19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 EKİM 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Bütçeyi seçimle sıkıntıya sokan AKP, açığı iğneden ipliğe tüm ürünlerden alınan dolaylı vergilerle kapatacak 13 EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Fatura yine halka kesildi İ S TA N B U L / A N K A R A (Cumhuriyet) AKP hükümetinin vergi gelirlerindeki sapma nedeniyle bütçeyi denkleştirmemesinin zararını yine en çok sokaktaki vatandaş ödeyecek. Seçimle artan kamu harcamalarının neden olduğu açık, elektrikten sigaraya, alkolden gıdaya kadar birçok ürünün fiyatını da artıracak. Yılın ilk yarısında vergi gelirlerine ilişkin gerçekleşmelerin beklentinin altında kalması ve IMF’nin de bu konuda “önlem şart” mesajı vermesi nedeniyle sıkıntı yaşayan hükümetin yine çözüm olarak dolaylı vergilere yüklenmesi bekleniyor. Yılın son çeyreğine ilişkin “Üç Ay ‘Yükselen Piyasa Ekonomisi’ “Yükselen piyasa ekonomileri”... Bu kavram 1990’larda giderek ivme kazanan kuralsızlaştırma (deregülasyon), özelleştirme ve finansal serbestleştirme politikalarıyla birlikte iktisat yazınına yerleşti. Denilebilir ki, önceleri bu kavram ile sadece neoliberal yapısal uyum programlarını benimseyen gelişmekte olan ülkeler ile sosyalist sistem sonrası geçiş ekonomilerini ifade eden bir tanımlama kastediliyordu. Ancak, küresel piyasalarda finansallaşma süreci derinleştikçe ve söz konusu ülkeler bir grup olarak neoliberal yapısal uyum programlarının cenderesinde sıkıştırıldıkça, artık “yükselen piyasa ekonomisi” kavramı da bir tanımlamanın ötesine geçti; küresel finansallaşma sürecinin başlı başına bir öğesi haline dönüştü. “Yeni yükselen piyasa ekonomisi” olarak adlandırılmak, küreselleşmenin bir zorunluluğu olarak gelişmekte olan ülkelere dikte edildi. Böylece “gelişmekte olan ekonomiler” grubu iki kategoriye ayrılmış oluyordu: “yükselen piyasa olabilenler ve yükselemeyen ya da piyasa ekonomisi olamayanlar”... Zaten aslında “gelişmekte olan ekonomiler” kavramı da bu süreçte sessiz sedasız iktisat yazınından kaldırılmakta, iktisadi kalkınma kavramı da yerini “finansal serbestleştirme”, “yönetişim” gibi daha küresel kavramlara bırakmaktaydı. ??? Türkiye de 1980’den başlayarak ve 1989 sonrasında da sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesini ve kuralsızlaştırılmasını tamamlayarak “yükselen piyasa ekonomileri” arasına katıldı. Öyle ki, özellikle 2001 krizi sonrasında Türkiye küresel finans piyasalarına sunduğu “olağanüstü” kâr marjları ile uluslararası sermayenin bir anda göz bebeği konumuna yükseldi. Türkiye’nin küresel finans piyasalarındaki tartışılmaz “yükselen” konumunu özetlemek için aşağıda bir grafik ve bir de tablo sunmak istiyorum. Söz konusu grafik, Financial Times’ın 5 Ekim tarihli nüshasında yer almaktaydı. Grafikte yükselen piyasa ekonomileri diye anılan grup içinde çeşitli ülkelerin hisse senedi piyasalarındaki getiri oranlarının dolar bazında son üç aylık ortalamaları sergilenmekte. Türkiye, yüzde 20’lik getiri oranı ile Çin ve Hindistan’dan sonra üçüncü sırada yer almakta. Financial Times’da geçen haber yazısında Türkiye’deki söz konusu kazanç oranının, yükselen piyasa ortalamasının yaklaşık bir buçuk misline ulaştığı belirtilmekte. ? AKP’nin yeni eylem planıyla, her 100 lirasının 66 lirasını devlete vergi olarak ödemek zorunda bırakan yurttaşı daha da zor bir dönem bekliyor. lık Eylem Planı”nı açıklayan Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, elektrik başta olmak üzere ÖTV artışlarının bu hafta sonuna kadar netleşeceğini belirterek, kemer sıkmaya devam edileceğinin de sinyalini verdi. Eylem planının açıklanmasının ardından ilk icraat olarak ise elektrik fiyatındaki zamlar, uluslararası piyasalardaki gelişmelere göre otomatiğe bağlandı. Bunun yanında akaryakıt ürünleri ve alkollü içecekler üzerindeki GELİRLERİN YARISI YURTTAŞIN CEBİNDEN nispi Özel Tüketim Vergisi’nin (ÖTV) bir puan, sigaradaki maktu verginin de 15 YKr artırılması bekleniyor. Söz konusu artışların ÖTV ve KDV yoluyla yıllık 1.5 milyar YTL’lik ek gelir sağlayacağı hesap ediliyor. Vergi hedefindeki sapma üzerine ek gelir için ÖTV artışı gündeme gelirken, zaten vergi tahsilatının yüzde 66’sını, yurttaşların tüketimleri dolayısıyla ödemek zorunda kaldığı bu tür “dolaylı vergi”lerin oluşturduğu belirlendi. İlk sekiz aydaki 99 milyarlık vergi ge lirinin yaklaşık 22 milyarını tek başına akaryakıt ile alkollü içkiler ve sigaradan alınan ÖTV oluşturdu. Belli bir kâr ya da gelire bağlı olmayan, tüketimden alınan dolaylı vergilerin toplam tutarı ise 65 milyar doları aştı. İlk 8 ayda 65 milyar YTL’yi aşan dolaylı vergiler toplam vergi gelirlerinin yüzde 65.5’ini, merkezi yönetim bütçesi gelirlerinin de yüzde 51’ini oluşturdu. Diğer bir deyişle devlet toplam bütçe gelirlerinin yarıdan fazlasını yurttaşların tüketimleri dolayısıyla ödemek zorunda kaldıkları dolaylı vergilerden sağladı. İşte eylem planı Petkim ve kamu bankaları özelleştirilecek, elektrikte rehabilite etişlet modeline geçilecek EKONOMİDE 5 Y TEMEL Elde ne kaldıysa satılacak B aşbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Nazım Ekren’in açıkladığı 3 aylık eylem planına göre üç aydır bekleyen Petkim satışı tamamlanacak, kamu bankalarının özelleştirilmesi için strateji belirlenecek, elektronik ihale hayata geçirilecek. 3 ay içinde yapılacak olan çalışmaların, sorumlu kuruluşun adı da verilerek ortaya konulduğu plana göre yapılacak düzenlemeler şöyle: ? Özelleştirme eylem planı hazırlanacak. Petkim’in yüzde 51 kamu hissesinin blok satış işleminin sonuçlandırılması için ÖYK kararı çıkarılacak. Derince Limanı’nın 49 yıllık işletme hakkı devri sonuçlandırılacak. Mazı Dağı Fosfat Tesisleri’nin ihale süreci tamamlanacak. ? Kasım 2010’a kadar tamamlanması gereken kamu bankalarının özelleştirilmesi için strateji belirlenecek. Halk Bankası’nın kamuya ait kalan hisselerine ve Ziraat Bankası’na ilişkin strateji belirlenecek. ? Kamu İhale Kanunu değiştirilerek, AB düzenlemelerine paralel olarak elektronik ihale hayata geçirilecek. ? İlave ünitelerin yapılması için yeterli kömür rezervinin bulunduğu yerlerde mevcut Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ) santrallarının rehabilitasyonunun yapılması ve belirlenecek güçte ilave ünitelerin kurulması şartıyla özel sektöre devredilmesini öngören Rehabilite Etİşlet modeli uygulamaya konulacak. ? 2004 tarihli Elektrik Sektörü Strateji Belgesi revize edilecek. Doğalgaz için bir strateji belgesi çıkarılacak. Elektriğin verimli ve tasarruflu kullanımı için Başbakanlık genelgesi çıkarılacak. ÇELİŞKİLİ AÇIKLAMA EKSEN eni dönemde ekonomide “beş temel eksen’’ olduğunu belirten Nazım Ekren, bunları “Kapsamlı bir istihdam artırma stratejisi, sanayinin güçlendirilmesi, teknolojik gelişmelerin üretilmesi ve transferinin sağlanması, insan kaynakları ile sosyal ve kültürel sermaye kalitesinin artırılması, makro ekonomik istikrar ve kamu mali reformlarının devamının sağlanmasına yönelik politikaların üretilmesi” şeklinde özetledi. Ekren’in belirttiği beş temel eksen kapsamında ele alınan 73 madde içinde öne çıkan başlıklar şöyle; Kişi başına gelir 10 bin dolar düzeyine çıkarılacak. Kamuda çalışan hekimler için Tamgün Çalışma Yasası hazırlanacak. Türkiye’yi yatırım yapılabilir ülke seviyesine çıkartmak ve Türkiye’nin reytingini artırmak yönünde çalışmalar yapılacak. Türk Ticaret Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli hakkında Kanun tasarıları yasalaşacak. Konut Edindirme Yardımı hesabı kapsamında ödemelerin yapılabilmesi sağlanacak. Mali Suçlarla Mücadele Koordinasyon Kurulu’nun çalışma usul ve esasları belirlenecek. Karaparanın aklanmasının önlenmesine yönelik Merkezi Kayıt Kuruluşu ve MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurumu) arasında veri paylaşımı yapılacak. Merkez Bankası bünyesindeki risk merkezi faaliyetleri Türkiye Bankalar Birliği’ne devredilecek. İstanbul’un uluslararası finans merkezi haline getirilmesi için çalışmalar başlatılacak. Sosyal güvenlik reformu yasalaşması için TBMM’ye sunulacak. Gümrük Kanunu değiştirilecek. Türk sanayisini “rekabet avantajı sağlayan sektörler” ve “geleneksel sektörler” olmak üzere iki kategoriye ayırarak, geleneksel sanayinin güçlendirilmesine yönelik çalışmalar yapılacak. Zorunlu istihdam yükümlülüğünün ve diğer sosyal yükümlülüklerin azaltılmasına ilişkin düzenlemeler yapılacak. İstihdam üzerindeki sosyal yükümlülükler azaltılacak. Nükleer güç santrallerinin kurulması ve işletilmesi için enerji satışına ilişkin kanun çıkarılacak. Kırsal Kalkınma Programı’nın hazırlık çalışmaları tamamlanacak. Elektriğe otomatik zam D Devlet Bakanı Nazım Ekren 3 aylık eylem planını açıkladı. evlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren başkanlığında, Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler’in katılımıyla yapılan enerji zirvesinden elektrik zammını otomatiğe bağlama kararı çıktı. Toplantı çıkışında gazetecilerini sorularını yanıtlayan Güler, 2008 yılı başından itibaren nihai tüketiciye yansıyacak elektrik fiyatında “otomatik fiyatlandırma” sistemi getirileceğini açıklarken, “Otomatik fiyatlandırma sistemini 2008’den itibaren kurmak istiyoruz. Ana hatları netleşti, son rötuşlar yapılıyor. Yüksek Planlama Kurulu’nda her şey netleşecek’’ dedi. Bakan Güler daha sonra yaptığı açıklamada, yanlış anlaşıldığını belirterek, “Elektrikte fiyatlandırma konusunda ileriye yönelik sağlıklı bir sistemin geçilmesine dönük çalışmalar yapılıyor. Bu çerçevede otomatik fiyatlandırma dahil tüm alternatifler üzerinde çalışılıyor. Birçok konuda mutabakata varıldı, ancak fiyatlandırma konusunda şu anda alınmış bir karar yok, üzerinde çalışılıyor” dedi. Konuyla ilgili olarak bu haftaki Ekonomi Politik köşesine almak istediğim ikinci veri seti ise IMF verilerinden Ata Yatırım’daki meslektaşların türettiği bir tabloya dayanmakta. Tablo’da 2007’nin geri kalan aylarında çeşitli ekonomilerdeki beklenen reel faiz oranları sergilenmekte. Yeni Gelişen Piyasalarda Reel Faizler Türkiye Brezilya Meksika Polonya G. Kore Çin Tayvan Macaristan Tayland Çek Cum. Hindistan Mısır Banka Faiz Oranı 17.50 11.30 7.30 4.80 5.00 3.90 3.10 7.80 3.30 3.30 6.00 10.80 Beklenen Enflasyon 7.20 3.50 3.90 2.20 2.50 2.20 1.50 6.40 2.50 2.90 6.20 12.30 Beklenen Reel Faiz 9.61 7.54 3.27 2.54 2.44 1.66 1.58 1.32 0.78 0.39 0.19 1.34 Somut adımlar bulamadık Üç aylık eylem planının iş dünyasında yankıları: Asıl sorun ‘Yüksek faiz, düşük kur’ nadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Mustafa Koca, hükümetin yeni ekonomik programına ilişkin olarak, “Piyasada oluşan havanın biraz daha farklı beklentilere odaklandığı gerçeğinden hareketle söyleyecek olursak, somutlaştırılmış bilgileri bu açıklamada bulamadık’’ dedi. Beklenen önemli değişikliklerin nasıl yapılacağına ilişkin veri elde edemediklerini ifade eden Koca, “Hükümetin yaptığı tespitlerin ge Kaynak: IMF (www.imf.org); Ata Yatırım A nellikle paylaştığımız tespitler olması olumlu ancak bu arızaların giderilmesi noktasında bir iradenin ve kararlılığın ortaya konup konmayacağı pratik uygulamalarla anlaşılacaktır’’ diye konuştu. Koca, “Faizlerin aşağı doğru hareketlendirilmesi zorunludur. Zira kur bununla ilgili, ihracatın kârlılığı bununla ilgili, borçların artış hızı bununla ilgili ve bütçenin de bir numaralı kara deliği olan faiz ödemeleri bununla ilgilidir’’ dedi. ‘BEKLENTİLERİMİZ ÖRTÜŞÜYOR AMA...’ TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı İlhan Parseker ise Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren’in açıkladığı “Üç Aylık Eylem Planı” ile hükümetin “kararlılık’’ mesajı verdiğine değinerek şöyle konuştu: “Hükümetin niyetleri, bizim beklentilerimiz ile örtüşüyor. Ancak, büyümenin devamı ve istikrar ortamının güçlendirilmesinin yolu, reel piyasaları doğru anlamak ve iş dünyasının beklentilerini dikkate almaktan geçiyor. Dolayısıyla üreticilerin ayakta durmaları için öncelikle girdi fiyatlarının düşmesi gerekiyor. ‘Yüksek faiz, düşük kur’ üreticinin ayakta durmasını hâlâ zorlaştırıyor.’’ ENDEKSTE 58 BİNİ GÖRDÜ B Burada da Türkiye’nin tartışılmaz üstünlüğü(!) açık ara ile kendini göstermekte. Türkiye küresel piyasalarda sunmakta olduğu yüzde 9.6’lık reel faiz getirisi ile en yakın rakibine iki puan fark atmış durumda; ve “yükselen” bir piyasa ekonomisi olarak uluslararası sermayenin en gözde ekonomisi konumunu korumakta. Türkiye’nin dış dünyaya sunmakta olduğu bu kazançların kaynağı nerededir? Döviz piyasalarında yaşanan bolluğu ve dövizin ucuzluğunu fırsat bilerek Türkiye’nin bir tüketim histerisine kapılmasına yol açan bu dış borçlanmaya dayalı spekülatif büyüme çılgınlığının faturası gerçekte kimlere kesilmektedir? Bu soruların yanıtları yakın tarihimizden açıkça bilinmektedir. Gene yakın tarihimizden bildiğimiz bir dersi bu satırlarda bir kere daha vurgulamama izin veriniz: “Yeni bir krize en yakın olan ekonomi, uluslararası sermayenin en gözde ekonomisidir.” [email protected] nim yılında İlim Yayma Cemiyeti’nin yurdunda kalışı ile başlayan süreç, Adıyamanlı genci çoktan dinci kıskacın içine almış bile. Anadolu’dan gelen öğrenciler için diksiyon derslerinden tutun, yabancı dile kadar, kendilerine kucak açan sıcak bir ortam... Her sabah önlerine konulan Vakit gazetesi... Hasan üniversiteyi bitirince yurtdışında master yapmayı istiyor. Siyasi İslama bakışı iktidardaki AKP’den bile(!!) radikal. “Müslüman bir toplum tabii ki İslam kuralları ile yönetilmeli”, “Kadınların iş yaşamında bulunmaları kapitalist sistemin tuzaklarından biri” diye düşünen bir kafa yapısı... Genç üniversite öğrencisini içim kan ağlayarak dinledim ve kendisine, kafasında olduğundan çok daha farklı, ilerici, çağdaş bir dünyanın varlığını ve bunun sandığı kadar kötü olmadığını örneklerle açıklamaya çalıştım. Uzun uzun anlattım. Dinledi. Sorular sordu, karşı çıktı, tartıştı... Sonunda uçak piste indi. Uzattığım elimi sıkmadı. Bense “Umarım en azından kafasında küçük de olsa bir soru işareti uyardırabilmiş oldum...” diye düşünerek gazeteye yollandım... İ L G İ T O P L U M U N A D O Ğ RU / ÖZLEM YÜZAK Borsada rekor Ekonomi Servisi İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB), sınır ötesi operasyon tartışmalarına rağmen faiz indirimi beklentisiyle 57 bin 910 puanla rekor kırdı. Dolar 1.18 YTL. Son günlerde artan terör olayları sonrasında sınır ötesi operasyon olasığıyla tedirgin olan borsa, hem FED’in hem de Merkez Bankası’nın yeni bir faiz indirimine gideceği beklentisiyle yeni bir rekor kırdı. İMKB Ulusal 100 Endeksi gün sonunda 1.631 puanlık artışla 57 bin 910 puanla rekor düzeyden kapandı. Hisse senetlerinin ortalama değer kazancı yüzde 2.9 olarak gerçekleşti. Endeksin gün içinde gördüğü ‘en yüksek seviye’ rekoru ise 58 bin 8 puana çıktı. Bankalararası piyasada 1.1925 YTL ’ye kadar yükselen dolar bu seviyede fazla tutunamadı. Dolar yeniden 1.19’un altına inerek, 1.1865 YTL ’den kapandı. Tahvil ve bono piyasasında en çok işlem gören 6 Mayıs 2009 vadeli tahvilin bileşik faizi ise günü yüzde 16.12 seviyesinden tamamladı. Zaman zaman yazılarımı, notlarımı geriye doğru tarayıp biraz hafıza tazelerim. Bugün hangi sorunlarla boğuşurken, aradan geçen yıllarda neler yazmışsız, neler değişmiş, neler değişmemiş anlamaya çalışırım. Size aktaracağım paragraf 2001 yılında yazdığım bir yazıdan. Yani bundan altı yıl önce. Henüz “Türkiye Malezya olur mu?” diye bir kaygının bu kadar yoğun yaşanmadığı, marketlerdeki içki reyonlarının kaldırılmadığı, siyasi İslamın henüz icraatlarını bu denli aleni uygulamaya geçirmediği yıllar. Bakın ne diyor yazı: “Bundan yaklaşık bir yıl kadar önce TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi ile Beyaz Nokta Vakfı’nın ortaklaşa düzenledikleri ve ‘Toplumda bilim egemenliği sağlansaydı, bugün ülkemizin görüntüsü nasıl olurdu’ sorusunun tartışıldığı panelin sonuç bildirgesinden birkaç küçük notu aktararak hafızaları tazeleyelim: Sanayi, devlet, TBMM, üniversiteler, bilim kurumları, basın ve sivil toplum örgütlerinden 30 kadar toplum önderinin katıldığı toplantıda, yukarıdaki sorunun yanıtı olarak 9 madde üzerinde görüş birliğine varılmıştı: Eğer Toplumda Bilgi Egemenliği Sağlanabilseydi?... 1. Toplum daha sorgulayıcı ve araştırıcı; 2. Dogmalara daha az bağımlı olurdu. 3. Yasalar ve kurallar daha etkin uygulanırdı. 4. Doğal afetlerden bu derece zarar görmezdi. 5. Araştırma ve geliştirme (ArGe) yaygın, etkili ve kazandırıcı olurdu. 6. Toplum, özgüveni gelişmiş, dışa bağımlılığı dengeli olurdu. 7. Demokrat ve çeşitliliğe saygılı olurdu. 8. Toplumda kadının yeri daha yüksek olurdu. 9. Etkili ve verimli bir eğitim sistemi uygulanırdı. ‘Bilim neden egemen olamadı’ sorusuna yanıt olarak ise devlette katı hiyerarşik yapı, tarihteki önemli toplumsal dönüm noktalarının (Rönesans, Sanayi Devrimi, Bilgi Devrimi vb.) farkına varılmamış olmasını, Değerler Sistemi içinde Akılcı Düşünce’nin yer almayışını örnek gösteren katılımcılar, konu ile ilgili önerilerini hepsi birbirinden değerli 30 madde altında toplamışlardı.....” Aradan altı yıl geçti ve Türkiye’nin hali ahvali gerek toplumun gerekse toplumu yönetenlerin karar ve değerlendirmelerinde bilimsel düşünceden inanılmaz biçimde uzaklaştığını ortaya koyuyor. PKK terörünü dizginlemede net bir dış politika oluşturamamamız; Terörün konuşlanmasına göz yuman güya müttefik(!) ABD’ye karşı çeşitli caydırma yollarını devreye almaya cesaret edememek; 21 Ekim’de hukuksal tartışmalarla dolu ve uygulanabilirliği olmayan bir referandum; Özünde laikliği ve Atatürkçü düşünceyi bypass etmek yatan yeni anayasanın hazırlanış biçimi ve içeriği; Eğitimin hızla siyasi İslamın kendi çıkarları ve ideolojisi doğrultusunda şekilleniyor olması; Türbanın ilköğretim okulları düzeyine kadar inebilme cesaretinin oluşması; Kadının toplumdaki rolünün eşitlikçi olmaktan giderek uzaklaşıyor olması; bu konudaki en somut saptamalar. İşin en kötüsü ise Atatürk’ün vatanı emanet ettiği gençliğin önemli bir kısmının bugün kafasının “nasıl örümcek ağları ile örülü” olduğu gerçeği... Geçen hafta Adıyaman’dan dönüşte uçakta yanıma oturan genç bir delikanlı ile sohbet ettik yol boyunca... Adıyaman’da düz bir liseden iyi derece ile mezun olmuş, İstanbul Üniversitesi Elektronik Mühendisliği Bölümü’nü kazanmış, şu anda ikinci sınıfı okuyan bir genç. Babası çiftçilikle uğraşıyor. İlk kez uçağa biniyormuş. Hafif heyecanlıydı. Önce bu kadar yüksek puanlı bölümü kazanmak için nasıl bir çalışma yaptığını sordum. “Çok çalıştım. Bocaladığım, yanıtını bulamadığım sorular oldu. Ama yılmadım. Ben bunun yanıtını bulamayacak kadar aptal olamam deyip üzerine gittim soruların. Ve önüme bir hedef koydum” dedi. Zeki, pırıl pırıl bir genç olarak gördüm onu. Konuşmayı sürdürdükçe o zekânın şimdiden örümcek ağı tarafından sarıldığını anladım. İlk öğre CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle