29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 EKİM 2007 PAZAR 10 PAZAR YAZILARI dishab?cumhuriyet.com.tr ‘1 alın, 2 kişiyi mutlu edin!’ K afelerde “Garson bir kahve, süt ve lütfen fairtrade/adil ticaret etiketli olsun, şeker istemez” gibi cümleleri daha sık duymaya başlayacağız. Piyasa fiyatından biraz daha pahalı olmasına karşın, insani nedenlerle, sabah kalktığımızda duşumuzu adil ticaret etiketli şampuanla alıp, kahvaltımızı adil ticaret ürünleriyle yapacağız. Bu dünyada daha adil yaşanılmasına, yaptığımız alışverişle katkıda bulunabiliyoruz. 6. Adil Ticaret Haftası 313 Ekim tarihleri arasında gerçekleşti. Hafta boyunca Belçika çapında adil ticarete duyarlılığı artırıcı birçok etkinlik düzenlendi. Bunlardan en ilginci ise şarkılı kampanya. Eddy Grant’ın “Gimme Hope, Jo’anna” şarkısından Frank Van der Heyden tarafından Fransızcaya “Allez Hop! Pensonsy” ve Flamancaya “Hou het fair, m’n vrienden” olarak uyarlanan şarkı, korolar ve ünlü Belçikalı şarkıcılar tarafından satış noktalarında söylendi. Organizatörler tüketicilerde adil ticaret duyarlılığının geçen kahve, kakao, pamuk, muz vb. ürünlerin yıllarda arttığını ancak hâlâ bunun tam olarak fiyatları ekonomik sistemlerin durumlarına satın alma kararına yansımadığını, seçilen göre dalgalanıyor ve bunları üreten küçük “Adil ticarete sen de katıl, dostum” çiftçi, pazarın düşük fiyat dayatması şarkısıyla sevimli eğlenceli bir şekilde karşısında çaresiz kalıyor. Adil ticaret küçük tüketicilere mesajlarını aktardıklarını üreticiye ürünü için fiyat garantisi ve avans ifade ettiler. Adil ticareti seçen kuruluşların veriyor, ekonomi ortakları arasında uzun sayısı da her geçen gün artıyor. süreli ilişki, çevreye saygı, temel 2006 yılında Fairtrade Labelling Organisations International (FLO) B R Ü K S E L işçi haklarını koruma, ürünlerin kökeni hakkında saydamlık ve çatı örgütü tarafından tüketiciye kaliteli ürün sağlama gerçekleştirilen ticaretin cirosu temeli üzerinde yükseliyor. yüzde 41 arttı. Bu arada adil ticaret Eğer bir adil ticaret ürünü satın kapsamına alınan ürünlerin sayısı alırsanız, Güney’deki bir küçük da yaklaşık 5 bini buldu. Gıda, üreticiyi mutlu etmiş olacaksınız. kozmetik, giysi, neredeyse aklınıza ERDİNÇ UTKU Adil ticaret haftası için gelebilecek her şey adil ticaret “1 fiyatına, 2 mutlu” sloganı da kapsamında. Ancak Belçika’da zaten bu yüzden seçilmiş. yiyecek içecek satışının sadece yüzde 0.01’i Adil ticaret, ona en çok ihtiyaç duyan adil ticaret ile yapılıyor. Bu oran bazı topluluklara bu durumun avantajlarından duyarlı ülkelerde yüzde 5’i buluyor. Adil ticaret, çalışan herkesin ailesinin insanca faydalanma şansını veriyor. Çiftçilere ve kooperatiflerine, aracıları ortadan kaldırarak yaşamasını sağlayacak adil bir maaşı hak ve çiftçilerin daha iyi yaşam koşullarına ettiği fikrinden yola çıkıyor. Ancak çay, ulaşabilmesi için uygun bir ücret almalarını sağlayarak, doğrudan bağlantılar yaratıyor. Adil ticaret ayrıca, tüketicilere yüksek kaliteli, adil ticaret ürünlerini perakendeciler aracılığıyla ulaştırırken çiftçilere sürdürülebilir tarım deneyimlerini yaygınlaştırmak için uygun kredi imkânları da sağlıyor. Birçok şirket hareketin içinde yer alıyor ve ticari etik değerlere, deneyimle oluşturulmuş kurallara ya da sosyal sorumluluğa uygun davranmaya çalışıyor. Bu alandaki gelişmeler arttıkça, şirketler adil ticaret kavramına daha çok önem veriyor. Alışveriş yaparken aslında daha adil bir dünyaya giden yolda bir adım atabilme olanağınız var. Küreselleşme ile artan, Üçüncü Dünya ülkelerinde emek sömürüsüne karşı adil ticaret organizasyonu, dayanışmayı küreselleştirme yolunda küçük de olsa bir umut yaratıyor. “1 ödeyin 2 alın” kampanyası yerini, yakında “1 alın, 2 kişiyi mutlu edin”e bırakacak. [email protected] Pazarlama terörü eve kadar uzandı K Çan sesleri ve siyaset krayna, bir seçim piskoposun “kendi kişisel dönemini daha görüşünü açıkladığını” geride bıraktı. söylemek zorunda Geçmiş yıllardakinden kalmıştı. Bu yılın nisan farklı olarak kimin ayında devlet yönetiminde kazanıp kimin patlak veren krizde de kaybettiğinin pek belli ruhbanların bir bölümü bir olmadığı bu son tarafı, diğeri ise karşı tarafı seçimlerin öncesinde de destekledi. NATO’ya karşı “Tanrı, çan sesleri, yaz aylarında Odesa’da maneviyat” edebiyatı, yapılan kampanyalarda da, partilerin seçim Komünist Partisi kampanyalarından eksik pankartlarının yanı olmadı. Yulya başında, Sovyet askerleri Timoşenko, seçime iki tarafından kurşuna dizilen gün kala, Sofya ve Rus kilisesinin aziz Katedrali’nin önündeki ilan ettiği son Çar mitingde ilahiler okuyan II. Nikola’nın ikonları koronun ardından sahneye taşınıyordu. Peki, din ve çıkıp Ukrayna adına siyaset, burada neden bu Tanrı’ya yakarınca, Viktor kadar iç içe? Bu soruya, Yanukoviç bunun altında hem çevre ülkelere kalmak istemedi ve tam bakarak hem de seçim günü, Moskova Ukrayna’nın kendine özgü Patrikhanesi’ne bağlı niteliklerini göz önünde Pecerska Manastırı’nda bulundurarak yanıt Ukrayna için dua etti. vermek gerek. Bir taraftan, Mitingleri rahiplerin bildiğimiz üzere, bütün dualarının başlayıp eski Doğu Bloku ve eski bitirdiği ve Moskova’ya Sovyet ülkelerinde dine bağlı papazların Rusya dönüş süreci yaşanıyor. yanlısı Yanukoviç’in, Ama öbür taraftan, Moskova karşıtı ve Fener Ukrayna, bir evvelden, Patrikhanesi yanlısı çevresine göre daha dindar Ortodoks papazlar ile ve daha muhafazakâr Vatikan’a bağlı Ukrayna bir ülke. Bu, özellikle Doğu (Latin değil) Katolik ülkenin tarımla geçinen Kilisesi papazlarının Batı batı bölgesinde böyle. Ukrayna’nın Galiçya Sovyet döneminin bölgesinde birbirlerinin yaşandığının kolay kolay cemaatinden adam anlaşılamayacağı bir yer, transfer etmek Batı Ukrayna. için giriştikleri 1987’de, KİEV merhametsiz Çernobil mücadeleyi felaketinin bir kenara birinci DENİZ bırakıp Viktor yıldönümünün BERKTAY Yuşçenko’nun olduğu gün safında dualar burada küçük okuyarak bir kız çocuğu, “Buraya oy Sovyet yönetimi veren Tanrı’nın çocuğu, tarafından kapatılan bir karşı tarafa oy veren Doğu Katolik Kilisesi’nin şeytanın çocuğudur” balkonunda Meryem dedikleri üç yıl önceki Ana’yı gördüğünü turuncu devrim günlerini söyleyince, bir anda oraya hatırlayanlar için bu akın eden binlerce kişi, olayların anormal bir tarafı boş kilise binasından ayin yok hiç kuşkusuz. Üstelik, seslerinin geldiğini burada politikacılar dine söylemiş. Hemen ardından karışmasalar, din da halk, olayın yorumunu politikaya karışıyor. yapmış: Çernobil felaketi, Turuncu devrimin kritik kiliseleri kapatan Sovyet günlerinde Fener Patriği, yönetimine Tanrı’nın bir üstü örtülü ifadelerle cezasıdır! Bundan sonra, Yuşçenko’yu ve turuncu bir hafta içinde yarım kesimi destekleyen milyondan fazla Batı açıklama yapmış, bundan Ukraynalı, her şeyi göze bir yıl kadar sonra Fener alarak bu kiliseyi ziyaret Patrikhanesi’nden bir edip dualar okuyor ve piskopos Kiev’e gelerek böylece, Ukrayna’da Ukrayna’nın, Moskova’nın Moskova’ya karşı değil Fener’in ruhani hoşnutsuzluk ilk kez gün alanına girdiğini yüzüne çıkıyor. Benzeri söyleyince, Rus kilisesinin bir olayın 1980’li yıllarda desteklediği Yanukoviç, Sovyetler Birliği’nin başka iktidara tekrar gelmesi yerlerinde görülebilmesi durumunda Fener pek olası değil. Bu Patrikhanesi’ne bağlı nedenle, bu dindar kitle, bütün yabancı uyruklu sadece yerel politikacıların papazların Ukrayna’dan değil, Ukrayna’yı kendi sınır dışı edileceğini etki alanına almak isteyen söylemiş, bu işlerin bütün Hıristiyan Ukrayna’da bu kadar kolay kiliselerinin ve onları çözülemeyeceğini gören destekleyen büyük Fener Patrikhanesi de, devletlerin iştahını Kiev’e gelen bu kabartmaya devam ediyor. U Gazze’de bayramın adı var Ortadoğu bu yıl bayramı yine savaşların, çatışmaların arasında kutladı. Uluslararası tecrit, boş raflar ve El FetihHamas çatışması, İsrail operasyonları arasında boğulan Gazze’de bayram havasından eser yok gibi. İsrail’in önceki gece de Gazze Şeridi’ne füzeyle saldırı düzenlediği, saldırıda bir Filistinlinin öldüğü belirtiliyor. Filistinli çocuk ise bütün olumsuzluklara karşın atının üstünde bayramı yaşamaya çalışıyor. (Fotoğraf: AP) Mıknatıslı tren tartışması büyüyor D ünyanın en büyük sarhoşluğu olarak adını tescil ettirmiş ünlü “Oktoberfest” curcunası, bu yıl da yine milyonlarca ziyaretçiyi bir araya toplamayı başardı! 22 Eylül günü saat 12.00’de Belediye Başkanı Christian Ude’nin geleneksel olarak bir bira fıçısını tokmakla açıp, festivali törenle başlattığı saatlerde maalesef ben Münih’te yoktum. Uzaklarda, altın madencilerinin gözünü diktiği Kaz Dağları’nın arkalarında dolaşıp ardından Foça kıyılarında deli rüzgârlarla esrikleşerek, eylül sonu düşleriyle oyalanıyordum... Sonra içi silme türbanlı, cüppeli ve takkeli yolcularla dolu Münih uçağıyla İstanbul’dan gelir gelmez, Münih adeta bana gülümsedi!.. Havaalanındaki neşeli Bavyeralıların gürültülü kalabalığına karışıp, soluğu yine bira festivalinin yapıldığı dev lunaparkta almadan edemedim. Taksilerin vızır vızır çalıştığı bu günlerde metrolarda adım atmak imkânsız. Son derece mükemmel ve dakik olan bu ulaşım ağına şimdi bir de, çok hızlı ve olağanüstü bir tren eklenmek isteniyor kentte... Almanların “transrapid” dedikleri mıknatıslı tren projesi bu yenilik. Ve Münih’te her yerde konuşulan ve tartışılan konu şimdi bu! Görevini geçen gün devreden Bavyera Başbakanı Edmunt Stoiber’in uçarak gidiyormuş... Saatte 350 km. giderayak politik ortamı karıştıran bu hızla adeta yıldırım gibi giden trenin mıknatıslı treni gerçekleştirme isteği, yarattığı gürültü ise dayanılmaz ölçüde insanların kafasını da karıştırdı... Olay, imiş. Federal Maliye Bakanı Peter Stie dünyada sadece Çin’de Şanghay’da bir Brück ise (SPD) bundan 3 yıl önce hatta çalışan mıknatıslı tren yapılan maliyet hesaplarının günümüze “transrapid”in Münih’te de devreye uymadığını da açıklayıverdi. Evet, girmesiyle ilgili. Bu tren kesinkes bu mıknatıslı tren tartışması bir anda yapılmalı diyen Stoiber, son dakikada SPD ile CSU’nun arasını daha da sanayi şirketlerini kafaya alıp açacak gibi gözüküyor ülkede. demiryollarıyla bir çerçeve anlaşmasını İşin evveliyatına bakılırsa, Alman da kaşla göz arasında imzalayıverdi. mühendisler 1935’te bu teknolojiyi 1 milyar 850 milyon Avro’ya mal keşfetmişler. Şimdi Almanlar olacak, şehrin göbeğinden biraz da prestij açısından havaalanına kadar olan 37 MÜNİH böyle bir uygulamayı devreye km’lik yolda çalıştırılması sokmak istiyorlar. Olay bu! düşünülen bu mıknatıslı tren Adeta uçar gibi büyük bir ile yolcular merkez gardan hızla kent merkezinden havaalanına 10 dakikada havalimanına gidip gelecek ulaşabilecekler. Ve bu tren bu harika dev oyuncak (!) tren inşaatına ise 2008’de EROL ÖZKAN için günlerdir medyadaki başlanılacak. Şimdi acaba bu tartışmaların da biteceği yok... proje tutar mı, yoksa tutmaz Bugünlerde elinde tren maketiyle mı diye merak eden edene Münih’te. kameralara gülerek emekli olan Ancak ilk önce Münihli çevreciler Stoiber’in bu isteğine AB parasal destek bu girişime aşırı gürültü kirliliği vermeyecek. Ancak illa ki biz bunu yaratacağı gerekçesiyle itiraz ettiler... yaparız deyip birleşen Münih havaalanı, Ardından Münih Belediye Başkanı Alman demiryolları ile Siemens ve Christian Ude (SPD) de çevreye Thyssen Krup şirketleri zararlı, masraflı olan bu projeyi ise çoktan kollarını sıvadılar. onaylamayacağını, mıknatıslı tren Evet, bir inatlaşmadır gidiyor sizin yapımını engelleyeceğini açıklayınca anlayacağınız... Şimdi bir taraftan bira ortalık daha da karıştı. Ancak bu tren, mahmurluğu, diğer taraftan ise uzmanların anlattığına göre mıknatıs mıknatıslı tren tartışması ve muhabbeti teknolojisiyle raylara temas etmeden ve yaşanıyor Münih’te her yerde... rayların, 4 mm. üstünde adeta havada ış sert geçecek galiba. Kar bulutları Stockholm’ü es geçti ama komşu kent Uppsala’yı ıskalamadı. Güneydeki bazı bölgeler de kar yağışından nasibini aldı. Stockholm’de soğuk bir sonbahar geçiriyoruz. Neyse ki hava güneşli. Günler kısaldı ama gündüzler pırıl pırıl. Parklar bu güneşli günlerde sarı, turuncu, kızılın bütün tonlarıyla bir renk senfonisine bürünüyor. Ama Baltık’tan esinti varsa, o güzelim güneşli gün cehenneme döner. Güneş falan para etmez, insanın iliğini dondurur. Bakıyorum da insanlar sanki bir daha güneşi görmeyecek, parklar yerinden kaçacak gibi kendilerini dışarıya atıyor. Acaba iklim değişikliği tartışmaları, buzul çağının yaklaştığı yorumlarının yarattığı bir panik mi var? Belki de yarın böyle olmayacak kaygısıyla bugünün tadını çıkarmak istiyorlar. Bizim balkondaki çiçekler de öyle. Sabahları ısı iki dereceye kadar düşebiliyor. Buna rağmen sardunyalarla keditırnağı deli gibi çiçek açıyor. Ayaz, akşam saatinde ışıkların pırıltısından belli oluyor. Södermalm Mahallesi’ndeki eskiden defterdarlık olan gökdeleni bu yıl öğrencilerin yararlanması için konut haline getirdiler. Bina ışıl ışıl. Pencere kenarına oturmuş, bir yandan ayazdan dolayı kristallerden süzülmüşçesine pırıldayan ışığa bakıyorum, bir yandan da bizim sardunyaların ayaza meydan okurcasına çiçek açışlarını düşünüyorum. Oysa günleri sayılı. Birkaç gün sonra doğaya daha fazla meydan okuyamayacaklar; boyunları bükülecek, yaprakları dökülecek. Belki çiçekler de sonları yaklaşınca üreme, neslini devam ettirme güdüsüyle tohum saçıyor. Çiçekleri, mevsimleri, insanları düşünürken telefon çalıyor. … telefon şirketinden arıyorum. Bizim telefon servisimize geçerseniz, en çok konuştuğunuz üç ülkenin ücret tarifesini düşürüyoruz. Geceleri de bizde daha ucuz. Belirli saatlerde gündüz konuşmalarına da indirim yapıyoruz. İstemiyorum, S T O C K H O L M bir daha da telefon etmeyin. Pazarlama terörüne karşı önlem aldım ama para etmiyor. Her OSMAN İKİZ gün en keyifli saatlerde telefon, sigorta ya da elektrik satan enerji şirketlerinden giderlerimi azaltmam için öneriler geliyor. Özelleştirmelerden sonra sayıları iki yüze yaklaşan telefon şirketlerinin bin bir alternatifli indirimli tarifelerini nasıl değerlendirebilirim ki?.. Sigorta ve elektrik fiyatları da telefondan daha kolay değil. Serbest pazar adı altındaki saldırgan vahşi pazarın kolları evin içine kadar uzandı. Telefon çalınca “Bakalım dost mu düşman mı” diye kaldırıyorum ahizeyi. Elektronik posta bir başka bela. En az elli spam denen mikrop ileti, bir o kadar da reklam temizlemek zorundayım her gün. Hayatın insani yüzü yok olmaya başladı. Her şey ekonomi. Varsa yoksa ekonomik büyüme. Amerikalı iktisatçı Benjamin Friedman yeni kitabında ekonomik büyümenin, yaşam standardından daha önemli olduğunu savunuyor. İklim uzmanları da hava kirliliğinin en önemli sebebinin ekonomik büyüme politikaları olduğunu itiraz edilmesi zor verilerle kanıtlıyorlar. Çıkın işin içinden. Kerahat vaktinde Bunuelvari bir dry martini hazırlamış, çiçeklere, ışığa bakıp keyif çatıyordum, telefon teröristleri keyfimin canına okudu. Nedir bu kapitalizmin teröre dönen saldırganlığı?.. Kıyamete kadar sürmez, ne vurursak vuralım endişesinden mi kaynaklanıyor acaba?.. Hayatın doğal akışının seyrini değiştirmenin, zorlama, yapay yöntemlerin sonu pek hayır getirmese gerek. Yine telefon çalıyor. İsveç Parlamentosu’nda iftar yemeğinde yoktun. Mehmet Kaplan benim o saatte dry martini içtiğimi bilir. Hem milletvekili olmadan önce hareket alanı genişti, şimdi belki cemaat baskısı iyice artmıştır. Parlamentonun bir salonunda da ezanlı namaz kılındı. Bravo… Telefon yine çalmadan çıkıp biraz dolaşmalı. Ne olur ne olmaz, hayatın akışında bir anormallik var, parkta dolaşıp biraz temiz hava almalı. CUMHURİYET 10 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle