24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 ARALIK 2007 CUMA 10 KAVŞAK ÖZGEN ACAR DIŞ HABERLER dishab?cumhuriyet.com.tr Fransa Büyükelçiliği yetkilileri bakanlığa çağrılacak, Babacan Lizbon’a gitmeyecek AB’de Çökme Dönemi Başladı! Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB’de kandırıldığını önceki gün, işadamları toplantısında şöyle açıkladı: “İkili görüşmelerimizde, Sayın Sarkozy bize karşı farklı, sırtımızı döndüğümüz zaman farklı yaklaşımlarda bulunuyor.” Anlaşılan Brütüs’ü oynayan Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Sezar rolündeki Erdoğan’ı sırtından bıçaklamıştı! Sarkozy, seçim alanlarında Türkiye’nin AB karşıtlığı ile oy toplamamış mıydı? Son olarak, artık Türkiye’nin adını bile duymamak için, Türkiye ile ilişkilerde “üyelik” ve “katılım” sözcüklerini gündemden çıkarttı. Erdoğan’ın sırtına saplandığını sandığı bıçakla Sarkozy, bu iki kavramı kesip attı. Dün Lizbon Doruğu’nda anayasanın yerine “Reform Anlaşması” onaylandı. Sarkozy’den önce benzeri siyasanın uygulanacağını Almanya Başbakanı Angela Merkel de açık seçik söylememiş miydi? Merkel, “Mademki TCAB arasında bir anlaşma imzalanmış, bu nedenle biz ‘pacta sun servanta (ahde vefa – anlaşmaya sadakat)’ gösteririz” dese de, Türkiye’yi oyalama yöntemini uygulamaktan çekinmemişti. Sarkozy, Merkel’den daha açık sözlü çıktı, “üyelik müyelik; katılım matılım yok” dedi. Ankara’ya, bir de Berlin’in, Paris’in gözlüğü ile bakalım... Merkel de Sarkozy de Ankara’daki AKP hükümetinin, “kendi dinselsiyasal ideolojisini gerçekleştirmek için sapına kadar insan haklarına saygılı AB yanlısı rolünün takıyyecilik olduğunu” algıladılar. Erdoğan hükümeti, Batılıların deyimiyle “Makyavelist” davranıyor, Arapçası ile “takıyye” yapıyordu. ABD’nin isteği doğrultusunda “ılımlı İslamı” kurumsallaştırmaya başlayan Türkiye’nin, bu koşullarda Hıristiyan kulübünde yeri olabilir miydi? Avrupa Parlamentosu’nda, “ılımlı” da olsa seccadesini yayıp namaz kılan Türk parlamenterlerinin nüfus çoğunluğu ile ikinci büyük grubu oluşturması nasıl kabul edilebilirdi? Türbanı yasaklayan AB ülkelerinin bazıları, “Türban üniversitede serbest olmalıdır” diyen bir kişinin YÖK’ün başına getirilme(Guardian) sini nasıl hoş karşılayabilirler? AB sermayesi, alıştığı Bizans sermayesinin yerine, yeşil sermayenin tek başvurulu bir ihalede medya devlerinden birini ele geçirmesini nasıl benimseyebilir? Bizans sermayesi, Sarkozy’nin kararını “patolojik rahatsızlık” olarak nitelerken, Sayın Güler Sabancı da “hukuk dışılık” olarak tanımladı. Sarkozy, “Kanun benim” diyen 14. Lui’nin koltuğunda oturuyor. Hiç olmazsa açık sözlü davranıyor, oyalamıyor. Bizans sermayesi, kendisine şu soruyu sormalı: “Ilımlı İslamı hedefleyen takıyyeci AKP hükümeti bugün iktidarda olmasaydı, acaba AB’de durum farklı olmaz mıydı?” Milliyet gazetesinin başyazı başlığında “AB ile ilişkilerde duraklama dönemi” deniliyor. Duraklama dönemini 1970’lerin sonunda yaşadık. Şimdi “çökme dönemini” yaşıyoruz. Ankara sert tepki verecek Fransa’nın isteği doğrultusunda Türkiye’nin katılımını öngören ifadelerin çıkarıldığı sonuç bildirisi onaylanırsa, Babacan, Lizbon’da yapılacak konferansa katılmayacak. AB zirvesinde, ‘T ÜRKİYE’Yİ DIŞLAMAK BARBARLIK OLUR’ Dış Haberler Servisi Avrupa Anayasası taslağının iki yıl önce Fransa ve Hollanda’daki referandumlarda reddedilmesinin ardından sıkıntılı bir dönem geçiren Avrupa Birliği, yeni AB anayasası olarak tanımlanan Lizbon Anlaşması’nı kabul etti. AB dönem başkanlığını yürüten Portekiz’in başkenti Lizbon’da toplanan AB liderleri, Lizbon Anlaşması’nı dün düzenlenen törende imzaladı. Üye ülkelerin parlamentolarında oylanacak anlaşmanın 1 Ocak 2009 tarihinde yürürlüğe konulması hedefleniyor. Anlaşma, reddedilmesi ihtimaline karşı İrlanda dışındaki diğer ülkelerde halkoyuna sunulmayacak. Anlaşmanın AB’ye “istikrar getireceğini ve geleceğe bakmasını sağlayacağını” söyleyen İspanya’nın AB ile ilişkilerden sorumlu Devlet Sekreteri Alberto Navarro ise anlaşmanın ayrıca AB’nin genişlemesini garanti ederek Türkiye’nin gelecekte AB üyesi olmasını sağlayacağını ifade etti. Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkanlara “Türkiye’yi AB dışında bırakmak gerçek bir barbarlık olur” diyen Navarro, Türkiye’nin “Avrupa’ya bakan, ölüm cezasını kaldıran, yasalarında reformlar yapan bir ülke” olduğunu, buna karşın İspanya’da olduğu gibi Türkiye için de AB üyeliğinin uzun bir süreç olacağını vurguladı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Brüksel’de bugün yapılacak AB liderleri zirvesinde, Türkiye’nin Türkiye’nin AB üyeliğine karşı AB ile yürüttüğü müzakere süreciçıkan Fransa lideri Nicolas nin üyelikle sonuçlanmasını çağrışSarkozy de törende. (AFP) tıran ifadelerin çıkarıldığı sonuç bildirisi açıklanacak. Türkiye ise zirve öncesinde mekik seyi toplantısında Fransa’nın ısrarcı tudiplomasisi yürütüyor. Ankara’daki Fran tumu nedeniyle, metnin Türkiye paragsız Büyükelçiliği ve AB temsilcilerinin rafında “birliğe katılım müzakeresi” bugün oylamadan önce Dışişleri Bakan ve “üyelik müzakeresi” kavramları doğlığı’na çağrılması bekleniyor. Fransa’nın rudan “müzakere” olarak yer almış, baskısıyla Türkiye’nin AB’ye katılımı “katılım konferansı” kavramı yerine nı öngören ifadelerin çıkarıldığı sonuç de “hükümetler konferansı” denilmişbildirisi metni zirvede onay alırsa Dışiş ti. Böylece Türkiye’nin AB’ye tam üyeleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Ba lik hedefi ortadan kaldırılmış oldu. Karar kabul edilirse bundan sonra Türbacan’ın 18 Aralık’ta Türkiye ile iki müzakere başlığının daha açılması için kiye ile müzakereleri, birlikte başladığı Lizbon’da yapılacak konferansa katıl Hırvatistan’dan farklı olarak, “Katılım mayacağı belirtiliyor. Bugünkü zirvede Konferansı” değil “hükümet ve devde Ankara’yı AB Daimi Temsilcisi Bü let başkanları” açacak. Bu da Türkiyükelçi Volkan Bozkır temsil edecek. ye’nin müzakereleri tamamlasa bile Pazartesi günü dışişleri bakanlarının AB’ye girip giremeyeceğini belirliyor. katılımıyla yapılan AB Genel İşler Kon AB müktesebatına göre, üye olacak ül kenin müzakereleri Katılım Konferansı tarafından açılıp kapatılıyor. Türkiye Dışişleri Bakanlığı konu ile ilgili olarak AB ülkelerindeki tüm büyükelçilikleriyle mekik diplomasisi yürütüyor. Türkiye’nin AB’deki diplomatik misyonlarına “tepki gösterin” talimatı gönderilirken, 3 günden bu yana neredeyse tüm büyükelçilerin, bulundukları ülkelerdeki dışişleri bakanlıklarına giderek karar tasarısı hakkında “açıklama” istediği belirtiliyor. İsveç, İtalya ve İngiltere dışişleri bakanlıklarında gerçekleştirilen temaslarda Fransa’nın tutumunun her 3 ülke tarafından da beğenilmediği, ancak görüşmelerin tamamen tıkanmaması için böy le bir yol seçildiğinin iletildiği öğrenildi. Fransa’nın Ankara Büyükelçiliği ile AB Türkiye Temsilciliği’nin üst düzey yöneticileri bu sabah Dışişleri Bakanlığı’na çağrılacak. Diplomatik temsilcilerin söz konusu süreç ile ilgili olarak “uyarılacağı” belirtilirken AB’nin 3 Ekim 2005 zirvesi sonuç bildirgesi, Müzakere Çerçeve Belgesi ve Katılım Ortaklığı Belgesi’nin anımsatılacağı vurgulanıyor. Fikir Grubu AB zirvesinde ayrıca, “Fikir Grubu” adıyla, AB’nin 20202030 dönemine ilişkin kapsamlı öneriler sunacak bir “akil adamlar komitesinin” oluşturulması kararı alınacak. Atina’da Kundak, Kardak’ta Çipura! Geçen yıl, Atina Büyükelçiliği görevlilerinden Feyzullah Baran, ondan önce müsteşar Ergin Soner’in arabaları yakıldığında “Ne zaman AnkaraAtina ilişkilerinde yumuşamayı öngören bir ziyaret olsa, Yunanistan’da bazı kişiler ya Ege’de sorun çıkartıyor ya da elçiliğimiz mensuplarının arabalarını yakıyorlar” diye yazmıştık. Dışişleri Bakanı Ali Babacan, 35 Aralık’ta Atina’daydı. Bakanın ayrılışından dört gün sonra, gece yarısı büyükelçilik ve konsolosluk görevlilerinden iki kişinin özel araçları yine yakıldı. Taverna düşkünü Atinalıların ayakta olduğu saatlerde iki ayrı semtteki kundaklamada yine tanık yoktu. Atina’da bunlar olurken, denizde de Bodrum yakınında iki ülkeyi savaşın eşiğine getiren Kardak Adası’na gelen 8 Yunan balıkçı teknesi çipura avlanmaya yeltendi. Türk Sahil Güvenlik’inin uyardığı Yunan balıkçılarının yardımına Yunan Sahil Güvenlik’i geldi. Kardak yeniden ısındı. Babacan’ın Atina ziyaretinde ev sahibesi Theodora (Dora) Bakoyannis “karşılıklı güven arttırıcı kararların askerlerce arttırılarak sürdürüleceğini” söylemişti. Dora’nın ne demek istediğini çok iyi anlayan Yunan balıkçıları, doğduklarında erkek olup 34 yıl sonra dişileşince 150 bin yumurta bırakan ve Yunan mitolojisindeki “hermafrodit” rolünü oynayan lezzetli çipuralara sulanma cesaretini bulmuş olmalıydılar. Kızılhaç’tan Filistin için acil eylem çağrısı ? Dış Haberler Servisi Dünya Bankası, Filistin’e bütün dünyadan akan yardımlara rağmen, İsrail’in ekonomik ablukası kalkmadığı sürece Filistinlilerin yoksullaşacağı uyarısında bulundu. Kızılhaç ise alışılmış siyaset dışı tutumunu terk ederek Batı Şeria ve Gazze’deki “derin krizi” sona erdirmek için acilen “siyasi eylem” çağrısı yaptı. Dünya Bankası’ndan yapılan açıklamada, Filistin’e üç yıl içinde 5.6 milyar dolarlık uluslararası yardım gerektiği, ancak yardımların tarafların işbirliği yapması halinde işe yarayacağı belirtildi. Açıklamada, İsrail’in, Filistinlilerin serbest dolaşımını ve ticareti engellemeyi sona erdirmesi durumunda, Filistin özel sektörünün toparlanacağı ve ekonomik büyümenin ikiye katlanacağı vurgulandı. Kızılhaç da Filistin’e insani yardımın çözüm olmayabileceğini, İsrail’in ekonomik ablukasıyla Filistin’de yaşamın “kâbus”a dönüştüğünü belirterek “onurlu yaşam hakkı” için harekete geçilmesini istedi. Gelecek hafta Fransa’nın başkenti Paris’te düzenlenecek konferansta Filistin’e yardım konusu görüşülecek. Blocher’in (üstte) kabineden çıkarılması birçok milletvekili tarafından sevinçle karşılandı. (Fotoğraflar: AP) 48 yıllık İsviçre hükümet modeli çöktü Dış Haberler Servisi İsviçre’de ırkçı ve göçmen karşıtı söylemleriyle tanınan İsviçre Halk Partisi (SVP), partinin önde gelen isimlerinden Adalet Bakanı Christoph Blocher’in kabineden çıkarılmasının ardından koalisyon hükümetinden çekildiğini açıkladı. Blocher’in yerine aday gösterilen SVP’nin ılımlı kanadından Eveline WidmerSchlumpf’ın, önceki gün parlamentoda yapılan oylamada 115’e karşı 125 oyla mağlup ettiği Blocher’in Federal Konsey’deki (kabine) görevine son verildi. Uzlaşmaz tavrı nede Üç Çelebi Adam Göçtü! İkinci “çelebi adam” ErBu köşede çeşitli zahan Bener’di. Herkes onu manlarda Arapça kökenyazarlığı ile tanıdı. Ben, li “medeni (kentli)” ve “be1961’de Maliye Bakanlıdevi (köylü)” sözcüklerini ğı’nın Hazine Genel Mükullandığımızı okurlarımız dürlüğü koridorundaki geanımsayacaklardır. “Kentnel müdür yardımcılığı odali” olmak insanoğlunun kusında tanıdım. 1958 devarallara uyumunun bir göslüasyonu sonrasında Türk tergesidir. Kentli olmak da Lirası’nın korunması koyeterli değildir. nusunda çıkarılan tüm ka“Efendi” olmak da gerarname ve tebliğleri o harekir. “Efendi” sözcüğü Vitali Hakko zırlardı. Öğrenciyken, ceYunanca kökenlidir. ketimin yakasında SBF ro“Efendikos”, Osmanlı dözetimle, gazetecilik yapneminde okuma yazmatığım o günlerde kapısını sı olan, seçkin kişiler için tıklatıp başımı içeri uzat“bey” anlamında kullamam yeterliydi. nılırdı. Zamanla herkes Aynı rozet, yeni kurulan “efendi” olunca seçkinDevlet Planlama Teşkilalerin ayrılması için “efentı’nda da geçerliydi. O gündi kare efendi” gibi bir lerde DPT’yi “çelebiler orsaçmalıkla “beyefendi” dusu” yönetiyordu. Bundenilir oldu. lardan biri Koordinasyon İster “efendi”, ister “beErhan Bener Dairesi Başkanı Osman yefendi” olsun Türkçede Nuri Torun’du. SBF robu sözcüklerin tam karşızetim, onunla da ortaktı. lığı “çelebi”dir. Bir insanın Sonra müsteşar oldu. İsbilgiçliğinden, alçakgönülmet İnönüSüleyman lüğünden, insanlığından Demirel koalisyonunda söz edilirken kullanılan “çe“pilav mı, plan mı” tartışlebi adam” tamlaması bir malarının yaşandığı insanın yüceliğini anlatır. 1962’de daire başkanları Son birkaç günde “üç çeAtilla Karaosmanoğlu, lebi adamın” göçü, dostNejat Erder ve Atilla ları gibi beni de çok üzdü. Çilingiroğlu ile istifa etKısa boylu, büyük insan Vitali Hakko’yu İstanbul’da Osman Nuri Torun mişti. Bener ve Torun, hiçbir zaman kendilerine görev yaparken tanımıştım. emanet edilmiş bilgileri bana aktarıp Bir “İstanbul efendisi”, gerçek bir “çedevlet güvenliğini sarsmadılar, beni de lebi adam”dı. Atatürk’ün giysi devhiç yanıltmadılar. Sorularıma “evet rimini uygulayarak, sıfırdan bir anıt kurum yaratmıştı. İlginç yanı da, bu doğrudur”, “hayır yanlıştır” ya da “yorum yok” yanıtlarını verdiler. yaratıcılığını “önce vatan borcu, asYerleri doldurulamayacak “üç çekerlik” diyerek yapmış, sonra iş yaşalebi adamı” ya da “üç akil adamı” art mına atılmıştı. “Önce armatörlük” dearda yitirmek çok acı. yip askerden kaçmamıştı. ? Göçmen karşıtı görüşleriyle tanınan Adalet Bakanı Blocher kabineden çıkarılınca SVP koalisyon hükümetinden ayrıldı. niyle koalisyona zarar vermekle eleştirilen Blocher’in kabineden çıkarılmasını isteyen bazı sağcı milletvekillerinin de oylamada koalisyondaki sol partilere destek verdiği belirtildi. destekleyen SVP’li Savunma Bakanı Samuel Schmidt’in parti üyeliğini tanımadıklarını bildirdi. SVP’nin çekilmesiyle, İsviçre’deki 2 sağ parti ile sosyal demokrat ve liberal partilerin 1959’dan beri sürdükleri koalisyon hükümeti geleneği sona ermiş oldu. Partiler arasında 7 bakanlık koltuğunun nasıl paylaşılacağı konusunda çekişme yaşanabileceği yorumları yapılıyor. Seçim kampanyasında “bir ‘Ak koyun’cu milyarder SVP Parlamento Başkanı Caspar Baader, partilerinin bundan sonra muhalefette yer alacağını ve Bolcher’in yerini alan WidmerSchlumpf ile onu kara koyunu İsviçre bayrağından dışarı atan dört ak koyun” afişini kullanan SVP, yabancıların kovulması gerektiği mesajını yaydığı gerekçesiyle insan hakları grupları ve BM’nin büyük tepkisini çekmişti. Buna rağmen SVP, 21 Ekim seçimlerinden birinci çıktı. Milyarder bir işadamı olan Blocher, SVP’nin çiftçileri temsil eden küçük bir partiden, göçmen ve yabancı düşmanı politikalarla orta sınıfın oylarını alan, sermaye yanlısı güçlü bir partiye dönüşmesini sağlayan isimlerden biri olarak tanınıyor. S IRP SEÇİMLERİ BEKLENECEK K ADINLAR UYARILDI Kosova kararı Kaddafi’yi ilkbahara kaldı kızdırmayın(!) Dış Haberler Servisi AB, Sırbistan’dan bağımsızlığını ilan etmeye hazırlanan Kosova konusundaki son kararını belirlemeyi ilkbahara erteledi. AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, “Kosova’nın nihai çözümü ilkbahar başına ertelenecek. Bir çözüm bulunmalı. Mevcut durum sürdürülebilir değil” dedi. Rehn, Kosova’nın bağımsızlık isteğini onaylaması beklenen AB’nin bu erteleme kararına gerekçe göstermese de, diplomatik kaynaklar, Sırbistan’da 20 Ocak’ta yapılacak seçimlerin bu kararda etken olduğunu belirtiyor. AB ile uzun vadeli üyelik görüşmeleri yürüten Sırbistan’da, seçimlerde milliyetçi Radikal Parti’nin zafer kazanması olasılığı AB’yi kaygılandırıyor. Rehn’in açıklaması, AB dışişleri bakanlarının Kosova konusunu 28 Mart’ta Slovenya’da yapacakları toplantıda ele alacaklarına işaret ediyor. Bakanların geçen pazartesi günkü toplantısında, BM Güvenlik Konseyi’nin onayı olmadan Kosova’nın bağımsızlık kazanmasının, KKTC’nin tanınmasının önünü açacağından endişe duyan Güney Kıbrıs Rum yönetimi ikna edilememişti. Yunanistan, İspanya ve Slovakya’nın da Kosova’nın bağımsızlığına sıcak bakmadığı belirtiliyor. Bu arada, Sırbistan’ın toprak bütünlüğünü savunan Rusya’nın BM Güvenlik Konseyi’ne sunduğu “Arnavut ve Sırp tarafları arasında görüşmelerin sürdürülmesi” önerisi, ABD ve İngiltere tarafından reddedildi. Dış Haberler Servisi Fransa ziyaretini sürdüren Libya lideri Muammer Kaddafi, özel olarak davet edilen bin kadınla, kadın haklarını tartıştı. Ancak başkent Paris’teki toplantı öncesinde konuklar, Kaddafi’yi kızdırmamaları konusunda uyarıldı. Toplantının açılışını yapan Fransa Müslüman Kadınlar Birliği Başkanı Hadidja Hali, “Kaddafi geldiğinde Fransız kadınlarının ayağa kalkmasını istiyor. Kendisini kızdırmamalısınız” dedi. Daha sonra sadece kadınlardan oluşan korumalarıyla salona giren Kaddafi, kendisini feminizmin savunucusu olarak tanımladı. Fransa’nın çeşitli bölgelerinden gelen çoğu Afrika kökenli kadınlara hitaben konuşan Kaddafi, Afrikalı kadınların adaletsizliğin kurbanı olduğunu, Avrupalı kadınların da trajik koşullar içinde yaşadığını söyleyerek “Bazen yapmak istemedikleri işlerde çalışmaya zorlanıyorlar. Avrupalı kadınları kurtarmak istiyorum” dedi, ancak konuşmasının bu kısmı fazla alkış almadı. 2 Rumen diplomat sınır dışı edildi ? KİEV (Cumhuriyet) Romanya’yı, Moldova’yı kendi topraklarına katmakla suçlayan Moldova yönetimi, diplomatik faaliyetler ile bağdaşmadığı gerekçesiyle, iki Rumen diplomatı “istenmeyen kişi” ilan ettiğini duyurdu. Moldova Devlet Başkanı Vladimir Voronin, 191940 arası dönemde Moldova’yı sınırları içinde bulunduran Romanya’yı, kendi ülkesine katmaya çalışmakla suçluyor. Romanya’nın bu yılın başında AB üyesi olmasından sonra Moldova vatandaşlarının yarısının Rumen pasaportu alması, Moldova’nın güvenlik kaygılarını arttırıyor. Ah Bu ‘Google’! Son iki yazımda “O Şimdi Asker Değil, Çürük!” başlıklı bölüm hakkında çeşitli iletiler aldım. Anımsanacağı üzere “TC Başbakanlık Basın Merkezi”nden “imzasız” gelen bir faksta, “Başbakan’ın ailesini hedef alan gerçek dışı iddialar” yazmaktan dolayı “yalancı” ve “hayâsız” olarak tanımlanmıştım. Bir okurum “Google”a sormuş “Ses sanatçısı Sevim Tanürek’i kim öldürdü?” diye. Bakın bakalım kim öldürmüş? Bir başka okurum “Ahmet Burak kim?” diye sorduğunda, Başbakan’ın oğlunun “ haya kanseri tedavisi” nedeniyle “askerlikten çürük raporu aldığına” ilişkin verileri göndermiş. Verilerin doğruluğunu bilmiyorum. Ancak doğruysa Burak’a “geçmiş olsun” diyor, tedavisinin bir an önce tamamlanıp vatan borcunu yerine getirmesini diliyorum. Elmek: oacar?superonline.com Faks: 0312. 442 79 90 Libya liderine kadın korumalar eşlik etti. (Fotoğraf: AP) CUMHURİYET 10 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle