22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 KASIM 2007 SALI 2 Bin kez yazılmış, konuşulmuş, tartışılmış konulara dönmek istemiyorum. 1919’lardan, mütareke basınından, ülkenin kurtuluşunu İngilizlerden, Amerikalılardan, Fransızlardan arayıp bulan Ali Kemal’ler, Ulunay’lar, Refik Halit’ler, hatta Halide Edip’ler ve daha nice o günlerin aydın geçinenlerinden çok söz ettik; kitaplar, gazeteler dolusu!.. Tanzimat’tan sonra başlamıştı, “Biz kendiliğimizden adam olamayız, bizi yabancılar kurtarır; İngiliz, Fransız uzmanlar gelsin” edebiyatı!.. Yenilgilerden sonra bu kez çok daha güçlü yabancı yönetimlerin altına girerek kendimizi kurtarmak hevesleri... ??? Yeni çıkan bir gazetede bir yazar bakın neler diyor: “Bizim kendi başımıza sorunlarımızı çözemeyeceğimizi görünce, başkaları sorunlarımızı çözmeye karar verdi...” “...ancak dünyanın bizi bir yerlere doğru itmesiyle aşıp bir hamle yapabiliyoruz.” “Şimdi anlaşılan barışı başkalarının yardımıyla bulacağız.” “Dünya Türkiye’yi ite kaka da olsa, özgür ve zengin bir ülke olma yoluna sokacak.” “Başlayacağı görülen bu yeni dönem OLAYLAR VE GÖRÜŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL toplum için hayırlı bir sonuç verecek...” “Marx’ı bilmediğimiz, tanımadığımız için biz Atatürkçüleri, devletçileri solcu kabul etmişiz. CHP’yi bile sol parti sıfatına layık görmüşüz.” ??? Seksen yıl önce bu türlü söylemleri, düşünceleri, görüşleri yazanlar Yüz Ellilik listeleriyle yurttan kovulmuşlar, uzun yıllar gurbette sürünmüşler, yine Atatürk’ün bağışlamasıyla geri dönebilmişlerdi. Bu arada bir Ali Kemal halkın gazabına uğrayarak parçalanmıştı. Dünya bizi kurtaracak, doğru yola sokarak bizi zengin ve özgür bir ülke yapacakmış!.. Sevr’de, bu işi gerçekleştirmek istedi, başaramadılar. “Dünya” dediği neresi, kimler, hangileri? ABD ile AB mi, yani Bush’lar falan mı? Onlar mı bizi kurtaracak, onlar mı bize mutluluk getirecek? Karl Marx bir felsefeci, bir toplum bilim Onur Diye Bir Şey Yoksa! ciydi. Yepyeni bir anlayış, bir kavrayış getirdi. Çok şey öğretti. Emeğin, emekçinin yararını, her şeyin üstünde gördü. Bu sağlam ilkelere dayanan siyasal görüşler, tutumlar, uygulamalar ‘sol’ diye tanımlandı. Sol toplumdan topluma anlam kazandı. Meclislerde başkanın solunda oturan milletvekillerine sol, solcu denmesi Fransız Devrimi’yle ortaya çıktı. Kemalistler, Atatürk ilke ve devrimini savunanlar, şimdiki değil, bir zamanların CHP’si de sol bir partiydi. Düşünce biçimi, uygulamalarıyla... ??? “İkinci Cumhuriyet”çi takımı, yani on bir kişilik bir arkadaş grubu, Türkiye’nin ‘tam bağımsız’ kendi işini kendisinin görmesini, yabancı desteklere gereksinme duymamasını mı istiyor? Yabancı güçlere teslim olmamızı, ülke yönetimini onların eliyle, daha doğrusu ‘onlara’ körü körüne bağlı kişilerin eliyle, öyle mi?.. ??? Çok yaşamak iyi de, sonunda Atatürk’ün vatanı emanet ettiği genç insanların, kendini genç sanan, ama yaşlının yaşlısı kafadakilerin kimilerinin gazete sütunlarında onursuzluğu apaçık savunduklarını görmek çok acı... Aynılaşmak... Ali BULUNMAZ “Demokrasi, çoğunluğun değil azınlığın korunmasıdır” anlayışının, bugün ne kadar anlam ve değeri var? Bunun arkasından bir soru daha beliriyor: “Azınlık” kim, “çoğunluk” kim? 21. yüzyıldayız. Olaylar ve insanlar son hızla değişiyor. İnsan, kendine dışarıdan bakmaya zamanı kalmaksızın, evrilmeye fırsat bulamadan bir çırpıda başka başka kalıplara giriyor. Aynılaştırma baş gösteriyor böylelikle. Aydınlanma denilince, “eskidi” cevabı yapıştırılıyor. “Değer, emek?” sözcükleri dökülecek oluyor dilinizden, “hayır, yükselen ‘değerler’ var” yanıtı geliyor. “Ya demokrasi?” sorusu tınlıyor birden, “bizim istediğimiz ve belirlediğimiz kadar” anlayışını içeren yanıt, gelinen son noktayı; “demokrasi tramvayının” hangi vatman tarafından, nereye yürütüldüğünü gösteriyor. Peki, “azınlık” kim, “çoğunluk” kim? Aynılaşanlar ve aynılaştıranlar “çoğunluk” mu? “Çoğunluğun” diktatörleri, yazar ve önderlerince “hurdaya” çıkarılmaya çalışılan gerçek aydın, ilerici ve demokratlar “azınlık” mı? “Çoğunluk” olduğunu iddia edenlerin “gücüne” boyun eğip aynılaşacak / ümmetleşecek miyiz yoksa özgür bireylerin oluşturduğu ulus biçiminde yaşamayı mı seçeceğiz? Ayağımızın altındaki zemin kayıp gider, dogmalar, kör dövüşü ve körelmiş düşünceler havayı kaplarken bu sorular, sorulması ve hemen yanıtlanması gereken bir zorunluluk olarak yanı başımızda duruyor... PENCERE Cami Kapısından Kaldırılan Ayet... İstanbul’un göbeği Eminönü... Eminönü’nde Zeynep Sultan Camii... Caminin kapısına Kuranıkerim’den bir ayet asılmış... Maide suresinden 51’inci ayet... Diyor ki: “Ey Müslümanlar!.. Yahudi ve Hıristiyanları dost olarak benimsemeyin, onlar birbirlerinin dostudur. Sizden kim onlara dost olursa o da onlardandır.” ? Hürriyet gazetesi, Eminönü müftüsü Muharrem Bilgiç’i aramış... Müftü Efendi demiş ki: “ Cami imamını hemen arayacağım. Bir ihtar yazısı yazıp (ayeti) hemen kaldırttıracağım.” (Hürriyet 24 Kasım 2007). Yazıya devam etmeden, Maide suresinden 64’üncü ayetin ilk tümcesini de sunayım: “Yahudiler ‘Allah’ın eli sıkıdır’ dediler.. Dediklerinden ötürü elleri bağlansın, lanet olsun...” ? Olayı bildiren Hürriyet’in başvurduğu Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı İzzet Er’in açıklamasını da kısaca aktarıyorum: “ ...Biz İstanbul Müftülüğü’ne talimat verdik. Müftü Bey’in o imam hakkında gereken ikazı yapacağına inanıyorum ben... Kesinlikle Hıristiyan ve Yahudi vatandaşlarımıza karşı öyle bir tavrımız yok. Zeynep Sultan Camii’ndeki yazıyı doğru bulmadık.” Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Sayın Er, Kuranıkerim’in ayetini “doğru bulmuyor”... Ve karşı çıkıyor... ? Türbancı Başbakan RecepTayyip... Türbancı Cumhurbaşkanı Gül... Her ikisi de Cumhurbaşkanı Şimon Peres’ten başlayarak Yahudi kavminin ileri gelenleriyle dostluk tezahürleri içinde... Hem türbancılık yaparak İslamcılığı politikada, devlet yönetiminde, laik cumhuriyette öne çıkarıyorlar; hem cami kapısından Kuran ayetini kaldırıyorlar... ? Bugün Türkiye dünyada faiz şampiyonu... Faiz için Bakara suresinin 275’inci ayeti ne buyuruyor: “ Faiz yiyenler mahşerde, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar...” “ Allah.. faizi haram kıldı...” Türbancı AKP yönetimi, faizcilik denen günahı ‘tefecilik’ düzeyine tırmandırdı... Amerika’nın idare ettiği Ilımlı İslam Devleti modelinde tesettür yalnız kadına uygulanmıyor... Asıl tesettür yurttaşın gözlerindeki bağdır... ? Kuranıkerim’i içselleştirmek için okumak gerek... Bu köşede bir süreden beri başlatılan fikir eyleminin özü budur!.. Kuran’ı okuyan aklı başında yurttaş, Atatürk devriminin kaçınılmaz gereğini duyumsayacak ve anlayacaktır... İslamcılar yurttaşlarımızı hurafelerle ve aslı astarı bulunmayan, sonradan uydurulmuş sözde hadislerle aldatmaya çalışıyorlar.. Yurttaş, Kuranıkerim’i okumalı!.. İslamda aracı papazlara yer yok!.. İngilizceyi İngilizce kaynaklardan öğrenin... Westminster University ve Premier College sertifikalarına sahip, London School of Busness Administration’da master yapmış ÖĞRETMENDEN, BRITISH ENGLISH Gramer, derslere yardımcı, sınavlara hazırlık İş İngilizcesi (Business English) ve İngilizce iş görüşmelerine (Interview hazırlık. Acıbadem / İstanbul 0 536 225 07 80 CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle