyoruz aslında... Eğer AB Türkiye ile ilgili böyle bir olumsuzluk düşünüyorsa verir kararını, biz de yolumuza devam ederiz. Diyoruz ki, yormayın kendinizi, bizi de yormayın.” Erdoğan bu saplamalarıyla... 1. AB’nin dinsel zeminlerde konuşulmasını kabul ediyor. Yanına Müslümanlığı da iliştirin, diyor. 2. Yük olmayacağız diyerek, serbest dolaşımdan bütçeden paya kadar hiçbir şey istemeyeceğini kabul ediyor. Ne olur iyi bir şeyler söyleyin diye adeta yalvarıyor. 3. Türkiye’nin yolunu başka bir yöne çevirmekle tehdit ediyor. Başbakan’ın salı tezleri için “yanlışlar” diye başladık ama, belki de bunlara “Erdoğan’ın doğruları” adını koymak gerek! ankcum?cumhuriyet.com.tr Moroğlu: 4 parti birleşmeli ? İstanbul Haber Servisi İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB) Koordinatörü Nazan Moroğlu, 2007 genel seçimleri öncesi CHPSHPDSP ve İP’nin toplam oy oranının yüzde 28’e ulaştığını belirterek “O zaman ya dört parti olarak kalacaklar ya da ülkenin yararını her şeyin önünde tutarak, kişisel hesaplaşmaları bir kenara bırakarak yaşanan sorunları aşacaklar” dedi. PKK operasyonu: 2 kişi tutuklandı ? İstanbul Haber Servisi İstanbul’da terör örgütü PKK’ye yönelik düzenlenen operasyonda, 2 kişi tutuklandı. Operasyonda, 9.5 kilo patlayıcı madde, 10 adet elektrikli fünye, 1 adet cep telefonu düzeneği, 1 adet kurusıkı tabanca, 5 adet fişek, bomba yapımı hazırlanmasında kullanılan malzemeler, 1 adet sahte nüfus cüzdanı, 1200 ABD Doları, 255 YTL, cep telefonu ve sim kartlar ile örgütsel doküman ele geçirildi. 5 YILDA 869 PERSONEL PSİKOLOJİK TEDAVİ GÖRDÜ Aracının fren boruları kesildi Polisin sinirleri bozuk ? Baştarafı 1. Sayfada deniyle yaşanan huzursuzluk ve disiplinsizlik iddialarını CHP’li Ahmet Ersin soru önergesiyle TBMM gündemine taşıdı. Ersin, Türk polisinin çalışma koşullarının son derece ağır olduğunu, AB ülkelerinde haftada en fazla 40 saat çalışan polisin Türkiye de günde en az 12 saat çalıştığını anımsatarak buna karşın aldıkları maaşın AB ülkelerinin dörtte biri kadar olduğuna dikkat çekti. Ağır çalışma koşulların ve geçim sıkıntısının teşkilatta huzursuzluğa ve sorunlara neden olduğunu, intihar ve psikolojik sorunların arttığını, bu nedenle bazı polis eşlerinin il insan hakları kurullarına şikâyette bulunduğunu anımsatan Ersin, Aksu’dan son 5 yılda istifa eden, suça karıştıkları için ihraç edilen, intihar eden, psikolojik tedavi gören, şehit olan polisler ile ihraç nedenleri konusunda bilgi istedi. Aksu verdiği yanıtta, 328 personelin istifa ettiğini, işledikleri çeşitli suçlardan dolayı 42 personelin devlet memurluğundan çıkarıldığını söyledi. Aksu, yine çeşitli suçlara karışan 1294 em niyet mensubunun meslekten ihraç edildiğini ifade etti. Aksu, çeşitli sorunları nedeniyle 869 personelin psikolojik tedavi gördüğünü belirtirken 122 personelin ise intihar ettiğini söyledi. Aksu, son 5 yıl içinde Emniyet teşkilatında görevli 40 personelin ise şehit düştüğünü bildirdi. Aksu, polislerin mali durumlarının iyileştirilmesiyle ilgili yaptıkları çalışmaları da anlattı. Buna göre emniyet personeline 100 YTL, mahalle bekçilerine de 80 YTL artış sağlandı. Perinçek’e ‘suikast girişimi’iddiası İSTANBUL/ANKARA (ANKA) İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek’in makam aracının fren boruları, önceki gece kimliği belirsiz kişilerce kesildi. Perinçek’in makam şoförü, geceleri İstanbul’daki parti merkezinde garajda korunan aracı, önceki gece saat 02.00 sıralarında Balat’taki evinin önüne bıraktı. Sabah aracı çalıştıran şoför, frenlerin tutmadığını fark etti. Araç, Perinçek’in koruma polisi ve avukatı eşliğinde tamircide incelendi. Tutanakta, fren borularının, aracın altına girilerek koparıldığının belirlendiği ifade edildi. Perinçek, İstanbul’da yarın yapılacak basın toplantısında bazı generallere yönelik suikast hazırlıkları olduğuna dair bilgiler sunulacağını kaydetti. “Suikast girişimi sırf bizimle ilgili değil” diyen Perinçek, faillerin sıkı biçimde aracı takip ettiklerinin anlaşıldığını söyledi. İHD’den ‘Sayın’a destek ? İstanbul Haber Servisi İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında terör örgütü lideri Abdullah Öcalan için “sayın” kelimesini kullanmasıyla ilgili inceleme başlatılmasını kınadı. Açıklamada, “Bu tavır tahammülsüzlüğün en son noktasıdır. Kınıyoruz” denildi. Avukatlardan ‘CMK’ protestosu ? İstanbul Haber Servisi Çağdaş Avukatlar Grubu, Adalet Bakanlığı’nın hazırladığı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nu (CMK) protesto ederek, bakanlığın CMK uygulamasında görev yapan avukatların görüş ve önerileri doğrultusunda yeni bir yönetmelik çıkarması gerektiğini söyledi. İstanbul Barosu önünde bir araya gelen avukatlar, çıkarılan CMK’nin, savunmanın bağımsızlığına, zorunlu müdafiliğe ve adil yargılama hakkına yönelik ağır bir saldırı olduğunu belirterek, geri çekilmesini istediler. Tablo vahim... Aksu’nun verdiği yanıtları değerlendiren Ersin, rakamların polis teşkilatındaki tablonun vehametini ortaya koyduğunu söyledi. Rakamların, emniyet teşkilatındaki cemaat kadrolaşmasına ilaveten polislerin ciddi psikolojik sorunlar yaşadığını ortaya koyduğunu dile getiren Ersin, 1300’ün üzerindeki polisin de suça karıştıkları için meslekten ve devlet memurluğundan çıkarıldığına işaret etti. Ersin, “Bu, emniyette ciddi disiplinsizlik olduğunu ortaya koyuyor” dedi. Diktatörler servete doymuyor ? PARİS (AA) Açlığa Karşı Kalkınma Komitesi (AKK) adlı sivil toplum örgütü, dün yayımlanan raporunda, diktatörlerin zimmetlerine geçirerek yurtdışına aktardığı paralarla edindikleri servetin, 100 milyar doları geçtiğini bildirdi. “Usulsüz kazancın getirisi çok” başlıklı raporda, ilk sırayı Saddam Hüseyin aldı. Amerikan yönetiminin verdiği rakamlara dayanan rapora göre, eski Irak lideri 10 ila 40 milyar doları zimmetine geçirdi. Güney ülkelerinin diktatörlerinin, son 3040 yıl içinde 100180 milyar dolarlık malvarlığı edindiği bildirildi. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle