25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 KASIM 2007 CUMA 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI S B S B B B B B B 15 13 13 15 18 16 19 16 14 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya B PB Y PB S S B S B 13 12 13 11 11 12 8 7 21 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B PB PB PB Y Y Y Y 19 19 12 12 11 12 5 6 1 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Doğu Karadeniz’in doğusu, Doğu Anadolu’nun doğusu ile Siirt ve Batman çevreleri yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Yağışlar genellikle yağmur, Doğu Anadolu’da karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacak. Hava sıcaklığı batı bölgelerde 13 derece artacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Y Helsinki Y Stockholm Y Londra Y Amsterdam Y Brüksel B Paris PB Bonn Y Münih Y 0 5 7 7 8 7 8 9 7 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y PB Y Y PB PB B PB Y 8 12 13 10 14 15 19 17 8 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Stockholm PB Y PB B Y Y PB Y Y 1 11 7 15 7 7 6 21 17 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Yağmurlu GÜNCELCÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Çankaya’daki AKP’linin Mesud Barzani’yi övmesi, PKK yöneticisi Cemil Bayık’ın ABD’yi suçlayıp Barzani’ye yüklenmesi olaylara umutla bakmaya bir işaret sayılabilir ama; sorunun çözümünde üzerine basılıp atlanacak önemli taşlardan biri olarak kabul edilebilir mi? Zira olayın içinde yer alan öğeler, kişiler, partiler gelişmeleri kendi çıkar açılarına göre yorumlayıp ona göre vaziyet alıyor. Örneğin Demokratik Toplum Partisi “fedakârlığa hazır” olduğunu açıklıyor. Nasıl bir fedakârlığa? “PKK’ye silah bıraktırma sürecinde ‘ortaklaşa’ bir projede!” Bu laf bile eski deyimle “muğlak”! Parlamentodaki partilerin katılımıyla hazırlanacak bir proje mi bu; yoksa hükümetin içeriği belli olmayan yeni PKK stratejisinden kaynaklanan bir proje mi, ne? Partiler arası ulusal bir proje desek RTE kafasıyla böyle bir oluşumun gerçekleştiğini düşlerinizde bile göremezsiniz. Hükümetin kullanılan son ifadeyle PKK’yi “izole etme” planı deseniz, nedir, nasıldır ancak bir RTE ile dar bir çevre, bir de Allah biliyor. AKP zamana ve zemine göre ve fakat PKK ile özdeşleşen kimi amaçlarında hiçbir değişiklik yapmadan yeni siyasal açılımlara pekâlâ ayak uyduruyor. “Biz elimizi taşın altına koymaya hazırız” diyor ya AKP; bu, bir masa etrafında toplanan bütün partiler arasında yer alarak, ancak PKK’ye silah bıraktırmayı amaçlayacak açılımlar saptayacak tabii yapılabilirse böyle bir toplantıda görüş ve istekleri doğrultusunda çalışmak için... Bu, gerçeklerden uzak bir yaklaşım. ??? DTP’yi kapatmaya yönelen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na içimizde yükselen tepkilere dışarıyı da eklemek çabalarına Avrupa Birliği’nin de eklendiğini özellikle CNN Türk; haber bültenlerinde ballandıra ballandıra duyurdu ama; Olli Rehn’in bu konudaki açıklaması böyle miydi değil miydi, güncel gürültüler arasında kaynayıp gitti. Olli Rehn, DTP kapatılmamalı demiş, haberlerdeki iddia, basına yansıyan konuşma metnindeki ifadelerle örtüşmüyor. Komisyonun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Rehn, “Bu konuda daha çok bilgiye ihtiyacımız var” diyor ama şu saptamanın da altını çiziyor: “AB’nin demokrasi ve çoğulculuğa önem verdiği bir gerçek. Ancak terör örgütünün doğrudan ya da dolaylı olarak desteklenmesine karşıyız.” (Milliyet) Bu son cümle kesin bir yargı olarak nasıl oluyor da AB’nin DTP’nin kapatılmasına karşı olduğu biçiminde yansıtılıyor ve böyle saptırmayla acaba kime hizmet veriliyor? ??? Eksiğimiz nedir? Sivilasker, gelişmeleri doğrudan yorumlayarak kamuoyuna yön verecek sözcü mekanizmalarını bir türlü kuramamak! Olayların akışına göre kamuoyu yönlendirilemeyince kimi zaman her kafadan bir ses, her kaynaktan bir haber çıkıyor. Kamuoyundan çok, bu durumdan yetkili sivilasker yöneticiler rahatsız oluyor. Kamuoyunu aydınlatmak amacıyla gelişmelere veya oluşmalara dair birkaç sözcük kapabilmek için gazeteciler sabah akşam RTE’nin bir yerden veya camiden çıkışını ya da girişini bekliyorlar. Askersel konularda ise haberleri veya gelişmeleri yorumlamak veya anlam vermek için bir resmi kabul, bir kokteyl partide ya Genelkurmay Başkanı ya da kuvvet komutanları ile ayaküstü konuşmaları gözlüyorlar ve bu olanaklar sağlanamazsa: İkinci, üçüncü derecede ilgiliden alınarak yazılan habere sivilasker tepki gösteriyor. Sorumluluk ve suçluluk sanki tek ayak üstünde duruyormuş gibi medya suçlanıyor. Unuttukları bir gerçek var: Oysa ne ekersen onu biçersin! Siyanüre ikna gezisi Erzincan’ın İliç ilçesinde altın çıkarmaya hazırlanan firma, iki yıl önce dönemin AKP milletvekilleri ve yerel yöneticilerini ABD’ye geziye götürünce istediğini aldı AYKUT KÜÇÜKKAYA GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Erzincan’ın İliç ilçesinin Çöpler köyünde altın çıkarmaya hazırlanan çokuluslu şirketin, dönemin AKP’li milletvekillerini, yerel yöneticileri ve köylüleri gruplar halinde ABD’ye götürmesi işe yaradı. “Altın gezileri” kitaplaştırılırken; geziye katılan isimler “siyanürle” ilgili görüşlerinde şirket temsilcilerini bile yaya bıraktı. ABDKanada ortaklı çokuluslu şirketin Türkiye’deki faaliyetlerini yürüten Çukurdere Madencilik, halkın tepkisini önlemek için 2005 ve 2006 yıllarında 10’ar günlük üç ABD gezisi düzenledi. ABD’nin Nevada eyaletiyle Chicago kentini kapsayan ilk gezi 15 Ekim 2005 tarihinde, ikincisi 2006 yılının Temmuz ayında, son gezi ise 17 Eylül 2006 günü gerçekleşti. Son geziye katılan Halil İbrahim Özdemir, 2007 yılında gezileri “Altın, Siyanür, Amerika” ismiyle kitaplaştırdı. Kitapta, gezilere katılan bazı isimlerin görüşleri yer aldı. İşte kitapta yer alan isimler ve görüşleri: Selami Kapankaya (İliç Kaymakamı): Gezi neticesinde oluşan kanaatime göre ABD’de uygulanan tekniklerle beraber AB mevzuatının getirdiği ilave yükümlülükler yerine getirildiğinde üretim sürecinde çevre ve insan sağlığına aykırı bir durum gözükmemektedir. Mustafa Gürbüz (AKP İliç İlçe Başkanı): Şirketimizin bu konuda son derece hassas davranacağı konusunda bizleri böyle bir gezi organizasyonuna davet etmeleri ve bu tür işlemlerin üretim metotlarını yerinde göstermeleri ikna edici olmuştur. Aleddin Bozik (Anavatan Partisi Temsilcisi): Halk arasın da çok sık kullanılan ve sürekli olarak zehirli ve öldürücü olduğu söylenen siyanürü ben bir çamaşır suyuna benzetiyorum: Eğer çamaşır suyunu içersen ölürsün. Yine aynı şekilde siyanürü de içersen ölürsün. Buradan da anlaşılacağı üzere siyanürün tehlikeli bir madde olmasına karşın kurallara uygun ve dikkatli kullanıldığı takdirde hiçbir sakıncası olmadığını kendim gördüm. Zekeriya Berşe (Sabırlı Köyü Temsilcisi): Siyanür kullanılan altın madenlerinde bulundum ve orada bizim halkımız tarafından belirtildiği gibi bir riskin ve tehlikenin olmadığını, tam tersine her şeyin normal olduğunu, tesisin etrafında ormanlık sahanın olduğunu ve çeşitli hayvanların barındığını gördüm. Muammer Avcı (Erzincan Terziler ve Konfeksiyoncular Odası Başkanı): Siyanür fabri kası, yerleşim yerlerine uzak olan bir bölgede değildi. Winnemucca, bir madenci kasabası. Burada altın birçok işlemden geçiriliyor; topraktan ve kaya parçacıklarından ayrıştırılıyor. Toprak gene eski haliyle doğaya kazandırılıyor. Doğaya ve çevreye zarar verilmeden işlem sonlandırılıyor. 1996 ‘Dansın tanrısı’yaşamını yitirdi Çağdaş dansın en önemli koreograflarından Fransız Maurice Bejart (80) yaşamını yitirdi. Bejart’ın 20 yılı aşkın bir süredir başında bulunduğu Lozan’daki Bejart Bale’den yapılan açıklamada, ünlü koreografın ölümüne ilişkin ayrıntı verilmedi. Ünlü İtalyan balerin Carla Fracci, “Dansın tanrısı öldü” açıklamasında bulundu. Fracci, Rudolf Nureyev ve Mihail Barışnikov gibi “balenin devleri” ile dans etmişti. Avangart bestecilerin müzikleriyle dansa yeni bir soluk getiren Bejart, gelenekselcilerin direnişi karşısında önce Brüksel’e gitti, sonra da “20.Yüzyıl Balesi”ni kurdu. Bejart, 80’li yılların sonlarında topluluğuyla birlikte İsviçre’ye gitti ve başarılı koreografilere imza attı. (AP) ‘Ülkesini seven karşı çıkmaz’ Mustafa Taşdemir (ARAS Elektrik Müessese Müdürü): Ben şuna inanıyorum ki ülkesini seven hiçbir vatandaş, altın madenciliğinin işletilmesine karşı olamaz. Siyanür üretimi yapılan tesislere yaptığım gezide, siyanürün birçok alanda kullanıldığını, üretim aşamasında alınan iş güvenliği tedbirlerinin önemli ölçüde olduğu kanaati oluştu. Aydın Yalvaç (Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı): Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına uyacağını taahhüt eden herkes, ülkemizde yatırım yapma hakkına sahiptir. Devletin görevi ise yatırımcının bu kurallara uyduğunu denetlemektedir. Unutmayalım ki kimse duygusal sebeplerle, bizi sevdiği için ülkemize yatırım yapmamaktadır. Halil İbrahim Özdemir (Yerel gazeteci): Altın bu ülkenin zenginliğidir. Ancak dağın içerisinde durduğu zaman değil. Yalnız çıkarıldığı zaman bir anlam ifade etmektedir. İlhan Poyraz (Çukurdere Madencilik Başkan Yardımcısı): Erzincanİliç Çöpler Köyü mevkiinde açılması planlanan altın madeni de Türkiye’deki kurumlardan gerekli izinler alındıktan sonra en yüksek teknoloji ile donatılarak açılacaktır. Örneğin normalde atık barajına giden malzeme daha çok sıvı halde iken İliç’teki tesiste yüzde 75 oranında katı halde olacaktır. Çukurdere Madencilik, bölgede 2008 yılında altın çıkarmayı hedefliyor. Planlanan tesis ilk aşamada 10 yıl ömürlü olacak. İşletme sonunda 43 ton altın elde edilmesi planlanıyor. tü. Ancak son çıkan haberler gösteriyor ki, terör örgütüyle mücadeleden çok mukavele ön planda. Gazetelerde dizi dizi çıkan, Erdoğan tarafından yalanlanmayan “istihbaratlar” şunlar: 1 Bush’la Erdoğan “PKK ortak düşmanımızdır” sözü üzerinde anlaştı. 2 Bush, Erdoğan’a “PKK etkisiz hale getirilecek” sözü verdi. Bunun karşılığında Bush, Kuzey Irak yönetiminin Türkiye tarafından hukuken tanınmasını istedi. 3 Erdoğan, bunun olabileceğini, ancak iç kamuoyunda anlatımının zor olacağını söyledi. Bush, “Biz sana bir plan sunarız, sen bunu kendi planınmış gibi halkını ısıta ısıta söylersin” dedi. 4 Baş başa görüşmeden her konuda ortak yaklaşımı öngören bir anlaşma çıktı! AKP eşbaşkanı Gül’den BOP eşbaşkanı Erdoğan’a, Köşk’ün Dışişleri özel temsilcisi Babacan’dan her şeyden sorumlu Dengir Bey’e kadar yönetim katındaki her kafadan yukarıdaki 4 maddenin benzeri çıkıyor! ??? Sıcak durum böyle... Şimdi kısa bir arşiv anımsatması yapıp bugüne gelelim... 20 Mart 2003’te Irak’ı işgal eden ABD, buradaki başlıca müttefikinin BarzaniTalabani olduğunu baştan biliyordu, yanılmadı. Arkadaşların başlıca sorunu şuydu: Türkiye tarafından en üst düzeyde tanınmak! ABD, bunu değişik zamanlarda Türkiye’ye hissettirdi. Olmayınca, dayattı. 2007 yılı başındaki tablo şuydu: Dönemin Cumhurbaşkanı Sezer, “Samimiyetinden kuşku duyduğum sürece Talabani’yi cumhurbaşkanı olarak Ankara’ya davet etmem” diyor... Askerler, “Terör örgütüne destek verdikleri sürece biz onlarla kesinlikle muhatap olmayız” diyor... AKP kadrosu sancılı; Gülerdoğan, “Barış için olduktan sonra herkesle görüşürüz” diyor... Sezer’in görev süresinin sona ermesinin ardından ABD, yeni dönemde nasıl bir senaryoyla Barzani yönetimini Türkiye’ye tanıtırım, sorusunu masaya yatırıyor! ??? Çankaya’nın da düşmesinden sonra ben ABD yönetiminin yerinde olsam şöyle bir plan hazırlarım: 1 Önce Türkiye’nin canını acıtacak büyük bir terör eylemi... Birincisi kesmezse ikincisi... İki haneli rakamlarla dolu şehit haberlerinin yanına, bir grup askerin terör örgütü tarafından götürülmesi eylemini koyarım... 2 Türkiye kamuoyu gelişmelerden çok ama çok rahatsız olur. Bir an önce eyleme geçilmesini ister. Hükümet de eyleme geçmenin kendisini zayıflatacağını, inisiyatifi ne olursa olsun askere vermemek gerektiğini düşünür... 3 Sıkışan hükümet, çıkış için Washington’a gelir. Ona, “Senin terör belasından kurtulmanı sağlayacak önlemler alırım, senin düşmanın benim de düşmanımdır” denir. Karşılığında Türkiye hükümetinin Barzani’yi hukuken tanıması istenir. Sözümüz sütundan dışarı; bizimki sadece bir plan. Senaryo da denebilir. Ne demişler; terör önlemi gelecek yerden, hukuki tanıma esirgenmez! Bu planı gerçekçi buluyorsanız, şu sonuca varırsınız: ABD, terörü diplomatik bir silah olarak kullanıyor! ankcum?cumhuriyet.com.tr YÖK: SAHTEKÂRLIĞA ALET OLDU Kaz Dağları Milli Park Bölgesi’nde de maden arama çalışmaları yapıldığı ortaya çıktı İBDAC operasyonunda tutuklama ? İZMİR (Cumhuriyet Bürosu) İzmir’de düzenlenen operasyonda, terör örgütü İBDAC üyesi oldukları iddiasıyla yakalanan 6 kişiden, “Ebu Musab el Mansur’’ kod adıyla grup lideri olduğu iddia edilen C.T, örgütün sorumluluğunu yürüttüğü iddia edilen E.S, örgüt üyeleri oldukları ileri sürülen Z.S. ve Ö.Ş.E. tutuklandı, 2 sanık ise serbest bırakıldı. Bakan Güler doğru söylemiyor SERKAN PINARCI ANKARA Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’in 2 hafta önce “Milli parkta (Kaz Dağları) bir şey yapılması mümkün değil. Kaz Dağı’nı ve milli parkı ayırmak lazım” demesine karşın Kaz Dağları Milli Park Bölgesi’nde de maden arama çalışmaları yürütüldüğü öğrenildi. Çanakkale’den sonra Balıkesir bölgesinde de ortaya çıkan 27 arama ruhsatının birçoğunun 2007 yılında alındığı belirlenirken “aynı bölgede ayrı ayrı ruhsat alınması oyunu”nun burada da oynandığı anlaşıldı. Kalabak, Altınoluk, Armutçuk, Yaşyer, Kızılkeçili, Hacıaslanlar, Güre, Pınarbaşı, Eybek, Tepeova, Beyoba, Zeytinli, Tuğludere, Fazlıca köylerinde maden şirketlerine arama ruhsatı verildiği belirtildi. 27 firmanın 10’unda 2010, 9 tanesinde de 2009 yılına dek arama ruhsatı bulunduğu kaydedilirken birçoğunda arama yerinin belirtilmemesi dikkat çekti. Bu köylerden birçoğunun yamaçlarının milli parka yaslandığı, aramaların da bu bölgede yoğunlaştığı gelen bilgiler arasında yer aldı. ‘Alfred’in aslına da denklik diploması yok ANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet) Yükseköğretim Kurulu (YÖK), hakkında suç duyurusunda bulunduğu Alfred Üniversitesi’nin İstanbul Yerleşkesi’ni tanımayacağını açıklamasının ardından, üniversiteyi de tanımama kararı aldı. YÖK, “özgür üniversite” sloganıyla açılan ve türbanlıların da eğitim gördüğü New York Alfred Üniversitesi İstanbul Yerleşkesi’nin kendilerinden izin almadan faaliyet yürüttüğünü, buradan alınacak diplomaları tanımayacaklarını açıklamış, savcılığa da suç duyurusunda bulunmuştu. Bunun üzerine üniversitenin İstanbul yapılanması, üniversite olarak değil, dil kursu olarak faaliyet yürüteceklerini açıklamış ve bu yönde ruhsat almıştı. Ancak YÖK yerleşkenin “sahtekârlığa alet edildiğine” dikkat çekerek tamamen kapatılmasını istediğinden, bu istek yerine getirilmediği için Alfred Üniversitesi’ni de tanımama kararı aldı. Son genel kurul toplantısında, üniversitenin yapılan sahteciliğe alet olması nedeniyle bu kararın alındığı öğrenildi. Buna göre YÖK, artık Alfred Üniversitesi’nin diplomalarına denklik vermeyecek. Doğayı ve geçim kaynağı olan turizm sektörünü yok edecekler Kilis’te yabancılara satış durdu ? ANKARA (AA) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün yabancılara ait gayrimenkul verilerini güncelleme çalışmaları sonrasında Kilis’in yüzölçümünün “binde 5’’inden fazlasının yabancıların elinde olduğunun anlaşılması üzerine kentte yabancılara gayrimenkul satışı durduruldu. Kilis’te Suriyelilerin önemli ölçüde gayrimenkulü bulunuyor ancak bu mülkler Hatay’ın ilhak edildiği 1939 yılından önceki döneme dayandığı için taşınmazların yönetimi Milli Emlak Genel Müdürlüğü tarafından yürütülüyor. Şile halkı kalker ocağına karşı İstanbul Haber Servisi İstanbul’da doğal güzelliğe sahip nadir bölgeler arasında yer alan Şile’nin Kabaköz Köyü’nde yapılması planlanan kalker ocağı bölge halkının tepkisine neden oldu. Ormanlık alan tahrip edilerek yapılacak olan kalker ocağının yanı sıra deniz yolu ile kalker taşımacılığı için iskele de yapılacağını belirten Şile ve Ağva Civar Köyleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Hilmi Eren, “Şile, İstanbullunun nefes aldığı yer. Birileri para kazanacak diye Şile yok edilecek. Şile turizm bölgesi, buranın taşocakları ile tahrip edilmesini istemiyoruz” dedi. Doğa turizminin merkezlerinden Şile’de 250 dönümlük alana yapılması planlanan kalker ocağı ve iskele çevre halkı ile firma yetkililerini karşı karşıya getirdi. Yetkililerin 1997 yılında Enerji Bakanlığı’ndan kalker ocağı için almadencilerin dokunamayacağını vurgulayarak “Milli parkta arama yapılmadığını söylüyorlar, ancak ilçemizde milli parkın ve zeytinliğin dışında ormanlık alan yok. Güre bölgesinde bulunan arama ruhsatları milli parkta ya da zeytinlik alanda arama yaptıkları gerçeğini ortaya çıkarıyor” diye konuştu. 8 Mart 1995’te 22221 sayılı Resmi Gazete’de çıkan 3573 sayılı Zeytincilik Yasası’na göre, “Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine engel oladıkları iznin 10 yıl süreli olması firmanın çalışmalarını hızlandırmasına neden oldu. Kalker ocağının Şile için önemli bir tehdit oluşturacağına dikkat çeken ŞADER Başkanı Süleyman Hilmi Eren, “Dinamit kullanılarak çıkarılacak olan maden için bu alan 100 yıllığına kiralanacak. Bu Şile’deki doğal yapının tahrip edilmesi demek” dedi. Eren, AKP hükümetinin ormanlık alanların korunması adı altında 2004’te köylülere verilen “yakacak” anlamına gelen “makta”yı kaldırmasına karşın, bir firmanın ormanlık alanı tahrip etmesine izin vermesinin çelişkili olduğunu belirtti. Çevre halkının geçim kaynağının turizm olduğunun altını çizen Eren, “Şile’ye hafta sonları 3 milyon kişi geliyor. Ocak turizmin sonu olur” diye konuştu. Eren, dernek olarak yürütmeyi durdurma davası açacaklarını söyledi. yacağını, buna karşın Maden Yasası’nda değiştirilen milli parklara ilişkin maddede “Bakanlık izniyle milli parklarda madencilik faaliyetleri” denildiğini vurguladı. Balıkesir’de yeni ortaya çıkan arama ruhsatlarının verildiği köylerin yamaçlarında milli parkın yer aldığını anımsatan Öznal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Milli parkla ilgili Güler’in söyledikleri yalandan ibarettir. Milli park bölgesinde kaç tane arama ruhsatı verildiği ortaya çıktı.Ayrıca Balıkesir Yaşyer’de 3S Madencilik aynı tarihte üç ayrı ruhsat almış. Oyun içinde oyun oynamaktan bıkmadılar.” Kaçak binaları yıktırmadılar ? İstanbul Haber Servisi Ümraniye’ye bağlı Yenidoğan Beldesi’nde su havzaları üzerinde kaçak yapılan 17 katlı iki binayı yıkmak için dün Yenidoğan’a giden İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) zabıta ekipleri ile yaklaşık bin kişilik grup arasında gerginlik çıktı. 2 zabıtanın yaralanması üzerine yıkım güvenlik gerekçesiyle ertelendi. AKAYDIN: ERDOĞAN SÖZ VERDİ 1. KOŞU: F: Alya (1), P: Gönlüşen (3), PP: Moran (5), S: Sülüskız (8). 2. KOŞU: F: Yaz Yağmuru (3), P: Shining Domina (1), PP: Ankuva (4), S: Fuşya (2). 3. KOŞU: F: Efsane (3), P: Eren Hatun (4), PP: Beycesu (1), S: Deryanur (2). 4. KOŞU: F: Tabasco (6), P: Blackmail (1), PP: Doğu Ekspres (10), S: Turkısh Dance (5). 5. KOŞU: F: Ağarişvan (1), P: Tatarköylü (3), PP: Talihim (5), S: Yılmazer (2). 6. KOŞU: F: Canay Bike (1), P: Düş Perisi (4), PP: King Argo (3), S: Deniz Ege (8). 7. KOŞU: F: Duriwand (2), ALTILI GANYAN P: Jijimu (7), PP: Bergüzi 3 6 1 1 2 7 de (1), S: Fiyan (4). 8. KO 4 3 4 7 6 ŞU: F: Ümit Burnu (7), P: 1 5 3 3 Germecli (6), PP: Kork 2 2 5 mazcan (3), S: Ecenaz (5). 8 1 Ya milli park ya zeytinlik Bir kısmı zeytinlik bir kısmı da milli park içinde olan Güre köyünde iki ayrı firmanın arama ruhsatı aldığı belirtildi. Güre Belediye Başkanı Kamil Saka, ilçede bulunan ormanın bir kısmına zeytincilik, kalan kısmına ise Milli Park Yasası çerçevesinde cak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez” ifadesi yer alıyor. Buna rağmen bölgede arama yapıldığı kaydedilirken arama izninin verilmesinin burada işletmenin önünün açılacağı anlamına geldiği belirtiliyor. Listedeki arama bölgelerinin çoğunun milli park bölgesinde yer aldığı, Bakan Güler’in sözlerinin gerçeği yansıtmadığı kaydediliyor. Üniversitelere 5 bin araştırma görevlisi ANTALYA (AA) Üniversitelerarası Kurul Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Mustafa Akaydın, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın üniversitelere “5 bin araştırma görevlisi kadrosu verileceğini söylediğini” açıkladı. Prof. Akaydın, geçen hafta Ankara’da Erdoğan başkanlığında toplanan Bilim Teknoloji Kurulu’nda Türkiye’nin ArGe konusundaki durumunun tartışıldığını anımsatarak, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın toplantıda üniversitelere 3 bin araştırma görevlisi kadrosu verileceğini söylediğini belirtti. Erdoğan’a 3 binlik kadro sayısının az olduğunu söylediğini aktaran Akaydın, “Toplantı sonunda, Başbakan, 2008 yılı için üniversitelere 5 bin araştırma görevlisi müjdesi verdi’’ dedi. Oyun içinde oyun Güney Marmara Çevre Örgütü Körfez Başkanı Mehmet Akif Öznal, milli parklarda devrilen ağacın bile yerinden kaldırılama CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle