21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 MART 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Yunanistan son 3 yıldan bu yana Türk girişimcilere ‘gizli’ vize ambargosu uyguluyor 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER İşadamları Karamanlis’e takıldı MURAT İLEM Hangi Milliyetçilik? Çoğunluk Türkiye’de milliyetçiliğin yüselmekte olduğu yargısında birleşiyor. Ancak kimileri bunun doğal, sağlıklı bir savunma refleksi olduğu kanısını paylaşırlarken kimileri kaygı duyuyorlar. Bence, Milliyet için yapılan ve dün yayımlanan araştırma sonucundan sonra yükselenin gerçekten milliyetçilik mi, yoksa kafa ve kavram karmaşasında dinsel kimliği ağır basan TürkKürtİslam sentezleri mi ya da hangi türden bir milliyetçilik olduğunun da sorgulanması gerekiyor... Baksanıza anket sonuçlarına göre artan yeni milliyetçi duygulara en iyi yanıt veren siyasi parti AKP ve lider olarak da Tayip Erdoğan’mış. Milliyetçi siyasi parti ve lider sıralamasında en başta, yüzde 21.6 ile AKP ve Tayyip Erdoğan yer alırken milliyetçiliği ideoloji olarak üstüne almış MHP ve Bahçeli yüzde 17.3 oranında kalmışlar. Son zamanlarda özellikle 2. cumhuriyetçi ağırlıklı aydınlar ve Batı dünyasınca, aşırı milliyetçi politikalar izlemekle suçlanan CHP ile lideri Baykal ise yüzde 7.6 oranında kalmışlar. Gerçi ankete katılanların, 1828 yaş grubu için birinci sırada MHP’nin olduğu, yaşları yükseldikçe MHP cevaplarının düştüğü, eğitim yükseldikçe de AKP cevaplarının düştüğü gibi saptamalar da var. Ama araştırmayı düzenleyen A&G’nin uzmanları başta, sosyal bilimcilerin bu araştırmanın sonuçlarını, yaşanmakta olan büyük “kavram, algılama karmaşası” ötesinde nasıl açıklayabileceklerini çok merak ediyorum. Araştırmanın milliyetçiliğin neden yükseldiği sorusuna yanıt aramaya ilişkin sonuçları da ilginç: Yüzde 33.8 gibi önemli bir çoğunluk AB’nin Türkiye’yi kızdıran ve dışlayan tavrını 1. sırada neden olarak koymuş. Yüzde 23.6 gibi bir grup da dış potikadaki yetersizlikleri, Kuzey Irak, Kıbrıs gelişmelerini 1. sırada etken görmüş. Yüzde 16.1’lik bir grup da AB ve ABD’yi arkalarına alarak Türkiye’den taleplerde bulunanların etkisini öne çıkarmış. Şimdi milliyetçiliğin yükselişine ilişkin bu değerlendirmeleri yapanların, duygularına en iyi yanıt veren parti olarak AKP’yi, lider olarak da Erdoğan’ı görmelerinin açıklamasını varın siz yapın. Yargıyı, değerlendirmeyi bir yana atarak isterseniz objektif durumlara önce bir bakın; AB’nin Türkiye’yi kızdıran tavırlarının bütününe, üyelik ilişkilerini geliştirme adına ödün üstüne ödün veren iktidar ve lider kim? Kuzey Irak, Kıbrıs gelişmelerinde ülkenin kırmızı çizgilerinden yine ödün üstüne ödün veren iktidar ve lider AKP ile Erdoğan değil mi? AKP ve liderinin ödün üstüne ödün veren politikalarına karşı çıktıkları, Türkiye’nin kırmızı çizgilerini sık sık gündeme de getirdikleri için, Meclis’te muhalefet yapan CHP ile lideri Baykal, ulusalcılığı tutucu milliyetçi olarak yorumlamakla suçlanmıyorlar mı? Dahası MHP’ye yönelik eleştiriler milliyetçi değerleri savunmada yeterli, etkin olmamak değil mi?.. ??? Yoksa çıkarlar adına medya ve sermaye cephesinde, kolay lokma, bağımlı iktidar kimliği nedeniyle de; AB, ABD siyasetleri, Türkiye’deki lobilerinin finanse ettikleri örgütlerce desteklenen AKP iktidarının, gerçek kimliği ile toplumdaki kimlik algılaması yüzde yüz, tersyüz edilebiliyor mu? İslami kimlik, milliyeçi kimlik olarak böylesine etkin pazarlanabiliyor mu? Halk arasında kavram, algılama karmaşasında İslamcılık ile milliyetçilik birbirine karışıyor, iç içe giriyor mu? Daha da vahimi toplumda İslami kimlik algılaması, dini inanca ilişkin dogmalar, şeriat, mezhep, aşiret algılamaları, vatandaşlık algılaması, ulus bilincinin üstüne çıkabiliyor mu? TürkKürtİslam sentezinde cepheleşmeler, ulus, vatandaşlık kimliğinde buluşma, barış düşlerini giderek daha boyutlu tehdit ediyor mu?.. Ne zamandır Başbakan Erdoğan’ın somut olaylara yönelik açıklamalarında, siyasal İslamdan kaynaklanan terör eylemlerine, örgütlerine dönük olarak, “milliyetçi” yaftasını takmasının cehaletinden değil, bilinçli yapıldığı görüşünü taşıyorum. Ancak safdillik olarak Başbakan Erdoğan’ın siyasal İslami hareketleri yargılamayı göze alamadığı için siyasi İslami kökenli radikal örgüt ve terör eylemlerine milliyetçi yaftasını taktığını düşünüyordum. Bu anket sonucundan sonra, asıl amaçlarından bir diğerinin yükselen milliyetçilikten kendisine ve partisine pay çıkarmak olduğunu da görüyorum. Kavram karmaşası ile kazanılanlar cabası. Gerçek şu ki; kimilerinin çok bilinçli olarak ulusal çıkar kavramını yok etmek üzere, ulusalcılığı milliyetçilik, ırkçılık ile eşanlamda gösterme çabaları, kasıtları bir yana. Ulusal çıkarların sürekli zarar görmesi, sürekli kimlik kaybı, ülke çıkarlarından verilen ödünler, yoksullaşma, yoksunlaşma.. ile atbaşı yükselen miliyetçilikte, kavram karmaşasında dinsel, mezhepsel, tarikatlar, töreler ekseninde etkilenmeler ağır basıyor. Ortaya çağlar gerisinin değerleri ile donanmış TürkKürtİslam sentezlerinde biçimlenmiş, cepheleşmiş, adı milliyetçi varsayılan, ilkel inanç ve güdülerin ağır bastığı birtakım akımlar çıkıyor. Irak iç savaşının hepsi İslam mezhepler, ırklar, aşiretler eksenindeki kanlı çatışma odağında belirleyici olan bu güdüler. İran’da şimdilik şiddetle bastırılan, Türkiye’de de giderek daha büyük tehdit oluşturan, dinsel kimliği, refleksleri önde bir cepheleşmeyi besliyor. Yoksa AKP ve Erdoğan’ın en güvenilir yeni milliyetçilik akımında anketlerden birinci sırada çıkmalarının bilemediğimiz başka açıklamaları da var mı? [email protected] pamukm?superonline.com ATİNA Türk işadamlarının Yunanistan’daki ticari faaliyetlerini engellemek isteyen Yunanistan’daki Kostas Karamanlis hükümetinin son üç yıldan bu yana gizli “vize” ambargosu uyguladığı ortaya çıktı. Türkiye’nin Atina büyükelçiliği ticaret başmüşaviri Nemci Uğurlu’nun verdiği bilgilere göre Türk işadamlarının her türlü ticari faaliyetini engelleyen “vize” uygulaması, son altı aydan bu yana daha da sertleştirildi. Bu konuda Türkiye’den çok sayıda şikâyet aldıklarını belirten Nemci Uğurlu, Yunanistan’ın vize konusunda çıkarttığı zorluğun, iki ülke arasındaki ticaret hacmini etkilediği söyledi. Kostas Karamanlis hükümeti, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe soktuğu 3386/2005 sayılı “Yunanistan’da yatırım yapacak firma yetkililerinin çalışma ve oturma müsaadesi almalarına” ilişkin yasayı son altı aydan bu yana uygulamamakta direniyor. Türk ve Yunan hükümeti yetkili Karamanlis hükümetinin göreve gelmesiyle Türk işadamlarına yönelik başlatılan ‘gizli’ vize ambargosunun, son altı aydan bu yana daha da sertleştirildiği belirtiliyor. leri, daha önceki ikili temaslarında Yunanistan’a gelecek Türk işadamlarına vize konusunda daha toleranslı davranılması konusunda mütabakata varmışlardı. Ancak Yunanlı yetkililer bu anlaşmayı da uygulamıyor. İki ülke arasında ikili düzeyde gerçekleştirilen bakan ve başbakan seviyesindeki toplantılarda, Türk işadamlarına “vize kolaylığı” getirilmesi konusu sürekli olarak gündeme getiriliyor. Bugüne kadar söz konusu görüşmelerden çok fazla ilerleme sağlana madığı gibi, Türk işadamlarına uygulanan vize daha da zorlaştırıldı. İşadamları geri çevriliyor Halen Yunanistan’ın Türkiye’deki diplomatik temsilciliklerine vize için başvuruda bulunan yüzlerce işadamı mız gerekçesiz olarak geri çevriliyor. Aralarında birçok şehrimizin ticaret odası yönetim kurulu üyelerinin de bulunduğu Türk işadamları, Yunan hükümetinin vize konusunda istediği her türlü formaliteyi yerine getirmelerine rağmen vize alamıyorlar. Yuna nistan’ın son üç yıldan bu yana Türk işadamlarına yönelik uyguladığı “gizli vize” engelinin ne kadar devam edeceği bilinmiyor. İki ülke arasındaki ticaret hacmi, Yunanistan’ın tüm engellemelerine rağmen son üç yıldan bu yana giderek Türkiye lehine gelişiyor. İki ülke arasında halen 2.7 milyar dolar seviyesindeki ticaret hacminde Türkiye’nin payı 1.7 milyar dolar düzeyinde. Ticari dengelerin sürekli Türkiye lehine olması, Yunanistan’daki Karamanlis hükümetinin dış ticaret açığının artmasına yol açıyor. Kostas Karamanlis başbakanlığındaki Yeni Demokrasi Partisi’nin iktidar olduğu 2003 yılından bu yana Türk işadamlarının sadece yüzde on kadarı vize almayı başarabildi. Yunanistan’da sadece on Türk firması faaliyet gösterirken Türkiye’deki Yunanlı yatırımcıların sayısı iki yüzün çok üstünde. Türk işadamlarının aksine Yunanlı yatırımcılar hiçbir engellemeyle karşılaşmadan Türkiye’de istedikleri gibi faaliyeti gösterebiliyorlar. 285 MİLYON AVRO Bakanlığın 3 yıllık aşı alımı ihalesi fiyat avantajını ortadan kaldırıyordu Genel Sigorta satılıyor Ekonomi Servisi İspanyol sigorta şirketi Mapfre, Çukurova Grubu’na ait Genel Sigorta’nın yüzde 80 hissesini 285 milyon Avro’ya satın almak için niyet anlaşması imzalandığını duyurdu. Mapfre’den yapılan açıklamada, Genel Sigorta’nın Türkiye’de araç sigortasında altıncı, yaşam sigortası dışındaki sigortalarda 10. sırada bulunduğu belirtildi. Satın alma işleminin tamamlanmasıyla Genel Sigorta’nın Mapfre International’ın bir şubesi duruKaramehmet muna dönüşeceği kaydedildi. 1948’de kurulan Genel Sigorta, Mehmet Emin Karamehmet yönetimindeki Çukurova Holding bünyesinde 1975’ten bu yana faaliyet gösteriyor. ‘Sağlığa zararlı’ ihale iptal ? Hazırlık sürecinde Cumhuriyet’in çarpıklıklarını duyurduğu 210 milyon dolarlık aşı ihalesi iptal edildi. İhalenin teknik şartnamesinde, ambalajlama ve dolum “teknoloji transferi” olarak tanımlanmıştı. Sağlık Bakanlığı bu gerekçeyle ihaleyi gerçekleştiremeyeceğini şirketlere duyurdu. FATMA KOŞAR 7 7 0 M İ LYO N Y T L Vakıfbank kârını yüzde 46 artırdı Ekonomi Servisi Aktif toplamını 2006 yılında yüzde 14 artışla 37 milyar YTL ’ye yükselten Vakıfbank, 770 milyon YTL net kâr açıkladı. Bu yıl şube sayısını 350’nin üzerine çıkarmayı hedeflediklerini belirten Vakıfbank Genel Müdürü Bilal Karaman, bankanın bilançosu ile ilgili şu bilgileri verdi: “Vakıfbank 2006 yıBilal lında, kredilerini yüzKaraman de 50 artırarak 18 milyar YTL’ye yükseltti. 2006 yılı net kârımız da yüzde 46 artarak 770 milyon YTL olarak gerçekleşti.” Cumhuriyet’in hazırlık sürecinde, şartnamesindeki çarpıklığa dikkat çektiği 3 yıllık aşı alımı ihalesi iptal edildi. 210 milyon dolarlık aşı alımı ihalesiyle ilgili olarak Tıp Kurumu, 3 yıllık alım yapılması nedeniyle Sağlık Bakanlığı’nın fiyat hareketlerinden yararlanma avantajını ortadan kaldırdığı eleştirisini dile getirmişti. Tıp Kurumu ayrıca, teknik şartnameyi incelemiş, burada dolum ve ambalajlamanın “teknoloji transferi” olarak tanımlandığına dikkat çekmişti. Sağlık Bakanlığı, şubat ayında söz konusu ihalenin iptal edildiğini duyurdu. İlgili şirketlere gönderdiği yazıda, “25.12.2006 tarihinde Kamu İhale Bülte ni’nde yayımlanan ve 5 Şubat 2007 günü, saat 10.30’da yapılması planlanan 3 yıllık (2007, 2008, 2009) ihtiyacı karşılayacak ... Tip beşli kombine aşısı alımı ihalesi, teknik şartnamenin yatırıma dair hususlarının yeniden değerlendirilmesi amacıyla iptal edilmiştir.” Maliyet artıyordu Tıp Kurumu’ndan edinilen bilgiye göre, bakanlık ilk kez bir yıllık ihale yerine 3 yıllık alım yapacaktı. Bu hem fiyat avantajını ortadan kaldırıyordu. Ayrıca teknik şartnamede Bakanlığın yıllık yaklaşık 20 milyon dolar olan aşı harcamasının yıllık ortalama 70 milyon dolara çıkmasına neden olacak ifadelere yer verilmişti. Çin’in ticareti hız kesmiyor Çin, şubat ayında 23.8 milyar dolar dış ticaret fazlası verdi. Çin’in şubat ayında dış ticaret fazlası, aylık bazda ikinci en yüksek seviyeye çıktı. Böylece dış ticaret fazlası, geçen yıl şubat ayına göre yüzde 32.9 oranında artmış oldu. Verilere göre, geçen ay ihracat 2006 yılı şubat ayına göre yüzde 51.7 oranında artarak 82.1 milyar dolar, ithalat ise yüzde 13.1 artışla 58.1 milyar dolar oldu. Veriler, Çin’in dış ticaret fazlasının 2007 yılının ilk iki ayında 39.6 milyar dolara ulaştığını gösteriyor. Bu arada Çin Ticaret Bakanı Bo Xilai, Çin ile ABD arasındaki ticari ilişkilerin çıkar dengesine dayandığını belirtti. Bo, Çin’in başkenti Pekin’de düzenlenen basın toplantısında, ABD Kongresi’nin bazı üyelerinin, Çin’in kur politikasında önemli değişiklik yapmaması durumunda, Çin’den ABD’ye yönelik bütün mal ihracatından yüzde 27.5 ceza vergisi uygulanması yönündeki önerisini de eleştirdi. Bo, bu tür önerilerin Dünya Ticaret Örgütü’nün kurallarına aykırı olduğunu savundu. (Fotoğraf: AP) TÜRKİYE’YE AVRUPA’DA GEZİCİ TANITIM Ekonomi Servisi Unsped Group, kara nakliye filosuna ait araçlarının üzerine uyguladığı Türkiye fotoğrafları ile Avrupa yollarında Türkiye’nin tanıtımını yapıyor. “Dünyada ilk defa uygulanan bu ilginç tanıtım yöntemi için Türkiye’nin tanınmış fotoğraf sanatçılarının fotoğraflarının kullanıldığını” belirten Unsped Group Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Ündeğer, 2006 yılı başında başlayan proje için devletten herhangi bir destek alınmadığına dikkat çekti. M A L İ Y E Y A Ş A M I N D A N / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U YENİ YÖNETİM Tahir Uysal YASED Başkanı Ekonomi Servisi BP Türkiye Başkanı Tahir Uysal, Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin (YASED) Başkanlığı’na seçildi. 28 Şubat’ta gerçekleşen 26. Olağan Genel Kurulu’nun ardından yapılan seçimle, yönetim kurulu başkanlığına Tahir Uysal, başkanvekilliğine Dilek Yardım (Deutsche Bank), başkan yardımcılıklarına Mete Hüsamoğlu (Merck Sharp Dohme), Tamer Haşimoğlu (Otokoç) ve saymanlığa Kemal Olgaç (Koç Allianz) getirildi. Geçen hafta genel olarak kısaca beyan edilecek ve edilmeyecek gelirleri açıklamıştık. Ancak emsal kira bedeli esası ile ilgili yanlış anlamayı düzeltmek ve genel olarak kira gelirleri hakkında daha detaylı açıklamalar yapmak istiyoruz. Kimler mükelleftir? Gelir Vergisi Kanunu’nun 70. maddesinde sayılan mal ve hakları kiraya veren bu mal ve hakların sahipleri, matasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakları sahipleri veya kiracıları verginin mükellefidir. Örneğin kuru mülkiyeti kızda, intifa hakkı babada olan bir gayrimenkulün kira gelirini intifa hakkı sahibi olan baba elde edeceği için mükellef babadır. Hangi mal ve hakların kira geliri vergiye tabidir? Bunlar GVK 70. maddede sayılmıştır. Burada özellik arzeden hususlar şunlardır: Telif hakların müellifleri veya bunların kanuni mirasçıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen kazançlar serbet meslek kazancıdır. Döşemeli olarak kiraya verilen binalarda döşeme için alınan kira be delleri de vergiye tabidir. Motorlu nakil vasıtalarını şirkete kiralayanlar da vergi mükellefidir. Eğer bu mal ve haklar bir ticari veya zirai işletmeye dahil ise elde edilen kazanç gayrimenkul sermaye iradı değil ticari kazançtır. Ancak bir mal ve hak tüccara ait ancak ticari işletmeye dahil değilse gayrimenkul sermaye iradı sayılır. Vakfın gelirinden hizmet karşılığı olmayarak alınan hisseler ile zirai faaliyete katılmayan, sadece üründen pay alan arazi sahiplerinin gelirleri de gayrimenkul sermaye iradı kabul edilir. Gayrisafi hasılat nelerden oluşur? Yukarıda sayılan mal ve hakların kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde o yıla veya geçmiş yıllara ait olarak nakden veya aynen tahsil edilen kira bedellerinin toplamıdır. Kiracıdan gider karşılığı adı altında (ısıtma, aydınlatma vb. karşılığı) olarak alınan paralar da gayrisafi hasılatın içinde yer alır. Dekorasyon ve tadilat yapan kiracılarda önemli durum Kira Gelirlerinin Vergisi Örneğin bir mağazayı kiralayan kişi burada dekorasyon ve onarım yapmışsa bu, gayrimenkulün değerini genişletecek veya iktisadi değerini devamlı surette arttıracak şekilde gayrimenkule eklenen kıymetler olarak kabul edilir. Bu kıymetler kira süresi sonunda mal sahibine bedelsiz olarak veya emsaline göre düşük bir bedelle devredilirse bu kıymetlerin emsal bedeli, devir tarihinde aynen tahsil edilmiş kira bedeli sayılır. Bu bedel takdir komisyonu tarafından takdir edilir. Binaların dış yüzeylerinin reklam panosu olarak kiraya verilmesinde özellik Binaların dış yüzeyleri apartman yöneticileri tarafından kiraya verilmektedir. Bundan elde edilen kira gelirleri bina sahiplerinin hisseleri oranında kendilerince beyan edilir. Emsal kira bedeli esası Emsal kira bedeli esasına göre (Gelir Vergisi Kanunu 73. madde) kira bedelleri emsal kira bedelinden düşük olamaz. Bedelsiz olarak başkalarının kullanımına bırakılan mal ve hakların kira bedeli, bu mal ve hakların emsal kira bedeli, bu mal ve hakların kira bedeli sayılır. Bina ve arazide emsal kira bedeli yetkili mercilerce veya mahkemelerce takdir veya tespit edilmiş değerdir. Bu değer yoksa o yıla ait emlak vergi değerinin yüzde 5’idir. Diğer mal ve haklarda maliyet bedelinin; bu bedel bilinmiyorsa Vergi Usul Kanunu’na göre tespit edilmiş değerin yüzde 10’udur. Emsal bedeli hangi hallerde uygulanmaz Boş kalan arazilerin korunması amacıyla bedelsiz olarak başkalarının ikametine bırakılması. Binaların mal sahiplerinin usul ve furuğ veya kardeşlerinin ikametine tahsis edilmesi. (Bedelsiz olduğunun kanıtlanması koşuluyla. Muvazaalı durumlar veya kira ödenmediğinin tespit edilememesi halinde vergileme yapılabilmektedir.) Mal sahibi ile birlikte akrabalarının da aynı evde veya dairede ikamet etmesi. Kamuya, belediyeye ait kiralamalar. İşyerlerinde emsal kira bedeli uygulanır. Binaların konut (ikamet) amacıyla değil de işyeri olarak bedelsiz olarak usul, furuğ veya kardeşlere kiralanmasında emsal kira bedeli uygulanır. Matrah nasıl hesaplanır? Öncelikle gerçek gider veya yüzde 25 götürü gidere karar verilir. Ancak götürü gider esası seçilmiş ise 2 yıl bu usulden dönülemez. Örneğin 2005 yılı kira gelirleri için götürü gider uygulanmışsa 2006 yılı için de götürü gider uygulamak şarttır. Hem konut hem de işyeri kira geliri varsa bir görüşe göre vergiye tabi gelir toplamı yani üzerinde vergi alınacak tutar gerçek veya götürü gider düşüldükten sonraki tutar; Gelir İdaresi Başkanlığı’nın görüşüne göre giderler düşülmeden önceki tutar 18.000 YTL’yi aşıyorsa stopaj yoluyla vergilenen işyeri kira geliri de beyana dahil edilecektir. Konut gelirinden 2.200 YTL istisna düşülecek; daha sonra giderler indirilerek matrah bulunacaktır. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle