25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 KASIM 2007 ÇARŞAMBA 14 ‘Beyaz Melek’’in galası yapıldı ? İSTANBUL (AA) Yapımcılığını Murat Tokat ve Levent Üngör’ün üstlendiği, Mahsun Kırmızıgül’ün senaryosunu yazdığı ve yönettiği “Beyaz Melek’’ filminin galası İstinye Park Alışveriş Merkezi’nde yapıldı. Galaya, filmin oyuncularından Yıldız Kenter, Erol Günaydın, Cihat Tamer, Cezmi Baskın’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı. Film Cuma günü gösterime girecek. KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Tiyatrolar buluşuyor ? Kültür Servisi Beşiktaş Belediyesi’nin düzenlediği Türk tiyatrosunun sevilen isimlerini bir araya getiren “Tiyatrolar Buluşması”, yarın akşam düzenlenecek bir kokteyl ile açılacak. Akatlar Kültür Merkezi, Melih Cevdet Anday Sahnesi’nde verilecek açılış kokteyli saat 19.00’da başlayacak. Etkinlik kapsamında son yılların önde gelen yönetmen ve oyuncuları, Türk tiyatrosunun klasiklerinden yabancı yazarların oyunlarına kadar geniş bir repertuvarı, 1525 Kasım tarihleri arasında izleyiciyle buluşturacaklar. Tiyatro Z ile Dua Odası ? Kültür Servisi Tiyatro Z, Shan Khan’ın yazdığı, Cem Kenar’ın yönettiği “Dua Odası” oyunuyla sezonu açtı. Seyirciyle buluşan oyun, sezon boyunca cuma ve cumartesi akşamları sergilenecek. Oyunda Özgür Atkın, Aydın Şentürk, Hilal Özbay, İnanç Koçak, Umut Beşkırma, Şebnem Hassanisoughi, Deniz Gönenç Sümer, Nebil Sayın rol alıyor. (Tel: 0212 249 16 65) DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Kasım Kasımın ne kadar güzel bir ay olduğunu çok geç anladım. Sonbahar ayları içinde eylüldür hep en çok sevilen. Yazın en olgun biçimi olan eylül, insanı sıcaklığı, dinginliği ile sarar. Eylül yazla birlikte anılırken, kasım kışın içinde sayılır: Kısalmış günler, çoğu kapalı havalar... Daracık kent sokaklarında yaşayanlar başka bir yönünü göremez kasımın. Ben de birkaç yıl önce Üsküdar’a taşınıp, Salacak’la Harem arasından günbatımlarını seyretmeden önce bilmezdim kasımın yumuşaklığını, aydınlığını. Güneşin uzaklaştıkça güzelleştiği bir aydır kasım. Haziranda BeyoğluGalata üzerinden batarken, yazboyu günden güne önce Haliç’ten, sonra da tarihi yarımada üzerinden batar. Kasım geldiğinde iyice uzaklaşmış, doğrudan Marmara’nın sularına inmektedir. Belki de bu uzaklıktır kasımı bu denli güzelleştiren, uzaklaştıkça gözümüzde değerlenen pek çok başka şey gibi. Öyle saf bir aydınlığı vardır ki kasım güneşinin, bütün fazlalıklarından arındırılmış gibidir. Sanki içinde bulunduğumuz yıl yaşlanmış, ama henüz güçten düşmediğinden yaşamının en olgun ve güzel dönemini geçirmektedir. Bu olgunluğun en göze çarptığı yerlerden biri de çarşı pazarlardır. Çoğu yaz meyveleri henüz tezgâhlardan kalkmamış, üstüne güz meyveleriyle daha da zenginleşmiştir. Narların, ayvaların, turunçgillerin, trabzonhurmalarının, türlü armutların, muşmulaların doldurduğu tezgâhlarda, yeni toplanmış karnıbaharlar, lahanalar, ıspanaklar, pırasalar da pırıl pırıl parlar. Köylülerin heybelerinde cevizler, bademler, fındıklar, kestaneler doludur. Kasım ışığı, ülkemizin güneyine indikçe daha da parlar. Ürünleri devşirilip dinlenmeye bırakılmış bağ, bahçe ve tarlalar, artık yalnızca kuşların uğrak yeridir. Kimi yerlerde de dalındaki güzelliğine kıyılamadığından toplanmadan öylece bırakılmış portakallara rastlanır. Yazın gürültülü kalabalıklarının dağıldığı, doğanın kendi güneşi, kendi ürünleriyle başını dinlediği bir aydır kasım. Geçen yıl 14 Kasım günü Kaş Kitap Şenliği’ne katılmak için, bu ülkemizin en güneydeki köşelerinden birine gitmiştim. Otobüs daha Eşen Çayı vadisi boyunca Fethiye’ye inmeye başladığında içimiz gürbüz bir kasım güneşiyle dolmuştu. Palmiyelerin, portakalların, sıra sıra dizili seralarda kıpkırmızı olgunluklarıyla göz alan domateslerin arasından geçerek gelmiştik Kaş’a. Her şey açık havada yaşamayı sürdürüyordu. Öylesine sarıcı bir ışıkla kaplıydı ki her yan, dayanamayıp ertesi gün denize girdim. Koca denizde tek başıma, kasımı bir kez daha sevdim. Değerli öykücümüz Cemil Kavukçu ile önce bir kitabevinde okurlarla söyleştik. Sonra yazarlar, dağ köylerine dağıldılar, oralardaki ilkokullarda öğrencilerle tanışmak, konuşmak için. Unutamadığım bir başka kasım günü de birkaç yıl öncesine ilişkin: O sıralar kış aylarını da BurhaniyeÖren’de geçiren günümüzün önde gelen şairlerinden Gülten Akın’ı ziyarete gitmiştim. Nasıl da ışıl ışıldı, ön bahçeler, “sessiz arka bahçeler”. Bir şairi görmenin belki de en ilginç yanlarından biridir, onun çevresinde şiirlerinden izler bulabilmek. İşte öyle bir gündü, sanki her adımda şiirlere dokunuyormuş duygusuyla yürüdüğüm. Evin üst kat odalarından biri, kış için saklanmış ayvalar, narlar, elmalarla doluydu. Odadan yayılan olgun meyve kokuları bütün evi sarmıştı. İşte o gün, o kokuların arasında uyudum. Belki de en güzel uykumdu. [email protected] Yarın başlayacak festivale yurtiçinden ve yurtdışından bir çok önemli sanatçı katılacak Ankara’da caz rüzgârı... Kültür Servisi 11. Uluslararası Ankara Caz Festivali yarın başlıyor. 27 Kasım’a dek sürecek festivalde konserler ODTÜ KKM ve Hacettepe M Salonları’nda yapılacak. Yarın saat 20.00’de ODTÜ KKM’deki açılış konserinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Türk Armoni Yıldızları Orkestrası (TÜRKAY) Ayten Alpman’a eşlik edecek. 16 Kasım Cuma saat 20.00’de ODTÜ KKM’de Francesco Cafiso’nun, aynı gün saat 22.00’de İf Performance Hall’de yeni albümleriyle ses getiren genç topluluk Gevende’nin konserleri var. ri Komutanlığı Orkestrası, TRT Ankara Radyosu Çoksesli Korosu ile birlikte ilk kez festivale konuk olacak. 20 Kasım’da saat 20.00’de, TRT İstanbul Hafif Müzik ve Caz Orkestrası konseri yer alacak. Konserde orkestra cazseverlerin yakından tanıdığı Ayşe Gencer ve Aydilge Sarp’a eşlik edecek. Aydilge, Greenpeace’ten aldığı destekle “Dünyanın Kalbi Durmasın!” diyecek ve Uluslararası Ankara Caz Festivali kapsamında seslendireceği parçasıyla küresel ısınmaya birkez daha dikkatleri çekecek. Bu özel konser, yitirdiğimiz değerli sanatçılarımız Nükhet Ruacan ve Süheyl Denizci anısına düzenlendi. 22 Kasım’da saat 20.00’de ise Hacettepe M Salonu’nda, Michiel Borstlap&Sibel Köse Trio konseri gerçekleştirilecek. KASIM’DA KEREM GÖRSEV KONSERİ... 23 Kasım’da Kerem Görsev Trio, 7. İstanbul Caz Festivali’nde St. Petersburg Filarmoni Orkestrası ile birlikte gerçekleştirdiği “November in St. Petersburg” albümünü bu kez Hacettepe Senfoni Orkestrası ile birlikte Ankara’da gerçekleştirecek. Festivalin en önemli etkinlikleri arasında yer alan Kerem Görsev Trio St. Petersburg Project ve Hacettepe Senfoni Orkestrası konseri Hacettepe M Salonu’nda saat 20.00’de yapılacak. 24 Kasım’da saat 20.00’de ODTÜ KKM’de Aycan Teztel yönetiminde ve Sibel Köse’nin solistliğinde “İstanbul Superband”, 20 kişilik kadrosuyla dinleyenlere müzik şöleni çekecek. 25 Kasım’da saat 20.00’de ODTÜ KKM’de festivalin Brezilyalı konukları olan Belchior Trio konseri yer alacak. 26 Kasım’da ise saat 20.00’de ODTÜ KKM’de İlhan Erşahin “Wax Poetic” tasarısıyla festivalin konukları arasında yer alacak. Festival, “A capella”nın ODTÜ KKM’de saat 20.00’de vereceği konserle sona erecek. (www.ankaracazfestivali.org ) ‘DÜNYANIN KALBİ DURMASIN!’ 17 Kasım’da saat 18.30’da ODTÜ KKM’de Fransız Kültür Merkezi destekli Leila Olivesi Quartet konseri; aynı gece saat 20.00’de ise Hava Kuvvetleri Komutanlığı Cazın Kartalları Orkestrası konseri yapılacak. Orkestra, Şef Hv.Bnd.Yrb. N. Levent Gökçedağ yönetiminde, Yıldız İbrahimova ve Önder Focan’ın solistlikleriyle, cazın en önemli yapıtlarını seslendirecek. 19 Kasım’da Deniz Kuvvetle CUMARTESİ İŞ SANAT’TA Philharmonique geliyor... Kültür Servisi İş Sanat, günümüzün en iyi şeflerinden Emmanuel Krivine yönetimindeki La Chambre Philharmonique ile İstanbullu müzikseverlerin de yakından tanıdığı, klasik müzik dünyasının en yetenekli ve yenilikçi keman virtüözlerinden biri olan Viktoria Mullova’yı, 17 Kasım Cumartesi akşamı saat 20.00’de izleyiciyle buluşturuyor. Konserde Beethoven ve Schubert’ten yapıtlar seslendirilecek. Moskova Konservatuvarı’nda başladığı müzik eğitiminin ardından Sibelius ve Çaykovski Yarışmalarında aldığı birincilik ödülleriyle parlak müzik yaşamına adım atan Viktoria Mullova, o günden bu yana dünyanın en ünlü orkestraları ve en iyi şefleriyle saygın salon ve festivallerde verdiği konserlerle günümüzün en iyi kemancıları arasında yerini aldı. (0 212 316 10 83) Viktoria Mullova 23 ‘Sersemler Evi’ Çin’de Kültür Servisi Çin Halk Cumhuriyeti’nin Şanghay şehrinde, Şanghay Dramatik Sanat Merkezi tarafından düzenlenen ve 30 Kasım’a kadar sürecek “Asya Çağdaş Tiyatro Festivali”ne, İstanbul Devlet Tiyatrosu da “Sersemler Evi” oyunu ile katılacak. Toby Wilsher’in yazıpyönettiği ve dekor tasarımını yaptığı; “beden dili” James Greaves’e, kostümü Medine Yavuz’a, ışığı Önder Arık’a ait oyun, yarın ve 16 Kasım’da sahnelenecek. ‘Gerçekçi Ol, İmkânsızı Talep Et’ başlıklı sergi 17 Kasım’a kadar açık Zaha Hadid İstanbul’da ? Kültür Servisi Pritzker ödüllü tek kadın mimar Zaha Hadid, Nurus sponsorluğunda, Arkitera Mimarlık Merkezi’nin organizasyonuyla düzenlenen konferansa katılmak üzere İstanbul’a geldi. Hadid’in katılacağı Arkimeet Konferansı bugün saat 19.00’da İş Sanat Merkezi İş Kuleleri’nde düzenlenecek. ( 0212 269 63 00 ) Karşı Sanat’ta karşı sergi ÜMRAN BULUT arşı Sanat’ta tavır var. Elbette olacak... Halil Altındere’nin kurguladığı “Gerçekçi Ol, İmkânsızı Talep Et” sergisinde politize koşullar ayrıntılara değinilerek ele alınmış. İlgi çekip rahatsız edici boyutlarda ve sanki son bienale bir gönderme nitelikli. Ramazan Bayrakoğlu “Bomba” ile büyükçe bir yüzeyde, hem de el işçiliğiyle kumaşları birbirine ekleyerek savaş gerçeğine değiniyor. Necla Rüzgar’ın “Dilimde Belleğin Buruk Tadı” da aynı, savaşın insanlardan çok şey aldığını, günümüzde en acımasızların konuşlandığı topraklardaki acıları, yoksulluğu gösteriyor. Başer Borlakov “4 Saniye”si ile teröre karşı duruyor. Sergide diğerleri de benzer anlatılardan yola çıkmış. Madımak Oteli acısından sonra Almanya’dan dönen ailenin dramına kadar birçok yaşanmışlık söz konusu. Genç beyinler günümüz Türkiye’sinin bir bölümünü kendilerince eleştiri bombardımanına tutuyorlar. Düşünceler sanatsal zeminde gösteriliyor. Duvarlarda açıklama yazıları var, sizinle aynı düşüncede olurlar ya da olmazlar; gençler kendilerini kendilerince açıklamışlar. K Cem Madra’nın işinde (“Kemal Özkan, Sünnet Kralı.”) Özkan kullanılarak yazgı, ikon dillendiriliyor. İnsanın yüzyıllarca ikonu kullanagelen dürtüsü kamusal alanlardan en içsel duyuşlara kadar çekiştiriliyor, çekiştiriliyor... Serginin tümü tıpkı Alman dışavurumcuların duyumsa KENTSEL ÇARPIKLIKLAR... dıklarına özdeş. O. Dix, G. Grosz’un içinden çıkamadıkları olumsuzlukları, kentsel çarpıklıkları, savaş trajedisini kâh karikatürsel, kâh resimsel ele alışları gibi. Toplumsal ya da kişisel tepkiler, politik söyleme dair adeta birer gösteri nitelikli. Salonlarda yaşamda insani olanın tüketimine, değerlerin altüst edilişine toplu bir başkaldırı var. Etkileyici oldukları şüphesiz. “Güncel” demekse pek mümkün. Baksanıza, Songül Boyraz ve Kültür Servisi Ahmet Nuri Sekizinci’nin yazdığı, Engin Gürmen’in yönettiği ‘Ceza Kanunu’ İBB Şehir Tiyatroları Kâğıthane Sadabat Sahnesi’nde bugün, yarın ve cuma günü saat 20.30’da sahnelenecek. Peter Holl yılanın kendisini sokmasını günümüze nasıl da bağlıyor. Yazgı, yılandan korkan antik çağ insanından yılanın kendini sokmasını irdeleyen günümüz insanına gelmiş, onunla bütünleşmiş. Görüntü oyuncak bir treni andırıyor, ses ise çığlığı. Her şey yıkıcı ve boğucu! Genç insan gördüğünü, yaşadığını ele alıyor ve çekinmeden kullanıp kendine bir sanat dili yaratıyor. Sonuçta sergi çarpık ve çaresizce yaşanan bir değişim sürecine karşı durup tavrını sergilerken sanatsal üretim bağlamlı özeleştiri yapılmasını da gerekli kılıyor. Sergi ne mi dedirtiyor? Öncelikle güncel bir biçemin oluşturulduğunu. Che Guevara’dan (“Gerçekçi Ol, İmkânsızı Talep Et”) alıntılanan sözle, insanın özgürlükçü çizgisini, karşı koyma istencini, uğraşacağı konu başlıkları arasında toplumsal kirlilik olduğunu. Zaten bilinen ama sık sık da tekrarlanan “sanatın sadece güzelle alışveriş içinde olamayacağı gerçeğini”. Üreten insanın sanatsal ilişkilerle hâlâ kişiselliğin dışında pazarsal bir konuma da düşürülebildiğini, Türk sanatı ortamında son yıllarda hem sanat tarihini yeniden ele alıp yazma eğiliminin başgösterdiğini, grupların yeniden oluşturulduğunu, atışmaları ve daha birçok günceli… ([email protected]) Oyunda, Ahhan Şener, Candan Sabuncu, Ceylan Çifte, Defne Gürmen, Amin And, Enes Mazak, Erkan Sever, Kubilay Penbeklioğlu, Mehmet Gürhan, Yalçın Boratap, Zafer Kırşan rol alıyor. (0 212 321 73 95) K Â M İ L M A S A R A C I K Ü L T Ü R ? Ç İ Z İ K ‘Ceza Kanunu’ yine sahnede CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle