25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 KASIM 2007 ÇARŞAMBA 18 İ N G İ LT E R E ’ Y İ 2 0 Y E N D İ K SPOR Bu gurur gazilerin ANTALYA (Cumhuriyet) Dünya Ampute Futbol Şampiyonası’nda ilk resmi maçını oynayan Türkiye, İngiltere’yi 20 yendi. Kundu’daki WOW Futbol Center’da oynanan karşılaşmayı, Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu da izledi. Yoğun yağış altında yapılan müsabakada ulusal takımın gollerini Cüneyt ve Nurettin kaydetti. Şampiyonanın diğer maçında Liberya, Fransa’yı 10 yendi. Turnuva 21 Kasım’da sona erecek. TFF ile imzaladığı sponsorluk anlaşması kapsamında, TFF grassroots sponsoru olarak, federasyon ile ortak birçok aktiviteye imza atan Ülker şirketler topluluğu bedensel engelli sporcuların hayata bağlanmalarını sağlayan bu organizasyona ana sponsor olarak büyük destek veriyor. Ulusal takım Teknik Direktörü Fatih Terim, kaybetme kelimesini hiç kullanmadıklarını söyledi ‘Kendimi formda hissediyorum’ TALLINN (Ajanslar) Ulusal Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim, 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerinde Norveç ile yapacakları karşılaşma öncesi kendisini formda hissettiğini söyledi. Ulusal takımın Estonya’nın Tallinn kentinde konakladığı Radisson SAS otelinde bir basın toplantısı düzenleyen Fatih Terim, “Ciddi olarak hakikaten formdayım. Antrenörün formlu veya formsuz oluşu önemlidir. Ben de formda olduğumu hissediyorum. İnşallah bunu da oyuncularımızla birlikte Norveç maçına yansıtacağız” dedi. Grup maçlarına başlarken ve ilk 4 maçlarını kazandıktan sonra hedeflerinin, bugün Norveç ve Bosna Hersek maçlarına gelinen ortamda, çok daha farklı bir ulusal takım kadrosu oluşturmak olduğunu vurgulayan Terim, şöyle devam etti: “Çünkü planlarımızda Norveç maçına minimum 4 puan farkla girmek vardı. O günkü oyun ve takım bunu gösteriyordu ama futbolun cazibesi burada, olmayan haller başımıza geldi ve bu şekle geldik. Esasında, 2008 Haziran’ında yapılacak Avrupa Şampiyonası’nın resmi ama ilk hazırlık maçı kadrosu gibi olacaktı. Buradan itibaren son aylarda bu şekilde hazırlanacaktık. Burada anahtar cümle, biz şu günde, şu kadroyu açıklarken, garantileyeceğimizi düşünüyorduk. 2008 Avrupa Şampiyonası ile 2009 ve 2010’ların takımını açıklamaktan memnun olacağımızı düşünüyorduk ama şartlar bizi buraya getirdi.” Hakan Şükür ve İbrahim Üzülmez gibi isimleri kadroya çağırmaması ile ilgili bir soru üzerine, “Herkesin bir emek verme ve hizmet etme dönemi var” diyen Terim, “Bu hizmet zamanlarına saygı duyuyorum. Hepimizin bayrak değişimi olduğu zamanlar var. Olaya böyle bakmak lazım. Hatta bu arkadaşlarımızla, inşallah Norveç maçını kazanacağız ve Bosna Hersek maçında hep beraber yedek kulübesinin arkasında olacağız. Olayın adını isterseniz, olmazsa olmazlar, vazgeçilmezler olarak koymayalım” diye konuştu. ‘BAŞKA YERLERDEN TEKLİF ALIYORUM’ Basında kendisine teklifler geldiği yönünde haberlerin çıktığının hatırlatılması üzerine, “Teklifler alıyorum ama cevabım şu oluyor, ‘Ben bir yerde çalışırken, başkasıyla konuşmam” diyen Fatih Terim, Ulusal takımdaki geleceği ile ilgili bir planının bulunup bulunmadığının sorulması üzerine ise “Türk Milli Takımı’nın başında mukavelesi olan bir insan olarak ben Norveç ve Bosna Hersek maçlarına bakıyorum” şeklinde konuştu. ‘BAŞARISIZ OLURSAK SORUMLULUK BENİM’ Terim, Norveç karşılaşması ile ilgili olarak kaybetme kelimesini hiç kullanmadıklarını söyledi. Terim Galatasaray ile UEFA Kupası finalini oynadıkları döneme benzer bir hayati karşılaşma yapacakları yorumu üzerine, “Bugün bizim yaşantımız da hemen hemen öyle. Kaybetme kelimesini kullanmıyoruz. Böyle bir kelime yok’’ dedi. Ulusal takımın başarılı olması halinde bunu herkesin paylaşacağını, başarısızlık durumda ise kendisinin hedefte olacağını söyleyen Terim, “Buradan iyi bir yazı dizisi çıkarsa hepimizin başarısı olur. Başarısız olursak, benim başarısızlığımdır’’ diye konuştu. Norveç’in kendilerine oranla daha fazla avantajı olduğunu söyleyen Fatih Terim, rakiplerinin çok disiplinli, çok koşan, mücadele eden bir takım olduğunu kaydetti. Gökhan Gönül, Yusuf ve Semih. ‘Kazanmak için her şeyi yapacağız’ A Ulusal Futbol Takımı’nın Avrupa Şampiyonası’na katılabilme şansını sürdürmesi için büyük önem taşıyan Norveç maçıyla ilgili olarak, futbolda her şeyin olduğunu ama kazanmayı hedeflediklerini ile getiren Terim, “Kazanmak için her şeyi yapacağız. Böyle maçları çok oynadık ve üstesinden hep beraber geldik. Oyuncularıma güveniyorum ve inanıyorum. Kazanacağımıza yürekten inanıyorum. Beraberlik halinde de matematiksel şansımız devam ediyor. Norveç son maçında Malta’ya mağlup olur mu, zor gözüküyor. Biz Malta ile beraber kalır mıydık. O da zor görünüyordu ama futbolda her şey var. Rakibin maçını beklemektense, kendi işimizi kendimiz halletmek çok daha tercih edeceğimiz bir şey” şeklinde konuştu. Terim, sakatlıkları nedeniyle kadrodan çıkartılan Mehmet Topuz ve Fatih Tekke’yle ilgili planları olduğunu ancak bunların geride kaldığını ifade etti. ‘İBRAHİM KAŞ ÇOK YETENEKLİ’ Fatih Terim, kadroya davet ettiği ve edemediği oyuncularla ilgili bilgi verirken, Fenerbahçeli oyuncu Kazım Kazım’ı da davet etmek istediğini, ancak bu oyuncunun cezalı olması nedeniyle yapamadığını aktardı. Kazım’ın Ümit Ulusal Takım’ın Leichtenstein ile yapılan maçta kart görerek 2 maç cezalı duruma düştüğünü söyleyen Terim, “Kazım da burada olacaktı ama cezası bitmedi. Başka oyuncular da var. Fenerbahçe’de Yasin bizim oyuncumuz, ancak Edu ve Lugano ikilisinin olduğu yerde forma sıkıntısı çekecek sanırım’’ diye konuştu. İbrahim Kaş’a övgülerde bulunan Fatih Terim, bu oyuncunun çok yetenekli olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: “İbrahim Kaş, bizim Ümit Milli Takım’dan oyuncumuz. Çok çabuk bir defans oyuncusu. Dünyada defans oyuncularının hızlısı çok az. Muhakkak ki hataları var ama düzeltilecektir.” ULUSAL TAKIMDA SAKATLIK SIKINTISI Norveç maçının hazırlıklarını Estonya’da sürdüren ulusal takımımızda üst adelesinden sakatlanan Yıldıray’ın maça yetişmesinin zor olduğu öğrenilirken Aurelio ve Serhat’ın grip olması sıkıntı yarattı. Arena Stadı’ndaki antrenmandan önce görüşlerini açıklayan ulusal futbolcu Yusuf Şimşek “Her şeyimle maça hazırım. 70 milyonun gücüyle oynayacağız” dedi. Bayern Münihli Hamit Altıntop Norveç ve Bosna maçlarını final olarak nitelendirirken F.Bahçeli Gökhan Gönül de “Milletimizin yüzünü güldürmek istiyoruz” yorumunu yaptı. Sanıyorum bu sütunlara yakışmayan bir deyim ama dört büyükler dediğimiz futbol kulüplerimizi yönetenler “Mart Kedileri”ne benziyor. Süper Lig’de 12 haftayı tamamladık. Oyunlara başladığımız günden bu yana bunlardan birisi veya birkaçı puan kaybedince ve özellikle yenilince ortalığı birbirine katıyorlar. Mart kedileri gibi viyaklıyorlar. Bağırtılarıyla yeri göğü inletiyorlar. Olaylar pompalanıyor ve şişiriliyor. Oysa bakıyorsunuz, olaylar basit, dev aynasına getirilerek büyütülmüş. Sanki arkalarında yer alan ve özellikle zor şartlar altında maç yapanlar Türk takımı değil... Son haftaya bakalım. İstanbul’da Liverpool’u yenen Beşiktaş’ın ayakları yere basmadı ve iki hafta sonra İngiltere’de rövanş maçında tarihinin hezimetini yaşadı. Daha önce Fenerbahçe maçının ezikliğinden kurtulamadı diyelim. Ama ligin formda takımı Sıvasspor önünde gücünün yetmediğini neden kabullenmiyor? Yani bu dört çıtkırıldımların ne ayrıcalıkları var? Bugün en fazla taraftarı olmasıyla öğünen Fenerbahçe, Kayserispor önünde haksızlığa mı uğradı? Edü ile Büdü söylemlerini bir kenara bırakalım. Yan hakeme su atan efsane oyuncu Carlos’a ne diyelim? O korkak yan hakem orta hakemi ikaz etseydi sonuç ne olurdu? Dört çıtkırıldımdan Trabzonspor’un halini herkes görüyor. Daha ilk maçında gözüne batan merteği görmeyen ve başkalarında çöp arayan Karadeniz’in ekibi galiba gerçekleri anladı. G.Saray ise zirvede olduğu için sesi çıkmıyor, keyifli görünüyor. Pek yakında Sarı Kırmızılılarda çıkacak yangın yanardağ patlamasına dönüşecektir deniliyor. Nedeni ortada, futbol takımından sorumlu Adnan Polat beyimizin inat ve ısrarla getirdiği teknik direktör Feldkamp olanca gücüyle takımı parçalama gayreti içinde görünüyor. Doğru, Feldkamp bir zamanlar iyi bir çalıştırıcıydı, yıllarca oturdu, Allah uzun ömür versin, yaşlı halinde gençlerle yarışa girdi. Otoritesini gösterebilmek için oturduğu yerden emirle başarılı olacağını zannetti. Yoğun söylemler böyle, İstanbul’u aştı, bugün Galatasaray takımında açık bir huzursuzluk var. Herkes birbirinden kuşkulanıyor. Dileriz bu söylemler havada kalır. Bu vesileyle belirtelim, nedense yenilgiyi kabul etmeyen bir toplumuz. Her yenilgiyi başta kulüp yöneticileri olmak üzere taraflı medyayla hakemlere yüklemekte yarışıyoruz. Naklen verilen yabancı takımların maçlarını dikkatle izleyince yabancı hakemlerin çok iyi olmadığını görüyoruz. Toplum olarak biz hakemlerimizle böyle uğraştığımız sürece yerimizde saymaya devam ederiz. Unutmayalım ki hakemler de bizim insanımız. Dört çıtkırıldımların böylesine “zikzaklı” gidişleri ulusal takımımızı da etkilemektedir. Hafta sonu Norveç’te yapacağımız karşılaşma için çağrılan aday kadroya baktığımız zaman Terim’in nasıl bir takım süreceği endişesini herkes yaşamaktadır. Temennimiz Terim’in bu sınavdan genç oyuncularla başarılı olmasıdır. AÇIK TEŞEKKÜR: Gazeteciler Cemiyeti’nce,Türk basınının üstadı merhum Burhan Felek adına düzenlenen “Basın Hizmet Ödülü”ne layık görüldüm. 50 yılı aşan çalışmamın karşılığı bu ödülü almam nedeniyle beni kutlayan tüm dostlarıma, arkadaşlarıma ve büyüklerime; özellikle ayrı bir armağan veren Türk Kalp Vakfı Başkanı Sayın Çetin Yıldırımakın’a teşekkür ediyor, sevgi ve saygılar sunuyorum. SPOR GÖZLEM / ALİ ABALI Mart Kedileri! Formda isimlerden kurulu ulusal takımın 2008 biletini alacağını söyledi Bermek: Norveç’ten iyiyiz YABANCI HAKEM İSTEĞİ HİLMİ TÜRKAY “Federasyon istifa”, “MHK istifa”, “Başkan istifa”, “Yönetim istifa”... Tribünlerde maç sırasında duyduğumuz en yaygın slogandır istifa... Birileri birine kızdığında ilk ağızdan çıkan sözcüktür istifa... Anlık bir tepki, bu sezon bundan en çok nasibini alan Ulusoy federasyonuyla MHK’dir. Ligimizde işler hiç iyi gitmiyor, nedenine gelince hakemlerimiz çok kötü maçlar yönetiyorlar, lige kötü başlangıç yaptılar. Birçok maçta verdikleri kararlarla futbolcunun emeğini çalıyorlar. Atamalar torpili mi oluyor, yoksa maçlara büyük baskı altında mı çıkıyorlar, federasyon susuyor. MHK Başkanı Hilmi Ok zaten fazla konuşmayı seven birisi değil ama unutmuyorum bir toplantıda yan hakemlerden fazlasıyla şikâyet etmişti, “Hatanın büyüğü onlarda” diye bir ifade kullanmıştı ve bu hataları en asgariye indireceğini söylemişti. Ok’un bu konuşmasının ardından yaklaşık bir ay kadar zaman geçti, değişen ne oldu ki?.. Bakıyorum hatalar sanki daha da fazlalaştı. F.BahçeKayseri maçında Oktay Demiray’ın Edu’ya gösterdiği kırmızı kartın ne kadar ağır olduğunu herkes gördü. Bu takım 200 milyon dolarlık bir kadro kurmuş, beklentileri büyük. Avrupa’da hedefleri var. Ama 28. dakikada bu takım 10 kişi kalıyor. Sonra sıkıntı yaşıyor ve maçı kaybediyor, gözlemci 6.9 vermiş. Nasıl maç yönettiği ortada. Yan hakem Serkan Çimen’in Süper Lig’deki ikinci, Hüseyin Fidan’ın da üçüncü maçları... 4. hakem Mustafa İlker Çoşkun askerden yeni gelmiş. Onun da ilk maçı... Bunları sahaya sürmek akıl işi mi sayın Ok?.. Vestel ManisaBursa maçı. Barış Şimşek bu karşılaşmada biri ev sahibi ikisi de rakip takıma olmak üzere tam 3 penaltıyı es geçmiş.Yani Şimşek bu maçı açıkçası katletti. Haklı olarak iki taraftan da veryansınlar geliyor. Yazık değil mi bu takımlara... Hakem hatalarına herkes tepki gösteriyor ancak F.Bahçe yönetimi diğerlerine göre daha çok tepkili. Bu ne ilk ne de son. ‘Hata.. Hata..’ Hatalar ayyuka çıktı ve sabırlar taşmaya başladı. Gerekirse yabancı hakem. Evet, F.Bahçe yönetimi resmi olmasa da “ithal hakem” konusunu konuşmaya başladı. Kayseri deplasmanı dönüşü Başkan Aziz Yıldırım, Asbaşkanlar Mahmut Uslu, Şekip Mosturoğlu ve bazı eski F.Bahçeli futbolcular, “Biz 200 milyon dolarlık takım kuruyoruz, antrenman ve teknik bilgisi zayıf hakemler kaderimizle oynuyor. İthal futbolcu, ithal teknik adam, ithal idareci nasıl getiriyorsak (menajer), yabancı hakemleri de gündemimize almalıyız” görüşünde birleştiler. Bu konu şimdilik kulüp yönetiminde resmi olarak görüşülüp, karar defterine yazılmadı. Ancak Yıldırım’a yakın kaynaklar, F.Bahçe başkanının bu konuyu gündeme getirmesinin an meselesi olduğunu söylüyorlar. Spor Servisi Türk Kalp Vakfı’nın sponsorluğunda gerçekleştirilen “11 Altın Adam Yarışması’’nın Eylül ayı değerlendirmesi yapıldı. Yarışmanın jüri toplantısına katılan Futbol Federasyonu eski yöneticisi ve bir dönem başkan adayı da olan Ayhan Bermek, Ulusal Futbol Takımı’nın 2008 Avrupa Şampiyonası Eleme Grubu’ndaki kritik maçında, Norveç karşısında gerekeni yapacağına inandığını söyledi. Bermek, “Biz Norveç’ten iyi takımız. Kazanıp finallere katılacağımıza inanıyorum. Bardağın dolu tarafından bakmak istiyorum. Formda oyuncular oynarsa istediğimiz sonucu alırız” dedi. Hakemlere yapılan eleştirilere de değinen Bermek, “Hakemin eğitimini çok üst seviyeye çıkarmalıyız. Sorduğum zaman değerli hakemlere ‘Diplomanız var mı?’ diye. Seminerlerden diploması olduğunu söylüyorlar. Bir hakemin A klasmanda maç yönetebilmesi için hakemlik üzerine üniversite bitirmesi lazım. Bu dersleri de saygı değer hocalar eğitim dairesinde vermeli’’ diye konuştu. Tahkim Kurulu Başkanı Türker Arslan, önceki yıllarda maç sonrası eleştirilen hakemlerin artık maç öncesi gündeme gelmesinden yakındı. Turkcell Süper Lig’in 4, 5, 6 ve 7. haftalarının değerlendirildiği toplantıda, Denizlisporlu Yusuf Şimşek 192 oyla altın adam seçildi. Sıvasspor’un başında başarılı bir sezon geçiren teknik direktör Bülent Uygun, eylül ayının teknik adamı oldu. Özhan Canaydın 291 oy ile ayın yöneticisi, Cüneyt Çakır da 242 oy ile ayın hakemi seçildi. G.Birliği’nden Erkan Özbey, ise Eylül ayının altın kalpli futbolcusu unvanını aldı. GÖRÜŞ / ADNAN DİNÇER Hücum Kaldı, Futbol Nerede? Bundan yıllarca önce Türk futbolunun sadece Macaristan galibiyetiyle övündüğü süreçte 60; 80 yenilmenin veya farklı mağlup olmanın savunması “Yenildik ama ezilmedik!” veya rakibe tek gol dahi atıp yine farklı yenildiğimizde “Onurlu yenilgi” sayılan dizileri yaşadık. Ve bir iki futbol adamı artık Türk gencinin bu onursuzluklardan kurtulması için tek gerçeğin futbol eğitimi ve hepimizin aşağılık duygusundan kurtulacağımız “Çağdaş Futbol” nesli yetiştirmek için verdiği mücadele olmuştur. Bu çalışmaların ilk ürünleri içinde bulunan eğitimcilerden olarak Beşiktaş’ın inanılmaz devrimini gerçekleştirerek futbolun ulusal genç ve amatör, ümit takımları düzeyindeki başarılarını yaşamaya başladık. Sonra Deplasmanlı Profesyonel Gençler Lig fırtınası ve Beşiktaş’ın başarılı futbolu umut oldu. Profesyonel takım bu gençlerden oluştu ve Beşiktaş altın yıllar yaşadı. Bu rekabet o eğitimi kabul edenleri ve Piontek Derwall katkısıyla futbolumuzun planlamasına yol açtı. O eğitimli jenerasyonun başarısı tarafımdan genç ulusal devrimde, profesyonel olarak Anadolu kulüplerinde, Özkan Sümer’in Trabzonspor’un da ve S. Hamdi Tüzün’le ulusal genç Avrupa şampiyonluğu ve dünya üçüncülüğünde kendini kanıtladı. Hesap kitap sorulmayan, borçları sürekli ertelenen kulüplerin yönetimleri amigolarla paylaşılan ve ortalıkta yanımıza dahi sokulmayan sözde menajerlerin cirit attığı kaosa itildi. Ve o malum darbe ile futbol mecrasından çıktı. Haksız rekabet ve hakemlerin oynanan futbolun önüne geçen geyik muhabbetleri sonucu fanatizm körüklendi. Şimdi ortada bir enkaz var. Etik değerler açısından utanılacak bu futbol arenasında ekonomik ve siyasal gücü olanlar sahnede... Planlar tozlandı ama sanal futbol her gün şiddetli kavgalara neden oluyor. Sonuçta devrimci Beşiktaş tarihin en ağır yenilgisini Liverpool’dan alınca ortalık karıştı. Oysa 15 gün önce ne kadar mutluyduk. Tıpkı 1956 Macaristan zaferi gibi!.. Aslında mekanizma uzun zamandan beri tersinden işliyordu. Geriye giden futbolumuz süratle çağdaş futboldan kopunca önce G.Saray, sonra ulusal temsil başarımız darmadağın oldu. Çünkü futbolun gerçek sahibi olan Türk genci iyi eğitilmedi; eğitenler de yok sayıldı. Görev almak için farklı özellikler olması gerekmeye başladı. Özerk futbol mu, yoksa imtiyazlı bir sınıfın elinde olan futbol mu bunu iyi irdelemeden birbirlerine saldıran futbol oluşumları türedi. Bu arada piyasa tüccarlara teslim edildi. Şimdi medyadan takip edilen sözde futbol ortamında temel tekniği olmayan futbolcu analizlerinin karışıklığı içinde futbol arıyoruz!.. Bir devrin hücum futbolu misyonerleri artık yok. Hücum burada ama yerini futbolun kirliliği aldı. Hal böyle olunca ulusal boyutta futbolumuz bunu UEFA cezasıyla yaşamak zorunda kaldı. Sonuçta Norveç maçı bizim için tek kurtuluş umudu oldu. Nereden nerelere geldik! Hani derler ya, 0neydim, ne oldum? Ne olacağım? Ne dersiniz hücumcular? Orada mısınız?.. CUMHURİYET 18 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle