18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 KASIM 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Mahrem Necati Yıldırım: “Mahrem konuları açıklamak, terör örgütünün ekmeğine yağ sürermiş! Demek ki GWB, RTE’nin ağzına bir parmak bal çalmış!” Ya ğ m u r E k i m Ekonomide “helal” dönemi başlamış. “Helal, Adanalı Celal!” GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM Hava durumu: Ankara çok sisli! Başkentte sistem de hava gibi! Rekabet Yaşar Şengel: “Oğul Gül de ‘mısır’ ticaretine başlamış. Oğul Unakıtan’la rekabet başlayabilir!” POLİSİN İstanbul’da tekmeleyerek, İzmir’de kurşunlayarak öldürdüğü insanların ortak yanına dikkat ettiniz mi? Polis tarafından öldürülen iki genç de; polis tarafından yapılan açıklamalarda “alkollü” olmakla suçlandı. Polisin, hele İstanbul’daki cinayeti savunma şekli tam bir kepazelikti. Başında Celalettin Cerrah adında birinci sınıf polis müdürünün bulunduğu İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, öldürülen gencin içki içip çevreyi rahatsız ettiği bildirildi. Birinci sınıf emniyet müdürünce korumaya alınmış, tekme ile insan öldüren polis memuru Ali Mutlu’nun mahkemede verdiği ifadede de aynı düşünce sistemi geçerliydi: “Açık alanda alkol alarak suç işledikleri için ceza keseceğimi söyledim. Bana küfredince arbede oldu.” İslamcı faşizm Savunmaya bakar mısınız? Polise göre, açık alanda alkol almak suç sayılıyor! Polis kendisinin, açık alanda alkol alanlara ceza kesmekle görevli olduğunu sanıyor. Direneni de öldürüyor. Sanki Tahran’da veya Riyad’da yaşıyoruz. Yuh! Mikrofaşizmi falan bir kenara bırakın. İslamcı iktidar; tarikatlara emanet ettiği polis teşkilatı ile tam bir dinci faşist düzen kuruyor. Adam öldüren polis memurunun başındaki birinci sınıf polis müdürünün amiri konumundaki şahıs yani İstanbul Valisi Muammer Güler ne diyor? “Hacı adaylarını, Suudi Arabistan’a uğurlamak benim görevimdir” diyor. Tekerlemeyi güncelleştirelim: Hacı hacıyı Mekke’de, hoca hocayı tekkede, polis polisi tarikatta bulur! İzmir’deki cinayet başka bir kepazelik. Alkollü taşıt kullanan genç, polisten korkup kaçıyor; polis kovalıyor; “dur” ihtarı için güya havaya ateş açılıyor ve kurşun havada epey dolandıktan sonra duracak yer bulamayınca gidip gencin ensesine saplanıyor. İç politikadan dış politikaya kadar her şeyi ile yalan ve dolan üzerine kurulmuş, ayakların baş olduğu iğrenç bir düzende tesadüfen yaşıyoruz. Bunlar, iyi günlerimiz. Sessiz kaldığımız sürece İslamcı faşizm, kartopu gibi yuvarlanıp üzerimize geliyor. Bizi ‘Medeniyet’ Öldürdü Atam... O kadar çok şey yaşadık ki senden sonra Atam... Şöyle yukarlardan bize doğru baksan, önce gurur duyarsın: Köprüler, tüneller, gökdelenler, tüten fabrikalar, ortalarda dalgalanan bayraklar, göklerden süzülen koca uçaklar... “Attığımız tohumlar nerelere varmış, istikbal göklerdedir dedik, bak şimdi bulutların ortasına zıpkın gibi binalar dikmişler” dersin... Bu tereddüt seni diğerlerine de taşıyabilir Atam; “Yeşillikler biraz azalmış mı acaba?” dersin. Büyükada’da gençlik yıllarında bir ağacın altında ilk defa tadına baktığın rakıyı yudumladığın güzel ortam gelir aklına. Bu ağaçların altında yaşanmış aşkları, yazılmış şiirleri hatırlarsın, “Acaba hâlâ günlerini ayırıyorlar mı bu güzelliklere” diye kendi kendine düşünürsün... ??? Bir de ötesini merak edip, aşağıya aramıza karışırsan yerin dibine kaçıp, nerelere saklanırız?Göreceklerini ne yazık ki biz çok iyi biliyoruz Atam. Her gün anlatıyoruz bu akıl almaz tabloyu. İnanamayacaksın... Onları kendi yobazlıklarına malzeme olarak kullanan şeriatçı erkeklerin kuklası haline gelmiş, özgürlüklerinden, bilimden, sanattan uzaklaşmış Türk kadınları... Hepsi başlarına lastikli torbamsı bir şeyler geçirmiş, gri türbanlar, kapkara çarşaflar, yazkış üzerlerine geçirdikleri mantolar, her yerde başlarını öne eğerek dolaşıyorlar. Gözlerde anlamsız ve donuk bakışlar var. Onları gördüğünde için cız edecek, hatta isyan edeceksin, “Nasıl bu ihaneti yapabildiniz?” diye haykıracaksın! Her yerde, her yerde o sakallı, şalvarlı, sarıklı adamları göreceksin, “Kim devrimlerimi iptal etti” diye feryat edeceksin. Sonra bu kızgınlıkla yeri göğü inletirken, gözüne Cumhuriyet manşetleri takılacak: Genç kızlara yapılan kapanma baskıları, Milli Eğitim Bakanlığı’nın akıl almaz kararları, hükümetin içler acısı durumu, örümcek ağlarının üzerimize artık hızla indirilmesi... O anda, durumu kavradıktan sonra, “Peki buna tepki veren, Gençliğe Hitabemi veya Bursa Nutkumu hatırlayan kalmadı mı?” diye ayağa kalkacaksın. Sonra da sıra, sana en büyük manevi darbeyi vuracak görüntüye gelecek: Bir bakacaksın, her yerde, hâlâ heykellerin dimdik ayakta! Hiç hazmedilir mi bu? “Hadi devrimlerimi koruyamadınız, şeriatçılığa teslim oldunuz, iyi de neden benimle alay edercesine heykellerimi tutuyorsunuz” demez misin? Sonra en güvendiğin kurumlara koşturup, onlardan bir çare gelsin diye içini paralayacaksın. CHP mi? Sorma lütfen Atam, neden senin partinin kara dalgayı durduramadığını... Türk gençliği mi? Onların kafası karıştırıldı, Atam. Medya, ruhundan sonra, önce gençliğini, sonra Kemalizmi sattı... Onlar da 10 Kasım’da portreni yayımlayıp sonra yobaz hocalara “Caiz midir?” sütunları açıyorlar. Gençlik, senin arkadaşlarınla bu Cumhuriyeti hangi bedellerle kurduğunu da, Gençliğe Hitabe’ne verdikleri o şatafatlı yanıttaki sözleri de unutup gitti. ??? En son da, “Peki benim orduma ne oldu?” diye etrafına bakacaksın Atam... Aman sus, seni bir duyan olur sonra... Sana da “demokrasi düşmanı” damgasını vurmaya zaten o kadar çok rezil meraklı var ki! Devir, gözü kapalı, orduya düşmanlık, yobaz tarikatçılara “geç” deme devri... Senin ordun ise, altıyedi 2. Cumhuriyetçi yazara ve AB’ye teslim olmuş gibi, köşesine çekildi Atam. 2. Cumhuriyetçiliğin ne olduğunu anlatıp seni o kadar üzmek istemem. Bizi medeniyet öldürdü Atam. Senin nutuklarını hâlâ okuyup, ses kayıtlarını birbirlerine yolluyorlar ama... Şiir niyetine! Senin onlardan talep ettiğin özveriyi gösterecek bir genç, ortada gözükmüyor Atam. Hepsi dolu. Dizi izliyorlar, bilgisayarda birbirleri hakkında her gece dedikodu yapıyorlar, günlerce tartışıyorlar, para kazanma yarışı içinde çırpınıyorlar. Bizi medeniyet fazlalığı öldürdü Atam. Kendi güvenceleri, kendi geleceği, kendi maaşını düşünen bir toplum yaratıldı. Bölücülerle süren savaşta kolunu bacağını kaybedenlere bile biraz bakıp “vah vah, olacak şey değil” deyip kendi işlerine dönüyorlar. Atam sen bizi affet! O medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar, önce bizi uyuşturdu, sonra yuttu. Tüm kurduğun kurumlar da “demokrasi” tarafından bir bir yok edildi. 34 gazeteden eleştiri ve AB’den nota almamak için, Cumhuriyetin çöküşü seyrediliyor Atam... email: bedbay?tnn.net Faks: 0212 227 34 65 SESSİZ SEDASIZ (!) Arpalığın adını bile değiştirdiler! ALLAH gözünü doyursun denir ya; aynen o hesap. RTE, Kızılcahamam kampında basına fena yüklenmiş; medyadan şikâyetçi olmuş. Anlaşılan satılmış ve satılık medya bu haliyle RTE’yi kesmiyor. RTE daha çok yağlamayıkama istiyor. Daha çoğu nasıl olur bilemiyorum ama bakın geçen gün şöyle bir şey oldu: Eskiden; iktidar partisi, milletvekili seçilemeyenlere, seçimden sonra kamu kuruluşlarında görev verirdi ve halk arasında bunun adına “arpalık” denirdi. Gazeteler de bunu “arpalık” diye yazardı. İktidar yandaşları oradan otlanırdı! Şimdi AKP iktidarı da son seçimde milletvekili seçilemeyen yandaşlarına bazı kuruluşlarda yönetim kurulu üyeliği gibi görevler dağıtmış. Satılmış ve satılık medya da bunu haber yapmış. Ama haberin başlığı bu kez “arpalık dağıtımı” değil “AKP’den siyasi vefa” olmuş. Şu hale bakın. Medyada iktidar yağcılığının ve yalakalığının sınırı ortadan kalkmış; 40 yıllık arpalık olmuş size vefa. Ama RTE’ye yine yaranamıyorlar. RTE olanca gücüyle medyaya yüklenmeye devam ediyor ve demek ki daha çok yalakalık ve daha çok yağcılık yapılmasını istiyor. Ne diyelim... Allah gözünü doyursun! Nü Savaş Ünlü: “Nü resmin üzerini tülle kapatmışlar. Çok iyi; örtmek için kara çarşaf da kullanabilirlerdi!” Fırsat Kamil Acar: “RTE, partisinin Kızılcahamam kampında ülkemizin fırsatlar ülkesi haline geldiğini söyledi. Fırsatçılara dikkat!” Günaydın SUAY KARAMAN * Cumhuriyet Halk Partisi’nin değerli genel başkan yardımcılarından Eşref Erdem, CHP’nin soldan uzaklaştığını söyleyerek partideki tüm görevlerinden istifa etti. Yıllardır Deniz Baykal’ın en yakınında siyaset yapan ve parti yönetiminde bulunan Eşref Erdem’in, Kasım 2007 tarihinde CHP’nin soldan uzaklaştığını söylemesi, üzerinde düşünülecek bir olgudur. 2007 seçimlerinde CHP listelerinden milletvekili adayı olan Lütfullah Kayalar, İlhan Kesici, Faik Öztrak gibi isimlere, Sayın Erdem tepki vermiş miydi? ??? 2002 seçimlerinde CHP milletvekili olan Kemal Derviş, Yaşar Nuri Öztürk, Zülfü Livaneli gibi isimlere, Sayın Erdem’in tepkisi ne olmuştu? 2002 seçimlerinden sonra 15 milletvekili CHP’den istifa ederek AKP ve ANAP’a geçerken, Sayın Erdem herhangi bir söylemde bulunmuş muydu? CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, yıllardır “Yeni Sol”, “Anadolu Solu” ve “Şeyh Edebali” gibi söylemlerde bulunurken Sayın Erdem ne düşünüyordu? Sol düşünürlere sırt çeviren Deniz Baykal, Seyyid Kutb için; “İslamda sosyal demokrasinin var olduğunu kabul etmiştir” demiştir. 1966 yılında idam edilen Seyyid Kutb, demokrasiyi “Allah’a isyan” sayan bir meczuptur. Seyyid Kutb’un “Yoldaki İşaretler” başlığıyla (Atatürk’e ve Türkiye Cumhuriyeti’ne edilen küfürler çıkarılarak) Türkçeye çevirilen kitabında beş vakit namazındaki Müslümanlar bile, “kâfir” ilan edilmiştir. Kutb’un “tekfir” teorisine göre, şeriatın uygulanmadığı bütün İslam ülkeleri “dar alharb”dir ve Müslümanların görevi olarak, başlarındaki kâfir yöneticilere karşı cihat etmek öngörülmüştür. Kutb’a göre, bu tür yönetimlere karşı savaşmayan Müslümanların cezası ölümdür. Böyle bir meczuba övgü düzülürken CHP soldaydı da yöneticiler neredeydi? 2002 genel seçimlerinde yüzde 19.5, 2004 yerel seçimlerinde yüzde 18.1 ve 2007 genel seçimlerinde yüzde 21.5 oy oranları, sol adına hangi başarıyı sergilemektedir? Tüm bu seçimlerde CHP’nin Genel Başkanı sola ilişkin hiçbir mesaj vermemiş ve partiyi sağcı bir çizgiye oturtarak iyice kimliksizleştirmiştir. Bu süreçte Sayın Erdem ne düşünüyordu? 23 Ekim 2003 tarihinde yapılan 30. kurultayda, demokratik olmayan tüzük değişiklikleri desteklenirken sol kimlik nerelerdeydi? Özelleştirme, Avrupa Birliği, emperyalizm, türban gibi konularda sol adına nasıl söylemde bulunuldu? CHP yöneticileri yıllardır sağ söylemlerle ve sağdan aldıkları isimlerle iktidara geleceklerini düşünmüşlerdir. Atatürk düşmanları, numaracı cumhuriyetçiler, din tüccarları, bölücüler, küreselleşme yanlıları, Özal hayranları, sağcı söylemde bulunanlar, ilkesiz ve tutarsız olanlar partiye alınırken Sayın Erdem ne yapıyordu? Deniz Baykal, altı ok için, “duvara asılan babaannesinin seccadesi” ifadesini kullanırken Sayın Erdem neredeydi? CHP yönetimi, parti ilkelerinden ve Kemalizmden uzaklaşırken Sayın Erdem neredeydi? ??? Yukarıda özetlenen olaylardan sonra, CHP’de uzun yıllar yöneticilik yapmış Eşref Erdem’e günaydın demekten başka sözümüz olamaz. Eşref Erdem’in, Genel Sekreter Önder Sav ile giriştiği çekişmenin sonucunda CHP’nin soldan uzaklaştığını görebilmesi de bir erdemdir. Bugün sol bir partiden beklenenleri karşılayamayan CHP’nin en büyük eksikliği, altı ok ilkelerine bağlı, Kemalizmi özümsemiş, ulusalcı, gerçek yurtsever ve devrimci kadroların yönetime gelememesidir. Ancak erdemli siyasetçilerle, CHP arzu edilen politikaları üretecek ve iktidara gelecektir. * Tüm Öğretim Üyeleri Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN BULMACA www.junkidz.com SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com Dershane öğretmeninden uygun fiyata İngilizce dersi Her seviyede okula takviye SBS, YDS, KPDS sınavlarına hazırlık Yeni başlayanlar için genel İngilizce TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 27 Kasım www.mumtazarikan.com 0555 706 44 02 Marmara üniversitesi akademik personel kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. Şebnem TEKİN NEİJMANN Nüfus cüzdanımı ve emekli sandığı maaş kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. Ayşen YEŞİLDAL Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. M.Buğra DULDUL 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Solungaç. 2/ Bir görevin 1 yürütülebil 2 mesi için mer 3 kez olarak seçilen yer... 4 Yahudi inan 5 cında, çölde 6 yaşadığına ve 7 bütün günahların nedeni 8 olduğuna ina 9 nılan şeytan. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 3/ Filmlerde kendine tutulan erkekleri 1 H Ü M A N İ Z M mahveden, güzel ve 2 İ Ç E R İ K U S N İ K O T İ N acımasız kadın tipi... 3 S E N İ N Emile Zola’nın bir 4 T A T A L E romanı. 4/ Oyunda 5 A T O L T A K cezalı çocuk... Bir no 6 M O L O Z R O ta... Rütbesiz asker. 5/ 7 İ N D U Y Kişinin kendisine 8 N A B O L A N D karşı duyduğu aşırı 9 L İ S A N A S hayranlık. 6/ Eski dilde yıldız. 7/ İçinde bulaşık yıkanan musluk teknesi. 8/ Sahip, malik... Yavru yapmaya alışkın kümes hayvanları için kullanılan sözcük. 9/ İştahı açmak için yemekten önce içilen içki. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bursa yöresine özgü bir halkoyunu. 2/ Osmanlı mimarlığında mukarnaslı başlıkların en üst bölümü... “Çok önemli kişi” anlamında uluslararası kısaltma. 3/ Divan edebiyatında ölen bir kimsenin ardından yazılan şiir. 4/ Demet durumundaki ekinler... Hz. Muhammed’in yaşamını anlatan yapıtlara verilen ad. 5/ Ender, seyrek... Bilgisayarda, bir kurum ya da kişiye ait internet kurulumu. 6/ Bir ilimiz... Satrançta bir taş. 7/ Üye... Düşünülenin tersini söyleyerek yapılan ince alay. 8/ Cılız, zayıf... Bağışlama. 9/ Tehlike işareti... “ derdim var birbirinden seçilmez/Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm” (Karacaoğlan). SOLDAN SAĞA: CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle