19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 EYLÜL 2006 PERŞEMBE 6 HABERLER Yeni adli yılın açılışında konuşan Yargıtay Başkanı Arslan’dan iktidara sert mesaj var: PERŞEMBE ORHAN BURSALI Dine dayalı devlet olmaz ? Adli yılın açılışı nedeniyle düzenlenen törende konuşan Yargıtay Başkanı Osman Arslan, “Danıştay’a yapılan saldırı tarihe kara bir sayfa olarak geçmiş, saldırıyı yapanlar ve yaptıranlar insanlık suçu işlemişlerdir. Bu suçu işleyenler, tarih tarafından affedilmeyecek ve nefretle anılacaklardır. Yargı, onları adil şekilde yargılayacak, hak ettikleri cezaları verecektir. Bu saldırı, Türkiye Cumhuriyeti’nin bütünlüğüne, değerlerine, kazanımlarına ve özellikle laiklik niteliğine yöneliktir” dedi. Üniter yapıya sahip çıkılması gerektiğini vurgulayan Arslan, “Dine dayalı devlet olmaz” diye konuştu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay Başkanı Osman Arslan, hiç kimsenin devlet düzenini kısmen de olsa din kurallarına dayandırma amacı güdemeyeceğini ve din duygularını kötüye kullanamayacağını belirtti. Arslan, devletin laik olması ilkesini benimseyenleri dinsiz olarak suçlamak kadar, Cumhuriyete, Atatürk ilkelerine bağlı olan ve dinin gereklerini de yerine getiren kişileri çeşitli sıfatlarla suçlamanın da bir o kadar yanlış olacağını ifade etti. Adli yılın başlaması nedeniyle Yargıtay’da tören düzenlendi. Törene, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, TBMM Başkanı Bülent Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve bakanlar ile uğradığı silahlı saldırıda yaralanan ve dün göreve başlayan Danıştay 2. Dairesi Başkanı Mustafa Birden katıldı. Yargıtay Başkanı Osman Arslan’ın açış konuşmasında güncel konulara ilişkin değerlendirmeler yaptı. Arslan’ın konuşmasının konu başlıkları şöyle: Danıştay saldırısı: Danıştay’a yapılan saldırı tarihe kara bir sayfa olarak geçmiş, saldırıyı yapanlar ve yaptıranlar insanlık suçu işlemişlerdir. Bu suçu işleyenler, tarih tarafından affedilmeyecek ve nefretle anılacaklardır. Yargı, onları adil şekilde yargılayacak, hak ettikleri cezaları verecektir. Bu saldırı, Türkiye Cumhuriyeti’nin bütünlüğüne, değerlerine, kazanımlarına ve özellikle laiklik niteliğine yöneliktir. Bu tür terörist saldırılar yargıyı etkilemez. Türk yargısı bugüne kadar olduğu gibi bundan böyle de anayasa ve kanunlar doğrultusunda yargılama yaparak, vicdani kanaatlerine göre karar verecektir. Hiçbir terörist eylem, yargıyı inandığı doğrultuda karar vermekten alıkoyamaz. Üniter yapıya sahip çıkılmalı: Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısına sahip çıkmak, bu topraklar üzerinde yaşayan herkesin yararınadır. Bu topraklar üzerinde yaşayan hiç kimse, ikinci sınıf yurttaş değildir. Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ayrımı gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hak ve özgürlükleri kötüye kullanmak, hoşgörü ile karşılanamaz. Demokrasilerde, özgürlükleri yok etme özgürlüğü kimseye tanınmaz. Özgürlükler, devleti yıkma aracı olarak kullanılamazlar. Dine dayalı devlet olmaz: Laiklik dinin devlet işlerine, devletin ise din işlerine karışmaması, her ikisinin birbirinden ayrılması anlamına gelir. Laikliğin bu tanımı iki öğeyi içermektedir. Laik devlette yöneticiler dini, din adamları da devleti yönetemezler. Her ikisinin görevi, işlevi, amaç ve alanı farklıdır. Laik devlet, bütün dinlere ve mezheplere aynı uzaklıktadır. Laik devlette kişiler vicdanlarıyla baş başa bırakılmıştır. Laikliğin ikinci öğesi, kişilerin iç dünyasıyla ilgili olup, kişilerin din ve vicdan özgürlüğünün teminat altına alınmasıdır. Bu kuralın doğal sonucu olarak, hiç kimse ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz, dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz. Ayrıca hiç kimse, devlet düzenini kısmen de olsa din kurallarına dayandırma amacı güdemez ve din duygularını kötüye kullanamaz. Devletin dini olmaz: Ne insanlar tarafından oluşturulan kurum ve kuruluşların ne de tüzelkişiliği olan devletin dini olamaz. Devletin laik olması ilkesini benimseyenleri dinsiz olarak suçlamak ne kadar yanlışsa, Cumhuriyete, Atatürk ilkelerine bağlı olan ve dinin gereklerini de yerine getiren kişileri çeşitli sıfatlarla suçlamak da bir o kadar yanlıştır. Bu tür yaklaşım ve değerlendirmelerin, ülke bütünlüğüne, birlik ve beraberliğine zarar verdiği ve kutuplaşmaya neden olduğu gözden uzak tutulmamalıdır. Yargıyı etkileme girişimi: Anayasa koyucu, hâkimlerin her türlü etki, baskı, yönlendirme, teşvik, tehdit ve telkin dışında kalarak hüküm vermelerini öngörmüş, bu sonucu sağlamak için anayasada ve kanunlarda hükümler koymuştur. Bu hükümlere karşın yargıyı etkileme girişimlerinin doğrudan ve dolaylı biçimde sürdüğü görülmektedir. Hukuk devletinde yargı kararlarının eleştirilmesini ve değerlendirilmesini doğru ve gerekli görüyoruz. Hâkimler hedef haline getirilmemeli: Şehit Asker ve Erdoğan ‘‘Askerlik yan gelip yatma yeri değildir!’’ Siyah gözlüklerini takmış bir numaralı adamın, topluluktan yükselen ‘‘Şehit cenazeleri görmek istemiyoruz’’ yürek yanığı çığlığına karşı ettiği vurdumduymaz sözlere bakınız. Siyah gözlüklerinin ardına saklanmasaydı, oğlunu kaybetmiş insanların gözünün içine çıplak gözleriyle bakarak konuşsaydı, ancak yüreği nasır bağlamış bir insanın sarf edebileceği bu sözleri şüphesiz dizginleyebilirdi... Ancak karşımızda, insan hayatını küçümseyen, hatta hiçe sayan bir insan var! Batı ülkelerinde bir liderin böyle konuştuğunu düşünemezsiniz. Koltuğunu bırakır; siyasete dönebilmesi için, kişisel tarihini iyice unutturması, üzerine bin tane olumlu şeyler katmış olması gerekir. Erdoğan diyor ki, ‘‘Teröre karşı mücadelede şehitler olacaktır, ama bu istismar ediliyor...’’ ‘‘İstismar’’ edenler kim? Kastettiği, öncelikle şehit aileleri! Her gün Türkiye’nin dört bir köşesine bomba gibi ‘‘Oğlunuz şehit oldu’’ haberi düşüyor ve dünyalar yıkılıyor! Aileler, 20 yaşında delikanlılarını yitiriyor. Bu bir değil, iki değil... Bir gün değil, iki gün değil.. ??? Ve doğal olarak, cenaze törenlerinde yeni bir ses duyuyoruz artık: ‘‘Oğlumuz şehit olmadı, savaşta vatan için çarpışırken ölmedi, öldürüldü... Siyasetçilere de oğul acısını yürekten diliyoruz’’... ‘‘Biz oğullarımızı ölsünler diye askere göndermiyoruz’’... Geldiğimiz noktada, halkın yeni bir tepkisinin eşiğindeyiz! Çocuklarını sağsalim evde görmek istemeleri, ailelerin en doğal ve en insanca hakkıdır... Bir vatan savunması durumu yoktur. Ama askerler tuzaklarla öldürülmektedir. Aileler çaresizdir. Sadece tepkilerini yankılandırabiliyorlar. 20 yıl büyütülen çocukları bu şekilde kaybetmenin anlamını, ancak aynı durumda olanlar kavrayabilir. Oğulları ticarette fink atan, iktidar avantajlarını milyarlara tahvil eden ve güvenli yaşayanların, hiçbir empati gösteremeyeceklerini, Başbakan’ın ağzından öğreniyoruz. Ayrıca, iktidarda bu terörü durdurabilecek siyasi kararlılık da görülmüyor. Ayrılıkçı Kürtlerin ve PKK’nin utangaç yanlısı yazar çizerler, ‘‘PKK ile barış masasına oturacak ve ayrılıkçı anlaşmalara imza atacak büyük vizyon sahibi’’ bir Başbakan bulamamaktan, Erdoğan’ın da bu cesaretten yoksun olmasından yakınıp duruyor... Ama meydanlardan başka bir ses yükseliyor; Erdoğan’ın Washington ile kol kola ülkeyi palavra sözlerle uyutma politikasının sonu kısa sürede gözükebilir; öyle ki, gelecek seçimlerin kaderini cenaze alanlarındaki duygular belirleyebilir.. Fakat cenaze alanlarından yükselen ses, yanlış yere yönelmemeli, bir TürkKürt düşmanlığını kışkırtmamalıdır. Bu cenazelerin bir numaralı sorumlusu, Erdoğan ve takımıdır, AKP iktidarıdır. Türkiye’nin en temel birkaç sorununu çözemeyenler, tersine bu sorunları ağırlaştıranlar, iktidardan alaşağı edilmelidirler.. Tıpkı önceki iktidarlar gibi! ??? Cenazelerin iki numaralı sorumlusu da ABD’dir. İsterse, teröristlerin Irak Kürdistanı’ndaki desteklerini anında kesebilecek güçte olan ABD, buna yanaşmıyor. PKK’ye ‘‘herkesin’’ ihtiyacı olduğu bir ortamda yaşıyoruz. İçerideki sivil ayrılıkçı Kürtler, PKK’yi amaçlarına ulaşmak için bir koçbaşı olarak kullanıyor. PKK olmasa, burada etkilerinin çok zayıflayacağını hesaplıyorlar. Irak’taki Kürt devletinin yöneticileri, Büyük Kürdistan düşüncesinin Türkiye’ye yönelik düşleri için PKK’ye ihtiyaçları olduğunu biliyor. ABD’nin, hem Türkiye’yi sürekli hırpalamak, hem Kürt devletinin kısa ve uzun vadeli gelişme ve çıkarları için, PKK’ye son derece ihtiyacı var. AKP, bu siyasi büyük oyunun sıradan bir piyonu. Bu nedenle halkın tepkisi, bu ortamın gerçek siyasi sorumlularına yönelmelidir... Eleştiri ve değerlendirmeler, karara ve kararda açıklanan gerekçelere yönelik olmalıdır. Karar yerine karar verenlerin eleştirilmesini, karar veren kimliklerinin açıklanmasını, kişilikleri ile ilgili yayınlar yapılmasını, hâkimlerin yıpratılmasını ve hedef haline getirilmesini doğru bulmadığımızı ve kınadığımızı belirtmek istiyoruz. Hukukun telete güvenin ve hukuka inancın korun mel kuralı, hiç kimsenin kendi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) davasında hâkim olamayacağı masının yoludur.’’ Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, huYargının demokratik değerlerin yer ve kendisiyle ilgili konuda takuk devletinin, yargı yoluyla iktidar güleşmesi konusundaki özverisine işaret rafsız hüküm veremeyeceğidir. cünün dengelendiği bir sistem olduğueden Sezer, ‘‘Kimi zaman şiddete varan na işaret etti. Sezer, ‘‘Kimi zaman şidbaskılar karşısındaki ödün vermeyen Devlet adalet dete varan baskılar karşısındaki ödün kararlı tutumuyla takdir toplayan Türk kadar güçlü: vermeyen kararlı tutumuyla takdir topyargısı, laik ve demokratik rejimin yalayan Türk yargısı, laik ve demokratik Adaletin güçlü olduğu yerşatılması, çağdaş toplum düzeninin korejimin yaşatılması, çağdaş toplum dürunması konusundaki en önemli güven de devlet de güçlüdür. Adalezeninin korunması konusundaki en tin güçlü olması ise adalet dacelerdendir’’ dedi. önemli güvencelerdendir’’ dedi. TBMM Başkanı Bülent Arınç, temel ğıtanların bağımsız ve temiCumhurbaşkanı Sezer, adli yılın açıhak ve özgürlüklerin korunması ve hu natlı olması ile mümkündür. lışı nedeniyle Yargıtay Başkanı Osman kukun üstünlüğü ilkesinin zedelenme Hâkim teminatı, hâkim bağımArslan’a bir mesaj gönderdi. Yargı ormesi için herkesin yargı bağımsızlığı sızlığını sağlayan bir araçtır. Teganlarının tüm etkilerden, siyasal karıkonusunda özen göstermesi gerektiği minatı olmayan bir hâkimin, şımlardan ve yönlendirmelerden uzak bağımsız olması mümkün deni vurguladı. tutularak, yargıç ve savcıların güvenceBaşbakan Tayyip Erdoğan, esas ola ğildir. Hâkim bağımsızlığı ve de olmasının devlete güvenin ve hukunın yargı tarafsızlığı ile adaletin eksik teminatı, adalet dağıtanlar için ka inancın yolu olduğunu vurgulayan Sesiz ve zamanında işletilmesi olduğunu bir ayrıcalık olmayıp adil yarzer, ‘‘Kimi zaman şiddete varan baskıbelirterek, ‘‘Yargı kurumlarımızın, ça gılanma hakkının bir gereği lar karşısındaki ödün vermeyen kararlı tutumuyla takdir toplayan Türk yar Cumhurbaşkanı Sezer, Yargıtay Başkanı Arslan ve Başbakan Erdoğan yan yana oturdu. ğın ve hizmetin gereklerine uygun ola ve güvencesidir. gısı, laik ve demokratik rejimin yaşatıl ğımsızlığı olduğuna dikkat çeken Sezer, yargı hukuk devletine, hukuk devleti de rak donatılması, bütün hukukçularımıdemokrasiye işlerlik kazandıracaktır. zın en iyi şartlarda en iyi imkânlarla ça Yargı hızlı işlemiyor: ması, çağdaş toplum düzeninin korun şunları kaydetti: ması konusundaki en önemli güvence‘‘Yasama ve yürütme işlemlerinin hu Bu nedenle yargı organlarının tüm et lışması için, hükümet olarak gerekli düYargının hızlı işlemediği, lerdendir’’ dedi. Sezer, hukuk devleti kuka uygunluğunu denetleyecek yargı, kilerden, siyasal karışmalardan ve yön zenlemeleri bir bir yapıyoruz, yapmaya nin, aynı zamanda yargı yoluyla iktidar bu organlar karşısında tam bağımsızlı lendirmelerden uzak tutulması, yargıç devam edeceğiz. Zira bütün toplumun yargılamanın uzadığı, bu kogücünün dengelendiği bir sistem oldu ğa sahip değilse, yargı denetiminden ların ve savcıların güvencede olması, yar huzur ve barışı, herkes için eksiksiz ve nuda toplumda sızlanmaların ğunu vurguladı. Hukuk devletinin en beklenen yarar ortadan kalkacaktır. gı kararlarına saygı gösterilmesi ve uy hızlı işleyen, güven duyulan güçlü bir olduğu, geciken adaletin bizatihi adaletsizlik doğurduğu biönemli öğelerinden birinin yargı ba Unutulmamalıdır ki etkin ve bağımsız gulanması hukuk devletinin gereği, dev adalet sistemiyle mümkündür’’ dedi. linen bir olgudur. Davaların uzamasında, mahkeme ve hâkim sayısının azlığı, hâkimİSTANBUL BAROSU BAŞKANI KOLCUOĞLU: lerin duruşmalara hazırlıksız çıkması, hâkimlerin ağır iş yükünü taşıyamaması ve kendilerini yenileyememesi, bilirkişilerin hızlı çalışmaması, tanıkHaber Merkezi Adli yılın baş ğü ve bağımsız yargı istemlerinin lıktan kaçınması etkilidir. Her remiyor. BDDK ve TMSF NaANKARA (Cumhuriyet laması nedeniyle yurtta düzenle her zamankinden daha fazla önem zi Almanyası’nda mevcut ol 20 bin kişiye Avusturya’da 4.3, Bürosu) Türkiye Barolar Birnen törenlerde hukukçular, ba taşıdığını düşünmekteyiz’’ dedi. mayan yetkileri hukukilik an Almanya’da 5.1, İtalya’da 2.3, liği Başkanı Özdemir Özok ğımsız yargının önemini vurgu Türkiye’nin çeşitli yerlerinde dilamında değil, kanunilik anla İsveç’te 3.8, Türkiye’de ise 1.5 da, siyasal iktidarların geçladılar. İstanbul Barosu Başkanı ni baskılarla fiili saldırıların germında acımasızca kullanmak hâkim düşmektedir. mişten bugüne değin güçlü Kazım Kolcuoğlu, Türkiye’de ve çekleştiğine de dikkat çeken Koltadır. Fona alınan 22 bankabir yargı erkinin oluşması için dünyada adaleti ve hukukun üs cuoğlu, ‘‘Dinci yayın organları lanın tamamı, Türk bankacılık Meclis Şemdinli’yi gerekli siyasi kararlılığı göstünlüğünü ciddi biçimde sarsan ge ik cumhuriyeti savunan kişi ve kusektörünün iyileştirilmesi için soruşturamaz: termediklerini söyledi. Özok, lişmelerin yaşandığını belirterek ruluşları hedef seçerek terör örgütdeğil, IMF’nin talimatıyla fobir yandan siyasal iktidarın laik cumhuriyet düzenine karşı lerine bu yönde yol gösteriyorlar’’ Adli olaylar, doğrudan adkendi politikaları ve tercihle günlerde giderek artmakta na alınmıştır. İşin başka ilginç yıpratma çabalarının endişe veri dedi. İstanbul’da birkaç gün önli yargıyı ilgilendiren olaylarri, bir yandan da AB’nin istek dır. Din ve vicdan özgürlüğü yanı, Türk bankacılık ve fici boyutlara ulaştığını söyledi. ce yaşanan linç olayına değinen dır. Araştırmaya konu olan ve dayatmaları sonucu yasa nü zorlayan ve giderek kendi nans sektörünün omurgasını Kolcuoğlu, dinci yayın organla Kolcuoğlu, ‘‘Linç, ceza hukukuolayla ilgili, yerel başsavcılık oluşturan bu kişiler için ileri süların özen gösterilmeden çısi gibi olmayanları reddetmek rının cumhuriyeti savunanları he muzda ağır bir suç olarak düzenkarıldığını, torba yasa yönte noktasına varan bu anlayış, rülen iddia ve isnatların ka tarafından soruşturma yapıllenmiştir. Güvenliği sağlamakla def gösterdiğini belirtti. miyle bir yasayla sayısız ya son derece tehlikeli gelişmele mu bankaları için yıllardır dil mış, şüpheli kişiler hakkında İstanbul Haber Servisi’nin ha görevli kişilerin, linç girişimini, suç sanın maddeleri değiştirile re neden olacak niteliktedir. lendirildiği ve buna neden olan dava açılmış ve bu kişiler mahberine göre, İstanbul Barosu Baş olduğunu bildikleri halde, ‘toplurek Türk hukuk mevzuatının Bu bağlamda kıyı bölgeleri lar hakkında hiçbir işlemin kemece tutuklanmışlardır. kanlığı, yeni adli yıl açılışını Sul mun duyarlılığı’ olarak göster‘‘balansının’’ bozulduğunu mizde yaşanan olaylar, sosyal yapılamamış olduğu tespit ve Meclis araştırma komisyonutanahmet’teki İstanbul Adliyesi meye çalışmaları ürkütücüdür’’ nun, tutuklu sanıkları cezakaydetti. yaşamı, dini yaklaşımla kur değerlendirmesidir. önünde düzenlenen basın açıkla diye konuştu. Açıklamanın ardınBu antidemokratik yasala evinden getirerek sorgulamaAKP iktidarının uygulama gulama biçimi, ülke geleceği ması ile gerçekleştirdi. Kolcuoğ dan İstanbul Cumhuriyet Başsavrı, Yunan sermayesinin ortak sı, müşteki ve tanıkları dinlelarını eleştiren Özok şunları için çok endişe vericidir. Telu, Birleşmiş Milletler’in (BM) cısı Aykut Cengiz Engin’in de kasöyledi: ‘‘Mevcut iktidarın mel hedef, kanun devleti değil olduğu banka başta olmak mesi, olay yeri keşfi yapmauluslararası hukuka aykırı olan tılımıyla İstanbul Barosu Resim oluşturmaya çalıştığı siyasal, hukuk devleti olmalıdır. Ama üzere, teker teker yabancı ser sı tamamen adli soruşturma niIrak işgali ve Lübnan’a yapılan sal ve Fotoğraf Sergisi açıldı. sosyal ve toplumsal yapının da bu konuda, son dönemde hor mayenin egemenliğine giren teliğindedir. Anılan olayla ilAdli yılın açılması nedeniyle dırılar nedeniyle ciddi bir etkinetkisiyle, dini inanışını kimi tumcu, soyguncu, vurguncu bankalara da uygulayabilecek gili araştırma adı altında solik ve güven kaybına uğradığını yurt çapında pek çok ilde düzensimge ve davranışlarla dışa vu sözlerini çağrıştıran Türk ban miyiz? Buna asla olanak yok, ruşturma yapılması, Yargıtay dile getirerek ‘‘Hukukun gücü ye lenen törenlerde de Cumhuriyet’in rup kendisinin farklı olduğu kacılık sektörüyle ilgili yaşanan çünkü hiçbir AB ülkesinde tarafından yargısal faaliyet ve rine, gücün kuralları işletilmiştir. temel ilkelerinin tartışılıyor olnu çevresine gösterme gerek kimi kanunsuzluk değil, hu bizdeki gibi antidemokratik yargı yetkisine müdahale olaHukuksuzluğun dünyayı sardığı masından duyulan rahatsızlık dirak değerlendirilmiştir. sinimi duyanların sayısı son kuksuzlukları kimse dile geti bankalar yasası yok.” bir dönemde, hukukun üstünlü le getirildi. Cumhurbaşkanı Sezer yeni adli yıl nedeniyle verdiği mesajda hukukun önemine değindi: Yargı çağdaşlığın güvencesidir obursali?cumhuriyet.com.tr SALDIRIYA UĞRAYAN BAŞKAN Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok: Laikler dinci yayınların hedefi Mevzuatın balansı bozuk Özdemir Özok. Birden: Arslan gelip konuşabilirdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Avukat Alparslan Arslan’ın 17 Mayıs’ta gerçekleştirdiği silahlı baskında yaralanan Danıştay 2. Dairesi Başkanı Mustafa Birden, ‘‘Biz inançsız kişiler miyiz ki... Kararımızda zaten kutsal din duygularının istismar edilemeyeceğini açıklıyoruz’’ dedi. Yeni adli yılın başlaması dolayısıyla devlet konukevinde resepsiyon verildi. Resepsiyona TBMM Başkanı Bülent Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu’nun yanısıra askeri, sivil yargı üyeleri ve çok sayıda davetli katıldı. Uğradığı silahlı saldırı sonucu yaralanan ve dün göreve başlayan Danıştay 2. Dairesi Başkanı Mustafa Birden, resepsiyonda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Birden, türban konusunda verilen kararın kişiyi ilgilendirdiğini başka kurumlarda çalışan bir kişiye bu kararın uygulanamayacağını kaydetti. Saldırının ardından binlerce kişinin Anıtkabir’e yürüdüğünün hatırlatılması üzerine Birden, ‘‘Milletimizin sağduyusu her zaman galip gelmiştir’’ dedi. Saldırıyı düzenleyen Alparslan Arslan’ın hukukçu olmasının da daha üzücü olduğunu belirten Birden, ‘‘Gelip konuşabilirdi. Kendisine kararın kişisel olduğunu anlatırdık. Biz inançsız kişiler miyiz ki... Kararımızda zaten kutsal din duygularının istismar edilemeyeceğini açıklıyoruz’’ diye konuştu. Danıştay’a yönelik saldırıda Mustafa Yücel Özbilgin yaşamını yitirmişti. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle