24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 KASIM 2007 CUMARTESİ 16 YÜZ YARALANMALARI SAĞLIK Tıbben hastalık sayılmayan ‘fibrokistik değişiklik’, ‘mevcut hastalık’ sınıfına sokularak teminat dışı bırakıldı Erken tedavi deformasyonu azaltıyor İstanbul Haber Servisi İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Bölümü uzmanı Prof. Dr. Oğuz Çetinkale, baş ve yüzün oldukça korunmasız organlar olduğunu belirterek yüz yaralanmalarının en çok trafik kazaları sonrasında olduğuna dikkat çekti. Sorularımızı yanıtlayan Çetinkale, trafik kazalarında, yüz kemiklerinin çok sağlam kemikler olmadığını belirterek yüz bölgesine gelen bir darbenin, deriye zarar verdiği gibi, yüz kemikleri, kafa kemikleri ve göz, ağız ve burnun kemik bölmelerini kırabileceğini veya parçalayabileceğini, adale ve sinir kesileri de olabileceğini söyledi. Çetinkale, “Adale ve sinir yaralanmaları yüzde fonksiyonel kusurlara da yol açar. Yüz siniri yaralanmalarında çeşitli derecelerde yüz felci gelişebilir. Yüz siniri lifleri kökünden itibaren tam ayrılmışsa, en iyi tedavi yöntemleri ile tecrübeli ellerde tedavi edilse dahi, az da olsa bazı sekeller kalabilir” diye konuştu. “Yüz yaralanmalarının cerrahi tamirinin zamanlaması yüz kemiklerinin hızlıca iyileşmeye yatkın olması nedeniyle kritiktir” diyen Çetinkale, ne kadar erken dönemde tedavi gerçekleştirilirse, yüzde oluşacak deformite, iz veya asimetrilerin o kadar az olacağını söyledi. Çetinkale, kemik kırıkları tedavisinde kullanılan vida ve plak gibi malzemelerin, kemik tespitini 35 ay içinde yaptığını söyledi. Bu materyallerin çocuklarda 1 yıl sonra çıkarılması gerektiğini, bu nedenle bazen eriyen malzeme kullanıldığını ifade eden Çetinkale, yetişkinlerde ise malzemelerin çıkarılmasına doktorun karar vereceğini söyledi. Özel sigorta, bilimi reddediyor ŞULE KÖKTÜRK Atanur yardım bekliyor İstanbul Haber Servisi Kan kanseri (lösemi) olan ve tedavi gördüğü sırada kronik aktif hepatit B ve C virüsü kapan 15 yaşındaki Atanur Aydın bu kez sol ayağının kesilme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Anne Cihan Aydın, oğlunun tedavisi için yardımseverlerden destek beklediğini belirterek “Yıllardır Atanur’un tedavisi için elimizde ne varsa sattık. Lösemiyi yenmeyi başardı, ama bir türlü diğer hastalıklardan kurtulamadı. Oğlumun ayağının kesilmesini istemiyorum” dedi. Üç yaşında lösemiye yakalanan Atanur, uzun yıllar Şişli Etfal Hastanesi’nde tedavi gördü. Bu yıl temmuz ve ağustos aylarında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nde iki kez ameliyat olan Atanur, değneklerle yürüyebiliyor. Atanur’a yardım etmek isteyenler, Ziraat Bankası İstanbul Beşyüzevler Şubesi 8788641500 No’lu hesaba yardımda bulunabilirler. İrtibat için: 0535 964 82 95. Çocuk hastalıkları ve sağlığı uzmanı Dr. Fikriye İnanç, özel sağlık sigortası mağduru oldu. Yaklaşık 2.5 yıl önce yabancı ortaklı özel bir sigorta şirketinde, bir grupla birlikte sigorta yaptıran İnanç, 3 ay önce gittiği bir özel merkezde tüm meme tetkiklerinin ve hastalık durumunda tedavilerinin özel sigortası tarafından karşılanmayacağını öğrenince şaşkına döndü. Türk Tabipleri Birliği Yüksek Onur Kurulu üyesi Dr. Şükrü Güner de ne yazık ki özel sağlık sigortası şirketlerinin, poliçelere küçücük yazılarla yazdığı kurallarla, bu tür durumlarda haklı çıktığını belirterek “Kimse bu sayfalarca yazıyı okumuyor. Özel sigortalar, bildirilen hastalıkları kapsam dışı bırakıyor. Doğru mu? Hayır değil. Ama ne yazık ki kuralları böyle” dedi. “Sağlık açısından geleceğini garantide görmeyen” Dr. Fikriye İnanç, Mayıs 2005’te, bir grupla birlikte yabancı ortaklı bir özel sigorta şirketiyle, bugün yıllık 600 YTL ödemesi gereken bir sağlık sigortası anlaşması yaptı. İnanç, anlaşma öncesinde doldurduğu forma, miyopi olduğunu, lens kullandığını, 6 yıl önce deviasyon (burun) ameliyatı olduğunu, memede bening kistter (fibrokistik meme yapısında) olduğunu ve yılda bir mamografi çektirdiğini yazdı. Anlaşmada 40 yaş üstü bayanlarda kontrol mamografisi teminatı, 40 yaş üstü erkeklerde PSA taraması teminatı da bulunuyordu. Ancak İnanç, bilim adamları tarafından artık hastalık olarak kabul edilmeyen, “fibrokistik değişiklik” olarak tanımlanan fibrokistik meme yapısında olduğunu bildirdiği için, sigorta şirketi, “Poliçe gereği mevcut hastalıklar teminat dışıdır” maddesini gerekçe göstererek İnanç’ı teminat dışı bıraktı. İnanç, bu teminatı kullanamayacağını, sigorta yaptırdığı zaman değil, yaklaşık 3 ay önce, mamografi çektirmek için gittiği özel bir merkezde öğrendi. O günden sonra İnanç, sigorta şirketinin yönetim kademesinden, pazarlama bölümüne dek çok sayıda birimine, durumu açıklamaları için dilekçeyle başvurdu. Çoğunlukla yanıt alamayan İnanç’a verilen yanıtlar arasında “İstediğimizi öderiz, istediğimizi öde meyiz” denildi. Dr. Fikriye İnanç, “Bu durumda olup da durumunu sigorta şirketine bildirmeyen kadınları, teminat dışı bırakmıyorlar, ama bildirenleri bırakıyorlar. Özel sağlık sigortasına inanan biri değildim, ama Türkiye’de sağlık geleceğimi garantide görmediğim için özel sigorta yaptırma gereği duydum, karşıma bu çıktı” dedi. Hastalık olarak tanımlanamaz Meme Vakfı (MEVA) Başkanı Dr. Can Gürbüz de dünyada “fibrokistik meme hastalığı” diye bir tanımlama olmadığına, bu durumun hastalık olarak kabul edilmediğine, fibrokistik değişiklik olarak tanımlandığına işaret ederek “Bu durum, meme kanseri riskini de artırmaz. Sigorta şirketinin bilimsel yapısında bir sorun var. Bu kabul edilemez bir durum. Sigorta şirketinin parayı ödememek için yaptığı bir şey, ayıp bir şey. Kadınların yüzde 3040’ı fibrokistik meme yapısında, o zaman siz sigorta yaptığınız kadınların yüzde 40’ına mamografi ödemesi yapmayacaksınız” diye konuştu. Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR Sağlıkta Dönüşüm çok tartışıldı. Hastanelerin bu başlık altında birer işletmeye dönüştürüleceği kanısı yaygın. Tabip odaları bu konudaki savaşımı sürdürüyorlar. Bu yazıda, sağlık kurumlarında, devlet hastanelerinde yeni çalışma düzenine bağlı uygulamalardan birine değinmek istiyorum. Bu uygulama Performans adını taşıyor. Ne demektir performans? Başarı ya da randıman olarak Türkçeleştirebiliriz. Hekimlere, performanslarına uygun olarak maaşları dışı ödeme yapılıyor. Başarı nasıl ölçülüyor acaba? Gerçi yapılan tüm işlemler bu ölçümde geçerli, ama önde gelen başlıca kriter, bakılan hasta sayısı. En çok hasta bakan, en büyük ödemeye layık görülüyor. Çok eğitim yapan, en iyi yayınları yapan, araş tırma yapan değil, kalite değil kantite geçerli. Bir öğrencim, “Hocam, benim meraklı olduğum, derinleşmek istediğim konular var. Onlar için zaman ayırmak istiyorum. Örneğin bir günde ancak 7 tane multipl skleroz hastasına titizlikle bakıyorum. O sırada bir başka arkadaşım 60 hasta bakıyor ve onun performansı benden çok üstün oluyor ve benim iki katım ücret alıyor.” Anadolu’daki bir başka öğrencim de şunları anlatmıştı: “Çok sayıda hasta bakmak zorunluluğundan hepimiz çok şikâyetçi idik. Bunda çok haklı idik, elbette. Bir günde, birkaç saat içinde 6070 hasta bakılabilir mi hocam?” Ama performans uygulaması geldi ve şikâyetten vazgeçtik. Şimdi, itiraz etmeden 6070, hatta 80 hasta bakıyoruz ve maaşlarımıza 67 bin YTL ekleyebiliyoruz. Performans Sağlık Bakanlığı beğeniyor mu bu uygulamayı? Askerlik yaparken acemilik döneminde “Bu kadar çok sayıda hastaya nasıl bakabiliriz” diye sormuştum. Deneyimli meslektaşlar, “Askerleri sıraya dizeceksin; tek, çift saydıracaksın, teklere Aspirin, çiftlere kinin” diye bana takılmışlardı. 60 kişiye birkaç saatte ancak reçete yazılabilir, muayene edip tanı konulamaz diye düşünüyorum. Bakalım tam gün uygulaması neler getirecek? Rehabilitasyon merkezleri Engellilere hizmet vermek üzere rehabilitasyon merkezleri kuruluyor. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı. Engellilere ilgi ve des tek takdirle anılacak bir şey elbette. Ancak sistem amaca uygun bir işlevsellik taşıyor mu? Bu merkezlerde görülen ve bir çeşit tedavi, fizyoterapi, eğitim hizmetleri alan hastalar için kişi başına devlet 360 lira ödüyor. Bu ödemenin elbette koşulları olmalı. Her biri ayda 10 kez tedavi alacak bir fizyoterapist en çok 25 engelli bakacak, gerekli belgelerle başvuracak gibi. Tüm bu koşullar yerine getiriliyor mu acaba? Özel teşebbüs, çok ilgi gösteriyor bu merkezlere ve birbiri ardı sıra yenileri açılıyor. Gelir sağlayan merkezler bunlar. Kazanç büyük bir motivasyon kuşkusuz. Hasta sayısını artırmak için türlü çeşitli çabalar gösterildiğine dair duyumlar alıyoruz. Devlet bu hizmet için büyük paralar ödüyor. İstismara çok elverişli ve iyi bir denetimi gerektiren bir alan. Yetkililerin bu ti tizliği gösterdiğini umarım. [email protected] Not: Bilge adam, zarif insan Erdal İnönü’yü kaybettik. Saygı ile anıyorum. Ondan iki kısa anı: “Fatsa’da konuşma yapmaya hazırlanıyorum. Arkadaşlar geldiler. ‘Aman Sayın Başkan, il yapacağız vaadini unutmayın.’ “Nasıl olur çocuklar, bu doğru değil ki.” ‘Olsun hocam, mutlaka söylemeliyiz, yoksa oy alamayız.’ “Bir saat kadar direndim, sonunda teslim oldum. İşte, politika böyle bir şeydir arkadaşlar.” İstanbul Tıp Fakültesi’nde 14 Mart Amfisi’ndeki konferansta, neden geri kaldık konusunu işlerken: “Yazık ki toplumumuzda ciddi bir beyinsel merak eksikliği var ve süregeliyor.” CUMHURİYET 16 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle