23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 EYLÜL 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Bu yılki Ruhr Trienali’nin açılış oyunu, günümüze göndermeler içeren çarpıcı bir kara güldürüydü 15 EKONOMİK NEDENLER ETKİLİ OLDU Şiddet ve iktidar düşleri ZEHRA İPŞİROĞLU Yaşam, barok yazar Calderon’un söylediği gibi gelip geçici bir düş mü, yoksa iktidar ve şiddet oyunlarının oynandığı bir karabasan mı? Bu yılki Ruhr Trienali Johan Simons’un sahnelediği Calderon’un ‘Bir Düştür Yaşam’ adlı oyunuyla açıldı. Hollandalı ve Belçikalı oyunculardan oluşan NT Gent Tiyatrosu’nun sergilediği oyun, bugüne gönderme yapan vurucu bir kara güldürü. Kral Basilius, kötü falların ve düşlerin korkusuyla yıllarca tutukevinde tuttuğu oğlu Sigismund’a bir günlüğüne özürlüğünü geri verir. Amacı onu denemektir, özgürlüğünü sindirebilirse, krallığı ona bırakacaktır. Ne var ki oğlu yıllar yılı haksız yere tutuklu yaşamanın acısını çıkararak ortalığı yakıp yıkınca, tutukevine geri gönderilir. Elli metrelik dev sahne Şiddetin şiddeti doğurduğu bu yıkıcı dünyanın bekçisi kralın sağ kolu Clotaldo’dur. Başında takkesi, ayağında takunyalarıyla köktendincileri andıran Clotaldo acılar içinde kıvranan prensi yola getiren bir hayvan terbiyecisi, acımasız bir işkenceci, bir gardiyan olarak dehşet saçar. Şiddet ve kötülüğün kaynağı aslında prensin kişiliği değil, onu tutsak edenlerin ve güdümleyenlerin korkuları ve karabasanlarıdır. Gladbeck’deki bir makine fabrikasın Agora Kitaplığı Che’nin kitaplarını yayımlamayacak Kültür Servisi Agora Kitaplığı, Che Guevara’nın tüm kitapları ve koleksiyonunun telif haklarını elinde bulunduran Havana’daki Centro de Estudios Che Guevara (Che Guevara Araştırmaları Merkezi) ve Avustralya’daki Ocean Press’le anlaşarak 19 kitaplık koleksiyonun yayın haklarını satın almış ve ilk kitapları çıkarmak için gerekli hazırlıklara başlamıştı. Agora Kitaplığı editörü Osman Akınhay yaptığı açıklamada; belirtilen süreç içinde, mayıs ayında yüzde 30 oranına varan bir devalüasyon yaşanması ve 2006 sonbaharıyla 2007 yılında, Ortdaoğu’daki siyasal gelişmeler doğrultusunda ve cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde ciddi bir ekonomik kriz daha gelmesi ihtimali karşısında, ? Barok yazar Calderon’un ‘Bir Düştür Yaşam’ adlı oyununda iktidar ve şiddet mekanizması yabancılaştırmaya dayanan bir oyunculuk anlayışının, sahnede gösterilenlerle çelişen çarpıcı bir müziğin, türlü ses ve ışık oyunlarının iç içe girdiği bütüncül bir sahne anlayışıyla sergileniyor. Sahnenin ortasında yer alan altı kişilik küçük orkestra oyunun odak noktasını oluşturuyor. da, elli metrelik iki katlı dev bir sahnede oynanan oyunda, kuklalar gibi oradan oraya savrulan insanlar öylesine küçülmüşler ki, sahneye serpiştirilmiş insan boyundaki bez bebeklerden ayırt edilemiyorlar. Konuşmaları da türlü ses efektleriyle, mekânın yarattığı yankılanmalarla bütünleşerek bin bir parçaya bölünüyor; havada uçuşan sözcükler Peter Vermeersch’in Rönesans, barok ve modern dönem müziklerinin birbirine karıştığı müzik kolajının içinde yitip gidiyor. Tepeden tırnağa pembelere bürünmüş bir tenor, ipek gibi yumuşacık sesiyle, sahnede gösterilen karabasan imgeleriyle çelişen bir karşıtlık yaratıyor. Gerçeküstü imgelerin, romantizmin, kara güldürünün ve masalımsı olanın iç içe girdiği bir dünya... Oyunun sonuna doğru, ayaklanan halk, tutukevinde çürüyen prensi kurtararak krallığı devirir. Ama prens devrimcilerin düşlerine kaptırmaz kendini. Başkalarının oyuncağı olmaktan bıkmıştır artık. Bir an bir aydınlanma olur oyunda, belli belirsiz bir umut sezilir, yaşamın başka türlü olabileceği umudu... Ama bu çok kısa bir andır. Çünkü Sigismund başa geçtiğinde, gene iktidarın kurallarına göre oynayacaktır. İlk işi devrimcileri hapse attırmak olur. Şiddet ve iktidar düşlerinin tek geçer li değer olduğu bu erkekler dünyasında içini kemiren korku, başka bir seçenek tanımaz ona. Korkuyla başlayan oyun, gene korkuyla sona erer. İktidar mekanizması sürüp gidecek, kimse onu durduramayacaktır. Yaşam bir iktidar ve şiddet düşünden başka bir şey değildir. Prens de diğerleri gibi bu düşün içinde oradan oraya savrulan bir kukladır, bir an uyanır gibi olsa da, bu düşü durdurabilecek gücü yoktur. Yabancılaştırılmaya dayanan oyunculuk Oyunda iktidar ve şiddet mekanizması yabancılaştırmaya dayanan bir oyunculuk anlayışının, sahnede gösterilenlerle çelişen çarpıcı bir müziğin, türlü ses ve ışık oyunlarının iç içe girdiği bütüncül bir sahne anlayışıyla sergileniyor. Sahnenin ortasında yer alan altı kişilik küçük orkestra oyunun odak noktasını oluşturuyor. En etkileyici olan da, oyunun oynandığı, paslanmış makinelerle çevrili dev sahne. Her yıl yaz aylarında başlayan ve güze dek sanatın çeşitli dallarından etkinlikler sunan Ruhr Festivali’nin özelliği bu bölgedeki eski fabrikaları, terk edilmiş yerleşim alanlarını keşfederek sanatın yeşerebileceği yeni mekânlar yaratması. Böylece mekân/insan ilişkisinden yola çıkarak deneysel çalışmalara yol açması. NT Gent Tiyatrosu’nun mekânla bütünleşen bu ilginç gösterisi de, işte bu anlayışın çarpıcı bir ürünü. Beşinci sayıda Burt Glinn 1989’un Kübası’nı tanıtıyor Fotoğrafın ‘iz’ini sürerken... Kültür Servisi Fotoğraf dergisi İz’in beşinci sayısı okuyucularla buluştu. Derginin yeni sayısında Marc Riboud, kapak fotoğrafından başlayarak iç sayfalarda süren seçkisiyle, dünyanın farklı coğrafyalarına doğru bir yolculuğa çıkarıyor fotoğraf meraklılarını. Rene Burri’nin İkinci Dünya Savaşı sonrasında fotoğrafladığı Almanlar söyleşisi de derginin renkli konuları arasında. Burri, bizlere toplumların yüzyıllardır harmanlanarak gelen yapısının, dünya savaşları da içinde, ortadan kalkmadan nasıl sürdüğünü ve bunun fotoğraflara yansımasını gösteriyor. Dergide yer verilen diğer iki söyleşi ise VII Şahin Kaygun’un seçkisinden bir yapıt. Photos’dan iki önemli fotoğrafçının, Alexandra Bo sonra Burt Glinn bizleri alıp ulat ve Eugene Richards’ın 1959’un Küba’sına götürüyor. imzalarını taşıyor. Boulat, mo ‘‘Kitaplar bize burada devda dünyasının devlerinden biri rim yapamazsınız diyordu ni, Yves Saint Laurent’in öy ama, biz bunu başardık’’ diküsünü anlatıyor. Laurent’den yen Fidel Castro ve onun önderliğinde bugün 47. yılını geride bırakan Küba devriminin bir tablosunu çizerek okurları tüm dünya halklarını içine çeken bir serüvenin içine bırakıyor. Cristina Garcia Rodero, Küba’dan Antiller’in başka bir adasında, Haiti’de ulusal dini ve kültürü oluşturan Voodoo ritüellerinde bizi günümüzden alıp binlerce yıl önceye götürüyor. Eugene Richards ise Paraguay’daki tek kamusal psikiyatrik tesis olan Nöro Psikiyatrik Hastanesi’ndeki hastaları fotoğraflayarak zihinsel engelliler ve akıl hastalarının terk edilmişliklerini bir kez daha anımsatıyor. İz bu sayısında ayrıca, yenilikçi biçemiyle fotoğrafın sınırlarını resime ve sinemaya doğru genişleten Şahin Kaygun’un, dönemlere yayılmış bir seçkisine de yer veriyor. Ocean Press’e yapılan revizyon önerileri ‘‘Sizin koşullarınız bizi ilgilendirmez, şu tarihe kadar parayı yatırmazsanız sözleşmeniz iptal edilir’’ tavrıyla reddedilince, yayınevi olarak Che tasarısını iptal etmeye kararı verdiklerini açıkladı. Müzeyyen Senar’ın Son Konseri ? Kültür Servisi Türk sanat müziğinin dev ismi Müzeyyen Senar, ‘Kulüp Rakı Taş Plak Gecesi’yle bugün Sepetçiler Kasrı’nda sahnelere veda edecek. İki senelik bir aradan sonra sahneye çıkacak olan Senar, Türk müziğinin unutulmaz eserlerini seslendirecek. ‘Kulüp Rakı ile Taş Plak Gecesi’, saat 20.00’de yapılacak kokteylin ardından, saat 20.30’daki fasıl ve yemek ile devam edecek. Daha önce Atatürk’ün huzurunda da şarkılar seslendirmiş Senar ise saat 22. 00’de sahneye çıkacak. (0 216 556 98 00) Antoni Amatller’in sergisi 20 Eylül’de açılıyor. ‘Ağustos Gazileri’ destek bekliyor ? Kültür Servisi Kurtuluş Savaşı’na katılmış üç gazi, Çorumlu Ömer Küyük, Konyalı Veysel Turan ve Eskişehirli Yakup Satar, ‘Züğürt Ağa’ ve ‘Selamsız Bandosu’ filmleriyle tanınan yönetmen Nesli Çölgeçen’in son filmine konu oldu. Gösterime girmek için sponsor bekleyen ‘Ağustos Gazileri’ adlı belgeseli, en başta hayatta olan yedi gazinin anıları doğrultusunda geliştirmeyi tasarlayan Çölgeçen, hazırlık sürecinde dördü yaşamını yitirince, yola hayatta kalan son üç gaziyle devam ettiklerini belirtti. Bütün çekimlerin hiçbir senaryo ve prova olmaksızın yapıldığı film, gazilerin diyaloglarıyla ilerliyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan ve sponsorlardan destek bulunabilirse, belgesel bu sezon sinemalarda gösterime girecek. Cervantes’te eylül ayı Kültür Servisi Cervantes Enstitüsü, eylül ayında birbirinden ilginç sergi ve konferanslara ev sahipliği yapacak. ‘Antoni Amatller Türkiye’ye Geri Dönüyor’ adlı sergi, 20 Eylül günü saat 20.00’de Cervantes Enstitüsü’nde açılacak. 1 Kasım’a dek sürecek olan sergi, Amatller’in 1905 yılında çektiği fotoğraflardan oluşuyor. Heykeltıraş ve Mersin Üniversitesi öğretim görevlisi Juan Botella Lucas’ın ‘Don Kişot Türkiye’de’ adlı sergisi de 20 Eylül günü saat 21.00’de açılacak. Yapıtların Cervantes Enstitüsü’nün ön cephesinde sanatseverlerle buluşacağı sergi, 30 Haziran 2007 tarihine kadar sürecek. 1415 Eylül tarihleri arasında Cervantes Enstitüsü’nün desteğiyle Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampusu’nda ‘Akdeniz’de Şarap Kültürü’ konulu bir konferans düzenlenecek. Konferansa, gazeteciyazar Luisa Etqenike, Alcala Üniversitesi araştırma görevlilerinden Manuel Casado Arbonies ve Murcialı yazar Antonio Marin Albalate katılacak. (0 212 292 65 36) BODRUM’UN BİTEZ KOYU’NDA MAVİ BAYRAKLI, DENİZE SIFIR MANUELA HOTEL Botanik bahçesini andıran doğası ile mavi ve yeşilin buluştuğu bir tatil cennetidir. Özel plaj keyfi, konforlu odalarda TV klima rahatlığı, 20 yılı aşkın, kaliteli ve güleryüzlü hizmetiyle siz Cumhuriyet okurları için 55 YTL. Tam pansiyon, gazeteniz kahvaltı masanızda... OTELİMİZE AİT TEKNEYLE ÜCRETSİZ GEZİ TURLARI Daha fazla bilgi: www.manuelahotel.com Tel: 0 252 363 79 0405, Faks: 0 252 363 77 88, Cep: 0 532 624 12 06 KIRŞEHİR SULH HUKUK HAKİMLİĞİNDEN 2006/163 ESAS Davacı H. Ali Mahmutoğlu vekili tarafından davalı Müjgan Aydın. Perihan Akkan ve Süleyman oğlu Abdullah aleyhine açılan Kırşehir ili merkez Kuşdilli mahallesi Kazankaya sokak cilt. 131, ada 1230 ve parsel 7 için mahkememize açılan izalei şüyu davasının yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararı gereğince davalı Süleyman oğlu Abdullah’ın adresi tespit edilemediğinden kendisine ilanen dava dilekçesinin tebliği gerekmiştir. Bu itibarla adresi tespit edilemeyen davalı SÜLEYMAN OĞLU ABDULLAH’ın tüm aramalara rağmen adresi tespit edilemediğinden dava dilekçesinin kendisine ilan yolu ile tebliğine karar verilmiş olup adı geçen malikin duruşmanın bırakıldığı 11.10.2006 tarihinde saat 9.00’da mahkememizde bizzat hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi. Aksi taktirde duruşmanın yokluğunda yapılacağı hususları HUMK’nun 509. maddesi gereğince dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere ilanen duyurulur. 28.08.2006 Basın: 43276 CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle