23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 MART 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr İETT arazisi ihalesini kazanan Sama Dubai, KDV ile birlikte peşin olarak 1 milyar 156 milyon YTL ödeyecek 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER ‘Mahkemelik imar’la satış Hukuk skandalı! OKTAY EKİNCİ Boğaziçi sırtlarına “Dubai Kuleleri”ni dikmek için Levent’teki İETT arazisine geçen yıl talip olan Şeyh Maktum dünkü ihaleyi de kazansa bile, acaba aynı ihaleyle pazarlanan “imar durumu”ndaki inşaat haklarını kullanabilecek mi? İmar hukukundaki “kamu yararı” önceliği ile yargının “bilimsellik” karşısındaki hassasiyetini bilen herkes, bu soruyu “hayır” diyerek yanıtlıyor. Çünkü Mimarlar Odası’nın aynı imar kurallarını iptal ettirmek üzere açtığı davanın gerekçeleri “yürürlükteki yasalar”a dayanıyor. Yasalar ise belediyenin imar yetkilerini “keyfi” değil, şehircilik kurallarına uygun kullanmalarını öngörüyor. Bu nedenle İstanbul’un zaten aşırı düzeyde yoğunluk yüklenmiş bir bölgesindeki “sınırsız yapı yüksekliği” ve “sınırsız toprak altı kullanımı” ile 3 emsalli bir imar durumunun hukuka uygun bulunması çok düşük bir olasılık... İşte bu gerçek açıkça bilindiği halde, dahası aynı gerçeğin ışığında söz konusu imar haklarının mahkemede sorgulanmakta olduğu bir süreçte, arsanın bu koşullar ile ihaleye çıkartılması ise tam bir hukuk skandalı... Büyükşehir Belediyesi’ni yönetenler, kamuya ait bir mülkü “mahkemelik imar koşulları” ile pazarlayıp elden çıkarırlarken, açıkça yargıya müdahale ederek “Hukuk ne derse desin, biz bu kararla satışı yaparız” tutumu içinde “anayasal suç” işliyorlar... Aynı koşullarda araziyi satın alanlar da kendilerine “söz” verilen imar haklarıyla ilgili mahkeme sürecini “önemsemeyerek”, bir hukuk devleti olan Türkiye’de, siyasetin yargıyı “etkisiz” bırakacağına yönelik “krallık” anlayışıyla hareket ediyorlar... Ancak arsanın yeni sahibi kim olursa olsun, öyle görünüyor ki yeni bir “GalataPort” olayının da İETT arazisinde yaşanması yüksek olasılık. Çünkü konunun gündeme gelişinden bu yana görüştüğümüz hemen tüm şehircilik uzmanları ve planlama hocaları, dava konusu olan imar koşullarının hukuk ve bilim açısından geçerli olamayacağı yönünde fikir birliği içindeler... Geriye Büyükşehir Belediyesi ile ülkeyi yöneten “pazarlamacı” anlayışın sadece “satışa yönelik gelir beklentileri”ne tutsak olmaları kalıyor... Bu “siyasi” sorunun giderilmesi içinse toplumun ve medyanın olanı biteni “emlakçi gözü”yle değil, kentli olarak izlemesi ve değerlendirmesi gerekiyor... Kirli Çıkar Ağları.. Aylar önce televizyonlarda ilanlarını gördük. Yeri alınmamış kulelerde yapılacak lüks inşaatların satışı, çekici, çarpıcı şimdilik hayali, proje üzerinden görüntülerle pazarlanması yapılıyordu. Reklamlardan önce Dubai Şeyhi ve heyetinin İstanbul ziyareti, Erdoğan görüşmesinin ardından İstanbul Belediyesi’nin yer tahsis ettiği haberleri, açıklamaları gelmişti. Doğal olarak AKP yönetiminin, İstanbul Belediyesi ile birlikte hukuka aykırı yer tahsisi üzerinden tartışmalar çıktı.. Medya kulislerinde AKP’ye seçimler için yapılmış astronomik bağışların rakamlarla dillendirildiği dedikoduları yayıldı. Sert tepkiler, kamuoyu karşısında AKP yönetimince geri adım atılmış gibi açıklamalar oldu. Ancak her şıkta, biri olmazsa bir diğerinde arsa tahsisi, arsanın durumuna göre de ya reklamlardaki gibi boyuna yükselmiş kulelerin ya da enine yayılmış bir projenin gündemde olduğu da vurgulandı. Yani ortada arsasız, yasal onayı alınmış projesi olmasa da, reklamı boşuna yapılmamış, gerçekleşeceği kesin bir Dubai projesi vardı. AKP iktidarı, İstanbul Belediyesi ile Dubai şirketi şeyhlerinin geri dönüşü olmayan bir centilmenlik anlaşması, öyle ya da böyle mutlaka gerçekleşecek projeleri vardı... Sonunda dün yapılan satışla Levent’teki eski İETT garaj alanı Dubai şirketinin oldu. Satışın hemen ardından Yurtsever Mühendisler adına rakamlarla yapılan açıklamadaki veriler çok çarpıcı; mühendisler, çok kaba, arsanın bitişiğindeki Kanyon’un verilerinden yola çıkarak yaptıkları hesaplarda, Dubai şirketinin her koşulda bire üç kazanacağını ortaya koyuyorlar. Beklendiği gibi ihaleyi kazanan Dubai şirketi, ihalede verdiği paranın tümünü borç olarak alsa, geçerli faizlerden ödese, inşaatın tümünü taşeron şirketlere devredip, sonunda hiçbir katkıda bulunmamış olarak sadece satışları yapsa, üç yılda en az 1.2 milyar YTL kazanmış olacak.. İstanbul’un zaten yapılmış, halen kullanılmakta olan alışveriş merkezleri, gökdelenleri ile trafiği felç edilmiş hattında, üst üste yapılan iki ihale ile, nefes alınabilecek alanların en yoğunundan betonlaşmaya açılmalarının imar sorunu, hukuk tartışmaları bir yana... Seçim öncesi satışlar AKP’yi, piyasaları rahatlatacak, çok büyük bir para akışı, kaynak anlamına geliyor. Ortada görünmeyen kirli çıkar ağları söz konusu olmasa, her şey şeffaf ihalelerde görüldüğü üzere şeffaf kalsa bile. Yeni çok lüks, yoğun yapılanma ile birkaç kişi ve şirket vuracak, yüz binler, trafik, bölgeden uzaklaştırılma, yükselen kiralar.. ile çok boyutlu kaybedecekler. İstanbul’un, kimliği, tarihi dokusu, doğasından kaybedecekleri ise zaten kimsenin umuru değil. Şimdi siz, bu altını çizdiklerimizin önemini de bir yana bırakarak, sadece olayın gelişimine, Çırağan Oteli’nde kapalı kapılar arkasında yapılan gizli görüşmeler sonrası olup bitene bakıp, elinizi vicdanınıza koyarak, bu işin içinde kirli çıkar ağları yok diyebilir misiniz? ??? İsterseniz bu yazının devamında hiçbir yorum yapmadan, birinci elden tanıklık ettiğim çok küçük çaplı görülen, ama iktidarın kadrolaşmasının aynası, kirli çıkar ağı örülmesi ilişkilerinden birkaç örnekle yetinelim... AKP’nin kadrolaşmasını tamamladığı kamu hastanesindeyiz. Hastamız ameliyata gidecek. Bir özel şirketin temsilcisi elinde kâğıtlarla geliyor. Sigorta işlemlerinizin onlar tarafından yapılacağını bildiriyor. Vekâlet istiyor. Kazara SSK’den ameliyat parasının alınamaması, bir terslik olması hali için de, özel hastanelerde yapılacak ameliyat fiyatı ölçeğinde bir senet imzalatıyor. Sigortanın ödemeyeceği ek malzeme kullanılması halinde ayrıca ek para alacaklarını anımsatıyor. Kamu hastanesinde özel taşeron şirket neyin nesi deme lüksünüz var mı? Ya da sonradan istenen ek ödemeler için itiraz hakkınız? Siz neyin kaça, sigorta tarafından karşılanıp karşılanmadığını, hastanıza kullanılıp kullanılmadığını nasıl bileceksiniz? Boynunuz kıldan ince. Her şey hukuka, hakka aykırı, kirli çıkar ağlarının örülmesi, akıl almaz bir kadrolaşma partizanlık örneği.. Bu türden ilişkilere karşı duran, yasal, hak düzenine uymak isteyen bölüm başkanları, doktorların olduğu yerlerde ise, yöneticilerle birlikte tüm sağlık çalışanları, en çok da hastalar cezalandırılıyor. Paha biçilmez değerde, önemde sağlık araçları kullanılmayıp, sağlık hizmetleri verilmiyor. Hastalar özel, deyim yerindeyse gecekondu niteliğinde, yetersiz hizmet veren sağlık merkezlerine sevkle yönlendiriliyorlar. Ayrıca para ödemek zorunda kalıyorlar. Kamu hastanesinin doktorları, sağlık elemanları, paha biçilmez araçları ise işlevsiz kalıyor. İpin ucu öylesine kaçtı ki, sonuçta en yetersiz özel sağlık merkezlerinde sigortadan artı hasta sahibinden alınan ücretlerin toplamı gerçekten astronomik kazanç anlamına geliyor.. Şu ünlü imam hatipli kayırmasına, kadrolaşmasına geçersek; önce Diyanet kadrosuna alınıp, kamunun her alanına yatay geçişler, sözleşmelilerle, kamunun her alanında öncelikli iş buluyorlar. İmam sanat yönetmenlerimiz, hastane yöneticilerimiz var. Öyle olunca da AKP’nin üç yıllık iktidarında toplam öğrenci sayılarında 391 binlik bir artış olmuş. Sadece yaz Kuran kurslarındaki patlamada, kurs sayısı artışı ise 10 bin.. Şimdi siz hâlâ AKP’nin Erdoğan’ın kaşgöz işareti ile parmak kaldıracak vekilleri ile iktidar yetkisinin üstüne Cumhurbaşkanlığı’nı ele geçireceği, YÖK’ü yargı denetimini sınırsız aşacağı bir kadrolaşmadan korkmayanlardan mısınız? soner@cumhuriyet.com.tr İSTANBUL (Cumhuriyet) Levent’teki İETT Garajı arazisinin satış ihalesinde en yüksek teklifi veren Dubai Şeyhi Maktum’un şirketi Sama Dubai İstanbul Gayrimenkul AŞ, yüzde 18’lik KDV ile birlikte toplam 1 milyar 156 milyon YTL ödeme yapacak. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Merkez Binası yanında bulunan İBB Gençlik ve Spor Müdürlüğü Salonu’nda yapılan açık artırmaya, Sama Dubai’ye ait en yüksek teklif olan 840 milyon YTL’nin Merkez Bankası kuruna göre dolara çev ? Toplam 46 bin 241 metrekare ticaret ve konut alanına sahip Levent’teki İETT Garajı arazisinin satış ihalesini Dubai Şeyhi Maktum’un şirketi Sama Dubai kazandı. rilmesiyle elde edilen 606 milyon dolarla başlandı. Açık artırma başlangıcında Fiba Gayrimenkul Geliştirme İnşaat ve Yatırım AŞNurol Holding AŞ ortak girişimi ihaleden çekildi. İhalede sona kalan Sama Dubai ile Zorlu arasında geçen açık artırmada Zorlu, Sama Dubai’nin 705 milyon dolarlık teklifinin ardından ihaleden çekildi. Sama Dubai İstanbul Gayrimenkul AŞ, 977 milyon YTL’lik fiyatın, Belediye Başkanı Kadir Topbaş tarafından 980 milyon YTL ’ye yuvarlanması talebini geri çe virmedi. Topbaş, ihalenin ekonomideki istikrar ve şehrin gelişmesinin yansıması olduğunu söyledi. Arsanın, belediyenin en büyük gayrimenkulü olduğunu belirten Topbaş, paranın hizmetlere yatırılacağını, İstanbul’un ulaşım sorununun çözümü için kullanılacağını kaydetti. Topbaş’ın konuşmasının ardından şirket yetkilileriyle anlaşma imzalandı. Mimarlar Odası dün araziyle ilgili davalarının sürdüğünü açıklamıştı. Topbaş, yazarımız Oktay Ekinci’yi hedef alarak “Maksadı nedir? Bunu sormalı” dedi. ‘DUBAİ TOWERS’A ODAKLANACAĞIZ Sama Dubai İcra Kurulu Başkanı Ferhan Feriduni “Türkiye’yi global büyümemizin mihenk taşı olarak görüyoruz. Bu noktadan sonra, toplamda 5 milyar doları bulmasını planladığımız gayrimenkul projelerimizin ilk adımını teşkil edecek Dubai Towers projemize odaklanacağız” dedi. Feriduni sözlerine şöyle devam etti: “Yapacağımız iş İstanbul siluetine yeni bir yüksek bina eklemekten ibaret değil. En üst kalitede ofis alanlarını, dünya klasmanında lüks bir oteli, rezidans dairelerini ve son derece özel bir alışveriş merkezini bünyesinde bir araya getirecek eşsiz bir kompleks yaratacağız. İstanbulluların tavsiyelerinden yararlanacağız.” 4. Levent’teki İETT arazisi 46 bin 241 metrekarelik inşaat alanı ile İstanbul’un en değerli arazilerinden biri olarak gösteriliyor. Dubai Holding’in gayrimenkul geliştirme ve yatırım şirketi Sama Dubai, bu araziyle ilgili yatırım niyetini ilk olarak 2005 yılı Ekim ayında İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile birlikte gerçekleştirmeyi planladığı bir ortaklık ile beyan etmişti. Kamuoyunun tepkisiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi ihaleye çıkma kararı almıştı. Yıllarca derme çatma evlerde belediyelere, soğuk ve rutubete karşı direnen gecekondu sahipleri şimdi pay derdinde Gecekonduya ‘rant’, ücretliye düş GÖKDELEN MANZARASI Sobanın tüttüğü binanın tahta, boyası dökülmüş dar kapısından giriyoruz. Ne avlu ne de balkona benzeyen daracık boşluktan sonra ikinci ve bu kez ev sahibinin açması gereken kapıdayız. Evin hanımı Sehernaz Hanım, pek de şaşırmadan sıcak bir tutumla soruları yanıtlıyor. Sehernaz Hanım, kiracı olduklarını söylüyor, diğer bütün komşuların ise ev sahibi olduklarını ekliyor. Az önce kapılarını çaldığımızda “kiracı” olduklarını söyleyen komşulardan aldığı bilgileri aktaran Sehernaz Hanım’ın yaşadığı ev, Profilo Alışveriş Merkezi’nin sağ tarafından başlayıp Çağlayan Deresi’ne kadar uzanan, araya sıkışan gecekondulardan biri. Buradan hemen Zincirlikuyu’da yükselen gökdelenleri neredeyse tek tek saymak mümkün. FATMA KOŞAR MURAT GÜLDEREN EMEL DOLUKAR Yıllarca rutubetli, dermeçatma evlerde yaşayan gecekondu sakinleri, yakın geleceğin zenginleri olmaya artık adaylar. Yerlisinden yabancısına, gerek büyük gerek küçük yatırımcılar, Cumhurbaşkanlığı seçimine kilitlendi. Emlakçilere göre, satılık piyasası çok durgun ve alt ile orta gelir grubundan elinde parası olup da gayrimenkul almayı düşünenler bile beklemede. Bunun bir nedeni de mortgage (tutsat) sistemiyle ilgili beklentilere odaklanılması, yasal düzenlemelerin yarattığı kafa karışıklığı. Ancak bütün bu gelişmelerden etkilenmeyen, hatta yakın gelecek hayalleri giderek “pembeleşen” bir kesim var: Gecekondular. Onlar için ne mortgage sis Sabri Şimşek, bulunduğu bölgeye metro ve transit köprü yapılacağını, böylece arsa fiyatlarının daha da artacağına inandığını belirterek “Şu an arsamı değil 450 bin YTL ’ye daha çok paraya da satmam” diyor. Şimşek, müteahhitlerin zaten yıllardır kat karşılığı tekliflerde bulunduğunu, ancak bugünlerde büyük projeler için büyük şirketlerin bütün arsa sahiplerini ikna etme çabalarına girdiğini anlatıyor. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) teminde getirilmekten vazgeçilen vergi teşvikleri önemli ne de konut kredisi faizilerinin yüksekliği. Çünkü yıllarca belediye ekiplerine karşı direnme sahneleriyle göz önünde kalan gecekondu sahipleri İstanbul’da artık çok değerli yerlere sahipler. Karayolları ve İETT arazilerinin satılmasının ardından Mecidiyeköy’ün gerisinde, Profilo Alışve riş Merkezi’nin sağından başlayan ve Çağlayan Deresi’ne kadar uzanan eteklerdeki gecekondu sahipleri de İstanbul’da kendisini artık “zengin hisseden ve ilan eden” gecekondu sahiplerinin arasındalar. ENKA’dan Sabancı Grubu’na Koç’tan Tepe İnşaat’a kadar Türkiye’nin önde gelen firmalarının artık kapılarını çaldığını belirten Gülbağ’daki gecekondu sahiplerinden Sabri Şimşek 270 metrekare arsasına 450 bin YTL fiyat verildiğini ancak teklifi yeterli bulmayıp kabul etmediğini söylüyor. Şimşek, büyük projeler için büyük şirketlerin bütün arsa sahiplerini ikna etme çabalarına girdiğini anlatıyor. Daha da beklemeye karar verdiğini söyleyen Şimşek, kulağına gelen bilgileri aktarıyor: “Buradan ta Eyüp’e kadar uzanacak bir metro hattı yapılacağını duydum. Bu yol var ya çook daha genişleyecek. Yani buralar daha bir gelişecek. Baksanıza şu gökdelenlere. Giderek de büyük projelere başlanıyor...” ALT VE ORTA GELİRLİ UMUTSUZ Seçimlerin yarattığı kaygıları eleyince Türkiye’de hâlâ orta gelir grubunun bile ev sahibi olması hayal gibi gözüküyor. Bugün için geçerli en düşük konut kredisi faiz oranıyla (yüzde 1.55) en uzun vadede 100 bin YTL konut kredisinin aylık geri ödemesi 1.800 YTL civarında. Bu para Türkiye’de şu anda özel sektörde, örneğin bir reklam ajansındaki bir çalışanın yaklaşık aylık ücreti kadar. Asgari ücretlinin aylık kazancının ise yaklaşık 5 katı. Kamuda çalışan bir öğretmenin, doktorun da maaşının üzerinde. Aylık maaşı 1.068 YTL olan bir öğretmenin ek ders ücretiyle toplam eline ayda 1.500 YTL geçse bile bu para konut kredisi kullanabilmesi ve aylık ödemeleri yapabilmesi için gerekli kazanç düzeyinden çok uzak. Cazip fiyat bekliyorlar ölgede yer alan bir diğer gecekondu sahibi Yaşar Cebeci 60 metrekare arsasının değerinin ne kadar olduğu konusunda bir araştırma yapmadığını söylüyor, ancak yerinin önemli derecede değerlendiğinin farkında. Ona da müteahhitler teklif götürmüş ancak o da kararını rutubete bir süre daha katlanma yönünde vermiş. Cebeci, kış aylarında ara sokaklarda çamur da olduğunu, ancak arsası için çok cazip teklifler geleceğini öngörerek önümüzdeki yıllarda güzel bir mekânda oturmanın hayalini TBMM’DE KABUL EDİLDİ B kuruyor. Soğuk, küçük, güneş almayan, rutubet kokan ve bölgede karayolları tarafından yapılması beklenen yol genişletme çalışması sırasında toprak kaymasına maruz kalabilecek bir evde yaşayan 60 yaşındaki bir başka şanslı gecekonducu Zeynel Şentürk de gecekondusunu satmak için çok daha cazip bir teklif bekliyor. Yaşadığı gecekondusunu almak için kendilerine çok sayıda müteahhidin teklifte bulunduğunu ancak sekiz daire verilmedikten sonra arsasını satmayacağını belirtiyor. Hayalici ihracatçıya ‘pişmanlık’ affı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’a af getirdiği gerekçesiyle tartışmalara neden olan Kaçakçılıkla Mücadele Yasa Tasarısı, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Yasayla, hayali ihracat yapanlar da “etkin pişmanlık” kapsamına alınırken, örgütlü kaçakçılık suçlarında ise söz konusu hüküm uygulanmayacak. Görüşmeler sırasında CHP’liler, hayali ihracatla ilgili düzenlemelerin Unakıtan hakkındaki iddiaların önünün kesilmesine yönelik olduğunu söylediler. CHP’li Feridun Ayvazoğlu, “Nitelikli dolandırıcılık 2 yıldan 7 yıla kadarken, tasarıyla 1 yıldan 5 yıla kadar indirilmesi ve alt sınırdan verilen cezanın da paraya çevrilebilecek olması, bizim iddiamızı güçlendiriyor’’ dedi. Yasaya göre, “kendilerine teslim edilen kaçak akaryakıtı kullanan kamu kuruluşları ve belediyelerin borçları’’ affedilecek. Kara Kuvvetleri Komutanlığı Diyarbakır Pirinçlik 52. Bakım Merkez Komutanlığı’ndan aldığım işçi kimlik kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. MEHMET VEYSİ KAV ALA CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle