24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 KASIM 2007 CUMA 18 SPOR MAÇLARIN OYNANACAĞI KENTLER AyYıldızlılar, iyi başladıkları maratonda gün geldi üzüldü, ama hiçbir zaman umudunu yitirmedi ANONS EZİYETİ li Sami Yen’de önceki gün oynanan Türkiye Bosna Hersek maçında stat anonsörünün “Uyumayın Sefa” diye bağırması, Genç Fenerbahçeliler (GFB) taraftar grubunun “Sefa” lakaplı lideri Nedim Özpolat’ın stada alındığı gerçeğini ortaya çıkardı. Hatırlanacağı gibi Özpolat, 5149 sayılı kanun gereği statlara girme yasağıyla cezalandırılmıştı. Tartışma yaratan bir diğer noktaysa Şükrü Saracoğlu’nda yapılan anonslar yüzünden F.Bahçe’ye ceza veren Futbol Federasyonu’nun, kendi denetimindeki Bosna Hersek maçında taraftarları yönlendirmek için aynı uygulamaya başvurmasıydı. PELE BEĞENDİ rezilyalı efsane futbolcu Pele, İstanbul’daki ‘Perakende Günleri’ kapsamında yapacağı konuşma öncesi Türkiye’nin Bosna Hersek maçını kazanıp Avrupa Futbol Şampiyonası’na gitmesiyle ilgili olarak, “Yendiniz. Maçı aldığınız için, sizin için çok mutluyum. Türk futbolu söz konusu olduğunda, zaten hepiniz biliyorsunuz, çok büyük ilerlemeler kaydettiniz. Türk milli takımı, şu anda gerçekten mükemmel bir konumda. Başarılı bir ülkenin milli takımıyla aynı seviyede” dedi. A B Zorluklarla gelen başarı HİLMİ TÜRKAY 008 Avrupa Futbol Şampiyonası finallerine katılma hakkını elde ettik. Bu hiç de kolay olmadı. Çok zor olaylar atlattık, önümüze birçok engeller çıktı, yeri geldi aştık, yeri geldi takıldık. Sonuçta mutlu sona ulaştık. Ülkece morale ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde elde edilen bu başarı bir nebze de olsa yüreğimize su serpti. Bundan sonra önümüzde finaller için koca bir 7 ay var. Süreci iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Top yine Fatih hocada... O da zor günler geçirdi, oysa hiç de kolay değildi 70 milyonluk bir ülkenin ulusal takımını yönetmek. Gün geldi alkışladık, gün geldi yerin dibine soktuk. Bunu yaparken medyanın büyük bölümü kendisine acımasız davrandı. Hak etmiş miydi acaba?.. Hataları oldu; olmadı değil. Ama hatasız da insan olmaz. Biz biraz dozajı aştık sanırım. Şimdi bakıyorum gazete sayfalarına Fatih hocaya övgü dolu sözler. Gitmesi için kulis yapanlar şimdi ortalarda yok... Şöyle bir başa dönelim; yani 2006 Dünya Kupası sürecine... Türk futbol tarihinin en çalkantılı dönemiydi. FIFA suçluları değil masumları cezalandırmayı tercih etmişti. Üç maç seyircisiz oynama cezası... Bu “Türkiye Avrupa Şampiyonası’nda istenmeyen takım” demek oluyordu bir bakıma. Bizim bizden başka dostumuz yoktu. Düşmana karşı dibe vurduğumuz günlerde önce birlik beraberlik, sonra da alacağımız başarılı sonuçlar en iyi cevap olacaktı bizleri istemeyenlere. Malta, Macaristan, Moldova ve Yunanistan’ı geçerek FIFA’ya gereken cevabı verdik ama Norveç maçıyla işler bir anda tersine dönmüştü. Sonra buna Bosna yenilgisi eklendi. Eyvah; ortalık karıştı!.. Fatih Terim artık ulusal takımın teknik direktörü değil şimşekleri üzerine çeken adamdı. Ardından Avrupa’nın minik ülkeleri Malta ve Moldova unutamayacağımız dersler verdi. Euro 2008 finallerinin vizesi avucumuzun içinden ucup gidiyor muydu?.. Medyayla Terim arasında “Ders almam; ders veririm” tartışması başlamıştı. Sanki çok lazımdı. Yunanistan yenilgisiyle ‘kepenk kapatma’ aşamasına gelmiştik. En büyük üzüntümüz bu karşılaşma sonrasında Yunanistan basınının “İstanbul’u fethettik” biçiminde attığı başlıklar olmuştu. “Tamam bu iş buraya kadar olsa gerek.” Herkes böyle düşünüyordu. Evet, ama ‘bitti bitiyor’ dediğimiz anlarda Oslo’da Norveç’i yendik. Bir mucizeydi bu... Gökhan Gönül’ün oyuna girmesiyle ayağa kalkan ulusal takım Emre Belözoğlu ve Nihat Kahveci’nin attığı gollerle avuçlarımızın içinden uçup gitmekte olan finallerin kapısını açıyordu yeniden... Ve Bosna Hersek maçı... Bu maç da kolay olmayacaktı ama üstesinden gelmiştik. 10 oldu; bizim oldu. Maraton sona ermişti. Zoru başarmıştık. Artık finallerdeydik. İyi başlayan daha sonra kötüye dönüşen yolculuk ‘mutlu’ tamamlanmıştı. Ulusallar görevini yaptı, şimdi kim konuşursa konuşsun, atış serbest... 2 SPOR YORUM Bosna Hersek galibiyetinin ardından Etiler’deki ‘Şamdan Bar’a giden, Emre Belözoğlu, Emre Aşık, Rüştü, Aurelio, Hamit, Arda ve Teknik Direktör Yardımcısı Metin Tekin ile Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Tahir Kıran doyasıya eğlendi. ARİF KIZILYALIN Biraz da Eleştiri! Ulusal Futbol Takımımız, Norveç ve Bosna Hersek maçlarında aldığı 6 puanla adını 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası Finalleri’ne yazdırdı. Gurur verici bir sonuç. Mayıs ayından itibaren ülkece Avusturya ve İsviçre’deki finallere odaklanacağız. Futbol sayesinde turizm başta olmak üzere, ekonominin birçok dalı renklenecek. Dünya TV’lerinden yayımlanacak Avrupa Şampiyonası özel programları sayesinde “Türkiye” adı zihinlere kazınacak... Bu bağlamda “kazanan her zaman haklıdır” diyerek başta Ulusal Takımlar Başkanı (!) Haluk Ulusoy ve teknik patron Fatih Terim’le 40’a yakın öğrencisini kutlamalıyız. Çünkü bu başarının ardında, alınteri, gözyaşı, sıkıntı var. Unutmamalıyız, 2006 Dünya Kupası elemelerinin sonunda yaşadığımız hazin tablo ve sonrasında kesilen “seyircisiz” sürgün cezasını, boş maketler önünde oynamanın verdiği dayanılmaz acıyı... Yine anımsamalıyız 41 kazanılan Yunan maçı dahil her karşılaşma öncesi yaşanan “seri” sakatlıkları... Evet, bu açıdan baktığımızda gerçekten zoru başardık... Ne var ki bir de madalyonun diğer yüzü var. Öncelikle yıllık 700 milyon doları geçen piyasa payı ile Türk futbolunun marka değeri, grubumuzda yer alan son Avrupa Şampiyonu Yunanistan’ın, Norveç’in, Macaristan’ın çok üzerinde. Bosna’yı, Malta’yı, Moldova’yı saymıyoruz bile.. Kendi elimizle bir grup seçsek ancak bu kadar avantajlı bir konum yakalardık... Öyle ise biz niye zorlandık final vizesini alırken? Öncelikle Türk futbolunun bir gününün ötekini tutmaması irdelenmeli. İstikrarsızlık yatırılmalı masaya. 12 maçlık seride 40’a yakın futbolcunun denenmesi, konuşulmalı. Teknik direktör Fatih Terim’in kafaca ilk 4 maça müthiş şekilde hazırlandığı halde, Bosna Malta Moldova ile oynanan dış saha maçlarına aynı önemi göstermediğini tartışmalıyız. Yine “güvendiği isimlerden ödün vermeme” adına kendi takımlarında yedek bekleyen, hatta tribünde oturan isimlere şans tanıyan teknik kadronun “ısrarı” konu edilmeli. Norveç maçında Yusuf’un kaptırdığı topun 22’ye neden olacakken Volkan tarafından kurtarılışı, hatta son Bosna maçında Gökdeniz’in rakibe bıraktığı topun 90 artı 3’te Emre Aşık’ça uzaklaştırılışını da unutmamalı, çözüm üretmeliyiz... Son Bosna Hersek finalini de tüm çıplaklığı ile enine boyuna mercek altına almaktan başka çaresi yok Türk futbolunun... Kabul; hepimiz çarşamba gecesi duygu yüklüydük. Bazı gerçekleri ya gözden kaçırdık ya görmedik... Ama inanın ki maç içinde stat hoparlörlerinden yapılan anonslar, F.Bahçe, G.Saray ve Beşiktaş amigolarına elden verilen biletler, cezası olan tribün elebaşılarının adlarının stat hoparlörlerinde “ulusal kahraman” gibi ses bulması, “Yakıştı mı Türk futboluna” önergesini taşımalı etik spor meclisine. Evet, işte doğrular, işte eğriler. Haluk Ulusoy, Fatih Terim ve futbolcular geniş katılımlı bir toplantı ile “günahlarımız ve sevaplarımız” diye bir araya gelip özeleştiri yapmak zorunda. Yoksa bir dahaki elemelerde yine zorlanır, işi yine son maça bırakır; ama İspanya’da yeniden bir Nihat bulamayacağımız için de elenip gidiveririz, Türk futbol markası bu kadar parlamışken... NİHAT geri döndü orveç ve Bosna Hersek maçlarında attığı gollerle Euro 2008 kapısını açan futbolcu olan Nihat Kahveci, uzun süren sakatlığından sonra sahalara müthiş bir dönüş yaptı. Beşiktaş’ta da kendisiyle birlikte çalışan John Benjamin Toschak tarafından 200102 sezonunun ortasında Real Sociedad’a transfer edilen Nihat, La Liga’da gösterdiği müthiş performansla adından söz ettirdi. Özellikle Sırp Kovacevic’le çok etkili bir ikili oluşturan ulusal futbolcumuz, takımının 200203 sezonundaki lig ikinciliğinde büyük pay sahibiydi. Ancak Nihat sonraki N yıllarda sakatlıklar nedeniyle istikrarsız bir performans sergiledi. Yine de Real Madrid ve Barcelona gibi takımlar karşısında zaman zaman gösterdiği başarılı performansla transfer piyasasında üst sıralarda yer aldı. 200607 sezonunda Villarreal’e transfer olan Nihat, şanssız bir sakatlık sonucu mevsim boyunca formasından uzak kaldı. Ancak bu sezon başında sahalara müthiş bir dönüş yaptı ve ligin zirvesinde yer alan takımının en önemli silahı olarak göze çarptı. Uzun süre sonra AyYıldızlı takıma da geri dönen başarılı futbolcu, kaydettiği gollerle Avrupa Şampiyonası’na katılmamızda en büyük pay sahibi olan isimdi. ULUSOY’DAN PRİM SÖZÜ B osna Hersek’i yenerek Avrupa Futbol Şampiyonası’na gitmeye hak kazanan ulusal takımda, Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy’un maç sonrası soyunma odasında futbolculara prim sözü verdiği öğrenildi. Başkan Ulusoy’un ayrıca oyunculara “Avrupa Şampiyonası’nda da aynı özveriyle başarılı olacağız. Orada da iyi bir derece alalım, gerisini düşünmeyin” dediği bildirildi. Resmi bir açıklama yapılmamasına karşın federasyona yakın kaynakların eleme maçlarında kadroya davet edilen 40 futbolcuya en az 250’şer bin Avro prim dağıtacağı ifade ediliyor. Ancak futbolcuların oynadığı maç sayısına göre alacağı tutarlarda farklılıklar olacağı belirtiliyor. Futbol Federasyonu Başkanvekili Affan Keçeci de dün yaptığı açıklamada “Herkes hakkını alacak. Türkiye’nin adını dünyaya duyurdular. Bundan büyük tanıtım olur mu? Bunu parayla, pulla ölçemezsiniz’’ yorumunu yaptı. Norveç’e 11 oyunu RAKİBİMİZ ULUSALLARIN BERABERE KALDIĞINI DÜŞÜNDÜ AMA... lusal Futbol Takımı’nın Bosna Hersek karşısında aldığı 10’lık galibiyet, Norveç’i yasa boğdu. Malta’da 41 galip gelen ve Türkiye’den sürekli sevinçli bir haber bekleyen Norveçli oyuncular maç boyunca Ay Yıldızlı ekibimizin berabere kaldığını düşündü. Teknik direktör Hareide de Türkiye’nin 10 galip olduğunu maç sonuna kadar sakladı. Seyirci Bosna maçı 11 olmuş gibi Norveç takımını alkış ve ıslık yağmuruna tutunca, Norveçli oyuncular 2008 Avrupa Şampiyonası’na gittiklerini ULUSALLAR GALİBİYETİ DOYASIYA KUTLADI sanarak maç ortasında birbirini kutlamaya başladı. Ancak soyunma odasında Euro 2008’e giden tarafın Türkiye olduğunu öğrenen futbolcular adeta yıkıldı. John Arne Riise, DIŞ BASIN U ? İSPANYA: Marca: Türkiye’nin yeni kahramanı Nihat. As: Nihat kahraman oldu ve Türkiye’yi Avrupa’ya soktu. ? İTALYA: La Gazetta dello Sport: Türkiye 8 yıl sonra Avrupa’da. ? YUNANİSTAN: Goal News: Finalin Nihat’ı. Sportday: Komşu en kritik maçında tökezleyemezdi ve gereğini yerine getirdi. ? NORVEÇ: Aften Posten: Bir rüya yıkıldı. Dagbladet: Hareide kötü haberi oyuncularından sakladı. ? ALMANYA: B.Z: Türkiye, Bosna karşısında Avrupa Şampiyonası’na titreyerek gitti. ? MACARİSTAN: Nemzetisport: Bosna: En İyi Akraba. ? UEFA: Türkiye Nihat’ın golüyle inatçı Bosna’yı yenip finallerdeki yerini aldı. seyirci tarafından aldatıldıklarını belirterek “Aldatılmak çok kötü. Seyirci bunu yapmamalıydı. Bizimle alay ettiler” dedi. CUMHURİYET 18 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle