19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 EKİM 2007 PAZAR 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Documenta ve Münster’den iyi olması, bienalin tek başına iyi olduğunu göstermiyor SANATA BAKIŞ SELMİ ANDAK Bienal ya da açıklamalı sanat NOYAN TURUNÇ(*) Tango Europa Bu haftaki Sanat köşeme yazmaya başlamadan önce, önemli bir biçim, hatta teknik hataya değinmek istiyorum. Ne var ki bu hatanın gösteri ile bir rolü yok, sadece programın yazılışında bir biçim, daha doğrusu bir eksik sayılır, şükür ki! TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’nün düzenlediği bu bale gösterisinin, programın kapağında bile yazılı olan; “Tango Europa” sözcüğü.. gösterinin başından sonuna kadar “Tango” ile, tek bir defa tango sanatı ile uzaktan yakından ilgisi yok! Ortada tango sözcüğünün sadece adı var kendisi yok?! Her ne ise, bizler (izleyiciler) programı okurken tango adını görüyoruz. Ama bale gösterilerini seyredenler, hiçbir gösteride tangoyu göremiyorlar. Biz de seyrettiğimiz “Tango Europa”nın 3 perdelik Bale Gösterisi’nin İstanbul Turnesi’nin AKM’deki (Atatürk Kültür Merkezi) gösterisinin yorumunu yapalım: Hemen belirteyim ki bu üç perdelik bale gösterisi teknik ve yorum açısından oldukça başarılı idi. Evet bale sanatçıları, dans, bale, gösteri açısından alkışlanacak bir gösteri sundular. Bravo. Şimdi programa geçelim: Birinci bölüm “In Light and Shadov” adını taşıyor. Koreografi, Krayaztof Pastor’un. Sahneye koyan: Eve Lawson. Eser sorumlusu: Zeynep Odabaşı. Müzik: J.S. Bach. Dekor: İsmail Dede. Kostüm: Nursun Ünlü. Işık: Fuat Gök. Repetitörler: Zeynep Odabaşı/Anjelik Uygan. Oyuncular: Sanem Ergüler, Bahri Gürcan, Almula Ersoy, Oliver Spence, Arzu Kıran, Volkan Ersoy, Ayşe Fidanlık, Serhat Güdül. Solo: Cankat Özer, Burak Kayıhan, Elif Fırat, Selin Sezer, Sanem Subaygil, Ayşegül Aydemir, Ebru Mıhçıoğlu, Hakan Odabaşı, Cansın Alpan, Karo Güler. İkinci Bölüm: Mozart Sinfonia. Koreografi: Mauro Bigenzeti. Sahneye koyan: Carl Burneti. Eser sorumlusu: Zeynep Odabaşı. Müzik: Mozart Sinfonia. Dekor: İsmail Dede. Kostüm: Nursun Ünlü. Işık: Fuat Gök, Repetitörler: Zeynep Odabaşı/Anjelik Uygan. Üçüncü Bölüm: “Just One Of ThowseThings” Koreografi: Christopher Diambei. Sahneye Koyan: Christiana Latr’e. Eser sorumlusu: Zeynep Odabaşı. Müzik: Irving Eerlin/Cele Perter. Dekor: İsmail Dede. Kostüm: Nursun Ünlü. Işık: Fuat Gök. Repetitörler: Ayfer Alpan/Hülya Dizmen/Özlem Kurukofalı. Kondüvit: Aslı Ongören/Murat Saydam. Bale idari koordinatör: Hakan Odabaşı. Sololarda: Serhat Güdül, Elif Fırat, Bahri Gürcan, Ayşe Fidanlık, Volkan Ersoy, Sanem Ergüler, Burak Kayıhan, Selin Sezer, Hakan Odabaşı, Ayşegül Aydemir, Ekin Gangal/, Ebru Mıhçıoğlu/, Sanem Davran/, Sevim Başol/, Oya Gürcan/, Yasemin Babila/, İlknur Okan Erdir/, Ebru Törüner/, Defne Dinçer/, Evrim Teke/, Ezgi Korkmaz/, Bleda Özlem. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye olabilmek girişimlerinden hareket edilerek yaratılan “Tango Europa” üç bölümden oluşuyor. “Tango” adının kolaylık sağlayacağı düşüncesi ağır basıyor. Koreografik çalışmaların NeoKlasik stilde olmasına önem veriliyor. Ankara Devlet Opera ve Balesi, gösterileri üstleniyor. Ne denli başarılı olduğu ise gösteriler izlenince yorumlanır. Ancak, kendi kanaatim ve yorumum ile: Teknik açıdan bir başarı ile karşılaştığımız su götürmez. Ancak şu “Tango” sözcüğü de olmasa?! Ne dersiniz?.. İstanbul Bienali’ni ve eşzamanlı olarak sergi düzenleyenleri kutlamak gerek. İstanbul, ancak dünyanın sayılı kentlerinde olabilecek kadar canlandı ve renklendi. Eylül ayında Almanya’dan yirmi kadar müze, galeri ve koleksiyon sahibi bienal için geldi. Aralarından birisi: “Bienalin düzeyi Documenta’nın üstünde. Ancak, asıl büyük sanat, hayat dolu olan İstanbul’un kendisidir” dedi. Bienal, bir kısım güncel konularda da yorumlara yol açtı. Aynı görüşte olunmasa bile yorumlara zemin hazırlamış olması olumludur elbette. Bu bağlamda, Prof. Ayşe Buğra’nın yazısının (Radikal İki, 23.9.2007) sadece başlığı bile güzel bir örnek: “Bienal, anayasa ve Türkiye’de modernlik”. Sanatçı kavramını hatırlamak AKM (solda) ve Antrepo 3 (sağda) Uluslararası İstanbul Bienali’nin sergi mekânlarından ikisi. (Fotoğraf: EGEMEN BERKÖZ) Bienal, Documenta’dan ve ‘Projekte Skulptor Münster 2007’den daha iyi ve daha önde. Küratör Hou Hanru da farkında; “kötüydü” diyemediği için olsa gerek, Documenta’dan “belki biraz zayıftı” diye söz ediyor. (Milliyet Sanat, Eylül 2007). Ancak, Documenta ve Münster’den iyi olması, bienalin tek başına iyi olduğunu göstermez. Örneğin, Documenta’nın zayıflığına rağmen klasik nitelikte denebilecek birkaç çağdaş çalışma vardı: Iole De Freitas ve Zofia Kulik’in yapıtları gibi. Daha iyi olmasına rağmen, bienalde ne yazık ki bu düzeyde ve tatta hiçbir iş göremedim. Nitekim, Gündüz Vassaf: “Ancak Bienal’de sergilenenlerin çoğu, estetik kaygısından uzaktı. [...] Yapılan işlerin çoğu lisans önce si bir sosyal bilim öğrencisinin dönem ödevinin anlayışıyla bile ele alınmış değildi. [...] yapılanlar [...] yolunu arayan tecrübesiz yaklaşımlardan öteye gidemiyor” diye yazmış. (Radikal, 17.09.2007) Bu saptama yerinde. Bienalde bir sürü ‘şibih’ sanatçının (sanatçı benzeri) işlerini görüyorsunuz. Bir kısım işlere bir açıklama eşlik ediyor. Açıklama, işin ayrılmaz bir parçasına dönüşmüş. Yani, açıklamalar olmadan, pek bir şey anlaşılmayacağını –iş sahibi ve/veya küratör– kabul ediyor. “Yok” hükmünde işler, adeta yazıyla “var” kılınmaya çalışılmış. Örneğin, bir bina fotoğrafı: “Her fotoğraf için geçerli olan geri getirilemeyecek zaman, bu fotoğrafta acımasızlığın köküne iniyor. Doğaya ve kentsel görünüme müdahalede bulunuyor çünkü. Tarihsel anın simgesel imgelerini ortaya çıkarıyor ve onları sorguluyor” diye açıklanı yor. Bir soluk alıp, sanatçı kavramını hatırlamak gerekiyor belki de. Kim bilir, belki Ferit Edgü’nün “Sanatçı’nın Tarifi” yazısı (Milliyet Sanat, 1 Mayıs 1985) ile başlanabilir. ‘Şibih’ sanatçılar için ev ödevi Documenta 11 (2002), kralın çıplak olmasına rağmen, bu yılki Documenta’dan ve bienalden daha iyiydi. Documenta 11’den, Chohreh Feyzdjou’nun (İran) işleri dışında, aklımda kalan sadece katalogdaki küratör Okwui Enwezor’un (Nijerya) “Black Box” adlı yazısı ile ekip arkadaşlarının yazılarıydı. İstanbul Bienali bittiğinde ise aklımda sadece Hou Hanru’nun tartışmalı yazısının kalacağını sanıyorum. En düzenli sergilemenin AKM’de yapılmış olduğunu, İMÇ’de dağınıklığın göze çarptığı nı ve albenisi olmadığını, antrepodaki sergilemenin özellikle kötü olduğunu, hemen her şeyin hazin göründüğünü söyleyebilirim. Bienalde bir kısım ‘olmaz işler’in yer almış olması, Hou Hanru’nun yanlış dış etkilere açık olmasına bağlanabilir. Son söz yerine: 1) Dileğim, Hanru’nun gelişmiş ülkelerde, belki de çaresizlikten, açılan çıkmaz sokaklara girmemesi, girdiklerinden çıkmasıdır. 2) ‘Şibih’ sanatçılar için ev ödevi: “Goya’nın Hayaletleri” filminden esinlenerekEnsor, Daumier ve Rouault resminde Goya etkisi var mıdır; varsa nelerdir? Bakarsınız “bunların modası geçti, ‘çağdaş / güncel sanat’a bakalım” gibi kelam ederler de hep birlikte eğleniriz. * Ressam NAİF RESİM TARZIYLA TANINIYORDU Ressam Doğan Akça uğurlandı MERSİN (Cumhuriyet) Mersin’in yetiştirdiği ressamlar arasında naif resim tarzıyla öne çıkan Doğan Akça, yaşamını yitirdi. Akça, Sanat Sokağı’nda, kurucuları arasında olduğu İçel Sanat Kulübü önünde düzenlenen törenle son yolculuğuna uğurlandı. Kanser tedavisi gördüğü hastanede yaşamını kaybeden ressam Doğan Akça (71) için İçel Sanat Kulübü önünde düzenlenen törene Akdeniz Belediye Başkanı Kenan Yücesoy, eski MEÜ Rektörü Prof. Dr. Vural Ülkü, Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Vekili Faik Burakgazi, ÇYDD Şube Başkanı Hülya İnce ve çok sayıda sanatçı ve sanatsever katıldı. ‘Sanatçılar ölmez’ Ataol Behramoğlu ve çevirileri si’nde sergileneceğini söyledi. Doğan Akça’nın eşi Ayfer Akça ve çocukları OzanAnıl Akça’nın taziyeleri kabulünün ardından Müftü Camii’ne götürülen Akça’nın cenazesi, Şehir Mezarlığı’nda toprağa verildi. 1936 yılında Mersin’de dünyaya gelen Doğan Akça, resim sanatına, 31 yıllık çalışma hayatının ardından 53 yaşında başlamıştı. Hiçbir resim eğitimi almayan Akça, Nuri Abaç, Hasan Kavruk, Ercan Gülen, Etem Çalışkan, Hüseyin Sevim, Ethem Aydın, Kayıhan Keskinok, Gençay Kasapçı ve Hasan Pekmezci gibi ressamların eleştirileri ve ressam Ahmet Yeşil’le ortak çalışmalarıyla kendini geliştirmiş ve naif tarzın dikkat çeken isimlerinden olmuştu. Kuşbakışı tarzıyla yaptığı ve eski Mersin’den izler taşıyan resimleri beğeni toplayan Akça, 30 kişisel sergi açmıştı. Kültür Servisi ÇEVBİR (Kitap Çevirmenleri Meslek Birliği), Can Yayınları’nın salon katkılarıyla geçen bahar aylarında düzenlediği çeviri söyleşilerine devam ediyor. Söyleşilerin ilk konuğu Ataol Behramoğlu. Sabri Gürses’in yönetimindeki ‘Edebiyatçı Olarak Çevirmen Ataol Behramoğlu ve Çevirileri’ başlıklı söyleşi, 16 Ekim günü saat 18.00’de Can Kitabevi Söyleşi Salonu’nda. Söyleşide, Rusça çevirmenliğinin üçüncü kuşak çevirmenlerinden Ataol Behramoğlu’yla 1970’lerden günümüze uzanan çeviri çalışmaları ele alınacak. Behramoğlu’nun Rusça çevirmenliğinin temel bir özelliği, çalışmalarını şiir çevirileri üzerinde yoğunlaştırmış olması. Türk edebiyatının önemli şairlerinden olan Behramoğlu’nun çeviri yapıtları, çevirinin özünde bir edebiyat çalışması olduğunu ortaya koyuyor. Diğer yandan, çeşitli meslek kuruluşlarında ve politik düzlemdeki etkinlikleriyle, Behramoğlu, son yıllarda çevirmenliğin temel sorunu olarak beliren ifade özgürlüğü ve mesleki haklar gibi sorunların gelişimini çok yakından izlemiş bir çevirmen. Doğan Akça ile birlikte birçok sergiye katıldıklarını, Mersin’e katkı sunmaya çalıştıklarını anlatan ressam Ahmet Yeşil, “Sanatçılar ölmez. Bedenleri sonsuz bir yolculuğa çıkar ama sanatçının yapıtları, geride bıraktıkları yaşamda kalır. Öldüğü için değil, Doğan Akça’yı çok özleyeceğimiz için üzülüyorum. Akça’nın ölümü ile değil, yapıtlarıyla konuşulmasını, emek verdiği Mersin’de unutulmamasını diliyorum” dedi. Akdeniz Belediye Başkanı Kenan Yücesoy da, Akça’nın tarihi Mersin’den izler taşıyan yapıtlarından birçoğunu satın aldıklarını, bu eserlerin Kent Müze CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle