23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
‘Timsah avcısı’ Irwin öldü BRISBANE (AA) Avustralyalı timsah avcısı Steve Irwin (44), dalış seferi sırasında dikenliuyuşturanbalığıgillerden bir balığın göğsünden sokması sonucu öldü. Sydney’in ‘‘Daily Telegraph’’ gazetesinin internet sitesindeki habere göre Irwin, kaza sırasında Queensland eyaletinin Büyük Mercan Kayalıkları’nda sualtı belgeseli çekiyordu. Irwin, vahşi yaşama olan ilgisi ve Avustralya’da ilk kez 1992’de yayımlanan ‘‘Timsah Avcısı’’ adlı programıyla tanınıyordu. Avustralya hayvanat bahçesini turistlerin ilgi odağı haline getiren Steve Irwin’in kamuoyundaki imajı 2004’te sarsılmıştı. Irwin, hayvanat bahçesinde büyük bir timsahı beslerken bir kolunda oğlunu tutması nedeniyle tepki toplamıştı. Amerikalı Terri Irwin ile evli olan Steve Irwin’in bir kızı ve bir oğlu bulunuyor. Okulların açılmasına sayılı günler kala fiyatlar el yakıyor Velilerin zorlu hazırlığı ? Bir öğrencinin servis ücreti hariç giysi ve kırtasiye masrafı 150200 YTL, liseye başlayacak öğrencinin masrafı da 200250 YTL arasında değişiyor HİCRAN ÖZDAMAR İZMİR Okulların açılmasına sayılı günler kala zorlu bir döneme hazırlık yapan veliler, fiyatlar karşısında ağır bir yükün altına giriyor. Bir öğrencinin servis ücreti hariç giysi ve kırtasiye masrafı 150200 YTL, liseye başlayacak öğrencinin masrafı da 200250 YTL arasında değişiyor. İzmir’deki özel okulları tercih edenler ise 3 ile 20 bin YTL arasındaki rakamları gözden çıkarmak zorunda kalırken okul servis ücretleri kentlere göre şekilleniyor. İstanbul’da en düşük 03 kilometre arası 86 YTL iken İzmir’de bu rakamın 57 YTL oranında olması bekleniyor. Öğrenci Velileri Derneği İzmir Şube Başkanı Orhan Yüce, eğitimin özelleştirildiğini belirterek fırsat eşitsizliğinin kendini gösterdiğini vurguladı. Çocukların yetenekli olsa da parasızlık nedeniyle eğitimden yararlanamadığı nı kaydeden Yüce, ‘‘Eğitim, zenginlerin devlet bütçesinden yararlandığı bir hale büründü. Eğitime ayrılan pay devlete değil, çeşitli adlar altında özel okullara aktarılıyor. Bu, ülkedeki birlik ve bütünlüğü de, ortak değerlerimizi de bozuyor’’ dedi. Yüce, bir asgari ücretle çalışanın çocuğununun eğitimi için yıllık 2.53 bin YTL harcaması gerektiğini, ancak bunu karşılamasının olanaksız olduğuna dikkat çekti. bu yıl Hattuşa’da şenlik Çorum’da 3.’üncüsü düzenlenen Hattuşa Kültür ve Turizm Şenliği coşkuyla kutlandı. Hititlerin başkenti Boğazkale’de düzenlenen etkinliklere AKP Çorum milletvekilleri Murat Yıldırım ve Muzaffer Külcü ve yerel yöneticiler katıldı. Konserler ve çeşitli etkinliklerle renklenen şenlikte bir konuşma yapan Belediye Başkanı Ali Rıza Soysat, yörenin tanıtımının bugüne kadar iyi yapılmadığını belirterek Hitit kültürünü yabancı ülkelere daha iyi tanıtmayı amaçladıklarını söyledi. (SEYFETTİN METE) IŞIL ÖZGENTÜRK Bin tane Monaco Her şey aklıma gelirdi de, ilk kez gittiğim Bozburun ve çevresini, bir Alman kılavuz eşliğinde dolaşacağım gelmezdi. Bunu da yaşadım, güneş ve aşk kadını Maria Jutta (Yuta okunur) o muhteşem koylarda salataya soğan doğrarken, hepimize şöyle seslendi: ‘‘Sadece rüyalarınızda yaşamayın, işte hayat önünüzde, onu oburca yaşayın, çok geç olmadan.’’ Maria Jutta’nın bu sözleri o geniş mavilikte beni bir tokat gibi sarstı. ‘‘Daha kaç yaz, bu geniş mavilikte kulaç atacak, dolunayda aya doğru yüzecek ve dünyanın tüm bayraklarına kardeşçe ev sahipliği yapan bu denizlerde yelkenli teknelerin su gibi akıp gittiğini izleyebilecektim? Dalıp gitmişim, Maria Jutta şiir gibi anlatmaya devam ediyor. ‘‘Ben bu koya âşığım’’diyor, ‘‘hele dolunay zamanlarında, güneş bir kırmızı portakal gibi şu dağın arkasından ansızın çıkıyor, dünyanın neresinde böyle bir şey var? Bu bakir koylar, milyonlarca pırlanta değerinde, ne yazık ki dünya kıymetini biliyor, siz bilmiyorsunuz.’’ ‘‘Siz diye kimi kastediyorsun Jutta’’ diye soruyorum. Tam bir Alman disipliniyle önce düşünüp sonra yanıtlıyor: ‘‘Hepimizi’’ diye yanıtlıyor,‘‘yirmi yıldır buralı olduğuma göre kendimi de. Az önce geçtiğimiz, hepimizin aklını başından alan koyu kim satın aldı; Azerbaycanlı bir petrol zengini. Petrol mu arayacak, hayır, sanırım kumarhane yapacak; çevredeki Hazine arsalarını da bir güzel işgal edecek. Biz ne yapıyoruz, hiç!’’ Maria Jutta doğru söylüyor, Bodrum çevresi kuşatıldı şimdi sıra buralara geliyor. Ve ne yaparsak yapalım, memleket meseleleri peşimizi bırakmıyor. Bu arada teknemiz Bozukkale’ye (eski adı Loryma) yaklaşıyor, burası dünyalar güzeli bir koy, birileri küçük bir tekne barınağı yapmış, koya girerken, kayalara oturmuş bir denizkızı bizi karşılıyor. Alçıdan bir heykel, ama mavinin ortasında pek bir güzel duruyor. Ve tabii aklıma ansızın Karaburun’da edebe aykırı diye poşete sarılan Afrodit heykeli geliyor. Bozburun’la Karaburun çok yakın iki yer ama; birden kendime kızıyorum:‘‘Kızım, Jutta’nın sözüne uyup şu güzelliğin keyfini çıkarsana!’’ Akşamüstüne doğru Bozukkale’deki küçük barınağa arka arkaya yelkenli tekneler yanaşmaya başlıyor. Her biri ayrı bir ülkeden, ama hepsinin ortak bir dili var, buna deniz dili deniyor. Doğaya, inBu arada gözümüz sık sık gökyüzüne takılıyor, bir saat içinde Rodos’a tam on uçak indi. Maria Jutta Antalya’daki patlamalar nedeniyle son anda Türkiye’ye gelme planlarını bozan Alman dostlarına tepkili: ‘‘İngiltere’de de patlama oldu, onlarca kişi öldü, ama iş Türkiye olunca büyütülüyor.’’ Bu tartışmadan usulca uzaklaşıp Maria Jutta’’ya soruyorum: ‘‘Seni bu ülkeye çeken ne?’’ Gülüyor, ‘‘Güneş, deniz, insanlar ve aşk. Ben her zaman cebimin değil, yüreğimin sesini dinledim. Kırk yaşında bir Türk’e âşık oldum, sonra da Türkiye’ye... Senin anlayacağım, rüya değil hayatta yaşamayı tercih ettim.’’ Enerjisinden, neşesinden çok etkilendiğim Maria Jutta’ya ‘‘Sen hiç Almana benzemiyorsun’’ deme gafletinde bulunuyorum, gülerek; ‘‘Sen hep kötü Almanlar gördün anlaşılan, ayrıca sen de benim Almanya’da gördüğüm pek çok Türk’e benzemiyorsun, ne olacak şimdi?’’ Doğru söze ne denir! Dönüşte dört bin yıllık tarihi 52 kuyunun bulunduğu Taçlıca (Rumca adı Fenaket) Köyü’nde kısa bir mola veriyoruz. Burası mistik bir yer. Maria Jutta ‘‘Bu kuyuların dili olsa, kim bilir neler anlatırlar’’ diye bizi iyice ele geçiriyor ve ansızın yüzlerce at dörtnala kuyuların olduğu bölgeye geliyor ve ne zaman nereden geldiğini anlayamadığım bir kadın ortaya çıkıyor, kuyunun birinin kapağını açıp kova kova su çekerek atların önüne koyuyor, zamanın durduğunu hissediyorum. Sanki dört bin yıl öncesindeyiz... Maria Jutta haklı bu ülkeye âşık olmamak mümkün değil. Not: Okurlarım tatil yaptığım yerin telefonunu vermediğim için beni şakadan da olsa bencillikle suçladılar. Öyle mi? Ben de hiç bencil olmadığımı ispatlıyor, Hotel Aphrodite’in ve işletmeci Ramazan Bey’in telefonlarını veriyorum: Tel: 0252 4562268 GSM: 0536 5980425 isilozgenturk@gmail.com sana saygılı bir dil. Kimse kimsenin hakkını yemiyor, cümle tekneler yeni yanaşan tekneden sorumlu, dostça kardeşçe birbirlerine yardım ediyorlar. Deniz ve denizi sevmek işte böyle bir şey, dostluk ve kardeşlik. Gene aklım karışıyor, bulunduğumuz Monaco kadar bir koy. Yani toplasan bizde en az bin Monaco var, ama bütün koylarımıza gelen yelkenli tekne sayısı, Monaco’da demirlenenlerin yarısı etmez. Kimseler alınmasın, bu konuda kabahat teknecilerin değil, bizzat bizim. Sen binlerce yıl denize sırtını dön, onunla dost olmaya yanaşma, işte sonuç bu. Üç tarafı denizlerle çevrili bu ülkede kaç tane yelkenli tekne var? Oysa yelken çoluk çocuk ve dostlarla birlikte yapılan muhteşem bir keyif işidir. Ama siz boşverin, araba alıp caddede hava basmak daha kolay. Cistaka cistak... Ya da apartman misali yatlarda her üç dakikada bir mayo değiştirerek kızarmak. CUMHURİYET 20 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle