11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 ŞUBAT 2007 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA SÖYLEŞİ Emekli Albay Aziz Ergen, kitabında Beyaz Enerji Operasyonu’nun perde arkasını kaleme aldı 9 Operasyon amacına ulaştı MİYASE İLKNUR ürk Silahlı Kuvvetleri içinde kurmay albay rütbesiyle geleceği parlak subaylardan biri olarak tanınıyordu. Jandarma Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire Başkanlığı’na atanmasıyla kaderi bir anda değişti. Beyaz Enerji operasyonu ile manşetlerden inmeyen ve televizyonlarda sık sık adı duyulan Aziz Ergen, operasyonun ucu siyasilere ve belli güç odaklarına ulaşınca birçok kesimin hedefi haline geldi. Operasyonu yürüten DGM Savcısı Talat Şalk, Osman Özbek, İçişleri Bakanı Sadettin Tantan ve Albay Aziz Ergen’e ağır bir fatura çıkarıldı. Onlara çıkarılan bu fatura ile yolsuzlukların üzerine gidenlerin başlarına neler geleceğine ilişkin bu ülkenin namuslu bürokratlarına gözdağı verilmek istenmişti. Ergen, yazdığı “Kirli Ellerin İttifakı” adlı kitabında, bir döneme ayna tutuyor. Ergen’le bu dönemi konuştuk. T ‘ÜÇ SUÇ İŞLEDİM’ Kitaptan öğrendiğimize göre size bir özel muamele daha yapılmış. Hizmet belgeniz ve plaketiniz verilmemiş. Emekli olduktan sonra da cezanız sürmüş anlaşılan... ERGEN Bana göre, üç suç işledim. Birincisi Beyaz Enerji operasyonunu başlatmak, ikincisi sınırda timlerimi yakalamaya gelen ABD’li Albay Martin ve ekibini yakalamak, üçüncüsü de Cudi Dağı’nda teröristlerle girilen çatışmada ele geçirilen belgelerde bizim erzak ikmalimizi yapan müteahhidi karargâha sokmamak. Bu müteahhit daha sonra beni her makama şikâyet etti. Bana hizmet verilmemesinin nedeni bu üç olaydan biri olabilir. Yoksa mahkeme kararıyla alınmış bir cezam yok. Üstelik kendi isteğimle emekli oldum. Osman Özbek Paşama yapılan haksız tayinler bana da yapılınca dayanamayıp emekliliğimi istedim. ABD’li Bayan Rosa’yı kitaptan okuyunca merak ettik. Kimdir bu Bayan Rosa, komutanınızın bu kadar ilgi göstermesinin nedeni ne olabilir? ERGEN İşin doğrusu ben de Beytepe’ye gittiğimde Bayan Rosa’nın varlığından haberdar olmuştum. Benden önce de geliyormuş oraya. Bu bayan, ABD Büyükelçiliği’nde öğrendiğim kadarıyla çok kritik bir görevde bulunuyormuş. Biz de merak ediyorduk. Çünkü bizim yabancılarla görüşmemiz Genelkurmay Başkanlığı’nın iznine bağlıdır. Bu bayan, bulunduğumuz yeri ve tesisleri bizim eşlerimizden daha rahat kullanabiliyordu. Hatta şehit çocuklarından bile. Şehit çocukları bu tesislerden yararlanamazken Bayan Rosa için bütün tesisler seferber ediliyordu. Zaten bu konunun ayrıntıları o dönemde Jandarma Okulu’nda bulunan 5500 kişi tarafından bilinmektedir. Rosa ile ilgili bölümler kitapta yer alıyor. ‘F tipi cezaevlerinin takipçisiyiz’ ? İstanbul Haber Servisi Tecride karşı sanatçılar tarafından düzenlenen etkinlik dün İstanbul Gösteri ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Etkinlikte konuşan Çağdaş Hukukçular Derneği’nden (ÇHD) avukat Selçuk Kozağaçlı, F tipi cezaevlerindeki sorunun kabul edilmesinin önemli bir adım olduğunu ifade ederek “7 yıldır verilen mücadelenin sonucunda sorun olduğunun kabul edilmesi sevindirici. Bundan sonra bize düşen görev sivil toplum örgütleri, basın ve aydınlarla birlikte tecridin çözülmesi için uygulanacak olan somut adımların takip edilmesi” diye konuştu. ‘Ü Emekli Kurmay Albay Aziz Ergen, Beyaz Enerji operasyonunu yürüten ekibin başına gelenleri, ‘Bu da bizim LKE SAHİPSİZ DEĞİL’ kaderimiz’ diyerek önem Bugünden geriye dönüp baktığısemediğini belirtiyor. Bu nızda keşke Beyaz Enerji operasyooperasyonla bu ülkenin nuna hiç girmeseydim diyor musuhangi koşullarda olursa nuz? olsun sahipsiz olmadığını AZİZ ERGEN Kesinlikle öyle göstermek istediklerini ve bir şey düşünmedim. Arkadaşlarıbunu başardıklarını açıkmızla bu yola çıkarken bu davaya layan Ergen, dönemin inanmış ve asker olduğumuz için bize kimsenin müdahale edemeyeceğini Başbakanı Ecevit’in, düşünmüştük. Bu olayın üzerine bu kayardımcıları tarafından dar ciddi gitmemizin nedenlerinden biri yanlış bilgilendirildiği de özelikle Güneydoğu’dan batıya döndühatta kandırıldığı ğümüzde karşılaştığımız manzaraydı. Güneygörüşünde. doğu’da ülkemiz için birçok güvenlik görevlisi canını ortaya atarken batıda anlaşmalar yoluyla kâğıt üzerinde ülkemizin kaynakları maalesef birilerine peşkeş çekiliyordu. Bu operasyon sonuca ulaşmasa da amacına ulaşmıştır. Bu ülkenin hangi koşullarda olursa olsun sahipsiz olmadığını göstermiştir. Bu operasyona girmeseydiniz şu anda emekli kurmay albay değil daha üst noktalarda olacaktınız. O nedenle sordum? Her insanın olduğu gibi askerlerin de yaşamında bir kader çizgisi vardır. Bizim kaderimize de yolsuzluklarla mücadele çıktı. Üstelik elimize deliller geldiğinde, bu delilleri sonuçlarından bizlerin de bir fatura ödeyeceğini biliyorduk. Hatta dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’a gittiğimizde, “Aziz Albayım bu soruşturma seni de beni de yiyecek” diye uyarmıştı. Ama vatanımızın çıkarları oturduğumuz makamlardan öncelikliydi. Sağlık olsun. Emekli olduktan sonra Tantan’la hiç karşılaşıp bu olayı anımsadınız mı? Evet, Tantan çok sevdiğim bir büyüğüm ve dostumdur. Gerçekten onun dürüstlüğüne bugün de inanıyorum. Kendi partisine mensup birinin görev yaptığı bakanlıkta yolsuzluk operasyonu yürütmemize karşın, bilgileri hükümete dahi sızdırmayarak ve bize her türlü desteği vererek görevini kusursuz yaptı. Hatta operasyondan sonra bir restoranda karşılaştığımızda karşılıklı bir masada oturarak birbirimize bakıp güldük. “Ya Aziz Albay ben sana dememiş miydim bu Beyaz Enerji operasyonu ikimizi de yiyecek diye” anımsatmada bulunmuştu. ABD’ye karşı imza kampanyası ? İstanbul Haber Servisi Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyelerinin kurduğu Yurtsever Cephe, “Amerika’dan değil, teslim olmaktan, onursuzluktan, korkaklıktan kork!” sloganıyla Amerikan emperyalizmine karşı imza kampanyası başlattı. Kadıköy İskele Meydanı’nda imza masası kuran Yurtsever Cepheliler, “Amerika def ol, bu memleket bizim” sloganı attı. İlk imzayı atan sanatçı Orhan Aydın, ABD emperyalizmine, aydınların, işçilerin, yurtseverlerin karşı olması gerektiğini söyledi. BASK’ta başkan değişmedi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bağımsız Kamu Görevlileri Sendikaları Konfederasyonu (BASK) Genel Başkanlığı’na yeniden Resul Akay seçildi. Genel kurulda, Bağımsız Büro Çalışanları Sendikası Genel Başkanı Ayhan Çivi ile Resul Akay yarıştı. Kullanılan 209 oydan 200’ünün geçerli sayıldığı seçimlerde, Akay 132 oy alarak genel başkan seçildi. Çivi ise 68 oy aldı. Yönetim kurulu da Gürkan Avcı, Mehmet Bayraktar, Süreyya Selek, Hanife Ekinci, Bayram Zengin, Münür Ballı, Ali Kısacık, Ömer Lapçin ve Alper Kafa’dan oluştu. 301. madde tartışılacak ? İstanbul Haber Servisi TCY’nin 301. maddesi, AB üyesi ülkelerden akademisyenlerin de katılımıyla, AB üyesi ülkelerdeki benzer maddelerle karşılaştırılarak tartışılacak. Yarın saat 11.00’de Yeditepe Üniversitesi’nde düzenlenecek “TCK’nin 301. Maddesi ve Karşılaştırmalı Hukuka Bakış” toplantısına eski Brüksel Üniversitesi Rektörü Ceza Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Bart de Schutter, Yeditepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Bozkurt Güvenç, Marmara ve Yeditepe Üniversitesi Ceza Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Mehmet Emin Artuk, İstanbul Üniversitesi Ceza Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Ersan Şen ve İstanbul Barosu Genel Sekreteri Hüseyin Özbek katılacak. ‘Hüsamettin Özkan rahatsız oldu’ B eyaz Enerji operasyonu devam ediyordu. DGM Savcısı Talat Şalk ile bilirkişilerin hazırladığı bir dosyayı karargâhta görüşmüştük. Soruşturmanın bazı kesimlerce engellendiğini, bilirkişilerin takip edildiğini, tehdit mesajlarının gönderildiğini belirtmişti. Olay, İçişleri Bakanı Tantan’ı ve Adalet Bakanı Türk’ün boyutunu aşmıştı. Bu dosyanın Başbakan’a götürülmesini ve durumun Başbakan’a arz edilmesi gerekiyordu. Kurmay Başkanımız, Jandarma Genel Komutanı’nı Suriye’den arayarak ulaşmak istemiş, fakat irtibat sağlayamamıştı. Genelkurmay Başkanlığı’nı arayarak Başbakanlık’a gitmem için izin almıştı. Dosyanın götürülmesi görevi bana verilmişti. Yanıma bir personel alarak Başbakanlık binasına sivil olarak gittim. Özel kalem müdürü 15 dakika beklettikten sonra beni odaya aldı. Odaya girdiğimde Başbakan Bülent Ecevit odanın ortasında bana doğru yürümüye çalışıyordu. Son derece üzgün ve yorgundu. Aniden masanın arkasında bir görüntünün ortaya çıktığını gördüm. Başbakanımızın içeride tek olduğunu özel kalem müdürü söylemişti. Karşımda duran görüntü Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan’dı. Kendimi kural gereği tanıttım ve kendisine getirdiğim dosyayı müsaade etmeleri halinde arz edeceğimi söyledim. Başbakan heyecanlanmıştı. Masada beni yanına oturttu. Hüsamettin Özkan dikkatlice bana bakıyordu. kan beni dinledikten sonra yardımcısı Hüsamettin Özkan’a dönerek “Bunlardan benim haberim hiç olmadı, kimse de bana bunları söylemedi” dedi. Özkan, bana “Bunlardan İçişleri ve Adalet Bakanı’nın haberi var mı” diye sordu. “Evet ama bu olay bakanlarımızın boyutunu aştı” dedim. Başbakanlık’tan karargâha döndüğümde, Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan, Başbakan Ecevit’e benim hareketimin uygun olmadığını anlatmış. Dosyada ismi yazılı bakanların olmasını tepkiyle karşılamıştı. Başbakan Bülent Ecevit’i olumlu düşüncesinden vazgeçirterek farklı bir tavır almasını sağlamıştı. Öğrendiğimiz kadarıyla Genelkurmay Başkanlığı’na telefondan şikâyet ettirdiği duyumlarını almıştık. Başbakanlık’a dosya götürmeyi içine sindiremeyen Hüsamettin Özkan, Beşevler’de Jandarma Genel Komutanlığı makamını ziyaret ederek şahsımı ve Tümgeneral Osman Özbek’i şikâyet etmişti. Çünkü Hüsamettin Özkan, bu operasyonlardan son derece rahatsız olmuş, rahatsızlığını da bu şekilde dile getirmişti. Güvenlik güçlerine taciz ateşi ? ŞIRNAK (AA) Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada, önceki gece saat 01.20’de Şırnak’ın dağlık arazi kesiminde arama tarama yapan güvenlik güçlerinin bölgeye PKK/Kongra Gel mensuplarınca uzun namlulu silahlarla ateş açıldığı, güvenlik güçlerince açılan ateşe anında karşılık verildiği belirtildi. Açıklamada, teröristleri yakalamak için başlatılan arama faaliyetine devam edildiği kaydedildi. Şırnak ile Hatay’ın Dörtyol ilçesinin dağlık arazi kesimlerinde bulunan iki mayın tuzağının etkisiz hale getirildiği belirtildi. ‘Ü STLERİME ŞİKÂYET ETTİ’ YANLIŞ ‘ECEVİT’İ YÖNLENDİRDİLER’ Tantan’ın bu desteğine karşın hükümetin bazı üyeleri ve kendi üstlerinizden baskı gördüğünüzü kitapta anlatıyorsunuz. Bunları nasıl yorumluyorsunuz? Biz asker olduğumuz için şahsen bana ve ekibime siyasiler kesinlikle etki edemezdi. Ancak siyasiler, bu soruşturma nedeniyle jandarmayı suçlayan her demeç verdiklerinde komutanlarımızdan sürekli azar işitiyorduk. Biz eğer, bu demeçleri göğüsleyemeyecek durumda isek neden bu operasyona katıldık? Kaldı ki, siyasiler kasıtlı olarak her gün operasyonla ilgili demeç veriyorlardı. Her demeç sonrasında karargâhta oturup üstlerimizle akşama kadar yanıt hazırlıyorduk. Bu da siyasilerin işine geliyordu. Halbuki biz daire olarak DGM Savcısı’nın yardımcısı durumundaydık. Bu da bir nevi yargıya müdahaledir. Özellikle rahmetli Başbakanımız Bülent Ecevit’i, Devlet Bahçeli hariç, en yakın yardımcıları yanlış yönlendiriyorlardı. Bir metin hazırlayarak Başbakan’ın eline verip okutturuyorlardı. Biliyoruz ki, o dönem Başbakanımızın sağlığı iyi değildi. Daha açık deyişle başbakanı kandırıyorlardı. Çünkü ben kendisine dosya götürdüğümde de bizzat ifade etti. Operasyonu yapan ekibe sonradan ağır bir fatura çıkarıldı. Önce siz, ardından Tantan ve Osman Özbek, nihayetinde de Talat Şalk pasifize edilerek cezalandırıldı. Maalesef bunların hepsi doğru. Yolsuzluklarla mücadele edenlere nasıl bedel ödettirildiğini halkımız çok açık bir şekilde görmüş oldu. Tam bir tasfiye yapıldı. Benim bir gece içinde önce yurtdışına birkaç saat sonra da Beytepe Okulları’na tayin şeklim, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bütün teamüllerine aykırıydı. Bir örneği daha yoktu. Üstelik soruşturma sürerken böyle bir tayin, benim cezalandırılmam olarak algılandı. Benim cezalandırılmam aslında yargıya yapılan bir müdahaleydi. Çünkü bizzat cumhuriyet savcısı tarafından görevlendirilmiş bir ekiptik. Elimdeki dosyanın bir bilirkişi inceleme dosyası olduğunu, yapılan yolsuzluklarda ihmali bulunan, ismi geçen eski bakanların listesini arz ettim. Ayrıca bilirkişi heyetinin, savcının çok zor durumda olduğunu, soruşturmayı yürütemediğini, bilirkişilerin dışarıda takip edildiği ve tehditle sürekli cep telefonlarına mesajlar çekildiğini, can güvenliklerinin kalmaması nedeniyle bilirkişilerin görevden çekilmek zorunda kalabileceklerini belirttiklerini arz ettim. Başbakanımız kendisi de tehdit mesajlarını sesli bir şekilde okumuştu. Başba Şemdinli iddianamesindeki iftira mekli olduktan sonra 2006 Şubat’ında Urfa Cumhuriyet Savcısı amcaoğlu beni arayarak “Ağabey haberin var mı, ismin Hürriyet’te... Şemdinli iddianamesinde senden de bahsediliyor” dedi. “Şaka yapıyorsun; ben ne Şemdinli’de görev yaptım ki, ne de Şemdinli’yi gördüm, üstelik Şemdinli olayları Kasım 2005’te oldu. Ben o dönem 3 aylık emekliydim” dedim. Gerçekten de o esnada gazeteci Saygı Öztürk beni arayarak olayı söyledi. E ‘SAVCI ARAŞTIRMAMIŞ’ Emekli Kurmay Albay Ergen Tunceli’de görev yaparken. Diyarbakır’dan Abdürezzak Uçarer takma isimli bir şahıs Van Savcılığı’na bir mektup yazıp benim ve tümen komutanımızın Şırnak’ta ağalarla birlikte halkı ezdiğimiz, ihalelerde rüşvet sağladığımızı gibi birtakım iddialarla mektubu göndermiş ayrıca Kızılay’da mülkiyeti eşimin üzerine kayıtlı dört katlı bir dershanemin bulunduğunu belirtmiş. Mektupta adres olmadığı gibi isim de sahteydi. Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya böy le bir mektubu hiç araştırmadan sormadan direkt iddianameye koymuştu. Olayın aslı, 2003 yılında Kızılay Orduevi karşısında açılan 10 katlı Sınav Dershanesi’nin 10. katındaki öğrenci kantinini şehit bacanağım Temel Yüzbaşı’nın eşi olan baldızıma dershane sahibinin kiraya vermesiydi. Baldızım ve eşim, bu kantini 2005 Şubat’ına kadar çalıştırmıştı. İddianameye göre biz dershane sahibi olmuştuk. Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’ne gittim. Daire Başkanı’nın odasına gidip kendimi tanıttım. “Başkanım, benim ve eşimin adına kayıtlı bir dershane olup olmadığına dair bir belge istiyorum” dedim. Daire Başkanı beni tanımıştı. “Albayım oturun bir çay içelim” dedi. Bir dilekçe verdim ve yazıyı aldım. Sonra Daire Başkanı’na, “Başkanım, eğer Savcı Bey size bir faks çekip adıma kayıtlı bir dershanenin bulunup bulunmadığını sorsaydı, ne kadar sürede cevap verirdiniz” diye sordum. “Albayım en fazla 30 dakika” dedi. Komutan helikopteriyle hastaneye ? VAN (AA) Hakkâri’nin Şemdinli ilçesine bağlı Aktütün köyünde aniden rahatsızlanan bir kadın, Hakkâri’deki askeri birliklerde incelemede bulunan Van Jandarma Asayiş Komutanı Korgeneral Abdullah Atay’ın helikopteriyle hastaneye ulaştırıldı. Doktorların yaptığı ilk müdahale sonucu apandistinin patladığı belirlenen Kaçar’ın, tedavi altına alındığı ve sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi. Uludağ eteklerinde infaz ? BURSA (Cumhuriyet) Bursa’da 66 yaşındaki emekli Ömer Kaya (62) Uludağ eteklerindeki kent parkında yere diz çöktürüldükten sonra ensesinden vurularak öldürüldü. Kaya’nın cesedi bölgede sabah yürüyüşüne çıkan Tayfur Aslan adlı yurttaşın köpeği tarafından bulundu. Jandarma olayla ilgili soruşturma başlatırken, Kaya’nın ailesinin önceki gün polise kayıp başvurusu yaptığı açıklandı. ‘Bahar’da 13 tutuklama ? ESKİŞEHİR (AA) Eskişehir’de “Bahar’’ adıyla düzenlenen operasyonda teşekkül halinde uyuşturucu ticareti yaptıkları iddiasıyla adliyeye sevk edilen 13 kişi tutuklandı. Operasyon kapsamında 12 kilogram esrar maddesi, 1270 kilogram kenevir tohumu, tabanca, fişek ve 2 adet uyuşturucu madde tartımında kullanılan terazi ele geçirilmişti. CUMHURİYET 09 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle