18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 KASIM 2007 CUMA 23 KASIM 2007 CUMA CUMHURİYET SAYFA 10 KAVŞAK ÖZGEN ACAR DIŞ HABERLER dishab?cumhuriyet.com.tr (AFP) DIŞ HABERLER dishab?cumhuriyet.com.tr 11 Başkentte Ademiye semtindeki okul ve hastaneleri silahlı kadınlar koruyor Avustralya Başbakanı’nın 11 yıllık iktidarının yarınki seçimlerle sona ermesi bekleniyor BIÇAK SIRTI EROL MANİSALI Nereden Nereye Nurculuk? ıllardır gazeteci olarak Türkiye içinde ve dışında uluslararası olayları izlemeye çalıştık. Aklımız erdiğince, bilgimiz yettiğince bunları değerlendirdik. Ama, son birkaç yıldır bazı oluşumları anlamakta güçlük çekiyoruz. “31 Mart İrtica” ayaklanmasına karışan, sonra Türkiye Cumhuriyeti’nden bölünmeyi hedefleyen 1925’teki “Şeyh Said İsyanında” rol oynayan, Atatürk’e “Deccal” diyen Saidi Nursi 23 Mart 1960’ta Urfa’da öldü. 13 Kasım 1960’ta Cumhuriyet’te gazeteciliğe başladım. Ağustos 1961’de bir haberim, Cumhuriyet’in tepesinde üç sütuna başlığa çıkan belki de ilk polisiye haber oldu. Haberde ilk imzamı görmenin heyecanını unutamam. Ankara polisinin Hacı Bayram Camii yakınındaki bir eve yaptığı baskında Saidi Nursi’nin ardılı üç kişinin teksir makinesinde laiklik karşıtı “risale (bildiri)” basıp dağıttıkları saptanmış, kişiler adliyede tutuklanmışlardı. Foto muhabiri rahmetli Tolon Arlıhan ile eve gitmiş, polisin kapıyı mühürlediğini görünce bahçe duvarından atlayıp evin içindeki teksir makinesini, bildiri tomarlarının resimlerini çekerek haberleştirmiştik. Bir süre sonra, mahkemeden iki “celp” gelmişti. Birinde “mesken dokunulmazlığını ihlal”, diğerinde ise bu üç Nurcuya “yayın yoluyla hakaret” suçundan hakkımda dava açıldığı bildiriliyordu. Y Haberde, eve girdiğimizi itiraf ettiğim için 6 ay hapis cezasına çarptırıldım. Hafifletici nedenlerle cezam indirilip tecil edildi. İlk imzalı haberimle sabıkalı olmuştum. İkinci davada, üç yargıçlı basın suçları mahkemesinde başkan, kimliklerimizi saptadıktan sonra davacıların avukatı Bekir Berk’e döndü, “Böyle bir dava açmaya utanmıyor musunuz? Bir daha böyle bir davada karşıma çıkarsanız sizi yargılarım” dedi. Berk, sonra Suudi Arabistan’a kaçıp radyoda laiklik aleyhindeki programlarıyla ünlenecekti. Yargıç, kâtibe hanıma “Yaz kızım! Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin korunmasına yönelik haber yazan gazeteci Özgen Acar’ın aklanmasına, mahkeme masraflarının davacılardan alınmasına...” diye yazdırdı. 19 Kasım tarihli gazetelerde “İstanbul İlim ve Kültür Vakfı”nın Saidi Nursi’nin Görüşleri ışığı altında “İnsanlık onuruna layık bir dünya için adalet” konulu uluslararası çalıştay toplantısı haberi vardı. 30 ülkeden 150’yi aşkın konuğun katıldığı bildiriliyordu. Hacı Bayram’da teksir edilen, yasaklanmış “risaleler (bildiriler)” savcıların önünde tartışılıyor ve ücretsiz dağıtılıyordu. Üstüne üstlük, bir kamu kuruluşu olan THY, çalıştayın “resmi sponsoru (hamisi)” olmuştu. Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin de kutlama telgrafı göndermişti. 50 yıl içinde ne değişim ama! Bağdat’ın Amazonları Dış Haberler Servisi Irak’ın başkentindeki bir semtte okulları ve hastaneleri, silahlı kadınların korumaya başladığı bildirildi. Amerikan televizyonu CBS muhabiri Lara Logan, Bağdat’ın Ademiye semtiyle ilgili haberinde, “ABD işgalinden beri ölümcül Ademiye’nin sokaklarında ilk defa kutlama sesleri duyuluyor” ifadesini kullandı. ABD’nin “gönüllüler” dediği eski Sünni direnişçilerin artık El Kaide’ye karşı savaşmaya başladığına dikkat çeken Logan, bazılarının bu kişiler için “Amerikan mi ? Şii milislerin hedefi olan ve El Kaide militanlarının cirit attığı Sünni semtinde, 52 kadın güvenliği sağlamak için silahlandı. Semtin, işgalin başlamasından beri en sakin günlerini yaşamaya başladığı bildirildi. lisleri” ifadesini kullandığını, ancak ABD’li komutanların maaş ödenen bu kişileri milis olarak adlandırmaktan kaçındığını aktardı. duğuna dikkat çekerek semtteki 52 silahlı kadının güvenliği sağladığını belirtti. Logan’ın görüştüğü Iraklı kadın Hana, Şii partilerinin kontrolündeki Irak hükümetine güvenmediklerini belirterek, “Bizden nefret ediyorlar” dedi. Kadınlar fotoğraf çektirmekten ve görüş belirtmekten kaçınırken Hana, muhabirin bir sorusunu yanıtlaya ‘Hükümete güvenmiyoruz’ Logan, ABD’nin Ademiye’deki okulları, hastaneleri ve diğer kurumları korumak için “sıra dışı” bir yola başvur I Birileri Bana Anlatsın! apa 2. Jean Paul Vatikan’da 9 Şubat 1998’de Said’i Nursi’nin veliahdı Fethullah Gülen hazretlerini (!) “dinler arası diyalog” bağlamında kabul buyurdu. Papalık, elbette İslamiyetin güçlenmesine karşıydı. Saidi Nursi bir numaralı Hıristiyanlık düşmanı idi. Nasıl oluyordu da bu iki kutup buluşmakla kalmıyor, “Allahın Fatihi(?)” Gülen, o günden sonra öğrencilerini Vatikan’ın misyonerlik okulunda eğitime gönderiyordu. Mezunlar da Asya’da, Afrika’da Fethullah okulları açıp Hıristiyanlığa karşı İslamiyeti yayıyorlardı. Bu ilişkiyi ben anlayamadım! ??? Geçen yıl kasım ayında Gülen’in yeğeni Ali Bayram, ABD’deki Hıristiyan P papazları ile misyonerlerini yetiştiren “Hartford Seminary” adlı okula “Saidi Nursi Burs Bağış Fonu” adı altında 2 milyon dolar bağış yaptı. İzmir’de devletin imamının 2 milyon doları nasıl bulduğunu oldum olası anlamamışımdır. Bu ne biçim Nurculuk? İki tarihsel din düşmanının bu bağıştan sağladıkları karşılıklı çıkarlarını anlayanınız var mı? ??? 2527 Ekim’de Londra’da, burunlarından kıl aldırmayan İngiliz soyluları, Lordlar Kamarası’nda “Dönüşüm Geçiren ‘İslam Dünyası’: Gülen hareketinin bu sürece katkıları” konulu konferansa önayak oldular. Ardında Gülen’in bulunduğu Londra Diyalog Derneği’nin düzenlediği toplantıya 49 bildiri su nuldu. Katkıda bulunan sözde bilim adamlarına bildiri başına 600 dolar ödendi. Toplantı masraflarının faturası da 80 bin sterlindi. Lordların, Gülen bağlantısını hâlâ anlayamadım. Ya siz? ??? 3 Kasım’da ABD’nin güzel kenti San Antonio’da Teksas Üniversitesi’ndeki çalıştayda, yine “Gülen hareketi” gündem oluşturdu. Bunu 23 Kasım’da Melbourne’de “Avustralya Kültürlerarası Diyalog Merkezinin” açılışı izledi. Gülen dünyası, “Avustralya Katolik Üniversitesi”ne, yarım milyon dolar bağışta bulundu. İlk yıl için geçerli olan bu bağış, her yıl yeniden kararlaştırılacaktı. Gülen’den Hıristiyanlara, bu garip bağış trafiğini anlayan beri gelsin! raklı kadın, El Kaide militanları tarafından öldürülen eşinin tabutunun başına çocuklarıyla birlikte oturmuş ağlıyor. El Kaide’nin dünkü saldırılarında 10 kişinin öldüğü bildirildi. (Fotoğraf: REUTERS) rak taşıdıkları AK47 (Kalaşnikof) tüfeğini kullanmayı bildiklerini söyledi. Geçen 2 hafta içinde semtte 14 gizli cephaneliğin ortaya çıkarıldığına dikkat çeken Logan, sadece 1 ay önce ıssız olan ana caddenin bugünlerde canlandığını ve 2 yıldır kapalı olan benzin istasyonunun tekrar açıldığını kaydederek “Ama ABD sonsuza kadar Sünni gönüllülere maaş verip onları koruyamaz” dedi. Bağdat’ın güneyindeki Dura bölgesinde 2 Iraklı askeri öldürerek araçlarını gasp eden El Kaide militanları, daha sonra aracı, ABD ile işbirliği yapan Sünni savaşçıların çatısı olan Uyanış Konseyi’nin bürosuna sürdü. Çatışmada 10 kişi hayatını kaybetti. Bağdat’ın kuzeydoğusundaki Diyala vilayetindeki saldırıda ise 7 militan ve 2 sivil hayatını kaybetti. Berlin garında rehine dehşeti ? BERLİN (AA) Almanya’nın başkenti Berlin’de Taner I. (26), önceki gün akşam ana tren garında bir kafede çalışan Alman garsonu 2 saat süreyle rehin aldı. Bild gazetesi, Türk gencinin, ana tren garında önce bir telefon dükkânından 1 Avro’ya cep telefonu aldığını, daha sonra kavga çıkarttığını, polisin olay yerine gelmesi üzerine de yan taraftaki Cafe Segafredo’ya geçerek burada çalışan Karsten R’nin (34) boğazına bıçak dayayıp öldürmekle tehdit ettiğini bildirdi. BZ gazetesi, Taner I’nın, “Türkiye’ye uçmak istiyorum” diye bağırdığını yazdı. Olay sırasında kokain almış olduğu tahmin edilen Taner I’nın, Alman rehineyi 40 metre beraberinde sürüklediği de bildirildi. 2 saat sonunda Taner I’nın, özel polis tarafından etkisiz hale getirildiği kaydediliyor. Howard’a broşür darbesi Dış Haberler Servisi Cumartesi günü yapılacak genel seçimlerde ağır bir yenilgiye uğraması beklenen Avustralya Başbakanı John Howard, rakibi İşçi Partisi’ni “Müslümanların partisi” olarak gösteren sahte broşür skandalıyla bir darbe daha aldı. Avustralya’nın başkenti Sydney’in Lindsay seçim bölgesinde dağıtılan hayali “Avustralya İslam Federasyonu” imzalı broşürlerde, İşçi Partisi’ne oy verilmesi çağrısı yapıldı. Üzerinde Türk bayrağı, İşçi Partisi’nin logosu ve cami resmi bulunan broşürlerde ayrıca, St. Mary bölgesine cami yapılacağı ve Endonezya’nın Bali Adası’ndaki intihar saldırılarını düzenleyenlerin affedileceği gibi vaatler sıralandı. Bali saldırılarında 88’i Avustralyalı 200 civarında kişi ölmüştü. Broşürlerin posta kutularına atılması ve elden dağıtılması üzerine olaydan haberdar olan Türkiye’nin Sydney Bü ‘Piyasa Üzerinden’ Karşıdevrim ABD ve AB’nin soğuk savaş sonrasında “yeni liberalizmi’’ tozlu raflardan indirip yeniden dayatması çok doğaldır. Çünkü liberal yapı, “güçlünün zayıflar üzerindeki egemenliğini’’, serbest piyasa üzerinden en rahat biçimde gerçekleştirebilecek olanakları sağlıyor. Türkiye benzeri “üçüncü ülkelerde’’ Batı kapitalizmi şu koşulları dayatır: serbest piyasa ekonomisi esas hedefiniz olmalı, her şey özelleştirilip piyasaya bırakılmalı, bu piyasa ise tamamen dışa açık ve “küresel’’ olmalı. Artık Batı kapitalizmi için o ülkeyi denetim altına almak çok kolaydır. Tereyağından kıl çeker gibi işler otomatiğe bağlanmış olarak yürür. ABD ve AB ülkeleri “makro ve ulusal politikalarla’’, dev tekellerini bu üçüncü ülkelere yönlendirmeye başlarlar. Sınai, ticari ve mali piyasaları yavaş yavaş denetim altına alırlar. Bu çok bilinen bir yöntemdir. Ancak bugün, 18. ve 19. yüzyıldan çok daha karmaşık akılcı ve derinliğine uygulanabilecek farklı mekanizmalarla geliştirilmiştir. Bir benzetme yaparsak, dün Afrika’da ayaklarına zincir halkalar takılarak denetim altına alınan insanlar bugün mideleri ve beyinleri aracılığı ile postmodern köleler durumuna sokulabiliyorlar. En önemlisi, ‘“birinci sınıf köleler’’ olarak yetiştirilen oligarşi, “sıradan köleleri’’, Batı adına içerde yönetmeye başlıyor. liğini’’, şeriat özgürlüğüne kaydırırlar. ‘’Piyasa dostu yeni anayasa’’ aslında tarikatların, cemaatlerin ekonomideki (ve toplumdaki) egemenliğini sağlamaya yönelik girişimlerdir. Yeni ticaret kanunu bile ‘’piyasayı ve sermayeyi her şeyin üzerine çıkaran’’ yeni bir yapılanma getiriyor. Kooperatifler ve vakıflar gibi insana ve toplumsallığa oturtulan kurumlar sermaye şirketlerine benzer hale getiriliyor. Amaç, ‘’toplumcu’’ örgütlenmeler yerine, ‘’sermayeci ve dinci örgütlenmelerin öne çıktığı’’ yeni bir yapılanma sağlamak. Bu da serbest piyasanın bir kaldıraç, bir maşa gibi kullanılması ile sağlanmış oluyor. Bölücüler de devlete ve üniter yapıya karşı. Sosyal devletin yıkıldığı; her şeyin serbest piyasa üzerinden belirlendiği bir ortamda bölücü terör örgütleri de bu aracı devlete karşı aynen köktendinciler gibi kullanmaya başlıyorlar. Böylelikle aralarında, “bir doku ortaklığı’’, serbest piyasa üzerinden sağlanmış oluyor. R akibi İşçi Partisi’ni radikal İslamcı teröristlerle işbirliği halindeymiş gibi gösteren ve üzerinde Türk bayrağı da bulunan sahte broşür skandalının ardından, ABD’nin Irak’ı işgal koalisyonunda yer alan liderlerden sonuncusu olan Howard’ın yenilgiye uğrayacağına kesin gözüyle bakılıyor. lamcı teröristlerle işbirliği yapıyormuş gibi gösteren broşürler hakkında, “Olanları kınıyorum. Benim görüşlerimi yansıtmıyor. Bu tatsız ve saldırganca” diye konuştu. Broşürleri hazırlayanların, yeniden aday olmayan Liberal Parti milletvekili Jackie Kelly’nin kocası Gary Clark ve partinin Lindsay’deki yeni adayı Karen Chijoff’un eşi Greg Chijoff olduğu ortaya çıktı. Avustralya medyasında, Clark ile partinin New South Wales eyaleti yöneticilerinden Jeff Egan’ın ihraç edildiği belirtildi. yükelçiliği, Avustralya Dışişleri Bakanlığı ile iktidardaki Liberal Parti ve muhalefetteki İşçi Partisi yetkilileriyle görüşmeler yaparak rahatsızlığını bildirdi. Büyükelçi Murat Ersavcı, Başbakan Howard’ın danışmanının kendisinden özür dilediğini belirterek, “Olayın Avustralya’nın mevcut politikalarıyla hiçbir bağlantısı olmadığını belirten yetkililer, Avustralya’daki Türk toplumunun ülkeye en iyi entegre olmuş Müslüman grup olduğunu bildirmişlerdir” dedi. Howard da, İşçi Partisi’ni radikal İs Eski Dışişleri Bakanı Kelly, Howard’ın yakın çalışma arkadaşlarından biri. Avustralya Federal Seçim Kurulu olaya karışanlar hakkında suç duyurusunda bulunurken, Avustralya İslam Konseyleri Federasyonu Başkanı Ikebal Patel, “Seçim sürecinin son bölümünde böyle bir şeyi sahte el ilanlarında gündeme getirmek gerçekten de adice” diyerek polisin soruşturma açmasını istedi. İşçi Partisi lideri ve müstakbel Başbakan Kevin Rudd bildirilerden hangi parti yetkililerinin haberdar olduğunun ortaya çıkarılmasını istedi. Kamuoyu yoklamaları Irak işgaline 1400 askerle destek veren Bush’un müttefiki Howard’ın 11 yıllık iktidarının sona ereceğini gösteriyor. İngiltere’de Tony Blair’in, İspanya’da Jose Maria Aznar’ın, İtalya’da Silvio Berlusconi’nin ve Polonya’da Aleksander Kwasniewski’nin koltuklarını kaybetmesi gibi Howard’ın da koltuğunu kaybetmesi bekleniyor. Sanchez ‘çekilelim’ dedi Bu arada, Irak’taki ABD ordusunun eski komutanı Ricardo Sanchez çekilmeyi savunduğunu açıkladı. Emekli korgeneral, muhalefetteki demokratların radyosuna verdiği demeçte, Iraklı politikacıların çabalarının, Amerikan askerlerinin güvenliği sağlama gayretiyle örtüşmediğinden yakındı. 2003’teki Irak işgalinin ardından bu ülkedeki operasyonların başına getirilen ve yaklaşık 1 yıl bu görevde kalan Sanchez, demokratların Temsilciler Meclisi’ne sunduğu savaş bütçesi tasarısını desteklediğini söyledi. Tasarı, 50 milyar doların savunma bakanlığına ayrılması için askerlerin 15 Aralık 2008’e kadar çekilmesini şart koşuyor. N ATO BAŞA ÇIKAMIYOR Taliban ülkenin yarısında ‘iktidar’ den 80 bine çıkarılmasının yanı sıra NATO’nun Müslüman ülkeleri uluslararası güce katkıda bulunmaya çağırması da önerildi. Rapora göre, kaçak haşhaş üretiminden büyük paralar kazanan Taliban, Afganistan’ın güneyindeki Peştun bölgesinde fiili yönetimler oluşturdu. Senlis Council Başkanı Norine MacDonald da Taliban kuvvetlerinin kırsal alanlarda, sınır bölgelerinde, bazı bölge merkezlerinde ve önemli güzergâhÜKRAN GÜNÜ larda duruma hâkim olZİYARETİNE duğunu söyledi. MacDonald, yoksul halkın, ÇİN ENGELİ ABD’nin uyuşturucu tiDış Haberler Servisi Amecaretine karşı yürüttürikalı denizcilerin tatil günleğü mücadeleye tepki rinde aileleriyle buluştukları gösterdiğini, böylece limanlardan biri olan Hong halkın gözünde TaliKong’a Şükran Günü için planban’ın siyasi meşruiyet lanan uçak gemisi ziyareti, Çin kazandığını vurguladı. engeline takıldı. US Kitty Rapora yer veren, İnHawk uçak gemisi grubu, zigiliz Independent gazeyaret için izin beklerken ABD tesine göre, cephede saDışişleri Bakanlığı Çinli yetkivaşacak birlik eksikliği lilerin izin vermediğini duyuryüzünden Taliban’dan du. Çinli yetkililer daha sonra alınan bölgeler elde tuziyarete izin verdiler ama artık tulamıyor ve kontrolü çok geç olmuş, Amerikan getekrar ele geçirmek için mileri Japonya’daki üslerine şiddetli çatışmalara girdoğru harekete geçmişti. mek gerekiyor. Bu duGemilerdeki yaklaşık 8 bin rum, ülkede açlık çekidenizci ve havacının yüzlerce len bölgelere yardım yakını Şükran Günü’nü birlikulaştırılmasını da engelte geçirebilmek için Hong liyor. İngiltere merkezKong’a gitmişti. ABD’nin Tayli yardım kuruluşu Oxvan’a 940 milyon dolarlık silah fam’ın bir raporunda, satışı planlaması ve ABD BaşAfganistan’da milyonkanı George Bush’un, Dalay larca kişinin Afrika’daLama ile geçen ay yaptığı gökiyle karşılaştırılacak rüşmenin Pekin yönetimini kızdüzeyde açlık çektiği dırmış olabileceği belirtiliyor. belirtilmişti. Dış Haberler Servisi Afganistan’ın yarısından fazlasının Taliban kontrolünde olduğu belirtiliyor. Merkezi Brüksel’de bulunan düşünce kuruluşu The Senlis Council’ın hazırladığı rapora göre, Afganistan’daki NATO gücünün Taliban’la başa çıkabilmesi için mevcut kuvvetlerini iki katına çıkarması gerek. Raporda, Afganistan’daki NATO gücünün 40 bin Yeni liberalizm ve sömürgecilik Neoliberalizm emperyalizmin elindeki en önemli araç olarak “Türkiye’nin askersiz işgalinde’’ kullanılmaktadır.(*) Tarımın, sanayinin, ticaretin, mali sektörün, enerjinin, iletişimin ve medyanın denetim altına alınmasında serbest piyasa Batı için en uygun araç oldu. Yıllık dış ticaret açığımız 50 milyarın, borçlarımız 400 milyar doların üzerine bu nedenle çıktı. İslamcılar, serbest piyasayı öne çıkararak sosyal devleti yıktı. Bu yolla tarikatlar ve cemaatler serbest piyasayı kullanarak geliyorlar ve devletten boşaltılan alanları dolduruyorlar. Bölücüler ve terör örgütleri serbest piyasa üzerinden hem kaynaklarını genişletiyorlar hem de örgütlenmelerini güçlendiriyorlar. Bazı belediyelerin “serbest piyasa üzerinden’’ nasıl eylem yaptıklarını örnekleriyle görüyoruz. ABD’nin, AB’nin İslamcılar ve bölücülerle olan Türkiye üzerindeki ortaklıkları serbest piyasa üzerinden sağlanıyor. Bu piyasa yabancı tekellerin yolunu açıyor; tarikatları ve cemaatleri devlet aleyhine güçlendiriyor; bölücü terör ile onu kullanan güçler arasında bir köprü vazifesi görüyor. İşte bu nedenle yeni liberalizm ve serbest piyasa İslamcıların, bölücülerin ve Batı emperyalizminin dört elle sarıldıkları bir sihirli değnek haline geliyor. Bizim savunduğumuz ulusal demokratik devrim, emperyalizmin bu dayatmalarına karşı tek çıkış yoludur. (*) Türkiye’nin Askersiz İşgali, Truva, 2007 ‘İsrail, Türkiye sınırında radar vurdu’ ? KUDÜS (AA) Karşılıklı doğrulanmasına rağmen, içeriği hâlâ gizem barındıran, İsrail uçaklarının 6 Eylül’de Suriye sınırları içindeki hava saldırısında; uçakların Suriye’nin, Türkiye sınırı yakınlarındaki bir radar istasyonunu da vurdukları belirtildi. ABD’de yayımlanan Aviation Week&Space Technology adlı savunma dergisinde yer alan haberde, İsrail savaş uçaklarının asıl hedefinin, Deyr el Zawr’da nükleer reaktör olduğundan şüphelenilen bir tesis olduğu, ancak bu saldırının, Türkiye sınırına yakın Tel el Ebuad bölgesindeki Suriye radar tesisinin önceden vurulmasıyla mümkün hale geldiği bildirildi. Haberde, radar istasyonunun, İsrail savaş uçaklarının, Suriye hava sahasından girişçıkışının izlenmesine meydan verilmemesi için, elektronik saldırılar ve hassas bombalar aracılığıyla vurulduğunu belirtti. Saldırı süresince, Suriye’nin tüm hava savunma radar sisteminin işlevsiz kaldığı da kaydedildi. Serbest piyasa üzerinden siyaset… Herkes piyasayı sadece “iktisadi bir öğe’’ sanır. Kısmen doğrudur; ancak bu iktisadi faktör özünde siyaset, güvenlik ve kültürle, hatta “din’’ ile iç içe geçmiştir. Piyasayı ele geçirince siyasete ve dine kaynak aktarmaya başlarsınız; siyaseti, dini, imanı denetim altına alırsınız. Bu, işin teknik, mekanik ve “nesnel’’ boyutudur. Hemen her ülkede görülen “olağan’’ şeylerdir. Ancak Türkiye’de bu nesnelliğe ek olarak “öznel’’ şeyler vardır. İşte “serbest piyasa’’ tam da burada bütün becerilerini ortaya koymaya başlar. Bu coğrafyada sadece büyük sermaye çevreleri değil, İslamcılar ve bölücüler de serbest piyasayı bir kaldıraç gibi kullanıp amaçlarına ulaşırlar. Serbest piyasa bir boyutu ile, “Batı kapitalizminin Türkiye’yi iktisadi işgalinin bir maşası haline dönüşür.’’ Diğer boyutunda İslamcılar serbest piyasayı, önlerindeki engelleri yıkmak için koçbaşı gibi kullanırlar. Ne mi yaparlar? “Artık her şeyi piyasa belirliyor, devlet yoktur, piyasa vardır’’ diyerek piyasayı, devleti yıkmanın bir aracı olarak kullanmaya başlarlar. Bununla da yetinmeyip, serbest piyasanın “serbest A BD’DEN UYARI: İran’a yaptırım kararı yolda Dış Haberler Servisi Viyana’da başlayan ve 35 ülkenin oluşturduğu Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) yönetim kurulu toplantısında konuşan Kurumun Başkanı Muhammed el Baradey, İran’ın geçmişte nükleer faaliyetlerini sakladığına dikkat çekerek, Tahran’ın nükleer faaliyetlerinin barışçı olup olmadığını hâlâ anlayamadıklarını bildirdi. UAEK Yönetim Kurulu toplantısına İran’ın nükleer çalışmalarına ilişkin son raporunu sunan El Baradey, İran’ın önemli alanlarda kendileriyle işbirliğini arttırdığını, ancak “kendilerine bildirilmemiş nükleer materyal ve faaliyetler olup olmadığı konusunda güvenilir teminat alamadıklarını” söyledi. ABD heyeti başkanı Büyükelçi Gregory Schulte, İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini askıya almaması halinde BM Güvenlik Konseyi’nden 3. yaptırım kararını çıkartacaklarını açıkladı. Batılı diplomatik kaynaklar, Scuhlte’nin konuşmasını, “İran’a ciddi bir uyarı” olarak değerlendirdiler. Bush döneminde barış hayal İsrail Cumhurbaşkanı Peres, Bush’un başkanlığı döneminde anlaşmaya varılmasının pratikte imkânsız olduğu görüşünde Dış Haberler Servisi İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, ABD Başkanı George Bush iktidardayken Ortadoğu’da bir barış anlaşmasının hemen hemen imkânsız olduğunu söyledi Peres, Japonya’nın Tokyo Şimbun gazetesine yaptığı açıklamada, “Teoride, George Bush’un başkanlığı döneminde bir anlaşmaya varılabilir, ancak pratikte bu imkânsızdır” dedi. 27 Kasım’da yapılacak Annapolis zirvesinin sonuçları konusunda hiç kimsenin hayale kapılmaması gerektiğini belirten Peres, “Ancak bu zirve yeni barış görüşmelerinin başlangıcı olabilir” diye konuştu. Peres, Filistinli mültecilerin statüsü gibi önemli sorunlarla ilgili daha önemli görüşmelerin bu zirvenin ardından yapılacağını belirtti. Washington yakınlarındaki Annapolis kentinde düzenlenecek konferansla, 7 yıl aradan sonra İsrail ile Filistin arasında doğrudan barış görüşmelerinin başlatılması hedefleniyor. halklarının endişeleri hakkında hassas kıldığını söyledi. Rice, bir grup gazeteciyle Washington’daki sohbeti sırasında, “İnsanların sorunlarını barışçı yollarla çözme umudu olmadığı fikri beni etkiliyor. Bu benim geçmişimden geliyor. Umudunu yitiren insanlar şiddete ve ayrılıkçılığa yönelebiliyor’’ dedi. Rice, İsrail’de yaptığı bir konuşmada, “Kendini güvende hissetmediğin bir mahallede yaşamak ne demek biliyorum’’ dediğini de hatırlattı. 1954 Alabama doğumlu olan Rice 8 yaşındayken, bir kiliseye düzenlenen ırkçı saldırıda bir arkadaşını kaybetmişti. Aynı bombalı saldırıda 3 kız çocuğu daha ölmüştü. Ş Venezüella’da referandum tarihi yaklaşırken eylemler de artıyor. (Fotoğraf: REUTERS) Venezüella Devlet Başkanı’nın arabuluculuğu kısa sürdü ‘Kemalizm Sonrası?..’ on yıllarda başkentteki yabancı ülkelerin ulusal günlerinde ilginç bir tanıtıma tanık oluyorum. AB ülkelerinin kıdemli diplomatları, yeni gelen meslektaşlarına beni “Kemalist bir gazeteci!” sözleri ile tanıştırıyorlardı. Ben de onurlanıyordum. Ancak bir süre sonra jeton düştü. Bu sözcüğü küçümser bir eda ve ses tonuyla söylediklerini algıladım. “Kemalizm”, onların hedefleri için bir engeldi. Yoksa çok mu alıngandım? İnternetten bir ileti gelince pek de alıngan olmadığımı anladım. İletinin özeti şöyle: ABD’de, Kaliforniya’daki Berkeley Üniversitesi’nde 45 Nisan 2008 tarihleri arasında bir toplantı düzenlenecekti. Toplantının adı “Kemalizm Sonrası?” idi. Alt başlık ise “Kemalizm ne(y)di(r)? Farklı insanlara ne anlama gelir/geliyor Uribe, Chavez’e kapıyı gösterdi Dış Haberler Servisi Kolombiya hükümeti, Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez’in, gerillalarla hükümet arasında rehine takası konusunda yürüttüğü arabuluculuğa son verdi. Kolombiya Devlet Başkanlığı sözcüsü, Chavez’in, rehineler konusunda Kolombiya Genelkurmay Başkanı ile doğrudan görüşmeme anlaşmasına sadık kalmadığını bildirdi. Başkanlık açıklamasında, “Hugo Chavez ve senatör Piedad Cordoba’nın arabuluculuk faaliyetleri sona ermiştir. Kendilerine teşekkür ederiz” ifadesi kullanıldı. Kolombiya lideri Alvaro Uribe imzasını taşıyan açıklamada, Chavez’in protokolü atlayıp doğrudan Genelkurmay Başkanı General Mario Montoya’yı telefonla arayarak rehinelerle ilgili sorular sorduğu belirtildi ve Chavez’e bu davranışı yüzünden sitem edildi. nusunda gelişme yaşanacağı umudu artmışken yaşanan bu gelişme, rehinelerin ailelerinde şok etkisi yarattı. Siyasi gözlemciler, rehineler konusundaki bu yenilgiye karşın Uribe’nin başka şansı kalmadığı görüşünü savunuyor. Bir ülkenin devlet başkanının, başka bir ülkenin genelkurmay başkanından doğrudan bilgi talep etmesi “kabul edilemez” bulunuyor. Chavez’in arabuluculuğunun sona ermesi, FARC gerillalarıyla Uribe yönetimi arasında bir görüşme olasılığına da darbe vurmuş oldu. Uribe’nin babası yaklaşık 20 yıl önce FARC gerillaları tarafından öldürülmüştü. S du?” Anlaşılan “Kemalizm” ölmüştü, toplantıya katılanlar Türkiye’de “Kemalizm sonrasının yapılanması” konusunda fikir mastürbasyonu yapacaklardı. Toplantıyı üç sivil toplum örgütü düzenlemişti. Kemalizmin değişik yönlerinin disiplinler arasındaki durumu, uluslararası kişilerce sorgulanacaktı. Toplantıyı Berkeley’de görevli Şener Aktürk ve Nilgün Bayraktar örgütlüyordu. Bir hafta sonra gelen yeni iletide toplantının “beklenmedik nedenlerle” iptal edildiği bildirildi. Yöneticilerinden Jennifer Dixon’a beklenmedik nedenlerin içeriğini sorduğumda “Düzenleme sorunları” demekle yetindi, belki 2008 sonbaharı ya da 2009 baharında yapılabilirdi. Anladığım kadarı ile Fethullah “in (içeri)”, Kemalizm “out (dışarı)” idi! Rice’ın hassasiyeti ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Alabama’da ırk ayrımcılığıyla geçirdiği çocukluğunun, kendisini İsrail ve Filistin 45 rehine var 17 bin kadar silahlı militanı bulunan FARC örgütü, elindeki 45 rehineyi bırakmak için cezaevlerindeki 500 adamının serbest bırakılmasını istiyor. Chavez bu konuda ağustostan beri arabuluculuk yapıyordu. 2002’deki başkanlık seçimleri kampanyasında kaçırılan Fransız asıllı Kolombiyalı siyasetçi Ingrid Betancourt dahil rehineler ko Pakistan Müşerref yemine hazırlanıyor Elmek: oacar?superonline.com Faks: 0312. 442 79 90 Dış Haberler Servisi Pakistan’da Yüksek Mahkeme, Devlet Başkanı Pervez Müşerref’in 6 Ekim’de seçimde yeniden devlet başkanı seçilmesine karşı yapılan 6. ve son başvuruyu da reddetti. Böylece Müşerref’in genelkurmay başkanlığı görevini bırakıp sivil devlet başkanı olarak yemin etmesinin önü açılmış oldu. Müşerref’in genelkurmay başkanlığını bugün bırakıp yarın sivil devlet başkanı olarak yemin etmesi bekleniyor. www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali CUMHURİYET 1011 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle