23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 MART 2007 SALI 6 HABERLER Petrolİş, genel kuruldaki görüşmeler sırasında TBMM önünde eylem yapmaya hazırlanıyor SALI ORHAN BURSALI Petrol yasasında karar haftası ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türk Petrol Yasası’nın bu hafta TBMM Genel Kurulu’nda ele alınması beklenirken Petrolİş de görüşmeler sırasında Meclis önünde eylem yapmaya hazırlanıyor. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından 4 maddesi veto edilerek Meclis’e gönderilen Türk Petrol Yasası’na dönük tepkiler sürüyor. Petrolden alınan devlet hissesini yüzde 12.5’ten yüzde 1’e kadar indiren, petrol bölgelerinin sayısını 18’den 2’ye düşürürken ruhsat sınırlamalarını ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın kamusal imtiyazlarını kaldırıp çokuluslu şirketlerin tekelleşmesinin önünü açan yasa, Cumhurbaşkanı tarafından “ulusal çıkarlara aykırı olduğu, memleket ihtiyacını gözetmediği, devlet hissesinin gerekçesiz ‘Yeni Türkiye’ye Hazırlık’ AKP’nin, ülkeyi değil azınlığı temsil edecek bir Cumhurbaşkanı’nı ataması(*), arkasından yapılacak seçimlerden yeniden hükümeti kurmaya en yakın parti olarak çıkma olasılığı, AKP dışındaki ve sosyal demokrat seçmende büyük endişe kaynağı. Herhalde bu yılki kadar hiçbir dönemde, Türkiye Cumhuriyeti’nde bu kadar geniş bir kesim, kendisini karamsarlık, umutsuzluk bataklığına gömülü hissetmemiş ve “varoluş”, “hayatta kalmak” kaygısına ve duygusuna kapılmamıştı. Bu olgu, şüphesiz tek başına AKP iktidarının varlığı ile açıklanamaz. Türkiye’nin içte ve dışta, ekonomik ve siyasal zorlukların büyümesi ve ülkenin dışarıda (ABD ve AB başta!) durmadan itilip kakılmasının da, durumun üzerine tüy diktiği bir gerçek! Uzun zamandır yapılan bütün “güvenilirlik” anketlerinde Cumhurbaşkanlığı ve Türk Ordusu’nun liste başında yer alması olgusunu, milletin derinliklerinde bu “survival” duygu ve düşüncenin bayağı ete kemiğe büründüğünün göstergesi olarak değerlendirsek, acaba siyaset ve sosyal politikacılar (bilimciler, hele hele liberal aydınlar hiç demiyorum) ne der? Ve özellikle, Meclis ve partideki yeminli kadrosuyla, “Bu ülke sadece benim” tavrıyla tek başına alabildiğine at koşturan AKP bu konuyu hiç düşünür mü? ??? Türkiye çok zor bir yıla girdi. 2007’nin zorluğu, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ve genel seçimlerde değil, sonrasında. AKP’li bir Cumhurbaşkanı’nın ve arkasından AKP iktidarının, izleyen yıllarda, Türkiye’de yaratacağı büyük sıkıntılarda ve sancılarda! Gerilimi kaçınılmaz olarak tırmandıracaktır bu parti. AKP’nin yanında saf tutmuş köşe yazarları, iktidara yönelik sert muhalefet doğal hakkını, utanmazca “gerilimi tırmandırarak darbeye davetiye” olarak nitelendirseler ve muhalefeti başından bastırmaya çalışsalar da, seçimler sonrası yeni bir Türkiye’de yaşamaya başlayacağımız çok açık. Yeni bir Türkiye, yeni bir denge, veya dengesizlikler demektir. Bu “yeni denge” durumunu, toplumsal ve siyasetteki hareketlenmeler belirleyecek. Burada önemli olan, bu yeni Türkiye’ye, muhalefetin güçlü girmesini sağlamaktır. Bunun adresi de genel seçimlerdir. ??? Yalçın Doğan, AKP’nin 2 milyar dolarlık bir bütçe ile seçimlere gireceğini yazdı. İktidar ve belediyeler doğrusu iyi çalışmış! Seçimlerde yalan propagandanın çok etkili olduğu bilinen bir gerçek. İktidar şimdi bu propagandanın arkasına en az 2 milyar dolar yığıyor! Hele yanına, iktidara Hitler’i bile getirebileceğine inanan reklamcıyı da alırsa, iş tamam! Önceki seçimlerde bir partiye sıfırdan yüzde 7.5 oy aldırması, seçimlerde akacak su gibi parayla sandıktan nasıl bir “millet iradesi” çıkartıldığının da resmi damgasıdır! Bu demektir ki, AKP, iktidardaki yıpranma payını, 2 milyar dolar ve artı reklamcısıyla geri alabilir! Sonra bu sonuçlar, ulema tarafından biz salaklara, millet tercihini “istikrardan”, “İslamdan”, “kendisi için çalışandan”... yana yaptı, diye yutturulacaktır. ??? Yeni muhalefet dönemine güçlü girilmeli ve burada baş görev CHP’ye düşüyor. CHP kurmaylarının iki noktayı düşünmesi gerek: 1) Seçimlerden nasıl güçlü çıkarız? 2) Bunu başaramazsak, seçim sonuçları biz kurmayları nasıl etkiler? Açıktır ki, başarısız sayılabilecek bir sonuca CHP ve ülkenin tahammülü yok ve Meclis’e “aynı oranda” girse bile, Meclis dışı kaldığı dönemdeki lider ve kadro yenileşmeleri gündeme gelecek, belki de daha büyük bir şiddetle! Başarı, başkasının başarısızlığı üzerine kurulmaz. Başarı ortamını, CHP ancak kendisi yaratabilirse, yeni dönem Türkiye geniş kitlelere umut verecektir! Ayrıca patronların AKP’nin kuyruğunda yelken açmalarını önlemenin yolu da, seçimlerde gösterilecek başarı ile ilintilidir. Bu da çok açıktır ki, başarı, öncelikle bütün güçleri eteği altında toplayabilme yeteneğini gösterme ve bunun yaratabileceği sinerji ile sağlanabilir! (*) Seçme değil, atama! Çünkü AKP’lilerin “sadakat” töreninin de kanıtladığı gibi, Meclis’te göstermelik bir seçim olacak! Baykal haklıdır. Erdoğan kendi adaylığını açıklamaktan müthiş korkmakta ve ulusu, sanki Cumhurbaşkanlığı sıradan bir seçimmiş gibi, dünyanın başka hiçbir ülkesinde asla görülmeyecek, tam bir oldubitti karşısında bırakıyor. Bu bile başlı başına ulusa bir hakaret! Çünkü “Ben odunu da göstersem seçilecektir” mesajını veriyor. Ayrıca, son anda başka bir aday gösterme olasılığını ve kişiliğini de yıpratmama seçeneğini elinde tutuyor. Bu da kendi partisine hakaret, ama orada bunu algılayabilecek kimse var mı, bilinmez! ? Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından 4 maddesi veto edilerek Meclis’e gönderilen Türk Petrol Yasası’na dönük tepkiler sürüyor. AKP hükümetinin Petrol Yasası’nı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonraya bırakma ihtimalinin yüksek olduğunu belirten sendika, oda ve dernek başkanları, mücadelelerinin süreceğini söylediler. olarak düşürüldüğü, bazı hükümlerin geriye doğru işletildiği” nedenleriyle veto edilmişti. Yasayla ilgili tepkiler şöyle: İsmet Cengiz (Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı): Yoğun bir kamuoyu oluşturduk. Orada en tehlikeli konu, Cumhurbaşkanı’nın da işaret ettiği ulusal çıkarların gözardı edilmesi. Yasada yabancılara ne kadar imtiyaz varsa tanındı. Ayrıca TPAO’nun özelleştirmesinin yolunu açtı. Devlet adına petrol arayamayacak. Büyük bir kamuoyu baskısı oldu. Bağımsız televizyonlar ve Cumhuriyet gazetesi üstüne gitti. Hükümetin kamuoyu baskısından ne kadar etkilendiğini göreceğiz. İsmail Bahtiyar (Petrol Jeologları Derneği Başkanı): Bu yasayı çıkaracakları anlaşılıyor. Bunda Petrol İşleri Genel Müdürlüğü ile Türkiye’de arama, üretim faaliyetlerini oluşturan şirketlerin çabaları etkili oluyor. Tabii değişiklikle birlikte Cumhurbaşkanı’nın yeniden veto etmesi gündeme gelecek. Böylece bir ay kadar bir süre daha ileri atılmış olur. Ondan sonra da araya Cumhurbaşkanlığı seçimleri girebilir. Mustafa Öztaşkın (Petrolİş Sendikası Genel Başkanı): Meclis’e geldiği gün Meclis’in önünde olacağız. Başbakan büyük ihtimale ülke menafaatlerine aykırı olduğu açık şekilde ortaya çıktı diye tereddüt geçiriyor. Bir tarafta seçim var. Başbakan rahatsız gibi yansıtıldı ama Başbakan bunu kamuoyuna deklare etmedi. Bilinçli bir şekilde tepkileri azaltmaya yönelik mi, yoksa hakikaten bir rahatsızlığı mı var, varsa yasayı geri çekerler. Eski yasa za ten liberaldir. Oluşan boşluklar giderildiği takdirde eski yasa ile Türkiye’nin petrol arama, üretme ve işletme faaliyetleri rahatlıkla sürdürülebilir. Uğur Gönülalan (Jeofizik Mühendisleri Odası Başkanı): Cumhurbaşkanı’nın vetosundan sonra, Meclis’te yasanın sadece yerel pay içeren hükmü kalktı, diğerleri aynen kalacak. Başbakan’ın yasanın içeriğinden haberdar olması mümkün değil. Ancak böyle geçerse Cumhurbaşkanı’nın yeniden veto hakkı doğuyor. Mücadelemize devam ediyoruz. Sakıncaları kaldı. Ama artık bu haftaya kalması soru işeretleri doğurdu. Görüşüleceğinden de emin değilim. Çünkü konu siyasi bir nitelik kazandı ve bu yasanın böyle çıkmasının ülke aleyhine olacağı bariz şekilde ortaya çıktı. İSTİKLAL MARŞI MESAJI 12 MART DARBESİ Sezer: Ulusal birliğin simgesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, “İstiklal Marşı, Türk ulusunun, yurt ve bayrak sevgisinden, özgür ve bağımsız yaşama tutkusundan ödün vermeden, haksızlıklara karşı dimdik ayakta durarak yeniden varoluşunun, ulusal birlik ve bütünlüğünün simgesi olmuştur’’ dedi. Sezer, İstiklal Marşı’nın ulusal marş olarak kabul edilmesinin yıldönümü dolayısıyla yayımladığı mesajda, bağımsızlığına yönelik saldırılara kararlılıkla karşı koyan Türk ulusunun, içinde bulunduğu olanaksızlıklara ve güç koşullara karşın büyük zaferler kazandığını belirtti. Sezer, şunları kaydetti: “Yüce Atatürk önderliğinde yazılan bu destan, tarihin akışını değiştirmiş, Türk ulusu için tutsaklığın bir yazgı olamayacağını dünyaya göstermiştir. Kurtuluş Savaşı’yla tutsaklığa boyun eğmeyen bir ulus yaratılırken, değerli şair Mehmet Akif Ersoy, bağımsızlık savaşımını, yurttaşlarımız için gurur kaynağı olan özlü dizeleriyle ölümsüzleştirmiştir. Ulusumuzun tarihindeki en zorlu döneminde birliğini pekiştiren, bağımsız Türk devletinin kurulması yolunda atılan önemli bir adım olan İstiklal Marşı, yurttaşlarımıza yaşattığı ortak duygu ve coşkularla, olumsuzluklara karşı dayanma gücünü artırmıştır.’’ Fotoğraf: VEDAT ARIK Yaklaşık dört bin kişinin katıldığı anma töreninde sorumluların cezalandırılması istendi. Solun üzerine inen balyoz İstanbul Haber Servisi 12 Mart 1971 darbesi, sokağa dökülen işçilerin, güçlenen sendikal hareketin, özgürlükçü solcu gençlerin, aydınların üzerine balyoz gibi indi. Binlerce kişi işkencelerden geçirildi, cezaevlerine atıldı, yargısız infazlar yapıldı. Türkiye devrimci hareketinin gençlik önderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, tartışmalı yargılama süreci sonunda idam edildi. 12 Mart 1971 darbesinin üzerinden 36 yıl geçti. Türkiye’yi 12 Mart’a getiren süreç, ülkenin siyasi tarihinde bugüne kadar görülmemiş ölçüde sol muhalefetin ve işçi sendikalarının güç kazanmasıyla başladı. Sovyetler Birliği’nin dünyada güç dengesini kurduğu bu yıllarda ABD, anti Amerikancı hareketlerden rahatsız olurken sermaye kendi içerisindeki çelişkilerin yanı sıra gelişen işçi hareketlerinden tedirgindi. 12 Mart 1971 muhtırasının ardından başbakan Süleyman Demirel görevinden ayrılırken darbe döneminin hükümetini kuran Nihat Erim 1961 Anayasası’nın ülkeye bol geldiğini, kriz dönemlerinde özgürlükler üzerine “şal” örtülebileceğini ifade ediyordu. “Balyoz harekâtı” adı verilen operasyonlar kanla gerçekleştirildi. Sıkıyönetim ilan edilerek temel hak ve özgürlükler askıya alınırken binlerce muhalif genç, yazar, sanatçı, aydın, işkence tezgâhlarından geçirildi, askeri mahkemelerde yargılandı. Binlerce kitap toplandı, Cumhuriyet ve Akşam gazeteleri kapatıldı. 1968’lerin öğrenci işgallerinin önderi Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, askeri mahkemelerde hızla tartışmalı bir yargılama süreci sonunda idam edildiler. Mahir Çayan ve 9 arkadaşı, Ordu’da Kızıldere köyünde bir evde kuşatılarak yargısız infaz edildiler. Adıyaman’da Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alpaslan Özdoğan öldürülürken Diyarbakır’da İbrahim Kaypakkaya işkencede öldürüldü. Katliam lanetlendi Binlerce kişi, ‘Gazi Mahallesi katliamının gerçek sorumlularının 12 yıldır bulunmadığına’ dikkat çekti. İSTANBUL/ADANA (Cumhuriyet) Gaziosmanpaşa Gazi Mahallesi’nde ve Ümraniye’de 1213 Mart 1995 tarihlerindeki olaylarda öldürülenler anısına yürüyüş yapan binlerce kişi, “katliamın gerçek sorumlularının 12 yıldır bulunmadığına” dikkat çekti. Olaylarda ölenlerin yakınları, mahalle sakinleri, demokratik kitle örgütleri temsilcileri, Gazi Mahallesi’nde olayların patlak verdiği İstiklal Caddesi ve İsmetpaşa Caddesi boyunca yürüyerek “Tetikçilerin arkasındakilerin bulunarak yargılanmasını ve cezalandırılmasını” istediler. lılığı karşısında devlet birkaç katili tutuklayıp yargılamak zorunda kaldı. Mahkeme Trabzon’a sürüldü. 2400 kilometre yol katedip davayı izlemeye gidenler, polis barikatlarıyla, jandarma saldırılarıyla yıldırılmaya çalışıldı, aç susuz bırakıldı. Gazi katliamını gerçekleştirenler Şemdinli olaylarını, Hrant Dink’i katledenlerle aynı zihniyet’’ dedi. ERDOĞAN VE ARINÇ DUYGULANDI İstiklal Marşı’nın kabul edilişinin 86. yıldönümü nedeniyle TBMM’de düzenlenen törende TBMM personelinden oluşan koro, M. Akif Ersoy’un şiirlerinden bestelenen şarkıları okudu. TRT sanatçısı Bilal Demiryürek’in Çanakkale Şehitleri Kasidesi’ni okuduğu sırada TBMM Başkanı Arınç ve Başbakan Erdoğan’ın gözleri yaşardı. (AA) ‘K Hacı Bektaşi Veli Gazi Kültür Vakfı CemeATİLLER HESAP VERECEK’ vi’ne doğru yürüyüşe geçen ve kırmızı bayraklar taşıyan kortejde “Bedel ödedik bedel ödeteceğiz”, “Kurtuluş kavgada zafer cephede”, “Gazi şehitleri ölümsüzdür”, “Katiller halka hesap verecek” sloganları atıldı. Cem evinin önünde yaşamını yitirenlerin anısına yemek verildi. Burada Grup Yorum’un kısa bir dinletisinin ardından Gazi Mezarlığı’na kadar gerçekleştirilen yürüyüşün sonunda ölenlerin mezarları başlarında anma töreni düzenlendi. Adana’da İnönü Parkı’nda yapılan ve İnsan Hakları Derneği (İHD), Alevi Birlikleri, KESK, TMMOB, DİSK, Tabip Odası, ÖDP, SDP, EMEP, DTP, Halkevleri ve ESP üyelerinin katıldığı açıklamada olay kınandı. U Gazi Mahallesi’nde Temel Haklar ve ÖzNUTTURMAK İSTİYORLAR gürlükler Dernekleri Fedarasyonu, Ezilenlerin Sosyalist Platformu (ESP), Demokratik Toplum Partisi (DTP), Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP), Halkevleri gibi çok sayıda demokratik kitle örgütü ve siyasi parti tarafından desteklenen yaklaşık 4 bin kişinin katıldığı anma töreninde, eski Gazi karakolunun bulunduğu yerde yakınlarını yitirenler adına konuşan Ergin Engin, Gazi katliamının sorumlularının cezalandırılmasını isteyerek ‘’Katliamı unutturmak, katilleri aklamak için her yola başvuruldu. Gazi halkının karar 12 MART ANMA GÜNÜ İLAN EDİLDİ obursali?cumhuriyet.com.tr. İstiklal Marşı mutabakat belgesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstiklal Marşı’nın milli birlik duygusunu ifade eden mutabakat belgesi olduğunu belirterek “Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın” dedi. İstiklal Marşı’nın kabul edilişinin 86. yıldönümü nedeniyle TBMM’de tören düzenlendi. Vatanseverliği ve dindarlığı nedeniyle M. Akif Ersoy’u saygıyla andığını belirten Erdoğan, yaptığı konuşmada, “Marşımızın adı İstiklal’dir. Bizim marşımızı, diğer ülkelerin milli marşlarından ayıran en önemli özelliği istiklal hürriyettir, bağımsızlıktır” dedi. Erdoğan, “Bölgemizin savaşlarla değil barış ve huzurla anılmasını istiyoruz. Atatürk’ün işaret ettiği muasır medeniyet hedefinin üzerine çıkabilmemiz yürüyüşümüze bağlıdır” diye konuştu. Erdoğan, 12 Mart’ın, İstiklal Marşı ve Mehmet Akif Ersoy için anma günü olarak ilan edildiğini açıkladı. TBMM Başkanı Bülent Arınç ise İstiklal Marşı’nın son 200 yılı sıkıntılarla geçirmiş, hayatta kalmak ile parçalanmak arasında bir imparatorluğun çektiği acıları ve bu acıları hisseden Cumhuriyetin kurucularının manifestosu olduğunu kaydetti. Arınç, “Eğer bir millet, toprakları için kendini feda etmeye hazırsa o ülke hiçbir zaman çökmez. Aynı bizim ülkemiz gibi. İstiklal Marşı, bir devrimin manifestosudur” diye konuştu. PERİNÇEK’E CEZAYA TEPKİ ‘Emperyalistler öç alma peşinde’ ADANA/İSTANBUL (Cumhuriyet) İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek’in İsviçre’de “Ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır” dediği için açılan davada 90 gün hapis cezasına karşılık 14 bin İsviçre Frangı tazminat ödemeye mahkum edilmesine tepkiler sürüyor. İP Adana İl Başkanı İsmail Hakkı Savaşer ve Seyhan İlçe Başkanı Hayrettin Çavuşoğlu parti binasında düzenledikleri toplantıda, Kurtuluş Savaşı ile ülkemizden kovulan emperyalistlerin “Öç alma peşinde” olduklarını söyledi. İsviçre’de görülen davaya katılan Çavuşoğlu, orada AB ülkelerinin gerçek yüzünü bir kez daha gördüklerini belirtirek “Ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır” dedi. İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Koordinatörü avukat Nazan Moroğlu da yaptığı açıklamada, “Perinçek’e verilen ama bununla 70 milyonu mahkum eden İsviçre Mahkemesi kararını kınıyoruz” dedi.Soykırımın hukuki bir kavram olduğunu belirten Moroğlu, “1915 olaylarının ‘soykırım’ olarak nitelendirilmesi hukuken mümkün değildir. Bu nedenledir ki, diyaspora Ermenileri, olayı siyasi alana çekmektedirler” görüşüne yer verdi. DTP’li 6 belediye başkanı Çelebi’yi ziyaret etti DİSK’ten sağduyu çağrısı İstanbul Haber Servisi Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir ve DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Nevruz öncesinde tüm topluma, ilgili kurum ve kuruluşlara sağduyu çağrısı yaptı. Osman Baydemir ve beraberindeki belediye başkanlarından oluşan bir heyet dün DİSK’i ziyaret etti. Basına kapalı olarak gerçekleştirilen görüşmenin ardından gazetecilere açıklama yapan Baydemir, 2007’nin gündeminin yoğun olacağına işaret eden sorunların metanet içinde diyalog yoluyla aşılması gerektiğini ifade etti. Çelebi de, gerilime dayalı politikaların ürettiği sorunların yaşandığını anımsatarak bu tehlikeli gidişe dur denilmesinin, milliyetçi temelde izlenen politikalar yerine barışçı politikalar egemen kılınmasının önemine dikkat çekti. Çelebi, “Kürtlerin, Türkiye demokratikleşmesinde anahtar rolü var. Ama Diyarbakır ile Kerkük karıştırılmasın. Kürt sorunun çözümü, Kürtlerin Türklerle birlikte Türkiye’yi demokratikleştirmesinden geçiyor. Nevruz öncesi gerilim odaklı politikalar yerine sağduyulu bir sürece ihtiyaç var” diye konuştu. Fotoğraf: GÖKÇE UYGUN DİSK’in Şişli’deki merkezinde gerçekleştirilen görüşmeye, Baydemir, Tunceli Belediye Başkanı Songül Erol Abdil, Hakkâri Belediye Başkanı Metin Tekçe, Mardin Kızıltepe Belediye Başkanı Cihan Sincar, Muş Varto Belediye Başkanı Demir Çelik ve Van Bostaniçi Belediye Başkanı Gülcihan Şimşek katıldı. Ziyaretin sonunda Baydemir, Çelebi’ye çini bir tabak hediye etti. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle