19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 EKİM 2007 PERŞEMBE 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB PB PB PB PB PB PB PB PB 24 26 25 25 30 29 26 29 22 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB PB PB PB B B Y Y Y 25 24 24 21 24 24 23 23 29 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y PB B B PB B B PB 30 29 22 33 29 30 23 20 21 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey, iç ve doğu kesimleri parçalı bulutlu, Akdeniz ile İç Anadolu’nun güney ve doğusu aralıklı sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı; güney ve iç kesimlerde 2 ila 4 derece azalacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih Y Y PB PB PB PB PB Y Y 12 14 15 19 18 17 19 18 17 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih B Y Y Y PB B B B Y 19 23 19 22 24 24 23 27 23 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Stockholm Y B A A PB B Y B Y 16 20 11 20 22 14 15 30 30 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Yağmurlu GÜNCELCÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada yacak biçimde referanduma gitmeyi sağlamak için RTE ve onun peşi sıra kuzu kuzu yürüyen ve de yürüyecek olan AKP çoğunluğu parmağının ucunu oynatmadı. Bir önceki dönemde kamuoyunda anayasa değişikliğini değiştirmek gereği üzerinde duran eleştirilere uyarılara rastlandı ama… genelde medyamız, ilim bilim adamlarının çoğu suskun kalmayı yeğledi. Hatta referanduma giden yasada değişiklik yapma olanağı 22 Temmuz seçimlerinden sonra da olanaklı idi ama… Nuh diyen peygamber demeyen kafa; bu olanağı da kullanmadı. Hatta RTE, yasanın 11’inciyi de halkın seçmesini emreden biçimiyle halka sunulacağının altını çizen söylemlerde bulundu. Şimdi yumurta kapıda. 21 Ekim’de 11’inciyi halkın seçmesini karara bağlayan anayasa değişikliği RTE’nin sık söylediği gibi cumhur’a gidiyor. Oysa 11’inci özel uçağına türbanlı eşi, Cumhurbaşkanlığı’na şapka çıkaran medya esnafı ile Strasbourg’a doğru yol alıyor ve geride kalanlar da neredeyse hep bir ağızdan “yahu 11’inciyi seçtik, ama yasa 11’inciyi halkın seçmesini emrediyor. Ne yapacağız şimdi” sorusuna yanıt arıyor. Ortak akıl defteri şimdi açıldı ve… ??? Ve…. RTE de koroya katıldı. AKP grup toplantısında önce elini beline, sonra kürsüye koyarak o her zamanki imamvari tavrı ile “Bu anayasa değişikliğiyle 12. cumhurbaşkanını, altını çiziyorum, 12. cumhurbaşkanını ve ondan sonra gelecekleri seçme yetkisi, aziz milletimizin olacaktır” demez mi? Der, tabii der… RTE, yasaların da üstünde. Bir iki duayla üfürdü mü dağlar devrilir. Ne çare, yasalar 11’inciyi seçmeyi halka bırakan anayasa değişikliği referandumdan geçti mi, sonucu Başbakanlık’ın değil, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) karara bağlayacağını söylüyor. Yargıyla arası ekşimtırak bir seyir izleyen RTE, kaderi değiştiremiyor. 11 üyeli Anayasa Mahkemesi’nin kurguladığı siyasal oluşmaları etkileyen bir kurum olmasından yakınırdı. Şimdi yargı kaynaklı yedi asli üyeden oluşan YSK’nin, TBMM’nin seçtiği 11’incinin geleceğini yorumlayan kararını beklemek ve bu karar hangi yönde olursa olsun boyun eğmek zorunda. Oysa, YSK, referandumdan geçen yasa gereği 11’inciyi halkın seçmesi zorunludur diye karar verirse… RTE, işte o zaman ayıkla bakalım pirincin taşını... Ama RTE, YSK’deki havayı koklamıştır. Bu nedenle anayasa değişikliği 12. cumhurbaşkanını halkın seçeceğini söylemiştir diye düşünüyorsanız, siz de haklısınız! ??? Ne ki, şeytanın avukatlığını yaparsak; RTE, acaba yasayı kendine göre yorumlayarak 11’incinin seçildiğini, ancak 12. cumhurbaşkanını halkın seçeceğini neden söyledi? Bu soruya yanıt aramak, bu yoldaki eğiliminin ne olabileceğini sorgulamamız gerekmiyor mu? 11’incinin seçildiği ve Cumhurbaşkanlığı sorununun sonuca bağlandığında neden ısrar ediyor? Şöyle bir olasılık akla geliyor: TBMM’nin seçtiği 11’inci, RTE’nin son açıklamasından çok önce sözcüsü aracılığıyla bir açıklama yaptı. Anayasa değişikliği referandumdan 11’inciyi halkın seçeceğini içeren biçimde geçerse yine “adaylığını koyacağını” duyurdu. RTE’nin 11’inciyi bağlayan, 12. cumhurbaşkanına halkı gösteren açıklaması ise daha sonra, önceki gün geldi. RTE, kendisi açısından “bir tehlikenin” farkında olabilir: 11’incinin bir adım önde görünmesine tahammül edemiyor. Halkın seçeceği 11’inci yine aynı kişi, Gül Abdullah olursa; bu kez, karşısında AKP grubundan çıkan bir cumhurbaşkanı olmayacak; bu kez Çankaya’da halkın seçtiği, ikinci bir 11’nci, siyaseten çok daha bağımsız, hatta iki başlı hükümet izlenimi verecek bir kişilik, bir tutum sergileyecek değişik bir cumhurbaşkanı bulacak. RTE, 11’incinin yeniden, üstelik halk kanalıyla seçilmesine bu hesaplar ve duygularla muhalefet ediyor olabilir... Ne demişler; kendi düşen ağlamaz! Medyada otosansür Düşünce kuruluşu Freedom House’un raporunda, medya kuruluşlarına sahip dev holdinglerin iş çıkarları için haberleri etkilediği vurgulanıyor ELÇİN POYRAZLAR WASHINGTON Washington merkezli düşünce kuruluşu Freedom House’un (Özgürlük Evi) Türkiye’ye yönelik raporunda ordu, hükümet ve medya konusunda mesajlar verildi. 30 ülkede yönetimlerin incelendiği ve önerilerin sunulduğu “Kavşaktaki Ülkeler 2007” başlıklı raporlar dizisinde Türkiye’ye yönelik olarak hükümetin ordu üzerinde sivil denetimi, ifade özgürlüğünü ve yargının bağımsızlığını sağlayacak anayasal düzenlemeleri getirmesi gerektiği uyarısı yapılıyor. Raporda “Türk ordusunun askeri, savunma ve güvenlik konuları dışında kamuoyu açıklaması yapmaması gerektiği” ve herhangi bir müdahalesinde hükümetin buna karşı çıkması önerisi yapılıyor. yük bir güce sahip olduğu pek çok kararın başbakan ve küçük bir danışman grubuyla alındığı” vurgulanıyor. Editörler ve gazeteciler arasında otosansürün uygulandığına dikkat çekilen raporda “Medya kuruluşlarının neredeyse tamamı medya dışında pek çok sektörde çıkarı olan dev holding şirketlerine ait ve bu şirketler kendi iş çıkarlarına hizmet etmesi için haberleri etkiliyorlar. Üstelik bu şirketlere yönelik siyasi kayırma için olumlu haber yaptıkları suçlamaları da bulunuyor” ifadeleri yer alıyor. Rapor Türk medyasını “kalitesi düşük” olarak niteliyor. AKP’nin seçim öncesinde dokunulmazlığı kaldıracağı sözünün anımsatıldığı raporda, hükümete dokunulmazlıkların kaldırılması çağrısı yapılıyor. Raporda ayrıca Türkiye’de hükümet düzeyinde ve günlük yaşamda oldukça fazla yolsuzluk yaşandığına dikkat çekiliyor. İfade özgürlüğü konusunda Türk Ceza Yasası’nın 301. maddesinin kaldırılması çağrısının yapıldığı raporda kadın hakları, dini azınlıklar, Kürtlerin durumuna yönelik uyarılar yer alıyor. GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Hükümete eleştiri TBMM’nin yasaların hazırlanma aşamasında “zayıf” kaldığının iletildiği raporda, yasa taslaklarının hükümet tarafından hazırlanıp Meclis’e sunulduğuna dikkat çekiliyor. Raporda ayrıca “parti liderinin bü Avrupalı parlamenterler seçim barajı ve Erdoğan’ın açtığı davalar için açıklama istedi Gül’ü terleten sorular Dış Haberler Servisi Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) genel kuruluna hitap eden ilk Türk cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül parlamenterlerin seçim barajına ilişkin soruları karşında bağımsızların seçilmesiyle bu sorunun giderildiğini savundu. Basın özgürlüğü ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın basına yönelik davalarının gündeme gelmesi üzerine Gül, Erdoğan’ın açtığı davaların ceza değil, tazminat davası olduğunu söylemek zorunda kaldı. Gül, “Üniversitelerde sıkıntı var” diyerek, türbanın Türkiye gerçeği olduğunu savundu. AKPM Başkanı Rene van der Linden, Gül’ün konuşmasından önce “Burası bir demokrasi okuluysa, siz buranın en değerli üyelerinden biriydiniz’’ dedi. Gül, konuşmasında Irak’taki sorunların bölünmeyle çözülmesinin “en kötü senaryo” olduğunu söyledi. Gül, Kıbrıs konusunda ise Türk tarafının, adanın yeniden birleşmesini sağlayacak siyasi bir çözümü desteklediğini vurguladı. Günümüzde ırkçılık, yabancı düşmanlığı, antisemitizm ve dini veya etnik temelde ayrımcılığın birçok alanda arttığını ifade eden Gül, “Gerçek fay hatları dinler ve kültürler arasında değil, demokrasi ve otoriter rejimler arasındadır’’ dedi. Parlamenterlerin, Gül’ü sorgular nitelikteki soruları dikkat çekti. Gül, Güneydoğu Anadolu konusunda bir soruyu yanıtlarken “Türkiye’nin kültürel farklılıkları zenginlik olarak gördüğünü’’ söyledi. Seçim barajına ilişkin bir soru üzerine bağımsız adaylara sığınmak zorunda kalan Gül, bazı aşırı fikirlerin bile Meclis’te temsil edilme imkânı bulduğunu belirtti. Gül, bir soru üzerine laikliğin anayasanın değişmez ilkeleri arasında yer aldığını anımsattı. Gül, ifade özgürlüğü ve Erdoğan’ın açtığı davalarla ilgili soru üzerine, “şiddeti desteklememek şartıyla her türlü aşırı uç fikirlerinin bile seslendirilebileceğini” savundu. Linden ile ortak basın toplantısı düzenleyen Gül, TCY ve 301. madde ile ilgili soruyu yanıtlarken bu konunun TSK ile ilgili olmadığını ve her şeyi orduya yüklememek gerektiğini belirterek 301. maddenin değişmesinden yana olduğunu söyledi. Linden de TSK’nin siyasete müdahalesine ilişkin soruya, “Demokratik ülkelerde ordunun müdahale etmesi kabul edilemez’’ karşılığını verdi. AKPM Başkanı, “tarihi ve geçmişiyle Türkiye’nin Avrupa ülkesi olduğunu’’ söyledi. AKPM’ye hitap eden ilk Türk cumhurbaşkanı olan Gül, soruları yanıtlamakta zorlandı. (AA) AKP yeni anayasa taslağında ormanları gözden çıkardı Yürekten yanılmayı diliyoruz! Başbakan’ın Meclis salonlarında anayasa değişikliği çalışmaları için yaptığı değerlendirme parlamenter demokrasinin nasıl olmaması gerektiği konusunda son derece ders vericiydi. Başbakan’ın iki derin saptaması var: 1 Anayasa değişikliği konusunda konsensüs şart değil. Zaten yüzde 100 mutabakat sağlanamaz. 2 Anayasa değişikliği için partiler arası uyum komisyonu kurmak zaman kaybı! Başbakan’ın bu saptamasından yola çıkarak şöyle bir parlamenter yapı önerelim: Seçimler sonrasında parlamento, çoğunluğu sağlayan partinin üyelerinin katılımıyla açılır. Başka bir partiye gerek yoktur! Konsensüs sözcüğünün de Başbakan dilinde açılımı şu olsa gerek: Konuşma, sen süssün! Bu üç sözcüğün ilk hecelerini birleştirince hangi sözcük oluşuyor: Konsensüs! İşte size konsensüsün Başbakan dilindeki anlamı! ??? Meclis’i böylesine hor gören Başbakan’ın tüm anayasa değişiklikleri konusundaki başlıca adresi de zaten belli: Halk! Burada da ciddi bir çelişkiyle karşı karşıyayız... Referandumda halk neyi oyluyor? 11. cumhurbaşkanının halk tarafından seçimini! Başbakan bu konuda ne diyor: “11. seçildi, 12.’yi halk seçsin!” Başbakan bir bakıma, hem halka gidiyor, ne yapacağını ona soruyor, hem de halkı dinlemeyeceğini, cumhurbaşkanı işini 7 yıllığına bitirdiğini baştan ilan ediyor! Başbakan’ın son derece demokratmış gibi görünüp her şeyi halka mal etme siyaseti bir başka pencereden bakıldığında şöyle yorumlanabilir: Otoriter halk istismarcılığı! Anayasanın içine halkın hoşuna gidecek 35 madde koy, sonra da kendi işine yarayacak onlarca maddeyle, parti devletine doğru ilerle... Halkı temsil eden kurumları devre dışı bırakıp “Halkın dediğini yapıyoruz” edebiyatına girişmek AKP türü takıyyeciliğin giderek gelişmekte olduğunu ve tabana yayıldığını gösteriyor! ??? Ana konumuz Meclis zeminiydi... Bu bağlamda en tatsız gelişmeler DTP açısından yaşanıyor! DTP’lilerin Meclis çatısı altında yaptıkları açıklamaları dinledikçe, ne yazık ki 1990’lı yılların başını anımsıyoruz. Dönemin SHP lideri Erdal İnönü, yüzde 10’luk baraj zorluğuna dikkat çekerek bugünkü DTP’lilerin öncüllerini Meclis’e taşımıştı. Daha ilk günden Meclis çatısı altında olduklarını unutan arkadaşlar, ortamın olağanüstü gerilmesine neden olmuş ve ciddi beklentilerle dolu bir süreç de sona ermişti. DTP’lilerin o günleri ne ölçüde sağlıklı irdelediğini bilmiyoruz. Bize göre, eğer o günler iyi değerlendirilseydi, belki bu günlerde karşı karşıya kaldığımız sorunların çoğu olmayacaktı. O deneyimin faturasını tek bir kesime kesmek elbette haksızlık olur. Ancak aslan payı, Ahmet Türk çevresinindi! Aynı Ahmet Türk, “Gerekirse yine bedel öderiz” diyor! Yetmedi mi? Meclis, sorunların çözüm yeri olmak yerine sorunların büyüdüğü bir merkez haline getirse, bundan en çok zarar gören, o çatı altındakiler olur! ankcum?cumhuriyet.com.tr Talana af yolda MURAT KIŞLALI BAŞBAKAN ERDOĞAN ‘ELİMİZDEN GELENİ YAPMIYORUZ’ Wilson’dan PKK itirafı MURAT GÜLDEREN ANKARA Hükümetin yeniden başlattığı 2B arazilerinin satışına yönelik çalışmaların uygulanabilmesi için yeni anayasa taslağının yürürlüğe girmesi gerekiyor. AKP’nin anayasa taslağı hayata geçirilirse, orman arazileri yerli yabancı herkese satılabilecek ve işlevi dışında kullanılabilecek. “Mülkiyet karmaşası ve toplumsal çatışma” çıkabilecek. Orman yangınları artacak. Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunlarını Araştırma Derneği Başkanı Doç. Dr. Yücel Çağlar, yeni anayasa taslağındaki ormanlar ve ormancılıkla ilgili yaptırımların, 1982 Anayasası’ndaki talancı yaptırımları da aratabilecek olumsuzluklar taşıdığını söyledi. Çağlar, taslaktaki 2B ve diğer konularla ilgili sakıncaları şöyle sıraladı: ? Devlet ormanları yerli ve yabancı özel girişimcilere işlettirilebilecek. Orman sayıl mayabilecek yerlerin kapsamı genişletilebilecek. Ormanların tahrip edilmesine yol açabilecek siyasal propagandalar yapılabilecek. ? Ormanları yok edip tarım arazilerine ve yerleşme yerlerine dönüştürenler affedilecek. Bu gibi yerlerin yanı sıra “orman olarak muhafazasında yarar görülmeyen” yerlerin de satılmasından ya da kullanım hakkıyla devredilmesinden öncelikle yararlanabilecek. ? Bugüne değin yapılabilen orman sınırlarını belirleme ve tapuya tescil çalışmaları büyük ölçüde geçersizleşebilecek, mülkiyet karmaşası artabilecek. Bu nedenle de, orman sayılan alanların etkili biçimde yönetimi tümüyle olanaksızlaşacak; toplumsal çatışmalar gündeme gelebilecek. ? Orman sayılan alanları tarım arazilerine ve yerleşme yerlerine dönüştürme eylemleri özendirilecek; orman yangınları daha da artabilecek. ‘Terörist demeyenle muhatap olmayız’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın DTP’ye ilişkin sözlerini eleştiren Alman Birlik 90/Yeşiller Partisi Eş Başkanı ve Almanya Federal Meclisi AlmanTürk Parlamenterler Dostluk Grubu Başkan Yardımcısı Claudia Roth’a tepki göstererek “Silahlı Kuvvetlerimiz elbette eli silahlı teröristlere gereken karşılığı verecektir” dedi. Erdoğan, AKP Genel Merkezi’nde Roth ile bir araya geldi. Görüşmede Erdoğan, Roth’un Orgeneral Büyükanıt ile ilgili basına yansıyan sözlerine tepki gösterdi. Erdoğan, terör örgütü PKK’yi destekleyenlerin bulunduğunu anımsatarak “Terör örgütüne ‘terör örgütü’ demeyenler, ‘kardeşim’, ‘arka bahçemiz’ diyenler var. Terör örgütünün avukatlığını yapıyorlar, bu kabul edilemez. PKK’ye terör örgütü demeyenlerle muhatap olmayız” dedi. Roth da her türlü şiddete karşı olduğunu vurgulayarak, PKK’ye silah bırakma çağrısında bulunduğunu ifade etti. Roth, Şırnak’taki saldırıyı üzüntüyle karşıladığını ifade ederek, “PKK’nin eylemlerini haklı çıkaracak herhangi bir unsur bulunmuyor. PKK ile DTP’yi birbirinden ayrı tutmamız gerekir” görüşünü savundu. Bunun üzerine Erdoğan, Roth’a “Bakın siz PKK’ye ‘terör örgütü’ diyor ve kınıyorsunuz ama bunu onlar söylemiyor” karşılığını verdi. Erdoğan, görüşmede ayrıca göç yasasını gündeme getirerek Almanya’da bu konuda ayrımcılık yapıldığını ifade etti. Erdoğan, göç yasasının gözden geçirilmesini istedi. Erdoğan, Almanya’daki Türk toplumunun entegrasyonundan yana olduklarını kaydederek, bu konuda Türklere Türkçe eğitim olanağının tanınmasının önemine işaret etti ve desteğe hazır olduklarını söyledi. Roth da bu konuda Erdoğan’la aynı görüşte olduğunu belirterek, göç yasasına karşı Almanya’da Türk toplumuna destek vereceklerini belirtti. Türkiye İşadamları ve Sanayicileri Konfederasyonu’nun geleneksel iftar yemeğine konuk olan ABD’nin Ankara Büyükelcisi Ross Wilson, Şırnak ve İzmir’deki saldırılarda yaşamını yitirenleri saygıyla andıklarını belirterek “Dünyanın her yerinde terör eylemlerini kınıyoruz. Şu bir gerçek ki Türkiye’nin dostu ABD bile PKK konusunda elinden geleni yapmıyor. Ama eminim Başkan Bush da El Kaide ve diğer terör örgütlerinin bitmesine fazlasıyla önem veriyor” dedi. Basında “ABD PKK’ye silah temin ederek terörü destekliyor” şeklinde çıkan haberlere tepki gösteren Wilson şöyle konuştu: “Biz PKK konusunda sizlerle aynı fikirdeyiz. Gerek PKK elebaşısının yakalanmasında gerekse teröre akan maddi desteklerin tıkanmasında rolümüz büyüktür. Ancak yeterli olmadığımızı biz de biliyoruz.” Sözde Ermeni soykırımı tasarısına da değinen Wilson, bu tasarının ABD Temsilciler Meclisi’nden geçmesini olası görmediğini vurguladı. Bush yönetiminin de taslağa karşı olduğunun belirten Wilson, “Bu tasarı meclisten geçse dahi iki ülke arasındaki ilişkiler zedelenmeyecektir. Her şey diyalog ve anlaşmalarla çözümlenebilir” ifadesini kullandı. Yıllık 2 maaş tutarını geçmeyecek Ölümünün 5. yıldönümü Milletvekillerinin cep telefonları da ödenecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanlık Divanı, milletvekillerinin yıllık 2 maaş tutarında sabit telefonla görüşme yapma hakkına cep telefonlarını da dahil etti. Buna göre, milletvekillerinin sabit telefonlarının yanı sıra bir tane cep numarasının faturası da TBMM tarafından karşılanacak, ancak toplam tutar 2 maaş ile sınırlandırılacak. TBMM Başkanlık Divanı, dün TBMM Başkanı Köksal Toptan başkanlığında toplandı. Meclis’in 2008 yılı bütçesinin 419 milyon YTL olması benimsenirken, 2008 bütçesinden Toptan için bir zırhlı makam aracının yanı sıra 6 makam ve bir itfaiye aracının alınması kararlaştırıldı. ‘Çiftçi dostu’Sadullah Usumi’yi andık Ekonomi Servisi Gazetemiz yazarlarından, “Çiftçi dostu” Sadullah Usumi, ölümünün 5. yılında anıldı. Mesleğe Biga’da yayımlanan Sabah gazetesinde başlayan Usumi, Son Saat, Tan, Son Havadis, Tercüman ve Milliyet gazetelerinde çalıştı. Usumi, gazetemizde üreticinin sorunlarını yansıtan yazılar yazıyordu. Bu alanda 30’u aşkın ödülün sahibi olan Usumi, 19731980 yılları arasında CHP’den milletvekiliydi. Türkiye Gazeteciler Sendikası genel başkanlığı da yapan Usumi, basında tarım kesiminin sözcülüğünü üstlenmişti. Türkiye Ziraatçiler Derneği’nin “Dernek Özel Onur Ödülü”, “Yılın Gazetecisi Ödülü” ve “Çiftçi Dostu Ödülü”nün de sahibi olan Usumi’nin, “Yağma Tütün ve Sigara Pazarlarımızda Vurgun” adlı bir kitabı da bulunuyor. Usumi, Basın Şeref Kartı sahibiydi. Kütüphane yerine millevekili odası yapılacak Toplantıda TBMM’nin Dikmen kapısı tarafında yapılacak olan ve 3 binadan oluşan kompleksin projesinde kütüphaneden vazgeçilerek buraya 260 yerine 520 milletvekili odası yapılabilmesi için bir komisyon kuruldu. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle