29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 EKİM 2007 PERŞEMBE 4 ALİ SİRMEN HABERLER DÜNYADA BUGÜN TBMM Başkanı Toptan, Abdullah Gül’ün isterse 5 yıl sonra aday olabileceğini söyledi AKP İktidarının Sivil Sıkıyönetim Girişimi Beş yıldır, bu sütunda çeşitli vesilelerle AKP’nin “sivil darbe”sini ayrıntılarıyla anlatmaya çalıştım. Laik demokratik cumhuriyet rejimini şeriatçı, baskıcı bir İslamcı cumhuriyete çevirme girişimleri, 22 Temmuz seçimleriyle yeni bir aşamaya girmiş bulunuyor. Cumhuriyetin kimi sandığımız kadar sağlam ve dirençli olmadığını maalesef gördüğümüz kurumlarının da AKP’nin yıpratma çabalarına, kendi içlerindeki seçimlerde kendi oylarıyla katılmış olduğuna üzülerek tanıklık etmekteyiz. Yine bu sütunda, artık yeni aşamada basının denetim altına alınması girişimlerinin yoğunlaşacağını, sayıları gittikçe azalan özgür basın ile özgür gazetecilerin de hedef haline geleceğini, daha seçimlerden önce yazmış, çeşitli TV programlarında da dile getirmiştim. Bu gerçekleri görmek için kâhin olmaya da gerek yoktu, öngörülerin gerçekleşmesi için fazla beklemeye de. AKP zaten iş ilişkileriyle nötralize ettiği, hatta yanına çektiği medyanın içindeki özgür odakları ve kalemleri de susturma operasyonunu başarıyla uygulamaya koydu. Bu arada, sivil darbe yolundaki son atılımlar da tamamlanmaktaydı ki, PKK’nin ABD ve Kuzey Irak destekli saldırıları yoğunlaşmaya başladı. Şehit haberleri geldikçe de Türkiye’de kamuoyunun tepkisi doruğa doğru yükseldi. ??? Vatandaş, hem PKK terörünü, hem ona destek veren ABD ile Kuzey Irak’taki yönetimi kınıyor, hem de Erdoğan iktidarının olanları eli böğründe izlemesine öfkeleniyordu. Gerçi TBMM hükümete terör ile mücadelesinde, aralarında TSK’yi sınır ötesi operasyona gönderme yetkisi de bulunan her türlü önlemi alma tezkeresini büyük bir çoğunlukla kabul ediyordu, ama Tayyip Erdoğan, ABD’nin ve Kuzey Irak’ın muhalefeti karşısında sınır ötesi operasyon yapmaya yanaşmıyor, Türkiye Cumhuriyeti’nin utancı olan bu aczini gizlemek için de TSK’den talep beklediği izlenimini yaratmaya çalışıyordu. TSK daha 12 Nisan 2007’de, yani bundan altı ay önce en yetkili kişisi Genelkurmay Başkanı’nın ağzından Kuzey Irak’a sınır ötesi operasyonun askeri açıdan yararlı olacağını, şimdi olayın siyasi talebe kaldığını söylüyordu. Kaldı ki, asker savaşı yapardı, ama savaşa karar vermek siyasal iradenin işiydi. Bu gerçeği herkesin bilmesi gerekirdi. TBMM’nin hükümete yetki veren tezkeresinin caydırıcı bir etki yapabilmesi, her şeyden önce, siyasi iktidarın terör ile mücadelede kararlı ve azimli olmasına bağlıydı ki, gerek Cumhurbaşkanı Gül’ün, sınır ötesi operasyonun Sarıkamış harekâtına benzeyeceği yönündeki önceki sözleri, gerekse Erdoğan’ın Barzani ile aynı doğrultuda çıkışları, siyasi iktidarın terör ile mücadelede herhangi bir kararlılığı olmadığını ortaya seriyordu. ??? Bırakınız bir sınır ötesi operasyonu, Erdoğan iktidarı, Türkiye’ye terör ihraç eden, düşmanca tavrını gizleme gereğini bile duymadığı Kuzey Irak’a, kendi halkına verdiğinden daha ucuza sağladığı elektriği kesmeyi, benzininden gıda maddelerine kadar her ihtiyacını karşıladığı bir bölgeye ekonomik desteği kesme kararını dahi veremiyordu. Hükümet yetkilileri yaptıkları açıklamalarda, ne Habur kapısını kapatacaklarını ne de ekonomik desteği çekeceklerini söylüyorlardı. Türkiye, bu iktidar ile kendisine düşmanca davranan bir yönetimi abad ediyor, bırakınız askeri operasyonu, ekonomik önlemlere bile cesaret edemeyeceğini, kimi çıkarlara karşı koyamayacağını gösteriyordu. Böyle bir iktidarın elindeki tezkerenin de herhangi bir caydırıcılığı olması beklenemezdi. İktidarın edilgenliği ile koşut olarak artan şehit sayısı ise kamuoyunun büyük tepkisini çekmekte, halkın galeyana gelmesine yol açmaktaydı. AKP, halkın artan tepkisine karşılık, onun tepkisinin gerisinde kalan, terörün yarattığı krizi yönetmekten aciz iktidarın kendisine puan kaybettirdiğinin farkındaydı. Bu durumda çare olarak hükümet, RTÜK’e başvurarak, 3984 sayılı yasanın 25. maddesi gereği, sansür uygulanmasını istedi. Erdoğan iktidarının bu isteği, sivil darbeye şimdi de sivil sıkıyönetim ilanının eklenmesi anlamını taşımaktadır. AKP, hep askerleri göstererek sivil darbesini yürütürken, şimdi, tepkisinden korktuğu halkın haber alma özgürlüğünü de, sivil sıkıyönetim yoluyla elinden almıştır. AKP iktidarı meşruiyet yolundan hızla ayrılmaktadır. ‘Seçim 2011’ de yapılmalı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Köksal Toptan “halkoylamasından sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresinin 5 yıla, TBMM’nin süresinin de 4 yıla indiğini” bildirdi. Toptan, “Sayın Abdullah Gül’ün istifa etmesi ve cumhurbaşkanının yeniden halk tarafından seçilmesi gerektiği iddiası doğru değildir. Sayın Gül’ün görev süresi 5 yıldır, 5 yıl sonra isterse yeniden aday olabilir. Bence 22 Temmuz 2011’de de seçim var” dedi. Köksal Toptan, dün parlamento muhabirleriyle kahvaltıda bir araya geldi. Toptan, halkoylamasından sonra 11. Cumhurbaşkanı Gül’ün ve TBMM’nin görev süresinin ne olacağı sorusuna, “Bence milletvekilliği süresi 4 yıla inmiştir. Yani 4 yıl sonra milletvekilliği genel seçimi yapılmalıdır. Cumhurbaşkanlığı süresi de 5 yıla inmiştir. Sayın Abdullah Gül, aday olduğu takdirde ikinci 5 yıl için seçilebilir. Yani anayasada yapılan değişiklik, bence getirmiş olduğu hükümlerle yürürlüğe girmiştir, uygulanması gereken şekilde yürürlüğe girmiştir. 22 Temmuz 2007’de seçimler yapıldığına göre, o zaman yaklaştığında, YSK 3 ay önce seçim sürecini başlatır. TBMM’nin bir karar almasına gerek yok. TBMM ne yapar? ‘Yaz aylarında seçim zor oluyor’ diyerek seçimi mayısa alabilir ya da biraz anayasayı zorlama anlamına gelir ama eylüle alabilir. Parlamento bunu yapabilir’’ yanıtını verdi. Toptan, “Yani 22 Temmuz 2011’de seçim var’’ sözleri üzerine, ‘’Bence öyle’’ dedi. Toptan, son anayasa değişikliği önerisinin anayasaya aykırı olduğu görüşleri anımsatılarak yöneltilen bir soru üzerine, “Bu tartışma yapılıyor. Belki Anayasa Mahkemesi’ne gidecektir. Bu sürecin sonucu optan, “Gül’ün istifa etmesi ve cumhurbaşkanının yeniden halk tarafından seçilmesi gerektiği iddiası doğru değildir” dedi. nu beklemek lazım. Yalnız referandum sonucuna göre ‘Sayın Abdullah Gül’ün istifa etmesi lazım ve yeniden bir seçimle, halk tarafından seçilmesi lazımdır’ iddiası doğru değildir, hukuki dayanağı yoktur. O zaman, milletvekilleri de 5 sene için seçilmişti, şimdi 4 seneye indiğine göre gerçi seçim şartlarında bir değişiklik yok ama orada da aynı tartışmayı yapmak mümkün” açıklamasını yaptı. “Söylediklerinizi, referandum pa T ketinde mevcut cumhurbaşkanına ya da milletvekillerine ilişkin bir hüküm olmamasına mı bağlıyorsunuz’’ sorusuna da Toptan, ‘’Orada bir hüküm olsaydı, denilseydi ki ‘Bu anayasa, milletvekilliği süresiyle ilgili hükümleri bundan sonra yapılacak seçimlerde, cumhurbaşkanının görev süresiyle ilgili hükümleri bundan sonraki Cumhurbaşkanlığı seçiminde uygulanır’ diye geçici hükümler olsaydı, o zaman 5 yerine 7 yıl kalabilirdi’’ yanıtını verdi. Toptan, “Bu durumda cumhurbaşkanının da halk tarafından seçilmesi gerekmiyor mu’’ sorusu üzerine, “11. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin kendi şartları içerisinde başladığını ve bittiğini, ancak sürenin bitmediğini” vurguladı. “TürkKürt çatışması” uyarısı Toptan, bir soru üzerine tezkereyle ilgili olarak “en doğrusu ve Türkiye’nin menfaatlarının gereği neyse bunun yapılacağını” kaydetti. Toptan, “Tezkerenin hedefinin ya da tezkereyi kullanacak TSK’nin hedefinin bir bölge olmadığı, terör örgütü olduğu, terör örgütünün etkisiz hale getirilmesi için bütün çalışmaların bu tezkere içerisinde yapılmasının mümkün olduğu görülüyor’’ dedi. Yenişehir’e fuar merkezi Mersin Yenişehir Belediyesi’nin CHP’li Başkanı İbrahim Genç, göreve başladığı 2004’ten itibaren belediyenin temel hizmetlerinin özelleştirilmesi uygulamasını kaldırdı. Kamulaştırma sayesinde 11 milyon YTL tasarruf sağlayan Genç, bu kaynakla ilk fuar merkezini hizmete açtı. Belediyenin yapımına geçen mayısta başladığı Yenişehir Fuar Merkezi, “Mersin Mobilya, Ev Tekstili ve Dayanıklı Tüketim Malları Fuarı”yla eşzamanlı olarak açıldı. Belediye Başkanı Genç, 72 bin metrekare alan üzerinde kurulan fuar merkezinin 32 bin metrekare kapalı, 42 bin metrekare açık alana sahip olduğunu belirtti. YASA DEĞİŞTİ Nükleer santralı da satacaklar ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Nükleer santral kurulmasına ilişkin yasa, değişiklikler yapılarak TBMM Sanayi Komisyonu’nda kabul edildi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, elektrik iletimi hariç, elektrik dağıtım ve üretiminin tümünü özelleştireceklerini, bu çerçevede yapılması durumunda nükleer santralı da özelleştireceklerini söyledi. AKP, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in veto ettiği nükleer santral kurulmasına ilişkin yasayı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onaylayacağı düşüncesiyle istediği gibi değiştirdi. Yasa, bazı değişiklikler yapılarak TBMM Sanayi Komisyonu’nda kabul edildi. Komisyonda zaman zaman tartışmalar yaşandı. CHP’li Tacidar Seyhan, nükleer teknolojiye karşı olmadıklarını ama bu kanundan önce Meclis’in önüne nükleer santrallarla ilgili denetleme kurumlarını düzenleyen ve eğitimle ilgili kanunların getirilmesi gerektiğini belirterek, kanunun aceleye getirildiğini söyledi. AKP’li Ali Bayramoğlu ile Taner Yıldız, yasayla ilgili kaygılarını dile getirerek aceleye getirilmemesini istediler. Komisyonda kabul edilen önergeler doğrultusunda yasanın yürürlüğe girmesinin ardından bir ay içinde TAEK kriterleri belirleyecek ve Türkiye Elektrik Ticaret A.Ş. (TETAŞ) santral yapımı için yarışma açacak. Gelen teklifler TAEK tarafından elemeden geçirildikten sonra TETAŞ elektrik fiyatı açısından en uygun teklifi belirleyecek. Bakanlar Kurulu’nun onaylamasının ardından seçilecek teklifi veren şirketle sözleşme imzalanacak. TETAŞ, santralın işletmeye girmesini izleyen 15 yıl boyunca nükleer santralda üretilen elektriği satın alacak. TETAŞ satın aldığı elektriği dağıtım ve toptan satış şirketlerine, pazar payları oranında dağıtarak satacak. Nükleer atıklarının bertaraf edilmesi ve ekonomik ömrünü dolduran santralın sökümü için iki ayrı hesap açılacak. Santralı işletecek şirket bu iki hesaba her ay, sattığı elektriğe bağlı olarak kilovat saat başına 15’er cent para yatıracak. asirmen?cumhuriyet.com.tr TRT’DE GÜNEY DEPREMİ Genel müdür yardımcısı görevinden alındı FIRAT KOZOK ANKARA TRT’de Genel Müdür Vekili Ali Güney ile birçok konuda ters düşen ve Güney hakkında suç duyurusunda bulunmaya hazırlanan Genel Müdür Yardımcısı Ümit Hatipoğlu, görevinden alındı. Hatipoğlu, Araştırma Planlama Koordinasyon Kurulu’na başuzman olarak atandı. Göreve geldiği günden bu yana kurumda yaptığı görevlendirmelerle dikkati çeken ve TRT’yi AKP’nin yayın organı haline getirmekle eleştirilen Ali Güney, ters düştüğü genel müdür yardımcısını görevden aldı. Hatipoğlu, sürgün birimi olarak bilinen APK’ye başuzman olarak atandı. Hatipoğlu’nun görevden alınmasında en etkili unsurun kurumun çıktığı çeşitli ihaleler olduğu öğrenildi. Ümit Hatipoğlu, bazı ihalelerde Kamu İhale Yasası’na aykırı hareket edildiği gerekçesiyle ihalelere katılmadı ve sonuçlara imza atmak istemedi. Sermaye Piyasası Kurulu’ndan (SPK) yayıncı olarak kuruma alınan, daha sonra da Muhasebe Dairesi Başkanlığı’na atanan Tahsin Özmen, Güney ile Hatipoğlu’nu karşı karşıya getirdi. CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle