18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 KASIM 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Uzmanlar, İstanbul’daki olası bir depremde en iyi ihtimalle 6070 bin ölüm beklendiğini vurguladı 3 GENİŞ AÇI HİKMET BİLA Korkutan deprem senaryoları Hızlı tren Sirkeci’de ? İstanbul Haber Servisi TCDD, Ankaraİstanbul hızlı tren hattında kullanmak üzere İspanya’dan satın aldığı iki hızlı trenden ilki dün akşam saatlerinde Sirkeci Garı’na giriş yaptı. Saatte 250 kilometre hız yapabilen trenin, 17.5 milyon Avro’ya mal olduğu belirtildi. Hızlı tren, gelecek yılın ilkyarısından itibaren yolcu taşımaya başlayacak. İstanbul Haber Servisi Az katlı yapıların depremde tamamen göçmesinin önlenmesiyle ilgili son gelişmeler İTÜ ve Avrupa Topluluğu Yapı Laboratuvarı (ELSA) tarafından düzenlenen çalıştay ile masaya yatırıldı. Çalıştayın son gününde İstanbul ile ilgili hazırlanan deprem senaryolarını açıklayan Deprem Türk Milli Komitesi ve Avrupa Deprem Mühendisliği Birliği Başkanı Prof. Dr. Attila Ansal, olası bir depremde en iyi ihtimalle 10 bin, en kötü ihtimalle 100 bin binanın yıkılacağını, 6070 bin kişinin de hayatını kaybedeceğini tahmin ettiklerini belirtti. İTÜELSA işbirliğiyle üniversitenin Ayazağa Kampusu’ndaki Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Mevcut Az Katlı Yapıla ‘Çözüm’ Yolları ‘İnceldiği yerden kopsun.’ ‘Yeter artık.’ ‘Sözün bittiği yer.’ ‘Bıçak kemiğe dayandı.’ ‘Sen (Amerika) binlerce kilometre uzaktan gelip Irak’ı vurursan, ben haydi haydi vururum.’ 5 Kasım’a kadar terörle mücadele ve Kuzey Irak’a operasyon konusunda ülkeyi yönetenlerden ve medyadan en çok duyulan sözlerden birkaçı bunlar. Ya da buna benzer şahin bakışlı sözler... Hepsini sıralayacak yer yok. Bu sözleri duyanlar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Irak’a dalga dalga girişinin an meselesi olduğunu sandılar. 5 Kasım’dan sonra ne olduysa bu söylem bitti, bir ‘güvercin’lik modası başladı. Modanın sihirli sözcüğü ‘silahsız çözüm’. ??? Artık Kuzey Irak’a yapılacak bir sınır ötesi harekâttan söz edilmiyor. Artık konuşulan, ‘diplomatik baskı’ yoluyla sonuç almak. Gazete haberleri bu baskının işe yaradığını ve Kuzey Irak’taki yönetimin, bu yolda adımlar attığını yazıyor. Barzani, yabancı gazetecilerin Kandil Dağı’na gidip oradaki teröristlerle röportaj yapmasını yasaklamış. (Amerikalı subayların Kandil’e çıkışını da yasaklamış mı acaba?) Türkiye’ye meydan okuyan, ‘Gelirsen savaşırız’ diye gözdağı veren söylemini yumuşatmış. ‘Türkiye ile PKK arasındaki çatışmaya karışmayız’ da demiş. Yollarda kontrol noktaları kurmuş ve kimlik denetimlerine başlamış. Ben anlamadım ama, bütün bunlar ‘silahsız çözüm’ün belirtileri olarak gösteriliyor. Gösterenlerin bir bildikleri vardır herhalde. Üstelik, Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları zirvesi, ‘Kürdistan Bölgesel Hükümeti’nden ‘topraklarının komşu ülkelere yönelik şiddet eylemlerinde kullanılmasının önüne geçilmesini’ istemiş ki, bu istek, ‘silahsız çözüm’ün temel taşlarından biri kabul ediliyor. Ve ‘silahsız çözüm’ün uzantısı olsa gerek, Ankara’da, ‘kapsamlı bir plan’dan söz ediliyor. Affı da kapsayacak kadar kapsamlı... ??? ‘Diplomatik çözüm’, ‘silahsız çözüm’, ‘kapsamlı plan’ falan deyince, aklıma Henri Barkey’in sözleri geldi. Eski Amerikan Dışişleri siyasal planlamacısı olan Barkey, 27 Ekim 2007 tarihli Washington Post gazetesinde şunları yazıyordu: ‘Yönetim (Bush yönetimi), bugün en fazla Türkleri sınırlı bir sınır ötesi operasyona ikna etmeyi umabilir. Böyle bir operasyon kamuoyu öfkesini dizginleyip savaş naraları atan basını yatıştırabilir. Bunun dışında da sadece kötü havaya umut bağlanabilir. Kışın bastırması ve askeri faaliyetlerin azalması sayesinde ABD, neredeyse kendi eliyle kapattığı diplomasi penceresini tekrar arayalabilir.’ ??? Savaşı kim ister? Diplomasi yolu varken silahlı çözümü kim ister? Aklı başında kimse istemez. Ama bugün ‘silahsız çözüm’ denilen, yarın daha büyük bir çatışmaya neden olacaksa, bazı soruları da şimdiden sormak gerekir. [email protected] ? Deprem Türk Milli Komitesi ve Avrupa Deprem Mühendisliği Birliği Başkanı Prof. Ansal, “Marmara Denizi’nin ortasından başlayan fay doğuya doğru yırtıldığı zaman İstanbul’da 5060 bin binanın yıkılabileceğini görüyoruz” dedi. rın Toptan Göçmesinin Önlenmesi Çalıştayı” dün sona erdi. sından başlayan fay doğuya doğru yırtıldığı zaman İstanbul’da 5060 bin binanın yıkılabileceğini görüyoruz. Eğer fay tam tersi yönde Silivri’nin açıklarından başlayıp batıya doğru kırılırsa bu rakam 10 binlere düşüyor. En kötü durumda fayın ortadan kırılmaya başlaması ve her iki yöne ilerlemesi halinde o zaman bu hasar 100 binlere çıkabiliyor” dedi. En iyi senaryoya göre de 6070 bin civarında ölüm beklendiğini dile getiren Ansal, Zeytinburnu’nda yürütülen çalışmanın 115 bin bina içinde 2 bin 500’ünün yıkılabileceğini ortaya çıkardığını kaydetti. 17 Ağustos’tan iyi değil Çalıştayın önceki gün yapılan açılışında konuşan İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe de İstanbul’daki 3 milyon binadan 300 bininin sigortalı olduğunu belirterek kentin yapı stokuna son 20 yılda, 1.5 milyon kaçak yapı eklendiğini vurguladı. Türkiye’nin depreme hazırlık konusunda 17 Ağustos 1999 tarihinden iyi durumda olmadığına dikkat çeken Gökçe, “Bilim insanları, araştırmacılar, sivil toplum kuruluşları, yöneticiler olarak kişisel ve kurumsal beklentileri bir kenara bırakarak depremin altını çizmek gerekir’’ dedi. 9 ayrı senaryo Yerli ve yabancı uzmanların bir araya geldiği çalıştayda deprem senaryoları üzerine sunum yapan Prof. Atilla Ansal, söz konusu 9 ayrı senaryonun fayın kırılma noktası ve yönüyle binaların yapısal özelliklerine göre hazırlandığını kaydetti. En iyi, ortalama ve en kötü olarak sınıflandırdığı 3 senaryo hakkında bilgi veren Ansal, “Marmara Denizi’nin orta Araştırmalarda ‘devrim’ gibi adım Yanlış tedaviye ceza ? Yurt Haberleri Servisi Adapazarı’nda ‘görevi ihmal’ suçundan daha önce yargılanıp ceza alan ve bu cezası da tecil edilen ortopedi uzmanı Dr. Ali Görgülü’ye, İ.E’ye (6) yanlış tedavi uygulayarak ‘düzeltilemeyecek şekilde yaralanmaya sebebiyet verdiği’ gerekçesiyle 2.5 yıl hapis ve 275 YTL para cezası verildi. Görgülü, 4 yıl önce kolunu kıran İ.E’ye tam sargı yaparak, kolunun kangren olmasına neden olmuştu. Deri hücresinden kök hücre yapıldı CHICAGO (AA) Japon ve Amerikalı bilim insanları, insan derisi hücrelerini kök hücreye dönüştüren bir yöntem geliştirerek, hasta doku veya organların değiştirilmesinde devrim sayılabilecek bir buluşa imza attılar. Amerikalı araştırmacı James Thomson’un Science dergisinin internet sayfasında yer alan makalesinde, bu buluşun araştırmaların seyrini tamamen değiştireceğini belirtti. Yeni yöntemle, hastanın genetik şifresine göre kök hücre yaratma olanağı doğacak ve böylece hastanın dokuyu reddetme riski ortadan kalkacak. Japonya’nın Kyoto Üniversitesi’nden Shinya Yamanak başkanlığındaki ekip tarafından yürütülen araştırmalarda, insan embriyosu kullanmaya gerek kalmadan 5 bin hücreden bir kök hücre soyu elde edilirken, ABD’nin Wisconsin Üniversitesi’nde 10 bin hücreden bir kök hücre yeniden programlandı. Japonlar araştırmalarını, ay sonunda Cell dergisinde açıklayacaklar. İlk kopya hayvan Dolly’yi üreten ekibin başkanı, İskoçya’nın Edinburg Üniversitesi’nden Prof. Ian Wilmut da kök hücre araştırmalarında insan embriyosu klonlamayı bıraktığını açıklamıştı. DHKPC davası ? BRÜKSEL (AA) Belçika, uzun yıllar süren bir yargılama sürecinin ardından geçen yıl ağır hapis cezalarına çarptırdığı, ancak adli bir hata nedeniyle kararlarını iptal ederek serbest bıraktığı DHKPC üyelerinin “yeniden yargılanma” sürecini Anvers Temyiz Mahkemesi’nde tamamladı. Dünkü oturumda sanık avukatlarının son savunmalarını dinleyen mahkeme heyeti, kararını 20 Aralık’ta açıklayacağını bildirdi. ‘KAZA DEĞİL, CİNAYET’ Tuzla Tersaneler’inde 3 günde 2 işçinin yaşamını yitirmesinin ardından Limterİş Sendikası ve Tersane İşçileri Birliği Derneği, tersanelerde işçi sağlığı ve iş güvenliği kurallarının işletilmemesini protesto etti. Tuzla Tersaneler Bölgesi’nde toplanan Limterİş Sendikası üyeleri, “Sıra kimde, artık ölmek istemiyoruz”, “İş kazası değil, iş cinayeti” sloganları attı. Limterİş Sendikası Başkanı Cem Dinç, “Görevlerini yapamayan tersane patronları, yeterli iş güvenliği tedbirleri almayarak işçileri bile bile ölüme göndermeye devam ediyorlar’’ dedi. Üniversiteliye 2 yıl erteleme ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Üniversiteyi bitirenlerin askerliklerinin iki yıla kadar ertelenebilmesi yolunu açan tasarı dün TBMM’de kabul edildi. Yasaya göre; 4 yıl ve daha uzun süreli yükseköğretim kurumlarından ya da bunların dengi olduğu kabul edilen okullardan mezun olanlar, askere alınmalarını mezuniyet tarihinden başlayarak iki yıla kadar erteletebilecekler. MUHCU’DAN KİPTAŞ’A SUÇLAMA ‘Hazırlıklar yıkıma dönüştü’ ÖZLEM GÜVEMLİ TÜMTİS üyelerine gözaltı ? İstanbul Haber Servisi Türkİş’e bağlı Türkiye Motorlu Taşıt İşçileri Sendikası’nın (TÜMTİS) Ankara Şubesi başkanı ve yöneticilerinin evlerine önceki gün polis tarafından baskın düzenlendi. Baskın sonrası, Ankara Şubesi Başkanı Nurettin Kılıçdoğan ve 11 sendikalı gözaltına alındı. TÜMTİS Genel Başkanı Kenan Öztürk, “Korku ve tedirginlik yaratan, sendikal faaliyeti ‘tehlikeli ve zararlı’ gibi gösteren antidemokratik uygulamayı kınıyorum” dedi. Tabela var, üniversite yok ? İstanbul Haber Servisi İstanbul Vali Yardımcısı Hikmet Dinç, YÖK’ün başvurusu üzerine yapılan incelemelerde, “Alfred Üniversitesi’’ ile ilgili herhangi bir ize rastlanmadığını, bu nedenlerle yabancı dil kursu olarak ruhsat verilmesinde sakınca görülmediğini bildirdi. Raporun YÖK’e de bildirileceğini belirten Dinç, “YÖK farkına varmasaydı, kimse görmeseydi belki belli bir müddet üniversite adı altında devam edebilirlerdi. Yani tüketiciyi kandırmak şeklinde olabilirdi. Üniversiteymiş gibi öğrenci kaydedip ondan sonra ‘Ne yapalım hükümet bize ruhsat vermedi’ diyebilirlerdi” diye konuştu. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Başkanı Eyüp Muhcu, 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkentliği hazırlıkları kapsamında Balat, Süleymaniye, Zeyrek ve Tarlabaşı’nda çok tartışmalı bir yöntemle kentsel yenileme çalışması yapıldığına dikkat çekerek, Tarihi Yarımada’daki kimi parsellerde acele kamulaştırma kararı alındığını söyledi. Muhcu, “KİPTAŞ, Tarihi Yarımada’ya buldozerle girdi. Eğer aslına uygun bir şekilde restore edemeyecekseniz, bırakın olduğu gibi kalsın. Uluslararası deneyimler de bunu gösteriyor. Tarihi Yarımada’dan ellerini çekmeleri koruma için yapacakaları en önemli ve en doğru karar olur” dedi. Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın uygulamalarına yönelik eleştirileri nedeniyle 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti Danışma Kurulu’na alınmayan Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin, geçtiğimiz günlerde hazırlıklarla ilgili çıkan yasa kapsamında kurulun üyesine olmasına karar verildi. Toplantılara katılmaya başlayacaklarını anlatan Eyüp Muhcu, İstanbul 2010 Avrupa Kültür başkenti seçildiğinde hem umutlandıkların hem de kaygılandıklarını dile getirdi. ‘Fırsatlar değerlendirilmedi’ Daha önce Avrupa kültür başkenti olan Berlin, Budapeşte gibi bazı kentlerde tarihi ve sosyal dokunun uygunsuz projelerle tahrip edilmesi nedeniyle kaygılandıklarını belirtti. Muhcu, “Tarihi kent merkezleri rantiyenin merkezleri haline geldi. Çok olumsuz adım atıldı bu nedenle kaygılandık. Ancak umutlandık da. Bunlar bir deneyim haline gelebilir, İstanbul’da benzer yanlışlar yapılmayabilirdi. İstanbul’daki kültür varlıklarının korunması için bir fırsat oluşturulabilirdi. Ama maalesef hazırlıklar bizde de kültür varlıklarının, kentsel değerlerin yıkım sürecine dönüştü” diye konuştu. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkentliği hazırlıkları için yalnızca doğal afet durumunda ya da milli güvenlik tehdidi söz konusu olduğunda uygulanan acil kamulaştırmanın yürürlüğe konulduğunu sözlerine ekledi. CUMHURİYET 03 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle