29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 EKİM 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER dishab?cumhuriyet.com.tr 11 AP’den kalıcı çözüm vurgusu Venezüella’da muhalefet ayakta ? Dış Haberler Servisi Venezüella’da muhalefet, Devlet Başkanı Hugo Chavez’in sunduğu anayasa değişiklik paketine karşı önceki gün başkent Caracas’ta gösteri düzenledi. Aralarında çok sayıda öğrencinin de bulunduğu binlerce muhalif, Chavez’in görev süresine yönelik sınırların kaldırılmasına, olağanüstü hallerde şüphelilerin suçlama olmaksızın tutuklanmasına ve bilgiye erişim hakkının engellenmesine izin verdiği gerekçesiyle yeni anayasayı protesto etti. Gösteride muhaliflerle polis arasında çatışma çıktı. Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nda kabul edilen karar tasarısında, hükümetin DTP’li milletvekilleri ve belediye başkanlarıyla ortak hareket ederek sorunun çözümü için genel bir politik plan hazırlaması çağrısı yer aldı Dış Haberler Servisi Avrupa Parlamentosu (AP) Genel Kurulu, Hollandalı Hıristiyan Demokrat Ria OomenRuijten tarafından kaleme alınan Türkiye raporunu ve buna bağlı tavsiye karar tasarısını kabul etti. Tasarının yanı sıra oylamada kabul edilen bir önergede, “Türkiye’nin Kuzey Irak’ta olası bir sınır ötesi operasyon düzenlemesinden endişe duyulduğu” belirtildi. 1915 Ermeni olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının tanınmasına yönelik üç önerge AP Genel Kurulu tarafından reddedildi. AP’deki Türkiye raporuna ilişkin oylamaya sınır ötesi operasyon konusu damgasını vurdu. Oylama sırasında kabul edilen değişiklik önergesinde, PKK terörü kınanmakla birlikte Ankara’ya “Irak topraklarında tek taraflı ve silahlı her türlü eylemden kaçınması ve Kürt sorununa kalıcı çözüm bulunması için siyasi girişim başlatması” çağrısı yapıldı. Önergede, Türkiye’nin “Irak sınırını ihlal edebilecek ölçüsüz bir askeri operasyondan kaçınması” istendi. ‘PKK silah bıraksın, Konsey Türkiye’ye baskı yapsın’ PKK’nin sınır ötesinden gelecek terörist faaliyetlerinin önüne geçebilmek için Türk ve Irak askeri ve polisinin işbirliği yapması istenen önergede, “AB Konseyi’nin Türkiye’ye, Kuzey Irak’tan kaynaklanan PKK terörü hakkında sorumluluğu bulunan Kuzey Irak bölgesel hükümetiyle somut işbirliği yapması için baskı yapması” görüşüne yer verildi. AP Genel Kurulu’nda kabul edilen tavsiye karar tasarısında da, hükümetin “Kürt sorununa kalıcı çözüm bulunması için siyasi girişim başlatması” DTP’li milletvekilleri ve belediye başkanlarıyla ortak hareket ederek sorunun çözümü için genel bir politik plan hazırlaması çağrısı yer aldı. PKK’nin acilen silah bırakması istenen tasarıda, Türk hükümetinden ve Irak’taki tüm siyasi güçlerden “terorizmle mücadelede işbirliğini güçlendirmeleri” talep ediliyor. AP kararının hukuksal bir yaptırımı olmasa da Komisyonun ilerleme raporuna yansıma olasılığı bulunuyor. Raportör OomenRuijten, oylamanın ardından “Hiç kimseye teröre karşı kendini savunma diyemeyiz, ancak işgal de istemeyiz” dedi. Raportör, Türkiye’den gelen bir DTP heyetinin geçen hafta kendisiyle görüştüğünü hatırlatarak “Onlardan da PKK ile aralarına mesafe koymalarını istedim. Bunu yaparlarsa kendilerini Saharov barış ödülüne aday gösterebileceğimi söyledim” dedi. AB Dönem Başkanı Portekiz’in Avrupa İşlerinden Sorumlu Bakanı Manuel Lobo Antunes, oylama öncesi yaptığı açıklamada, “Terör örgütünün son saldırılarını kınıyoruz ve Türk halkına tam dayanışma mesajı gönderiyoruz” dedi. Antunes, Türkiye’den sınır ötesi operasyondan kaçınmasını beklediklerini söyledi. Karma Parlamento Komisyonu’nun Başkanı Joost Lagendijk, “PKK terörünün Türkiye’de Kürt vatandaşlar da dahil barış içinde yaşamak isteyen herkese ve reform sürecine zarar verdiğini” belirtti. Rehn: Tepki ölçülü ve dengeli olsun AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn de PKK’nin son terör saldırılarını kınadıklarını belirtti ve “Türkiye’nin, halkının güvenliğini koruma ihtiyacını anlıyoruz” ifadesini kullandı. Türkiye’nin sınır güvenliği konusunda öncelikle diplomasi yolunu tercih etmesi, verilecek tepkininse “ölçülü ve dengeli” olmasının önemli olduğunu kaydeden Rehn, Iraklı yetkilerinin ve bölgesel yönetimin, terörle mücadelede Türkiye’ye yardımcı olmaları gerektiğini söyledi. Türkiye’ye reformları hızlandırma çağrısında bulunan Rehn, AB’nin de kendi sorumluklarını yerine getirmesini istedi. Rehn, “Aksi takdirde inandırıcılığımızı kaybederek, ormanda kendi başına bağırdığını sadece kendi duyan adam durumuna düşeriz” dedi. Komisyonun gelecek ay Türkiye’yle ilgili tarafsız ve adil bir rapor sunacağını hatırlatan Rehn, Türkiye’nin Ermenistan ile iyi ilişkiler içinde olmasını arzu ettiklerini, “1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının daha özgür bir biçimde tartışılabilmesi için TCY’nin 301. maddesinin kaldırılmasının önemli olduğunu” da sözlerine ekledi. Konuşmasında tam üyelik müzakereleriyle ilgili bazı müzakere başlıklarının şu anda açılmasını engelleyen Fransa’yı üstü kapalı eleştiren Rehn, gelecek haftalarda tüketici hakları ve Avrupa üzerinden ulaşım ağıyla ilgili bölüm başlıklarının açılması gerektiğini belirtti. B URGER’SIZ YAŞAM 3 SAVAŞ GEMİSİ HİBE EDİLİYOR Sarkozy: İran Fas’ı örnek alsın ? Dış Haberler Servisi Fransa, Libya’nın ardından Fas’a da nükleer teknoloji satıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, pazartesi günü başladığı 3 günlük Fas ziyaretinde “bu ülkenin sivil nükleer enerji sanayii kurmasına yardımcı olacaklarını” açıkladı. Fas Parlamentosu’nda konuşan Sarkozy, Fas’ın sivil nükleer enerji konusunda izlediği yolun, “gelişmiş ülkelerin uluslararası kurallara uyulması halinde tecrübelerini paylaşmaya istekli oldukları” konusunda İran’a örnek olması gerektiğini savundu. Baklava: Şer eksenindeki işbirliğinin işareti Dış Haberler Servisi ABD yönetiminin “şer ekseni” kategorisine giren İran, Irak, Kuzey Kore, Libya, Suriye ve Küba’daki geleneksel yemeklerin tariflerini içeren bir yemek kitabı hazırlandı. İngiliz Guardian gazetesinin haberine göre, Gill Partington tarafından hazırlanan Şer Ekseni Yemekleri Kitabı’nda “bu ülkelerde yaşayan ‘baskı altındaki’ insanların ne yemeye zorlandığı ve temel bir insan hakkı olan Chicken McNugget’siz, burger’sız nasıl hayatta kalabildiği, ne gibi Amerikan olmayan yemekleri yemek zorunda kaldıkları” türünden sorulara yanıt olarak çeşitli yemek tariflerine yer veriliyor. Irak’tan yoğurt çorbası, İran’dan tavuk güveç, Kuzey Kore’den sebze yemeği, Libya’dan etli çorba tariflerinin verildiği yemek kitabında, Suriye’nin geleneksel yemeği olarak tanıtılan baklava için “Tiranlığın birçok ileri karakolunda da yenilen bu tatlı, şer ekseni ülkeleri arasındaki işbirliğinin işareti” şeklinde esprili bir yoruma da yer veriliyor. Küba’nın en ünlü yemeklerinden biri olan ve ismi bir zamanlar İspanya sömürgesi olan Kuzey Afrika’daki Müslümanlardan gelen “Hıristiyanlar ve Müslümanlar” yemeğinin tarifi şöyle: Kuru fasulye ve pirinci ayrı yerlerde haşlayın. Soğanları, karabiber ve sarmısakla yağda kavurun. Kırmızı biber ve domatesi ekleyerek yüksek ateşte 10 dakika karıştırın. Daha sonra fasulyeleri de ekleyip bir süre daha pişirin. Son olarak karışımı haşlanmış pirincin üzerine dökerek servis yapın. Washington’dan Türkiye’ye ‘sus payı’ Dış Haberler Servisi ABD Temsilciler Meclisi’nin Dışişleri Komitesi, üç savaş gemisinin hibe, bir geminin de düşük fiyatla satılması yoluyla Türkiye’ye transferini öngören bir yasa tasarısını kabul etti. Tasarının, komitenin yaklaşık 2 hafta önce 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını içeren tasarıyı kabul etmesinin ardından ve PKK’ye karşı olası sınır ötesi operasyon tartışmalarının yapıldığı bir dönemde benimsenmesi dikkat çekti. Dört geminin transferinin kesinleşmesi durumunda Türkiye’nin maddi kazancının 480 milyon doları aşacağı belirtiliyor. Tasarı, Perry sınıfı iki firkateyn ile Osprey sınıfı bir kıyı tipi mayın avlama gemisinin, Türkiye’ye hibe edilmesini öngörüyor. Ayrıca bir adet daha Osprey sınıfı geminin, gerçek değerinin altında, 27 milyon dolara Türkiye’ye satılması planlanıyor. ferini öngören yasa tasarısını da hazırlayan Dışişleri Komitesi’nin Başkanı Tom Lantos, tasarıların zaman olarak çakışmasının tesadüf olduğunu savundu. Çin uzay silahı deneyecek Suu Kyi için yürüdüler ? Dış Haberler Servisi Myanmar’da Nobel Barış Ödüllü demokrasi yanlısı muhalif lider Aung San Suu Kyi’nin ev hapsine alınmasının 12. yılında, dünyanın 12 ayrı kentinde protesto gösterileri düzenlenirken Nobel Barış Ödüllü 6 kadın da BM’yi harekete geçmeye çağırdı. Jody Williams, Şirin Ebadi, Wangari Maathai, Rigoberta Mençu Tum, Betty Williams ve Mairead Corrigan Maguire BM’ye yazdıkları mektupta, “Myanmar hükümetinin, insan haklarını toplu ihlal etmeyi sürdürmesine izin verilmemesi gerektiğini” belirttiler. İlk ay keşif uydusunu dün uzaya fırlatan Çin’in, uzay silahı denemesi de yapacağı iddia edildi. Merkezi Hong Kong’da bulunan İnsan Hakları ve Demokrasi Bilgi Merkezi’nden yapılan açıklamada, bir Çin denizaltısının uydunun yolunu değiştirebilecek test sinyalleri göndereceği, ay keşif uydusuna manevra yaptıracak sinyalleri göndermek üzere iki araştırma gemisinin de Büyük Okyanus ve Atlas Okyanusu’nun güneyine konuşlandırıldığı ileri sürüldü. Açıklamada, bir nükleer denizaltının uyduya test amaçlı sinyaller göndereceği de belirtildi. İnsan hakları kuruluşu, uydu manevra teknolojisinin geliştirilmesiyle Çin’in savaş zamanında diğer uyduları tahrip etme alanında teknik bilgiyi elde edeceğini kaydederek Çin’in uzaya düşük maliyetli silah taşıyan araçlar gönderebileceğini ve bu teknolojiyle başka ülkelerin uydularını yok edebileceğini savundu. Çin, ocak ayında eski bir meteoroloji uydusunu hiçbir ülke ve kuruluşa haber vermeden füzeyle tahrip ederek tüm dünyayı şaşırtmıştı. (Fotoğraflar: AFP) Laura Bush kapandı! ABD Başkanı George Bush’un eşi Laura Bush, kanserle mücadele kampanyası çerçevesinde sürdürdüğü Ortadoğu turunun Suudi Arabistan ayağında objektiflere başörtüsüyle poz verdi. Cidde’de kanser hastalığını yenen kadınlarla bir araya gelen Bush’a Suudi hemcinsi bir doktor tarafından siyah renkli bir başörtüsü hediye edildi. Bir kadının yardımıyla başını örten Bush’un “keyifli” görüntüsü kameralara yansıdı. (Fotoğraf: AP) Lantos: Tesadüf Tasarının yürürlüğe girmesi için, Genel Kurul ve Senato’da kabul edilmesi ve ardından Başkan George Bush tarafından imzalanması gerekiyor. Perry sınıfı fırkateynlerin tanesinin değerinin 125 milyon dolar, Osprey sınıfı kıyı tipi mayın avlama gemilerinin her birinin değerinin de 130 milyon dolar civarında olduğu belirtiliyor. Ancak gemilerin tesliminden sonra oluşacak masraflar, Türkiye tarafından karşılanacak. Ermeni tasarısını destekleyen, ancak savaş gemilerinin Türkiye’ye trans Che’den çaldıklarını açık artırmaya çıkardı Dış Haberler Servisi Küba devriminin kurucularından dünyaca ünlü gerilla lideri Che Guevara’nın bir tutam saçı ve bazı eşyalarının açık artırmaya çıkacağının açıklanması, insan hakları örgütleri ve Che’nin ailesi tarafından tepkiyle karşılandı. Açık artırmayı düzenleyen ABD’li şirket, Che’nin 40 yıl önce Bolivya’da yakalandığı operasyona ve idamına katılan eski ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA) ajanı Gustavo Villoldo’nun Che’nin cesedinden kestiği saçların yanı sıra cesedinin fotoğrafları ve parmak izinin de bugünkü açık arttırmada 100 bin dolara satılmasının beklendiğini açıkladı. Çok sayıda kişinin ve insan hakları örgütünün “Che’nin anısına saygısızlık” olarak nitelendirdikleri açık artırmayı protesto için şirkete şikâyet mesajları gönderdiği belirtilirken, Che’nin eşi Aleida March da olaydan üzüntü duyduğunu ifade etti. “Che’yi, hâlâ öldürülmesi gereken bir suçlu olarak gördüğü” belirtilen Küba asıllı Villoldo, Che’nin parmak izi ve saçını, üstlerine görevini başarıyla yerine getirdiğini ispatlamak için aldığını ve para kazanmayı amaçlamadığını öne sürdü. Villoldo “Che’nin eşyalarının Bolivya’da devrimin yayılmasının engellenmesini temsil bakımından tarihi değeri olduğunu” da söyledi. anırım hükümetin en dikkatle izlenen üyelerinden biri, Ertuğrul Günay. Yeni Kültür ve Turizm Bakanı’nı medyanın gündemine taşıyan haberlerden biri de şuydu: “Günay, Nâzım Hikmet’in mezarının Türkiye’ye getirileceğini söyledi.” Sizi bilmem, ama Moskova’da yıllardır mezarı başında Nâzım’ı anma etkinliklerini düzenleyen ben ve arkadaşlarım açısından bu haber, en azından “oldukça düşündürücü” idi. Önceki günkü görüşmemizde Günay’a bu haberin doğru olup olmadığını sordum. Doğru olmadığını, bazı gazetecilerin bunu “gündem yaratmak” amacıyla böyle yazmış olabileceğini söylerken şunları belirtti: “Nâzım, benim çok sevdiğim, pek çok şiirini ezbere bildiğim bir şair. Ama onun mezarının Moskova’dan Türkiye’ye getirilmesi o kadar kolay bir iş değil. Bu konuda söz ve hak sahibi olan insanlara danışmak gerek. Ayrıca mezarın Moskova’da olmasının Rusya ile bir kültür bağı olduğunu düşünenler var. Konunun bir başka boyutu da yurttaşlık sorunu...” Evet, bu o kadar basit değil... Biliyorum, Nâzım’ın mezarının Türkiye’ye getirilmesini, ünlü şaire Nâzım’ın Mezarının PR Getirisi S PERŞEMBENİN GELİŞİ HAKAN AKSAY [email protected] karşı bir borç, vasiyetini yerine getirme sorumluluğu, hatta belki özür dileme yöntemi olarak değerlendiren ve bu yolda içtenlikle öneriler getirenler var. Ama Nâzım üzerinden “prim yapıp” onun mezarının naklini, kendisi ve kurumu/yöresi için “mükemmel bir PR” olarak tasarlayarak ötesine kafa yormak istemeyenler de az değil... Nâzım, büyük bir isim. Onun ölüsü ve mezarı bile pragmatik hesapları tetikleyecek güce sahip. Bakın, Türkeş’ten Arınç’a kadar kaç tane sağcı lider, Nâzım’ın dizelerini okuyarak “puan aldı”... Peki, “kamera önü Nâzımseverleri”, TC hükümetinin 25 Temmuz 1951 tarihli Nâzım Hikmet’i yurttaşlıktan çıkarma kararının iptal edilmesi yolunda neler yaptı? Diyorlar ki; “Bu işler sandığınızdan zordur”... Haydi canım sen de! Sovyetler Birliği’nde yazar Soljenitsin’i yurttaşlıktan çıkaran 1974 tarihli karar, 1990’da bir oturumda iptal ediliverdi. “Vatan haini” ilan edilerek ismine resmi bir leke sürülmeye çalışılan şairin çoktan Moskova toprağına karışmış olan bedeninin memlekete getirilmesi için acele edenlere bir soru: Şairlerin bedenleri ve mezarları mı daha önemlidir sizce, yoksa isimleri ve eserleri mi?.. Yalan Rüzgârı ve Rusya Alternatifi (2) ünya televizyonlarının en uzun D pembe dizisi “Yalan Rüzgârı” sürüyor. Oyuncular değişse de, başrolde bir Clinton, bir Bush oynasa da, bazı bölümlerini kaçırsanız da, her seferinde apayrı yalanlarla sizi esir edip ekranlara bağlıyor… Bir dizide konu “ABD’nin PKK yalanları”, bir başkasında “Ermeni tasarısı”… Taze bölümleri daha heyecanlı yalanlarla dolu: “Sakın Irak’ı vurmayın!”, “Biz gösterelim, siz vurun!”, “Hayır, siz durun, biz vuralım!” (Jenerikte ABD işgali altındaki ülkeyi, ABD uçaklarının vurduğu ve ABD işbirlikçisi Talabani ve Barzani’nin saçlarından vurularak kanlar içinde yerlere serildiği görüntüsü, bilgisayar teknolojisinin ince yöntemleri sayesinde görkemli biçimde verilir... Yalanlara aç izleyici, dizinin etkisi altında soluğunu tutmuş, neredeyse ekrana yapışmıştır...) ABD, Türkiye’ye “Yalan Rüzgârı”ndan bu sahneleri gösterirken dünyaya dizinin başka bölümlerini sergiliyor. Amerikan yönetimi, Avrupa’yı füze kalkanı projesiyle donatma planlarına karşı çıkan Rusya’ya “Ya bizimle birlikte olur, İran’a ve öteki teröristlere karşı çıkarsın, ya senin ülkende de dizinin ‘turuncu devrim’ bölümünü gösteririm!” diye tehdit savuruyor. “Yalan Rüzgârı dizisinin kötü adamı” Putin ne yapıyor? Tutuyor, Tahran’a gidiyor ve “İran’ı da, Hazar Evlenmenin amacı, mutluluğu bulmak değil paylaşmaktır. Harry Emerson Fosdick Kuvvetler Anlaşması’nın (AKKA) güncellenmiş versiyonu ise yeni NATO üyeleri tarafından imzalanmadığından dolayı, ABD üsleri Doğu Avrupa’da, Romanya’da ve Bulgaristan’da yaygınlaşıyor. Yakında Ukrayna ve Gürcistan’ın da zincire eklenmesi hedefleniyor. Getirdiği karşı önerilerden sonuç alamayan Moskova, neredeyse “adı var kendi yok” durumuna düşen INF ve AKKA’dan çıkıp orta ve kısa menzilli füzeleri yeniden üretmeye başlayabileceğini açıklıyor. Rusya’nın AKKA’dan çıkması halinde ABD’nin, 1991’de imzalanarak iki süper gücün stratejik nükleer silahlarını en fazla 1600’le sınırlandıran START1 Anlaşması’nı da 2009’da süresinin dolmasıyla birlikte çöpe atmayı tasarladığı söyleniyor. “Ezeli müttefikimiz”in marifetleri sonucu yaşanan gerginlikler, sınırımızın altını kan içinde bıraktıktan sonra, üstünü de gergin bir silah deposuna çeviriyor. Türkiye’den çıt çıkmıyor. O ABD’nin kanlı gölgesinde oturmuş, “Yalan Rüzgârı”nın bir sonraki bölümünü bekliyor. Kader ağlarını örüyor. (Devam edecek.) “Yalan Rüzgârı” sürüyor. Türkiye’ye dizinin “Irak yalanları” bölümünü gösteren ABD, dünyada da uluslararası anlaşmaların çöpe atılarak silahlanmanın hızlandırılması oyununu dayatıyor. Bölgesi’nde başka bir ülkeyi de vuramazsın” açıklaması yapıyor... Komşu Türkiye, “Doğru, vurmazsın!” diyemiyor. O ABD’nin sağ eliyle sol elini vuracağını umarak ekran karşısında soluğunu tutmuş bekliyor. Bu arada “dizinin kötü adamlarıyla aynı karede görünerek” başroldeki kahramanı kızdırmak istemiyor... Aynı nedenle dünyadaki silahlanma sürecine de ilgi göstermiyor. ??? Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ABD, “mahallenin tek kabadayısı” olmanın keyfini sonuna kadar çıkarmaya kararlı. Ne “Soğuk Savaş” yerini yumuşamaya bıraktı ne de Moskova’ya verilen “NATO kesinlikle genişlemeyecek” sözü kaldı ortalarda... ABD, uluslararası güvenliğin önemli unsurlarından biri olan 1972 Antibalistik Füze Anlaşması’ndan (ABM) 2001’de çekilerek dünyayı füze savunma sistemleriyle donatacağının işaretini vermişti. Orta menzilli füzelerin yasaklanması amacıyla 1987’de yine Sovyetler Birliği ile imzaladığı INF Anlaşması’nı da artık pek takmıyor. 1990’da Varşova Paktı ve NATO arasında Atlantik Okyanusu ile Ural Dağları arasındaki bölgede konvansiyonel silahları sınırlandırmak amacıyla yapılan Avrupa Konvansiyonel O Zaman Def Ol! Moskova metrosunda oturarak yolculuk eden bir Rus, tepesine dikilen adama seslenir: Pardon, siz Petersburg Belediyesi’nden misiniz? Hayır. Peki, KGB kökenli misiniz? Hayır. O zaman ayağıma basmaktan vazgeç ve def ol git başımdan! CUMHURİYET 11 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle