19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 EYLÜL 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Bir karış toprak vermemeye yemin edenler 1. Dünya Savaşı, imparatorluk sınırları içinde olduğu gibi, Aydın’da da zaten zayıf olan sosyal düzenini temelinden sarsmış, asayişsizlik daha da çok artmıştı. Osmanlı İmparatorluğu savaşta yenildikten ve Mondros Mütarekesi’ni imzaladıktan sonra, sömürge devletleri Şubat 1919’da Paris’te toplanarak İzmir, Balıkesir ve Aydın’ı Yunanistan’a vermeyi kararlaştırdılar. Bu arada İtalyanlar da Aydın etrafında hak iddia ederek buraları Yunanlılara kaptırmamak için 13 Mayıs 1919’da Kuşadası’na, 17 Mayıs 1919’da Söke’ye asker çıkardılar. İtalyanların oldubittisi, Yunanlıların işgalini hızlandırdı ve 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal ettiler. Bu işgal ülke genelinde büyük bir tepkiye neden oldu. Yunanlıların İzmir’i işgal ettiği haberi Aydın’da duyulur duyulmaz halk, bugünkü Yedieylül İlkokulu’nun bulunduğu alanda büyük bir miting yaptı. Buradaki konuşmalar halkı heyecanlandırdı. ‘‘Kanının son damlasına kadar ülkeyi savunacaklarına ve bir karış toprak dahi işgaline razı olmayacaklarına’’ dair yemin ettiler. Mitingden sonra diğer il ve ilçelere haber gönderilerek silahlı direnişe geçilmesi istendi. Üç koldan Anadolu’ya yürüyen Yunanlıların güney kanadının hedefi Aydın idi. 22 Mayıs’ta Selçuk’u işgal ettiler. İtalyan birlikleri Kuşadası’na çekildiler. Aydın’daki 57. Alay önlem olarak Çine’ye çekildi. Yunanlılar, 26 Mayıs’ta Germencik ve İncirliova’yı, 27 Mayıs 1919’da da Aydın’ı işgal ettiler. Yunan zulmünün ağırlaşmasıyla halk da direniş hazırlıklarına başladı. Yapılan hazırlıkların neticesinde 8 Ağustos 1919 günü Nazilli Kongresi toplandı. Kongre ilk olarak Aydın’ı temsilen merkezi Nazilli’de bulunmak üzere ‘‘Heyeti Milliye’’ örgütünü kurdu. Buna bağlı olarak ‘‘Kuvayı Milliye’’ (Ulusal Kuvvetler) gerçek bir halk ordusu olarak şekillendi. Bu arada Yunanlıların ilerleyişi de durmadı. Köşk, Sultanhisar ve Atça’dan sonra Nazilli’yi işgal ettiler. İlk ulusal direniş Çine’deki 57. Tümen Komutanı Albay Şefik Aker ile Yörük Ali Efe’nin mutabakatının ardından Yörük Ali Efe’nin 17 kişilik grubuyla ilk olarak Sultanhisar yakınındaki Malgaç Köprüsü’nde bulunan Yunan askerlerine baskın düzenlenmesiyle başladı. İleriki günlerde bunlara diğer baskınlar eklendi. Düşmana önemli kayıplar verdirildi. 30 Haziran’da düşman Aydın dışına atıldı. Antalya ve Söke’den gelen piyade alaylarının desteğiyle Yunan bozguna uğradı ve Topyatağı’na doğru kaçmaya başladı. 4 Temmuz’da kent tekrar Yunan igaline maruz kaldı. Halk Çine’ye doğru çekilince 30 bin kişilik Aydın’ın nüfusu bin kişiye düştü. 26 Ağustos’ta Yunan birliklerine karşı saldırı düzenlendi. Türk ordusu il topraklarına 5 Eylül günü ulaştı. 5 Eylül 1922 günü Kuyucak, Nazilli, 6 Eylül’de Söke ve 7 Eylül günü Aydın işgalden kurtuldu. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Çoğunluk da Kim Oluyor? Lübnan’a asker gönderilmesine izin verilmesine ilişkin tezkerenin de Irak konusunda olduğu gibi reddedileceğini, doğrusu beklemiyordum. Bu konuda mantığın üstün geleceğini ve Türkiye’nin Ortadoğu batağına saplanmasının istenmeyeceğini de düşünmüyor değildim. Ama umudum yoktu. Çünkü, Irak’a asker gönderilmesine karşı çıkan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) milletvekillerini büyük ölçüde o bölgeyle olan akrabalık ilişkileri yönlendirmişti. Böyle bir durum, Lübnan için geçerli değildi. Aksine ‘‘dindaşlara yardım’’ kavramı kendilerinin daha kolay ikna edilmesi için kullanılmaya açıktı. Başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere çeşitli kesimlerin ve yurttaşların çoğunluğunun karşı olduğu da doğruydu, ama AKP için dikkate alınacak bir özellik değildi. Zaten yurttaşların büyük bölümü AKP’nin karşısındaydı. 3 Kasım 2002 milletvekili genel seçimi sonuçları da bu durumu sayısal olarak doğruluyordu. AKP , oy kullanan seçmenlerin yaklaşık üçte birinin, toplam seçmenlerinse dörtte birinin oylarını almasına karşılık Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde sandalyelerin üçte ikisine sahip olmuştu. Başka bir deyişle iktidar, adaletsiz seçim sistemi sayesinde AKP’ye hediye edilmişti. O nedenle de AKP iktidarının çoğunluğun tepkilerini dikkate almamasının, kendileri açısından tutarlı bir nedeni vardı. İktidara gelişlerinin ilk günlerinde, ‘‘Meclis’teki çoğunluklarını kullanarak görev yapmayacakları’’ yolunda verdikleri sözü de çoktan unutuvermişlerdi. Başta laiklik ilkesi olmak üzere pek çok konuda kimi iç, kimi dış ilişkilerini, kimi zaman da özel çıkarları kollayan işlere kendilerini kaptırmışlardı. Lübnan kararı da bu kapsamdaki son girişimi yansıtıyordu. Dileriz korkulan başımıza gelmez ve acılarımıza yeni acılar katılmaz. ??? Lübnan tartışmaları nedeniyle Avrupa Birliği (AB) üyeliğimize yönelik yeni dayatmalar, gereği gibi kamuoyuna yansıtılamadı. AB ülkelerinin önde gelenlerinin Türkiye’yi oyalayarak zaman kazanma yaklaşımını görmezden gelenler, bu kez Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu tarafından kabul edilen rapor için ne diyecekler dersiniz? Yanıtını ben vereyim: ‘‘Avrupa Parlamentosu kararı bağlayıcı değildir.’’ Çünkü daha önce de böyle diyerek, Avrupa Parlamentosu’nun dayatmalarını hafife almaya niyetlenmişlerdi. Sizler de anımsarsınız. Bağlayıcı olmadığı iddia edilen parlamento kararı, daha sonra Türkiye için hazırlanan belgelere, gönderme yapılarak eklenmiş ve bağlayıcı duruma getirilmişti. Bu kez Türkiye tarihine üç yeni ekleme yapılmaya yelteniliyor. 1 Pontus ve Süryani soykırımı. 2 Alevi ve Yezidilerin azınlık sayılması. 3 Üniversitelerde türbanın serbest bırakılması. Dışişleri Bakanlığı adına yapılan açıklamada ‘‘Objektiviteden uzak koşullar getirme arayışı tarafımızdan üzüntü ile karşılanmıştır’’ cümlesi var. Önceki dayatmalar için de benzer tepkiler gösterilmişti. Aradan geçen sürede bu tepkilerin hiçbir etkisinin olmadığı, hatta ciddiyet”. bile alınmadığı görülüyor. AB’ye girelim derken ulusal onurumuzun ayaklar altına alınmasından rahatsızlık duymayanlar kol geziyor. Belki de ‘‘ulusal onur kavramından haberleri bile yok”. lköğretim çağındaki merkezi sınavlar için ayrılan zaman, okumayı olumsuz etkiliyor Gençler kitap okumuyor ? Gençlerin yüzde 70’i hiç okumuyor. Öğretmenlerin yüzde 63’ü bazen kitap okuyor. İlköğretimin 6. sınıfından sonra OKS’ye hazırlık nedeni ile okuma ilgisi azalıyor. Kızların okullaşma oranı her alanda erkek öğrencilerin altında. En niteliksiz çocuk yayınları dini içerikli. FİGEN ATALAY Çocuk Vakfı Çocuk Edebiyatı Okulu, 8 Eylül Temel Okuryazarlık Günü nedeni ile iki soruyu merkeze alan bir çalışma gerçekleştirdi: ‘‘Niçin okumuyoruz? Okuyan bir toplum haline nasıl gelebiliriz?’’ Bu çalışmaya göre, Türkiye’nin okuma alışkanlığı karnesi şöyle: ? Nüfusun yüzde 88’i okuryazar. ? Türkiye’nin temel okuryazarlık düzeyi iyi durumda. ? İlköğretimin 6. sınıfından sonra OKS’ye hazırlık nedeni ile okuma ilgisi azalıyor. ? Kızların okullaşma oranı her alanda erkek öğrencilerin altında. ? Okulöncesi eğitimden en az yararlananlar, köy okulları. ? En kalabalık sınıfların bulunduğu kent İstanbul. ? Kızlar erkeklerden daha çok kitap okuyor. ? Üst ekonomik düzeydeki çocuklar roman, alt ekonomik düzeydeki çocuklar hikâye okuyor. ? Üstün yetenekli çocukların ders kitabı dışında kitap okuma ilgileri çok iyi. ? Çocuk yayınları yabancılaştırıcı ağırlıklı bir içerikle sunuluyor. ? Gazete ve çocuk dergisi okuma alışkanlığı yok. ? En niteliksiz çocuk yayınları dini içerikli. ? Son 15 yılda çeviri yayınların oranı yüzde 60 ile 75 arasında değişiyor. ? Çeviri yayınların çoğunluğu Avrupa kökenli. ? Nüfusun yüzde 40’ı hayatı boyunca hiç kütüphaneye gitmiyor. ? Gençlerin yüzde 70’i hiç okumuyor. ? Yetişkin nüfusun yüzde 95’i yalnızca televizyon seyrediyor, yüzde 5’i televizyon izlemenin yanı sıra kitap okuyor. ? Öğretmenlerin yüzde 63’ü bazen kitap okuyor. ? Üniversite öğretim üyelerinin yüzde 56.2’si ayda 12 kitap okuyor. ? Türkiye’de düzenli kitap okuma alışkanlığı oranı binde 1. ? İşleve yönelik okuryazarlıkta 19852005 yılları arasında olumlu gelişmeler gözleniyor. ? Topluma yönelik okuryazarlık çıtası çok düşük. ? Türkiye’de okuryazarlığın gelişmeye katkısı çok sınırlı düzeyde. ? Birinci derecede sorumlu: Okumayı öğretemeyen eğitim sistemi. Fenerbahçe’den anlamlı destek Fenerbahçe Spor Kulübü, Kadıköy Belediyesi’nin eğitime destek amacıyla başlattığı ‘‘Her Dolu Çanta Bir Umut Yarına’’ adlı kampanyasına bağışta bulundu. Tepe Nautilus Alışveriş Merkezi’nde 418 Eylül 2006 tarihleri arasında Kadıköylü dar gelirli ailelerin çocuklarına içi kırtasiye malzemesi dolu okul çantalarından dağıtmak için başlatılan yardım kampanyasına FB Başkanı Aziz Yıldırım 5 bin YTL, Edu, Appiah, Önder Turacı, Uğur Boral 1000 dolar, Ercan Karasu ise 2 bin YTL bağışladılar. Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk ve FB menajeri Volkan Ballı ile birlikte kampanya standını ziyaret eden Appiah, Edu, Uğur Boral ve Önder Turanlı kampanyaya bağışta bulunarak isimlerini onur tablosuna yazdırdılar. Kampanyaya destek vermek isteyenler, Tepe Nautilus Alışveriş Merkezi’nin birinci katında kurulan yardım standına 20 YTL bağışlayarak adını yıldız içinde gurur panosuna yazdırabilir. Alışkanlık değerlendirmesi ? Çok okuyan okuyucu: 1 yılda 21 ve daha fazla kitap okuyan kişi. ? Orta düzeyde okuyan okuyucu: Yılda 620 kitap okuyan kişi. ? Az okuyan okuyucu: 1 yılda 15 kitap okuyan kişi. Okumanın başarıya etkisi ? Temel eğitim, bireyin verimliliğini yüzde 50 yükseltiyor. ? Okumanın eğitimdeki verimliliği arttırma oranı yüzde 30. ? Eğitimin ekonomideki verimliliği arttırma oranı yüzde 44. En çok basılan 5 yabancı kitap ? La Fontaine fablları (düzyazı biçiminde) ? Ezop Masalları ? Andersen Masalları ? Grim Masalları ? Çocuk Kalbi En çok basılan 5 yerli kitap ? Keloğlan Masalları ? Nasrettin Hoca Fıkraları ? Türk Masalları (Anonim) ? Dede Korkut Hikâyeleri ? Ömer Seyfettin’in Hikâyeleri oerinc?cumhuriyet.com.tr. DERSLİK SAYISI YETERSİZ ‘Neden kitap okuyoruz’ sorusuna verilen yanıtlar ve verilerin düşündürdükleri En kalabalık sınıf İstanbul’da Türkiye’de öğrencilerin yüzde 60’ı, mevcudu 31 ve daha kalabalık sınıflarda okuyor. Türkiye’nin bir dersliğe düşen öğrenci sayısı 35. En kalabalık sınıfların bulunduğu kent İstanbul. Dünya ortalaması 26. Türkiye’de öğrencilerin okuma ilgileri kentlere ve bölgelere göre farklılıklar içeriyor. İlköğretimde okuma etkinlikleri ders kitaplarına bağımlı yapılıyor. Program dışı okuma etkinliklerine çok az yer veriliyor. Çocuk kitapları, gazete ve dergilerinden yararlanma oranı çok düşük. 4. sınıf kız öğrencileri, okuma yönünden erkek öğrencilerden ‘‘anlamlı düzeyde’’ daha başarılı. Sınıf kitaplıkları ve okul kütüphaneleri yetersiz. Öğrencilerin kütüphane alışkanlığı zayıf. Fuar alışkanlığı yok. Köy çocuklarının yüzde 60’ı ilköğretimde ders kitabı ve kaynak kitap dışında kitap okumadan mezun oluyor. OKUL YETİŞTİRME PROJESİ İlk sırada alışkanlık var Okuma nedenleri Genel durum Türkiye’de okuma nedenlerinin sıralaması şöyle: ? Âdet ya da alışkanlık olarak... ? Görev duygusuyla... ? Genellikle zaman geçirmek için... ? Güncel olayları kavramak için... ? Anlık kişisel doyum için... ? Günlük hayatın pratik ihtiyaçlarını karşılamak için... ? Profesyonel ya da mesleki ilgileri sürdürmek ve geliştirmek için... ? Hobi olması... ? Topluma yönelik ihtiyaçları karşılamak için... ? Kendini geliştirmek için ? Entelektüel ihtiyaçlar için ? Dini ihtiyaçları karşılamak için... Türkiye’de genel okumayazma verileri değerlendirildiğinde ortaya çıkan tablo ise şöyle: ? 613 yaş grubu okullaşma oranı kızlarda yüzde 87.2, erkeklerde yüzde 92.3. ? 25 yaş ve üstü nüfusun yüzde 17.2’si okumayazma bilmiyor. ? 25 yaş ve üstü nüfusun yüzde 71.8’si ilkokul mezunu. ? 25 yaş üstü kadınlarda ise bu oran yüzde 27.4. ? Okul çağı erkek çocuklarda okullaşma oranı yüzde 96.6, kız çocuklarda yüzde 93. ? Kızların okullaşma oranı, her alanda erkeklerin altında. ? Eğitim süresi uzadıkça kızların okullaşma oranı düşüyor. Yapılması gerekenler Uzmanlar, okuma alışkanlığının arttırılması için yapılması gerekenleri 5 madde halinde sıraladılar: 1. Yaygın eğitim çerçevesinde aile odaklı çocuk merkezi okuma programının uygulanması. 2. Öğretmen için çocuk ve gençlik edebiyatı kültürünün tanıtımına yönelik okuma alışkanlığı programına öncelik verilmesi. 3. İlköğretim için, çocuk gelişimi çerçevesinde, Türkçe ve edebiyat öğretimi ilişkisine dayalı çocuk ve gençlik edebiyatı merkezli okuma alışkanlığı programının hazırlanması. 4. Ortaöğretim için edebiyat, felsefe ve düşünce klasiklerinin okutulması amacıyla okuma programı’nın düzenlenmesi. 5. Modern medyaları merkeze alan, okulöncesinden ortaöğretimin sonuna kadar medya okuryazarlığı programının örgün eğitimde ders durumuna getirilmesi. CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle