19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 EYLÜL 2006 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Tatil.com’a dava 3 SÖZ ÇİZGİNİN Turhan Selçuk Paris’te sokakta bıraktılar Haber Merkezi İnternet üzerinden yurtiçi ve yurtdışı otel rezervasyonu yapan Tatil.com ve GTS Travel hakkında müşterilerini Paris’te sokakta bıraktığı gerekçesiyle iki dava açıldı. Tatil.com’a paralarını peşin ödedikleri halde Paris’te bir geceyi sokakta geçirdiklerini belirten aileler, İstanbul 2. Tüketici Mahkemesi ve İstanbul 3. Tüketici Mahkemesi’nde 10 biner YTL’lik manevi tazminat davası açtı. Davacı aileler, Paris’e gece 23.00 sularında indiklerini anımsatarak şunları söyledi: ‘‘Havalimanından Tatil.com’dan rezervasyon yaptırdığımız The Peletier Haussmnn Opera Otel’e gittik. Tatil.com/GTS Travel imzalı rezervasyon belgesini otel görevlisine verdik. Yetkililer Tatil.com’la çalıştıklarını, ancak böyle bir rezervasyonun kendilerine bildirilmediğini söylediler. Yapabilecekleri bir şey olmadığını belirttiler.’’ Otelin ödeme yapılmasına karşın rezervasyon yapılmadığına dair bir belge verdiğini belirten davacılar başlarından geçenleri şöyle anlattı:‘‘Y eni bir otel bulmak için saatlerce ellerimizde bavullar dolaştık durduk. O akşam Paris’te Şampiyonlar Ligi finali vardı. İngiliz ve İspanyol taraftarlar her yeri doldurmuş. Belli bir saate kadar kafelerde oturduk, ancak yorgunluktan tükenmiştik. Apartman aralarında, yağmurun izin verdiği ölçüde parklarda uyukladık. Gece ilerledikçe soğuk ve yağmur üzerimize kâbus gibi çöktü. Sabahı yaptığımızda özellikle eşlerimiz ayakta duramayacak durumdaydı.’’ Ertesi sabah şirkete ulaştıklarını belirten aileler şu görüşleri dile getirdi: ‘‘Özür dileyip otel bulacaklarını belirttiler. Otele 12.30’da girdik.Hiç çıkmadan 1.5 günümüzü odada geçirdik.’’ MEDYA NOTU EMRE KONGAR Basında Türban, Şeriat ve Laiklik Tartışmaları AKP iktidarı aslında önemli ölçüde hedefine ulaştı: Bütün medyada ‘‘İslami yaşam biçiminin ilkeleri’’ tartışılıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın uzmanları, kendilerine danışan insanlara içine ter karışmış aptes suyunun nazara iyi geldiğine ilişkin görüşler bildiriyor. Belediyeler evlendirdikleri çiftlere, kızların dokuz yaşında evlenebileceklerine, kocaların eşlerini dövebileceklerine ilişkin bilgileri içeren broşürler veriyor. Politikacılar ve yazarlar, sürekli bir biçimde ‘‘İnananlar’’ ve ‘‘Dindarlar’’ sözcüklerine vurgu yaparak toplumu ‘‘İnananlarİnanmayanlar’’, ‘‘DindarlarDindar olmayanlar’’ gibi hem gerçek dışı hem de tarafları birbirine düşman edici cephelere ayırıyor. Daha da kötüsü, birtakım politikacılar ve din bilgileri kendilerinden menkul yazarlar, İslam adına, Allah’ın emirlerini, Kuranıkerim’i kendilerince yorumlayıp, geniş halk kitlelerine kendi görüşlerini empoze etmeye çalışıyorlar. ??? Tabii bu tartışmalar basında ve televizyonlarda farklı görüşlerin de dile getirilmesine yol açıyor. Ama dini siyasete alet edenlerin farklı görüşlere tahammülü yok. Örneğin bütün dünyada ve Türkiye’de bir siyasal İslam dayatması olarak kullanılan ‘‘Türban’’ın Allah’ın emri olup olmadığını, Kuran’da bu emrin bulunup bulunmadığını tartışmak dahi istemiyorlar. Oysa pek çok din bilgini, ilahiyat profesörü hatta aralarında Diyanet İşleri’nden sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın da bulunduğu pek çok politikacı, bu emrin Kuran’da bulunup bulunmadığının tartışmalı olduğunu söylüyor. ??? Vatan gazetesinde Ruhat Mengi de Kuran’da başını örtme emrinin bulunmadığını düşünen ve bunu köşesinde dile getirenlerden. Din bilginlerini ve yazarları, bu arada Hürriyet yazarı Ahmet Hakan’ı da bu konuda fikir belirtmeye çağırdı. Ahmet Hakan da 30 Ağustos Çarşamba günkü Hürriyet ’te ona, ‘‘Kuran’da baş örtme emri yoktur’’ dediği yani bir nevi fetva verdiği için ‘‘Şeyhülislam Ruhat Hanım’’ diye sataştığı bir yazıyla yanıt verdi. Ahmet Hakan’ın suçlamasına hak vermek olanaklı değil. Ortada bir sürü gerçekten fetvacı rolüne soyunmuş din adamı ve politikacı cayır cayır Hakan Coşkun’un deyimiyle ‘‘Şeyhülislamlık’’ yaparken, konuyu tartışmaya açan Ruhat Mengi’ye yapılan bu yakıştırma yerine oturmamış, haksızlık olmuş. Ama öte yandan her türlü fetvacılığa ve dayatmacılığa karşı üç ilke yazmış ki kendisine katılmamak olanaklı değil. ‘‘1) Hiç kimse kutsalın yorumunu kendi tekeline alamaz. 2) Hiç kimse kutsaldan anladığını topluma dayatamaz. 3) Herkes kutsalı yorumlama özgürlüğüne sahiptir.’’ ??? Aslında bu ilkeler laikliğin de temeli. Çünkü inanç konusunda bireysel tercihlere özgürlük tanıyor; her türlü baskıyı ve tabii bu arada devlet baskısını da reddediyor. Zaten Türkiye’de laiklik gayrimüslimlere değil, asıl Müslümanlara gerekli. Çünkü asıl baskı kendisini Müslüman olarak tanımlayanlar üzerinde kuruluyor; ‘‘Madem Müslümansın o halde başını örtmelisin, şunu, bunu yapmalısın’’ diye fetvalar çıkarılıyor, toplum haremselamlık diye zorla ayrı oturtuluyor. Medyada tartışmalar genişleyip derinleştikçe, kendileri için ‘‘dindar’’ yakıştırmasını kullanıp ‘‘dincilik’’ yapanların yalan ve yanlışları zamanla iyice ortaya dökülecek. AKP GRUBUNUN GURUBU.. Okul müdürü, dövülen öğrenciyi elinde sigarasıyla makamında izlemiş Unutulan gizli kamera GÜRSU KUNT ANTALYA Baro Meslek Lisesi öğrencisi Salih Okatan, kız arkadaşının elini tuttuğu için okul müdürünün odasında, veli ve polisler tarafından feci şekilde dövüldü. Genç kız, babası tarafından okuldan alınırken Okatan savcılığa gitti ancak belge olmadığı için dava açamadı. Sonra okul müdürünün odasında gizli kamera olduğu anımsandı. Unutulan kamera görüntüleri gençleri doğrularken müdürün de olay sırasında elinde sigarasıyla dayağı izlediği ortaya çıktı. Okatan, 2005 yılında kız arkadaşı G.P. ile okul bahçesinde el ele tutuştuğu gerekçesiyle önce okul müdürü Şükriye Çayır tarafınOkul müdürü görüntüleri izlerken. dan makamına çağrıldı. Olaydan haberdar olarak okula gelen kızın babası A.P, Okatan’ı dövdü. Müdür, bu kez iki polis çağırdı. Öfkeli babanın gençlere yönelik şiddetine 2 polis de ortak oldu. Okul müdürü Çayır ise tüm gelişmeleri, elindeki sigarasıyla, makamında izledi. Olayın ardından, genç kız okuldan alındı. Hakkını aramakta kararlı olan Okatan ise suç duyurusunda bulundu. Kanıt olmadığı için dava açılamadı. 2005 Aralık ayında yaşanan bu gelişmelerin ardından, okul müdürü Çayır, bir başka konudaki soruşturma yüzünden okuldan ayrıldı. Bu dönemde, kendi odasına gizli bir kamera kurdurduğu ve Okatan’a yönelik şiddetin de bu kamera görüntülerinde yer aldığı tespit edildi. Unutulan gizli kamera görüntüleri içinde yer alan olay, şimdi yeniden savcılıkta. Okul müdürü Çayır ise konuyla ilgili söyleyecek hiçbir şeyinin olmadığını belirtti. ekongar?cumhuriyet.com.tr; www.kongar.org CUMHURİYET 03 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle