19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 EKİM 2007 PAZAR 10 PAZAR YAZILARI dishab?cumhuriyet.com.tr ‘Yüzyıllık göçmenlik’ Yaprak 2 006 yılında Bangbang oyununu ünlü Carre Tiyatro Salonu’nda kapalı gişe oynayan Kabareci / yazar Nilgün Yerli, Belçika’nın ikinci büyük kenti Anvers’te düzenlenen Öteki Kitap Fuarı’ndaki söyleşide, “yüzyıllık göçmenlik”ten bıktığını söyledi. Yerli, Belçikalı ve Hollandalılara, “Bizi yabancı kökenli olarak görmeyin, oyuncu ya da yazar olarak görün” diye seslendi. “Bizi köşede bir yerde yabancı kökenli sanatçı olarak tutup, bize yakıştırdıkları rolü oynamamızı bekliyorlar. Hollanda gazetelerine genel konularda yazı yollayınca yayımlamıyorlar, bizden beklenen hep yabancı kökenlilerle ilgili konularda yazmamız. Yabancı kökenliyi insan olarak görün, önyargılarınızın gerçek olduğuna inanmayın” çağrısında bulundu. Beklentiler, klişeler ve önyargılar kafesine kapatıldığınızı fark ettiğinizde siz de “yüzyıllık göçmenlik”ten nefret etmiyor musunuz? Hollanda’da yabancı kökenli kabareci olarak ünlendikten sonra önyargılar ve kendi yaşamöyküsü temelinde kitaplar göstermek amacıyla, Türkiye’de yazan Nilgün Yerli ile gazeteci Nadia hazırladığı bir televizyon programında Dala söyleşti. 6 aydır İzmir’de yaşayan Hollandalılara Hollandaca alışveriş listesi oyuncu/yazar, “Türkiye’de, geldiğim verip İngilizce bilen olmayan köy ya da ülkede yabancı olarak yaşamak, kasabalarda alışveriş yaptırdığını Hollanda’da yabancı olmaktan anlatarak empatinin önemini vurguladı. daha zor” şeklinde konuştu. “Tiyatro en iyi psikiyatrım” diyen Yerli, “Hâlâ Hollandalı gazetecilerde Yerli, “Babam küçükken ağzımı bile önyargı var. ‘Bir misafir işçi kızı her açışımda sus, sus derdi. olarak…’ diye başlayan sorular soruyorlar. Bir kere B R Ü K S E L Tiyatroda 2 saat konuşuyorum kimse sus babam 1980’de öğretmen demiyor” şeklinde konuştu. olarak geldi, ben de onunla geldim. Ama bu tür sorulara Türkiye’ye dönme gerekçesini hep maruz kalıyorum” diye ise şöyle anlattı: “Yüzyıllık yakındı. Gazeteci Nadia göçmenlikten bıktım, Dala’nın sorusu üzerine en delirdim, yoruldum. 10 yıl ERDİNÇ UTKU üzücü önyargı ve ayrımcılık önce yazdığım konular aynı, örneği olarak 10 yaşındayken hiçbir şey değişmedi. Bir de jimnastik dersinde Hollandalı çocukların yoğun iş yükü altında parttime anne elbiselerini duşun altına koyup olmak istemedim. 2 yaşındaki ıslatmasını ve “Pis Türk geldiğin ülkeye çocuğuma daha iyi annelik yapayım dön” demelerini anlattı. Yerli’nin bu istedim.” Avrupalı Türklerin Türkiye’yi olaydan daha çok zoruna giden, gözlerinde idealleştirdiğini ifade eden Hollandalı öğretmeninin “Ee olacak Yerli, Türk insanının eleştiriye açık o kadar, haksız da sayılmazlar” olmadığını söyledi. Hollanda’nın sağlık benzeri tepkisi olmuş. sistemini sürekli eleştirdiğini belirten Yabancı bir ülkede yaşamanın zorluğunu Yerli, “Türkiye’de devlet hastanelerini görünce kültür şoku yaşadım. Hollanda’yı arar oldum” dedi. Hepimiz insanız, din, dil, ırk mırk ayrımı yapılmıyor denmesine bakmayın siz. Düpedüz ölürken bile “öteki” olarak ölüyoruz. Ben bunu iliklerime kadar hissettim, Brüksel’de Schaerbeek Mezarlığı’nda. O gün, Schaerbeek Mezarlığı’nda ölen Türk ve Fas kökenlilerin öteki dünyaya “öteki” olarak yolcu edildiğine gözlerimle şahit oldum. Arkadaşımız toprağa verilirken dilimden döküldü, “gurbette ölmek”. Yaşam mücadelesinin anavatandan daha zor olduğu yaban ellerde ölmek de daha bir hüzünlü, daha bir soğuk. Schaerbeek Müslüman Mezarlığı’nda bilimkurgu filmlerini andırır şekilde yan yana kazılmış ve etrafı betonla kaplanmış mezarları görünce hissetmeye başlıyor insan gurbetin yürek acısını. Hâlâ kendime soruyorum; sahi öteki dünyada da “öteki” var mı? Tüm insanların sadece insan olduklarının dikkate alındığı bir dünyadan umudumu kestim, umarım varsa eğer öteki dünyada buna ulaşırız! [email protected] dökümü S Referandum sonrası yeni dönem K ırgızistan’da geçen vatandaşı Rusya’da hafta sonu yapılan çalışıyor. En az 400 bin referandum kişinin de başka ülkelerde sonuçlarına göre bulunduğu tahmin ediliyor. Cumhurbaşkanı Tabii ki bu kişilerin çoğu Kurmanbek Bakiyev, yasadışı olarak o ülkelerde parlamentoyu feshetti. bulunuyor. Kabul edilen yeni Ülkede temel gıda anayasaya göre bu kararı maddelerinin fiyatı sürekli alan Bakiyev, erken seçim artıyor. İş alanı kısıtlı. çağrısında bulunmuştu. Ancak eğlence yerleri Merkez seçim komitesi, her zaman dolu. Ülke milletvekili genel ekonomisi dışarıya bağımlı. seçimlerinin 16 Aralık’ta SSCB döneminden sonra yapılmasını kararlaştırdı. birçok fabrika kapanınca Yeni anayasaya göre ülke ekonomisi hem gelir milletvekilleri artık kaybına uğramış hem de on bağımsız olamıyor. binlerce kişi işsiz kalmış. Meclis’te sandalye kapmak Yabancıların ekonomiye ve yüzde 5’lik barajı katkıları önemli bir yekun geçebilmek için 104 parti teşkil ediyor. Yeni işyerleri geceli gündüzlü çalışıp ve az sayıdaki yatırımlar “aday ayartmaya” ülke ekonomisinin çalışıyor. Çünkü, partilerin lokomotifi gibi. çok fazla etkinliği yok. Buraya en çok ilgi Zaten seçmen de 56 gösterenlerin başında partinin dışında diğer Türkler, Kazaklar ve partilerin isimlerini bile Ruslar geliyor. Çinliler de bilmiyor. Cumhurbaşkanı kısmen bunun içinde. Bakiyev’in partisi Akyol, Ancak yine de ekonomiyi şu anda en popüler ayağa kaldıracak ve partilerden birisi. halkın refahını yükseltecek Muhalefet ise Ata Meken düzeyde değil. ve Ar Namıs partilerinin Gelir paylaşımında da adaletsizlikler ve kamu etrafında yoğunlaşmaya kaynaklarının çalışıyor. kullanımında Muhalefet ile BİŞKEK istismarlar olunca iktidar birbirini sonuçta vatandaş suçlamaya devam mağdur oluyor. ediyor, hem de Eski Devlet ağır bir şekilde. Başkanı Askar Cumhurbaşkanı Akayev’in son Bakiyev, OSMAN KARAKAŞ dönemlerinde parlamentonun ve ülkeyi terk yenilenmesiyle ettikten sonra yaşanan ilgili olarak “Kendi istikrarsızlık, yabancı menfaati için değil yatırımcıları ürkütüyor. halkın menfaati için 16 Aralık sonrası nasıl bir çalışacak bir parlamento tablo oluşur bilinmez ama oluşturacağız” diye ülkenin öncelikle dürüst konuştu. Zaten halk yöneticilere ve istikrara arasında milletvekillerinin ihtiyacı olduğu muhakkak. çoğunun halkı değil Türkiye Cumhuriyeti her kendileri ve yakınları için zaman ve her konuda çalıştıkları konuşuluyor. Kırgızistan’ın yanında. Durum da bunu gösteriyor. Ancak, duyulan kardeşlik Milletvekilleri dahil yüksek ile verilen destekler ne kademelerde çalışan yazık ki negatif olarak geri görevliler çok düşük dönüyor. Bunun nedenleri maaşlarına karşılık çok ve çözümü konusunda lüks bir yaşam sürüyorlar. kimsenin bir çalışma Lüks evler, yazlıklar, yapma gereği duymaması işyerleri, lüks otomobiller... hatta böyle bir sorun Kırgızistan adeta bir BMW olduğunu kabul bile ve Mercedes cenneti. etmemesi düşündürücü. Bu iki markanın üreticisi Aralıkta yapılacak seçimler Almanya’da bile bu kadar sonrası cumhurbaşkanı ile büyük bir oranda BMW ve meclisin uyumlu çalışması Mercedes yok. Başkent halinde ülke öncelikle Bişkek’in caddelerinde istikrar yönünden bir 3 adet büyük Limuzin nefes alacak. Doğal olarak sürekli cirit atıyor. Henüz da yabancı yatırımların 3 ay önce 1 tane olan gelebilmesi için uygun Hummer’e 2 yeni Hummer bir ortam oluşmuş olacak. daha eklendi. Halkın büyük Önümüzdeki yılın bir çoğunluğu ise geçim ortalarına doğru geleceğin sıkıntısı çekiyor. Resmi nasıl olabileceği hakkında kayıtlara göre 5 milyon bir tahminde bulunmak 250 bin nüfuslu bu güzel yerinde olur. ülkenin yaklaşık 800 bin Pekin Olimpiyatları’na bir yıldan az bir zaman kala, Çinli ailelerin, çocuklarının, olağanüstü hünerleriyle övünmeleri bütün dünyada soru işaretleri doğuruyor. Çocukların, kimilerince tehlikeli bulunan fiziksel aktivitelere, dikkat çekmeye hevesli yetişkinler tarafından zorlandığı görüşü dile getiriliyor. Geçen mayısta çekilen bu fotoğrafta ise Yang Yang adıyla çağrılan Huang Yan, Beyaz Balina Şiao Kiang ile yüzerken görülüyor. 4 yaşındaki Yang Yang ile 5 yaşındaki balinanın akvaryumdaki birlikteliği görenlerin dikkatini çekiyor. (Fotoğraf: AP) Balina çocuk! dönüş zamanı geldiğinde eminerlerde, “Yine polis dayağı konferanslarda yemeye mi gidiyorum” hiç konuşmaz, diye kendini sorgulayıp elindeki deftere çizer o sırada kız arkadaşı olan dururdu. Ne yaptığını Hollandalı Ann ile bilenler göz taramasına İsveç’e yerleşti. Hep girer, bilmeyenlerin olan resim yaptı. İsveç’in bitenden haberi bile kuzeyinden güneyine olmazdı. Ressam İhsan kadar 200 dolayında Aydın, kimbilir kaç sergiye katıldı. İki binin kişinin portresini çizdi üzerinde tablo yaptı. böyle toplantılarda. 1980 sonrası bütün toplantılara Türklerin Avrupa’ya mutlaka katılırdı. Afiş mi göçünü konu alan tablosu İsveç Radyo ve lazım oldu.. hemen İhsan Televizyon Kurumu’nca Aydın’a gidilirdi. Bir kartpostal olarak da desen mi gerekti.. İhsan bastırıldı. Aydın maharetli elleriyle İnsanlar, dalgalı deniz ve hemen imdada yetişirdi. kayıklar. Birkaç yıl önce 1 Mayıs yürüyüşlerinde, sergideki bir tablonun protesto gösterilerinde önüne götürdüm. mutlaka katkıda Resimde deniz bulunurdu. 1 Mayıs kıyısındaki telaşlı yürüyüşlerinde, protesto insanlar ufuk çizgisinde gösterilerinde küçük kızı bir şeyler görmeye Perihan’ın elinden tutup çalışıyordu. Kayıt kortejlerde yerini alırdı. cihazına konuşturdum. Tertemiz ruhlu süzme bir Deniz kıyısındaki hümanistti. Sadece insanlar denizde ne yardım eder, sanki yapabileceği başka şeyler görmeye çalışıyor? “Bir bayram arifesinde de varmış da unutulmuş akşam yemeğine gibi, “Yapabileceğim oturmuştuk. Daha başka bir şey var mı” başlamamıştık. diye de sormayı ihmal Babamın arkadaşı etmezdi. Az konuşur, geldi. Evlerinde çok dinler, çok gülerdi. bayram yemeği Stockholm’un Nacka yokmuş. Ne semtindeki bahçeli evinin S T O C K H O L M olur balığa çıkalım diye alt katı resim tutturdu. atölyesiydi. Babam hava Yüzlerce bozacak yağlıboya tablo dediyse de ile fırça atmaya dinletemedi. hazır hale OSMAN İKİZ Sonunda getirilmiş arkadaşını tuvaller kıramadı ve balığa arasında hiç şaşırmadan çıktılar. Biraz sonra aradığını bulur, resmin hava bozdu. Babamı bir hikâyesini iki cümle daha görmedim.” ile anlatıverirdi. Çocukluğu, gençliği, Resimlerinde hep insan yetişkinliği baba vardı. Acı çektiği özlemiyle, acısıyla geçen yüzünden anlaşılan, veda İhsan Aydın’ı 82 eden, göç yoluna çıkan, yaşındayken kaybettik. sade evleri, alçakgönüllü “Solcuları hâlâ neden sofraları paylaşan hapse atıyorlar” diye insanlar. Ama hep sora sora ömrünü yitirdi. insanlar... Abdi Yazgan’ı da Balıkçı babasını küçük kaybettik. Bir zamanlar yaşta kaybetmişti. Ankara’nın en ünlü Tablolardaki kayıklar, fotoğraf stüdyosunun insanların gözlerinden sahibiydi. Solcuydu. okunan endişe ve acı belki de ressamın ruhunu Bulgaristan’a kaçırılan uçak onun başına patladı. yansıtıyordu. 1949 ya da Polisteki mezalimden 1950’de Güzel Sanatlar sonra Ankara’da Akademisi Resim yaşayamadı. Ama Bölümü’nden mezun İsveç’te yaşamak da olmuştu. O sıralarda da olanları unutturmadı. afişler yapıp sokaklara Karısı Sosyolog asıyordu. Bir gün iki Dr. Ayla Yazgan’ın, arkadaş polise yaşadıklarını anlatan bir yakalandılar. Sen misin anı kitabı birkaç ay önce Nâzım Hikmet’e yayımlanmıştı. Kişisel özgürlük isteyen... anılarda tarihimizin Dayak ve birkaç günlük övünemeyeceğimiz gözaltından sonra sayfaları da ortaya bırakıldı ama yüreği çıkıyor. Abdi “Lanet burkulmuştu. Fransa’nın olsun” diye mi düşündü verdiği bursu kazanarak acaba. 69 yaşında Paris’te Jean Mentzinger masa başında hayata Atölyesi’ne gitti. veda etti. Yaprak dökümü Bir ara arkadaşlarıyla denir ya bu sonbahar İskandinavya gezisine tam da öyle oldu. çıktılar. Türkiye’ye Kaz ciğeri ezmesi ve bergamot reçeli B u kent hümanist hareketin öncülüğünü yapmış, Roterdamlı Erasmus’u barındırmış, Mozart’ı bağrına basmış. Marie Antoinette sık sık buraya uğramış, Johannes Gutenberg, insanlık tarihinin en önemli buluşunu burada gerçekleştirmiş. Yarattığı tipo basım yapan baskı makinesiyle özgür düşüncenin doğmasına, yayılmasına önayak olmuş. Goethe, Avrupa’nın en eski eğitim kurumlarından biri sayılan üniversitesinde yıllarını geçirmiş. İki bin yıllık Strasbourg çok ilginç bir kent. Yüzyıllarca Fransa ile Almanya arasında “gidip gelmiş” Strasbourg insanlarının Almanca da anlayıp konuştuğu bir doğu Fransa kenti. Tarihiyle, sokakları ve evleriyle, lokantaları, yemekleri ve şaraplarıyla, kiliseleri ve parklarıyla her mevsim turist dolu. İki adım ötedeki Almanya’nın insanları için en yakın için Strasbourg gibi kentler “bir büyük kent. Karlsruhe, BadenBaden ve bulunmaz”! Hazirandan bu yana Offenburg’dan buraya sık sık alışverişe StuttgartParis arasını üç buçuk saate gelenler dükkânları dolduruyor, Petite indiren süper hızlı Fransız treni France semtinin tarihi evleri arasında TGV ile artık bir saat on beş dakikada geziniyor, kafelerinde keyif çatıyor, Strasbourg’a geliniyor. lokantalarında yağlı kaz ciğeri ezmesi, Avrupa Konseyi, Avrupa İnsan Hakları haşlanmış lahana yiyip kaliteli beyaz Mahkemesi, Avrupa şarapları yudumluyorlar. Strasbourg’un hemen her STRASBOURG Parlamentosu ve daha birçok uluslararası kuruma ev sokağında şık pastaneler, sahipliği yapan Strasbourg çeşitli ekmek sunan küçük kozmopolit bir kent. fırınlar, leziz gıda malzemesi Sokaklarını Arap ülkelerinin dolu bakkal dükkânları var. insanlarıyla Kuzey Afrikalılar Hizmet verenler müşteriyle dolduruyor, özellikle ilgileniyor, cana yakın, AHMET ARPAD varoşlarında yaşayan onu memnun etmeye çaba yabancılarıyla sorunları var. gösteriyor. Almanyalılar için Strasbourg şu sıralar sadece dünyaca bütün bunlar alışılmamış, daha doğrusu ünlü Noel Pazar’ını iple çekmiyor, çoktan unutulmuş şeyler. Giderek aralık ayındaki geleneksel Türk küçük dükkânların kapandığı, her Film Günleri’ni de bekliyor. şeyin artık kent dışındaki büyük Strasbourg’a trenle iki saat ötede, Paris mağazalarda bulunduğu, çeşidin ve yönünde, görülmesi mutlaka gereken bir çeşninin yitirildiği Almanya insanı başka kent de Nancy. Sokakları, yapıları, dükkân ve lokantaları Strasbourg’a göre daha bir başka, daha güzel. Sokaklarında gezinen insanlar şık ve bakımlı. Tarihi binaların tümü çok güzel elden geçmiş. Kozmopolit değil Nancy, stressiz, sakin bir kent. Bergamot bonbonlarıyla, reçelleriyle ünlü. Art Nuvo’nun doğum yeri. Sokaklarında gezinirken adım başı hissediyorsunuz bunu. Yapı cepheleri, mobilyalar, renkli pencereler, mobilyalar, güller, filbaharı, kelebekler ve yusufçuklarla bezenmiş. Le Pépiniere Parkı’nda gezinirken rahatlıyorsunuz, Stanislas Alanı’nın şık kafelerinde, lokantalarında oturup dört bir yanınızı çevreleyen sarayımsı binaları seyrederken yerinizden kalkmak istemiyorsunuz. Stuttgart’a dönmek için ağır ağır tren istasyonuna yürürken bir kavanoz bergamot reçeli alıyorsunuz, Nancy’i hep anımsamak için... www.ahmetarpad.de CUMHURİYET 10 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle