24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 MART 2007 ÇARŞAMBA 18 SPOR spor?cumhuriyet.com.tr Ulusal Takım’da zorlu maçlar öncesi mentörlük görevini tecrübeli teknik adam yapıyor Gönüllü psikolog Terim NEVZAT DİNDAR 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası Elemeleri’nde en zor viraja giren Ulusal Futbol Takımı’nda Yunanistan ve Norveç maçlarının hazırlıkları sürerken, ‘sıkıyönetim’ ilan edildi. Teknik direktör Fatih Terim, futbolcularını motive etmek için Ulusal Takım’ın kapılarını dış dünyaya kaparken, son dönemde görülmemiş bir dizi kural getirildi. Ay Yıldızlıların sadece sabah çalışmalarının ilk 15 dakikasını basına açan tecrübeli çalıştırıcı futbolcuların konsantrasyonunun bozulmaması için de bazı önlemler aldı. Daha önce bu tür kamplarda, birebir röportaj uygulamasına izin verilirken uzun süre ‘ Ö Z D E N ’ E Ulusal Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim, lig maçında Galatasaraylı Arda’nın sakatlanmasına neden olan Konyaspor kalecisi Özden’e sitemde bulunduğu haberlerinin doğru olmadığını bildirdi. Terim, Futbol sonra ilk kez bu uygulama da kalktı. Bundaki amacın oyuncuları polemiklerden uzak tutarak sadece maça konsantre olmasını sağlamak. Ancak ilginç olan taraf ise Ulusal Takım kadrosunda herhangi bir mentör ya da psikolo S İ T E M Y O K ’ Federasyonu aracılığıyla yaptığı yazılı açıklamada, medyada, “Ne yaptın be kardeşim’’ başlığıyla yer alan ve Özden’e sitem ettiği belirtilen haberi hayret ve üzüntüyle okuduğunu kaydederek “Böyle bir görüşme yapmadım. Bu haber tümüyle hayal mahsulü, tümüyle yalandır” dedi. şartlar altında oynanacağını dile getiren tecrübeli teknik adam, futbolcularını uyarırken de “Bu karşılaşmada rahat olan takım biz olmalıyız. Kazanmak zorunda olan rakibimiz. Bu yüzden maça iyi konsantre olur ğun bulunmaması. Bu görevi ise teknik direktör Fatih Terim yapacak. Yunanistan karşılaşması için “Milli dava değil milli maç” yorumunu getiren Terim, oyuncularına da sık sık bu uyarıyı yapıyor. Karşılaşmanın zor ve tahriklere gelmezsek istediğimiz sonucu alırız” diyor. Özellikle son dönemde yediği gollerle eleştirilen kaleci Volkan’la v özel sohbetler yapan deneyimli çalıştırıcı, güvenini her fırsatta dile getiriyor. Ulusal çalıştırıcının savunma oyuncularını da sık sık uyararak zorlu maçları hazırladığı ortaya çıktı. Özellikle savunma hattında forma giyen isimlere Yunanistan’ın güçlü forvetle olduğunu belirten Terim, orta sahayı kalabalık tutup tek forvetle mücadele etmeyi planlıyor. Bu arada Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy Ay Yıldızlıları yalnız bırakmayacak. Futbolcular ve teknik kadroyla bir araya gelecek olan Ulusoy, beklentileri dile getirecek. Y O R U M A R İ F K I Z I LYA L I N Mehmetçik’in Forması U HAZIRLIKLAR HIZ KESMEDİ Ulusal Futbol Takımı, 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası Grup Elemeleri’nde 24 Mart’ta Yunanistan’la yapacağı maçın hazırlıklarını sürdürdü. Ulusal Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim yönetiminde, Florya Metin Oktay Tesisleri’nde yapılan antrenmanın ilk 15 dakikasından basına görüntü alma izni verildi. Ay Yıldızlıların kampına katılan Fatih Tekke, dün takımla birlikte çalıştı. Golcü futbolcu, antrenman öncesinde Fatih Terim’in yanına giderek, bir süre görüştü. Tedavisi devam eden Gökhan Zan’ın ise bir süre salonda çalıştıktan sonra sahada takımdan ayrı çalıştığı öğrenildi. Gökhan’ın yavaş yavaş topla çalışmalara başladığı bildirildi. Öte yandan, Yunanistan’ın Ant1 televizyon kanalı da ulusalların antrenmanından görüntü alıp, gazetecilerle röportaj yaptı. Emre Belözoğlu ve Hakan Şükür ise akşam antrenmanında takımdaki yerlerini aldılar. S A K AT L I K L A R CAN SIKIYOR unanistan ile yapacağı Avrupa Şampiyonası eleme grubu maçının hazırlıklarını sürdüren (A) Ulusal Takımda sakatlıklar sürüyor. Ay Yıldızlılarda antrenman sırasında sakatlanan Nuri Şahin kadrodan çıkarıldı. Bu futbolcunun yerine Antalyasporlu Volkan Yaman kadroya çağrıldı. Yapılan muayene ve tetkikler sonrası, sağ ayak bileği çevresinde darbeye bağlı ödem ve kanama saptanan Nuri Şahin’in yerine, Antalyasporlu futbolcu Volkan Yaman aday kadroya davet edildi. Bu arada, ulusal takımın dünkü antrenmanı sırasında sol uyluk bölgesinde zorlanma hisseden Fatih Tekke sağlık kontrolünden geçirildi. Bu futbolcunun sol uyluk arka adalesinde minimal gerilme tespit edildiği, Yunanistan ve Norveç maçlarına yetişmesi için tedavisine başlandığı kaydedildi. ‘Gelenek devam edecek’ OYUNCULAR YUNANİSTAN MAÇINDAN UMUTLU TARIK ERYİĞİT 008 Avrupa Futbol Şampiyonası Elemeleri’nde 24 Mart Cumartesi günü Yunanistan’la deplasmanda karşılaşacak olan Ulusal Takım futbolcuları galibiyete inanıyor. Polat Renaissance Otel’de basının karşısına çıkan oyuncular, Yunanistan karşısında geleneği sürdürüp kazanmak istediklerini tekrarladılar. Oyuncuların görüşleri şöyle: TUNCAY: Yunanistan’daki maçın atmosferi farklı olacak. Ama bu sadece futbol. Milli dava değil. Sadece kazanmak istiyoruz. Emre çok iyi tanıdığmıız bir arkadaşımız. Böyle bir suçlanma karşısında aklanması çok sevindirici. Bizim için önemli olan sahada ne yapacağımız. Seyircinin olması onlara da baskı oluşturacak. İstediklerini sahaya yansıtamadıklarında baskıyı hissedecekler. Y 2 RICHARD MUTLU Ulusal Ümit Futbol Takımı’nın, İsviçre ile Antalya’da yapacağı özel maçın kadrosuna alınan Colin Kazım Richards, AyYıldızlı formayı giyecek olmaktan gurur duyduğunu söyledi. Richards Türkiye’ye geldiğinde kendisini evinde gibi hissettiğini söyledi. SABRİ: 2 matça 6 puan alırsak gruptan çıkmayı garantileriz. Yunanistan, kaliteli oyunculardan kurulu bir takım. Hocamızın verdiği taktiği iyi uygularsak kazanacağımıza inanıyorum. Onlar bize önlem alsınlar. Sakat oyuncular var. Ancak oynayanlar onları aratmaz. Galip gelip Yunanistan karşısında gelenemiğizi sürdürmek istiyoruz. SERVET: Önemli ve zor iki maç oynayacağız. Yunanistan’la ilk maçı deplasmanda oynayacak olmamız bir avantaj. Çünkü deplasmanda daha iyi oynuyuruz. Futbolda her şey var. Mağlup da olabiliriz. Bizim daha iyi takım olduğumuzu düşünüyorum. GÖKHAN ÜNAL: İki maçtan da güzel sonuçlar almak istiyoruz. Yunanistan yenilmeyecek takım değil. Avrupa şampiyonu olabilirler. Kendi gücümüzü sahaya yansıtırsak kazanabiliriz. Futbol 3 ihtimalli bir sonuç. Kafamızda sadece galibiyet var. Ancak yenilsek ya da berabere kalsak da çok önemsemeyiz. ORKUN: Lider olarak zorluk derecesi yüksek 2 maç yapacağız. Umarım hedeflerimizi gerçekleştiririz. İyi oyun ve futbolun doğrularını yerine getirerek iki maçtan da galip ayrılmak istiyoruz. U L U S A L TA K I M TEK YÜREK FATIH’İN SAKATLANMASI SIKINTI YARATTI GAGACIS: ZOR MAÇ OLACAK U S P O R G Ö Z L E M / A L İ Y unanistan Futbol Federasyonu (EPO) Başkanı Vasilis Gagacis, Türkiye maçının “Zor bir mücadele’’ olacağını söyledi. Gagacis, YunanistanTürkiye karşılaşması, grubun favori takımları, Yunan takımının oynadığı futbolun kalitesi, EPO’nun Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ile 2008 Avrupa Şampiyonası benzeri büyük bir organizyonda olası işbirliği konularına değindi. Karşılaşmanın Yunanistan Ulusal Günü arifesinde oynanmasının, birtakım fanatik grupları “Harekete geçirip geçirmeyeceğine’’ yönelik endişelere de değinen Gagacis “Emin olun hiçbir sıkıntı yaşanmayacak.’’ dedi. lusal takım futbolcularından Tuncay, Sabri, Servet, Gökhan Ünal ve Orkun Yunanistan maçından galibiyetle çıkacaklarını söylediler. Futbolcular en kötü olasılıkla deplasmanda bir puan alacakları konusunda birleşirken, morallerinin iyi olduğu gözlendi. A B A L I Türk futbolu 24 Mart’ta Avrupa şampiyonasına katılmada hayati önemi haiz bir karşılaşma olan Yunanistan karşısına çıkıyor. Doğrusu, Türk ulusal takımı dünya üçüncülüğünden sonra hızlı bir inişe geçti. Dünya ve Avrupa şampiyonaları elemelerinde umulmadık sonuçlar alındı. Üstelik son olarak, şimdiye kadar hiçbir ülkenin maruz kalmadığı, hak etmediğimiz cezalar aldık. Nitekim, Yunanistan maçından sonra, grubumuzun iddialı takımlarından Norveç ile kendi sahalarımızda oynayamıyoruz. Önümüzdeki hafta çarşamba günü oynanacak bu karşılaşma Almanya’nın Frankfurt kentinde yapılacaktır. İsviçreAvusturya organizasyonu bu Avrupa şampiyonasına katılabilmek için işte böylesine güç koşullar altında uğraş veriyoruz. Dıştaki güç şartlarla beraber içte durum çok parlak değil. Ulusal takımlar sorumlusu Fatih Terim, ne yazık ki, toplumun da benimsediği, güvendiği bir takımla sahaya çıkamıyor. Ulusal takımda yer alabilecek oyuncuların sakatlığı herkesi elbette düşündürüyor. Burada üzerinde durulması gereken husus, Terim’in seçtiği kişiler Ulusal Takım ve Vestel Olayı doğru mu? Hakkıyla Ay Yıldızlı formayı taşıyacaklar mı? Toplumun ve spor çevrelerinin birbirlerine sordukları bu, çünkü Terim yaptığı basın toplantısında, sadece bir kişinin yerinin belli olduğunu, bunun da kaleci Volkan olduğunu açıkladı. Daha önceki yazılarımızda bu sütunlarda ifade etmeye çalıştık. Volkan haftalardır kendi takımında oynamıyor, üçüncü kalecinin arkasında yedek bekliyor. Her şeyden önce Volkan kendine güvenmiyor. Tek sorumlu Terim, diğer kalecilerin son form durumlarına bakarak mı bu kararı verdi? Sanmıyoruz, Terim inat ediyor, ne hazindir ki, her şeyi ben bilirim havasından kurtulamıyor. Hatırlatalım, her ne şekilde olursa olsun, İnat’ın sonu felakettir. Kaldı ki, Terim’in çağırdığı diğer oyuncular da tartışılıyor. Kanımızca Terim büyük bir kumar oynuyor. Bu kez kötü bir sonuç alınırsa, Mehmet Özdilek gibi günah keçisi de bulamayacaktır. Ancak unutmasın ki kaybeden Terim değil, tüm Türk ulusu olacaktır. Buna rağmen dileriz ki bu iki karşılaşmadan Türkiye başarıyla çıksın; ve çıkmasını ümit ediyoruz. Geçen haftanın futbolumuza damgasını vuran önemli olayı Vestel Manisaspor ile Sakaryaspor arasında oynanan karşılaşma ve maçın yarıda kalmasıdır. Basit bir hareket büyütüldü ve Vestel Manisaspor’da iki kendini bilmez sporumuzu ve Manisalıları yaraladı. Olaylara neresinden bakılsa, bunları kabul etmek mümkün değildir. Üstelik bu iki kişi Vestel camiasından anında uzaklaştırıldı. Yetmedi, Türk sporunda belli bir yol açmaya ve Türk sporuna bilimi getirmeye çalışan genç bir değer Ersun Yanal da istifa etti. Anlaşıldığı kadarı ile Yanal yanında barındırdığı kişilere hâkim olamamanın ezikliğini taşıyamadı, yazık oldu. Tekrar serinkanlılıkla bu olaya yaklaşalım. Bu maç kaldığı yerden devam ettirilmelidir. Sporumuza mumla sponsor aradığımız bu dönemde Vestel ‘in yalnız futbolumuza değil, her konuda hazır ve nazır olduğunu unutmayalım. lusal takım forması nedir sizce? Sıradan bir spor giysisi mi? Koşarken, atlarken, zıplarken kullanılan rahat bir kıyafet mi? Ya da maç sonrası bir kenara atılan, üzerine basılan bez parçası mı? Hayır.. Ulusal forma bir toplumun en değerli sembollerindendir. Milletin sesidir, yaşanan coğrafyanın rengidir… En az milli marşlar kadar, en az bayrak kadar kutsaldır… Hele o forma, uğruna milyonlarca kişinin can verdiği değerleri üzerinde barındırıyorsa; Çanakkale’de, Dumlupınar’da, Sakarya’da şehit düşen Mehmetçik’in kanıyla; sırtında mermi taşıyan Kara Fatma’nın alın teriyle dokunmuşsa, hiç kimsenin ama hiç kimsenin üzerine yorum yapamayacağı, tartışamayacağı, şeklini, biçimini, rengini değiştiremeyeceği bir olgudur. Daha doğrusu böyle olmalıdır… Ne var ki son günlerde medyada; daha doğrusu, futbol dünyasında Ay Yıldızlı formanın rengi, şekli, biçimi üzerine görüşler ortaya atılmaya başlandı. Milliyet gazetesinden sevgili Mehmet Demirkol da şu an giyilen formanın Türkiye’yi hiçbir şekilde ifade etmediğini, şeklinin, olmadı renginin değişmesi gerektiğini ifade etti. Bir anlamda da Cumhuriyet’in 3 yıl önce gündeme getirdiği bu konuyu yeniden tartışmaya açtı. Gerçekten de 2003 yılından bu yana ulusal takımlarımızın giydiği formalar, Türk toplumunu, Türkiye Cumhuriyeti’ni, 80 milyonluk dev coğrafyayı ifade etmekten çok uzakta. Bazen düz, bazen dalgalı bir zemin, üzerinde minicik bir ayyıldız kokart, kollarda şeritler, yanlarda havalandırma delikleri, lastikli kumaş, falan filan..… Aynı formanın tonunu biraz koyulaştırıp Portekiz’e giydirseniz kimse farkına bile varmaz. Çek Cumhuriyeti, Danimarka ya da bayrağında kırmızı olan başka bir ülke de bu formalarla rahatlıkla sahaya çıkar, oynar! Peki ne yapacağız? Eski şekle dönemezsek rengini değiştirip örneğin Türk adını çağrıştırdığı varsayılan ‘Turkuaz’a, Atatürk’ümüzün pek de sevmediği mavi tonlara mı dönmeliyiz Cumhuriyet’in 84. yılını yaşarken? Asla… Türkiye’nin tek bir forma şekli vardır; o da beyaz düz zemin üzerine göğsünde kocaman bir kan kırmızı Türk bayrağının bulunduğu, ‘klasik’ modeldir.. Niçin mi bu ısrar? Nereden mi çıktı bu ‘ulusalcılık’ haykırışı! Bilmeyenlere anlatmakta, unutanlara anımsatmakta fayda var. Yıl 1915… Çanakkale deniz savaşlarında Mehmetçik’in bedenini geçemeyen, Anadolu’nun ruhunu ‘zapt’ edemeyen İşgal kuvvetleri, bu kez işi karadan halletmek için Boğaz’ın iki tarafına birden çıkarma yapmaya niyetlenir. 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal de usta askeri dehasıyla saldırının en yoğun olacağı bölgeyi tahmin eder ve eğitim erlerinden kurulu 57. Alay’ı Conkbayırı önlerine gönderir. Kuzguni bir hava hâkimdir Çanakkale tepelerinde o sabah. Gökten şarapnel, kıyıdan mermi yağmaya başlar. Birliklerimizin elindeyse OsmanlıRus savaşından kalma çakar almaz tüfekler vardır. Müthiş bir kapışma olur. En kanlı cephe açılır, en şanlı direniş yaşanır.. Derken kurşunu tükenir Mehmetçiğin. Ama orada korkusuz, mangal yürekli bir üst subay: Mustafa Kemal vardır. Düşmanın, keskin nişancıların atış mesafesinde olmasına karşın siperden çıkar, kılıcını çeker ve ‘Süngü tak’ der yorgun nefere. Ardından da karaya çıkan 8 taburdan fazla Anzak askerine saldırılması emrini bizzat verir. Sonra da gözleri dolduğu halde Mehmetçiğine dönüp haykırır: “Size ben saldırıyı emretmiyorum; ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde, yerimizi başka kuvvetler ve başka komutanlar alabilir…” İşte bu emir, ‘gayrısız’ yerine getirilecektir o an. Kimi palayla, kimi süngüyle, kimi de daha düne kadar İstanbul Erkek Lisesi sıralarında kalem tutan nasırsız elleriyle saldırır düşmanın üzerine. Göğüs göğse değil, yumruk yumruğa bir savaştır bu. Yarbay Avni’sinden, üsteğmen İsmail Hakkı’sına, Trabluslu Mehmet’inden, Kafkasyalı Ahmet’ine kadar hepsi vücudunu kurşuna, şarapnele siper ederken Çanakkale’nin geçilemeyeceğinin, Türk yurdunun emperyalistlere teslim edilmeyeceğinin mesajı verilir İngiltere’den Avustralya’ya, Afrika’dan Avrupa’ya… Ve işin dramatik yanı; 1915’in ortalarındaki bu kahramanlık destanının yaşandığı gün şehit olan Mehmetçik’in üzerinde 3 yıl önce giymekten vazgeçtiğimiz Türk Milli Forması vardır. Evet, yanlış okumadınız, Türkiye Cumhuriyeti’nin harcını karan 57. Alay ölüme, 2003’te dünya üçüncülüğü ile taçlanan bu şanlı giysilerle gitmişti. Çünkü o gün, orada vatan toprağı için öleceğini bilen eri, onbaşısı, çavuşu, yüzbaşısı gece kafasını tüfeğine dayamadan elini yüzünü yıkamış, çantasındaki son temiz beyaz çamaşırı, son çarşafı bedenine sarmış, cebindeki ayyıldızlı bayrağı göğsüne iğneleyip cepheye koşmuştu. İşte şehitler toprağa verilirken bir istihkâm subayının dikkatiyle ortaya çıkan bu şanlı giysi, aradan 78 yıl geçtikten sonra, 1923’te de ulusal takımımıza forma oldu… Taa ki, birkaç yüz bin dolar uğuruna markası, şekli, biçimi değiştirilene dek… Şimdi Haluk Ulusoy federasyonuna düşen bir görev vardır. O da 57. Alay’ın emaneti klasik formayı yeniden canlandırmak. Ulusoy ve arkadaşları forma üreticisi Nike’ı mı uyarır, yoksa dolarları feda edip Adidas’a mı döner bilemeyiz ama ‘şehitlerin’ formasını tarihin tozlu raflarında bırakmaya kimsenin hakkı yoktur. Unutulmasın ki uğrunda bir birliğin şehit düştüğü o formanın bedeli Mehmetçiğin ‘pırıl pırıl’ kanıyla Çanakkale sırtlarında ödenmiştir ve dünya coğrafyasında bu bedeli karşılayacak para birimi de yoktur! Lütfen, 1915 ilkbaharını anımsayın ve formamızı geri verin! CUMHURİYET 18 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle