19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 EKİM 2007 PAZARTESİ 4 DEVLET BAKANI TÜZMEN: HABERLER ROMA (AA) Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, AB’nin terörle mücadelede Türkiye’nin yanında olması gerektiğini söyledi. Tüzmen, İtalya’da Türkiye’nin terörle mücadele çerçevesinde ABD’den beklentilerine ilişkin bir soruya karşılık, “AB, terörle mücadelede Türkiye’nin yanında olmalıdır. Avrupa, teröre karşı mücadelede Türkiye’ye destek vermelidir” dedi. Tüzmen, sınır ötesi operasyonla ilgili hükümet tezkeresinin TBMM’de kabulü sonrasındaki süreçte, AB üyesi ülkelerdeki siyasi yetkililerin, olası bir askeri operasyonu genelde endişeyle karşılamalarıyla ilgili bir başka soruyuysa şöyle yanıtladı: “Teröre karşı olduğunu söyleyen hiçbir ülke, Türkiye’nin sınır ötesi operasyon kararına karşı çıkmamalıdır. Terörün, Türkiye sınırlarının dışıyla Irak’ın kuzeyiyle bağlantılı olduğu artık net bir biçimde ortadadır. AB üyesi ülkeler de, bunu net olarak görmüşlerdir. Hal böyle iken, Türkiye’nin sınır ötesi harekât kararını eleştirmek, buna karşı çıkmak, teröristlere destek anlamına gelir.” Türkiye’nin terörü sona erdirebilmek için yıllardır amansız bir mücadele verdiğine değinen Tüzmen, “Ancak ne yazık ki, AB üyesi ülkeler, terörle mücadele konusunda Türkiye’ye tam bir destek vermiyorlar. Hatta dost ve müttefik ülkelerin bazıları, terör örgütüne adeta destek çıkıyorlar. AB’nin PKK’yi terör örgütü olarak ilan etmiş olmasına rağmen, Avrupalı kimi siyasilerin, terör örgütüne sempatik gelebilecek beyanatlarda bulunmaları, son derece olumsuz bir davranıştır” diye konuştu. 2000’Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Avrupa Birliği Türkiye’yi desteklemeli ABD’nin Irak’ı işgaliyle başlayan gelişmeler, zaten karışık olan Ortadoğu’nun siyasi coğrafyasını daha da içinden çıkılmaz hale getirdi. O günleri hatırlamakta yarar olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de bazı çevreler, ABD’deki işgal isteğinin bir büyük ülkenin cesaretinin ve atılganlığının sembolü olduğunu ifade ediyorlardı. İşgale karşı çıkan, bu işgalin içinde Türkiye’nin yer almasını istemeyenlerle isteyenler arasında önemli bir tartışma ve gerginlik yaşandı. Bu gerginlik Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne de yansıdı. ABD’nin askeri birliklerinin Türkiye’de konuşlanmasını isteyen 1 Mart 2003 tarihli tezkere, Meclis’te küçük bir oy farkıyla reddedildi. Bu tezkere nedeniyle Türkiye, savaşın aktif ta Savaş ve Barış... Ülkemiz yeniden savaşmak zorunda bırakılıyor. Osmanlı İmparatorluğu parçalanırken, Balkanlar’da, Kafkaslar’da, Ortadoğu’da hep aynı oyun oynanmıştır. Dış ülkeler, kendi kimliğine yakın bulduğu ya da yönlendirebileceği kimlik gruplarını kışkırtmış, sonra da ‘onların haklarını korumak’ bahanesi ile müdahale etmiştir. PKK sorunu aynı oyunun yeni bir sahneye konuluşudur. Sömürgecilik yıllarının İngiltere’sini, Fransa’sını, İtalya’sını günümüzde Amerika temsil etmektedir. Dünya satrancının büyük oyuncusu (Şahı ve veziri) Amerika’dır. İngiltere, Amerika’nın yanı başında yerini almıştır. Almanya ve Fransa Avrupa’nın sözü geçenleridir. İtalya ve geri kalanlar da kendi hamlelerini yapmaya çalışmaktadırlar. Şimdi bu büyük oyunda asla piyon olmayacak, satranç tahtasına kendi atını sürebilecek durumda olan Türkiye, ne yazık ki AKP iktidarının teslimiyetçi tutumuyla bir piyon rolünü kabullenmektedir. İki askeri kaçırıldığı için bütün Ortadoğu’yu ateşe ve kana bulamakta gözünü bile kırpmayan İsrail, bizim uğradığımız büyük saldırıya karşılık vermekte bizim örneğimiz bile olamamaktadır. İşte 1950 yılından başlayarak ülkemizi kısa bir Ecevit dönemi dışında yönetmiş olan sağcı iktidarların getirdiği nokta budur: Amerika ne derse yapmaya çalışan, yapamazsa ev ödevini yapamamış öğrenci gibi tahta başında kekeleyip ter döken, Avrupa Topluluğu’nun beklentilerini gerçekleştirir gibi yapıp ne yapacağını bilemeyen, küresel piyasa ekonomisinin pazarı olmak uğruna ülkeyi satıp savan, iç politika dinamiğini kendi dinci eksenine oturtmaya çalışan, çelişkilerini, yalpalarını hareketlilik gibi göstermeye çalışan, teslimiyetçi AKP iktidarı. ??? Türkiye’yi kendi planlarının parçası yapmaya çalışan dış güçlere kızmanın anlamı yoktur. Onlar her zaman olduğu gibi kendi çıkarlarının hesabını yapmaktadır. Bunu da sürdüreceklerdir. Bizim sorunumuz kendi içimizdedir. En büyük sorunumuz AKP iktidarıdır. Teslimiyetçi, gözü kulağı dışarda olan, kendisine ne denirse onu yapacağı bilinen AKP iktidarı. Kaz Dağları’nı satıp dağımızı taşımızı, zeytinimizi toprağımızı talan ettiren siyasi iktidar en büyük sorunumuzdur. Dışardan ateşlenmiş Kürt sorununu ‘her şeye açıkmış, her şeye razı olurmuş’ gibi yaparak yanlış duruşuyla körükleyen de AKP iktidarıdır. Şimdi de Amerika, Türkiye’yi Kuzey Irak yoluyla Irak bataklığına çekmeye çalışıyor. Kendi askeriyle yapamadığını bu bataklıkta bizim askerimize yaptırma yolundadır. En büyük tehlikenin içindeyiz. Amerikan stratejisinin taktik oyuncusu yapılmak isteniyoruz. ??? Gary Kasparov, dünya satranç şampiyonudur. Kitabında, öncelikle ‘kendi stratejinizi oluşturun’ diyor. Eğer, stratejiyi rakibiniz oluşturursa size ancak taktik planda oynamak kalır. Oysa, her zaman strateji, uzun vadeli bir hesabın ürünüdür ve taktikleri o belirler. Bu oyunda en büyük güvencemiz Türk Silahlı Kuvvetleri’dir. TSK her zaman Atatürk’ün çizdiği yolda önce barışı hedefleyecektir. Bizim en büyük hedefimiz ‘Yurtta barış, dünyada barış’tır. Atatürk’ün bize büyük emaneti budur. Eğer savaşıyorsak sadece ülkemizin barışı için savaşıyoruz demektir. Hiçbir dış oyunun parçası olmamak. Sadece kendi oyunumuzu kurmak, kendi oyunumuzu oynamak. Bir an önce de Atatürk’ün yolunda bir siyasal iktidar oluşturmak... Hedefimiz bu olmalıdır... CUMHURİYET BAYRAMINIZI SONSUZA KADAR KUTLUYORUZ. email:[email protected] [email protected] www.erdalatabek.com ABD İşgali ve ‘Operasyon’ raflarından birisi haline gelmedi. ??? Tezkere konusu, ABD işgalinin başladığı günden bu yana ülkemizin gündeminden düşmedi. ABD’nin işgalini savunanlar, bizim de bu işgalin bir parçası olmamızı hararetle desteklediler. Tezkerenin kabul edilmemesi ve Türkiye’nin savaşa taraf olmaması iyi miydi, kötü müydü? Açıktır ki iyi oldu. ABD’nin haline bakıp bunu anlayabiliriz. Dünyanın en güçlü savaş makinesi Irak’ta felç oldu. Dört yıldır, küçümsenen Iraklı direnişçiler, hakkında hayranlıklar ifade edilen ABD karşısında beklenmedik bir direniş gösteriyorlar. ABD ne direnişi bastırabiliyor ne de kendisi için geri çekilecek bir ortamı hazırlayabiliyor. George W. Bush yönetimi, Irak başarısızlığının faturasını fazlasıyla ödemek durumunda kalıyor. Amerikan halkı, Bush’a Irak’ın işgali sırasında verdiği desteği bugün tamamen çekmiş durumda. Irak’taki direniş, gelecek yıl yapılacak ABD başkanlık seçimlerinin kaderini de belirleyecek gibi görünüyor. Cumhuriyetçiler, Irak işgalinin bir bedeli olarak Temsilciler Meclisi’ndeki çoğunluğu Demokratlara kaptırdılar. Önümüzdeki seçimlerde başkanlığı da kaptıracaklarını söyleyebiliriz. ??? Türkiye’nin Irak bataklığının dışında kalması, bölgedeki prestijini ve etkisini artırdı. Ortadoğu ülkelerine yaptığım bütün gezilerde, 1 Mart tezkeresinin reddedilmesinin ne kadar etkili olduğunu gördüm. Bu dönem içinde Türkiye, AB üyelik sürecinde de önemli adımlar attı. O dönemde ABD’nin Irak’ı işgalini savunan bazı kesimlerin son günlerdeki yazılarını, açıklamalarını, yorumlarını izliyorum. Aradan geçen bunca deneyden sonra, hiç olmazsa bunun bir hata olduğunu görmelerini isterdim. Çünkü o geçmişten bazı sonuçlar çıkarmak, bugüne de yardımcı olabilirdi. Bugünkü kritik durumda yol gösterici sonuçlar yaratabilirdi. ??? Kuzey Irak’a “operasyon” yapılması, Türkiye açısından önemli bir karar olacaktır. Çünkü bir başka ülkenin topraklarında operasyon yapmanın bütün dünya tarafından ilgiyle izleneceğini bilmemiz gerekiyor. Bu nedenle her şeyi enine boyuna düşünmek, Irak bataklığının ne olduğunu yeniden değerlendirmek durumundayız. ABD’nin orada yaşadıkları, yabana atılamayacak ciddi dersler içermiyor mu? ??? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD’nin, Türkiye’nin Kuzey Irak’a müdahalesine karşı çıkmasını eleş tirirken “Binlerce kilometre uzaktan terörle mücadele için Irak’ı işgale gelenlerin, bizim hemen yanı başımızda olanlara müdahale etmemize karşı çıkmaları anlaşılamaz” diyordu. Bir yönüyle haklı gibi görünen bu argümana şu itirazda bulunmak mümkün: ABD bu müdahaleyle kendi askeri ve siyasi çıkarları açısından stratejik bir hata yapmadı mı? Büyük bir askeri başarısızlığa uğramadı mı? Bazı çevreler bu konuda, ABD kârlı çıktı da diyebiliyorlar. O zaman da şu söylenebilir: ABD’nin Irak’ı işgali bütün bölgeyi altüst etti ve dünyanın kana ve ateşe boğulmasına yol açtı. ??? Şunu bir kere daha söyleyeyim: PKK’nin silahlı eylemlerine başından beri karşıyım. PKK’nin sol harekete de ne büyük darbeler vurduğunu yaşayarak görenlerdenim. PKK, bu eylemlerle en çok Kürtlere zarar veriyor. PKK, kayıtsız şartsız silahlarını bırakmalıdır. Şiddetin bölgeden temizlenmesinin, barışçı bir ortamın yaratılmasının Türkiye’yi bölgenin en güçlü ülkesi haline dönüştüreceğine de inanıyorum. ??? Diplomatik çözüm olanağının sonuna kadar denenmesinden yanayım. Bunun, ülkemin, halkımın çıkarlarına uygun olduğu görüşündeyim… Not: Bugün saat 14.0015.30 arası TÜYAP Kitap Fuarı Marmara Salonu’nda H. Fehmi Güneş, Sezen Öz ve Ecevit Kılıç’la birlikte “Türkiye’de Siyasi Cinayetler” konusunu ele alacağız. 15.30’dan itibaren kitaplarımı imzalamak için Güncel Yayıncılık standındayım… CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle