26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 ARALIK 2007 ÇARŞAMBA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL Milletvekili Dokunulmazlığı... Bazı kamu görevlilerinin görevlerinden ötürü suç işlemesi halinde izin alınması ile milletvekilliği dokunulmazlığı aynı şeyler değildir. İktidarın bunu bilmemesine olanak olmadığı için söylediklerini kafa karıştırmak olarak düşünebiliriz. Bu günlerde iktidar partisinin orta yol olarak göstermek istediği formül de kafaları daha çok karıştırarak zaman kazanma taktiğinden başka anlama gelmez. PENCERE Çok Yaşa Sen Nakşi Türkiye Cumhuriyeti... Geçen gün (16 Kasım 2007) Yalçın Doğan Hürriyet’teki köşesinde bir yazı yayımladı, başlığı: “Fethullah Gülen.. Aldı Başını.. Gidiyor...” Güzel başlık, durumu dört dörtlük gerçekliğiyle özetliyor; dinci Fethullah Türkiye ve dünya çapında örgütlenip yayılıyor... Yalçın Doğan’a göre olayın iki yönü var: 1) “Olayın mali cephesi, bu organizasyon, bu işlerin nasıl kotarıldığı sır.” 2) “Sır olmayan yönü ise Nurcu harekete iktidar desteği... Pervasızca... İktidarın kendi içindeki Nakşilerle Fethullah arasındaki bağlar günden güne su geçirmez hale geliyor. İktidar Fethullah ilişkisinde desteğin boyutları beş kıtaya yayılıyor.” ? Fethullah’ın medyadaki en gözde gazetesi Zaman’ın gerçekte 22 bin sattığı; ama 830 bin küsur bedava dağıtıldığı sır değil... Gazetelerin tiraj tablosunda başı çeken Posta 600 bin, Hürriyet 500 bin satışla ilk iki sırayı tutuyorlar... Sonra 400 bin küsur satışıyla Sabah geliyor... ? Sabah’ın macerasını artık ülkede bilmeyen kalmadı... AKP iktidarının Sabah Grubu’na el koyması o kadar gürültülü ve dağdağalı oldu ki basın özgürlüğümüzün kulakları çınladı... Şimdi Sabah Grubu iktidar marifetiyle ve sözüm ona açık arttırmayla satılıyor.. Kime satılıyor?.. ? Önce bir noktayı vurgulamakta yarar var... Bir demokraside üç kuvvet bulunmaktadır: Yasama.. Yürütme.. Yargı.. Son dönemlerde Batılı yorumcular bu üçlüye bir dördüncüyü eklediler... Nedir o?.. Medya!.. Bizde yasama (Meclis) dinci iktidarın elinde... Yürütme (hükümet) dinci iktidarın elinde... Son çıkan yasayla yargı dinci iktidarın eline geçiyor... Ve Sabah Grubu’nun satışıyla medya da dinci iktidarın eline geçecek... ? Gerçekte Sabah Grubu TMSF vasıtasıyla zaten iktidarın elindedir. Ama bunu sürekli bir mülkiyet niteliğine dönüştürmek için açılan ihaleden bütün talipler çekilmiştir... Geriye kim kalmış?.. Gazetelerin yazdığına göre Çalık Grubu... AKP hükümetiyle birlikte büyüyen Çalık Grubu’nun Genel Müdürü kim?.. RTE’nin (Recep Tayyip Erdoğan’ın) 26 yaşındaki damadı Berat Albayrak... Haydi hayırlısı... Fethullah Gülen Abdullah Gül Recep Tayyip Çalık Grubu Albayrak Grubu 26 yaşındaki Genel Müdür damat Berat Albayrak’la çok yaşa sen Nakşi Türkiye Cumhuriyeti... Medya özgürlüğü mü?.. Güldürmeyin beni... Bütçe Geçtikçe MECLİS’İN genel kuruluna gelen, her zaman olduğu gibi bir iki günlük hafif bir dalgalanma yaparak geçecek. Oysa bütçe demek bütün devlet sistemlerinin en önemli konusu demektir. Hangi sistem olursa olsun. İster parlamenter sistem, ister başkanlık, ister başka herhangi bir sistem. Ama özellikle parlamenter sistem neredeyse kuruluşundan başlayarak hep bütçe tartışmalarıyla dönmüş, yani kamu gelirlerini toplama ve harcama yollarının görüşülmesiyle canlılık kazanmıştır. Eskiden, tek partili dönemde bile, bütçe görüşmeleri kamuoyunca da ilgiyle izlenirdi. Artık öyle değil. Bütçeler gelip geçiyor. Medya, kamuyu bu tartışmayla ilgilendirme yerine, her zamanki uyutuculuğunu sürdürüyor. ysa Türkiye’nin ekonomik sisteminin hangi yanlışlarla yürütüldüğünü, yanlışların toplumu nasıl etkileyip hangi durumlara sürüklediğini bu tartışmalarla kamuya duyurmak, halk yığınlarını siyasetle bilinçli biçimde ilgilendirmenin en elverişli yolu değil midir? Sözde dışsatım seferberliği içinde olduğu söylenen ülkenin aslında bir dışalım batağına saplandığı, dışsatımın ancak düşük tutulmuş döviz kuru sayesinde patlama yapan dışalım furyasıyla sürdürüldüğü de yine devlet bütçesine yansıyan yönleriyle halk yığınlarına anlatılabilir. Kısacası, toplumun nasıl kritik bir zeminde bırakıldığı, yöneticilerin bu konudaki sorumlulukları, yolsuzlukların ne gibi boyutlara ulaştığı, ancak bütçe görüşmeleri sırasında ortaya dökülecektir. arelerin ne olduğu ve ne ölçüde etkili olabileceği de ancak bütçe tartışmalarıyla ortaya çıkar. Örneğin, Maliye Bakanı bütçeyi sunarken petrol fiyatlarındaki yükseliş ve dolayısıyla pahalı enerji yüzünden sıkıntıya giren bir bütçe yapımız olduğunu söyledi ve çare olarak da üç önlemden söz etti: Kamu harcamalarında tasarrufa gitmek, yapısal reformları hızlandırmak, özelleştirmeleri tamamlamak. Petrol fiyatları konusunda söyledikleri doğru da, öbür iki önlem? Sözde “reform”larla ortaya çıkan yönetim yapısı plan disiplininden yoksun bırakılmış bir yapıysa ve petrol üretimi, dışalımı, dağıtımı kamunun elinden alınıp özel şirketler eline bırakılmışsa, sıkıntıyı denetim altına almak ve hafifletmek için kamunun etkili mekanizmaları ve araçları elden çıkarılmışsa petrol fiyatları karşısında halk yığınlarını çaresiz bırakmış olmuyor mu? Bütçe tartışmaları halkı bu çıkmazlar konusunda bilinçlendirmeye yaramaz mı? Dr. Metin ŞEKERCİOĞLU Emekli Danıştay Üyesi S O on günlerde milletvekillerinin dokunulmazlığı yeniden gündeme geldi. Verdikleri sözü yerine getirmeyecekleri anlaşılan iktidar sahipleri eskiden sığındıkları bir gerekçeye sığınmaya devam ediyorlar: Efendim, ülkede dokunulmazlığı olan birçok görevliyle birlikte milletvekillerinin dokunulmazlığını (yasama dokunulmazlığı) da ele alıp düzenleme yapmak gerekir... Bu sözler, iktidar sahiplerinin, milletvekilliği dokunulmazlığı ile diğer kamu görevlileri hakkında yürütülen değişik yargılama yöntemini aynı kefeye koyduklarını gösterir. Bilgisizlikten kaynaklandığı söylenemez. Çünkü isterlerse hemen öğrenmeleri olanaklıdır. 1Milletvekillerinin dokunulmazlığı, adı ile sanı ile anayasanın 83. maddesinde yer almış olup “Yasama Dokunulmazlığı” diye adlandırılır. Bu dokunulmazlık, sanık hakkındaki bütün işlemleri durdurur. Madde aynen “Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclis’in kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz” şeklindedir. Hatırlanacağı üzre bu hükümden ötürü, birkaç yıl önce, çok uzun yıllar hapis cezası gerektirecek şekilde halkı dolandırıp yurtdışına kaçtığı iddia edilen bir kişi; milletvekili seçilir seçilmez hemen serbest bırakılıp elini kolunu sallayarak TBMM’ye girip yemin bile etmiştir. Demek oluyor ki milletvekili için TBMM tarafından dokunulmazlığının kaldırılması kararı verilmedikçe ceza soruşturması ve yargılama işlemleri yürütülemez. Oysa Memurlar ve Diğer Kamu Görevlileri kim olursa olsun, onlar hakkında dokunulmazlık söz konusu değildir. Soruşturma başlar, durmadan yürür. Ancak farklı bir soruşturma yöntemi uygulanır. Soruşturmayı ilk anda savcılar yerine memurun bağlı bulunduğu Devlet kuruluşunun amiri başlatır. Soruşturma durmaz. Sadece belli mercilerden izin alınmak için bir süre geçer. İzin verilmemesi halinde yargı yolu açıktır. Bölge İdare Mahkemesi ve Danıştay, izin verilmemesini yasa ve hukuka aykırı bularak haksızlığı önleyebilir. Osmanlı döneminden kalan Memurin Muhakematı Kanunu (Memurların Yar Milletvekili dokunulmazlığı Ç gılanması Usulü Yasası) kaldırılmış ve yerine 2 Aralık 1999 gün 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Yasa getirilmiştir. Yapılan değişiklikle memurların görevleri sırasında işledikleri her suçtan değil sadece görevleri nedeniyle işledikleri suçlarda cumhuriyet savcıları soruşturmaya başlamadan önce izin ister. Yani kapsam daraltılmıştır. Açıkladığımız gibi, 4483 sayılı yasa, izin verilmemesi halinde yargı yolunu da açmıştır. Başka yasalarda da; Hâkimler ve Savcılar, Danıştay ve Sayıştay Mensupları, Üniversite Öğretim Üyeleri ve Görevlileri Askeri Personel hakkında da savcılar, (askerler için askeri savcı) amirin iznini ister. Bu izin alma yönteminin amacı suçluya dokunmamak değil suçlunun yaptığı görevi iyi bildiği kabul edilen amirin, yapılan görevle ilgili olarak getirilen suç atımının görev yönünden değerlendirilmesinden sonra görevlinin mahkemeye sanık olarak gönderilmesinin sağlanmasıdır. Soruşturmanın durdurulup bekletilmesi söz konusu değildir. (Memurin Muhakematı Yasasını değiştiren 4483 sayılı yasanın da aksayan yönleri yoktur denilemez.) Ancak izin alınması ilkesinin dokunulmazlık olmadığı kesin olarak bellidir. Çünkü kamu görevlisi kim olursa olsun amir tarafından soruşturmanın hemen başlatılması zorunludur. Hâkimler ve savcılar ile ordu mensupları için de dokunulmazlık değil izin alınması söz konusudur. dan doğruya soruşturma açıp yürütürler. 3 Daha önemlisi milletvekili dokunulmazlığının, görevin yapılması ile ilgisi yoktur. Yazımızın girişinde açıkladığımız gibi, milletvekili seçilmeden önce işlenen her suç için cinayete karışma, görevi kötüye kullanma, rüşvet, zimmet, hırsızlık, arsızlık (yüz kızartıcı her türlü suç olarak algılanabilir) suçları hakkında hüküm verilmemişse soruşturma, yargılama, milletvekilliğinin sonuna kadar bekletilebiliyor. Yeniden seçilirse soruşturma yeniden beklemeye alınıyor. Yetim hakkı yemek suçundan sanık iken, ülkeyi yöneten durumuna gelmeleri halkı yürekten yaralıyor. Bugün gündemde olan sızlanmaların önemli nedenini ortadan kaldırmak gerekir. Hangi partiden olursa olsun TBMM üyelerinin açık alınla gezmesi ulusumuzun ve her yurttaşın onuru ile yakından ilgilidir. Kaynağı anayasa 4 Milletvekilliği dokunulmazlığı kaynağını anayasadan alır. Bu nedenle dokunulmazlıkla ilgili yasa değişikliği anayasayı değiştirmeyi gerektirir. Amacı yüce ulusun dilek ve gereksinimlerini yerine getirmeye uğraşırken milletvekillerinin rahat hareket etmelerinin sağlanmasıdır. Öylesine ki; aynı anayasa maddesinin ilk fıkrasına göre Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden hiç sorumlu olmazlar. (Düşünce ve oylardan sorumlu olmamak ilkesini aynen korumak gerektiğini herkes kabul ediyor.) Bu nedenle dokunulmazlıkla ilgili yasa değişikliği anayasayı değiştirmeyi gerektirir. Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılama Usulü Yasası ve yukarıda açıklanan meslek mensuplarının yargılama usullerinde mevcut yanlışlıklar için değişiklikler kısa sürede yapılabilir. SONUÇ: Bazı kamu görevlilerinin görevlerinden ötürü suç işlemesi halinde izin alınması ile milletvekilliği dokunulmazlığı aynı şeyler değildir. İktidarın bunu bilmemesine olanak olmadığı için söylediklerini kafa karıştırmak olarak düşünebiliriz. Bugünlerde iktidar partisinin orta yol olarak göstermek istediği formül de kafaları daha çok karıştırarak zaman kazanma taktiğinden başka anlama gelmez. Anayasa değişikliği hemen yapılmasa da özellikle akçeli sorumlulukla suçlanan milletvekilleri hakkındaki dokunulmazlıkların tez elden ele alınıp kaldırılması gerekir. Televizyonda halka verilen sözlerden dönülmesi için geçerli hiçbir neden yoktur. Bazı kimselerin özellikle iktidara mensup kişilerin yetim hakkı yedikleri halde TBMM kutsal çatısını sığınak yaptıkları hakkındaki yanlış düşüncelerin bir an önce son bulmasını beklemek tüm yurttaşların hakkıdır. [email protected] Memurun ve kamu görevlilerinin yargılanması 2Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkındaki Yasa genel olarak irtikap, rüşvet, ihtilas ve zimmete para geçirme, görev sırasında veya görevden dolayı kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma suçları için uygulanmaz. Oysa milletvekilliği dokunulmazlığı her türlü suçun işlenmesinde geçerlidir. Savcılar bu suçları işleyen sanıklar hakkında izin beklemeksizin doğrudan soruşturma yapabilirler. Yargı görevi yaparken suç işleyen (özellikle kolluk kuvvetleri, ordu mensubu olan jandarmalar) kimseler için de uygulanmaz ve savcılar adli görev sırasında suç işleyen kolluk amir ve memurları hakkında doğru KAHRAMANMARAŞ AİLE MAHKEMESİ’NDEN İLAN ÖZETİ Esas No: 20061406 Karar No: 20071200 Davacı Tuğba BAKIR vekilince, davalı Muhammet BAKIR aleyhine ikame edilen BOŞANMA davasının, yapılan yargılaması sonunda. Mahkememizce 9.10.2007 tarih ve 20061406 esas ve 2007/1200 sayılı kararı ile davanın kabulü ile TARAFLARIN BOŞANMALARINA karar verilmiş olup, ancak dosyamız davalısı olan, Sivas ili, Gürün ilçesi, Çamlıca köyü nüf. kayıtlı bulunan Ethem ve Fatma oğlu, 1979 D.lu, MUHAMMET BAKIR’ın yapılan araştırmalarla rağmen tebligata yarar açık adresi tespit edilemediğinden, kararın davalıya ilanen tebliğine karar verilmiş olup, işbu ilan özetinin yayınlandığı tarihten itibaren, mahkememiz kararının davalıya 8 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı hususu ilanen tebliğ olunur. Basın: 64623 CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle