22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 EKİM 2007 CUMA 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI B PB Y PB B B B PB Y 24 26 23 26 28 31 32 29 20 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y B B B Y PB 24 23 25 21 24 21 21 20 32 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y PB PB PB PB B B Y 32 29 28 28 27 26 22 22 21 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Bütün yurt parçalı ve çok bulutlu, Marmara’nın Doğu Akdeniz, İç Anadolu’nun kuzeydoğusu, Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzeyi, Güneydoğu Anadolu’nun batısı ve Kırıkkale ile Ankara’nın kuzey ve doğu ilçeleri, sağanak yağışlı geçecek. Hava sıcaklığı yurdun iç ve doğu bölgelerinde 3 il 5 derece azalacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih B B B B B B B B B 13 15 13 18 18 16 20 18 16 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih B PB B PB Y Y Y B B 16 20 24 19 25 26 24 27 24 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Y B B A B B B B B 14 21 14 23 20 17 19 30 27 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada tılar ortasında suskunluğu koruyan da kimdir, kimlerdir sanki bilinmiyor. Bu iki sorun yetmiyormuş gibi, iftar dayatmalarını sergileyen olaylar ortalığı karıştırdı: Başbakan, makamında çalışıyor, korumaları iftarda. Güneydoğu sınır kapısında görevli olan devlet memurları iftarda, sınır kapalı! Bu manzaraları hayretle karşılayan, yazan, anlatan, fotoğraflarla saptayanlar Türkiye gibi ılımlı İslamdan hışımlı İslama geçiş köprüsünde yol alan bir ülkede Başbakanlık korumalarının, sınır kapısında görevli olan memurların iftara gitmelerindeki doğallığı neden kabullenmiyorlar? Müslüman Müslümanın derdini anlar. Nasıl mı? İşte örnek: Başbakanlık’ı korumakla görevli olanlar oruç açmaya giderken Başbakan’a varsa suikast yapmaya hazırlananların da Müslüman kardeşleri olduğunu, Müslümanın bir suikastçının veya çetenin iftar saatinde silahları duvara astığını, ancak orucunu açtıktan sonra tekrar silah kuşandığını elbette biliyorlar. Laik bir ülkede yaşıyoruz; Müslüman bir ülke burası. Müslüman terörist elbette iftara saygılı olacak! Diğer bir olay; iftar saatinde sınır kapısı kapalı. İslam ülkesi Suriye’den hiçbir pürüzle karşılaşmadan yurda dönen gazeteci arkadaşlarımızı laik ülkenin sınırdaki memuru, “Türkiye çapında ramazan olduğunu bilmiyor musunuz? Vaktinde gelseydiniz” diye azarlamış. Arkadaşlarımızı iftar zamanında kapıya dayandıkları için azarlayan memurun “Sizler neden oruçlu değilsiniz” diye yakalarına yapışmadığına dua etsinler. ??? Referandum kargaşası karşısında sadece halkın değil; RTE’nin de kafası karışık! Nereden çıktı bu yargı, diyebilirsiniz, diyebilirler. Yanıt, Başbakan hazretlerinin son konuşmasında! Hazret bir yandan halkı referandumda katılımın yüksek olması için oy kullanmaya çağırıyor. Öte yandan 11’inci cumhurbaşkanının seçimini halka bırakan kendi ürünü anayasa değişikliğindeki katı kuralın ancak 12. cumhurbaşkanının seçiminde geçerli olacağını söylüyor. Halkımız yedi yıl sonraki cumhurbaşkanı seçimi için 21 Ekim’de sandığa gitmekte tereddüt eder, hatta o pazar gününü sonucu geleceğe bırakan bir olay için heba etmek istemeyebilir ve katılım düşük olabilir. Bir yığın sorunu ve saçmayı beraberinde getiren AKP iktidarına karşı çıktığınızı, direndiğinizi göstermek istiyorsanız… ey halkım; 21 Ekim’de referandumda oy kullanmayarak anayasa değişikliğine, anayasa kargaşası yaratıcılarına karşı olduğunuzu gösterebilirsiniz. ??? Doların sürekli değer yitirdiği, Türk parasının giderek güçlendiği bir ortamda piyasadaki çalkantıların kolayca ortadan kalkmayacağını söyleyen yabancı uzmanların aklına şaşarım. Çünkü Türkiye gerçeklerini bilmezmiş gibi konuşuyorlar. Köşede kıyıda kalan bir habere göre; geçen hafta Hazine 10 yıl vadeyle 750 milyon dolar borçlanmak için dünya piyasalarına çıktı. 3 milyar 750 milyon dolarlık talep gelince, Hazine 1 milyar 250 milyon dolarlık tahvil sattı. Türk tahvilleri neden kapışıldı? Çünkü Hazine 10 yıl süreyle dolara her yıl net yüzde 6.85 oranında gelir sağlayacak! Oysa ABD ve Avrupa ülkelerinde Hazine tahvillerinin faizi yüzde 4 dolayında. Elbette yabancı yatırımcı için Türkiye faiz cenneti. Yüksek faiz, ucuz döviz politikası, içeriye gereksindiğimizin çok üstünde dolar girmesini sağlayınca dolar ucuzluyor. İster siyasal, ister ekonomik nedenlerle ülkedeki varlığı yüzde 80’lere doğru giden yabancı sermaye, kolay yoldan getiri sağlama olanağının kalmadığını görüp çekiliverirse… ekonomi gümbür gümbür!.. İyisi mi? İhracatçı yakınsın, şu olsun bu olsun… Yüksek faize devam. Yabancı mutlu, biz mutlu! İtalyan profesör De Mattei, Erdoğan’ın AB sürecini kullandığını söyledi GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ‘Stratejisi İslamlaştırmak’ ELÇİN POYRAZLAR PORTRE İtalya’nın Cassino Üniversitesi’nde modern tarih profesörü olan Roberto de Mattei, halen Roma’nın Avrupa Üniversitesi’nde Hıristiyanlık ve Kilise tarihi konularında dersler veriyor. 2004 yılından bu yana İtalyan Ulusal Araştırma Konseyi’nde başkan yardımcısı olarak görev yapan De Mattei, 20022006 yılları arasında İtalyan Hükümeti’ne uluslararası ilişkiler konusunda danışmanlık yaptı. 19822006 yılları arasında Centro Culturale Leaponto’nun başkanlığını yapan De Mattei, tarih dergisi Nova Historica’nın genel yayın yönetmenliği görevini de yürütüyor. WASHINGTON Washington merkezli Hudson Enstitüsü’nde düzenlenen bir konferansta Başbakan Tayyip Erdoğan’ın AB sürecini kullanarak Türkiye’yi İslamlaştırmaya çalıştığı öne sürüldü. “Avrupa Politikasında Hıristiyanlar, Müslümanlar ve Laikler” konulu toplantıya konuşmacı olarak katılan İtalyan profesör Roberto de Mattei,“Erdoğan için ülkeyi İslamlaştırma yolunda tek seçenek AB” şeklinde konuştu. Toplantı sonunda Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan De Mattei, “Türkiye’nin AB’nin dayattığı demokratik reformları yerine getirmesi durumunda bir İslam devleti” olacağını söyledi. Türkiye’nin AB reformları sonucu demokratikleşme hedefiyle laiklikten vazgeçmek durumunda kalacağını söyleyen De Mattei, “AB Türkiye’yi İslamlaşmaya doğru itiyor” dedi. İtalya’nın Cassino Üniversitesi’nde Modern Tarih profesörü olan De Mattei, “Erdoğan’ın stratejisinin AB’yi kullanarak Mattei, “AB Türkiye’yi İslamlaşmaya doğru itiyor” dedi. Türkiye’de ordunun gücünü çözmek ve Atatürk tarafından ortadan kaldırılan ülkenin Müslüman kimliğini geri getirmek olduğu” yönünde görüş bildirdi. Türkiye’nin bugüne kadar İslam ülkesi olmamasının altında laikliğin güvencesi olan ordunun gücünün yattığına dikkat çeken De Mattei, “Bu gücün ortadan kalkması durumunda köktendinciliğin önündeki son engel de kalkmış olacak” dedi. AB’nin Türkiye’nin önüne Batı’nın demokratik standartla rı olan Kopenhag kriterlerini “olmazsa olmaz” şeklinde koşul olarak getirdiğini söyleyen De Mattei, Türkiye’de demokratikleşme artıkça laikliğin azalacağını ileri sürdü. De Mattei, “Türkiye’nin AB üyeliğine destek verenler ülkenin İslamcılıkla mücadelede Batı’nın doğal bir müttefiki olacağını düşünüyor. Oysa Türkiye’de demokratikleşme ne kadar artarsa laikliğin o kadar azalacağı unutulmamalı. Bu AB’nin demokrasiye saygı gösterdiği için köktendinci partileri iktidara taşıyabilecek İslamcı bir ülkeyi üyeleri arasında sayması anlamına geliyor” şeklinde konuştu. “Erdoğan’ın stratejisinin” bu yönde olduğunu belirten İtalyan profesör, “Ben bir İslamcı olsaydım AB üyeliğini desteklerdim. Bence Türkiye’nin AB üyeliği ne Batı’nın ne de laik Türkiye’nin çıkarına” dedi. De Mattei “Laik ama daha az demokratik Türkiye, AB için daha iyi” dedi. De Mattei bu nedenle Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıktığını da sözlerine ekledi. Gül’ün önünde hakaret ? Baştarafı 1. Sayfada genel talepleri olan “cemevlerinin yasal statüye kavuşturulması”, “zorunlu din derslerinin kaldırılması” ve “anayasa hazırlık çalışmalarında Alevilerin de görüşlerinin alınması” isteminde bulundu. Konuşmasının son bölümünde Sıvas katliamına değinen Aslan’ın, “2 Temmuz 1993’te 35 insanımızın vahşice yakıldığı Sıvas katliamını kimlerin gerçekleştirdiğini siz biliyorsunuz. 35 insanın can verdiği Madımak Oteli şimdi kebapçı olarak hizmet veriyor. Madımak Oteli’nin müzeye dönüştürülmesini talep ediyoruz” şeklindeki konuşması üzerine Milli Görüşçü ve ülkücüler “yuh” çekerek, Durak Aslan’a küfürlü saldırılarda bulundular. Aslan’ın, “1993’te 35 aydının Madımak Oteli’nde vahşice yakılmaları” ifadesini kullanmasıyla ayağa kalkarak “yuh” çeken ve küfürler yağdıran Milli Görüşçü ve ülkücüler, Fransa Alevi Birlikleri Federasyonu Başkanı’nın cümlesini tamamlamasına izin vermediler. uzaklaştırdı mı? 8 Mart 1995 günü Meclis kürsüsüne gelen dönemin Refah Partisi Kayseri Milletvekili Abdullah Gül şunları söylüyordu: “Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye’de bölücülüğün, otonom idarelerin nasıl istendiğini göreceksiniz... Avrupa’nın zenginler kulübünün köşkünde, bahçedeki bir kulübeye girdik diye sevinerek geldiniz... Değerli arkadaşlar, Avrupa Parlamentosu’ndaki müzakereleri takip edin. Türkiye oralarda nasıl rencide edilecek ve Türkiye oralarda nasıl kötü duruma düşürülecek, göreceksiniz.” Gördük! Gül’ün ileri görüşlülüğünü kutluyoruz! 12 yıl önce AB’nin ileride neler yapacağını, isteyeceğini çok iyi “öngören” Gül, bu zaman dilimi içinde Türkiye’yi o katlarda değişik biçimlerde temsil etti. Son olarak Cumhurbaşkanı sıfatıyla gidip, Türkiye’nin durumunu onlara şikâyet etti! ??? Gül’ün gerek başlangıç konuşması, gerekse sorulara verdiği yanıt hiçbir tartışmaya meydan vermeyecek biçimde şöyle özetlenebilir: Tam bir AKP cumhurbaşkanı gibi konuştu! Ayırdındayım... Bu saptamayı belki gereğinden fazla yapıyoruz. Kimi okurlar, “Bu, bilinenin ilanından başka bir şey değil” diye düşünebilirler. Ancak Cumhurbaşkanı’nın öteki tüm görevlerden çok farklı işlevi var. Bu nedenle ayrı bir sorumluluk taşıması gerekir. Oysa Gül, sadece AKP çizgisinin sorumluluğunu taşıyor. Şimdi kara mizahtan izah isteyelim... Türkiye’nin AB ülkelerindeki ortalama yaşam standartlarına ulaşması yakın gelecekte çok zor. Bölgelerarası kalkınma uçurumu, gelir dağılımı, kent kültürü, aklınıza ne gelirse AB standartlarının dışındayız... Bunlar AB’nin doğrudan umurunda değil. Bu, ayrı konu... Bir alan var ki; AB, “Türkiye’nin bu konudaki uygulaması doğrudur” diyor. Nedir o? Üniversitelere türbanın sokulmaması. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Gül ve çevresinin Türkiye Cumhuriyeti aleyhine geçmişteki başvurularının tümüne şu yanıtı vermişti: “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu alandaki uygulaması doğrudur. Yanlış olan sizsiniz!” Gül, önceki gün AKPM kürsüsüne çıkıp, Türkiye’nin başka bir ülke olduğunu ilan etti ve dedi ki: “Türkiye’de geniş bir kesim türbanın üniversitelerde serbest olmasını istiyor.” ??? Üçüncü sorunun yanıtına ikincinin devamından başlayalım... Gül, AB ile Türkiye’nin “tam örtüştüğü” bir konuda, “ayrışma” istedi. Kim olarak? Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olarak! Belki de, Gül ve çevresi haklı çıkıyor; Türkiye kamuoyu usul usul her şeye alışıyor ama.. bize göre Gül, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hukukuna ve geleneklerine karşı manevi anlamda suç işlemiştir! “Ne pahasına olursa olsun AB’ye girelim’’cilerden değiliz... Ancak, AB’nin yaşam standartlarına Türkiye’nin de ulaşması ortak özlemimiz. Gül, “Bizim hedefimiz AB’dir, başka niyetimiz yok” nakaratları arasında verdiği mesajlarla Türkiye’yi AB’den uzaklaştırmıştır. Köşk, ‘Gül’er yüzlü radikalizme doğru gidiyor! ankcum?cumhuriyet.com.tr Küfür ve hakaret yağdı Yuhalama sesleri arasında “Şerefsizler”, “Atın bunları dışarı”, “Alın mikrofonu elinden” gibi hakaretlerin yanı sıra küfürlerle de taciz edilen Aslan susarken, Cumhurbaşkanlığı koruma polisleri ayağa kalkan protestocuları sakinleştirmeye çalıştı. Aslan konuşmasını şöyle tamamladı: “Daha konuşmamı bitirmeme bile müsaade edilmemesi, Madımak’taki tahammülsüzlüğün bir örneğidir. Almanya hükümeti Solingen’de katledilen 5 Türk için anıt dikerken bizim 35 aydınımızın yakıldığı Madımak hâlâ et lokantası olarak hizmet veriyor. Sayın Cumhurbaşkanımız, Madı Avrupa Konseyi’ndeki temaslarını tamamlayan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dün akşam eşi Hayrünnisa Gül, Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin ile birlikte özel uçakla Strasbourg’dan İstanbul’a geldi. Gül, Atatürk Havalimanı’nda askeri törenle karşılandı. Hayrünnisa Gül’ün tören sırasında kırmızı halıda yürümemesi dikkat çekti. (AA) Kırmızı halıda yürümedi mak’ın müze yapılması konusunda bir projeniz olacak mı?” ERDOĞAN’DAN TÜRBAN YORUMU ‘Gül protestoculara cesaret verdi’ Durak Aslan’ın konuşması sırasında protestoculara, “Birbirimizin farklılıklarına tahammül edelim, saygı gösterelim” diyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Aslan’a dönerek “Bu tür konuşmaları geniş kitleler önünde değil, heyetler arasındaki görüşmelerde yaparsanız daha iyi olur” uyarısında bulundu. Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’de farklı etnik ve dini kökenden topluluklar ol Ulusal Kanal’ın yayını kesildi İstanbul Haber Servisi Türksat, 44 bin USD’lik borcu olduğu gerekçesiyle Ulusal Kanal’ın yayınını kesti. Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Ferit İlsever, 22 Temmuz seçimlerinden sonra AKP iktidarının hayata geçirmekte olduğu karşıdevrimin yayıncılık alanındaki uygulamasıyla karşı karşıya olunduğunu söyledi. İşçi Partisi’nin (İP) internet sitesine yazılı bir açıklama yapan İlsever, “ Türksat’ın kasasında Ulusal Kanal’a ait üç aylık kira bedeli kadar teminat bulunuyor. Bir başka önemli nokta da Ulusal Kanal’ın daha geçen hafta Türksat’a 20 bin USD ödeme yapmış olması ve kalan borcunun da yakın vadeli bir takvime bağlanmış olmasıdır” açıklamasını yaptı. duğuna dikkat çekerek “Birlikte yaşamanın temellerini güçlendirmemiz lazım. Ayrılıklarımızı değil, ortak yönlerimizi ön plana çıkaralım. Aramıza kalın çizgiler koymayalım.Türkiye’yi ilgilendiren konularda birlikte hareket edelim” dedi. Aslan, linçten korktukları için toplantıdan toplu olarak çıktıklarını söyledi. Toplantıya katılan CHP PM üyesi ve eski Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu Başkanı Ali Rıza Gülçiçek, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün konuşmasıyla protestoculara cesaret verdiğini öne sürdü. ‘Arı kovanına çomak soktuk’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partililerden iftar sofralarında ve bayram ziyaretlerinde 21 Ekim referandumu için propaganda yapmalarını istedi. Erdoğan, “Bayramınız hayırlı olsun diyorum, oyunuz da ‘evet’ olsun diyorum” dedi. Erdoğan, yeni anayasa taslağı çerçevesinde kendilerine yöneltilen türban eleştirilerine de “Arı kovanına çomak soktuk” diye yanıt verdi. Başbakan Erdoğan, Altınpark’ta partisinin Ankara İl Başkanlığı ve Anakent Belediyesi’nin ortaklaşa düzenlediği iftar yemeğinde konuştu. 21 Ekim referandumunu değerlendiren Erdoğan, yaşanan süreci anlattı. Erdoğan, “Millete gitmeyi istiyoruz. Bundan sonra Türkiye’de cumhurbaşkanını, yani 12’nci 13’üncü, bundan sonrakileri halkımız seçsin istiyoruz. Spekülasyon yapılmasın istiyoruz. Bu iş oyunlara gelmesin istiyoruz” dedi. Yapılacak referandumdan büyük çoğunlukla “evet oyu” çıkmasını beklediklerini ifade eden Erdoğan, “Şöyle bir başlık atıyorum: Bayramınız hayırlı olsun diyorum, oyunuz da ‘evet’ olsun diyorum” diye konuştu. Katılımcılardan iftar sofraları dahil “evet oyu” için kampanya yapmalarını isteyen Erdoğan, “Elinize verilecek bir pusula. ‘Evet’ ve ‘Hayır’ diyor. Orada mührü ‘Evet’e vuracaksınız, işi bitireceksiniz. Olay bu” diye konuştu. Anayasa tartışmalarına ve yükselen türban eleştirilerine de işaret eden Erdoğan, “Aslına bakarsanız, hayatın içinde, toplumun içinde, bu tür tartışma konuları da yoktur. Ama nedense birileri rahatsız. Niye, çünkü maalesef arı kovanına çomak sokuldu da onun için” dedi. FRATTINI’YE GÖRE AVRUPA İÇİN RİSK VAR AVRUPA KONSEYİ RAPORU TARTIŞIYOR Arap göçmen korkusu ROMA (AA) AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Franco Frattini, “Arap göçmenlerin sayısındaki artışın, Avrupa’nın İslamlaştırılması biçiminde bir tehlike içerdiğini” ileri sürdü. Frattini, İtalya’daki günlük gazetelerden Il Giornale’ye verdiği demeçte, Türkiye’nin uzun vadede AB’ye üye olabileceğini belirterek müzakerelere devam edilmesinden yana olduğunu da söyledi. Frattini, Türkiye’de halkın çoğunluğunun Müslümanlardan oluştuğunun hatırlatıldığı soruya karşılık, Ankara’nın AB üyeliğinden yana olduğunu belirterek şöyle konuştu: “AB üyeliği yarın olacak bir şey değil. Pek çok adım atılması lazım.Türkiye’nin AB’ye asla girmeyeceğini söylemek, 10 yıllık görüşmelerin ardından tepkilere yol açabilir.Tek çare, müzakere, müzakere...” Frattini, Araplar arasında, Avrupa’yı göçmenler aracılığıyla Müslümanlaştırma planından söz edildiği iddiası konusunda ise “Tehlike mevcut” dedi. Frattini, şu görüşleri dile getirdi: “İbadet özgürlüğü tartışılamaz. Ama bu, bizim ilkelerimizi ihlal noktasına gitmemelidir. Çokeşlilik, zoraki nikâh, kadınlara yönelik ayrımcılık gibi konularda en ufak hoşgörü gösterilemez.” Yaradılış teorisine yasak Dış Haberler Servisi Avrupa Konseyi’nin, yaradılış teorisinin öğretilmesinin tehlikeleri konusunda uyarılar içeren bir raporu yeniden görüştüğü ve sürecin sonucunda üye ülkelerdeki okullarda bu konunun öğretilmesinin yasaklanabileceği belirtildi. BBC Türkçe Servisi’nin internet sitesinde yer alan haberde, Avrupa genelinde insan hakları ve demokrasinin korunması, geliştirilmesi alanındaki başlıca örgüt olan Strasbourg’daki Avrupa Konseyi’nin yaradılış teorisinin öğretilmesinin tehlikeleri konusunda uyarılar içeren bir raporu görüştüğü kaydedildi. Yaradılış teorisi, yani dünyanın evrim yoluyla oluşmak yerine Tanrısal bir güç tarafından yaratıldığı düşüncesi, rapora göre, Konsey’in başlıca varlık nedeni olan insan haklarına yönelik bir tehdit oluşturabilir. Rapor, yaradılış teorisini “türlerin doğal seleksiyon yoluyla evrim geçirdiğinin reddedilmesi” olarak tanımlıyor. Rapora göre, yaradılış teorisi, bilimsel edinimlerin özüne yönelik saldırı içeren bir düşünüş tarzı. Raporda ayrıca Türkiye’de Adnan Hoca olarak bilinen Adnan Oktar’ın yayımladığı, Fransa’da okullara gönderdiği kitabın dağıtılmasının yasakladığı hatırlatılıyor. Kolera uyarısı CENEVRE (AA) Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Irak’a komşu ülkelerin kendi topraklarında olası kolera salgınına hazırlıklı olmaları gerektiği uyarısında bulundu. WHO’dan yapılan yazılı açıklamada, “Komşu ülkeler, Irak’ta ilan edilen kolera salgını karşısında etkin gözetimleri ve hazırlıklarını güçlendirmeye teşvik edilmektedir” denildi. Irak’taki 18 vilayetin 9’unda kolera vakası görüldü. Örgüte göre, Irak’ta şu ana kadar 14 kişi koleradan öldü, virüs 3 bin 315 kişide saptandı. Ülke genelinde toplam 30 bin kişinin ise ishalden şikâyetçi olduğu belirtiliyor. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle