25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 ARALIK 2007 ÇARŞAMBA 6 HABERLER Erzincan’daki bir okulda görevli öğretmenin geçen yıl Alevi öğrencilere telkinde bulunduğu ortaya çıktı AVRUPA GÜRAY ÖZ Alevilere karalama ilk değil ZEYNEP ŞAHİN Aleviye Tuzak... Alacakaranlıktan geceye, simsiyah bir karanlığa, zulmete doğru hızlı bir sürüklenişin içindeyiz. Kelime şaşkın, kavram yorgundur. Cümleler öznelerini, özneler kendilerini yitirdiler. Aydınlanmanın aşkın filozoflarını karalanmış bir kâğıt gibi çöp sepetine fırlatan “yeni” liberalizm, postmodern safsatanın parçalanmış dünyasını, modern “ortaçağın” teknokratik imparatorluğunu kurma eğilimindedir. Türkiye’deki her tartışma bundan böyle bu eksende gelişecektir. Ülkenin kendilerini bu sürüklenişe büyük bir rehavetle teslim etmiş aydınları ya da bu gidişin ruhsal ve maddi rantına talip entelleri, bin dereden su getirerek yeni liberalizmin çağdaş, aydınlanmanın köhne, solun modası geçmiş, sosyalizmin tutuculuk olduğuna bizi inandırmaya çalışıyorlar. Dinle ilgili bilgilerini kendilerine sunulan boz bulanık uhrevi havada yeniliyor, evrimi ihmal edilebilir bir kırıntı, yaratılışı ise bin yılın aydınlanmasının yerine konabilecek bir “hakikat” olarak sunmanın sinik zevkiyle “Taraf”larına manşet çekiyorlar. ??? Baskı altında yaşadıkları uzun yıllarda aydınlanmanın ışığında kendilerini eğitmiş Alevileri, kendi karanlık dünyalarına çağırışları da bunun bir parçasıdır. Alevilere “gelin”, diyorlar, “urbanızı, esvabınızı çıkartın, geçmişten kalan şu tuhaf felsefenizi bir yana bırakın, ‘insanı kâmil’ arayışınızı fazla abartmayın, sizi şekilleriniz, törenleriniz, cemevlerinizle geniş sarayımızın bir odasında konuk etmeye hazırız. Size maaş bağlayabilir, zaman zaman hoşgörebilir, tıpkı Mevlana’ya yaptığımız gibi folklörümüzün bir zenginliği olarak bağrımıza basabiliriz.” Olabilir mi? Neden olmasın. Çağımız, emperyal kapitalizmin her şeyi yeniden dizayn ettiği, kendine uydurduğu çağ değil mi? ??? Çatı katında çoktan unuttuğumuz o eski sandıktan günümüze uyarlanmış postmodern bir elbise yaptık kendimize. Artık aydınlanmanın ışığında değil, gözleri kör eden floresan lambalarımızın aydınlattığı teknoloji merkezlerinde ağırlayacağız sizleri. Yeni teknokratik imparatorluğumuzun, “çağdaş” faşizmin, ne kadar “konuksever” olduğunu göreceksiniz. Sizi yeni, yepyeni bir “hukuk” dünyasına çağırıyoruz. Rahat edin, teslim olun. Teslimiyettir her şeyin başı ve sonu. Çalışın, kazanın, biriktirin, harcayın. Yalnız paranızı değil, kendinizi de sürün sofraya. “İç çekebileceğiniz, acılarınızı dışa vurabileceğiniz, şu kalpsiz dünyayı şikâyet edebileceğiniz” mescit iki adım ötenizdedir. ??? Yalnız Alevilere değil, yaşadıklarını sorgulayarak yaşamaktan yana olan herkese yaptıkları bu çağrı kabul görecek mi? Kelimenin şaşkın, kavramların yorgun olduğunu biliyoruz. Cümleler anlamlarını yitirdiler. Karanlık bir labirentin içinde dolanıp duruyoruz. Ama onların da bilmedikleri bir sır, görünmez bir gerçek yok mu? Emperyalist imparatorluğun ayeti, suresi, hadisi ve vaazı kendisi içindir. Her gün biraz daha hurafeye teslim kompradorların yönetimindeki Türkiye’ye ve benzerlerine düşense, bunalan imparatorluğun acılarını hafifletmektir. Gazetelerin her gün yazdığı ve her gün usanmadan “ötelendiğini” ilan ettikleri bunalım, bir büyük değişimin habercisidir. Şimdi ülkemizde kuşkunun, sorgunun, bilimin savunulmasının önemi bu nedenle büyüktür. Şimdi aydınlanmanın ilkelerini, onun aşkın filozoflarını yeniden hatırlamanın tam zamanıdır. ??? Anadolu Alevilerinin alacakaranlığın çağrısına verecekleri yanıtın önemi de bu nedenle yaşamsaldır. Yanıt, Diyanet’in sarayında bir odaya, dedelere maaşa, Meclis’te vekilliğe evet de olabilir, bugüne kadar aydınlanmadan beslenmiş “insanı kâmil” olmanın vazgeçilmez onuru da. Bu kurtarıcı misyon Türkiye’de Kürtlere, Türk ve Kürt Alevilere gökten düşmüş bir görevdi. Kürtler, şoven Türk milliyetçileri, liberalleri ve dincileriyle aynı yönde koşarak, Amerikan planlarına boyun eğerek misyonu ellerinin tersiyle ittiler. Şimdi Aleviler de aynı takımla anlaşacaklar mı, yoksa aydınlanmanın ışığı altında geleceğe yürümeyi mi seçecekler? Günümüzün yanıtı umutla beklenen, sorusu budur. eposta:[email protected] ANKARA Erzincan Tercan Lisesi’nde din kültürü dersine giren ilçe müftüsünün Alevileri aşağılamasının, ilde bu yönde yaşanan ilk skandal olmadığı ortaya çıktı. Geçen yıl da Merkez İlköğretim Okulu din kültürü öğretmeninin Alevilere yönelik aşağılamalarda bulunduğu ve konunun valiliğe kadar taşındığı bilgisi alındı. Tercan Lisesi’nde din kültürü dersine giren ilçe müftüsü Abdullah Bora’nın, 28 Kasım Çarşamba günü verdiği derste Alevileri aşağılamasına ilişkin skandal, yerel yönetim tarafından incelemeye alındı. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ise olay karşısında sessiz kalmayı tercih etti. Öğretmeninin dersteki ifadelerinden rahatsız olarak konuyu ailesine aktaran Alevi öğrenci Gencay Coşar ve babası Ali Coşar’a olayı büyütmemeleri telkininde bulunulduğu, onlara destek olan isimlerden Müftü derse nasıl girdi? İlçe müftüsünün okulda ders vermesine yol açan yasal düzenleme ise AKP hükümetinin icraatı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) istihdam politikasında izlediği “çeşitlilik yolu” nedeniyle, bir dersin alanıyla ilgili eğitim görmüş kişiler, “pedagojik formasyon”a sahip olmasa bile öğretmenlik yapabiliyor. Özellikle Doğu ve Güneydoğu’daki iller ile kırsal kesimlerde, öğretmen bulunmaması durumunda vekil öğretmen temin etme yoluna başvuruluyor ve alanla ilgili bir isim öğretmenlik yeterliliği olmasa dahi geçici olarak derse girebiliyor. caklarını bildirdi. EğitimSen Erzincan Şubesi Başkanı Ergün Yılmaz ise konuyu kendilerinin de araştırdığını, yaşananın ilk olmadığını söyledi. Yılmaz, AKP’nin özellikle bu dönemde uyguladığı Alevileri Sünnileştirme politikasının örneklerinin görüldüğünü vurgulayarak, geçen yıl Merkez İlköğretim Okulu’nda yaşanan olayın üzerinin kapatıldığına da dikkat çekti. Yılmaz, Erzincan’daki yatılı okullarda kalan öğrencilerin ramazan ayında sıkıntılar yaşadığına, birçok öğrencinin oruç tutmadığı için zor durumda kaldığına işaret etti. Yaşanan sorunların veliler tarafından anlatılmadığını, “mimlenmekten korkulduğunu” anlatan Yılmaz, “Sorun yaşansa da üzeri kapatılmak isteniyor. Bu olayın da üzerini kapatmak için çaba gösteriliyor” dedi. de aynı şeyin istendiği belirtildi. Hacı Bektaş Derneği Erzincan Şubesi Başkanı Sadık Düzgün, geçen yıl da Erzincan Merkez İlköğretim Okulu’nun din kültürü öğretmeninin, öğrencilere “namaz kılın, oruç tutun” telkininde bulunduğunu, Aleviliğin yanlış ve saçma olduğunu söylediğini belirterek, “Konuyu valiliğe götürdük, şikâyet ettik. Ancak fazla bir şey yapılmadan üzeri kapatıldı ne yazık ki” dedi. İlde bu türlü sorunların zaman zaman yaşandığını, çoğunlukla öğrenciler ve aileleri çekindiği için konuyu gündeme getirmediğini söyleyen Düzgün, bugün Tercan’a giderek konuyu araştıra ‘Satanist demedim’ CHP Erzincan Milletvekili Erol Tınastepe, Cumhuriyet’in Tercan’da yaşananları duyurmasının ardından aileyle, kaymakamla ve müftüyle görüştüğünü dile getirdi. Tınastepe, şunları aktardı:“Müftü iddiaları kabul etmiyor. Aleviliğin tanımını sormuş bir öğrenci, kendisi de ‘İs lamiyetin tasavvufi yönü ağır basan bir kolu’ olarak anlatmış. Bir başka öğrencinin ataistin ne olduğunu sorması üzerine de Tanrı tanımayanlara ataist dendiğini anlatmış ve ‘Bu benim ailemden de çıkabilir, Alevilerden de çıkabilir, Sünnilerden de çıkabilir’ demiş. Satanist, din dışı gibi ifadeler kullanmadığını söylüyor. Kaymakam da olayı soruşturmak için müfettiş istemiş, olayın üzerine gidecek ancak müftünün böyle bir mizaca sahip olmadığını söyledi. Öte yandan aileyi tanıyorum. Kendi halinde, köyde yaşayan insanlar. Neden bu tür şeyler söyleme gereği duysunlar? Demek ki bir şeyler olmuş ki onları rahatsız etmiş, olay büyümüş.” Konuyu takip etmeyi sürdüreceklerinin altını çizen CHP’li Erol Tınastepe, gelişmeleri kamuoyuyla paylaşacaklarını da belirtti. ÜSKÜL’E TEPKİLER SÜRÜYOR ‘AKP çifte standart uyguluyor’ MEHMET MENEKŞE Çocuklar kimlere emanet ODTÜ’nün yaptığı bir araştırma öğretmen adaylarının, bilimin yetersiz kaldığı yerde dine başvurulması gerektiğini düşündüğünü ortaya koydu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ODTÜ’nün yurt genelindeki eğitim fakültelerinde yaptığı araştırma, “geleceğin öğretmenlerinin” hangi düşünce yapısında olduğunu ortaya çıkardı. Araştırma, öğretmen adaylarının, bilimin yetersiz kaldığı yerde dine başvurulması gerektiğini düşündüğünü, en çok okudukları kitaplar listesinde dini kitapların 3. sırada yer aldığını, dinin ailevi sorunların ya da toplumdaki ekonomiksosyal sıkıntıların çözümü olabileceğini düşündüklerini gösterdi. Geleceğin eğitimcilerinin yüzde 11.8’i ise öğretmenlerin Cumhuriyet ilkelerini yaşatma ve aktarmada öncü olması gerektiği görüşüne katılmıyor. ODTÜ, ülke genelindeki 65 eğitim fakültesine bu yıl kayıt yaptıran 18 bin 226 öğrenci üzerinde “Eğitim Fakülteleri Öğrenci Profili Araştırması” yaptı. Araştırmaya katılanların yüzde 22.7 ile büyük çoğunluğunu sınıf öğretmeni adaylarının oluşturması, ortaya çıkan sonuçlar hakkında düşündürdü. Araştırmadan çıkan bazı sonuçlar şöyle: Öğretmen adaylarının yüzde 64.4’le büyük çoğunluğunun tam güvendiği kurum “silahlı kuvvetler”. İkinci sırayı Anayasa Mahkemesi, üçüncü sırayı emniyet alıyor. Cumhurbaşkanlığı’na güveni tam olanların oranı yüzde 30.9. En güvenilmeyen kurumlar arasında ise yüzde 75.1 ile medya, 65.4 ile siyasi partiler ve 63.1 ile AB yer alıyor. Geleceğin öğretmenlerinin yüzde 48.1’i Avrupa Birliği’ne girmenin Türkiye’ye kısmen yarar sağlayacağı, yüzde 36’sı ise yarar sağlamayacağı görüşünde. Öte yandan yüzde 78.8’lik gibi büyük bir dilim, Türkiye’nin AB’ye zaten giremeyeceğini düşünüyor. AMASYA Amasya Kız Meslek Lisesi’nde 4 Alevi kızın dini baskı nedeniyle okuldan ayrılmasının ardından TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı ve AKP Mersin Milletvekili Zafer Üskül’ün “Dini baskı değil, arkadaş baskısı” şeklindeki açıklamasına tepkiler sürüyor. Sivil toplum örgütleri, siyasiler ve Alevi derneklerinin temsilcileri Üskül’ü eleştirirken, EğitimSen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, “Başbakan’ın başı kapalı olduğu için ödül verilmeyen öğrenciye gösterdiği ilgiyi Amasya’da dini baskılar nedeniyle okullarından ayrılmak zorunda kalan kız öğrencilere de göstermesini beklerdik” dedi. AKP İl Başkanı Mustafa Yıldız, bir yerel gazeteye “Bu tür haberleri yapanlar maksatlıdır, bölmek istiyorlar” şeklinde demeç verirken, bir başka yerel gazetede de gazetemizde yayımlanan haberin kupürüne yer verilerek üstüne “Bunlar bölücülük yapıyor” yazıldı. Sivil toplum örgütleri ise öğrencilere sahip çıkarak AKP’yi eleştirdi. Üniversiteliden engelliye destek Muğla Üniversitesi’nde 40 öğrenci, engellilerin günlük yaşamlarında karşılaştıkları zorluklara dikkati çekmek amacıyla 1 günlüğüne tekerlekli sandalyeyle dolaştı. Muğla Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Çocuk Gelişimi Bölümü’nde eğitim gören 40 öğrenci, ‘“Fiziksel Engelliler Dersi’’ kapsamında, engellilerin günlük yaşamlarında karşılaştıkları Yeni nesli yetiştirmeye aday kitlenin yüzde 5.7’si “hiç” gazete okumuyor, yüzde 35.1 ile büyük bölümü ise haftada 34 gün gazete okuyor. Her gün düzenli şekilde gazete okuyan öğretmen adaylarının oranı, yüzde 33.8. Geleceğin öğretmenlerinin ders kitapları dışında en çok okuduğu tür, yüzde 77.2’lik çoğunlukla “roman”. Bunu yüzde 36.4 ile “tarih”, 28.7 ile “dini” kitaplar izliyor. “Okullar Türkleri Türk yapan fikirlerin, değerlerin ve inançların benimsenmesini sağlamalıdır” diyen öğretmen adayı oranı ise yüzde 72.1. Öğretmen adaylarının yüzde 88.2’si “Öğretmen, Cumhuriyetin temel ilkelerini yaşamada ve aktarmada önder olmalıdır” diye “fiziki engelleri’’ tespit etmek amacıyla 1 günlüğüne engelli gibi davrandı. Gün boyunca kent merkezinde bulunan cadde, sokak, alışveriş merkezleri ve bankalara ait bankamatiklerin bulunduğu noktaları tekerlekli sandalye ile dolaşan öğrenciler, karşılaştıkları fiziki engelleri ve insanların tepkilerini kameraları ile görüntülediler. (Fotoğraf: AA) düşünüyor, ancak bu noktada yüzde 5.1’lik kesimin kararsız kalması, yüzde 6.7’lik kesimin ise aksini düşünmesi dikkat çekiyor. Kızerkek öğrencilerin birlikte öğrenim görmesinin sosyal ve psikolojik gelişim açısından gerekli olduğunu, geleceğin öğretmenlerinin yüzde 78.8’i savunuyor; ‘Çocuklarda derin izler bırakır’ Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Türkel Minibaş, bu tür olayların çocuklar üzerinde derin izler bırakabileceğine dikkat çekerek, “Biz bu dört kız çocuğumuzun arkadaşlarıyla, aileleriyle, öğretmenleriyle normal hayatına devam etmesini istiyoruz. Biz bu çocuklarımıza sahip çıkıyoruz” diye konuştu. EğitimSen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer de Üskül’ün çocuklara yönelik tavrına sert tepki göstererek şunları söyledi: “Yasalara ve çocuk hakları sözleşmelerine göre 18 yaşına kadar herkes çocuktur. Çocukların velilerinin rızası olsa bile bu tür sorgulamalarda bırakın okulu, bir köyü, karakollarda dahi çocuk psikologları, uzmanlar olmadan bu tür ifadeler alınamaz. Bu çalışma ‘ikna’ ve ‘sorgulama odalarını’ çağrıştırmaktadır.” ‘Bilim yetmezse, din yeter’ Eğitim fakültesi öğrencilerinin yüzde 53.4’ü, “teolojidin”in, “bilimin güncel yaşamda karşılaştığı sorunlara veya olgulara yanıt vermede yetersiz kaldığı durumlarda, sağladığı bilgi ya da yanıt bakımından güvenilir bir kaynak olduğunu” düşünüyor. Öğretmen olacak gençlerin yüzde 72.5’i, bugünün dünyasında dinin yeterli yanıt verebildiği unsurların başında “insanların manevi ihtiyaçlarını karşılama”nın geldiği görüşünde. Bunu yüzde 54.4’le “kişilerin ahlaki sorunlarını”nı çözmede dinin yeterli olduğunu savunanlar izlerken, üçüncü sırayı yüzde 28.5’le “dinin ailevi sorunları” çözeceğine inananlar, dördüncü sırayı ise yüzde 22 ile “toplumun karşılaştığı sosyal ve ekonomik sorunlar”ın çözümünü dinde görenler alıyor. Terör örgütüne operasyon ? İstanbul Haber Servisi İstanbul’da jandarma ekiplerince, terör örgütü PKK’ye yönelik düzenlenen operasyonda, eylem hazırlığında oldukları öne sürülen 2 kişi, 1.5 kilogram A4 patlayıcıyla yakalandı. Patlayıcılarla ilgili olarak Muhlis Emin A. ve Sinan A mahkemece tutuklanırken bazı kişilerin de arandığı öğrenildi. ‘Laik eğitim uygulansaydı olmazdı’ YÖK Başkanvekili Prof. Dr. İsa Eşme ise araştırmanın açıklandığı toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye’de Cumhuriyet’in tarif ettiği laik eğitim tüm kurumlarda uygulansaydı bu tabloyla karşı karşıya kalınmayacağını vurgulayarak “Biz bu girdileri düzeltecek şekilde eğitimimizi biçimlendirmeliyiz’’ dedi. ‘CAMİ BASILDI’ İDDİASI THY’nin ‘Milli Görüş’ tarifesi ? İstanbul Haber Servisi Türk Hava Yolları’nın (THY) Almanya’dan İstanbul’a gelmek için bilet alan yolcuları, Milli Görüş Teşkilatı’nın hac kafilesi nedeniyle uçağa alınmadı. THY’nin yolcuları başka uçaklarla başka ülkeler üzerinden aktarma yaptırılarak İstanbul’a getirildi. Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Dursun Atılgan, THY’nin ayrıcalık tanıdığı Milli Görüş Teşkilatı üyelerinin Alman İstihbarat Teşkilatı tarafından izlendiğini, 2002’den sonra Türkiye’de devlet protokolüne dahil ettirildiğini anımsattı. Jandarmadan Vakit’e yalanlama ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Jandarma Genel Komutanlığı Genel Sekreterliği’nden yapılan basın açıklamasında, dün dinci Anadolu’da Vakit gazetesinin “Jandarma cami bastı’’ başlığıyla sürmanşetten yayımladığı haber yalanlandı. Açıklamada arama işlemlerinin, cumhuriyet savcılarının yazılı emirleri veya hâkim kararları ile yapıldığı anımsatıldı. 30 Kasım ve 2 Aralık’ta iki ayrı evde arama yapıldığı belirtildi. Aramada 133’ü erkek, 33’ü bayan ve 7’si çocuk olmak üzere toplam 173 şahsın çeşitli yasalara muhalefet suçundan yakalanarak adli makamlara sevk edildiği kaydedildi. Açıklamada şöyle denildi:“Arama yapılan yerler, cami veya mescit olmayıp, özel şahıslara ait mesken konumundadır. Arama işlemleri sırasında mevcut mevzuat hükümlerine riayet edilerek azami titizlik gösterilmiştir. Tamamen yasal çerçevede cereyan eden bir olayın kasıtlı olarak yanlış aksettirilmesindeki amaç, kamuoyunun takdirine maruzdur.’’ CHP’li Çöllü, Başbakan’ın ‘türban hassasiyetini’ TBMM gündemine taşıdı Erdoğan baskı kuruyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adana’nın Kozan ilçesinde düzenlenen kompozisyon yarışmasının ödül töreninde türbanlı olduğu için kürsüden indirilen öğrenciden sonra, Rize’deki benzer bir törende türbanı çıkartılan öğrencinin babasını arayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yasal görevini yapan kamu görevlileri üzerinde baskı oluşturuyor. Başbakan Erdoğan, geçen hafta Adana’nın Kozan ilçesinde düzenlenen kompozisyon yarışmasında türbanlı olduğu için kürsüden indirilen lise öğrencisi Tevhide Kütük ve ailesini telefonla aramıştı. Başbakan Erdoğan, “üzülmeyin” diyerek teselli ettiği Kütük ve ailesine “Bu haksızlıklar bir gün mutlaka bitecek” demişti. Erdoğan önceki gün de, Rize İl Sağlık ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından ortaklaşa düzenlenen “Meme Kanseri” konulu kompozisyon yarışmasında dereceye giren ancak tören için türbanını çıkartması istenen Kalkandere İmam Hatip Lisesi ikinci sınıf öğrencisi Emine Elif Azder’in babasını aradı. Erdoğan, okul müdürü Kazım Kaya Başaran’ın uyarısı ile törene türbanını çıkartarak katılan öğrencinin babasına konuyla bizzat ilgileneceğini söyledi. Erdoğan’ın telefonunun ardından valilik de, konuyu İl İnsan Hakları Kurulu’nun gündemine taşıyarak inceleme başlattı. Erdoğan’ın bu tavırları, yasal görevini yapmakla yükümlü kamu görevlileri üzerinde de baskı oluşturuyor. Bundan sonra herhangi bir ilde düzenlenecek benzer bir törende, görevlilerin nasıl bir tutum takınacağı merak konusu. ‘Tarafsızlık vurgusu’ Erdoğan’ın telefonlarını TBMM gündemine taşıyan CHP Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü, Erdoğan’a uygulamanın Başbakanlık makamının gerektirdiği tarafsızlık ilkesiyle bağdaşıp bağdaşmadığını sordu. Çöllü, Erdoğan’dan şu sorulara yanıt istedi: “Amasya Anadolu Kız Meslek Lisesi’nde 4 öğrencinin dini içerikli baskılar gördüklerini belirterek, başka bir liseye nakil yaptırmaları ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu raporuna da, bu durum arkadaş baskısı olarak yansıdıktan sonra tarafınızdan bu 4 öğrenci ya da velileri ile bir görüşme yapılmış mıdır? Amasya’daki öğrencilerin sınavla girdikleri okullarından ayrılmaları ile sonuçlanan süreç konusunda, tarafınızdan bir inceleme yaptırılmış mıdır? Ne sonuca ulaşılmıştır? Bir inceleme yaptırılmadı ise, bu konu sizin ilgi alanınıza girmekte midir, laik eğitim sistemi içinde bu tür arkadaş baskılarının yaşanmaması için de konuyla ilgilenecek misiniz? Amasya, Rize ve Adana’da öğrencilerin yaşadığı süreçler karşısında tek yanlı bir tutum takınmanız, göreviniz gereği taşımanız gereken tarafsızlık ilkesi ile bağdaşmakta mıdır?” Reşit Önder vefat etti ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eski Tokat Milletvekili Reşit Önder vefat etti. Önder için bugün TBMM’de tören düzenlenecek. . 1916 yılında doğan Reşit Önder, 8, 11 ve 12. dönemde Tokat’tan CHP milletvekili seçildi. Önder, 14. dönemde de Güven Partisi’nden Tokat milletvekili olarak parlamentoda görev yaptı. ‘Daha fazla çalışın’ dayağı ? ADANA(Cumhuriyet) Adana’da organize sanayi bölgesindeki bir işyerinde, pazarlama şefi ile işçiler arasında çıkan tartışmada darp edildiğini iddia eden şef hastaneye kaldırılırken 7 işçi gözaltına alındı. Kavganın şef M.A’nın (35) işçilere “daha fazla çalışmaları” nı söylemesinin ardından başladığı öğrenildi. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle