18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 KASIM 2007 CUMARTESİ 6 HABERLER Rice, üçlü işbirliğinde ısrarlı Ankara’ya gelen ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, terör örgütü PKK ile mücadelede sorumluluk üstlenmek yerine yine Washington, Ankara ve Bağdat arasında koordinasyon formülünü savundu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 5 Kasım’da ABD Başkanı George W. Bush ile yapacağı görüşme öncesi, nabız tutmak için Ankara’ya gelen Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, PKK ile mücadelede sorumluluk üstlenmek yerine yine ABD, Türkiye ve Irak arasında üçlü işbirliği yapılmasını istedi. Rice, terör örgütü ile mücadelede etkili adım atılması konusunda olumlu mesajlar verdi. Rice, Ankara’ya gelmeden önce de uçakta kendisini izleyen gazetecilere yaptığı açıklamada Türk yetkilileri Irak’ta istikrarı bozabilecek bir askeri operasyondan vazgeçmeye ikna etmeyi deneyeceğini, çünkü terör örgütü PKK’nin Türkiye, ABD ve Irak’ın ortak düşmanı olduğunu söyledi. Rice, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Erdoğan ve Babacan’a, “PKK’nin Türkiye, ABD ve Irak’ın ortak düşmanı olduğu mesajını ileteceğim. Bu tehdide karşı etkili bir strateji bulmamız gerekiyor. Ancak bunu 3 taraf arasında koordinasyon olmadan yapamayız’’ dedi. Rice Ankara’daki temasları çerçevesinde dün ilk olarak Başbakan Erdoğan ile bir araya geldi. Görüntü alınmasına izin verilmesinin ardından heyetler arası görüşmelere geçildi. Görüşmeye Dışişleri Bakanı Ali Babacan ile Genelkurmay Özel Harekât Başkanı Korgeneral Nusret Taşdelen de katıldı. Rice, daha sonra Türk mevkidaşı Ali Babacan ile Dışişleri Bakanlığı’nda bir araya geldi. Yaklaşık 20 dakika süren görüşme sonrasında düzenlenen ortak basın toplantısında Babacan, “Görüşmelerimizde pek çok konuda iki ülkenin hedefinin aynı olduğunu bir kez daha teyit ettik” dedi. Babacan ile görüşmesinde Kuzey Irak’taki sorunu ve terör örgütü PKK’yi ele aldıklarını dile getiren Rice, “ABD, PKK’yi terör örgütü olarak görüyor, ortak bir düşman olarak görüyor. Türkiye’nin PKK terör saldırılarıyla karşılaşmaması için etkili bir adım atılması gerektiği konusunda mutabık kaldık” dedi. İki bakan daha sonra soruları yanıtladı. Babacan, terörle mücadelede pek çok aracın söz konusu olduğunu ifade ederek, Türkiye’nin PKK terör örgütünün saldırılarından yıllardır mağdur olan bir ülke olduğuna ve binlerce vatandaşını bu saldırılarda kaybettiğine dikkati çekti. ABD Dışişleri Bakanı Rice da, “Terör örgütü PKK’ye karşı Türkiye ile ABD’nin birlikte operasyon yapmasını öngören bir öneri var mı” şeklindeki bir soru üzerine, bunu sadece Türkiye’yi ilgilendiren değil, ortak bir teklif olarak gördüklerini, terörün ABD’nin çıkarlarına da zarar verdiğini belirtti. CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Sıfırdan Başlamak Neredeyse her konuya, sanki hiçbir şey söylenmemiş, yapılmamış gibi sıfırdan başlıyoruz. Hiçbir toplumsal sorunumuz kesin çözüme ulaşmıyor. Sağduyu ülkemizin topraklarını belki de büsbütün bırakıp gitti. Türban konusu üzerine milyon kez yazıldı. Türban diye adlandırılan bu örtünün dinsel aidiyeti simgelediği, bu nedenle laik bir toplumun resmi kurumlarında yer alamayacağı, hukuksal kararlarla da perçinlenmiş matematiksel bir gerçek. Buna karşın şimdi devletin tepesinde egemen konuma yükseldi. Bu inat neden? Hukuksal ve matematiksel gerçeğin karşısında bu dayatma neden? Bir ülkenin sabrı daha nereye kadar zorlanabilir? Neden hep sıfırdan başlamaya zorlanıyoruz? Demokrasiyi bir kez daha sıfırlamak, bir kez daha sıfırdan başlamak bu kadar mı gerekli? Bu kör inat, bu akıldışı dayatma nereye kadar? ??? “Kürt sorunu” sıfırdan başlayıp durduğumuz bir başka temel konu… Türkiye’de, eski sömürgeci ülkeler ya da bugünkü ABD’de var olan ırk ayrımcılığının bulunmadığı, ülkemizin çok farklı bir sosyal yapıya sahip olduğu yine milyon kez yazıldı. Kendisini “Türk” olarak hisseden kişiyle “Kürt” olarak hisseden kişi arasında karşılıklı bir düşmanlık, bir altlık üstlük ilişkisi, “ırk ayrımcılığı” denildiğinde anlaşılan şeyin zerresinin bile bulunmadığını görüp anlamak bu kadar mı güç? Yoksul bir Kürt köyüyle Orta Anadolu ya da Karadeniz’in yoksul bir köyü arasında ne gibi farklar olduğunu bir “Kürt sorunu”nun varlığının ateşli savunucuları bilmem nasıl açıklayacak? Mesele şu ya da bu dilde konuşup eğitim görmekse Türkiye’nin bütününde bu sorun zaten çözümlenmiş değil. Ne isteniyor? İlkokul çağından başlayarak bütün eğitim kurumlarında Türkçe eğitime paralel olarak Kürtçe eğitim yapılması mı? Bu olabilecek bir şey mi? Ya da Kürt kökenli TC yurttaşlarının yoğunlukla bulundukları yerlerde, ilk eğitim kurumlarında, seçmeli bir ders olarak Kürt dili ve kültürü dersleri konulması “Kürt sorunu”nun çözümüne yetecek mi? Kuzey Irak’taki Kürt gerçekliğiyle Türkiye’deki gerçekliğin aynı şey olmadığını görüp anlamak bu kadar mı güç? Türkiye’deki Kürt kökenli insanlarımız için, çekim merkezinin, birilerinin iddia ettiği gibi Süleymaniye değil, İstanbul, Ankara, İzmir, başkaca büyük kentlerimiz olduğunu anlamak bu kadar mı büyük akıl ve sağduyu gerektiriyor? Kuzey Kürdistan yardakçılığı yapmak, yüzyıllık bir cumhuriyetin bugünkü kuşaklarına yakışıyor mu? Bu konuda da yanlışlarda direnmeyi, dayatmaları, inadı sürdürerek ülkeyi bir kez daha sıfırdan başlamaya zorlamak nasıl bir akıldır? ??? Kaypaklığın son bulması gerekiyor. Türbancılar dertlerinin İslami yönetim olduğunu açıkça söylemeliler. Kürt sorunu yandaşları Türkiye’de özerk bir Kürt bölgesi hedeflediklerini ve ikinci aşamanın da Kuzey Kürt yönetimiyle birleşmek olduğunu açıkça dile getirmeliler. O zaman belki, belirsizlik ortamı sona erecek, saflar netleşecek, sivil toplumun toparlanıp kendine gelmesiyle de bir kez daha sıfırdan başlamaya Kürdistan sorusuna yanıt yok Rice, geçen günlerde yaptığı bir açıklamada, Kürdistan ifadesini bilerek mi kullandığı yönündeki soruya ise yanıt vermemeyi tercih etti. Rice Babacan ile yaptığı görüşmenin ardından Çankaya Köşkü’ne çıktı ve Cumhurbaşkanı Gül tarafından kabul edildi. Rice ve Babacan Dışişleri Bakanlığı’nda görüştü. (AA) TEMASLARIN PERDE ARKASI Rice: Sınır ötesi harekât yapmayın yönde etkileyeceğini, dile getirdi. Dışişleri Bakanlığı’nda yapılan görüşmede ANKARA ABD Dışiş Babacan, “Bataklığı kuleri Bakanı Condoleezza rutmamız gerekiyor, sivRice, net bir dille Türki risineklere karşı mücadeye’nin Irak’ın kuzeyine tek le ediyoruz. Artık eylem başına bir sınır ötesi operas bekliyoruz” dedi. yon yapmamasını istedi. Görüşmelerde, bölgesel Rice, yaklaşık 6 saat sü Kürt yönetimi lideri Meren Ankara temasları sıra sud Barzani’nin terör örsında, hükümetin sınır öte gütüne sağlamakta olduğu si operasyon konusundaki destek, belgeleriyle ortaya siyasi kararlılığını ölçmek konuldu. Bunun üzerine Riiçin nabız tuttu. Görüşme ce, Türkiye’nin hem Bağlerin ardından başkent ku dat yönetimi hem de bölgelislerine, Rice’ın Türkiye’ye sel Kürt yönetimi ile temas “Ankara’nın somut adım içinde olmasını istedi. Edibeklentisine uygun bir nilen bilgilere göre Rice, öneri paketi” ile gelmedi “Terörle mücadele konuği bilgisi yansıdı. Yapılan te sunda bölgesel yönetim masların ardından Rice’ın, ile temas kurmazsanız, bu terör örgütü ile mücadele konunun çözülmesi mümde görüşme sürecini zama kün değil. ABD’nin kuna yaymak istediği ve zeydeki askeri PKK’nin Irak’ın gücü, terörle kuzeyindeki kaymücadelede etRice sınır naklarının kurukin olabilecek ötesi tulmasından çok, kadar güçlü desadece Türki operasyon ğil. Irak güçleriye’ye terörist sız konusunda nin de devreye masının önlenuyardı, girmesi lazım” mesi için çeşitli dedi. Bunun üze‘Kürtlerle güvenlik meka temas kurun’ rine de Türk yetnizmaları önerkililer, merkezi dedi diği ortaya çıktı. yönetimin zayıf Rice bu güvenolduğunu, Kürt lilik mekanizmalarından “et der Barzani’nin ise PKK’ye kin istihbarat kullanı yönelik mücadelede siyasi mı”nı öne çıkardı. iradesinin bulunmadığını Gerek Başbakan Recep örnekleri ile dile getirdiler. Tayyip Erdoğan gerekse Rice da Türk yetkililerin Dışişleri Bakanı Ali Baba bu sözleri üzerine somut bir can, Rice’a, “Bu konunun adım atılacağı mesajı verbizim için, Türk kamu medi, ancak “Ortak duruoyu için ne kadar hassas şumuz şudur: Gereği neybir konu olduğunu bili se yapılacak” dedi. Rice, siyorsunuz. Bizim için sınır yasi açıdan karar verilecek ötesi operasyon da dahil noktaların ise Beyaz Saolmak üzere bütün opsi ray’da yapılacak görüşmeyonlar masada” görüşü lere kalmasını istedi. Türk nü ilettiler. yetkililer de bu öneriyi kaKulislere sızan bilgilere bul ettiler. göre Rice, terör örgütüyle Görüşmede Irak konusumücadelede sınır ötesi ope nun dışında Ermesi konurasyonun sonuç vermeyece su da gündeme geldi. Rice, ğini, böyle geniş kapsamlı “Bu konunun ilişkilerimibir operasyonun Irak’ın ku zi bozmasına izin vermezeyindeki istikrarı olumsuz yeceğiz” dedi. BAHADIR SELİM DİLEK Rice’a protestolu karşılama ANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet) Ankara ve İstanbul’da temaslarda bulunan ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, her iki kentte de protesto edildi. Yüksel Caddesi’ndeki İnsan Hakları Heykeli önünde toplanan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Bir liği (TMMOB) ile Türk Tabipleri Birliği (TTB) üyeleri, çeşitli sloganlar attılar. Rice, İstanbul’da da Türkiye Komünist Partisi (TKP) ve Yurtsever Cephe İstanbul il örgütleriyle Türkiye Gençlik Birliği (TGB) tarafından protesto edildi. Yaklaşık 300’ü aşkın TKP ve Yurtsever Cephe üyesi, “Irak’a Komşu Ülkeler Konferansı”nın gerçekleştirildiği Conrad Oteli önünde bir araya geldi. Burada yapılan açıklamada “Ülkemiz ABD planları doğrultusunda Ortadoğu’daki savaş ve kan bataklığına sürükleniyor” denildi. Türkiye Gençlik Birliği de saat 14.00 sıralarında Dolmabahçe’de toplanarak Beşiktaş sahiline dek yürüdü. Terörle mücadele konusunda AKP’nin ABD ile pazarlığı AKP sorumluluğu askere yıkıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyaretine Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun’un da çağrılması “iktidarın terörle mücadelenin sorumluluğunu askere yıkma çabası” olarak değerlendiriliyor. AKP’nin yaklaşan yerel seçimlerde bu kozu kullanabileceğine dikkat çekiliyor. AKP hükümeti, terörle mücadele konusunda seçimden önce ciddi bir adım atmadı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın kamuoyuna yönelik açıklamasına karşın hükümet, Kuzey Irak’taki Kürt gruplar üzerinde bir yaptırıma gitmedi. Habur Sınır Kapısı’nın önemi etkinleştirilemedi, sınır ötesi operasyon içeren tezkere Türkiye’nin kararlılığını göstermek için de olsa gündeme getirilemedi. Hükümet bu konuda alınacak önlemlerin ekonomik, sosyal ve askeri unsurlarında tamamen etkisiz bir tutumla seçime girdi. Seçimden yeniden birinci parti olarak çıkmasının ardından bir süre aynı tutum sürdü. PKK’nin özellikle Şırnak ve Hakkâri’deki saldırılarının ardından oluşan toplumsal baskı ile AKP iktidarı sınır ötesi operasyona olanak sağlayacak tezkereyi gündemine aldı. Tezkere bu ortamda TBMM’den yüksek bir destekle geçti. Buna karşın AKP sözcüleri, “Tezkere illa kullanılacak diye bir şey yok” değerlendirmelerini gündeme getirdiler. Birçok AKP milletvekili sınır ötesi operasyonun Güneydoğu ve Batı illerinde tepkiyle karşılanacağını, “daha önce yapılan sınır ötesi operasyonların çözüm üretmediği” konusunu gündeme getirdiler. Olası sınır ötesi operasyon ABD Başkanı Bush ile Başbakan Erdoğan’ın görüşmesine bağlandı. Temasların ardından PKK ve Kuzey Irak’taki destekçilerine yönelik alınacak önlemlerin netleşmesi bekleniyor. AKP hükümeti bu süreçte önlemlerin şeklini ABD ile müzakere etmek isteyerek “çekinik tavrını” sürdürüyor. Seçimlerden sonra, yaklaşan yerel seçimlerde DTP’nin elindeki belediyelere göz diken AKP’nin zorda kalmamak amacıyla terörle mücadele konusunda fazla öne çıkmak istemediği savunuluyor. AKP iktidarının, yaşanabilecek olası başarısızlığın faturasının tamamen kendi üzerine kalmasını önlemeye çalıştığı ifade ediliyor. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) ataol b?cumhuriyet.com.tr Faks: (0212) 343 72 64 Askerle Emine Erdoğan aynı uçakta ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, kritik ABD gezisine Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ergin Saygun’u da davet etmesinin ardından gözler ilginç buluşmaya çevrildi. Saygun ile Genelkurmay Plan Harekât Daire Başkanı Tümgeneral Kenan Koçak, Emine Erdoğan ile aynı uçağa binecek. Başbakanlık, Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Ergin Saygun ile Genelkurmay Plan Harekât Daire Başkanı Tümgeneral Kenan Koçak’ın isimlerini ANA uçağı heyetine dahil etti. Buna göre, Başbakan Erdoğan ve Genelkurmay heyeti, kritik görüşme öncesinde son değerlendirmeleri uçakta yapacaklar. Böylece askerler, türbanlı Emine Erdoğan’la ABD’ye kadar aynı uçağı paylaşmış olacak. Başbakanlık ayrıca, Erdoğan’ın ABD ziyaretinde eşi Emine Erdoğan için ayrı bir program hazırladı. Buna göre ABD’de bulunan oğlu Bilal Erdoğan’ın ağustos sonunda dünyaya gelen oğlu Ömer Tayyip’i de görecek olan Emine Erdoğan, bazı ABD’li senatör eşleriyle de buluşacak. Erdoğan’ın geçen ay yaptığı ABD seyahatinde bir araya geldiği ABD Başkanı George W. Bush’un eşi Laura Bush’la bu kez herhangi bir görüşme planlanmadı. Hürriyet gazetesi başyazarı Oktay Ekşi, Can Dündar’ın NTV’deki “Neden” programında “ayar kaçtı” dedi. Kaçan ayar neydi? PKK’nin eylemleri karşısında gösterilen tepkiler sırasında Ekşi’ye göre medya “ayarı kaçırmıştı”. Aslında bu kaçan ilk ayar değildi. Basınımızın ve televizyonlarımızın bir alışkanlığıydı “ayar kaçırmak”. Bu kez, “kaçırılan ayar” tehlikeli gelişmeleri kışkırttı. Son PKK eylemleri toplumun ruh halini bozdu. Öfkeler kabardı, tepkiler yükseldi, acıların boyutları ciddi riskleri de davet eder hale geldi. Gazetelere yansıdığı gibi, toplum içindeki gerginlikten beslenen bazı çevreler iç çatışmayı körükleyen kışkırtmalarda bulundular. Kürt olduğu bilinen esnaflar bazı kentlerde sırf bu kimlikleri nedeniyle saldırı hedefi haline geldiler. Dükkânları baskına uğradı, bazı yörelerde yağmalar yaşandı. ??? Bütün bunlar kendiliğinden meydana gelmedi. PKK’ye öfkelenen yurttaşlar, Türkiye’nin dört bir yanında Medya Ayarı Neden Kaçırıyor? “terörü protesto eylemleri” yaptılar. Gösteriler tüm ülkeyi kapsayan boyutlara ulaştı. İşte böyle zamanlar, kritik zamanlardır. Yanlış bir kıvılcım geriye dönüşü olmayan sonuçlar yaratabilir. İşte bunu bilip buna göre davranması gereken bir kısım gazeteler, tam anlamıyla “yangına körükle” gittiler. ??? “Andıç” olayını unutmayalım. Uydurulan bir ifade nedeniyle bazı meslektaşlarımız işlerinden oldular, aylarca ölüm tehdidi altında yaşadılar. Akın Birdal, hayatına kasteten bir saldırıdan ağır yaralar alarak kurtuldu. Bazı büyük gazetelerimiz bu olayda büyük bir sorumsuzlukla davranmışlardı. Bu olay nedeniyle “özeleştiri” de yaptılar. Ancak “özeleştiri” “yanıltıldık”la sınırlı tutulduğu için asıl sonuç elde edilemedi. Ortalık karışınca yine sorumsuz ve tehlikeli yayınlar gündeme geldi. Basınımızda “özeleştiri” geleneği ne yazık ki yok. Aradan zaman geçince yapılan hatanın ya da kışkırtmanın ne büyük acılara yol açtığını görüyoruz ve “hata yaptık” diyoruz. Ancak bir başka kritik olayda yine aynı sorumsuzluk gündeme geliyor. 67 Eylül olaylarını hangi gazeteciye şimdi sorsanız, “büyük bir gazetecilik ayıbı” şeklinde yorumlar. Ancak unutmayalım ki, 67 Eylül 1955’te “Atatürk’ün Selanik’te Doğduğu Ev Bombalandı” haberinin yalan olduğu, bu olayda Türk gizli servisinin parmağı olduğu şimdi biliniyor. O dönemde biraz özen gösterilse, o zaman da bu öğrenilebilirdi. Şimdi yapılan saptamanın artık geçmiş açısından bir faydası da kalmadı. Ancak geçmişte yaşananlar, daha sonrası için bir anlam taşırsa işe yarar. Örneğin “andıç” konusunda bugün hata yaptığını söyleyen meslektaşlarımız, bugün yeniden başka tehlikeli yayınların sorumlusu olarak karşımıza çıkıyorlarsa, geçmişten hiç ders çıkarmadıklarını söyleyebiliriz. ??? “Kuzey Irak’tan gelen tehdit” konusunda da basınımızın ölçüyü kaçırdığını, Türkiye’yi sonucu belirsiz maceralara itecek bir yayıncılık yapıldığını kabul etmeliyiz. Bunlar tehlikeli şeyler. Üstelik önümüzde yaşanmış onca tehlikeli sonuçlar varken böyle davranmak sorumsuzluğun da ötesinde anlamlar taşıyor. Olan oldu. Şimdi önümüze bakalım denecek zamandayız. Tabii ki geçmiş dersleri unutmadan böyle düşünmeliyiz. Çok karmaşık, sonuçları hepimizin kaderini derinden etkileyecek bir dönemden geçiyoruz. Eskilerin deyimiyle “teenni” ile hareket etmemiz gereken bir sürecin içindeyiz. İşte biz gazetecilere bu noktada ağır sorumluluklar düşüyor. Kamuoyunu kışkırtacak ve çözümü şiddet alanına çekecek tutumlardan özenle kaçınmalıyız. Yapacağımız yayınlar, çözümü imkânsız hale getirecek düşmanlıklar yaratmamalı. ??? Şunu kabul etmeliyiz, ilk günlerdeki kışkırtıcı hava biraz duruldu. Çünkü, ortaya çıkan tablo korkutucu boyutlara ulaşacak sinyaller verdi. Ancak, yine de çok dikkatsiz ve bölünmeyi kışkırtan yayınlar sürüyor. Bazı kesimler bu bölünmeden kendilerine göre pay çıkaracaklarını düşünüyorlar. Kışkırtma ortamının onlara rant sağlayacağını düşünüyorlar. Ne kadar çok düşmanlık tohumları ekilirse, kendilerinin daha çok izleyicisi ve dinleyicisi olacağına inanıyorlar. Böyle düşünenler, bundan rant sağlayacak olanlar, bence küçük bir azınlık. Toplumun çoğunluğunun çıkarları uzlaşmada, kardeşlikte ve barışçı çözümlerin üretilmesinde. PKK şiddetinin soyutlanmasının yolu da bundan geçiyor. Ayarı kaçırmamak şimdi daha önemli… CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle