18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 KASIM 2007 CUMA CUMHURİYET SAYFA DİZİ BUDİST BİR COĞRAFYADAN İZLENİMLER 9 James Bond Adası’na yolculuk angkok’tan güneye uçup muhteşem sahilleriyle ünlü Phuket Ada’sına vardık. Şimdi de yelkenleri kırmızı, bizim guletlere benzeyen bir tekneyle dünya cennetlerinden biri olarak kabul gören Phang Nga Körfezi’nde ilerliyoruz. Bu gezinin en önemli özelliği bizi James Bond Adası namıyla ünlü bir adaya götürmesi. Tekne çok yavaş yol alıyor, çünkü geçtiğimiz yerlerde çok özel kaya oluşumları var, birdenbire karşınıza denizin tam orta yerinde devasa bir kaya çıkıyor, denizin uçlarını hırçın danteller gibi oyduğu kocaman kayalar ve çok tepelerde geniş kanatlarıyla, buraların tek hâkimi benim dercesine uçan kartallar. Teknemiz “James Bond Altın Çocuk” filminin çekildiği pek meşhur James Bond Adası’nda duruyor, ben adanın yerli adını öğrenmeye çalışıyorum; boşuna, burası James Bond Adası. Gerçekten tuhaf bir yer; yeşil, turkuvaz denizin ortasında mantar misali kocaman bir kaya. Kayanın önünde durup fotoğraf çektirdiğinizde, kayayı elinizle tutmuş gibi görünüyorsunuz, tabii bir sihir bu, Pek çok film setine konukluk eden mekânlardan biri Phi PhiAdası. Cennet burası olsa gerek. B ne de olsa James Bond Adası’ndayız. Adayı ziyaret edenlerin çokluğuna bakıp bir filmin bir adanın hayatını nasıl değiştirdiğini düşünüyorum. Buna başka yerlerde de rastlamıştım, örneğin Ürdün’de Indiana Jones filminin çekildiği gizemli kent Petra, (bizim Kapadokya’ya benzer ama daha kapalı ve tüm kayaların rengi pembe) binlerce Amerikalı turistle doluydu. Resmen para basıyordu. Örneğin Fas tümüyle bir film stüdyosu gibiydi. Sadece çöl bölgesinde on yıl içinde otuz yabancı film çekilmişti. Hadi bir itiraf, ünlü yönetmen Bernardo Bertolucci’nin Çölde Çay filminin çekildiği Casa’da (küçük köyde) durup koyu bir çay içmiştim. Eh her insanın içinde biraz film kahramanı olma özlemi yatar. Fakat Tunus’ta Star War (Yıldız Savaşları) fanatiklerinin gittiğimiz çöl ortasında kurulmuş ve olduğu gibi bırakılmış Star War setindeki hayal kırıklığını asla unutamam. “Vay bizim ayrı bir gezegen gibi gördüğümüz yer, şu arkası karton kerpiç evlermiymiş?” Öyleymiş. Film setinde gibiyim u kez çok hızlı bir sürat teknesiyle Andaman Denizi’nde ilerliyoruz. Andaman Denizi sualtı zenginliği açısından Kızıldeniz ve Karaip Deniz’iyle ilk sıralarda yer alıyor. Kızıldeniz’de daldım; şimdi de buradayım ve gene o bin bir çeşit balık, mercan kayalıkları beni bekliyor. Ancak bu turun güzelliği sadece denizaltı değil, muhteşem bir coğrafyada ilerliyoruz. Bu turda da bir başka film setini konuk eden Phi Phi var. Phi Phi bir adalar topluluğu, bu adalardan en büyüğü Phi Phi Don tsunami nedeniyle tümüyle harap olmuş, diğer küçüklere ve elbette 2000 yılında Leonardo di Caprio’nun başrolü oynadığı Kumsal filminin çekildiği Maya Beach’e uğrayacağız. Vallahi bu Hollywood eski adı Siyam Krallığı olan Tayland Krallığı’nı pek bir seviyor. Hepiniz “Kral ve Ben” filmini anımsarsınız. Siyam Kralı çocuklarını eğitmek için bir İngiliz dadı çağırır ve dadı yol yordam bilmeyen kralı da eğitir. Ancak film Tayland’da tepkiyle karşılanmış, kralı öylesine komik ve ilkel gösterdiği için yasaklanmış. Ve 1999’da filmi yeniden gerçek mekânlarda çekmek isteyen ekibe de izin verilmemiş. İşte bir cennette, Maya Beach’teyiz. Burası da yazımın başında söylediğim gibi Kumsal filminin çekim yeri. B 6 bin kişinin ölümünden sonra her yere tusunami uyarısı konulmuş. Film, parasız ve rekabet dünyasından uzak cenneti arayan ve bunu Phi Phi Adası’nda bulan yeni zaman hippilerini anlatıyor. Adanın arka planındaki marihuana tarlalarından hiç söz etmiyorum. Film elbette Phi PhiAdası’nı dünyaya tanıtmış ama ada sakinleri filmi çeken Fox şirketine dava açmışlar. Davanın nedeni şu: Milli park Maya Beach’e cennete daha çok benzesin diye yüzlerce palmiye ve farklı türden bitki ekilmiş, bunun da ekolojik dengeyi bozma tehlikesi var. Adalılar davayı kazanamamışlar ama cepleri epey bir para görmüş. M İnsanların cennetinden çıkıp maymunların cennetine AYMUNLARIN CENNETİ ki, denizkırlangıçları yuvalarını çok yükseklere yaparlarmış, adalılar da canları pahasına bu yuvaları ele geçirip, satarlarmış; kime mi? Çok pahalı bir yemek olan “kuş yuvası çorbası” yapan yerlere. Çorba erkek iktidarsızlığının baş ilacı olarak biliniyor, bazı yuvalar için 1000 dolar verildiği oluyormuş. Şu erkek milleti çok acımasız, ayrıca bütün dünya âlem biliyor ki, bu iş için artık Viagra var. Yuvalara dokunmayın efendiler! Maymun adasında insanlar mı maymunlarla eğleniyor, maymunlar mı insanlarla orası belli değil. gidiyoruz; burası Monkey Beach. İnsanoğlu bazen ne kadar çocuk. Ellerimizde muzlar adaya iniyoruz, herkes mutlaka ama mutlaka eliyle bir maymun beslemek istiyor. Maymunlar da meseleyi bir iyi kavramışlar. Biraz nazlanıp ardından kocaman muzları bir güzel mideye indiriyorlar. Bu arada adaların üstünde sürüler halinde denizkırlangıçları uçuyor. Deniz ya da kara fark etmez, bu baş döndürücü bir hızla uçan kırlangıçları diğer adıyla Ebabil kuşlarını çok severim. Öğrendim S Ü R E C E K CUMHURİYET 09 CMYK Şirin deniz kızları.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle